Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Ya sonra?
Duvarların dibinden günbatımı izlenmez mi?
İzlenir...
Üstelik güzel yerden...
Bulutların sırtından ve tel örgülerden...
Günbatımına doğru güneşin bulutlarla buluşma-
sı gökyüzünü beyazdan kırmızıya ton ton t-onlarca
renge büründürür. Seyrine doyum olmaz.
Bulutlar zaten insanın iç dünyasıyla örtüşen bir di-
zi şekli çağrıştırır. Onların üstüne bir de ışık yağmu-
ru yağdı mı, gökyüzü kocaman bir sahneye döner.
Üzerinize gelmekte olan bulutlarla gitmekte olan gü-
neş neredeyse her saniye değişen çağrışımlarla dans
eder.
Tel örgülerde batış ise ilk bakışta itici gibi gelse de
güneşle değişik bir buluşma yeridir. Tellerin rengi kı-
zıla çalar. Hele diken yerleri... İncecik lamba gibi par-
lar. Adeta süs demetine bürünür.
Dakikalar ilerledikçe tellerdeki güneş ışıkları da renk-
ten renge girer. Sanki tellerin ışık damarları vardır. Sü-
züle süzüle gidip gelir.
Gökyüzünde bulutlar yoksa teller ayrıca öne çı-
kar. Mavi derinliğin önünde iskele gibi durur. Ara-
da esen rüzgâr, kokusuzdur ama sınır tanımadan
gelip geçmesi insanın sadece yüzüne değil ruhuna
da dokunur.
Bir de martılar...
Hayatımızdaki artılar...
Seyrek geçen martılar...
Genellikle akşam üzeri beliriyorlar gökyüzünde. De-
niz çok uzakta değil diyorlar, süzülerek üzerimizden
geçerken. Kanat altlarına vuran güneş, için için ya-
nan bir ocak gözüne dönüşüyor.
Gökyüzü bulutluysa, onları martılar taşıyormuş gi-
bi geziniyorlar. O zaman güneşin kırılan renkleri bu-
lutlarla martılar arasında saklambaç oynuyor.
Özgür günlerde onca koşuşturmanın arasında, yaz
akşamları güneşin batışına yetişmeye çalıştığım
günler olurdu. ODTÜ ormanından batışına doyum ol-
maz.
Her hali güzeldir.
Güneş yeryüzüne doğru eğildikçe bütün sahne mi-
lim milim değişir. Güneşin kızıllığıyla yanan bulutla-
rın etrafında beliren gece mavileri şık bir uğurlama-
ya gelmiş gibidir.
Güneş dağın arkasına indikten sonra ufuk çizgi-
sinden gökyüzüne yükselen mavi tonlar dakikalar-
ca korur canlılığını...
Gün batımları aynı zamanda gün doğumudur...
Latin Amerika gezim sırasında, oradaki saat far-
kı nedeniyle Türkiye ile haberleşmem hiç de kolay ol-
muyordu. Arjantin’de gün çekilip hava kararmaya baş-
ladığında Türkiye’de tan yeri ağarmaya yüz tutuyordu.
Gezi bitip Türkiye’ye döndükten sonra ne zaman
gün batımı izlesem, güneşi uğurlarken hep şöyle dü-
şünürüm:
Sevgili güneş, burada batıyorsun ama aslında do-
ğuyorsun. Sen bize gece mavisini bırakırken yeryü-
zünün öteki coğrafyalarında seni karşılamaya ha-
zırlananlar var.
Silivri’de bulutların altından, tellerin arasından
güneşi uğurlarken de aynı şeyi düşünüyorum.
Sevgili güneş, biz sana batıyorsun diyoruz ama,
doğru değil, yeryüzünün öteki coğrafyasına gidi-
yorsun...
Yine geleceksin...
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
ise açılımın asıl hedefi açıklandı.
Genel Başkan Ahmet (Kürt) Türk; yeni bir anaya-
sa yapılmadıkça açılımdan söz edilemeyeceğinin al-
tını çizdi.
D (Kürt) P’nin yeni bir anayasadan neyi murat et-
tiğini ise eşbaşkan Ayna Emine açıkladı: Anayasa-
da cumhuriyetin temel kurallarını saptayan ilk üç mad-
de değiştirilmeli!
RTE istediği kadar; her gün iki değil, beş on defa
açılımın demokratik rejimi güçlendirmek, toplumsal
düşmanlıklara son verip dostlukları pekiştirmek ol-
duğunu anlatsın.
Ne çare Öcalan’ı lider, çözümün anahtarı olduğunu
ısrarla yineleyen DTP gibi bir partiyle akılcı bir sonuca
varılamaz; zira bu kadro, yeni bir anayasada cum-
huriyetin Türk ve Kürt halklardan kurulu bir devlet ol-
duğu yer almadıkça.. ayrımcılığı ve hatta bölücülü-
ğü kışkırtan söz ve davranışlardan asla vazgeçme-
yecektir.
Bu gidişin sonu; ülkede düşmanlıklara son vermek,
dostluğu pekiştirmek olmayacak.. bölünmeye tezgâh
açan girişimlerin daha da canlı, hatta eylemsel kitle
hareketlerine dönüşeceği bir süreç başlayacak, de-
mektir.
İktidarın Çankaya’ya yolladığı AKP’li; TBMM’de tu-
tanaklara geçen konuşmasında bir kez olsun Türk de-
medi.
AKP iktidarının başbakanı RTE de; Kurultay’daki ko-
nuşmasında “Türk kimliğini etnik kimlikler arasında”
saydı.
Çankaya’daki de Başbakanlık’taki AKP’li de; ko-
nuşmalarında Atatürk’ten ancak bir kez söz ettiler.
RTE, Atatürk’ün tarihsel, her biri ulusuna yol gös-
terici olan binlerce sözü arasından sadece birini, o
da işine gelen, her konuşmasında kullandığı bir
söylemle, “AKP, Türkiye’yi Mustafa Kemal Ata-
türk’ün belirlediği muasır medeniyetler seviyesinin üze-
rine çıkarmaya kararlıdır” diyerek aldı.
Bu anlayışla açılıma giriş yapan bir siyasal toplu-
luktan ülkenin bütünlüğüne gereken duyarlılığı gös-
terdiğine veya göstereceğine güvenmek.. birlik be-
raberlik adı altında ayrımcılığa, bölücülüğe olasılık ta-
nıyan girişimlerini demokratik açılım olarak kabul et-
mek olanaklı mıdır?
Dışişleri Bakanları Bay Ahmet Davutoğlu da bir bi-
çimde kervana katıldı.
O da AKP iktidarının açılım serüvenini destekliyor;
“Son 7 yıldır Cumhuriyet ‘restore’ ediliyor” diyor.
Ne din elden gidiyormuş ne de laiklik.
Oysa; dinin elden gitmediği, dinciliği ve dini baş kö-
şeye oturtan dinci partinin laikliğin elden gitmesine
çalıştığı bir gerçek.
Bir başbakan Said-i Nursi’yi kürsüye çıkarmak için
Nâzım Hikmet’siz noksan kalacağımızı söyler ve “bi-
zim faslımız yeni başlıyor” derken, ülkenin mozaiği-
ni mi söylüyor; yoksa cumhuriyet maskesi altında Tür-
kiye’yi 36 etnik gruba ayırarak, “Yeni Osmanlı” olmanın
işaretini mi veriyor, gün gelecek açığa çıkacak elbette.
Görseli, yazılısı RTE’den kaynaklanan ülkesel re-
jimsel kaygıları, kuşkuları tartışmıyor.
RTE’ye açılımı söz ve davranışlarınızla istenmeyen
yollara sürüklüyorsunuz diyen yok!
Medyamız; RTE’nin Kürt açılımı diye başlayıp de-
mokratik açılım, o da olmadı ulusal birlik projesi di-
ye sindirmeye çalıştığı girişimin Türkiye’yi nereye sü-
rüklediğini araştırıyor mu? Hayır!
Ahlak deyince, dürüst yayıncılık deyince mangal-
da kül bırakmayan, lakin özeleştiri yapmaktan da fel-
lik fellik kaçınan bir medya, elbette ülkenin bekasıy-
la ilgili konuyla ilgilenmez.
Siyasetçilerin seks yaşamını espri konusu yapan
skeçleriyle büyük beğeni toplayan Amerikalı ünlü talk
şovcu David Letterman; geçen hafta programında
ekibinde çalışan kadınlarla birlikte olduğunu açıkla-
yınca.. meslektaşlarının eleştiri bombardımanına tu-
tuldu.
Bizde böyle olaylara tepkiler nasıl mı olur: Letter-
man’dan da vahim bir olay var ki, hâlâ belleklerde ta-
zeliğini koruyor. Bir TV’nin ünlü haber sunucusunun
bir kadınla “o biçim” ilişkisi üstelik canlı mı canlı CD’le-
re geçti. Yayıldı, günlerce dillerden düşmedi. Ama
medyamızda tık yok: Olayı örtbas etmek için elinden
geleni esirgemedi.
Bir diğer olayda gözde bir yazar; şehir hatları va-
purunda sevgilisini öperken resimlendi. Araştırmacı
gazetecilikte usta, haberde ahlaktan söz eden yazar;
Letterman kadar olamadı; aşk meşk eylemini itiraf
edeceği yerde, fotoğrafı çekeni de yayanı da eleşti-
ren açıklamalar yapmakla yetindi.
Bu medyadan rejimsel sakıncaları gündeme geti-
ren iktidarın gerçek amacını araştıran yayınlarla hal-
kı aydınlatmasını beklemek…
…balığın kavağa çıkacağını sanmak gibi bir şey!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 6 EKİM 2009 SALICUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 23
Edirne PB 25
Kocaeli Y 24
Çanakkale PB 24
İzmir B 28
Manisa B 29
Aydın B 31
Denizli B 29
Zonguldak Y 21
Sinop Y 22
Samsun Y 21
Trabzon Y 22
Giresun Y 22
Ankara PB 24
Eskişehir PB 24
Konya Y 22
Sıvas Y 21
Antalya PB 31
Adana Y 29
Mersin Y 29
Diyarbakır Y 28
Şanlıurfa Y 27
Mardin PB 25
Siirt PB 29
Hakkâri PB 21
Van Y 21
Kars Y 18
Oslo Y 7
Helsinki Y 9
Stockholm Y 10
Londra Y 20
Amsterdam Y 19
Brüksel Y 20
Paris Y 22
Bonn Y 20
Münih Y 17
Berlin Y 17
Budapeşte B 23
Madrid B 28
Viyana B 24
Belgrad PB 25
Sofya B 23
Roma PB 25
Atina PB 26
Zürih Y 23
Moskova PB 10
Aşkabat A 26
Astana A 17
Taşkent A 30
Bakû A 25
Bişkek A 23
Tiflis A 25
Kahire PB 31
Şam PB 27
Ülke geneli parçalı ve
çok bulutlu, Karade-
niz, Doğu Akdeniz, İç
Anadolu’nun güney ve
doğusu, Doğu Ana-
dolu’nun kuzey ve ba-
tısı ile Van, Bitlis, Bin-
göl, Muş, Gaziantep,
Adıyaman, Diyarbakır,
Şanlıurfa ve Kilis çev-
releri sağanak ve gök
gürülütlü sağanak
yağmurlu geçecek.
/ IŞIL ÖZGENTÜRK
Tõp öğrencisi Çağlar’õn derdi,
güneşi batõrmak. Çünkü hikâye-
sindeki küçük çocuk, amele pa-
zarõnda iş bekleyen babasõnõn ne-
den işsiz kaldõğõnõ bir türlü anla-
yamõyor, çünkü onun babasõ öy-
le büyük ki, güneşi bile batõrabi-
liyor. Evet güneşi bile…
Sinema öğrencisi ve her şeyi en
ince ayrõntõsõna kadar düşünen,
çalõşmayanõ patakla izni verdiğim
Arif’in derdiyse, paranõn şõmart-
tõğõ insanlar. Onlar yoksullarõn sõ-
ğõndõklarõ tek şeyi, hayallerini
bile satõn alabileceklerini düşü-
nürler. Çünkü bu dünyada Tanrõ,
para.
Ben ona 2. Murat diyorum,
onun derdi kõsõtlanan özgürlüğü.
Bir de yunuslar, bir de Çağlar’la
birlikte güneşi nasõl batõracaklarõ.
Sonunda buldular. Kamera nedir
ki, Murat’õn eline geçince adeta
her şeye boyun eğiyor, yaşasõn tek-
noloji ve tabii onu kullanan kişi.
Yağmurun, zengin, yoksul, iş-
çi, işsiz, genç-yaşlõ her yaştan
her sosyal sõnõftan insanõ eşit õs-
lattõğõnõ düşünen Sinem, oyuncu
arkadaşõ Ayça’yõ madde bağõmlõsõ
bir genç kõza dönüştürürken hi-
kâyesinde mapustaki bir insanõn
özgürlük düşlerini anlatan Pınar
ona yardõm ediyor. Ayça’nõn göz-
lerinin altõ top top olacak, ayrõca
çevresinin daha çok morartõlma-
sõ gerek, saçlarõ da günlerce yõ-
kanmamõş gibi görünecek.
Ramazan Diyarbakõrlõ; şanslõ.
Diyarbakõr Kültür Derneği’nde
iki kez fotoğraf atölyesine katõlmõş,
alan genişliği, altõn kesim konu-
sunu ezbere biliyor. Hikâyesi de
hapisteki bir siyasi mahkûm üs-
tüne. O, mahkûmu intihar ettiri-
yordu, arkadaşlarõ itiraz ettiler; Ra-
mazan’õn mahkûmu yaşamalõydõ,
yaşõyor da!
Ruhat’õn hikâyesinde uzun za-
mandõr yatakta tedavi gören bir kõz
çocuğu var. En büyük eğlencesi bir
palyaçonun boyadõğõ odasõnõn ta-
vanõna bakõp hayaller kurmak.
Tavanda masmavi bir gökyüzü
var, yõldõzlar var ve küçük kõz te-
davisi bitip hastane dõşõna çõktõ-
ğõnda, gönlü aylarca baktõğõ gök-
yüzünün orada hapis kalmasõna el-
vermiyor, gökyüzünü dõşarõ çõka-
rõyor, özgürlüğüne kavuşturuyor.
Bu arada unuttum, hemen söyle-
meliyim; bu çalõşmada ortak ko-
numuz “Gökyüzü”ydü.
Oyuncu koçu, her eksiğimizi
anõnda haleden Tülin, gökyüzünü
boyamaya karar vermişti. Uy-
gar’õn ise karla derdi vardõ. İz-
mirliydi. Hiç kar görmemişti ve
ondan hem korkuyor hem de öle-
siye merak ediyordu. Aşk gibi.
Alican içlerinde en şanslõ olanõ.
Çünkü hep birlikte onun hikâye-
si çekilecek, bu hikâyemiz şimdi-
lik bir sõr.
Işõnlandõğõm galakside durum
böyle. İletişimden Emine Ho-
ca’ya, güzel sanatlardan Fadıl
Hoca’ya, sinema tutkunu onkolog
Akın Hoca’ya ve her şeyi en in-
ce ayrõntõsõna kadar düşünen, ya-
pan Altõn Portakal neferlerinden
Hale’ye teşekkürler. En çok da öğ-
rencilerime. Bu ülkedeki çok zen-
gin insan malzemesine beni yeni-
den inandõrdõklarõ için… Sanõ-
rõm bugünlerde hepimizin en çok
buna ihtiyacõ var.
Baştarafı Arka Sayfada
isilozgenturk gmail.com
İstanbul Haber Ser-
visi - Sağlõk örgütleri,
yürürlükteki sağlõk prog-
ramõnõ protesto etmek
için Kadõköy’de dev bir
miting yapmaya hazõr-
lanõyor. “Türkiye’nin
sağlığı kötüye gidiyor.
Susma(yacağız)” diyen
sağlõk emekçileri, 18
Ekim Pazar günü Kadõ-
köy’de İstanbul Tabip
Odasõ, Eczacõlar Odasõ,
Diş Hekimleri Odasõ,
Veteriner Hekimler
Odasõ, Sağlõk ve Sosyal
Hizmet Emekçileri Sen-
dikasõ, dün Cağaloğ-
lu’ndaki İstanbul Tabip
Odasõ’nda bir araya gel-
derek mitingin duyuru-
sunu yaptõ.
Kurumlar adõna açõk-
lama yapan İstanbul Ta-
bip Odasõ Genel Sekre-
teri Hüseyin Demirdi-
zen, “Yurttaşın cebin-
den, sağlıkçının eme-
ğinden tasarruf olmaz.
Masal bitti” dedi.
Demirdizen, Okmey-
danõ Hastanesi’nde çalõ-
şan Dev Sağlõk-İş üyesi
taşeron işçilerin işten
atõldõğõnõ da anõmsatarak
“Sağlık çalışanlarının
üçte biri taşeron şir-
ketlerin işçileridir. Sağ-
lıkta taşeronlaşma sa-
dece sağlık çalışanları-
nın iş güvencesini, ça-
lışma ve yaşam koşul-
larını kötüleştirmekle
kalmıyor, sağlık hiz-
metinin kalitesini dü-
şürüyor, hastaların ha-
yatını tehdit ediyor”
dedi. Demirdizen talep-
lerini şöyle sõraladõ:
“Başka bir sağlık sis-
temi mümkündür.
Yurttaşların ilaç
dahil bütün sağlık har-
camaları genel bütçe-
den karşılanmalı.
Katılım payı, kat-
kı payı, ilaç ve benzeri
bütün ek ödemeler kal-
dırılmalıdır.
Sağlıktaki bütün
farklı uygulamalara
son verilmeli, nüfus
cüzdanı olan her va-
tandaş her türlü sağlık
hizmetinden eşit ve üc-
retsiz olarak yararla-
nabilmelidir.
Kamu sağlık sis-
temi yeni yatırımlarla
geliştirilmeli ve yeter-
li hale getirilmelidir.
Sağlık için ayrılan
toplumsal kaynakların
özel sektöre aktarıl-
ması politikalarından
vazgeçilmelidir.
Sağlığın geliştiril-
mesine ve korunması-
na yönelik sağlık hiz-
metlerine öncelik ve-
rilmelidir. Okul, fab-
rika, hastane gibi top-
lu yaşanılan yerlerde
kamusal birinci basa-
mak sağlık birimleri
kurulmalıdır.”
Sağlõk örgütleri
protestoya hazõr
KADIKÖY’DE MİTİNG HAZIRLIĞI
Çelebi’ye saldõrõİstanbul Haber Servisi - Tür-
kiye Devrimci İşçi Sendikalarõ
Konfederasyonu (DİSK) Genel
Başkanõ Süleyman Çelebi, Şiş-
li’deki DİSK Genel Merkezi’nin
7. katõndaki makamõnda silahlõ
saldõrõya uğradõ. Saldõrõyõ ger-
çekleştiren Rıza Tunçbilek’in,
Çelebi’nin korumasõ ve DİSK
Genel Sekreteri Tayfun Gör-
gün tarafõndan etkisiz hale geti-
rildiği belirlendi. Florence Nigh-
tingale Hastanesi’nde ameliyata
alõnan Çelebi’nin hayati tehlike-
sinin olmadõğõ belirtildi.
Çelebi’den “çocukluk arka-
daşı” olduğunu belirterek rande-
vu alan ve dün saat 14.00 sõrala-
rõnda DİSK’in Şişli’deki genel
merkezine gelen Rõza Tunçbilek
adlõ kişi, Çelebi’ye makam oda-
sõnda silahlõ saldõrõ düzenledi.
Çelebi’nin sağ ve sol bacağõna
1’er kurşun isabet etti. Makam
odasõnda bulunan Görgün, ani
saldõrõ karşõsõnda şaşkõna dön-
düklerini belirterek, saldõrõyõ şöy-
le anlattõ: “Silahını birdenbire çı-
kardı ve ateş etmeye başladı. 4
el ateş etti, araya girmeye ça-
lıştığımda silahı bana da doğ-
rulttu. Ben sandalyeyi elime
aldım. Korumaya da doğrulttu.
O anda araya girip yakaladık
ve teslim ettik. Süleyman Bey
‘Seni kim gönderdi, niye böyle bir
şey yapõyorsun?’ dedi. Para is-
temeye kalktı sanki. Bir para
meselesi değil bu ama şu anda
ne olduğunu bilmiyoruz.”
Görgün, Çelebi’ye yönelik si-
lahlõ saldõrõya ilişkin, “Şahsi bir
mesele olduğunu düşünmüyo-
rum. Saldırgan bir katil mi,
yoksa bunun bir tertip mi olup
olmadığını bilmiyoruz. Arka-
daşlık diye bir şey yok. Sadece
mahalleden eski arkadaş ol-
dukları söyleniyor” dedi.
Bacağına platin takıldı
Çağlayan Florence Nightinga-
le Hastanesi Başhekimi operatör
doktor Mücahit Atmanoğlu ga-
zetecilere yaptõğõ açõklamada,
Çelebi’nin sağ ve sol bacağõnda
1’er kurşun bulunduğunu, tomo-
grafi çekildiğini ve ameliyat ya-
põldõğõnõ belirterek, Çelebi’nin
hayati tehlikesinin bulunmadõğõ-
nõ söyledi. DİSK Basõn ve Halk-
la İlişkiler Müdürü Fahrettin
Erdoğan, ameliyatõn 2 saat sür-
düğünü belirtti. Ameliyatta, Çe-
lebi’nin iki ayağõndaki mermi
çekirdeklerinin çõkarõldõğõnõ ifa-
de eden Erdoğan, “Sol bacağına
platin takıldı. Durumu iyi” di-
ye konuştu. Erdoğan, Çelebi’nin
tedbir olarak 24 saat yoğun ba-
kõmda tutulacağõnõ söyledi.
Saldırgan sorguda
Saldõrgan Tunçbilek polisteki
ilk ifadesinde saldõrõyõ “alacak-
verecek meselesi nedeniyle iş-
lediğini” söylediği öne sürüldü.
ifadesinde “1995 yılından beri
Çelebi’den 175 bin mark ala-
cağı olduğunu, defalarca iste-
mesine rağmen alacağını bir
türlü alamadığını” öne sürdü.
Alacağõnõ istemek amacõyla Çe-
lebi’nin makamõna gittiğini anla-
tan Tunçbilek, “parasını ala-
mayınca bu olayı gerçekleştir-
diğini” ifade etti.
Tunçbilek’in uyuşturucu mad-
de bulundurmaktan poliste kay-
dõnõn bulunduğu öğrenildi. 1950
Üsküp doğumlu Tunçbilek’in
ruhsatsõz olduğu belirlenen sila-
hõndan çõkan ve olay yerinde bu-
lunan 4 boş kovan Kriminal Po-
lis Laboratuvarõ’na gönderildi.
Makamõnda tabanca ile vurulan DİSK Başkanõ’nõn sağlõk durumu iyi
‘POLİS GEÇ GELDİ’
DİSK Basın Danışmanı Fahrettin
Erdoğan, saldırının ardınan polisin
olay yerine adeta gelmek istemediği
izlenimini edindiğini belirtti. Erdo-
ğan, “Polisler DİSK’e her zaman
erken gelirler. Bu kez oldukça geç
geldiler. 155’i arıyorum. Bana orası
nerede diyorlar. En sonunda da
yandaki karakoldan polis getirdi-
ler” dedi. DİSK Genel Başkan Yar-
dımcısı İsmail Yurtseven de Rıza-
Tunçbilek isimli kişinin DİSK ile il-
gisi bulunmadığını belirterek, bu is-
mi ilk kez duyduğunu söyledi. Yurt-
seven, “Burada güvenlik zafiyeti
var. Buna yönelik önlem alacağız.
Fakat biz DİSK olarak bu işin peşi-
ni bırakmayacağız. Borç iddialarına
ihtimal vermiyoruz” diye konuştu.
DİSK yönetim kurulu ve üye-
lerinden oluşan bir grup dün ak-
şam hasteneye gelerek saldõrõyõ
kõnadõ. Genel Sekreter Görgün,
“Bu menfur olay ile ilgili sal-
dırganın gerçek niyetinin ne
olduğunu bilmiyoruz.
DİSK’in ve onun genel başka-
nının hiçbir konuda hiç kim-
seyle alıp veremediği hiçbir
şey yoktur ve olamaz. Sayın
Çelebi’nin mütevazı yaşamı
herkes tarafından bilinmekte-
dir. Sayın Çelebi’nin yaşamı
son derece açıktır ve asla hiç-
bir konuda gizlisi saklısı yok-
tur. Tüm DİSK’lilere ve
emekçilere soğukkanlı olma-
larını telkin ediyoruz” dedi.
Devlet Bakanõ Zafer Çağla-
yan, İstanbul Milletvekili Ufuk
Uras, CHP İstanbul Milletve-
killeri Mehmet Sevigen, Çetin
Soysal ve Mehmet Ali Özpo-
lat, CHP İstanbul İl Başkanõ
Gürsel Tekin, Şişli Belediye
Başkanõ Mustafa Sarıgül,
KESK Başkanõ Sami Evren,
Hak-İş Başkanõ Salim Uslu,
TTB Başkanõ Gençay Gürsoy,
Tekstil İşçileri Sendikasõ Baş-
kanõ Rıdvan Budak’õn da bu-
lunduğu çok sayõda kişi Çele-
bi’nin yattõğõ hastaneye gelerek
geçmiş olsun dileklerini iletti.
EMEKÇİYE UYARI:
SOĞUKKANLI
DAVRANIN
Atalay: Olayõn siyasi boyutu yok
İçişleri Bakanõ Beşir Atalay
da akşam saatlerinde Devlet
Bakanõ Cevdet Yılmaz ile İs-
tanbul Valisi Muammer Gü-
ler ve Belediye Başkanõ Ka-
dir Topbaş’la birlikte hasta-
neye gelerek Çelebi’nin duru-
muna ilişkin bilgi aldõ. Atalay,
“Saldırının siyasi veya terör
boyutu yok. Bizim için sahte
kimlik falan diye bir şey
yok, söz konusu değil. Ger-
çek kişi, kimliğin sahibi şu
anda gözaltında ve sorgusu
yapılıyor” dedi. Güler ise
“Saldırgan gözaltına alındı-
ğında ruhsatsız silahının iki
şarjörü de doluydu. Ayrıca
yanında 37 mermi bulundu”
dedi. Vali Güler, bir gazeteci-
nin saldõrõnõn İstanbul’da dü-
zenlenen IMF toplantõlarõna
denk gelmesine dikkat çekme-
si üzerine, “IMF toplantıla-
rıyla doğrudan bir bağlantı-
sı olmaz. O ihtimal çok za-
yıf” yanõtõnõ verdi.
Saldırının ardından yakalanan Tayfun Tunçbilek,
götürüldüğü emniyet müdürlüğünde sorguya alındı.
Olay yeri inceleme ekipleri DİSK bi-
nasında delil topladı. Olaya tanık
olan DİSK Genel Sekreteri Görgün
saldırıya tepki gösterirken sendika
temsilcileri de protesto gösterisi yaptı.
Fotoğraflar:VEDATARIK/ALİAÇAR/AA
ON NUMARA ÇEKİLDİ
7, 11, 12, 17, 18, 21, 25, 29, 36, 42, 52, 55,
61, 62, 64, 67, 71, 72, 75, 76, 78 ve 79