18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 12 EKİM 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 AKP’nin ‘Sağlõkta Dönüşüm Programõ’ kapsamõnda ‘Kamu Hastane Birlikleri’ yapõlandõrmasõyla hastaneler işletmeye dönecek Kamu hastaneleri özelleşiyorALİ ÖZTÜRK ANKARA - AKP hükümetinin sağlõk alanõnda uygulamakta olduğu Sağlõkta Dönüşüm Programõ kapsamõnda, kamu hastaneleri de özelleştiriliyor. TBMM gündeminde bulunan “Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı” ile kamu has- tanelerinin özelleştirilerek, birer işletme ha- line getirilmesi öngörülüyor. Türk Tabip- leri Birliği Genel Sekreteri Dr. Eriş Bila- loğlu, tasarõnõn temel hedefinin kamu has- tanelerini çalõşanlarõyla birlikte devletin üzerinde “yük” olmaktan çõkarmak oldu- ğunu belirterek, “AKP zihniyeti hem ça- lışanları hem de hastaları ‘piyasacõ an- layõşa’ yöneltiyor” diye konuştu. AKP hükümetinin uyguladõğõ Sağlõkta Dönüşüm Programõ’nõn en önemli ayak- larõndan biri olan “Kamu Hastane Bir- likleri Yasa Tasarısı”nõn yaşama geçi- rilmesiyle birlikte yaklaşõk bine yakõn ka- mu hastanesinin, Kamu Hastane Birlikle- ri adõ verilen yapõlandõrmayla “özelleşti- rilmesi” öngörülüyor. Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarõsõ şu an Meclis’in gündeminde yer alõyor. Ta- sarõnõn temel hedefi ise, “kamu hastane- lerini çalışanlarıyla birlikte devletin üzerinden ‘yük’ olmaktan çıkarmak” olarak açõklanõyor. Tasarõ, hastaneleri ken- di içinde tasnif ederek sağlõk kuruluşlarõ ile devletin ilişkisini yeniden tarif ediyor. Hangi hastanelerin kamu hastane birli- ği olacağõ belirlenerek, yaklaşõk 400 has- tane birliği oluşturmasõ hedefleniyor. Bun- larõn her birinin yönetim kurulu olmasõ ve bu yönetim kurullarõnda hekim temsilcisi yer almamasõ öngörülüyor. Buna karşõn, kurullarda ticaret odasõndan birer temsil- cinin yer almasõ planlanõyor. Bu kurullar “işletme” mantõğõyla bu has- taneleri yöneterek hizmet sunumunda da se- çime yönelecek. Daha az “kâr” getiren hastalõklar yerine “kârı yüksek” olanlarõ tercih edilebilecek. Kadrolaşmanın da anahtarı AKP hükümeti tasarõnõn yasalaşmasõy- la birlikte, hastane personelinin tümünü sözleşmeli olarak alabilecek. Çalõşanlarõn mücadeleleri açõsõndan olumsuz bir geliş- me olduğu gibi, tasarõ kadrolaşmanõn da anahtarõ olabilecek. Yönetim kurullarõ- nõn bunu tümüyle yapmasõ söz konusu ola- bilecek. Bunun yanõ sõra sözleşmeli per- soneli daha uzun süreli ve daha az maaş- la çalõştõrabilecek. Sendikalaşmanõn zor- luklarla yürüdüğü AKP hükümeti döne- minde böyle bir sistem, sözleşmeli perso- nelin sendikalõ da olamayacağõ sonucunu doğurabiliyor. Yani personelin haklarõnda ciddi bir kayba sebep olunabilir. Tasarõnõn içinde eğitim hastaneleri de yer alõyor. Ankara, İstanbul ve İzmir başta ol- mak üzere büyük kentlerde hizmet genel- likle eğitim hastaneleriyle yürüyor. Tasa- rõda, eğitim hastanelerinde eğitimin nasõl verileceğine dair hiçbir madde bulunmu- yor. Eğitim, niteliği arttõran ama daha az seviyede hizmete yol açan bir sistem ol- duğundan, kâr etmek isteyen hastanelerin tercihi olmayabilir. TTB Genel Sekreteri Eriş Bilaloğlu, hizmet sunarken kuruluşu ayakta tutma zorunluluğu varsa, hastalık yüklerinde de tercih yapmanın gerekli olduğunu” belirterek şunlarõ söyledi: “Maliyeti ucuz, kârı yüksek hasta gruplarını seçmeye yönelecekler. Bunun dışında size mali yük getiren hastaları seçmek, işletme mantığı açısından akıl- cı değil. Sizi yoran kanser hastalığı gi- bi şeyler tercihiniz olmayacak. Bu da hastalar için mağdurları mağdurlaş- tırmak demektir. Hastaların cebinden daha fazla para alınacak. Bu hastaneler katkı payını almanın yanı sıra kimi fark paylarını almaya da yönelebile- cekler. Hastalar daha da yoksullaşacak. Önemli hastalıklar geçiştirilmeye çalı- şılacak.” ‘Tıbbi yoksulluk oluşacak’ Hükümetin izlediği politikalarõn sonuç- larõnõn uluslararasõ literatürdeki bilimsel adõnõn “tıbbi yoksulluk” olduğunu anõm- satan Bilaloğlu, şöyle konuştu: “İnsanların hem hastalıkları derinle- şiyor, hem de ceplerindeki para gidiyor. AKP Hükümeti sağlığın eşit, ücretsiz su- nulması ve vatandaşların nitelikli hiz- mete ulaşabilmesi için önlemler alıp düzenlemeler yapmalı. İşletme anlayı- şıyla sağlık düzenlemesi yapılmamalı. AKP zihniyeti hem çalışanları hem de hastaları piyasacı anlayışa yöneltiyor.” Türk: Anayasa değişmeli ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çeşitli sivil toplum kuruluşlarõnca düzenlenen ve Angora Otel’de devam eden “Sivil ve Demokratik Anayasa” sempozyumunda, dün DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk konuştu. Sempozyumdaki, “Demokratik anayasa girişimlerini buluşturabilmek” konulu panelde konuşan DTP Genel Başkanõ Türk, mevcut anayasanõn “kucaklayõcõ” olmadõğõnõ ileri sürerek, “Mevcut antidemokratik anayasadan bu toplumun kurtulmasõ gerekir” diye konuştu. MHP’li Ekici ağzını bozdu TRABZON (Cumhuriyet) - MHP’nin Genel Başkan Yardõmcõsõ Mehmet Ekici, “demokratik açõlõm” çalõşmalarõnõ “ihanet projesi” olarak nitelendirirken DTP’lileri ağõr sözlerle eleştirdi. İçeriğini bilmedikleri bir açõlõm hikâyesi ile karşõ karşõya olduklarõnõ anlatan Ekici, “O DTP’nin köpekleri, o Öcalan’õn köpekleri bugün anayasanõn ilk 3 maddesinin değiştirilmesini teklif ediyorlar. Bir yol açarsanõz, kurduğunuz barajdan bir delik olursa, o baraj patlar” dedi. Ekici, partisini eleştiren Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arõnç için “Ağõz ishali olmuş” tabirini kullandõ. 12 yoğun bakım yatağı alındı İstanbul Haber Servisi - Ümraniye Eğitim ve Araştõrma Hastanesi’nde yardõmsever yurttaşlarõn katkõsõyla yaptõrõlan, her türlü teknolojik cihaz ile donatõlmõş 12 erişkin yoğun bakõm yatağõ, bugün İstanbul İl Sağlõk Müdürü Doç. Dr. Ali İhsan Dokucu’nun katõldõğõ törenle hizmete girecek. Yapõlan açõklamada, yenilenerek mevcut kapasitenin iki katõna çõkarõlan ameliyathanenin de hastalarõn hizmetine sunulacağõ kaydedildi. Kanserli organ nakli öldürdü ANKARA (AA) - Daily Mail’in internet sitesinde verilen habere göre, 2005’te Irak’ta görev yaparken solunum güçlüğü çekmeye başlayan Onbaşõ Matthew Milligton’a (31) ertesi yõl durumunun ciddi olduğu ve iki yõl içinde organ nakli yapõlmazsa öleceği söylendi. Milligton’a bunun üzerine organ nakli yapõlõrken nakledilen akciğerin günde 30 ile 50 sigara içen birinden nakledildiği, Millington’un kansere yakalandõğõ belirlendi. Haberde, yapõlan tüm müdahalelere rağmen Millington’un geçen yõl yaşamõnõ yitirdiği kaydedildi. AKP hükümetinin uyguladõğõ Sağlõkta Dönüşüm Programõ’nõn en önemli ayaklarõndan biri olan “Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarõsõ”nõn yaşama geçirilmesiyle birlikte yaklaşõk bine yakõn kamu hastanesinin, Kamu Hastane Birlikleri adõ verilen yapõlandõrmayla “özelleştirilmesi” öngörülüyor. ‘18 yıldır neden bir şey yapmadınız?’ LEYLA TAVŞANOĞLU ‘Kürt realitesini tanıyoruz, lafını ben 18 yıl önce söyledim. O laf üze- rine bir şeyler yapmak gerekiyorsa 18 yıldır neden yapmamışlar? Bu hü- kümet 7 yıldır orada. Bugüne kadar neden bir şey yapmamış? Tek dil, tek ülke, tek bayrak, tek vatandaşlık. Bunların hangisinden taviz vere- ceksiniz?’ Bu sözler 9. Cumhurbaşkanõ Süleyman Demirel’e ait. Önceki gün İstanbul’da önemli bir toplantõ var. Balkan Politikalar Kulü- bü’nün konferansõ. Dünya çapõnda önemli bir düşünce kuruluşu olan ku- lübün kurucusu ve başkanõ Bulgaris- tan’õn demokratik seçimle işbaşõna ge- len ilk Cumhurbaşkanõ Jelyu Jelev. Ku- lübün önde gelen üyelerinden birisi de Demirel. Konferans arasõnda bir öğle yemeğinde Demirel ve Jelev bir grup gazeteciyle buluşuyor. Demirel her zamanki gibi formda. Toplantõyõ şu sözlerle açõyor: Balkanlar, AB medeniyeti projesinin temelidir. Balkanlar olmadan Avrupa olmaz. Kuş tek kanatlõ kalõr. AB’yle birlikte hem Avrupa hem de Balkan- lar’da barõş sağlanõr. Balkanizasyon bir anlamda parçalamak, bölmek ve yö- netmektir. Lübnanizasyon ise insanla- rõ birbirine düşürerek yönetmek anla- mõna gelir. Kavganõn kökünde yatan topraktõr. Güç kimdeyse toprağa o hâ- kim olur. “Irk, din, dil ve devleti hayatın dı- şına çıkarırsanız kavga biter. Kanun önünde eşitlik, adalet ve asayiş ola- caktır. Bunlar sağlanınca geriye ek- mek kalır. Eşitlik ve adalet sağlanırsa ekmek de olur.” Güldüren benzetme Demirel bol esprili ve fõkralõ konuş- masõ sõrasõnda “Türkiye’deki açılımı bir Balkanlaşma tehlikesi olarak gö- rür müsünüz” sorusuna şu yanõtõ ve- riyor: “Umalım ki Türkiye öyle bir olay- la karşılaşmaz. Türkiye Cumhuri- yeti’ni kuranlar dâhiyane bir iş yap- mışlardır. Atatürk’ün Selanik’te ye- tişmesi devletin kuruluşunda çok önemli bir rol oynamıştır. Çünkü Balkanlar’ın tehlikelerini çok iyi an- lamıştır. Hangi ırktan ve dinden olursa olsun milleti kucaklarsanız de- ğişik unsurların barış içinde bir ara- da yaşamasını sağlarsınız.” Sonra masanõn üzerindeki küçük ilaç kutusunu bize doğru uzatõyor: “Çare bu kutu, kutunun da adına açılım dersiniz. Ama kutu bir şeyin çaresiyse içinde ilaç olması lazım.” Bu benzetme hepimizi güldürüyor. Dokuzuncu Cumhurbaşkanõ bu es- prisinin ardõndan CHP lideri Deniz Baykal’õn İçişleri Bakanõ Beşir Ata- lay’la görüşmeyi reddetmesiyle ilgili bir soruyu şöyle yanõtlõyor: “Siyasette konuşma adabını iyi bilmek lazım. Ana muhalefet lideri İçişleri Bakanı’yla değil Başbakan’la konuşur.” Bir yandan “Analar ağlamasın. Kürt açılımı olsun” denirken Afga- nistan’a asker gönderilmek istenmesi- nin çelişki olup olmadõğõ sorusuna Demirel’in yanõtõ şöyle oluyor: “Bu çelişki değil. Birisi bir isyan hali. Hiç kimse genç insan ölsün is- temiyor. Ama kanunlar var. Bir ül- kenin dağlarında silahlı adamlar ol- maz. Dağda, ovada tek silahlı as- kerdir ya da polistir. Afganistan’a ise askerler ölsünler diye değil, görev yapsınlar diye gön- deriliyor. Güneydoğu’da şehit düşen asker fuzuli bir iş için ölmüyor. Şe- hit düşecek diye o zaman hiç görev yapmamak lazım.” Kendisi başbakanken ilk kez “Kürt realitesini tanıyoruz” sözlerini telaf- fuz ettiğinin hatõrlatõlmasõ üzerine De- mirel şunlarõ söylüyor: “Türkiye’de vatandaşlarımızın hepsinin Türk olmadığı gizli değil. Vatandaş, ‘Ben Kürt’üm,’ diyorsa öyledir. Bu vakıayı tanıyalım. Ama bunlar aynı zamanda Türkiye Cum- huriyeti’nin vatandaşlarıdır va sa- hipleridir. Eşit haklara sahiptirler. Eksikleri varsa tamamlayalım. Ben o lafı 1992’de söyledim. O laf üzerine bir şeyler yapmak ge- rekiyorsa 18 yıldır neden yapma- mışlar? Bu hükümet 7 yıldır orada. Bugüne kadar neden bir şey yap- mamışlar? Tek dil, tek ülke, tek bayrak, tek vatandaşlık. Bunların hangisinden taviz vereceksiniz?” ‘Siyaset dalgalıdır’ Hüsamettin Cindoruk liderliğin- deki Demokrat Parti’nin (DP) gelece- ğini nasõl gördüğü sorusuna ise Demirel şu yorumu yapõyor: “Siyaset dalgalıdır, bir parti kon- jonktürünü iyi seçmişse ve söylemi- ni iyi oturtabilmişse başarılı oluyor. Ne olacağı ortama bağlıdır. Birçok faktör var. Bunları önceden bilmek mümkün değil. Siyasette bir hafta bi- le uzun bir süredir. Çünkü olaylar çok hızlı gelişir. Hele de Türki- ye’de... “Siyasette hem akıl hem hız at ba- şı gider. Halk iyi aydınlatılmazsa ta- miri zor işler yapabilir.” Bunun ardõndan Demirel 1965’te Adalet Partisi’nin (AP) nasõl iktidara geldiğini ve ondan sonra gelişen dal- galõ siyaseti örnek veriyor: “1965 sürpriz değildi. Çünkü ar- kasında o yaralayıcı hadise vardı. Aynı ülkenin insanlarıyız. Ama bir- birimize öyle muameleleri reva gö- rüyoruz ki... Adam asılır mı? Bir Gi- resun mitinginde, ‘Menderes gibi se- ni de asarõz’ tehdidi aldım. Gereken cevabı da verdim. Diyeceğim o ki halkın sırtında yumurta küfesi yok.” Gazetenizin 2, 3, 4 Ekim 2009 günlü sayõlarõnõn 9. say- falarõnda “TRT’de Kürtçe Yayın Kavgası” başlõklõ ve yanõnda “TRT Şeş” yazõsõ ve logosu olan Latif Okul imzasõyla bir dizi yazõ yayõnlanmõştõr. Bu dizi yazõda, şahsõmla ilgili kamuoyunu yanõltacak nitelikle bazõ değerlendirmelere yer verilmiştir. Dizi ya- zõ içeriğinde “Genel Müdür, TRT Yönetim Kuru- lundan izin almaya gerek duymadan RTÜK’e ve- rilecek görevi yapmaya hazırım demişti”, “Ye- ner’in vaadi herkesi şaşırttı”, “Görünene rağmen bi- linmeyen gerçek” başlõklarõ altõnda yazarõn kişisel de- ğerlendirmelerine yer verilerek; AKP hükümetiyle Kürtçe yayõn konusunda işbirliği yaptõğõm izlenimi ve- rilmeye çalõşõlmõştõr. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi açõsõndan aşa- ğõdaki hususlarõn açõklanmasõna gereksinim duyul- muştur: 1. TRT Genel Müdürlüğü’nden 24.03.2003 tarihin- de kendi isteğimle emekliye ayrõldõm. TRT Genel Müdürlüğü görevlerini yürüttüğüm dönemde anayasa- nõn ve TRT Kanunu’nun genel müdüre vermiş olduğu görev ve yetkiler çerçevesinde, TRT’nin özel statüsü ko- runarak görevimi yürüttüm. AKP Hükümeti dahil gö- rev yaptõğõm dönemde işbaşõnda bulunan hükümetle- re karşõ TRT’nin özerk ve tarafsõz yapõsõ gözetilerek gö- rev yürütülmüştür. 2. TRT ŞEŞ kanalõ genel müdürlükten ayrõldõğõm ta- rihten sonra gündeme getirilmiş ve uygulamaya ko- nulmuştur. Görevli bulunduğum dönemde sadece GAP kanalõ içerisinde 40-50 dakika süreli bir “Kürtçe ya- yın kuşağı” konusunda ve AB uyum süreci kapsamõnda Devletin TRT’den bir isteği olmuştu. Bu konudaki ko- ordinasyon görevi RTÜK’e verilmişti. Genel müdür sõ- fatõyla RTÜK’e belirli hukuksal zeminin sağlanmasõ du- rumunda GAP kanalõ içinde süreli bir kuşak halinde bu tür bir yayõnõn (Uzun dönemde gerekli yasal altyapõ oluş- turularak bu tür yayõnlarõn hükümet tarafõndan propa- ganda amaçlõ olarak kullanõlabileceği ya da böyle bir izlenim doğabileceği kaygõsõ nedeniyle özel televizyonlar tarafõndan yapõlmasõnõn uygun olacağõ düşüncesini ta- şõdõğõmdan) başlangõçta TRT tarafõndan yapõlabilece- ği görüşü bildirilmişti. TRT Genel Müdürü olarak TRT bünyesindeki ayrõ bir kanal ile Kürtçe yayõn yapõlma- sõ düşüncesini hiçbir zaman taşõmadõm. Bu konudaki gö- rüşümü değişik zeminlerde açõklamõştõm. Bu açõklamalar medyada da yer almõştõ. Nitekim; bugün gelinen nok- tada Kürtçe yayõnlarõn özel televizyonlar tarafõndan ya- põlmasõ görüşü ağõrlõk kazanmõştõr. 3. TRT Genel Müdürü’nün her konuda diğer yöne- tim kurulu üyeleri ya da TRT bürokratlarõ gibi düşün- mesi zorunluluğu bulunmamaktadõr. Konuya ilişkin gö- rüşüm bellidir ve bu görüşümü halen muhafaza et- mekteyim. 4. TRT Genel Müdürü ile yönetim kurulu arasõnda farklõ bir görüş olduğunda yönetim kurulu kararõ esas alõnõr ve bu karar genel müdür tarafõndan yerine geti- rilir. Bu çerçevede hareket edilmiştir. Dizi yazõda yö- netim kurulu kararõndan sonra AKP’yi yatõştõrmak için bir basõn toplantõsõ yapmak istediğim, sonradan nedense vazgeçtiğim belirtilmiş ise de; böyle bir durum söz ko- nusu değildir. AKP Hükümeti’nin göreve geldiği tarihten hemen sonra TRT Genel Müdürlüğü görevinden ayrõ- labileceğim İlgili Bakanõ bildirilmiş ve daha sonra 24.03.2003 tarihinde de emeklilik talebinde bulunul- muştur. Kamuoyunun bu şekilde bilgilendirilmesi için işbu açõklamanõn dizi yazõnõn yayõnlandõğõ bölümde yayõn- lanmasõnõ rica ederim. Yücel Yener Eski TRT Genel Müdürü ESKİ TRT GENEL MÜDÜRÜ Demirel daha sonra arka arkaya iki fõkra patlatõyor: “Ebuzziya Tevfik Bey Mısır’a sürgüne gönderilmiş. Bir süre sonra oğlu babasına bir mektup yazarak ‘Baba, gazeteyi kapattõlar’ haberini vermiş. Aradan bir süre daha geçmiş oğlundan yine bir mektup almış: ‘Baba matbaayõ da kapattõlar.’ Bunun üzerine Ebuzziya Tevfik Bey oğluna şu mektubu göndermiş: ‘Zulüm eşyaya intikal ettiyse zeval (yok olma/bitme) yakõndõr.’ ” İkinci fõkra da şöyle: “Padişah İncili Çavuş’u çağırmış. ‘Bu atõ sana veriyorum. Ona iyi bak. Ama bir gün at öldü diye gelirsen kellen gider. Ona göre,’ demiş. İncili Çavuş atı alıp köyüne dönmüş. Köylü ‘Aklõnõ mõ kaçõrdõn? Günün birinde at ölürse ne yapacaksõn’ demiş, ama İncili Çavuş dinlememiş. Derken bir gün at gerçekten ölmüş. İncili Çavuş da Padişah’ın huzuruna çıkmış. Padişah, ‘Bizim at nasõl’ diye sorunca İncili Çavuş, ‘Başõnõ oynatmõyor’ demiş. Padişah, ‘Nasõl olur’ diye sorunca İncili Çavuş bu kez, ‘Gözlerini de açmõyor, ayağa da kalkmõyor. Karnõ inip kalkmõyor’ deyince Padişah patlamış: ‘Şuna öldü desene.’ İncili Çavuş’tan cevap: ‘Onu ben değil, siz söylediniz devletlim.’ ” Demirel kendisinin Arnavut kökenli olduğu yolundaki yanlõş kanõyõ da şöyle düzeltti: “Bizim kökenimiz Türkmen. Doğduğum yerin adı İslamköy. Ama kasabanın adı Atabay’dır.” Toplantõda Bulgaristan’õn eski Cumhurbaşkanõ Jelyu Jelev de ülkesinde Türk azõnlõk sorununun nasõl çözüldüğü sorusuna şu yanõtõ veriyor: “Demokrasiyle birlikte Bulgaristan’da azınlıklarla ilgili Hiçbir sorun kalmadı. Komünist rejim çöker çökmez azınlıklar tüm haklarını elde ettiler. Türklerin kurduğu Hak ve Özgürlükler Partisi 20 yıldır Bulgar Meclisi’nde temsil ediliyor. Son seçimlerde muhalefette kaldılar. Bulgaristan’da Türklere kesinlikle ayrımcılık yapılmıyor. DEMİREL NOKTAYI İKİ FIKRAYLA KOYDU Demirel ve Jelev akşam yemeğinde de bir araya geldi. (AA) 9. Cumhurbaşkanõ Süleyman Demirel, 1992’de yaptõğõ bir konuşmada ‘Kürt realitesini tanõyoruz’ dediğini anõmsattõ Yener’den TRT6 hakkõnda açõklama
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle