25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Halk Neyi, Kimi İstemiyor? PENCERE Çok Alâmet Belirdi... İlginç sözcükler ve deyişler kozasını yeni yırtan kelebekler gibi ortalıkta kanat çırpmaya başladılar; gazetelerin köşelerinden göz kırpıyorlar: - Ademi merkeziyet.. federal devlet.. federe düzen.. eyaletler.. bölgesel yönetim.. Nerden çıktı bu?.. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, AKP’nin ‘Kamu Yönetimi Temel Yasası’nı yeniden görüşülmek üzere Meclis’e geri verdi... Vay sen misin bu işi yapan!.. Medyada ne kadar dinci ve yalaka takımı varsa, Sezer’e saldırmak üzere tam bir ittifakın içine girdiler; veryansın ediyorlar... Adına ister ‘federe devlet’ deyin, ister ‘eyalet’ deyin, ister bir başka şey deyin; devlet içinde ikincil devlet düzeni, sözgelimi ABD’de var.. Almanya’da var.. Çok mu güzel?.. Bizde de olsun mu?.. Olsun!.. Yani?.. Hukuk ukalalığına gerek yok; Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir bu durumda “Eyalet Reisi, Federe Devletin Cumhurbaşkanı’’ ya da “Bölge Devletinin Başkanı” olsun... Üstü örtülü ya da açık (destekçilerine bakarsanız) gidişatın pusulası bu yolu gösteriyor. Ancak AKP’nin aklı etnikçi yana yatmıyor; onun yeni kamu düzeninden ya da ‘ademi merkeziyet’ten muradı kendi raconuna göre... Nedir o?.. Yapılan bütün araştırmalar gösteriyor ki, Türkiye, kırk yıldan beri yapılan yatırımlarla toplumsal yapısında tarikatlara ve cemaatlere bölünüyor. Daha birkaç gün önce AKP iktidarının gazetesi ‘Yeni Şafak’, “Güneydoğu’da Nakşilik’’ diye bir inceleme yayımladı; “Etnik Milliyetçiliğe Karşı Nakşi Tarikatı” nı çıkarmak niyetindeler; yapılan araştırmaya göre tüm müritler cemaatin başındaki şeyhin önünde mum gibi imişler... Şeyh ne derse önü de ardı da o!.. Şeyhlerin postlarında oturduğu eyaletlerden oluşan bir demokratik Türkiye’de ‘kamu düzeni’nin manzarası, doğrusu iştah kabartıyor. Yurttaş’ı mürit’le birbirine karıştıran siyasal bilinçsizliği topluma aşılayan yalaka medyanın takıyye iktidarına sonsuz desteği, Cumhurbaşkanı Sezer’in üstünde yoğunlaşan bir saldırıya dönüştü... Hayra alâmet değil bu!.. Ne Van’da yaşananlar iç açıcı ne de Diyarbakır’dan İstanbul’a dek ülke coğrafyasındaki terör göstergelerinin hesabında ortaya çıkan kanlı ipuçları olumlu görünüyor... Üniversite reform tasarısına imam okullarını sokuşturan, hızlandırılmış tren kazasını mintarafillah sayan, ülkeyi cemaatler harmanında ele alıp etnikçiliğe karşı Nakşiliği güvence gibi gören, iktidara geçtiğinden beri askere bozuk çalan bu iktidarın, yasal hakkını kullanan Cumhurbaşkanı’na tutumu iyiye işaret değil... AKP iktidarı, Kuzey Irak’a Amerika yerleştiğinden bu yana Beyaz Saray yönetiminin PKK’nin icabına neden bakmadığını Bush’a sorsa ya... (12 Ağustos 2004 tarihli yazısı) H ukuk fakültelerin- de Roma hukuku derslerine son ve- rilmesi ve bu önemli konunun hukuk tarihi dersleri içinde oku- tulmasõ yönünde YÖK tarafõn- dan bir karar alõndõğõ açõklandõ. Kararõn gerekçeleri nelerdir? Karar ciddi bir araştõrma sonu- cu mu alõnmõştõr? Hukuk fakül- telerine, özellikle bu konunun uzmanõ Roma hukuku hocalarõ- na sorulmuş mudur? Henüz bu hususlar açõklanmadõ. Hukukun ulusal nitelikleri Hukuk, gerek toplumsal, ge- rekse bireysel düzeyde insan ilişkilerini düzenleyen ve de- netleyen kurallar bütünüdür. Hu- kukun ulusal nitelikleri yanõnda, bugünün iç içe geçmiş dünya dü- zeninde evrensel nitelikleri ve boyutu yatsõnamaz. Çağdaş dün- yaya ayak uydurmaya çalõşan her devlet, kendi iç hukuk kurallarõ (anayasa, temel yasalar) çerçe- vesinde uygun göreceği yasala- rõ kaldõrmak, değiştirmek, yeni- den yapmak konusunda yetkiye sahiptir. Ancak çağdaş dünyanõn saygõn bir unsuru olmak isteyen her devlet evrensel hukuk ku- rallarını ve evrensel değer yar- gılarını yadsõyamaz. Günümüzde “insan hakları” kavramõ dünyanõn dört bir kö- şesinde geçerli bir kural olarak kabul görüyor. Örneğin İnsan Haklarõ Evren- sel Bildirisi’nde, vatandaş ya da yabancõ herkesin nerede olur- sa olsun bir hukuksal kişi olarak tanõnmasõ gerektiği ve tüm insan haklarõndan yararlanacağõ be- lirtilmiştir. (Md. 6) ‘İslam hukuku’ Bugün dünyada 200’e yakõn devlet ve kuşkusuz her devletin ulusal hukuk sistemi var. Ancak çağdaş devletlerin hukuk sis- temlerinin dayandõklarõ temel bir hukuk sistemi, temel bir hu- kuk kaynağõ vardõr. Dünyada kaynaklarõ itibarõyla iki temel hukuk sisteminin var- lõğõ kabul edilmektedir. Bunlar Roma hukukuna dayalõ kara Av- rupasõ hukuku; ve “Common Law” hukuk kaynağõna bağlõ Anglo-Amerikan hukuk sistem- leridir. Ayrõca din kurallarõna da- yalõ “İslam hukuku” da burada sayõlmalõdõr. Ancak, İslam hu- kuku günümüzde yavaş yavaş en koyu İslam ülkelerinde bile terk edilmektedir. Roma hukuk sistemi MÖ 7. yüzyõlda başlayõp, önce Roma sonra da Doğu ve Batõ Roma di- ye ayrõlan (MS 395) ve 1453 yõ- lõna dek süren Roma İmpara- torluğu’nun yarattõğõ ve geliş- tirdiği temel bir hukuk sistemi- dir. Doğu Roma’nõn (Bizans) güçlü imparatoru Justinianus (MS 482-565) bu hukuk kural- larõnõ bir araya toplamõş ve bu- na Corpus Juris Civilis adõ ve- rilmiştir. Bugün bütün Avrupa ülkelerinin temel aldõklarõ ve dayandõklarõ hukuk sistemi işte bu Corpus Juris Civilis’tir, ya- ni Roma hukukudur. Laik temellere dayalı Roma hukukunda hukuk kamu hukuku (İus Publicum) ve özel hukuk (İus Privatum) diye iki- ye ayrõlmõştõr ki bu ayrõm bütün dünyada kabul görmektedir. Özel hukukla ilgili: Borç, alacak, veraset, mülkiyet, mal sahipliği, bireyler arasõ ilişkilerde bugün bütün dünyada Roma hukuku- nun temel ilkeleri işlemektedir. Roma hukukunun birçok ülkede benimsenip uygulamasõnda, din- sel yani “ilahi” bir temele de- ğilde “dünyevi” yani laik te- mellere dayanmõş olmasõ önem- li bir rol oynamõştõr. (Aydın Aybay, Rona Aybay, Hukuka Giriş, S.60) Türk hukukunun temel direk- lerinden birisi olan Türk Me- deni Yasası, Türk Borçlar Ya- sası, Medeni Usul Yasası, Av- rupa Hukuk Sistemi’nden alõn- mõştõr. Daha açõk bir anlatõmla hukuk sistemimizin temelleri Roma hukukudur. Eğer Roma hukukunu hukuk fakültelerinde ders olarak okut- mazsanõz, temelleri olmayan bir hukukçular nesli yetiştirirsiniz ki bu hukukçular ilerde köksüz ağaçlara benzeyeceklerdir? Hukuk ve din ilişkisi Atatürk’ün aydõnlanma dev- rimlerinin en önemlisi Türkiye YÖK’ün Roma Hukuku Kararõ... Dr. Alev COŞKUN Atatürk’ün önderliğinde yaratõlan Türk hukuk sistemi laik temellere dayanan bir hukuk sistemidir. Bu sistemde, din bir kurum ve norm olarak hukuk sisteminin üzerinde egemenlik kuramaz. Böylece, gerek devletin temel yapõsõnda, gerekse özel hukuk ilişkilerinde din kurallarõnõn etkili olmasõ engellenmiştir. SAYFA CUMHURİYET 22 EKİM 2009 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER “Halkım istemiyor.” Başbakan Erdoğan böyle dedi! Halk neyi, niçin istemiyor? Halkın istemediğini bir Başbakan niye istesin? Türk halkı İsrail Devleti’yle dostluk istemiyor mu? Bir devlet başka bir devlete yalnız sevgiyle mi yaklaşır? Halkımıza bir soran olsa, yalnız İsrail’i mi, yoksa başta ABD olmak üzere tüm emperyalist devletleri sevmediğini söylemeyecek mi? Anket mi yapılmış? Halkoylaması mı, kimi seviyorsunuz, kiminle dost olmak ya da düşman kalmak istiyorsunuz diye!.. Başbakan Davos’ta büyük bir yanlışlık, daha açığı politika açısından akıl almaz bir gaflete düşmüştü. Bir an kendini kaybetmek devlet adamlarına yakışmazdı, ama bizimki karşısındaki yaşlı başlı bir Cumhurbaşkanı’na “Sen öldürmeyi bilirsin” demişti... Kaç yıldır, Türklerin binlerce Ermeniyi yok ettiği dünyanın dilindedir. Sona ermez bir suçlama altındadır Türkiye ve Türklük... Hem, hangi ulus öldürmesini bilmez ki! Bunca savaşlar, istilalar, soykırımlar yaşanmadı mı, yaşanmıyor mu, daha da yaşanmayacak mı? Atatürk “Yurtta barış dünyada barış” dememiş miydi? En azılı düşmanlarımıza, “Türklüğü Anadolu’dan atıp Orta Asya’ya göndermeli” diyen yabancı devletlere bile olabildiğince dostça yaklaşmak gerektiği görüşündeydi. Balkan, Sadabat gibi antlaşmalar ortadadır.... Devletler arasında sürgit düşmanlık yoktur. Böyle bir şey akla aykırıdır. Politika diye bir sanat var, onu kullanmasını bilirsen tuzaklara düşmezsin! Ama son “Halkım istemiyor” kesinlemesi, tüm dünyayı şaşırtmıştır, kızdırmıştır; Türkiye’nin dış politikasının çıkmazlara saptığını göstermiştir. Sen tut Türkleri dünya tarihinin en kan içici, milyonlarca Ermeniyi ortadan kaldıran canavarlar olarak ilan edenlere, akıl almaz ölçüde dostluk göstermeye çalış. Bayraklarında, anayasalarında bile Anadolu topraklarının nerdeyse yarısına sahip çıkan, Ağrı Dağı’nı ele geçirilecek vazgeçilemez bir hedef sayan bir ülkeyi, bir toplumu bağrına basmaya çalış... Sonra, daha düne kadar içli dışlı, her açıdan işbirliği yaptığın İsrail devletini dışla!.. Üstelik de “Halkım istemiyor” diye temelsiz bir savla... Dış politikamız da, iç politikamız da tam bir çıkmazdadır. Yedi yıldır sürüp gelen dar anlayış, sonunda bir kayaya çarpacaktı. Bir devlet böyle önyargılı kafalarla yönetilebilir mi? Bu gidişle daha ne tutarsızlıklarla karşılaşacağız! AB - ABD diye diye nerelere varacağız? Görmemek için kör olmak gerek!.. Cumhuriyeti’nin laik hukuk devrimleridir. Halifeliğin kaldõrõlma- sõyla (3 Mart 1924), “Şeriye Mahkemele- ri” de kaldõrõlmõştõr. (8 Mart 1924) Daha sonra Türk Medeni Kanunu kabul edil- miştir. (17 Şubat 1926) Adalet Bakanõ Mah- mut Esat Bozkurt’un Meclis’e gönderdiği M.K. gerekçesinde, hu- kuk ve din ilişkisi aşa- ğõdaki şekilde belirti- liyordu: “... Mecellenin ku- ralları ve ana hatları dindir. Halbuki in- sanlık yaşamı her gün hatta her an esaslı değişimlere bağlıdır... Kanunları dine da- yalı olan devlet kısa bir süre sonra mem- leketin ve milletin ge- reksinmelerini karşı- layamaz. Çünkü din- ler değişmez hüküm- ler ifade ederler. Ha- yat yürür, ihtiyaçlar süratle değişir, din kanunları mutlaka ilerleyen hayatın hu- zurunda şekilden ve ölü kelimelerden, faz- la bir kıymet, bir ma- na ifate etmezler...” (Sadeleştirildi). Atatürk’ün önderli- ğinde yaratõlan Türk hukuk sistemi laik te- mellere dayanan bir hukuk sistemidir. Bu sistemde, din bir ku- rum ve norm olarak hukuk sisteminin üze- rinde egemenlik kura- maz. Böylece, gerek dev- letin temel yapõsõnda, gerekse özel hukuk ilişkilerinde din kural- larõnõn etkili olmasõ en- gellenmiştir. Böylece hukuk sistemi kutsal dinin egemenliğinden kurtulmuştur. Ancak din ve vicdan hürriyeti anayasada te- minat altõna alõnmõş- tõr. Bu laik hukuk sis- teminin temeli Roma hukukudur. Roma hu- kuku derslerinin hu- kuk fakültelerinden kaldõrõlmasõ bir fida- nõn susuz bõrakõlmasõ kadar ağõr sonuçlar ya- ratõr. YÖK bu kararõ alõr- ken tüm bu hususlarõ düşündü mü? Roma hukukunun çağdaş ve evrensel hukuk siste- minin temeli olduğunu unuttu mu?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle