13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 14 KASIM 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 15 18. Kalite Kongresi 16 – 18 Ka- sõm 2009 tarihleri arasõnda bu kez Sürdürülebilir Topluma Dö- nüşüm - Yeni İş Yapma Biçimle- ri temasõ ile gerçekleştirilecek. Lütfi Kõrdar Kongre ve Sergi Sa- rayõ’nda düzenlenecek kongre dünyanõn önemli isimleri ile yö- netim dünyasõnõ bir araya getir- meye hazõrlanõyor. Bu yõl etkinlik, Eski Finlandiya Başbakanõ Esko Tapani Aho, Dr. Bülent Başol ve Peter Senge’yi ağõrlayacak. Esko Tapani Aho, 17 Kasõm sabahõnda ‘Yenilikçilik, Büyüme ve Sürdürülebilir Kal- kõnma’ başlõğõnda küresel dur- gunluktan çõkõşta Avrupa’nõn önündeki zorluklarõ ve fõrsatlarõ an- latacak. Ekonomik durgunluk ve iklim değişikliğinin toplumun sürdürü- lebilirliğini tarih boyunca olmadõğõ kadar tehdit ettiğini ifade eden Kal- Der Yönetim Kurulu Başkanõ Prof. Dr. Ali Rõza Kaylan, “Bu kü- resel soruna ancak küresel düz- lemde, uluslararasõ kuruluşlar, ulus devletler, sivil toplum ör- gütleri, sorumlu kurumlar ve bi- reyler olarak ortak çözümler üre- tebiliriz” dedi. Reel sektörün sürdürülebilir reka- bet gücünün arttõrõlmasõ için bu kez farklõ bir çalõşmaya imza atõlõyor. Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) ile TÜSİAD ve Sa- bancõ Üniversitesi ortak girişimi olan Rekabet Forumu (REF) işbirli- ği sonucu artõk Türkiye’de sektörle- rin rekabet gücünün diğer ülkelerle karşõlaştõrõlmalõ analizi yapõlacak. Dün düzenlenen 5. Rekabet Kon- gresi’nde hazõrlanan iki rapor ka- muoyuna sunuldu. 5 alanda sınıfta kaldı Belki son yõllarda Türkiye ciddi bir büyüme performansõ sergiledi, ancak Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ta- rafõndan gerçekleştirilen Küresel Rekabet Gücü endekslerine bu per- formans yeterince yansõmadõ. 5 yõl önce Türkiye’nin 133 ülke arasõnda yapõlan bu sõralamadaki yeri 66 idi. Bu yõl ise ancak 61. sõraya yüksele- bildi. Hazõrlanan ilk rapora göre Türkiye 2009 verilerine göre 5 alan- da ortalamanõn altõnda kalõyor. Bun- lar: kurumsal yapõ; yükseköğretim ve işbaşõnda eğitim; emek piyasalarõnõn etkinliği; finansal piyasalarõn geliş- mişliği; inovasyon. Buna karşõn ortalamanõn üzerinde olduğu tek alan “pazarın büyüklü- ğü”. Raporda bu durum “söz konu- su 133 ülkenin ortalaması oluştu- rulurken gelir düzeyi son derece düşük ülkelerin de yer aldığı dü- şünülürse, Türkiye’nin içinde bu- lunduğu durum endişe verici ola- rak nitelendirilebilir” olarak özet- leniyor. REF Direktörü Prof. Dr. Dilek Çetindamar raporda ortaya çõ- kan ana bulgularõ şöyle özetliyor: “Aynı dönemde Estonya, Çin, Tayvan ve Slovakya bir üst sınıfa geçerek inovasyon odaklı ekono- miler sınıfına geçme başarısını gösterirken Türkiye hâlâ geçiş ül- keleri arasındaki yerini koruyor. Biz verimlilik ile inovasyonun arasına sıkışıp kaldık. Eşikteyiz ama bir türlü çıkamıyoruz. Um- man bile 7 sıra atlayarak 49.’lu- ğa yükseldi.” Geçen hafta Çalışma Bakanlığı yeni bir Sendikalar Kanunu ve Toplu Sözleşme Grev Kanunu taslaklarını kamuoyuna sundu. 12 Eylül zihniyetinin en önemli iki belgesi olan 2821 sayılı Sendikalar ve 2822 sayılı Grev-Toplu sözleşme kanununun değiştirilmesi konusu yıllardır gündemde. Gelgelelim, gerek uluslararası kurumlar gerekse sendikalar ve işçi hareketi bu konuda sürekli oyalanmıştır. “Kurulu düzen” bu iki konuda, adım atmayı göze alamadı. Yalnızca bu olgu bile ülkenin gerçek gündeminin “çalışma hayatına ilişkin sorunlar” olduğunu kanıtlamak için yeterli kabul edilebilir. Türkiye’nin gündemini son yıllarda her ne kadar “özgül siyasi meseleler” oluşturuyorsa da su yüzüne çıkmayan temel gündemi, her zaman, çalışma hayatındaki sorunlar olmuştur. Bu alana ilişkin resmi devlet politikasının ürünlerine, AKP iktidarının yasal düzenlemelerine ve nihayet işverenlerin ve sermayenin tutumuna kısa bir göz atmak yeterli fikir verecektir. 12 Eylül’ün yasakçı zihniyetini, sendikalar ve grev yasasını koruyarak sürdürmenin arka planında, örgütlenmeden çekiniliyor olması gibi “tarihi korkuyu” geçelim, “rekabet gücüne” halel gelmesinden duyulan endişe de var. Olgular ve verilerden hareketle halel malel gelmeyeceğini ispata girişmek faydasız bir girişim olur; çünkü 12 Eylül’den bu yana istediklerini yapmaya ve almaya alışmış piyasacı zihniyet, gül bahçesinde en küçük bir diken bile istemiyor. Yine de, bu piyasacılar endişeye kapılmasınlar diye çaba harcamak geliyor içimden. Malum, son 30 yılın hükümetlerinin destek verip, inşa ettikleri gibi ekonomik büyümemiz özel sektör eliyle sürdürülecek, varsın istihdam yaratmasın. Endişeye mahal yok; her iki yasa taslağında barajlar korunuyor, “kanuni grev” yapmak yine hiç de kolay olmayacak, toplusözleşme sürecinde de engeller var. Üstelik 4857 sayılı İş Kanunu’nun yasaklayıcı ve sınırlayıcı hükümleri yerinde duruyor. Vergi indirimleriyle, kaynak aktarımıyla, hatta işsizlik sigortası kaynaklarını cömertçe amaç dışı alanlara sunmasıyla, AKP iktidarının desteği de küçümsenmemeli! Dahası var; üretim sürecinde emeğin; sigortalı-sigortasız, kadrolu-taşeron, memur-işçi vb. bölünmesi artarak sürüyor. Üstelik bu bölünmeyi şiddetli biçimde derinleştirmek üzere “kiralık işçilik” imkânı getiren “özel istihdam büroları” düzenlemeleri de gündemden çıkmış değil. Bütün bu olgular, sermayenin; güvencesiz, düşük ücretli, uzun çalışma saatine dayalı istihdam biçimlerinden kolay kolay vazgeçmeyeceğini ortaya koyuyor. Fakat emeği bu tür istihdam etmenin ve buna dayanarak elde edilen rekabet imkânının sınırları var. Eğer bu taslaklar oyalama işlevinin dışına taşar da yasalaşırsa, bu sınırları göstermenin görevini şimdi çok daha belirgin olarak sendikalar üstlenmiş olacaklardır. Yeni Sendikalar ve Grev Yasa Tasarısı Rekabete Engel mi? G Ö R Ü Ş ERHAN BİLGİN erankara@hotmail.com Küresel rekabette neredeyiz? YAHYA ARIKAN malicozum@ismmmo.org.tr YAŞAMDA MALİ ÇÖZÜM Kiralık işyerinin bir bölümünü başkasına kiralayan vergi öder SEDEFED ile Rekabet Forumu işbirliği ile sektörlerin rekabet gücünün diğer ülkelerle karşõlaştõrmalõ analizi yapõlacak Ana tema Sürdürülebilir Topluma Dönüşüm SSK’li çalışan emekliliğini hak etmiş (yaş ve süre tutuyor) ve halen aynı işinde çalışmaya devam ediyor. Yaşı 47. Diyelim ki işveren emekli etmek istiyor, çalışan da emekli olmak istemiyor. Bu durumda işveren çalışana ne tür tazminatlar ödemek zorundadır. Ve bu nasıl hesaplanır? Turabi Gezginoğlu 30 kişiden az işçinin çalıştığı işyerlerinde, işveren kıdem-ihbar tazminatı gibi işçilik haklarını ödeyerek işten çıkartabilir. 30 kişiden fazla işçi çalışıyorsa işçi iş güvencesi kapsamında olup, işçinin isteği dışında işten çıkartılması halinde işe iade davası açılabilir. İşe iade davasını kazanmanız ve işe başlamak için işverene başvurunuza rağmen işe başlatılmış iseniz, 4-8 aylık ücretiniz tutarında tazminat alabilirsiniz. Ayrıca, boşta geçen 4 aya kadar ücretiniz de ödenir. Bunun haricinde işyerindeki ücretinize ve hizmet sürenize göre belirlenen kıdem-ihbar tazminatları ile kullanmadığınız yıllık izinlerin ücretini alırsınız. EMEKLİLİĞİNİ HAK EDEN ÇALIŞANIN SEÇENEKLERİ 6. KOBİ ve Verimlilik Kongresi Krizi fırsata çevirmek Reel sektör, 6. KOBİ ve Verimlilik Kongresi’nde buluşuyor. İstanbul Kültür Üniversitesi tarafõndan 2004 yõlõndan bu yana her yõl KOSGEB işbirliği ile düzenlenen Kongre 17 - 18 Kasõm’da İstanbul’da Dedeman Otel’de yapõlacak. Kongrenin 2009 yõlõ temasõ ise son dönemde reel sektörü oldukça yakõndan ilgilendiren bir konu üzerine, yani “Küresel Krizin Fõrsata Dönüştürülmesi” olarak seçildi. Kongrede “Alternatif Finansman Yollarõ”, “Krizi Fõrsata Nasõl Çevirebilirim?” “Krizden Kârlõ Çõkmak Hayal Değil; Pratik Çözümler...” başlõklõ panellerde KOBİ’lerin ihtiyacõ olan bilgiler, farklõ sektörlerde yöneticilik yapan uzmanlar tarafõndan katõlõmcõlara aktarõlacak. Kongre ile ilgili detaylõ bilgilere www.kobikongresi.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Türkiye 2009 verilerine göre 5 alanda ortalamanõn altõnda kalõyor. Bunlar: kurumsal yapõ; yükseköğretim ve işbaşõnda eğitim; emek piyasalarõnõn etkinliği; finansal piyasalarõn gelişmişliği; inovasyon. Diğer ülkelere göre üstünlük sağladõğõ tek alan ise pazarõnõn büyüklüğü. Bu durum raporda ‘endişe verici’ olarak tanõmlanõyor. ALMANYA’DAKİ EŞİMİN SAĞLIK SİGORTASINDAN YARARLANABİLİR MİYİM? S evgili okurlarım, ekonomik kriz birçok işletmeyi ve serbest meslek sahiplerini zorluyor ve bazı önlemler almaya yöneltiyor. Giderleri azaltmak için kiralık işyerinin bir bölümünü kiraya veren doktor, avukat, mali müşavir gibi serbest meslek erbabının kirada bulunduğu işyerinin bir bölümünü başkasına kiraya vermesi durumunda elde ettiği gelir gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilir. Kira ödemesini yapan serbest meslek erbabının gelir vergisi stopajı yapması gerekir. Ayrıca gayrimenkul iktisadi bir işletmeye dahil olmadığından katma değer vergisi hesaplanmaz. Söz konusu durumda elde edilen kira geliri, Gelir Kanunu’nun gayrimenkul sermaye iradı tarifinin yapıldığı 70’inci maddesinin kapsamına girer. Diğer taraftan, serbest meslek makbuzunun Vergi Usul Kanunu’nun 236’ncı maddesinde; “Serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteri de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir” şeklinde açıklanır. Buna göre; Gelir Vergisi Kanunu’nda, serbest meslek faaliyetinde kullanılan mal ve hakların kiralanmasından doğan kazancın serbest meslek kazancı sayılacağına dair bir hüküm bulunmadığından, serbest meslek erbabının mesleki faaliyetine ilişkin olmayan ve işletmesinin aktifine kayıtlı olmayan işyeri için yapılan kira ödemeleri karşılığında serbest meslek makbuzu düzenlenmemesi gerekir. Ancak, serbest meslek erbabına ödenen kira tutarı üzerinden Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesinin 5/(a) maddesi uyarınca yüzde 20 oranında stopaj yapılması ve bu ödemenin serbest meslek kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılması mümkün. Diğer serbest meslek erbabının bu kiralama dolayısıyla elde ettiği gelir ise gayrimenkul sermaye iradı olarak kabul edilir. KDV’ye tabi değil Her ne kadar Katma Değer Vergisi Kanunu’nda; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ile hizmetlerin ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 70’inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi işlemlerinin bu yasaya tabi olduğu belirtilse de aynı kanunun 17’nci maddesinin 4 numaralı fıkrasının (d) bendinde, istisna olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu çerçevede, bir serbest meslek erbabının kiracısı olduğu işyerinin bir bölümünü, bir başka serbest meslek erbabına kiralamasının serbest meslek kazancı kapsamında değerlendirilmeyeceğinden, ayrıca bu gayrimenkul iktisadi bir işletmeye dahil kabul edilmediğinden KDV’ye tabi olmaz. Almanya da işçi idim. Türkiye’den toplu para yatırarak emekli oldum. Almanya’da yaşıyorum, fakat çalışmıyor ve yardım almıyorum. Eşimin işyeri var, oradan emekli. Orda özel sağlık sigortası var, ondan yararlanabilir miyim? Türkiye’deki emekli maaşımı vekâlet verdiğim kızım alıyor. Onun için her yıl yapmam gereken yasal işlem var mı? Türkiye’deki Sosyal Sigortalar Kurumu’na her yıl Alman Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan çalışmadığıma dair evrak vermem gerekir mi? Ali Rıza Turgay SSK’den emekli olduktan sonra yurtdışında çalışmamanız, işsizlik parası ve sosyal yardım almamanız gerekir. Özel sağlık sigortasından yararlanmanızda sakınca yok. Vekâlet verdiğiniz kızınızın maaşınızı düzenli olarak çekmesi gerekir. 6 ay çekilmeyen maaşlar iptal edilmekte ve bağlanması için yeniden başvuru aranmaktadır. Almanya mevzuatına ilişkin hak ve yükümlülüklerinizle ilgili olarak konsolosluklardan bilgi alabilirsiniz. Sorularınız için malicozum ism mmo.org.tr ad- resine mail ata- bilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek ce- vaplanacaktır. Yaş büyüterek erken emeklilik yolu kapalõ Emeklilikte yaş şartının getirilmesinin ardından mahkeme kararıyla yaşını büyüterek erken emekli olmaya çalışanların sayısı azımsanmayacak ölçüde arttı. Bunu öngören Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) mahkeme kararıyla yaşını büyüterek erken emeklilik yolu arayanlar için önemli bir sınırlama getirdi. Yaşlılık ve ölüm sigortalarından aylık bağlanmasına ilişkin haklardan yararlanmak için, sigortalı olduktan sonra yapılacak yaş düzeltmelerinde, sigorta kolları için yaşın hesabında aşağıda belirtilen doğum tarihlerinin esas alınacağı öngörüldü. Buna göre;  İş kazasıyla meslek hastalığı halinde, hak sahiplerine bağlanacak gelirlerin hesabında, iş kazasının olduğu veya meslek hastalığının hekim veya sağlık kurulu raporu ile ilk defa tespit edildiği tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri,  Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların, mülga 5417, 6900, 506, 1479 ve 2926 sayılı kanunlar ile 2925 ve 5434 sayılı kanunlara, 506 sayılı kanunun geçici 20’nci maddesine tabi sandıklara veya 5510 sayılı kanuna göre ilk defa malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi oldukları tarihte, nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri,  Ölüm sigortasında hak sahibi çocukların yaşlarında, sigortalının 5510 sayılı kanuna veya mülga kanunlar kapsamında ilk defa malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olduğu tarihte, nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının çalışmaya başlamasından sonra doğan çocukların ise nüfus kütüğüne ilk yazılan doğum tarihleri, esas alınacak. Türkiye, Estonya, Slovakya, Meksika, Romanya ve Polonya ile karşõlaştõrõldõ. İlk 4 ülke, bir önceki döneme ait raporda bulunan değerler dikkate alõn- dõğõnda önemli ilerlemeler kaydetti. Polonya, 2008- 2009 ve 2009-2010 dönemlerini barõndõran raporlarda Türkiye ile aynõ kategoride olan geçiş ülkelerinden biriydi. Türkiye, “mülkiyet hakları”, “özel sektör ku- ruluşları”, “hesap verebilirlik”, “sağlık ve temel eğitim”, “eğitime dair niceliksel bir perfor- mans”, “işbaşında eğitim”, “emek piyasalarının etkinliği”, “esneklik”, “işgücünün kapasitesinin etkin biçimde kullanımı”, “finansal piyasaların gelişmişliği” ile “güven” konularõnda, bu ülkeler- den daha geride bir konuma sahip oldu. Polonya, “ürün piyasalarının etkinliği”, “iş dünyasının gelişmişlik düzeyi” gibi bileşenlerde yükselirken Türkiye ise azalan bir performans ser- giledi. Türkiye, 2009-2010 raporuna göre “pazar bü- yüklüğü”nde 46. sõradan 26. sõraya yükselirken 2008- 2009 ve 2009-2010 verilerine göre “pazar büyük- lüğü”, “emek piyasalarının etkinliği”, “inovasyon” konularõnda BRIC ülkelerinin gerisine düştü. Raporda, Türkiye’nin, 2005 yõlõndaki düşük re- kabetçilik düzeyine rağmen gelişim göstererek, Rusya Federasyonu, Çin, Romanya ve İtalya kümesi içerisinde atağa geçen ülkeler sõnõfõnda yer aldõğõ an- cak son 2 yõlõn verilerine göre gerilediğinin görül- düğü belirtildi. Raporda ayrõca, Türkiye’nin son 3 yõlda geriledi- ği “kurumsal yapı”, “inovasyon”, “ürün piyasa- larının etkinliği” bileşenlerinde yeni hamleler yap- masõ gerektiği değerlendirmesine yer verildi. Estonya, Slovakya, Meksika, Romanya, Polonya Onlar ilerlerken biz geriliyoruz 18. Kalite Kongresi 16 Kasõm’da başlayacak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle