18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 12 EKİM 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 - B İ T T İ - C evdet Naşko, Ürdün’de yurt çapõnda örgüt- lü Çerkez Derneği’nin 2. başkanõ. Çerkez ve Çeçen tarihi uzmanõ olan Naşko, derneğin ya- yõn organõnõn editörü. Ürdün Üniversitesi mezunu ve “çağdaş tarih” konusunda yüksek lisansõ var. Ürdün’de yayõmlanan ve etkili bir gazete olan Addustur’un ha- ber editörlerinden. Cevdet Naşko’yla Çerkezlerin dününü bugününü ko- nuştuk. Sorularõmõz ve Naşko’nun yanõtlarõ şöyle: Osmanlı, size göre Çerkezleri neden bu bölgeye göç ettirdi? NAŞKO - Osmanlõ Yahudi göçünden endişe edi- yordu. Yoğun Yahudi göçü karşõsõnda demografik den- geyi sağlamak amacõyla Çerkezleri Filistin ve Ürdün bölgesine yerleştirdi. İTC (İttihat ve Terakki Cemiye- ti) iktidara gelince göç durduruldu. Böylece gelen gel- di, kalan kaldõ. 1. Abdullah iktidara geldiğinde Çerkezlerin hepsi Türkiye’ye dönmek istedi. Çerkezlerin müftüsü Sait Paşa (Sait Almufli Habçu- ka) “Hayır” dedi, “Çerkezler burda ka- lıyor.” O gün bugündür Çerkezler Ür- dün’de Araplarla kardeşçe yaşõyorlar. Çerkezlerin güvenilir insanlar ol- dukları için dünyanın her yerinde po- lis, jandarma, istihbarat gibi güvenlik işlerinde çalıştırıldığı söylenir. Ür- dün’de durum nasıl? - Burada da öyle. Ürdün’ün kurulu- şundan beri güvenlik hizmetleri Çerkez- lere emanet. Polislik, jandarmalõk genle- rimize yazõlmõş gibi. Ben de çocuklu- ğumda polis olmak istiyordum. Peki, başka ne tür işler yapıyor Çer- kezler? NAŞKO - Çerkezler önceleri daha çok asker oluyorlardõ, askeri okullar hep Çer- kezlerle doluydu. Ancak, aileler zaman- la eğitime çok önem verdiler, çocuklarõ- nõn iyi eğitim almalarõnõ sağladõlar. Bunun yanõ sõra yatõrõm da yaptõlar, özellikle ar- saya... Çok arsalarõ var Çerkezlerin. Çer- kezler, eğitim düzeyleri yükselince artõk askeri okullara gitmemeye başladõlar. Ürdünlü Çerkezlerin anavatan ko- nusundaki duyguları? - Ortadoğu’daki bütün Çerkezler Ab- hazya’yla ilgili her türlü gelişmeye karşõ çok duyarlõdõrlar. Mısır’ın ünlü şairi Çerkezdir Araplarla, Arap dünyasıyla ilgili du- ruşları, bakışları? - Çerkezler Ortadoğu’da Arapçayõ en güzel yazanlar arasõnda sayõlõyorlar. Arap- ça öykü, şiir, roman yazõyorlar. Mõsõr’õn en ünlü şairi bir Çerkezdir. Ayrõca, şu anda Çerkez folklorü Ür- dün’ü dünyada temsil ediyor. Kendi kültürünüzü yaşatmak için dernek olarak ne yapıyorsunuz? - Dilimizi, folklorümüzü diri tutmaya ça- lõşõyoruz. Dil ve folklör eğitimi, kurslarõ veriyoruz. Kültürel seminerler düzenli- yoruz. NAT isimli bir TV kanalõmõz var. Yayını Çerkezce mi? - Yayõn Çerkezce, ama burasõ siyasi bir kanal değil. Çerkezlere kültür-sanat yayõnõ yapõyor sadece. Daha çok folklor, dizi, si- nema yayõnõ yapõlõyor. Sizin çalıştığınız dergi de Çerkezce ya- yımlanıyor? - Arapça ve Çerkezce, iki dilde yayõm- lanõyor. Çerkez kültürünü ge- liştirme adõna yakõnda büyük bir atõlõm yapa- cağõz. BAE’de yaşayan bir Çerkez işadamõ, Am- man’da Çerkez Derne- ği’ne ait bir arsa üzeri- ne büyük bir alõşveriş merkezi yapacak. Bura- da çalõşanlarõn yüzde 50’si Çerkezlerden ola- cak. Yanõ sõra her yõl 1.5 milyon Avro da ödeme yapacak derneğimize. Çerkezler, bu söz ko- nusu parayla bir Çerkez köyü kurarak kültürel faaliyetlerde bulu- nacak. Yap-işlet-devret modeliyle yapõlacak iş merkezi 20 yõl sonra derneğe devredilecek. Ç erkezler Ortadoğu’ya ilk kez 1878’de yapõlan Osmanlõ-Rus savaşõ üzerine geldiler. O yõl- larda Osmanlõ yurttaşõ olan Çerkezler Rus baskõsõ üzerine Kafkaslar’da tutu- namamõşlardõ. Bunun üzerine Osmanlõ yönetimi Çerkezleri ilkin iç karõşõklõk- larla çalkalanan Trakya’ya, bugünkü Bulgaristan topraklarõna yerleştirmek is- tedi. Amaç Bulgaristan’daki ayaklan- malarõ Çerkezler aracõlõğõyla bastõr- maktõ. Ancak olmadõ, buna Ruslarla Al- manlar karşõ çõktõ. Dönemin bu iki em- peryal gücünün baskõsõna direnemeyen Osmanlõ, Çerkezleri Suriye’ye yönlen- dirdi bu kez. O zamanlar ortada ne Ürdün, ne İsrail vardõ. Bilad-i Şam olarak bilinen Suri- ye, Lübnan, Filistin, İsrail ve Ürdün’ün bulunduğu topraklar Osmanlõ’nõn Şam vilayetine bağlõydõ. Oralar da karõşõktõ. Hicaz Demiryolu henüz tamamlanma- mõştõ. Çerkezler, Osmanlõ tarafõndan o yörede polis ve jandarma gücüne kay- nak olmak üzere gönderildi. O dönem- de Halep, Beyrut ve Amman yöresinde oluşturulan ve çoğunluğu Çerkezlerden oluşan Osmanlõ jandarma birliğinin iki komutanõ Hüsrev ve Mirza paşalar da Çerkezdi. Böylece toplanamayan ver- giler toplanacak, demiryolu hattõna ya- põlan Bedevi saldõrõlarõ önlenecekti. İlk Çerkez göçmenleri Ortado- ğu’ya Beyrut üzerinden deniz, Halep üzerinden de karayolunu kullanarak geldiler. O zamanki Osmanlõ yönetimi sayesinde çok düzenli bir göç yapõl- dõ. Savaştan sonra İstanbul’da bir göç merkezi kurulmuştu. Göçle ilgili her sorunu bu merkez çözüyor, gerekli düzenlemeleri yapõyordu. Çerkezler, düzenli bir göçle geldikleri Ortadoğu’da bir yõl kadar Filistin böl- gesinde kaldõktan sonra Amman’a gel- diler... Amman, yani “Filedelfiya” di- ye de bilinen eski Roma kenti Amoun... Buraya ilk gelen Çerkez göçmen kabi- lesi Şabsuğlardõ... Sonra Kabartaylar, Abhazyalõlar ve Bozdağlar da geldiler. Filistin’de sadece 2 Çerkez köyü kaldõ. O Çerkezler hâlâ Filistin’deki Hamiya ve Kuturkama isimli köylerde yaşam- larõnõ sürdürüyorlar. Ortadoğu’ya Çerkez göçü geçen yüz- yõlõn onuncu yõlõna doğru tamamlandõ. Çerkezlere özellikle Bedeviler hiç de ko- nuksever davranmadõ. Tarõmla uğra- şan Çerkezler bölgedeki su başlarõnõ tut- tuğu için Bedevilerin tepkilerini çekti- ler. Özellikle hasat dönemlerinde Bedevi saldõrõlarõ gelenekselleşmişti. Çerkezler bu saldõrõlara direnmesini bildiler. 1. Dünya Savaşõ sonrasõnda Os- manlõ ordularõ çekilince bölgede tek dü- zenli güç olarak Çerkezler kaldõ. Filis- tin ve Ürdün topraklarõ İngiliz sömürgesi olmuştu. Ürdün krallõğõnõ kurmak üze- re Hicaz’dan getirilen Emir Abdullah’õ Mirza Paşa ve Çerkezlerden oluşan as- keri güç karşõladõ. Kendisine Amman’da bir ev yapõlõncaya değin de Emir Hacı isimli bir Çerkez ileri gelenin çadõrõnda konuk edildi. Ürdün kurulduğunda devletin önde ge- len makamlarõnõn neredeyse hepsi Çer- kezlerden oluştu. Emir Abdullah’õ kar- şõlayan Mirza Paşa ise Ürdün’ün ilk em- niyet genel müdürü oldu. Şu andaki nüfuslarõ yaklaşõk 100 milyon dolayõnda olan Çerkezler, Ürdün’de ekonomik durumlarõ en iyi olan topluluk. ÜRDÜN’ÜN ÇERKEZLERİ “Aşklarımı İstanbul’da bırak- tım” Böyle diyor Dr. Bedri Sunna... Sunna, bizim gibi Türkçe konuşan Ürdün/Karaklõ bir doktor, cildiyeci. İstanbul Üniversitesi Çapa Tõp Fa- kültesi mezunu. İhtisasõnõ da Hase- ki Hastanesi’nde yapmõş. Türkan Saylan üniversitede hocasõ, Ali Sir- men arkadaşõ, İlhan Selçuk idolü, Kemal Kılıçdaroğlu gönlündeki lider... Türkiye’nin Ecevit gibi biri- ni gereksindiğini, Kõlõçdaroğlu’nu CHP’nin başõnda görmeyi arzuladõ- ğõnõ söylüyor. Bir Türkiye sevdalõ- sõ olan Dr. Sunna, yõlda birkaç kez Türkiye’ye geliyor, yazlarõ tatilleri- ni Çeşme’de, Bodrum’da geçiriyor. Kanal D ile NTV başta, günde 3 sa- at Türk TV’lerini izliyor, Türki- ye’deki siyasi ve sosyal olaylarla en az bizim kadar ilgili. Ürdün’ün ya- nõ sõra Türkiye’de de olan bitenin, çe- lişkilerin farkõnda. Ürdünlüler Kral’õ çok seviyorlar ama ona göre halk mutsuz. Kimin mutlu edeceğini bilse onun peşinden gider. “Bu Araplar bir tuhaf halktır. Beş yıl önce Saddamcıydılar. On beş yıl önce Esadçı, kırk yıl önce ise Nasırcıydılar. Sizin Tayyip Er- doğan’ın bir Davos çıkışına kanıp ‘erkek adam’ diye alkışladılar. Şimdi Tayyip Erdoğan rolünü iyi oynasa Arap dünyasının yeni lideri olması işten değil.” Dr. Sunna ile ayaküstü konuş- tuk... Ekipten öykücü Vicdan Hanõm gönüllü yardõmcõm. İlk iki õsõndõrma sorusunu Vicdan Hanõm sordu: Hangi yıllarda Türkiye’de ya- şadınız? Dr. SUNNA - Öğrenciliğim l970 öncesine rastlar. Sonra İstanbul’da çalõştõm. İhtisasõmõ ise 1979-82 ara- sõnda Haseki’de yaptõm Eğitiminizi neden İstanbul’da yaptınız? - Liseyi bitirdiğim yõllarda Ür- dün’de yükseköğrenim olanağõ pek yoktu. Kral Hüseyin’in Türkiye’ye sempatisi, Türkiye’yi seçmemde rol oynadõ. Siz erkek doktor olduğunuz için kadın hastaların gelmediği, gel- meye çekindiği oluyor mu? - Hayõr hayõr, tam tersi, çarşaflõlar bile gelir bana. Ürdün’de, özellikle Karak’ta böyle bir şey yok. Tutucu kesim daha çok Filistinli mültecile- rin kamplarõndan çõkõyor. Filistinli- lerin sosyetesi de, solcusu da var ama İslamcõsõ daha fazla. Bunlar, İslam- cõlõk yapmalarõ karşõlõğõnda bazõ ke- simlerden para alõyorlar. Filistinlilerle ilişkiler nasıl? - Fena değil, bir sorun yok. Şu anda Ürdün’de İslamcı ge- lişmeler ne durumda? - Eskiye göre gerileme eğilimin- de. Örneğin İhvan’õn (Müslüman Kardeşler) 1990’da 27 milletvekili vardõ şu anda 5 milletvekiline sa- hipler. Bu yõl yerel seçimleri de kaybettiler. Neden? - Seçim sistemi değiştirildi. Böylece parlamentoda etkinliklerini yitirdiler. Pe- ki, halk üzerindeki etkin- likleri ne düzeyde? - Toplum üzerindeki etki- lerini de yitiriyorlar. Bunun nedeni? - Kral’õn laik duruşu, laik- liği güçlendirici düzenleme- leri var. Laiklik konusunda Kral’ın, yönetimin Ür- dün’de özel bir çabası var mı? - Var. Köktendinci tehli- keye karşõ başta Kral, hükümet es- kiye göre daha duyarlõ. İslamcı yapılanma toplumsal yaşama nasıl yansıyor? Ürdün’de ibadetini yapan birine kimse karõşmaz. Buna karşõn dekolte giyimli bir hanõm da hoş karşõlan- maz. Dekolte giyinenler ‘dinsiz’ ilan ediliyor. Bu toplumsal bir bas- kõya dönüştüğü için açõk düşünceli kadõnlar bile mecburen örtünüyor. Böylece örtünme oranõ yüzde 90’õ buluyor. Siz Türkiye’yi de biliyorsunuz. Türkiye ile Ürdün’ü bu açıdan karşılaştırırsak nasıl bir fotoğraf görüyorsunuz? - Türkiye daha çağdaş, laik. En azõndan Ürdün’deki gibi ordusunda, polisinde başörtülü kadõn rütbeli yok. Türkiye’de bu kadar uzun süre kaldınız, hiç âşık oldunuz mu? - Çok ilişkim oldu ama evlenme- dim. Sonu olmayan bir ilişki oldu- ğunu gördüğünüz için mi evlen- mediniz? - Ürdün’e döneceğim diye evlen- medim. Burada yaşayamaz, alõştõğõ hayatõ arar diye düşündüm. Orada (İstanbul’da) tiyatro, opera, müzik, konser her şey var. Bõrakõp geldi- ğinde burada bunlarõ bulamayõnca hep orayõ arar diye düşündüm. Biraz dürüst ve gerçekçi olmalõsõnõz ha- yatta. Şu anda eşiniz.... - Evli değilim. Hiç mi evlenmediniz? - Hiç evlenmedim. Türk kadınlarını mı unutama- dınız? Şu anda biz bu soruyu so- rarken Türkiye’de tanıdığınız kaç kadın geçti gözünüzün önünden? - İki ciddi ilişki yaşadõm İstan- bul’da. Bu iki kadından biri ‘her şeye razıyım Ürdün’e gelirim’ demedi mi? - Dediler ama benim önümde ör- nek olarak bir arkadaşõmõn hayatõ vardõ. Bir İsviçreli kadõnla evlenmişti. Kadõn bir süre sonra ülkesine geri döndü. Keşke İstanbul’da kalsaydım, Ürdün’e hiç gelmeseydim diye geçmişinize baktığınız oldu mu? - Evet, önceden; ama burada so- rumluluklarõm vardõ. Abir Zaki... Şair... Türkçe dergilerde şi- irleri yayõmlandõ... Türk şiir dünyasõnda onu tanõyanlar var, ama onu anlatmaya bu yetmez... Çünkü, Zaki’nin ilginç bir öy- küsü var... Büyükbabasõ Ahmet Zaki aslen Ispar- talõdõr. Gül yetiştiriciliği ve gülyağõ üre- timiyle geçinen, 6’sõ erkek 7 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğudur. Gün gelir, zaman döner, aile tek kõz ço- cuğunu yani Ahmet Bey’in ablasõnõ Mek- ke’ye gelin verir. Gelin, ilk günler sõkõl- masõn diye de o zamanlar 9 yaşõnda olan kardeşi Ahmet’i gelinle birlikte gönderirler Suudi Arabistan’a. Nasõl olsa gidilip ge- linecektir kutsal topraklara... Bunun um- resi var, haccõ var; Hicaz’da da bir damat... Ne var ki, kõsa bir süreliğine giden kü- çük Ahmet, yaşamõndan memnun kalõnca Mekke’de kalõr ve büyüyünce de Mekkeli bir genç kõzla evlenir. Bir süre sonra Ab- dülaziz adõnõ verdiği bir de oğlu olan Ah- met Bey, geçimini hac organizasyonu yaparak sağlamaya başlar. Derken Ab- dülaziz büyür, eğitimini tamamlar ve ha- riciyeci olur. Ispartalõ Ahmet Bey gönlünün bir ye- rinden hiç çõkmayan Türkiye ve Türk sev- gisinin etkisiyle gelen hacõ adaylarõ ara- sõnda Türklere her zaman özel bir ilgi gös- terir. Bu ara okulunu bitiren oğlunun artõk ev- lilik çağõna geldiğini düşünmeye başlayan Ahmet Bey’in aklõndan oğlunu bir Türk kõ- zõyla evlendirmek geçmektedir... Gelen Türklerden yakõnlõk kurduğu birine açõ- larak oğlu için uygun bir Türk gelin ara- dõğõnõ söyler. Bir süre sonra bulunan gelin adayõ İs- tanbullu Aynur Hanõm, önce kayõnpeder adayõna sonra damat adayõna gösterilir. Böylece onay çõkar ve iki genç evlenir. Bu evlilikten Abir’le erkek kardeşi dünyaya gelir... Ancak, bu evlilik pek uzun sürmez... Anne baba boşanõnca Abir önce anne- sinin yanõna, İstanbul’a yerleşir. İlkokul bi- rinci sõnõfõ İstanbul’da okuduktan sonra ba- banõn isteği üzerine onun yanõna gönde- rilir. Abir, daha sonra Mekke’de bir evli- lik yapar. Bir süre sonra ayrõlõkla bitecek bu evlilikten bir kõzõ, bir oğlu olur. Abir, daha sonra şiir aşkõyla internette gezinir- ken tanõştõğõ Filistinli şair Musa’yla ta- nõşarak evlenir. Ürdün’de yaşayan bir İstanbullu Kimliğini korumakta kararlõ bir halk Ürdün yönetimiyle iliş- kileriniz nasıl? NAŞKO - Oldukça iyi. Ta başõndan beri, özellikle 1. Abdullah döneminden beri böyle bu. O dönem başbakan bile Çerkezlerdendi, Sait Pa- şa Çerkez’di. Üstelik tanõn- mõş, ödünsüz bir Arap milli- yetçisiydi. 1955’te Bağdat Paktõ’na girmeyi reddetmesi, onun bu siyasal duruşunun eseridir. ABD ve İngilte- re’nin yönlendirmesiyle Tür- kiye-İran ve Irak gibi ülke- lerin katõlõmõyla askeri yönü de olacak bir birlik kurul- masõna şiddetle karşõ çõktõ. Böyle bir oluşumu emper- yalist ülkeler yönlendirdiği için karşõydõ. Ürdünlü başka ünlü Çer- kezler? NAŞKO - Sait Paşa’dan bu yana Çerkezler hüküme- te ve yönetime yakõn oldular. Sonraki kuşak Çerkezler, kendilerini tam bir Ürdünlü gibi görmeye başladõlar. Ge- çen dönem kültür bakanõ olan Nemsi Bekir de Çer- kezdi. Nemsi Hanõm bir Arapla evli. Ayrõca, Ürdün sarayõnda bir Çerkez prensesimiz, bir de Çerkez prensimiz var. Am- man’õn ilk belediye başkanõ (1909) da Çerkezdi: İsmail Papuk. İlk Emniyet Genel Müdürü Mirza Paşa, eski hava kuvvetleri komutanla- rõndan Tahsin Şurgun Çer- kezdi. Şu an parlamentoda kaç Çerkez var? NAŞKO - Parlamentoda 3 Çerkez bulunuyor. Çeçenler de giriyor meclise. Ürdün yönetiminden memnunsunuzdur herhal- de? NAŞKO - Memnunuz, çünkü hiç ayrõmcõlõk yap- madõ. Yönetim bütün azõn- lõklarõn haklarõna saygõlõ. Ür- dün anayasasõnda “Dilleri, dinleri ayrı olsa da bütün Ürdünlüler birdir, yasalar karşısında eşittir” diye bir madde var. Bu titizlikle uy- gulanõyor. Kültürel haklar konusunda hiçbir kõsõtlama yapõlmõyor. Dolayõsõyla bi- zim de sorunumuz yok. Öbür azınlıklarla ilişki- lerinizde sorun yaşıyor mu- sunuz? NAŞKO - Biz, öncelikle kendimizi bir azõnlõk gibi görmüyoruz. Biri gelip bize azõnlõk dese tepki gösteririz. Kimseyle hiçbir sorumuz yok. İslamcılarla ilişkileriniz nasıl? NAŞKO - Hepimiz Müs- lümanõz, Hanefi mezhebin- deniz. İhvan’la (Müslüman Kardeşler) aranız nasıl, aranızda radikal İslamla ilişkisi olanlar var mı? NAŞKO - Aralarõndan bir iki kişi çõksa da, Çerkezler genel olarak radikal İslama mesafelidir. Türkiye hakkındaki dü- şünceleriniz? NAŞKO - Babaannem Ça- nakkalelidir. Benden önceki kuşakla benim kuşağõmõn Türkiye’ye çok büyük sem- patisi var. Dilimizde Türkçe kelimeleri özellikle kullanõ- rõz. Mutfak kültürümüz çok benzer. Türkiye’ye büyük bir sempatimiz var. Bir aidi- yet duygusu taşõyoruz. Cevdet Naşko. TÜRKİYE’YE BÜYÜK SEMPATİMİZ VAR’ Ürdün sokakları tesettür ve başı açık insanlarla dolu. ‘AŞKLARIMI İSTANBUL’DA BIRAKTIM’ İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi mezunu Sunna, bizim gibi Türkçe konuşan Ürdün/Karaklı bir doktor cildiyeci. Türkiye’nin Ecevit gibi bir lidere ihtiyac olduğunu söyleyen Dr. Bedri Sunna, CHP’nin başında görmeyi arzuladığını söylüyor. İhtisasını Haseki Hastanesi’nde yapan Dr. Sunna, Türkan Saylan üniversitede hocamdı, Ali Sirmen arkadaşım, İlhan Selçuk idolüm diyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle