25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi@cumhuriyet.com.tr SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2009 PAZAR 14 EKONOMİ CMYB C M Y B YORUM ÖZTİN AKGÜÇ Üçüncü Yol Toplum, bir yanda şekli demokrasi, en iyimser ifade ile demokrasi benzeri, şibih demokrasi, bence uydurma, düzmece demokrasi ile öte yanda askeri yönetim arasında bir seçime, bir ikileme sürükleniyor ya da sürüklenmek isteniyor. Türkiye’de gerçek anlamda demokratik düzen kurulamadı. Demokrasi anlayışı, halkın oyunu bir şekilde aldıktan sonra, “çoğunluğun her isteği mubahtır, haktır, çoğunluğun iradesi de iktidardaki parti başkanının, başbakanın iradesidir” anlayışından daha ileri gidemedi. Türkiye tek adam yönetiminden, baskıdan kurtulamadı. 1950-1960 dönemini üniversite öğrencisi, daha sonra da Maliye Bakanlığı hesap uzman yardımcısı ve hesap uzmanı olarak yaşadım. Günümüzde o döneme ait öyle masallar anlatılıyor ki, sanki o dönemi yaşamamışım gibi bir duyguya kapılıyorum. Günümüzde de o dönemde yaşanan olayların benzerleri yaşanıyor. Geçmişte yürütme ve yasamayı ele geçiren parti ya da kişi, yargıyı da ele geçirmek için az çaba göstermedi; iktidardan gitmemek için az baskı ve partizanlık yapmadı. Anlatılanlara bakıldığında, insan tarihe olan güvenini iyiden iyiye yitiriyor. Yakın geçmiş bile bu denli çarpıtıldıktan sonra, siz daha önceki dönemleri düşünün! Bir TC vatandaşı olarak, sivil, sözde demokratik olarak nitelendirilen yönetimle 12 Eylül benzeri askeri yönetim arasında büyük benzerlik buluyorum. Sadece iktidarda olan, övgü düzülen kişiler, onların çevresi, kollanan yandaşlar değişiyor. ? Her iki yönetim de baskıcı... Kendilerine karşıt, muhalif olanları, iktidarları için tehlike gördükleri kişileri, kurumları tasfiye etmeye çalışıyor. Aradaki fark amaçta değil, tasfiye, baskı yönteminde oluyor. ? Her iki yönetim de kadrolaşıyor, bürokrasiyi buyrukları altına alıyor. Ne yazık ki bürokraside yetenekleri, bilgileri sınırlı, başarı olanağı zayıf, fakat ihtiraslı, çeşitli bağlantıları olan, yüksek orunlara gelme tutkuları olan, kişiliği az gelişmiş kamu işgörenleri var. Genellikle bu tür kişiler, bürokraside bir baskı düzeni kurmak için, iktidarlarca kullanılıyor. Atamalar liyakata göre değil, farklı amaçlarla yapıldığından, başarılı olma olanağı da ortadan kalkıyor. ? Her iki yönetim de yalaka, kişiliği gelişmemiş, uyduruk, kazip şöhretlerden destekçi buluyor. Bu kişilerden, övgü düzdürtmekle propaganda yapmakta, bilgi kirliliği yaratmada yararlanıyor. ? Her iki yönetim de kapitalist düzeni benimsemiş olduğundan, ekonomik politikaları özde bir farklılık göstermiyor. ? Her iki yönetim de AB yandaşı. AB’ye giriş söz konusu olmasa bile AB’yi bazı düzenlemelerde bir alalama, kamuflaj, gerekçe olarak kullanıyor. ? Her iki yönetim de ABD ile sıkı ilişkilerden yana ve içinde. ABD desteği ile ayakta durmaya çalışıyor. ABD direktiflerinin dışına çıkamıyor. ? Her iki yönetim de sola karşı. Dış desteklerle solu bir şekilde dağıtma, ezme peşinde. Söylemde bu iki yöntem arasında bazı farklar olabilir; ancak temelde, özde büyük farklılıklar yok. Türkiye’nin böyle bir ikilemden, baskıdan kurtulmasını isteyen, 1950 sonrası izlenen politikalarda Türkiye’nin bir yere gelemeyeceğini düşünen, AB ve ABD ile olan ilişkilerin mesafeli olması gerektiğine inanan, kapitalizme ve onun ileri bir aşaması olan emperyalizme karşı Türkiye’ye saygınlık kazandırmak isteyen üçüncü yol yanlıları varsa; bu kişiler, sivil toplum örgütleri bir araya gelmeli. Bir siyasi partiyi desteklemeli ya da mevcut bir siyasi partiyi yönlendirmelidir. Ancak güçlü bir halk desteği ile TBMM’de çoğunluk sağlanarak politika değişikliği yapılabilir; karşı olunan iki yönetime, yandaşlarına karşı da dik durulabilir. Koşullardan, mevcut seçeneklerden, belli güçlerin iktidar savaşımından, ülke geleceği açısından kaygı duyan her TC vatandaşının, Türkiye’nin aydınlanmasına, geleceğine yapabileceği katkı olmalıdır. Eylül ayõnda 103 bin 94 kişi kart borcunu ödeyemedi. Yurttaşõn bankalara olan toplam borcu 120 milyar lirayõ aştõ Bütçenin yarõsõ kadar borçluyuz2009 yõlõnõn dokuz ayõnda ferdi kredi ve kredi kartlarõ borçlarõnõ ödememiş kişilerin sayõsõ 1 milyon 157 bin 548 olarak belirlendi. Yurttaşõn bankalara bireysel borcu bütçenin yarõsõna ulaştõ. Ekonomi Servisi - Kart borcunu ödemeyenlerin sayõsõnõn 2009 yõlõ başõndan bu yana ilk defa psikolo- jik sõnõr olan 100 bini geçmesi en- dişeye yol açtõ. Tüketiciler Birliği Onursal Başkanõ Bülent Deniz, Türkiye’nin adeta kredi kartlarõna teslim olduğunu belirtti. Eylül ayõnda, kredi kartõ borcu- nu ödemeyenlerin sayõsõ bir önceki aya göre yüzde 8 artarak 103 bin 94’e çõktõ. Aynõ dönemde ferdi kre- di borcunu ödemeyenlerin sayõsõ ise yüzde 33.4 artarak, 64 bin 954’e yükseldi. Verilere göre, 2009 yõlõ- nõn dokuz ayõnda ferdi kredi ve kre- di kartlarõ borçlarõnõ ödememiş ki- şilerin sayõsõ 1 milyon 157 bin 548 olarak belirlenirken bunun 722 bin 473’ü kartõ borcunu, 435 bin 75’i de kredi borcunu ödememiş kişiler. Türkiye’nin 2010 yõlõ bütçesi bü- yüklüğünün 287 milyar TL olarak açõklandõğõnõ belirten Deniz şunla- rõ söyledi: “Kredi kartı ve ferdi kredi borç stoku 120 milyar lira- yı aştı. Bu rakam 2010 yılı büt- çesinin yarısına tekabül ediyor. Reel ekonominin canlanması için başlatılan ‘al-ver, ekonomiye can ver’ kampanyası da bu borç tab- losu içinde başarılamayacak bir kampanya olarak tarihteki yeri- ni aldı. Borç ile kriz daha da de- rinleşmektedir.” 4 0 B İ N T L ’ S İ O L A N E V İ S T İ Y O R MasterIndex araştırmasına göre, eline fazladan 40 bin lira geçen Türk halkının ilk isteği ev almak oluyor. Ev sahibi olmaya en istekli bölgeler ise Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri çıktı. 11 il merkezinde bin kişi ile yapılan araştırmaya göre katılımcıların yüzde 18’i ev ya da daire almak, yüzde 15’i borç ödemek ve yüzde 11’i otomobil almak der- ken, yüzde 10’u eğitime harcamak, yüzde 8’i gezi, eğ- lence, tatil yapmak, yüzde 8’i tasarruf etmek, yüzde 7’si altına yatırım yapmak, yüzde 5’i sağlık için kul- lanmak, yüzde 5’i alışveriş yapmak, yüzde 4’ü iş ge- liştirmek ve yüzde 4’ü yeni iş kurmak istedi. İŞLETMELERE KÖTÜ HABER İhracatçıya destek yüzde 50 düştü Ekonomi Servisi - İhracatta devlet yar- dõmlarõ kapsamõnda yapõlan destekleme ödemelerinin azami yõllõk tutarlarõ yüzde 50 oranõnda azaltõldõ. Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu’nun (PKKK), İhracatta Devlet Yardõmlarõ Ka- rarõ’na dayalõ olarak çõkarõlan bazõ uygula- ma tebliğlerinde yaptõğõ değişikliklere iliş- kin tebliği, Resmi Gazete’nin bugünkü (dünkü) sayõsõnda yayõmlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre çevre desteği uygulamasõ çer- çevesinde analiz başõna azami destek tuta- rõ, 50 bin dolardan 25 bin dolara düşürül- dü. Pazar araştõrmasõ desteği 30 bin dolar- dan 20 bin dolara, e-ticaret sitelerine üye- lik giderlerine destek tutarõ 20 bin dolar- dan 10 bin dolara indirildi. Eğitim ve da- nõşmanlõk yardõmõ kapsamõnda şirketlere verilen yõllõk azami destek tutarõ 50 bin dolardan 25 bin dolara, azami destek oranõ ise yüzde 90’dan yüzde 70’e düşürüldü. İhracatçõlarõn danõşmanlõk şirketlerinden alacaklarõ hizmetlere ilişkin yõllõk azami destekleme tutarõ 150 bin dolardan 50 bin dolara, azami destek oranõ da yüzde 75’ten yüzde 50’ye indirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle