25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 6 EKİM 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 19kultur@cumhuriyet.com.tr Booker Ödülü bugün açıklanıyor Kültür Servisi- 2009 Booker Man Prize, bugün sonuçlanõyor. Seçici kurul, bugün öğle saatlerinde toplanacak ve birkaç saat sonra Londra’daki Guildhall’da yapõlacak törenle açõklanacak. ‘The Children’s Book’ ile AS Byatt, ‘Summertime’ ile JM Coetzee, ‘The Quickening Maze’ ile Adam Foulds, ‘Wolf Hall’ ile Hilary Mantel, ‘The Glass Room’ ile Simon Mawer ve ‘The Little Stranger’ ile Sarah Waters aday gösterildiler. ‘Afşar Ödülü’ne değer yapıt yok Kültür Servisi - Tiyatro ve sinema sanatçõsõ, yönetmen Kerim Afşar’õn adõnõ yaşatmak amacõyla düzenlenen “Dil Derneği Kerim Afşar Ödülü”ne değer bir yapõt bulunamadõ. Kerim Afşar’õn eşi Leyla Afşar ile Dil Derneği’nin birlikte düzenlediği “Dil Derneği Kerim Afşar Ödülü”nün seçici kurulunda Ahmet N. Levendoğlu, M. Sadõk Aslankara, Gülşen Karakadõoğlu, Üstün Akmen ve Leyla Afşar yer alõyordu. Semaver, ‘perde’ diyor Kültür Servisi - Semaver Kumpanya yeni sezonunu Fransõz yönetmen Daniel Soulier’in yönettiği “Lourcine Sokağõ Cinayeti”adlõ oyun ile açõyor. Eugène Labiche’in yazdõğõ, Sibel Arslan Yeşilay’õn çevirdiği oyun, İstanbul Fransõz Kültür Merkezi sahnesinde 8 ve 15 Ekim tarihlerinde, saat 20.00’de izleyici ile buluşacak. Semaver Kumpanya’nõn repertuvarõndaki ilk oyun olan ve ilk kez 1857’de Paris’te sahnelenen oyunda Serkan Keskin, Tansu Biçer, Nadir Sarõbacak, İrem Erkaya ve Uğur Senkeri rol alõyor. Kanyon’da ‘Geçici İşgal’ Kültür Servisi- Bugüne kadar pek çok kültür-sanat etkinliğine ev sahipliği yapan Kanyon, geçen hafta sonu “Geçici İşgal”e uğradõ. 11. İstanbul Bienali’nde Paralel Etkinlikler arasõnda yer alan ve Çağdaş Gösteri Sanatlarõ Girişimi tarafõndan gerçekleştirilen “Geçici İşgal”, iki farklõ sanat disiplinini, mimariyi ve dansõ Kanyon’da bir araya getirdi. 40 dansçõnõn performans sergilediği Kanyon’un farklõ katlarõnda bir anda dansçõlarla karşõlaşan ziyaretçiler gösteriyi merakla izlediler. “Geçici İşgal”, yürüyen merdivenlerde, sinemanõn fuayesinde, katlardaki korkuluklarda, yemek katõndaki restoranlar arasõnda ve asansörde gerçekleştirildi. Eskişehir’de ‘Azizlikler’ Kültür Servisi- Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarõ, 10. sezonunda, Genco Erkal’õn Aziz Nesin’in öykü, şiir, masal, taşlama ve köşe yazõlarõndan uyarlayõp sahneye koyduğu “Azizlikler” adlõ oyunu sergilemeye başladõ. Eskişehir Şehir Tiyatrolarõ Tepebaşõ Sahnesi’nde seyirciyle buluşan oyun, mevsim boyunca devam edecek. Müziklerini Arif Erkin, koreografisini Nur Sohbahar’õn üstlendiği oyunda Özlem Akdoğan, Hakkõ Kuş, Zafer Ergül, Ali Eyidoğan ve İsmail Dündar rol alõyorlar. Nazım ve Beckett Paris’te PARİS (AA) - Fransa’da devam eden ‘Türkiye Mevsimi’ etkinlikleri çerçevesinde, Paris’te 3 ve 4 Ekim günleri ‘Beckett-Hikmet’ adlõ gösteri sahnelendi. Ünlü İrlandalõ yazar Samuel Beckett’õn iki kõsa oyunuyla dünyaca ünlü şairimiz Nâzõm Hikmet’in şiirlerinden oluşan iki bölümden oluşan gösterinin yönetmenliğini Barbara Hutt yaparken, Paris’te yaşayan iki genç Türk tiyatrocu Mine Çerçi ve Fehmi Karaarslan ile Fransõz Beatrice Sprunger rol aldõlar. Nâzõm Hikmet seçkisi, İran asõllõ zarb ustasõ Keyvan Chemirani tarafõndan gösteri için bestelenen müziğin eşliğinde sahnelendi. Gösterinin yönetmeni Barbara Hutt, Pierre Chabert ile birlikte 2006-2007 yõllarõnda Paris’te Beckett Festivali’ni düzenlemiş ve festival çerçevesinde Genco Erkal’õn başrolünü canlandõrdõğõ “Oyun Sonu”nu ünlü “Bouffes du Nord” salonunda sergilemişti. J an Fabre’õn son çalõşmala- rõndan biri olan “Orgy of Tolerance” (“Hoşgörü İbadeti”) sert, cesur, lafõ dolan- dõrmadan söyleyen çarpõcõ bir iş. Sanatçõ, her yapõtõnda düzene böylesi sõnõr tanõmaz ve delip geçen bakõşlarla bakõyor. Söyle- yecek çok sözü var. Sistemin açtõğõ uçurumlarla sü- rekli hesaplaşma halinde. Çizim- leri, heykelleri, fotoğraflarõ, yer- leştirmeleri Jan Fabre’õ Louvre salonlarõndan Venedik Biena- li’ne kadar taşõyor. Öte yandan, dansõn, perfor- mansõn, metin ve müziğin buluş- tuğu gösterileri ise onu tiyatronun en radikal yönelimlerine imza atan isimlerinden biri olarak öne çõkartõyor. Fabre’õn gerek metin gerek be- den kullanõmõndaki abartõlõ çiz- gisinin izleyenleri şok eden ve bü- yüleyen plastik bir doygunluğa yol açtõğõ vurgulanõyor. ‘Doy- gunluk’ kuşkusuz tartõşmaya açõk bir konu ama, Jan Fabre’õn ya- põtlarõyla seyirciyi sarstõğõ, iyice silkelediği, diken üstünde tuttu- ğu kesinlikle tartõşma götürmez. Söylemlerinde tekdüze çizgilere, pastel renklere asla yer vermiyor. Hani, biz bu sularda insan bede- nine ‘mah- rem’ diye ba- karken, antik kadõn heykel- lerini giydir- meye, kõrmaya, yakmaya çalõ- şõrken, dünya- nõn bir başka ülkesinde bir sanatçõ bedenle ilgili sõnõrlara-sõnõrlan- dõrmalara takõlmõyor. Sözünü, insan bedenini kulla- narak en vurucu biçimde söylü- yor. Yapõtlarõ kimi zaman olum- suz eleştiriler alõyor (mesela 2005’te Avignon Festivali’nin açõlõşõnõ Papalar Sarayõ’nda “Göz- yaşlarının Tarihi”nde olduğu gibi) ama asla yasaklanmõyor, sorgulanmõyor. Kimi zaman da göklere çõkartõlõyor ve Jan Fabre çizgisini hep koruyor. Hep iddialõ ve hep söyleyecek önemli sözle- ri var… Bu sözleri fütursuzca ser- piştiriyor hepimizin üstüne… Özgürlük ve hoşgörü Jan Fabre, içinde yaşadõğõ tü- ketim toplumunu alaycõ bir üs- lupla yererken ‘özgürlük’ ve ‘hoşgörü’ kavramlarõnõ sorgu- luyor. Giderek adeta bir farsa dönüşen bu sorgulama sürecini bir tür yõkõcõ enerji ola- rak yo- rumlayan An- toine de Baecque’in yaklaşõmõ- na katõlmamak imkânsõz. Ya- şamlarõmõzõn aşõrõlõklarla ve bu aşõrõlõklar içinde şiddetle çevre- lenmiş olduğu bir gerçek. Aşõrõ para, aşõrõ seks, aşõrõ yemek ve gi- derek tõrmanan açlõk, sefalet, şid- det. Yaşamõyor muyuz zaten top- lum olarak şiddet üstüne çeşitle- meleri? Burada sözünü ettiğim, tefrika okur gibi takip ettiğimiz çeşitli cinayetler, katliamlar de- ğil… İnsanlar arasõnda açõlan uçurumlar söz konusu şiddetin, önlenemeyen dönüşümün bir par- çasõ. Burada korkutucu olan hu- sus ise kanõksama duygusu. Kanõksamak ve sorgulamadan izlemek, sorgulamadan yaşamak, susmak… Jan Fabre toplumdaki hõzlõ dönüşümleri bir tür üretim- tüketim mekanizmasõ içinde ele alõrken sürece dinsel değerlerin sömürüsünü de katmadan geç- miyor. Bir silah olarak kullanõldõğõnda, bir sömürü aracõ olarak kullanõl- dõğõnda gelinebilecek noktalarõ tartõşmaya açõyor. Sahne üstünde güçlü sorgula- malar elbette yoğun okumalarla örtüşüyor. Bu buluşmalardan sert mesajlar çõkõyor. Şok metodu Kimi sanatçõ bunu daha dingin bir üslupla ve izleyene nefes al- ma payõ bõrakarak yapõyor; He- inner Goebbels ya da William Forshyte gibi… Kimi sanatçõ da Jan Fabre gibi, şok metodunu kullanõyor. Kesinlikle sõnõr tanõ- mõyor sahne üstünde ve ‘çatlak- ları, kırılma noktaları giderek derinleşen çağımızı acımasızca eleştiriyor. Bunu yaparken de bedeni tüm hayvansı refleksle- ri öne çıkartarak kullanıyor’. Bu gösteride bedenin çözüldüğü nokta, ki aslõnda da öyle değil mi, insanlarõn dört duvar arasõnda koltuklarõna gömüldüğü ve kar- şõlarõndaki kocaman televizyon ekranõna yansõyan şiddetin her tü- rüyle adeta kucaklaştõğõ noktadõr. “Hoşgörü İbadeti” için ‘amansız, gaz pedalına hızla basan ve dünyayı keyifle duva- ra çarpan bir gösteri’ benzet- mesine katõlmamak olanaksõz. Düşünceler ve hayaller Kültür Servisi - Bu yõl 14 - 22 Kasõm tarihlerinde yapõlacak “Ulus- lararası Bursa İpek Yolu Film Festivali”nde “Altın Karagöz” ödülü için yarõşacak ulusal ve ulus- lararasõ kõsa filmler, SİYAD üyesi sinema yazarõ Ali Ulvi Uyanık; Çi- çek Kahraman ve Natali Yeres’ten oluşan ön jüri tarafõndan belirlendi. “Ulusal Altın Karagöz Kısa Film Yarışması’nda ‘Bekleyiş’, ‘Büyü- teç’, ‘Dalga Teorisi’, “Forget me Not’, ‘İz’, ‘Nor’, ‘Salıncak’, ‘Star- fucks Coffe’, ‘Vol’ ve ‘Watt’ filmleri, öyküleri- ni ‘diyalogsuz’ olarak anlatõrken kurmaca, deney- sel, animasyon türlerinde bir arada yarõşacak. Uluslararasõ Al- tõn Karagöz Kõ- sa Film Yarõş- masõ’nda ‘For a Fistful Snow’; ‘Fugata; ‘Garden’, ‘Hanna’s Silence’, ‘Kain’, ‘The Lighthouse’, ‘Mama’, ‘Oh the Pla- ces You Will Go!’, ‘Ona’, ‘Terri- torio Enemigo’ filmleri yarõşacak. “Düşüncelerini ve hayallerini gö- rüntülerle anlatan” filmlerin yarõş- tõğõ “Uluslararası Altın Karagöz Film Yarışması”nda Fransa - Tür- kiye ortak yapõmõ Gökçe Pehliva- noğlu’nun “Pierrot, Yaşayan Hey- kel” filmi ülkemizi temsil edecek. Seçici kurul üyeleri 27 Ekim’de açõklanacak olan festivalin ödül tö- reni, 20 Kasõm Cuma akşamõ Bursa Merinos Parkõ Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapõlacak. ‘Yeni Sinema Festivali’ Montreal’de 7-18 Ekim tarihleri arasõnda yapõlacak Gözler ‘Troçki’ye çevrildi GÖNÜL DÖNMEZ-COLIN MONTREAL - Kanada’nõn en eski film şenliği ‘Yeni Sinema Festivali’ Montreal kentinde ya- rõn başlõyor. 18 Ekim’e kadar sü- recek festivalde Lars von Trier, Lone Scherfig, Catherine Breil- lat, Pedro Almodovar, Mike Hoolboom, Alain Cavalier 48 ülkeden gelen 250 filmin ünlü yö- netmenlerinden sadece birkaçõ. Festivalde, Altõn Louvre-Quebe- cor ödülü için ise 18 film yarõşa- cak.‘Uluslararası Panorama’ bölümünde kurmaca ve belgesel sõnõrlarõnõ örtüştüren 23 film var. Fransa’dan Lea Rinaldi’nin ‘Jim Jarmush’un Ardında’ yapõtõ ya da Babeth M. Van- Loo’nun ‘Meredith Monk: İçten Gelen Ses’ filmi bunlardan bazõlarõ. Jacob Tier- ney’in Toronto’da ilgi gören ‘Troçki’ filmini de içeren 18 yeni film- le festivalde mercek Kanada’nõn üstünde. Festival, Altõn Palmiye alan tek kadõn yönetmen Jane Campion’õn son filmi ‘Parlak Yıldız’õ da içeren bir toplu gösteri de sunuyor. Festivalde ‘Küba Si- nemasının 50 Yılı’ ve ‘Yeni Türk Yönetmenleri’ne odakla- nan iki bölüm de var. Türk sine- masõ bölümünde Erden Kıral’õn ‘Vicdan’, Aslı Özge’nin ‘Köprü- dekiler’, Selim Evci’nin ‘İki Çiz- gi’ ve İsmail Necmi’nin ‘Bunu Gerçekten Yapmalı mıyım?’ filmleri yer alõyor. Claude De- mers’in ‘Mavili Hanımlar’ filmi ile açõlacak festival, Arnoud ve Jean-Marie Larrieu kardeşlerin ‘Dünyanın Son Günleri’ (Les derniers jours du monde) filmi ile son bulacak. JanFabre’õnoyunuAvignon’dansonraRomaEuropeFestivali’ndesahnelenecek ALTIN KARAGÖZ ÖDÜLÜ CEREN ÇIPLAK Hatõrlõyor musunuz? 2008’de haftalõk Yürüyüş dergisini 4 arka- daşõ ile birlikte İstinye’de dağõtõr- ken gözaltõna alõnan Engin Çeber Metris Hapishanesi’nde gördüğü iş- kence sonucu yaşamõnõ yitirmişti. Yönetmen Cemal Şan, “Acı” ad- lõ filmini ‘vicdani bir sorumluluk’ üstlenerek Engin Çeber’e adadõ. Daha önce “Zeynep’in Sekiz Günü”, “Ali’nin Sekiz Günü” ve “Dilber’in Sekiz Günü” filmleri ile adõndan söz ettiren yönetmen, “Acı”da olan biteni unutturma- mak için bizlere başka bir hikâ- yeyle sesleniyor. “Acı” filmini çekebilmek için önce “Sonsuz” adlõ filmini çeken yönetmen, ka- zandõğõ parayõ bu filme yatõrarak ta- mamlayabilmiş. Bu toplumu anla- tan en önemli sözcüklerden birinin ‘acı’ olduğunu ve bu film aracõlõ- ğõyla görevini yerine getirdiğini dü- şünüyor Şan, hatta “Acı filmini çekmeseydim, ömrümde bir da- ha sinema yapmayacaktım” di- yebilecek kadar... Erzincan’õn iki bin metre yük- sekliğindeki bir dağ köyünde çe- kilen film içinse, “İnsanca yaşa- mak için, insanca olmayan her şeye ‘hayõr’ diyen bir film bu. Öz- gürlükçü, sol görüşlü bir kızla ai- leyi korumaya çalışan muhafa- zakâr bir adamın öyküsü; bir de- de - torun ilişkisi” diyor ve ekli- yor: “Önyargılarınızı evde bı- raktıktan sonra sinemaya gi- din.” Filmlerini ‘zor’ filmler ola- rak niteleyen yönetmen, katõlõmcõ, zorlayan ve sorgulayan bir izleyi- ci profilinin peşinde. Şan’õn filmini izleyenlerden bi- risi de elbette Engin Çeber’in ba- basõ Ali Çeber. Filmi izledikten sonra geçmişe bir göz attõğõnõ söy- leyen Çeber, “Filmi seyrettikten sonra yeniden ‘Neden’ diye sor- dum; farklı görüşe sahip olmak o insanı yok etmek anlamına gelmemeli. Engin’in düşleri var- dı, hayatını yok ettiler...” diyor. Bu toplum ‘acõ’ ile yaşõyor‘Bu toplum ‘acõ’ ile yaşõyor’ Yönetmen Cemal Şan’ın Engin Çeber’e adadığı son filmi ‘Acı’ gösterimde Aşõrõlõklar ve şiddet Köprüdekiler Cemal Şan. TARİH SAHNESİNDE VAR OLDUĞUNDAN BERİ BAĞIMSIZ YAŞAMIŞ TÜRK MİLLETİ, KURTULUŞ SAVAŞI İLE ANADOLU’YU ÖZGÜRLEŞTİRDİKTEN SONRA 6 EKİM’DE İSTANBUL’U EMPERYALİST İŞGALCİLERDEN KURTARDI. YENİ DÜYUN–U UMUMİYECİLERİ, SEVR HAYRANLARINI, ŞERİAT HEVESLİLERİNİ, ÜNİTER YAPIMIZI TARTIŞMAYA AÇANLARI, GELDİKLERİ YERE GÖNDERMEK VE İSTANBUL’UN DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞUNU KUTLAMAK İÇİN U.S.T.K.B. İLE BUGÜN SAAT 12.00’DA DOLMABAHÇE’DEYİZ. YAŞASIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ, AYDINLIK, DEMOKRATİK TÜRKİYE BİLGİ VE DÜZENLEME : 0537 871 82 34 İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI www.cumok.org
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle