23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 12 KASIM 2009 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Bir Tevatür, Bir Kitap Ahmet Davutoğlu ile birlikte çokça sözü edilen dış politikamızda Osmanlı boyutunun ne olduğunu pek fazla anlayamamış olmamı hoş görmenizi rica ederim. Son zamanlarda çokça konuşulan bu olguyu, Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı’nın eski toprakları veya etki alanları üzerinde yeniden etkin olması şeklinde algılayıp, sunanlar var. Ne var ki, Osmanlı’nın son zamanlarının bizdeki algılanışı gerçeklerle bağdaşmıyor. Osmanlı’nın etki alanlarından söz etmek de fazla gerçekçi olmuyor. Çünkü 19. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren Osmanlı’nın değil çevresinde kendi toprakları, hatta payitahtı üzerinde bile pek bir etkisi yoktu. Geçenlerde Ermeni çetecilerin Osmanlı Bankası baskınını yazmış, bunların o gün yabancı güçler tarafından Osmanlı’nın gözü önünde, güvenlik güçlerinin elinden çekilip alındığını, Gironde gemisine bindirilerek, Marsilya’ya götürüldüklerini yazmıştım. O kadar uzağa gitmeye bile gerek yoktu. Abdülhamid cuma selamlığı çıkışında kendisine suikast düzenleyip, canına kastedenle Ermeni çetecileri bile serbest bırakmak zorunda kalmıştı. Görüldüğü gibi Osmanlı’nın etki alanı bir tevatürdü. Osmanlı’nın son döneminde Batı’nın baş sorunlarından biri onu nasıl bölüşeceğiydi. 1915 yılında Paris’te yayımlanan Djuvara imzalı, Türkiye’yi Bölüşme Konusunda Yüz Plan adlı bir kitabın yalnızca başlığı bile bu konuda bir fikir vermeye yeter. Hangi alana, hangi kitaba baksanız, bu vakıayı yansıtan olaylarla karşılaşıyorsunuz. Son olarak Hocam Rona Aybay’ın eylül ayında yayımlanan erbabının dört başı mamur bir çalışma olarak nitelediği, “Tarih ve Hukuk Açısından Konsolosluk” adlı yapıtından iki olay nakletmek istiyorum. Bunların ilki Sayın Hocam’ın değerli tarihçi ağabeyimiz Orhan Koloğlu’na atıfta bulunarak naklettiği miyop Çörcil, (William N. Churchill) olayıdır. İngiliz uyruklu, ABD büyükelçisinin yanında İstanbul orta elçisi olarak görev yapmakta olan, gözlerinin bozukluğu dolayısıyla da miyop Çörçil olarak adllandırılan William N. Churchill ava çok meraklıdır, ahlak bakımından zayıf, entrikacı ve maceracı biri olarak da nitelendirilmektedir. Uzatmayalım, 8 Mayıs 1836 Pazar günü Kadıköy semtinde halkın mesire yeri olarak kullandığı bir çayırda avlanırken bir çocuğu yaralamış, zaten Frenklerin Kadıköy’de oturmalarına izin verilmesini istemeyen halkın başvurusu üzerine, “Ben İngiliz tebasıyım, beni yargılayamazsınız” demesine karşın yargılanmış ve tutuklanmıştır. Bu kadarı bile İngiliz ve Amerikalıların harekete geçmesine ve olayın Osmanlı’nın yabancı devletler karşısında ne denli güçsüz olduğu gösterecek biçimde sonuçlanmasına yetmiş ve sonunda bu işten en kârlı çıkan Churchill olmuştur. Churchill’e olayın kapatılması karşılığında pırlantalı bir nişan, 10 bin kantarlık zeytinyağı ihracı için bir ferman ve bir de Türkçe gazete çıkarma imtiyazı verilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nda çıkan ikinci Türkçe gazete olan ve 1840’ta yayın hayatına atılan Ceride-i Havadis de böyle bir aczin ürünüdür. Kitapta birçok olay arasında bir de 1905 yılındaki bir hadiseye de yer veriliyor. Bu tarihte; Muş’ta eşkıya olduklarından şüphelenilen ve serserice dolaştıkları belirtilen “dağ halkından iki Ermeni”nin polisçe yakalanarak karakola götürülmeleri üzerine, Fransa’nın Van Konsolosu Rupen ile tercümanı Mihran, Muş’a kadar gelerek karakola girmişler, polis memurlarından Ziya Efendi’ye hakaret ederek, iki Ermeniyi zorla salıvermişlerdir. Olay tepkiye neden olmuş, Babıâli, Rupen ile Mihran’ın yakışıksız tavırlarından dolayı azli için Fransa Büyükelçiliği’ne başvurmuştur. Büyükelçilik ise, “Osmanlı İmparatorluğu’nun iyiliğini isteyen böyle bir kişinin azlini istemenin uygun olmadığını” söyleyerek Rupen ile Mihran’ın görevlerinin devamına karar vermiş, Osmanlı da bunu seyretmiştir. İşte Osmanlı tevatürü ve bir kitap. Konsolosluk hukukunu etraflıca anlatan kitaptan çıkardığımız bu iki öyküye bakınca kim bilir Rona Hoca belki de başını sallayarak şöyle diyecektir: - Biz bu haylaz öğrencilere neler anlatıyoruz, onlar konunun neresine takılıp kalıyorlar! asirmen@cumhuriyet.com.tr Erdoğan’õn TBMM Başkanõ Şahin’e ‘attõrsana o pankartlarõ’ talimatõ tepkilere yol açtõ ‘Başbakan amir değil’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu’nda Kürt açõlõmõ ile ilgili genel görüşme önergesinin ön gö- rüşmeleri sõrasõnda CHP’li milletvekille- rinin pankart açmasõ ve Başbakan Tayyip Erdoğan’õn TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin’e “Attırsana o pankartları sa- londan, Meclis böyle mi yönetilir, mi- ting meydanı mı burası” diye çõkõşma- sõ tartõşma yarattõ. CHP Genel Başkanõ De- niz Baykal, “Başbakan, TBMM’nin amiri, kumandanı değildir” dedi. CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay da, Şahin’i istifaya çağõrdõ. CHP’li bir grup milletvekilinin genel kurul salonunda pankart açmasõ üzeri- ne verilen arada Başbakan Erdoğan’õn bu eylemin içtüzüğe aykõrõ olduğunu vurgulayarak TBMM Başkanõ Şahin’i göreve çağõrmasõ ve ardõndan Başkan- lõk Divanõ odasõnda da kendisine çõkõş- masõ tartõşma yarattõ. CHP lideri Bay- kal, dün genel merkezde bir kabulü sõ- rasõnda bu konudaki sorularõ şöyle ya- nõtladõ: “İçeriği belli olmayan, gizle- nen bir proje TBMM’ye dün bir ge- nel görüşmeyle taşınmak istendi ama bir tek kelime yeni, aydınlatıcı, açık- layıcı değerlendirme yapılmadı. Bu, TBMM’ye saygısızlığın ifadesidir, kamuoyuna karşı saygısızlığın ifade- sidir. Bu gizleme çabası, bilgi ver- mekten kaçınma anlayışı hiç kuşku yok ki söylenecek olanların Türkiye’yi rahatsız edeceğinin bilinmesinden kaynaklanmaktadır. Tabii dünkü olayın altında bu tuzağın bir 10 Ka- sım günü TBMM’ye taşınmak isten- mesi tahrik edici bir neden olmuştur.” Baykal, konunun 10 Kasõm’da Mec- lis gündemine getirilmesi nedeniyle bazõ CHP’li milletvekillerinin tepkile- rini “görsel bir biçimde anlatmak is- tediklerini” vurguladõ. ‘Sınırını, ölçüsünü bilecek’ Baykal, “Pankartlarla millete ulaş- maya çalışmışlardır. Demokrasilerde böyle olaylar olur. Bunları doğal kar- şılamak lazım. Başbakan, TBMM’nin amiri, kumandanı değildir. Meclis Başkanı’na talimat vererek TBMM’yi yönetmesi söz konusu değildir. Baş- bakan kendi sınırını, ölçüsünü bilecek. Öyle anlaşılıyor ki başkan değişikli- ğinden sonra da Meclis’ten memnun olamaz noktadadır Sayın Başbakan. Bizim işimiz Sayın Başbakan’ı mut- lu etmek değildir. Böyle demokratik davranışlara alışacaktır. Türki- ye’nin hükümdarı değildir. Herkes hakkını, hukukunu koruyacaktır. Başbakan’ın talimatıyla da herkes ağzını kapatıp Başbakan’a teslim olacak değildir” açõklamasõnõ yaptõ. Başbakan Erdoğan’õn bu eyleme iliş- kin “Hukukumuzu sonuna kadar arayacağız” sözlerinin anõmsatõlmasõ üzerine de Baykal şöyle dedi: “Başbakan’a önce bir anayasa der- si vermek lazımdır. Türkiye’de hukuk herkes için işleyecektir, işlemelidir. Biz de onu istiyoruz. Başta Başbakan için işlemelidir hukuk. Önce Başba- kan’ın dokunulmazlığı kaldırılmalı- dır. Burada, bir genel kurulda mil- Baykal, CHP’li vekillerin Meclis Genel Kurulu’nda Kürt açõlõmõ ön görüşmeleri sõrasõnda pankart açmasõnõ değerlendirdi. CHP lideri, “Tabii olayõn altõnda bu tuzağõn bir 10 Kasõm günü TBMM’ye taşõnmak istenmesi tahrik edici bir neden olmuştur” diye konuştu. MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÇUBUKÇU letvekillerinin düşüncelerini sözle ifade etmeleri, kürsüden ifade et- meleri, yerlerinden sözle ifade et- meleri ya da düşüncelerini sözle ifa- de etmenin ötesinde görsel olarak ifade etmeleri ceza hukuku açısın- dan herhangi bir sorun teşkil et- mez. Bunu Başbakan’a birileri- nin anlatması lazımdır.” Baykal kararsız Baykal, yarõn yapõlacak görüşme- lerde söz alõp almayacağõnõn sorul- masõ üzerine ise henüz karar verme- diğini bildirdi. Açõklayõcõ bir değer- lendirme beklediğini ancak bunun hâ- lâ gerçekleşmediğini vurgulayan Baykal, “Ya bunu şikâyet etmek ya da ciddi bir şey söylenirse bunu de- ğerlendirmek için söz alma ihti- malinin olduğunu” söyledi. Muhalefet gruplarõ dün Danõşma Kurulu’nu toplantõya çağõrdõ, ancak TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin ve iktidar partisi grup başkanvekil- leri toplantõya katõlmadõ. CHP Grup Başkanvekili Hakkõ Süha Okay şun- larõ söyledi:“Başbakan’ın, Meclis Genel Kurulu’na ara verildiğinde, TBMM Başkanı’nı azarlamış ol- ması TBMM’ye hakarettir. Bu ko- şullarda Sayın Meclis Başkanı, ar- tık görevini yapamaz haldedir, ön- celikle Meclis Başkanı’na yakışan, derhal görevinden istifa etmektir. Çünkü Başbakan, Meclis Başka- nı’nın amiri değildir. Sayın Baş- bakan, milletvekilliği yapmadan doğrudan Başbakan olmuştur. Parlamento içtüzüğünü, anayasayı bilmemektedir. İstanbul Büyük- şehir Belediye Başkanı gibi, par- lamentoyu yöneteceğini zannet- mektedir.” ‘Dört tane kadını atamadın’ Bu arada, Başbakan Erdoğan’õn TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şa- hin’e çõkõşõrken CHP’li vekilleri kastederek “Dört tane kadını dışarı atamadın” dediği öne sürüldü. CHP Ordu Milletvekili Rahmi Gü- ner, Şahin’in yanõtlamasõ istemiyle verdiği önergede Erdoğan’õn bu ifa- deleri kullanõp kullanmadõğõnõn ya- nõtlandõrõlmasõnõ istedi. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır ise Başbakan Erdoğan’õn, Şahin’i azarladõğõ diyaloğa kendile- rinin tanõk olmadõğõnõ, ancak basõnda yer aldõğõna dikkat çekti. Başbakan özür dilemeli Şandõr, “Bu doğru ise Başbakan, Meclis’in nasıl yönetileceği husu- sunu, Meclis Başkanı’na hakaret eden bir üslupla hatırlatamaz. Biz bunun Meclis’e saygısızlık olarak kabul ediyoruz ve bu üslubu kabul edilemez buluyoruz ve özür dile- mesini istiyoruz, sözünü geri al- masını istiyoruz” dedi. Ancak burada asõl önemli olanõn Meclis Başkanõ’nõn tutumu olduğu- nu kaydeden Şandõr, “Eğer, Başba- kan’ın bu azarı doğruysa Meclis Başkanı’nın buna karşı hangi tav- rı ortaya koyduğunu öğrenmek istiyoruz. Meclis Başkanı bunu hazmediyorsa bile, biz bunu haz- medemeyiz. Bunun karşılığında Meclis Başkanlığı’nın yürütmesini bırakmasını isteriz, istifasını talep ederiz” diye konuştu. Şandõr, önceki gün genel kurulun de- vam ettiği saatlerde Meclis kulisinde Başbakan’õn korumalarõ ile bazõ MHP milletvekilleri arasõnda yaşanan tar- tõşmayõ da anõmsattõ. Şandõr, “Sayın bakanların, koruma polislerinin Meclis’in kulisini, kulis sıralarını, milletvekillerinin kullandığı sırala- rı işgal etmesi birtakım olaylara sebep olmaktadır. Bu noktada da Başbakan’ın ve Meclis Başkanı’nın gerekli tedbirleri almasını talep edi- yoruz” görüşünü dile getirdi. CHP lideri Baykal. ‘Sözleşmelilerinkadrosu ayrõ bir mesele’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanõ Nimet Çubukçu, kasõm ayõnda yapõlacak 10 bin kadrolu öğretmen atamasõnõn yeni atama olduğunu belirterek, “Sözleşmeli- ler de başvurabilir yeni atamaya” dedi. Bakan Çubukçu, Başkent Öğretmenevi’nde düzenlenen, “Demokratik Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitim Projesi” tanõtõm top- lantõsõ öncesinde, gazetecilerin, bu ay yapõla- cak öğretmen atamalarõyla ilgili sorularõnõ ya- nõtladõ. Çubukçu, 10 bin yeni kadrolu öğret- men alacaklarõnõ belirterek, “Kafa karıştıran konulardan bir tanesi sözleşmeli öğretmen- lerin de bu kadroya atanıp atanamayacağı ile ilgili. Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınması meselesi ayrı bir mesele. Kadrolu öğretmen atamalarında sözleşmeli öğret- menlerin başvurma hakkı var” dedi. Mehmet Ali Şahin, pankartlõ eylemle ilgili kamera kayõtlarõnõ incelemeye aldõ Görüntüler inceleniyor ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakan Tayyip Erdoğan’õn “TBMM Başkanlığı gereğini yap- malı” sözlerinin ardõndan TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin, CHP’nin Meclis Genel Kurulu’nda yaptõğõ pankartlõ eylemle ilgili ola- rak kamera kayõtlarõnõ incelemeye aldõ. CHP’li milletvekilleri ile ilgi- li olarak nasõl bir yaptõrõm uygula- nabileceği incelenirken; TBMM İçtüzüğü’nde bunun için kõnama ce- zasõ dõşõnda uygulanabilecek bir ceza olmadõğõ, bunun da gerilimi da- ha da artõrabileceği için uygulan- mamasõ eğilimi öne çõktõ. AKP’nin Kürt açõlõmõyla ilgili genel görüşme önergesinin ön gö- rüşmesinde CHP’li milletvekilleri- nin “Atam izindeyiz”, “Atam Cumhuriyeti sen kurdun, onu yaşatacak olan bizleriz”, “Atam, seni unutmadık, unutturmaya- cağız”, “Büyük milli emanetiniz, Atam izindeyiz”, “Atam eserle- rine sahip çıkacağız” pankartlarõyla açõlõm görüşmelerini 10 Kasõm’da yaptõran AKP’yi protesto etmesi, ce- za tartõşmasõ yarattõ. Başbakan Tayyip Erdoğan, gö- rüşmelerin hemen ardõndan TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin’i göre- ve çağõrarak, gereğini yapmasõnõ is- tedi. TBMM Başkanlõğõ, dün CHP’nin pankartlõ eylemiyle ilgili olarak kamera görüntülerini ince- lemeye aldõ. TBMM İçtüzüğü’nü de inceleyen TBMM yetkilileri, içtü- zükte bu konuda açõk bir ceza yap- tõrõmõnõn olmadõğõ, ancak uyarõ ya da kõnama gibi bir ceza verilebile- ceği, bunun da gerilimi daha da ar- tõracağõ yönünde görüş bildirdiler. TBMM Başkanlõğõ’nõn bu görüş üzerine CHP’lilere herhangi bir ce- za uygulanmamasõ eğiliminde ol- duğu öğrenildi. TBMM İçtüzüğü’nün 156. mad- desi, milletvekillerine uyarma, kõ- nama, Meclis’ten geçici olarak çõ- karma gibi disiplin cezalarõ veril- mesini öngörüyor. “Söz kesmek, sükûneti ve çalışma düzenini boz- mak, şahsiyetle uğraşmak”, uya- rõ cezasõnõ gerektiren haller arasõn- da sayõlõrken; “Aynı birleşimde iki kere uyarma cezası aldığı halde bunu gerektiren hareketten vaz- geçmemek; bir ay içinde 3 kere uyarma cezasına uğramış olmak; kaba ve yaralayıcı sözler sarf et- mek ve hareketler yapmak; sal- dırıda bulunmak; Meclis’te gü- rültü ve kavgaya sebep olmak ve- ya Meclis’in görevini yerine ge- tirmesini önlemek için toplu bir harekete girişilmesine önayak ol- mak” eylemleri kõnama cezasõnõn verilmesini gerektiren haller ara- sõnda yer alõyor. TBMM İçtüzüğü’nde pankarlõ eylem için kõnama cezasõ dõşõnda uygulanabilecek bir ceza olmadõğõ belirtildi. CHP’liler açılım görüşmelerini 10 Kasım’da yaptıran AKP’yi protesto için Meclis’te pankart açmıştı. Meclis’in ilk pankartlõ eylemini gerçekleştiren eski milletvekili Sabri Ergül ‘Başbakan’ın müdahalesi yanlış’ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TBMM Genel Kuru- lu’nda 1997’de Meclis genel kurulunda ilk pankartlõ eylemi yapan milletvekili olan Sabri Ergül’e, birleşimi yöneten dö- nemin TBMM Başkanõ Musta- fa Kalemli’nin sadece “sözlü uyarı” ile yetindiği or- taya çõktõ. Sabri Ergül, Erdo- ğan’õn Meclis’te pan- kart açan üniversite öğrencilerinin ceza al- dõğõ iddiasõnõn doğru olmadõğõnõ belirterek, “O çocuklar pankart açtığı için değil, örgüt üyeliğinden ceza al- dılar” dedi. Meclis’te dönemin RP Rize Milletvekili Şevki Yılmaz’õ pro- testo etmek için “Deyyusu ek- ber dışarı” pankartõ açan eski CHP İzmir Milletvekili Sabri Er- gül, milletvekillerinin parla- mentoda pankart açmasõna engel bir durum olmadõğõnõ savundu. TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin’in tutumunu doğru, Baş- bakan Erdoğan’õn tutumunu ise “yanlış” olarak nitelendiren Er- gül, kendisinin gerçekleştirdiği eylemde resmi olarak uyarõ ce- zasõ almadõğõnõ ifade etti. Uyarõ cezasõnõn, ancak millet- vekilinin sözlü savunmasõnõn ar- dõndan, aynõ birleşim içinde ya- põlabileceğine dikkat çeken Sab- ri Ergül, kendisi pankart açõnca, RP’liler tarafõndan saldõrõya uğ- radõğõnõ, o sõrada birleşimi yö- neten TBMM Başkanõ Kalem- li’nin de kendisini “sözlü olarak uyardığını” ifade etti. Pankartõ Mesut Yılmaz hü- kümetinin güvenoylamasõ sõra- sõnda açtõğõnõ anõmsatan Ergül, “İlk saldırıdan sonra oy kul- lanma sırası geldiğinde ben ‘kabul’ deyince, Başkan, ‘hayõr kabul etmeyin, ben kendisini dõşarõ çõkardõm’ diye müdaha- le etti. Onun dışında herhan- gi bir işlem yapılmadı” dedi. Başbakan Erdoğan’õn bu olay- la ilgili 1996’da Meclis’teki dinleyici localarõnda “harçlara hayır” pankartõ açan üniversite öğrencileri hakkõnda dava açõl- dõğõ ve ceza aldõklarõ yönünde- ki sözlerinin de gerçeği yansõt- madõğõnõ belirten Sabri Ergül şöyle konuştu: “O çocuklar, pankart açtıkla- rı için ceza alma- dılar, örgüt üye- liğinden ceza al- dılar. Yoksa, pan- kart açıldığında dinleyici locasın- daki kişi, polis marifetiyle dışarı çıkarılır, bunun dışında bir şey yapılmaz. Ama genel kurulda böyle bir olay olduğunda, polis çağrılması söz konusu olamaz. İdare amirleri de en fazla ikna etmeye çalışır. O nedenle bana göre Şahin doğru yaptı.” Sabri Ergül, içtüzüğe göre uyarõ cezasõnõn aynõ oturumda verilmesi gerektiğini belirterek, bu aşamadan sonra uyarõ ceza- sõ verilmesinin mümkün olma- yacağõnõ kaydetti. Sabri Ergül, Başbakan Erdoğan’õn Meclis’te pankart açan üniversite öğrencilerinin ceza aldõğõ iddiasõnõn doğru olmadõğõnõ belirterek, “Pankart açan çocuklar, pankart açtõklarõ için değil, örgüt üyeliğinden ceza aldõ” dedi. KÜRT AÇILIMI Genel görüşme yarõn yapõlacak ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - AKP hükümeti, Kürt açõ- lõmõyla ilgili ön görüşmenin geç saatte bitmesi nedeniyle bugün ya- põlacak genel görüşmeyi cumaya erteledi. AKP grubu, bugün bir grup önerisiyle genel görüşmenin yarõn yapõlmasõnõ TBMM Genel Kurulu gündemine getirecek. Muhalefet partilerinin tüm iti- razlarõna karşõn Kürt açõlõmõyla il- gili ön görüşmenin 10 Kasõm, ge- nel görüşmenin 12 Kasõm’da ya- põlmasõ konusunda õsrarcõ olan AKP hükümeti, genel görüşme- yi 13 Kasõm Cuma gününe erte- lemek zorunda kaldõ. TBMM İçtüzüğü’ne göre, ge- nel görüşme ön görüşmenin ya- põlmasõndan 48 saat geçmedikçe yapõlamõyor. AKP hükümeti, bugün saat 21.30’da başlayacak görüşmenin ancak sabah saatle- rinde tamamlanabileceği hesabõ yaparak genel görüşmeyi 13 Ka- sõm Cuma gününe erteledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle