Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
12 EKİM 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
AKP’nin ‘Sağlõkta Dönüşüm Programõ’ kapsamõnda ‘Kamu Hastane Birlikleri’ yapõlandõrmasõyla hastaneler işletmeye dönecek
Kamu hastaneleri özelleşiyorALİ ÖZTÜRK
ANKARA - AKP hükümetinin sağlõk
alanõnda uygulamakta olduğu Sağlõkta
Dönüşüm Programõ kapsamõnda, kamu
hastaneleri de özelleştiriliyor. TBMM
gündeminde bulunan “Kamu Hastane
Birlikleri Yasa Tasarısı” ile kamu has-
tanelerinin özelleştirilerek, birer işletme ha-
line getirilmesi öngörülüyor. Türk Tabip-
leri Birliği Genel Sekreteri Dr. Eriş Bila-
loğlu, tasarõnõn temel hedefinin kamu has-
tanelerini çalõşanlarõyla birlikte devletin
üzerinde “yük” olmaktan çõkarmak oldu-
ğunu belirterek, “AKP zihniyeti hem ça-
lışanları hem de hastaları ‘piyasacõ an-
layõşa’ yöneltiyor” diye konuştu.
AKP hükümetinin uyguladõğõ Sağlõkta
Dönüşüm Programõ’nõn en önemli ayak-
larõndan biri olan “Kamu Hastane Bir-
likleri Yasa Tasarısı”nõn yaşama geçi-
rilmesiyle birlikte yaklaşõk bine yakõn ka-
mu hastanesinin, Kamu Hastane Birlikle-
ri adõ verilen yapõlandõrmayla “özelleşti-
rilmesi” öngörülüyor.
Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarõsõ
şu an Meclis’in gündeminde yer alõyor. Ta-
sarõnõn temel hedefi ise, “kamu hastane-
lerini çalışanlarıyla birlikte devletin
üzerinden ‘yük’ olmaktan çıkarmak”
olarak açõklanõyor. Tasarõ, hastaneleri ken-
di içinde tasnif ederek sağlõk kuruluşlarõ ile
devletin ilişkisini yeniden tarif ediyor.
Hangi hastanelerin kamu hastane birli-
ği olacağõ belirlenerek, yaklaşõk 400 has-
tane birliği oluşturmasõ hedefleniyor. Bun-
larõn her birinin yönetim kurulu olmasõ ve
bu yönetim kurullarõnda hekim temsilcisi
yer almamasõ öngörülüyor. Buna karşõn,
kurullarda ticaret odasõndan birer temsil-
cinin yer almasõ planlanõyor.
Bu kurullar “işletme” mantõğõyla bu has-
taneleri yöneterek hizmet sunumunda da se-
çime yönelecek. Daha az “kâr” getiren
hastalõklar yerine “kârı yüksek” olanlarõ
tercih edilebilecek.
Kadrolaşmanın da anahtarı
AKP hükümeti tasarõnõn yasalaşmasõy-
la birlikte, hastane personelinin tümünü
sözleşmeli olarak alabilecek. Çalõşanlarõn
mücadeleleri açõsõndan olumsuz bir geliş-
me olduğu gibi, tasarõ kadrolaşmanõn da
anahtarõ olabilecek. Yönetim kurullarõ-
nõn bunu tümüyle yapmasõ söz konusu ola-
bilecek. Bunun yanõ sõra sözleşmeli per-
soneli daha uzun süreli ve daha az maaş-
la çalõştõrabilecek. Sendikalaşmanõn zor-
luklarla yürüdüğü AKP hükümeti döne-
minde böyle bir sistem, sözleşmeli perso-
nelin sendikalõ da olamayacağõ sonucunu
doğurabiliyor. Yani personelin haklarõnda
ciddi bir kayba sebep olunabilir.
Tasarõnõn içinde eğitim hastaneleri de yer
alõyor. Ankara, İstanbul ve İzmir başta ol-
mak üzere büyük kentlerde hizmet genel-
likle eğitim hastaneleriyle yürüyor. Tasa-
rõda, eğitim hastanelerinde eğitimin nasõl
verileceğine dair hiçbir madde bulunmu-
yor. Eğitim, niteliği arttõran ama daha az
seviyede hizmete yol açan bir sistem ol-
duğundan, kâr etmek isteyen hastanelerin
tercihi olmayabilir.
TTB Genel Sekreteri Eriş Bilaloğlu,
hizmet sunarken kuruluşu ayakta tutma
zorunluluğu varsa, hastalık yüklerinde
de tercih yapmanın gerekli olduğunu”
belirterek şunlarõ söyledi:
“Maliyeti ucuz, kârı yüksek hasta
gruplarını seçmeye yönelecekler. Bunun
dışında size mali yük getiren hastaları
seçmek, işletme mantığı açısından akıl-
cı değil. Sizi yoran kanser hastalığı gi-
bi şeyler tercihiniz olmayacak. Bu da
hastalar için mağdurları mağdurlaş-
tırmak demektir. Hastaların cebinden
daha fazla para alınacak. Bu hastaneler
katkı payını almanın yanı sıra kimi
fark paylarını almaya da yönelebile-
cekler. Hastalar daha da yoksullaşacak.
Önemli hastalıklar geçiştirilmeye çalı-
şılacak.”
‘Tıbbi yoksulluk oluşacak’
Hükümetin izlediği politikalarõn sonuç-
larõnõn uluslararasõ literatürdeki bilimsel
adõnõn “tıbbi yoksulluk” olduğunu anõm-
satan Bilaloğlu, şöyle konuştu:
“İnsanların hem hastalıkları derinle-
şiyor, hem de ceplerindeki para gidiyor.
AKP Hükümeti sağlığın eşit, ücretsiz su-
nulması ve vatandaşların nitelikli hiz-
mete ulaşabilmesi için önlemler alıp
düzenlemeler yapmalı. İşletme anlayı-
şıyla sağlık düzenlemesi yapılmamalı.
AKP zihniyeti hem çalışanları hem de
hastaları piyasacı anlayışa yöneltiyor.”
Türk: Anayasa
değişmeli
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Çeşitli sivil toplum
kuruluşlarõnca
düzenlenen ve Angora
Otel’de devam eden
“Sivil ve Demokratik
Anayasa”
sempozyumunda, dün
DTP Genel Başkanõ
Ahmet Türk konuştu.
Sempozyumdaki,
“Demokratik anayasa
girişimlerini
buluşturabilmek” konulu
panelde konuşan DTP
Genel Başkanõ Türk,
mevcut anayasanõn
“kucaklayõcõ” olmadõğõnõ
ileri sürerek, “Mevcut
antidemokratik
anayasadan bu
toplumun kurtulmasõ
gerekir” diye konuştu.
MHP’li Ekici
ağzını bozdu
TRABZON
(Cumhuriyet) -
MHP’nin Genel Başkan
Yardõmcõsõ Mehmet
Ekici, “demokratik
açõlõm” çalõşmalarõnõ
“ihanet projesi” olarak
nitelendirirken DTP’lileri
ağõr sözlerle eleştirdi.
İçeriğini bilmedikleri bir
açõlõm hikâyesi ile karşõ
karşõya olduklarõnõ
anlatan Ekici, “O
DTP’nin köpekleri, o
Öcalan’õn köpekleri
bugün anayasanõn ilk 3
maddesinin
değiştirilmesini teklif
ediyorlar. Bir yol
açarsanõz, kurduğunuz
barajdan bir delik olursa,
o baraj patlar” dedi.
Ekici, partisini eleştiren
Başbakan Yardõmcõsõ
Bülent Arõnç için
“Ağõz ishali olmuş”
tabirini kullandõ.
12 yoğun bakım
yatağı alındı
İstanbul Haber
Servisi - Ümraniye
Eğitim ve Araştõrma
Hastanesi’nde
yardõmsever yurttaşlarõn
katkõsõyla yaptõrõlan, her
türlü teknolojik cihaz ile
donatõlmõş 12 erişkin
yoğun bakõm yatağõ,
bugün İstanbul İl Sağlõk
Müdürü Doç. Dr. Ali
İhsan Dokucu’nun
katõldõğõ törenle hizmete
girecek. Yapõlan
açõklamada, yenilenerek
mevcut kapasitenin iki
katõna çõkarõlan
ameliyathanenin de
hastalarõn hizmetine
sunulacağõ kaydedildi.
Kanserli organ
nakli öldürdü
ANKARA (AA) -
Daily Mail’in internet
sitesinde verilen habere
göre, 2005’te Irak’ta
görev yaparken solunum
güçlüğü çekmeye
başlayan Onbaşõ
Matthew Milligton’a (31)
ertesi yõl durumunun
ciddi olduğu ve iki yõl
içinde organ nakli
yapõlmazsa öleceği
söylendi. Milligton’a
bunun üzerine organ
nakli yapõlõrken
nakledilen akciğerin
günde 30 ile 50 sigara
içen birinden
nakledildiği,
Millington’un kansere
yakalandõğõ belirlendi.
Haberde, yapõlan tüm
müdahalelere rağmen
Millington’un geçen yõl
yaşamõnõ yitirdiği
kaydedildi.
AKP hükümetinin uyguladõğõ Sağlõkta Dönüşüm Programõ’nõn en önemli ayaklarõndan
biri olan “Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarõsõ”nõn yaşama geçirilmesiyle birlikte
yaklaşõk bine yakõn kamu hastanesinin, Kamu Hastane Birlikleri adõ verilen
yapõlandõrmayla “özelleştirilmesi” öngörülüyor.
‘18 yıldır neden bir şey yapmadınız?’
LEYLA TAVŞANOĞLU
‘Kürt realitesini tanıyoruz, lafını
ben 18 yıl önce söyledim. O laf üze-
rine bir şeyler yapmak gerekiyorsa
18 yıldır neden yapmamışlar? Bu hü-
kümet 7 yıldır orada. Bugüne kadar
neden bir şey yapmamış? Tek dil, tek
ülke, tek bayrak, tek vatandaşlık.
Bunların hangisinden taviz vere-
ceksiniz?’ Bu sözler 9. Cumhurbaşkanõ
Süleyman Demirel’e ait.
Önceki gün İstanbul’da önemli bir
toplantõ var. Balkan Politikalar Kulü-
bü’nün konferansõ. Dünya çapõnda
önemli bir düşünce kuruluşu olan ku-
lübün kurucusu ve başkanõ Bulgaris-
tan’õn demokratik seçimle işbaşõna ge-
len ilk Cumhurbaşkanõ Jelyu Jelev. Ku-
lübün önde gelen üyelerinden birisi de
Demirel. Konferans arasõnda bir öğle
yemeğinde Demirel ve Jelev bir grup
gazeteciyle buluşuyor.
Demirel her zamanki gibi formda.
Toplantõyõ şu sözlerle açõyor:
Balkanlar, AB medeniyeti projesinin
temelidir. Balkanlar olmadan Avrupa
olmaz. Kuş tek kanatlõ kalõr. AB’yle
birlikte hem Avrupa hem de Balkan-
lar’da barõş sağlanõr. Balkanizasyon bir
anlamda parçalamak, bölmek ve yö-
netmektir. Lübnanizasyon ise insanla-
rõ birbirine düşürerek yönetmek anla-
mõna gelir. Kavganõn kökünde yatan
topraktõr. Güç kimdeyse toprağa o hâ-
kim olur.
“Irk, din, dil ve devleti hayatın dı-
şına çıkarırsanız kavga biter. Kanun
önünde eşitlik, adalet ve asayiş ola-
caktır. Bunlar sağlanınca geriye ek-
mek kalır. Eşitlik ve adalet sağlanırsa
ekmek de olur.”
Güldüren benzetme
Demirel bol esprili ve fõkralõ konuş-
masõ sõrasõnda “Türkiye’deki açılımı
bir Balkanlaşma tehlikesi olarak gö-
rür müsünüz” sorusuna şu yanõtõ ve-
riyor:
“Umalım ki Türkiye öyle bir olay-
la karşılaşmaz. Türkiye Cumhuri-
yeti’ni kuranlar dâhiyane bir iş yap-
mışlardır. Atatürk’ün Selanik’te ye-
tişmesi devletin kuruluşunda çok
önemli bir rol oynamıştır. Çünkü
Balkanlar’ın tehlikelerini çok iyi an-
lamıştır. Hangi ırktan ve dinden
olursa olsun milleti kucaklarsanız de-
ğişik unsurların barış içinde bir ara-
da yaşamasını sağlarsınız.”
Sonra masanõn üzerindeki küçük
ilaç kutusunu bize doğru uzatõyor:
“Çare bu kutu, kutunun da adına
açılım dersiniz. Ama kutu bir şeyin
çaresiyse içinde ilaç olması lazım.”
Bu benzetme hepimizi güldürüyor.
Dokuzuncu Cumhurbaşkanõ bu es-
prisinin ardõndan CHP lideri Deniz
Baykal’õn İçişleri Bakanõ Beşir Ata-
lay’la görüşmeyi reddetmesiyle ilgili bir
soruyu şöyle yanõtlõyor:
“Siyasette konuşma adabını iyi
bilmek lazım. Ana muhalefet lideri
İçişleri Bakanı’yla değil Başbakan’la
konuşur.”
Bir yandan “Analar ağlamasın.
Kürt açılımı olsun” denirken Afga-
nistan’a asker gönderilmek istenmesi-
nin çelişki olup olmadõğõ sorusuna
Demirel’in yanõtõ şöyle oluyor:
“Bu çelişki değil. Birisi bir isyan
hali. Hiç kimse genç insan ölsün is-
temiyor. Ama kanunlar var. Bir ül-
kenin dağlarında silahlı adamlar ol-
maz. Dağda, ovada tek silahlı as-
kerdir ya da polistir.
Afganistan’a ise askerler ölsünler
diye değil, görev yapsınlar diye gön-
deriliyor. Güneydoğu’da şehit düşen
asker fuzuli bir iş için ölmüyor. Şe-
hit düşecek diye o zaman hiç görev
yapmamak lazım.”
Kendisi başbakanken ilk kez “Kürt
realitesini tanıyoruz” sözlerini telaf-
fuz ettiğinin hatõrlatõlmasõ üzerine De-
mirel şunlarõ söylüyor:
“Türkiye’de vatandaşlarımızın
hepsinin Türk olmadığı gizli değil.
Vatandaş, ‘Ben Kürt’üm,’ diyorsa
öyledir. Bu vakıayı tanıyalım. Ama
bunlar aynı zamanda Türkiye Cum-
huriyeti’nin vatandaşlarıdır va sa-
hipleridir. Eşit haklara sahiptirler.
Eksikleri varsa tamamlayalım. Ben
o lafı 1992’de söyledim.
O laf üzerine bir şeyler yapmak ge-
rekiyorsa 18 yıldır neden yapma-
mışlar? Bu hükümet 7 yıldır orada.
Bugüne kadar neden bir şey yap-
mamışlar? Tek dil, tek ülke, tek
bayrak, tek vatandaşlık. Bunların
hangisinden taviz vereceksiniz?”
‘Siyaset dalgalıdır’
Hüsamettin Cindoruk liderliğin-
deki Demokrat Parti’nin (DP) gelece-
ğini nasõl gördüğü sorusuna ise Demirel
şu yorumu yapõyor:
“Siyaset dalgalıdır, bir parti kon-
jonktürünü iyi seçmişse ve söylemi-
ni iyi oturtabilmişse başarılı oluyor.
Ne olacağı ortama bağlıdır. Birçok
faktör var. Bunları önceden bilmek
mümkün değil. Siyasette bir hafta bi-
le uzun bir süredir. Çünkü olaylar
çok hızlı gelişir. Hele de Türki-
ye’de...
“Siyasette hem akıl hem hız at ba-
şı gider. Halk iyi aydınlatılmazsa ta-
miri zor işler yapabilir.”
Bunun ardõndan Demirel 1965’te
Adalet Partisi’nin (AP) nasõl iktidara
geldiğini ve ondan sonra gelişen dal-
galõ siyaseti örnek veriyor:
“1965 sürpriz değildi. Çünkü ar-
kasında o yaralayıcı hadise vardı.
Aynı ülkenin insanlarıyız. Ama bir-
birimize öyle muameleleri reva gö-
rüyoruz ki... Adam asılır mı? Bir Gi-
resun mitinginde, ‘Menderes gibi se-
ni de asarõz’ tehdidi aldım. Gereken
cevabı da verdim. Diyeceğim o ki
halkın sırtında yumurta küfesi yok.”
Gazetenizin 2, 3, 4 Ekim 2009 günlü sayõlarõnõn 9. say-
falarõnda “TRT’de Kürtçe Yayın Kavgası” başlõklõ ve
yanõnda “TRT Şeş” yazõsõ ve logosu olan Latif Okul
imzasõyla bir dizi yazõ yayõnlanmõştõr.
Bu dizi yazõda, şahsõmla ilgili kamuoyunu yanõltacak
nitelikle bazõ değerlendirmelere yer verilmiştir. Dizi ya-
zõ içeriğinde “Genel Müdür, TRT Yönetim Kuru-
lundan izin almaya gerek duymadan RTÜK’e ve-
rilecek görevi yapmaya hazırım demişti”, “Ye-
ner’in vaadi herkesi şaşırttı”, “Görünene rağmen bi-
linmeyen gerçek” başlõklarõ altõnda yazarõn kişisel de-
ğerlendirmelerine yer verilerek; AKP hükümetiyle
Kürtçe yayõn konusunda işbirliği yaptõğõm izlenimi ve-
rilmeye çalõşõlmõştõr.
Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi açõsõndan aşa-
ğõdaki hususlarõn açõklanmasõna gereksinim duyul-
muştur:
1. TRT Genel Müdürlüğü’nden 24.03.2003 tarihin-
de kendi isteğimle emekliye ayrõldõm. TRT Genel
Müdürlüğü görevlerini yürüttüğüm dönemde anayasa-
nõn ve TRT Kanunu’nun genel müdüre vermiş olduğu
görev ve yetkiler çerçevesinde, TRT’nin özel statüsü ko-
runarak görevimi yürüttüm. AKP Hükümeti dahil gö-
rev yaptõğõm dönemde işbaşõnda bulunan hükümetle-
re karşõ TRT’nin özerk ve tarafsõz yapõsõ gözetilerek gö-
rev yürütülmüştür.
2. TRT ŞEŞ kanalõ genel müdürlükten ayrõldõğõm ta-
rihten sonra gündeme getirilmiş ve uygulamaya ko-
nulmuştur. Görevli bulunduğum dönemde sadece GAP
kanalõ içerisinde 40-50 dakika süreli bir “Kürtçe ya-
yın kuşağı” konusunda ve AB uyum süreci kapsamõnda
Devletin TRT’den bir isteği olmuştu. Bu konudaki ko-
ordinasyon görevi RTÜK’e verilmişti. Genel müdür sõ-
fatõyla RTÜK’e belirli hukuksal zeminin sağlanmasõ du-
rumunda GAP kanalõ içinde süreli bir kuşak halinde bu
tür bir yayõnõn (Uzun dönemde gerekli yasal altyapõ oluş-
turularak bu tür yayõnlarõn hükümet tarafõndan propa-
ganda amaçlõ olarak kullanõlabileceği ya da böyle bir
izlenim doğabileceği kaygõsõ nedeniyle özel televizyonlar
tarafõndan yapõlmasõnõn uygun olacağõ düşüncesini ta-
şõdõğõmdan) başlangõçta TRT tarafõndan yapõlabilece-
ği görüşü bildirilmişti. TRT Genel Müdürü olarak TRT
bünyesindeki ayrõ bir kanal ile Kürtçe yayõn yapõlma-
sõ düşüncesini hiçbir zaman taşõmadõm. Bu konudaki gö-
rüşümü değişik zeminlerde açõklamõştõm. Bu açõklamalar
medyada da yer almõştõ. Nitekim; bugün gelinen nok-
tada Kürtçe yayõnlarõn özel televizyonlar tarafõndan ya-
põlmasõ görüşü ağõrlõk kazanmõştõr.
3. TRT Genel Müdürü’nün her konuda diğer yöne-
tim kurulu üyeleri ya da TRT bürokratlarõ gibi düşün-
mesi zorunluluğu bulunmamaktadõr. Konuya ilişkin gö-
rüşüm bellidir ve bu görüşümü halen muhafaza et-
mekteyim.
4. TRT Genel Müdürü ile yönetim kurulu arasõnda
farklõ bir görüş olduğunda yönetim kurulu kararõ esas
alõnõr ve bu karar genel müdür tarafõndan yerine geti-
rilir. Bu çerçevede hareket edilmiştir. Dizi yazõda yö-
netim kurulu kararõndan sonra AKP’yi yatõştõrmak için
bir basõn toplantõsõ yapmak istediğim, sonradan nedense
vazgeçtiğim belirtilmiş ise de; böyle bir durum söz ko-
nusu değildir. AKP Hükümeti’nin göreve geldiği tarihten
hemen sonra TRT Genel Müdürlüğü görevinden ayrõ-
labileceğim İlgili Bakanõ bildirilmiş ve daha sonra
24.03.2003 tarihinde de emeklilik talebinde bulunul-
muştur.
Kamuoyunun bu şekilde bilgilendirilmesi için işbu
açõklamanõn dizi yazõnõn yayõnlandõğõ bölümde yayõn-
lanmasõnõ rica ederim.
Yücel Yener Eski TRT Genel Müdürü
ESKİ TRT GENEL MÜDÜRÜ
Demirel daha sonra arka arkaya iki fõkra
patlatõyor:
“Ebuzziya Tevfik Bey Mısır’a sürgüne
gönderilmiş. Bir süre sonra oğlu babasına bir
mektup yazarak ‘Baba, gazeteyi kapattõlar’
haberini vermiş. Aradan bir süre daha geçmiş
oğlundan yine bir mektup almış: ‘Baba
matbaayõ da kapattõlar.’ Bunun üzerine
Ebuzziya Tevfik Bey oğluna şu mektubu
göndermiş: ‘Zulüm eşyaya intikal ettiyse zeval
(yok olma/bitme) yakõndõr.’ ”
İkinci fõkra da şöyle:
“Padişah İncili Çavuş’u çağırmış. ‘Bu atõ
sana veriyorum. Ona iyi bak. Ama bir gün at öldü
diye gelirsen kellen gider. Ona göre,’ demiş.
İncili Çavuş atı alıp köyüne dönmüş. Köylü
‘Aklõnõ mõ kaçõrdõn? Günün birinde at ölürse ne
yapacaksõn’ demiş, ama İncili Çavuş
dinlememiş. Derken bir gün at gerçekten
ölmüş. İncili Çavuş da Padişah’ın huzuruna
çıkmış. Padişah, ‘Bizim at nasõl’ diye sorunca
İncili Çavuş, ‘Başõnõ oynatmõyor’ demiş.
Padişah, ‘Nasõl olur’ diye sorunca İncili Çavuş
bu kez, ‘Gözlerini de açmõyor, ayağa da
kalkmõyor. Karnõ inip kalkmõyor’ deyince
Padişah patlamış: ‘Şuna öldü desene.’ İncili
Çavuş’tan cevap: ‘Onu ben değil, siz söylediniz
devletlim.’ ”
Demirel kendisinin Arnavut kökenli olduğu
yolundaki yanlõş kanõyõ da şöyle düzeltti:
“Bizim kökenimiz Türkmen. Doğduğum
yerin adı İslamköy. Ama kasabanın adı
Atabay’dır.”
Toplantõda Bulgaristan’õn eski Cumhurbaşkanõ
Jelyu Jelev de ülkesinde Türk azõnlõk sorununun
nasõl çözüldüğü sorusuna şu yanõtõ veriyor:
“Demokrasiyle birlikte Bulgaristan’da
azınlıklarla ilgili Hiçbir sorun kalmadı.
Komünist rejim çöker çökmez azınlıklar tüm
haklarını elde ettiler. Türklerin kurduğu Hak
ve Özgürlükler Partisi 20 yıldır Bulgar
Meclisi’nde temsil ediliyor. Son seçimlerde
muhalefette kaldılar. Bulgaristan’da Türklere
kesinlikle ayrımcılık yapılmıyor.
DEMİREL NOKTAYI İKİ FIKRAYLA KOYDU
Demirel ve
Jelev akşam
yemeğinde
de bir araya
geldi. (AA)
9. Cumhurbaşkanõ Süleyman Demirel, 1992’de yaptõğõ bir konuşmada ‘Kürt realitesini tanõyoruz’ dediğini anõmsattõ
Yener’den
TRT6 hakkõnda
açõklama