25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 11 OCAK 2009 PAZAR 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Nâzım Hikmet ve İade-i İtibar Sevgili, Nâzım Hikmet’le hiç yüz yüze gelmedim. Ama ömrün boyunca, yurtdışında nereye git- sem, hep Nâzım Hikmet çıkmıştır karşıma. Ne- rede Türküm desem, çoğunlukla ondan söz eden biriyle karşılaşırdım. 1976’da Rusya’ya gittim, polis için pasaportum vardı yanımda, SSCB yurttaşlarıyla konuşurken Nâzım Hikmet, Mustafa Kemal, Aziz Nesin’li bir kimlik sahibiydim. Onların adlarıyla karşılandım her yerde, onların adları yüzünden saygı gördüm her köşede... Yıllar boyu, nereye gitsem, Nâzım benden önce gitmiş oluyor ve beni karşılıyordu; sayesinde ben karşımdakini, karşımdaki de beni yabansa- mıyorduk. Nâzım Hikmet’in 1951 yılında Bakanlar Kuru- lu kararı ile elinden alınan vatandaşlığının AKP hü- kümeti tarafından yeniden iadesi kararını büyük ülkemiz adına sevinçle karşıladım. Kararı alanları kutlarım. Ancak, kimileri (hükümet çevrelerini kastetmi- yorum) bu olayı Nâzım Hikmet’in itibarının iade- si olarak karşıladılar, bu çok yanlış bir düşünce- dir. Zaten Nâzım Hikmeti vatandaşlıktan çıkarma- nın anlamı neydi ki? Şöyle sesleniyordu kendisini vatandaşlıktan çıkaran Menderes’e şair: “Türküler söylendikçe Türk diliyle Seni seviyorum gülüm dendikçe Türk diliyle Türk diliyle ağıtlar yakıldıkça Adnan Bey, ben anılacağım anılacak Türk diliyle size sövüşüm...” Bu alanda ya da “vatan hainliği!” konusunda da- ha çok şiiri var ama Allah bilir belki de hepsi ez- berindedir, burada yinelemenin anlamı yok. Ama Nâzım’ın sürgün yıllarını ve “Türklüğünü” anlamak için, mutlaka Orhan Karaveli’nin “Ta- nıdığım Nâzım Hikmet” adlı yapıtını okumak ge- rek. Orhan Karaveli, 1960 Ağustos’unda, Doğu Bilimleri Kongresi’ne katılmak üzere birtakım bilim adamlarıyla birlikte gazeteci olarak gittiği Moskova’da tanışır Nâzım Hikmet ile ve çok dost olur. Hatta bu yakın dostluk, kimi bilim adamla- rı tarafından yadırganır ve zamanın Moskova Bü- yükelçisi Fahri Korutürk’e de şikâyet yollu ile- tilir, ama Sayın Korutürk hem kendi kişiliğine hem de Türk büyükelçisine yakışan bir şekilde, gere- ken yanıtı verir. Kitapta, daha önce Cumhuriyet gazetesinde, 9-14 Şubat 1978 günlerinde yayımlanmış yazı di- zisinde de anlatılmış bir olay var ki, bunu bura- da kısaca nakletmek isterim sana. 16 Ağustos 1960 günü Sovyet Barış Konseyi üyeleriyle görüşmeler yapıldığı sırada, Konsey Başkanı Mihail Kotov Türkiye’nin pro Amerikan politikasını eleştiren bir konuşma yapar. Genç ga- zeteci Orhan Karaveli’de, bu politikaya Sovyet- ler’in Kars Ardahan ve Boğazlar üzerindeki ta- leplerinin yol açtığını söyleyerek yanıt verir. Her iki taraf da aralarındaki ilişkilerin düzelti- lememesinin sorumluluğunu karşı cepheye yük- lemeye çalışmaktadırlar... Tartışmalar bu noktaya gelip tıkanınca, Sovyet delegasyonundakilerden bazıları, o sırada ter- cüman olarak orada bulunmakta olan Nâzım Hik- met’in hakemliğine başvurulmasını önerirler ve - Bakalım Nâzım Hikmet ne diyor, derler. Herkes büyük şairin cevabının ne olacağını bek- lemektedir. Nâzım söz alır ve şunları söyler: - Burada Türkiye’nin toprakları konuşuluyor. Bu toprakların Türkiye’ye ait olduğuna kâniyim. Her Türk gibi ben de bir gram Türk toprağı için vü- cudumdaki yirmi kilo kanı dökmeye hazırım. (Tanıdığım Nâzım Hikmet 7. baskı s. 215) Buz gibi bir hava eser ve toplantı bu şekilde bi- ter. Orhan Karaveli, Nâzım Hikmet’e döner, - Hadi biz kendi yerimize gidelim, der. “Bizim yerimiz” dedikleri, Moskova’daki Gür- cü Lokantası’nın üst katındaki bir odadır. Giderler, orada bir ara Nâzım fenalaşır, Orhan Karaveli’nin kucağına yığılır gibi olur, doktor ça- ğırmayı önerirler, Nâzım, - İstemez, bana bir şey olmaz, benim yüreğim manda gönündendir (derisinden) der ve ekler: - Hem duracaksa da yüreğim şimdi, sizin ya- nınızdayken dursun, böylelikle kendimi İstanbul’da hissederken ölmüş olurum. (Aynı eser s. 216) İşte Sevgili, vatandaşlığı iade edilen kişi Nâzım Hikmet budur. Vatandaşlığın iadesi ile itibarının iadesini birbirine karıştırmak biraz yakışıksız ol- muş. Nâzım itibarını hiç kaybetmedi ki, iade edil- sin. Son karar olsa olsa, siyasetin (dikkatini çekmek isterim, Türkiye’nin demiyorum) Nâzım’dan bir özür dilemesidir. Davranış yerinde de olmuştur. asirmen@cumhuriyet.com.tr Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Kanadoğlu’nun ismini Susurluk sanõğõ Şahin ile andõrma taktiği Ergenekon’dapsikolojikharekât ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Er- genekon soruşturmasõ kapsamõnda gözaltõ- na alõnan Susurlukçu İbrahim Şahin’in adõ, kendisini mahkûm ettiren Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sabih Kanadoğlu ve emekli generaller ile yan yana getirilmeye çalõşõlõyor. Şahin’in evinde bulunduğu be- lirtilen krokilerden yola çõkõlarak ele geçi- rilen patlayõcõlarõn son dalgada gözaltõna alõ- nan eski MGK Genel Sekreteri Emekli Or- general Tuncer Kılınç ve Prof. Dr. Yalçın Küçük’ün de aralarõnda bulunduğu isimle- re aitmiş gibi yansõtõlmasõ yoluna gidiliyor. Bu yolla saygõn isimler, çetecilerle bir ara- daymõş görüntüsünün yaratõlmasõnõn amaç- landõğõ belirtiliyor. Ergenekon soruşturmasõnda saygõn isim- lere yönelik sabaha karşõ yapõlan baskõn ve gözaltõlar nedeniyle başlayan tartõşmalarõ he- nüz bitmemişken, son olarak bir araya gel- meleri “yaşamın olağan akışına ters” olan insanlar, aynõ yapõnõn üyeleriymiş gi- bi gösterilmek isteniyor. Ergenekon kapsa- mõnda gözaltõna alõnan ya da evleri aranan isimlerin profilleri karşõlaştõrõldõğõnda ilginç bir tablo ortaya çõkõyor. Terör örgütü üye- leriyle irtibatõ gerekçesiyle “şüpheli” ola- rak Kanadoğlu’nun evi aranmõştõ. Aynõ gün Susurluk hükümlüsü İbrahim Şahin göz- altõna alõndõ. Oysa aynõ örgütün “şüphelileri” olarak haklarõnda işlem yapõlan Kanadoğlu ile Şa- hin, geçmişte karşõ karşõya gelmişti. Çünkü Kanadoğlu, Şahin’in Susurluk davasõndan za- manaşõmõyla kurtulmasõnõn önüne geçerek, ceza almasõnõ sağlamõştõ. Susurluk’tan hüküm giyen Şahin ve dava arkadaşlarõnõn ceza- landõrma gerekçesi Kanadoğlu’nun “Su- surluk davası, Türkiye’nin temiz toplum özleminin simgesidir. Türk halkı umut ve sabırla yargı organından, olayın aydın- latılmasını, varsa, suçun tespitini ve suç- luların bir an önce cezalandırılmasını beklemektedir” değerlendirmesi olmuştu. Ancak Ergenekon’da öyle bir tablo ortaya çõ- kõyor ki, var olduğu belirtilen örgütün şüp- helisi Kanadoğlu, aynõ örgüt içinde yer al- dõğõ belirtilen Şahin’in cezalandõrõlmasõ için hukuki tüm yollarõ kullanõyor. Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Kanadoğlu, evinin arandõğõ gün, hukuk dev- leti ilkelerinin ülkede egemen olmasõ için 50 yõldõr çaba sarf ettiğini belirterek, “Arama dayanağı Cumhuriyet gazetesini bomba- lamak, Danıştay saldırısını planlamak, ta- bii insanı rencide eden, üzen, kıran bu suç- lamadır” demişti. ‘Tepki göstermişti’ Kanadoğlu, kendisinin Susurluk hüküm- lüleri ile aynõ yapõlanma içinde gösterilmek istenmesine de “Söylecek bir şey yok. Za- ten rencide oldum deyişimin nedenlerin- den biri de budur” sözleriyle tepki göster- mişti. Gölbaşõ’ndaki kazõlarda bulunan si- lahlarla ilgili olarak da Kanadoğlu, “Su- surluk çetesinin nasıl hâlâ faaliyette ol- duğunun işaretleridir bunlar. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı görevini yapar- ken Susurluk dosyasının tamamını oku- dum. Ve suçluların cezalandırılmaları için çalıştım” değerlendirmesini yaptõ. Eski özel harekâtçõ İbrahim Şahin’in evin- de bulunduğu belirtilen krokiden hareketle Gölbaşõ’nda yapõlan kazõlarda, çok sayõda mermi, 2 adet lav silahõ ile seri numaralarõ- nõn bir bölümü tahrip edilmiş 10 adet el bom- basõnõn yanõ sõra 10 adet eğitim amaçlõ kul- lanõlan ve renkli duman çõkaran sis bomba- sõ ile TNT kalõplarõ bulunmuştu. Yıpratılmak istendiler Şahin ile aynõ gün eski MGK Genel Sekreteri Emekli Orgeneral Tuncer Kõlõnç, Prof. Dr. Yalçõn Küçük, eski Genelkurmay Adli Müşaviri Emekli Tümgeneral Erdal Şe- nel de gözaltõna alõnmõştõ. Ergenekon so- ruşturmasõ kapsamõnda yapõlan son dalga operasyonuyla Şahin’e ait krokiden hareketle ele geçirilen patlayõcõlarõn sanki bu isimle- re aitmiş gibi yansõtõlmasõ yoluna gidildi. Böylece ilk başladõğõ dönemde saygõn isimler evlerine sabaha karşõ 05.00’te yapõ- lan operasyonlarla yõpratõlmak istenirken, son dönemde de kirli ilişkileri yargõ kararõyla tes- cillenmiş isimlerin, emekli generaller ve say- gõn hukukçular ile yan yana gösterilmesi yo- luna gidildi. Soruşturmada, bir araya gelmeleri ‘yaşamõn olağan akõşõna ters’ olan insanlar, aynõ yapõnõn üyeleriymiş gibi gösterilmek isteniyor. Şahin, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınmıştı. (VEDAT ARIK) KANADOĞLU MAHKEMEYE BAŞVURDU: CD’lerin çözümünde hazır bulunmak istiyoruz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sa- bih Kanadoğlu’nun avukat- larõ, ev aramasõ sõrasõnda el konulan CD’lerin çözümü ve incelenmesi sõrasõnda hazõr bulunma isteğiyle mahkeme- ye başvurdu. Sabih Kanadoğlu’nun evin- de yapõlan aramalarda, eski başsavcõnõn Bodrum/Yalõka- vak’ta yaptõğõ bir konuşma ile değişik televizyonlarda ka- tõldõğõ tartõşma programlarõnõn kayõtlarõna el konulmuştu. Emniyetin el koyduğu CD ve DVD’lerin büyük bir ço- ğunluğunu eski başsavcõ Ka- nadoğlu’nun panel, konfe- rans konuşmalarõnõn kayõtla- rõ oluşturdu. Kanadoğlu’nun avukatlarõ İsmail Sami Çakmak ile Şenal Sarıhan, başsavcõnõn evinde el konulan doküman- larla ilgili mahkemeye baş- vurdu. Başvuruda şöyle de- nildi: “CD, yazı ve çeşitli yazılı evrakın açılması ve yedek- lenmiş olan hard-disklerin incelenmesi sırasında hazır olmak istiyoruz. Gereğinin yapılmasını bilgilerinize su- narız.” 14 NİSAN ÇALIŞMA GRUBU Sabih Kanadoğlu ile Engin Aydın’ın evini ziyaret ettiler ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - 14 Nisan Çalõşma Grubu, Ergenekon soruştur- masõ kapsamõnda evi aranan Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sabih Kanadoğ- lu ile gözaltõna alõnan BCP Genel Başkanõ Yardõmcõsõ Engin Aydın’õn evlerine des- tek ziyaretinde bulundu. Aralarõnda Türkiye Ziraat Mühendisleri Odasõ, Çağdaş Yaşamõ Destekleme Derneği, Cumhuriyet Kadõnlarõ Der- neği, Hacõ Bektaş Kültür Der- neği, Cumhuriyet Okurlarõ, Köy Dernekleri Federasyonu, Çayyolu Atatürkçü Düşünce Derneği’nin de bulunduğu 14 Nisan Çalõşma Grubu, Sabih Kanadoğlu’nu önceki gün zi- yaret etti. Grup daha sonra so- ruşturma kapsamõnda gözal- tõna alõnan Engin Aydõn’õn eşine destek ziyaretinde bu- lundu. Çalõşma grubu, Erge- nekon soruşturmasõ kapsa- mõnda gözaltõna alõnanlarõn, alõnma gerekçelerine tepki gösterdi. Çalõşma grubu zi- yarette, “Susurluk’un ay- dınlanması için mücadele verenlerin, Susurluk sanık- ları ile yan yana anılmaları hukuksuzluktur” görüşünü dile getirdi. SUSURLUK KAZASI 12 yõl sonra yenidengündemde Kamuoyunun ‘Sürekli aydõnlõk için bir dakika karanlõk’ eylemleriyle dile getirdiği ‘temiz toplum’ istemi, gündemden düşmedi. İstanbul Haber Servisi - Mafya, siyaset ve devlet üçgenindeki kirli ilişkileri ortaya çõka- ran Susurluk kazasõnõn üzerinden tam 12 yõl geçmesine karşõn, kamuoyunun kazayla birlikte başlattõğõ “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemleriyle dile getirdiği “temiz toplum” istemi, Türkiye’nin gündeminden düş- medi. Dönemin siyasal iktidarõ ve yetkilileri, kamuoyunun temiz toplum istemini küçümsedi ve kirli ilişkiler ağõnõn üzerine gidilemedi. Susurluk’ta 3 Kasõm 1996’da meydana ge- len bir kamyonla Mercedes marka otomobilin çarpõştõğõ trafik kazasõ, devlet içindeki yapõ- lanmayõ açõğa çõkardõ. Kazada Bahçelievler kat- liamõ sanõğõ “Mehmet Özbay” sahte kimlik- li Abdullah Çatlı, sevgilisi Gonca Us ve İs- tanbul Emniyet Müdür Yardõmcõsõ Hüseyin Kocadağ öldü. DYP milletvekili Sedat Edip Bucak yaralõ olarak kurtuldu. Daha sonra, Su- surluk’ta açõğa çõkan karanlõk ilişkileri araş- tõrmakla görevli MİT üyesi Ertuğrul Berk- man, Başbakanlõk Hu- kuk Müşaviri Hâkim Akman Akyürek ve Gaziantep milletvekili Bedri İncetahtacı da kuşkulu trafik kazala- rõnda yaşamlarõnõ yitir- di. Kazanõn ardõndan İstanbul DGM Cum- huriyet Başsavcõlõğõ’nõn hazõrladõğõ ilk iddiana- mede, Ömer Lütfi To- pal cinayetine, Tarık Ümit’in öldürülmesi- ne, Bucak, Çatlõ, İb- rahim Şahin, Korkut Eken ve özel harekât polisleri arasõndaki iliş- kilere yer verilerek, bu kişilerin “yasadışı eylem için” buluştuklarõ- nõn anlaşõldõğõ belirtildi. Davayõ 12 Şubat 2001’de karara bağlayan DGM, sanõklardan Şa- hin ve Eken’i çete suçundan 6’şar yõl, özel ha- rekâtçõ polisler, Bucak’õn şoförü Abdülgani Kı- zılkaya, katliam hükümlüsü Haluk Kırcı, Yaşar Öz, Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir’i de 4’er yõl hapis cezasõna mahkûm etti. Susurluk davasõ kapsamõnda bugüne kadar yargõlanmayan Doğru Yol Partisi ve Demokrat Parti’nin eski genel başkanõ, eski Adalet ve İçişleri Bakanõ ve eski Emniyet Genel Müdü- rü Mehmet Ağar, Ankara 3. Ağõr Ceza Mah- kemesi’ndeki 8 Kasõm’da gerçekleştirilen ilk duruşmasõna sağlõk raporu sunarak katõlmadõ. Ankara 11’inci Ağõr Ceza Mahkemesi, 3’ün- cü Ağõr Ceza Mahkemesi’nin, “görevsizlik” kararõ vererek dava dosyasõnõ göndermesinin ardõndan, Ağar’õn yargõlanmasõna ilişkin in- celemesini tamamladõ. Ağar, Susurluk davasõ kapsamõnda, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili “cürüm işlemek için silahlı te- şekkül oluşturmak” suçundan 9 Şubat’ta yargõlanacak. ERGENEKON HASTA EDİYOR Gözaltõndakiçoksayõda kişisağlõksorunuyaşõyor İstanbul Haber Servisi - Ergenekon operasyonu kapsamõnda gözaltõna alõnanlardan çok sayõda kişi halen sağlõk sorunuyla mücadele ediyor. Cezaevindeyken siroza yakalanan ve karaciğer nakli için bekleyen emekli bankacõ Ayşe Asuman Özdemir’in (53) tedavisine devam edilirken, akciğerlerindeki kitle nedeniyle ameliyat edilen ve ardõndan enfeksiyon kapan İşçi Partisi (İP) Genel Başkan Yardõmcõsõ Ferit İlsever’in antibiyotik tedavisi sürüyor. Kalp damarlarõndaki sorun nedeniyle ameliyat olan ve böbreklerini de kaybeden Prof. Dr. Uçkun Geray haftada 3 gün diyalize giriyor. Tutuklu bulunduğu cezaevinin merdivenlerinden düşen Orgeneral Şener Eruygur’un ise beyninde ödem oluşurken yüksek tansiyon, prostat ve kalp hastalõğõ bulunan Orgeneral Hurşit Tolon da cezaevinde yaklaşõk 13 kilo verdi. İbrahim Şahin.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle