Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gelişmekte olan ülkelerin ban-
kacõlõk sistemlerinin gelişmiş bir-
çok ülkeye kõyasla çok daha iyi dü-
zenlenmiş durumda olduğunu vur-
gulayan Stiglitz, “Brezilya ve
Türkiye gibi ülkeler mali ve dü-
zenleyici politikalar konusun-
da ABD’ye ders vermeli” diye
konuştu.
IMF ile yeniden bir stand-by an-
laşmasõ yapõlõp yapõlmamasõna
ilişkin soruya Stiglitz şu yanõtõ
verdi: “Buna yarar -zarar ilişki-
si olarak bakmak lazım. Serbest
kur politikası için büyük bir re-
zerviniz olmalı. Ekonomik kriz-
lerde güvenin önemli olduğu
söylenir. Stand-by güven verir
ama bunun da maliyeti vardır.
Stand-by her zaman piyasada-
ki güveni sağlamakla ilgilidir.
Ölçümleme yeniden
ele alınsın
Ayrıca IMF politikalarıyla il-
gili ortak kanı bunların tartış-
malı olduğu.” Stiglizt, “IMF’nin
bu krize yaklaşımı diğer krizle-
re kıyasla nasıl oldu” sorusuna
ise, “IMF şimdi eskisinden daha
iyi, krize karşı tepkisinde de
daha pozitif bir yaklaşım sergi-
ledi” diye yanõtladõ.
Fransa Cumhurbaşkanõ Sar-
kozy’nin, “Dünyadaki ölçümle-
me sisteminin yeniden ele alın-
ması” önerisi ile oluşturulan ko-
misyonun da başõnda bulunan Jo-
seph Stiglitz, GSMH’nin hem
ekonomik hem de çevresel sürdü-
rülebilirliği yansõtmadõğõnõ, refahõ
da ölçmediğini ileri sürdü. Stiglitz,
“Bu konuda global tartışma baş-
latmalıyız, farkındalık yarat-
malıyız. Kriz bunun ne kadar
yanlış olduğunu gösterdi. Bir
şeyleri yanlış ölçersek yanlış çö-
zümler üretiriz” dedi.
Gelişmekte olan
ülkelerin bankacõlõk
sistemlerinin
gelişmiş birçok
ülkeye kõyasla çok
daha iyi
düzenlenmiş
durumda olduğunu
vurgulayan Stiglitz,
“Brezilya ve
Türkiye gibi ülkeler
mali ve düzenleyici
politikalar
konusunda ABD’ye
ders vermeli” dedi.
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
6 EKİM 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Mozaik Şovla Olmaz
AKP’nin 3. kongresinde Başbakan Erdoğan’ın
demokratik açılımdaki inandırıcılıklarını kanıtlama
adına saydığı isimler de olmasaydı, genel kurulu
ikinci üçüncü günlere taşıyabilecek haberler ne
olabilirdi? Gazeteci gözü ile yandaş medya için bi-
le genel kuruldan haber nasıl üretilebilirdi? Er-
doğan’ın ismini saydıklarına, yakınlarına duygula-
rının sorulmasından başlayın, “Sizin listenizde kim-
ler olurdu? Kimler eksik kaldı?”ya uzanan yelpaze-
de, içinde haber olmayan genel kurul haber, üstü-
ne üstük demokratik açılımdaki AKP iradesinin
simgesi oldu.. Yiyenlere, yedirilenlere..
Acaba rejimi demokrasi sayılabilecek ülkelerin
herhangi birinde, ülkesini gerçek ekonomi, işsizlik-
te en çok vurmuş bir büyük dünya krizinin yaşan-
dığı bir süreçte, ikinci dönem tek başına iktidarda,
Meclis’te çoğunlukta olan bir hükümetin partisinin
genel kurulu böyle geçiştirilebilir mi? Ortadoğu
dünya dengelerinin değişimi gündemde, ABD ek-
senli emperyal projelerde, dünya haritalarında kök-
lü değişikliklerin, Türkiye’ye biçilen rollerin, planla-
rın bini bir para...
AKP iktidarının yeni seçimlere, büyük olasılıkla
baskın erken seçime bile açılabilecek genel kuru-
lu, yönetim oluşumundan söz ediliyor ama genel
kurulda delegenin seçiminden, listelerin oluşumu-
na tek karar sahibi Başbakan, tek başına tek ko-
nuşmacı.. Delegenin tam oyunu alıyor, belirlenen
listelerin kimlikleri üzerinden Milli Görüş ve Kürt
açılımına sıcak bir kadro yorumu ancak yapılabili-
yor.. Zaten kongre öncesi, sonrası ne listeler, ne
parti programı ne de açılımlar üzerinden aykırı se-
si, adayı unutun, düşünce üretimi yapmak kimse-
nin aklından geçemiyor..
Neymiş efendim; Başbakan Erdoğan Saidi Nur-
si’den Nâzım Hikmet’e uzanan 14 ismi telaffuz et-
mekle, demokratik açılımdaki ciddiyeti, mozaiği or-
taya koymuş. Nâzım Hikmet’in adını vermeden
Saidi Nursi’nin adını tek başına vermesi siyaseten
büyük bir gaf olacağına göre, Nursi’den tabu yıka-
rak söz edebilmek için Nâzım’ın adını kullanmadı-
ğı ne malum? Sakın Nâzım Hikmet’e ilişkin tabu-
nun da yıkıldığını söylemeye kalkışmayın.
AKP iktidar icraatlarında yasal-kaçak, tarikat-
aşiret sarmalında anayasal düzenin eğitim birliği il-
keleri ayaklar altına alınarak açılan ayrımcı, Kuran
kurslarından geçirilerek, pek çok aşiret, tarikat mi-
litanı yüz binler yetiştiriliyor. Nurcular dahil ılmlısı,
radikali her türden tarikatların, Saidi Nursi yanın-
da, müridi olduğu, yolundan yürüdüğü savlanan
Şeyh Sait’lerin yolundan yürüyenler katlanıyor...
Bu ülkenin milyonlarının gözünde Nâzım Hikmet
hâlâ vatan haini. Dünyanın en çok tanınan, en çok
sevilen, ülkemize en büyük saygınlığı kazandıran
şairi Nâzım Hikmet’in bir tek şiirini bile okumuş,
duymuş değiller. Anlamalarını, sevmelerini sağla-
yacak demokratik, kültürel ortamların yaratılması
hak getire; yasaklamalar, tabular devam ediyor.
İktidar algılaması, yasama, yürütme, devletin gü-
cünün temsil edildiği tüm kurumları ele geçirmek
yetmez, özerklikleri olmazsa olmaz Merkez Ban-
kası, YÖK gibi kurumları padişah havalarında yö-
netme tutkusu, icraatları ile yıllardır sahnede. AKP
iktidarı, Başbakan Erdoğan’ın diktatoryal yönetim
üsluplarının kanıtları, tüm hükümet icraatlarının so-
nuçları. İktidar süreçlerinde tüm araştırmalar so-
nuçları ile sabittir ki; giderek daha hoşgörüsüz, acı-
masız bir toplum, cepheleşme yaratılması yetmez-
miş gibi. AKP iktidar gücü açık ya da dolaylı kulla-
nılarak, tarikat ve iktidarın tam yandaşı çoğunluk
medyanın yanında doğru dürüst muhalefet bile
yapmayan genel medyayı tümü ile ele geçirmenin,
yandaş yapmanın her yolu mubah sayılıyor.
Hangi konuda, hangi hükümet, iktidar icraatı söz
konusu olursa olsun, gelen en makul aykırı görüş-
lere, tartışmalara tahammülsüzlük uç noktada..
Başbakan Erdoğan, oldubitti olarak gündeme ge-
tirilen her hükümet icraatı için tam biat istiyor. Mu-
halefet partilerinden, meslek örgütlerinden, uzman
kuruluşlardan, ilgili taraflardan gelen karşı çıkışla-
ra, eleştirilere, hak savunmalarında dahi, bire bir
tepki veriyor, saldırgan üslubu ile bilimsel karşı gö-
rüşlere bile suç yükleyerek, tehditler savuruyor.
Balık baştan kokar ya. Başbakan’ı padişahtan
daha şımarık, sandık çoğunluğunu diktatoryal bir
güç olarak kullanmaya kalkıştığı bir yönetim anla-
yışının vitrininde “Her şeyi ben bilir, ben yaparım,
ben ne dersem o olur, bana karşı duranı yakarım...”
üslubunda, güç sergilemesinde. İşsizliğin kol gez-
diği bir düzende F tipi emniyet örgütlenmesinde
yer bulmuş, üniforma giymiş, motosikletin üstüne
çıkmış asayiş polisi parklarda içki içen genç öğ-
renci avında.. Parkta içki içen gençlerin çevreye ra-
hatsızlık vermeleri elbette olasılık. Ancak madal-
yonun bir de öteki yüzüne bakalım; adı üzerinde
delikanlı yaşları, para yok, meyhanede içki içecek
hal de yok. Parktan başka yerde nasıl buluşacak-
lar ki.. Bu öfke, bu kin neyin nesi?.. Yazıyı yazma-
ya çalışırken, kötü bir kamera ile çekilmiş acımasız
görüntüler televizyonda. Üniversiteli gencin ayak-
ları kırılmış, yetmemiş, başına vurulan coplarla be-
yin kanaması geçirmiş..
soner@cumhuriyet.com.tr
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn eşi Emine Er-
doğan, IMF- Dünya Bankasõ yõllõk toplantõlarõ-
na katõlan bakan ve üst düzey yöneticilerinin eş-
lerine Kandilli Adile Sultan Sarayõ’nda öğlen ye-
meği verdi.
Yemekte konuşma yapan Erdoğan, yemeğin veril-
diği sarayõn Osmanlõ İmparatorluğu’nun son
dönemlerinde inşa edildiğini ve ismini 2. Mah-
mut’un kõzõ Adile Sultan’dan aldõğõnõ ifade
ederek Adile Sultan’õn kadõnlarõn her alanda da-
ha fazla inisiyatif almasõnõ savunmuş, okullar yap-
tõrmõş, kõz çocuklarõnõn eğitimi için çaba harca-
mõş ve şehrin güzelleşmesi ve imarõ için yaşamõ
boyunca birçok esere imza atmõş bir kişi olduğunu
anlattõ.
Emine Erdoğan’õn davetinde, Devlet Bakanõ ve Baş-
bakan Yardõmcõsõ Ali Babacan, Dõşişleri Baka-
nõ Ahmet Davutoğlu, Sanayi ve Ticaret Baka-
nõ Nihat Ergün, Sağlõk Bakanõ Recep Akdağ ile
İstanbul Valisi Muammer Güler ve İstanbul Bü-
yükşehir Belediye Başkanõ Kadir Topbaş’õn eş-
leri de bulundu.
Ülkemizde IMF öyküsü 1961’de başladı ve 48
yıldır devam ediyor. Elde ettiğimiz kaynak 50 mil-
yar dolar. 19 tane stand-by anlaşması yapmışız.
IMF’siz uzun süren dönemler 1970-78 ve 1984-
94 tarihleri arası. Bu dönemlerde IMF ile anlaş-
ma yapmadık. AKP dönemi 2008 yılının mayıs
ayına kadar IMF’li geçti. Bu tarihten sonra an-
laşma yapılacak mı yapılmayacak mı, diye be-
lirsizlik devam ederken geçen haftadan beri IMF
toplantılarına ev sahipliği yapıyoruz.
Uluslararası para sisteminin ve mali ilişkilerin
düzenli bir biçimde gelişmesini sağlamak ama-
cıyla faaliyet gösteren IMF’nin son küresel kriz-
le bu amacını sağlayamadığı ciddi biçimde an-
laşıldı. Bu da IMF’nin kötü şöhretini arttıran bir
dönüm noktası. Aslında küresel sermayenin
kazanımlarını güvence altına almaya çalışan IMF
ülke vatandaşlarının haklarını umursamıyor. Bu
durum, onun antipatik görülmesine sebep olu-
yor. Bizim gibi ülkelerde şartların ortaya konul-
duğu stand-by anlaşmaları da aslında onurumuzu
incitiyor. Abdüllatif Şener’in görüşüne göre de
bürokrasi, siyasetçiye yaptıramadığını bu an-
laşmaya koydurarak yaptırıyor. Yani teknisyen-
ler de siyasetçiyi IMF ile kandırıyor.
Bir de kota ve oy hakkı var ki, bu toplantılar-
da hep Türkiye’nin kotasının ve oy hakkının art-
tırma zamanının geldiği söylenerek gururlan-
mamız sağlanıyor. IMF üyeliğine kabul edilen her
ülkeye ilk girişte bir kota tahsis edilir. Bu kota-
lar üyelerin Fon’a ödeyecekleri aidatları, Fon’da-
ki oy ağırlığını, Fon’dan çekebilecekleri kredile-
ri, yeni yaratılan özel çekme haklarından (Spe-
cial Drawing Rights-SDR: bir hükümetin diğe-
rinin merkez bankasından, onun ulusal parası-
nı çekmesine olanak veren hak) alacakları pay-
ları belirliyor. Son duruma göre G20 ülkelerinde
şöyle: Türkiye kota ve oy hakkında sonuncu. Ga-
liba çok fırın ekmek yememiz lazım.
Bu tablo zengin birkaç ülkenin geri kalan ül-
keleri yönettiğini ve fakir ülkelerin hiçbir söz hak-
kının olmadığını da açık biçimde ortaya koyuyor.
Türkiye IMF toplantıları ile gurur duyuyor. Oy
hakkının Amerika’nın 1/17’i olmasını dört göz-
le bekliyor. Ama Deniz Gökçe IMF toplantıları-
nı akademisyen olarak izleyip gazeteci kimliği ile
katılamayınca IMF ile ilgili düşüncelerinin de-
ğiştiğini ifade ediyor. Ülkesinin insanları IMF’den
fayda yerine zarar gördüğünde düşüncesini
değiştirmeyenler ve IMF’yi yere göğe koyama-
yanlar zülfiyarlarına dokununca IMF tu kaka ola-
biliyor.
Peki toplantılarda ne konuşuluyor: Türki-
ye’nin, 2010 yılında, yükselen Avrupa’nın en hız-
lı büyüyen ülkesi konumunda bulunacağı ön-
görülüyor. Şaka mı dersiniz? Yok yok, IMF her
şeye kadirdir...
IMF’ye Ev Sahipliği Çok Gurur Verici!
M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
Yoksul ülkelere yõlda 60-70 milyar dolar
verilirken, bir saat içinde 700 milyar dolarlõk
yardõm paketi onaylandõğõnõ söyleyen Stigliz,
bütün değerlerin tahrip edildiğini ve artõk
kimsenin yoksullara yardõm etmemek için
gerekçesinin kalmadõğõnõ dile getirdi.
ÖZLEM YÜZAK
“ABD Kongresi’nden bir saat içinde 700 milyar
dolarlık yardım paketi geçirildi ve bu kaynak fi-
nans kuruluşlarını kurtarma operasyonlarında
kullanıldı. Bu, senede 60-70 milyar dolar verilen
yoksul ülkelere yapılan 10 yıllık yardıma denk
geliyor. Bütün değerlerimiz tahrip edildi. Artık
kimsenin yoksullara yardım için paramız yok
deme hakkı kalmadı” diyen Nobel ödüllü ekono-
mist Joseph Stiglitz toparlanma sinyalleri alõnsa bi-
le temel yanlõşlarõn sürdüğünü küresel büyüme po-
tansiyelinin düşük olduğunu, işsizlik, küresel õsõnma
ve yüz milyonlarca insan yoksulluk sõnõrõ altõnda
yaşarken “iyiye gidiyoruz” demenin doğru olmadõ-
ğõnõ söyledi.
IMF-Dünya Bankasõ yõllõk toplantõlarõ için geldiği İs-
tanbul’da bir grup gazetecinin sorularõnõ yanõtlayan
eski Dünya Bankasõ Başekonomisti Stiglitz, Afrika
ülkeleri başta olmak üzere krizin masum mağduru
bir sürü ülke olduğunu belirterek, “ABD ve geliş-
miş ülkeler yarattıkları krizin sorumluluğunu şu
ana kadar üstlenmiş değiller” dedi. Stiglitz,
“Krizle daha önce hiç bilmediğimiz, tanımadığı-
mız problemlerle karşılaştık. Evet, G20, G8’den
daha büyük ama hâlâ dünyanın çoğu bunların
dışında kalıyor. G20, IMF ve Dünya Bankası gi-
bi uluslararası kurumların hepsinde adil olma-
yan bir temsil var. Oysa masa başında oturan
tartışmayı etkiler” derken Londra’daki G20’de
vergi konusu ve gizli banka hesaplarõ gibi konula-
rõn da gündeme geldiğini ancak üzerine gidilmediği-
ni vurgulayarak, “Yeni düzenlemeler için fırsatla-
rı kaçırıyor olabiliriz. Örneğin yeni global rezerv
sisteminin tartışılması gerekirdi. Dolara dayalı
rezerv sistemi değiştirilmeli. Bu konunun tartı-
şılmaya başlanması lazım” dedi.
Ekonomik krizde toparlanmalardan söz edildiğini be-
lirten Stiglitz, “Amerikan finansal sistemi krizin
ilk çıktığı zamana kıyasla daha iyi ama hâlâ so-
runlar var. Yapılan düzenlemeler iyi yürümü-
yor. İşsizlik korkutucu. Amerikalıların çoğu için
resesyon hâlâ bitmedi. İş dünyası için de bitmedi.
Bir yılda 6 milyon iş kaybı oldu. Ekonomik bü-
yümeden istihdam bir türlü nasibini alamıyor...
Öngörülen büyüme rakamları yeni istihdam ya-
ratmak için yeterli değil. 2010’da işsizlik rakam-
ları daha yüksek olacak. İş aramaktan umudunu
yitirmişler de işsiz kabul edilmiyor. Sistemde ne-
yin onarılması gerektiği belli değil” dedi.
KİTAPÇIK DAĞITILDI
‘Bankacılık
Tecrübesi’
ilgi odağı
IMF karşıtlarının eylemleri sürüyor
Uluslararasõ Para Fonu (IMF) ile
Dünya Bankasõ yõllõk toplantõlarõnda en
çok ilgiyi “Türkiye’nin Bankacõlõk
Tecrübesi” kitapçõğõ görüyor.
“Krizden Mali İstikrara: Türkiye
Tecrübesi” isimli İngilizce kitapçõk, top-
lantõlara katõlan resmi heyetler ile sivil
toplum kuruluşlarõna dağõtõldõ. Kitap-
çõğõn yoğun ilgi görmesi üzerine Kon-
gre Merkezi’ne ilave kitapçõklar geti-
rildi. Bankacõlõk Düzenleme ve De-
netleme Kurumu (BDDK), Tasarruf
Mevduatõ Sigorta Fonu, Merkez Ban-
kasõ ve Hazine’nin katkõlarõyla hazõr-
lanan kitapçõkta, Türkiye’nin 2001 yõ-
lõ öncesinde yaşadõğõ bankacõlõk krizi,
krizin ardõndan benimsenen düzenleyici
kurallar ile alõnan önlemlerin uygula-
maya sokulmasõyla istikrara kavuşan
bankacõlõk sektörü ile sektörün son
durumu anlatõlõyor.
Kitapçõkta, Türk bankacõlõk sektö-
rünün son krizde gösterdiği dayanõklõ-
lõktan da bahsediliyor.
Ülke Kota (SDR) Milyon Toplamda % Oy Hakkı %
Amerika 37.149,30 17,09 16,77
Japonya 13.312,80 6,12 6,02
Almanya 13.008,20 5,98 5,88
Fransa 10.738,50 4,94 4,85
İngiltere 10.738,50 4,94 4,85
Çin 8.090,10 3,72 3,66
İtalya 7.055,50 3,24 3,19
Suudi Arabistan 6.985,50 3,21 3,16
Kanada 6.369,20 2,93 2,88
Rusya 5.945,40 2,73 2,69
Hindistan 4.158,20 1,91 1,89
Avustralya 3.236,40 1,49 1,47
Meksika 3.152,80 1,45 1,43
Brezilya 3.036,10 1,40 1,38
Güney Kore 2.927,30 1,35 1,33
Arjantin 2.117,10 0,97 0,97
Endonezya 2.079,30 0,96 0,95
Avusturya 1.872,30 0,86 0,86
Güney Afrika 1.868,50 0,86 0,85
Türkiye 1.191,30 0,55 0,55
Toplam 145.032,30 66,70 65,63
İstanbul Haber Servisi -
Küreselleşme karşõtlarõnõn,
IMF ve Dünya Bankasõ yõl-
lõk toplantõlarõna karşõ dü-
zenlediği protesto gösterile-
ri sürüyor. Beyoğlu’nda dün
bir apartmana IMF karşõtõ
pankart asan 2 kişi gözaltõna
alõnõrken Greenpeace ve
WWF Türkiye, yaptõğõ ey-
lemle Dünya Bankasõ yetki-
lilerini küresel iklim deği-
şikliğine karşõ harekete geç-
meye çağõrdõ.
Galatasaray Meydanõ’nda
Türkçe ve İngilizce “İklim
değişikliği beklemez, ha-
rekete geç” pankartõ açan
grup adõna açõklama yapan
Greenpeace Akdeniz Genel
Direktörü Dr. Uygar Özes-
mi, “Banka yöneticileri,
proje ortaklarına neden
iklim dostu, temiz enerji
yöntemleri yerine iklim
için en kötü enerji tekno-
lojilerini öneriyor?” dedi.
Özesmi, Dünya Banka-
sõ’nõn fosil enerji kaynakla-
rõna yapacağõ yeni yatõrõmlarõ
bir an önce durdurmasõnõ
talep ederek Dünya Banka-
sõ’nõn ülkeler adõna sorum-
luluk alõp iklim değişikliği-
ni, yenilenebilir, temiz ener-
ji kaynaklarõyla yavaşlat-
mak üzere ekonomik fõrsat-
lar sağlamasõ gerektiğini be-
lirtti.
WWF Genel Direktörü
Dr. Filiz Demirayak da
Dünya Bankasõ’nõn geliş-
miş ülkelere baskõ yaparak
gelişmekte olan ülkelere te-
miz teknolojiler sağlanmasõ
yönünde çalõşmasõ gerekti-
ğini vurguladõ.
Devrimci Öğrenci Birliği
üyesi iki öğrenci de İstiklal
Caddesi’ndeki Taksim Palas
Apartmanõ’nõn terasõna,
“Kapitalistleri inlerinden
çıkartmayalım mı? Mezar
kazıcılar işbaşında” yazõlõ
pankart astõ.
Gözaltõna alõnan zanlõlar
Beyoğlu Emniyet Müdür-
lüğü’ne götürüldü. Emine Erdoğan
eşlere yemek verdi
Türkiye ABD’ye ders verebilir
1 saatte 700 milyar dolarlõk kaynağõn bankalara aktarõldõğõnõ söyleyen Nobel ödüllü ekonomist Stiglitz:
Yoksula gelince para yok
Açık değil, parayı nasıl
harcadığın önemli
Stiglizt, “ülkelerin bütçe açıklarının giderek büyüdüğü ve bunun krizi nasıl etki-
lediği” şeklindeki bir soruya ise, “Birçok ülkede bütçe açığı sorunu giderek büyüyor.
Ama burada da temel bir yanlışlık söz konusu. Bütçe açığı terazinin yalnızca bir ta-
rafı, burada parayı nasıl harcadığın önemli. Parayı teknolojik gelişmeye, doğru ya-
tırımlara yönlendiren ülkeler kazanıyor. Çin 1997 krizinde bunu yapabildi. Zaten Key-
nesyen politikalar da parayı doğru harcayan ülkelerin refah seviyelerinin arttığı-
nı söyler” diye cevap verdi.
Büyümenin yeni
motoru: Çevre
Stiglitz, “Sizce küresel büyümenin yeni motoru ne olacak” sorusuna ise,
“Büyümenin motoru, küresel ekonominin iklim değişikliğine uyumlu ha-
le getirilmesi olacak mıdır bilemiyorum ama olabilir. Olmalıdır da. Ko-
penhag’da yapılacak konferansta alınan kararlar doğrultusunda evle-
rin, ulaştırma araçlarının iklim değişikliği konusunda uyumlaştırılması
küresel ekonominin yeniden canlanmasını sağlayabilir. Bu, toparlan-
manın ve krizden çıkışın yolu olabilir” yanõtõnõ verdi. İnovasyonun da kriz-
de doğru kullanõlmadõğõnõ savunan Stiglitz örneğin ABD örneğini vererek,
“Sahip oldukları evler insanlar için son derece önemlidir. Bankalar risk
sisteminde inovasyon gerçekleştiremediler. Ve insanlar sahip oldukları
evleri kaybettiler” dedi.
Joseph
Stiglitz