Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 11 OCAK 2009 PAZAR
18 SPOR
ARİF KIZILYALIN
Tüm yerküreyi etkisi altõna aldõğõ
halde Türkiye’yi ‘teğet geçtiği’
varsayõlan global kriz, futbol
dünyasõnõ ‘vurmaya’ devam
ediyor. Turkcell Süper Lig
takõmlarõndan Kocaelispor’un ‘iflas’ bayrağõnõ
çekmesinin ardõndan Konyaspor, Ankaragücü,
Denizlispor, krizin eşiğinde dolaşõyorlar. Bank
Asya 1. Lig takõmlarõndan Diyarbakõrspor,
‘kapanmanın eşiğinden’ yerel seçim
arifesinde gelen ‘örtülü yardım’la dönerken
Sakarya, Kartal, Karşõyaka, Malatya
ekonomik darboğazõ aşmak için kampanyalar
düzenliyor. Yine belediye destekli 50’ye yakõn
TFF 1, TFF 2 ve TFF 3. takõmõnda maaşlar
ödenmiyor, SSK primleri yatõrõlmõyor, kamp
masrafõ çõkmamasõ adõna deplasmanlara
‘günübirlik’ gidiliyor. İngiltere, İtalya ve
Fransa gibi Batõlõ ülkelerdeki Profesyonel
Futbolcular Sendikasõ‘nõn Türkiye’deki
karşõlõğõ Profesyonel Futbolcular Derneği’ne
gelen ‘şikâyet’ dilekçesinin sayõsõ 100’ü
aşmõş durumda. Ancak birçok futbolcu,
‘isyankâr’ damgasõnõ yememe adõna Başkan
Turgay Şeren’e, “Lütfen işlemlerimizi
adımız ve kulübümüz açıklanmadan
sürdürün. Hakkımızı ararken, Metin Kurt
ağabeyin durumuna düşmeyelim” diyorlar.
‘İddaa da olmasa çorap alamayız’
Adõnõn açõklanmasõnõ istemeyen bir TFF 2
takõmõnõn yöneticisi, yasal bahis oyunu ‘İddaa’
sayesinde ayakta durduklarõnõ itiraf etti. “ İddaa
dışındaki tüm gelirlerimiz kesildi. Saha
kenarı reklamlarından gelen çekler karşılıksız
çıktı. İddaa’dan gelen parayı futbolculara ve
teknik kadroya maaş olarak dağıtıp ayakta
kalıyoruz. O da olmasa çorap bile alamayız.
Bahis meraklısı herkes İddaa üzerinden
oynasın. Hiç olmazsa o vergiler Türk
futbolunun ayakta kalmasını sağlıyor. Yine de
ilk kongrede görevi bırakacağım”diyen
yönetici siyasetçilerin mevsimlik yardõmlarõnõn
kulüplerde ağõr yaralar açtõğõ görüşünde...
Uzmanlar ise Türk futbolunun yaşadõğõ
ekonomik krizin en önemli nedenini, ‘yönetim
zafiyeti’ olarak açõklõyor. Futbol ekonomisi
açõsõndan Türkiye’nin şu an Avrupa’daki ‘en
değreli’ 6. ülke olduğuna dikkat çeken
ekonomistler, “Kaynak var. Ancak, gelen
paranın kullanımı doğru yapılmadığı için
futbol 4 büyükler dahil ‘borç’ sarmalında.
Kulüpler, Dernekler Yasası’na göre
yönetildiği sürece kriz sürer” diyorlar.
A N A L İ Z
ERDAL BATMAZ
Büyük Çöküş
2009-2010’da
F
utbol Federasyonu Eski Yönetim Kuru-
lu üyesi ve Haluk Ulusoy döneminde
sponsorların futbol dünyasındaki yerini al-
masında başrol oynayan ekonomist Erdal Bat-
maz, Türk futbolunda baş gösteren krizi de-
ğerlendirirken, “Ne yazık ki Türkiye’de gelir -
gider dengesizliği olduğu sürece futbolumuz
kriz ortamından çıkamayacaktır. Futbolda kri-
zin asıl etkisi 2009-2010’da kendini göstere-
cektir. Kulüplerimiz doğru yönetilir, şeffaflığı
oturturlarsa bu krizi aşarlar” dedi.
Cumhuriyet’in futboldaki krizle ilgili sorula-
rını yanıtlayan Erdal Batmaz’ın yaşanan dar-
boğazla ilgili saptamaları şöyle:
Türkiye’deki ekonomik krizin dünyadaki
global krizle bire bir ilişkisi var. Sermaye ha-
reketleri ve yatırımların durması, dünya tica-
retindeki daralma bizi çok derinden etkiliyor.
Özellikle bu etki 2009’da daha da kendisini
gösterecek. İstihdamda daralma olacak. Ya-
ni bu işsizlik demek... Bu nedenle krizden Türk
futbolunun ve futbol endüstrisinin etkilenme-
mesi mümkün değil. Yeni sezonda sponsor-
luk, gişe ve yayın gelirleriyle forma, eşantiyon
vb. gibi satış gelirleri azalacaktır.
Futbolun gelir-gider dengesi yok
Ne var ki futbolumuzun ekonomik sorun-
ları ‘yapısal’dır. Bu çözülmeden geçici önlemler
işe yaramaz. Türk futbolunun gelir - gider den-
gesinde gider kalemi hep fazla olmuştur. Bu-
nun en önemli nedeni ise kulüp bütçelerinin üs-
tünde ve getirisi olmayan transfer harcama-
larından kaynaklanmıştır. Bu açık, vergi ve si-
gorta borçlarının ödenmemesi, banka kredi-
leri ve yönetim yardımları yani borçlanma, ka-
mu (federasyon dahil) yardımları ve belediye-
ler vasıtasıyla kapatılmaya çalışılmıştır.
Türk futbolu yayın gelirleri, sponsorluk,
gişe gelirleri vb. gibi gelirleri 2008-09 se-
zonu başında kriz öncesi realize ettiği için
asıl etki 2009-2010 sezonunda kendini
gösterecektir. Özellikle kulüp bilançolarının
ağırlığının döviz cinsi giderlerden olması bu
etkiyi daha da ağırlaştıracaktır. Bu kriz bir-
kaç kulüple sınırlı değildir, 4 büyük kulüp
de bundan etkilenecektir.
Futbolun geliri arttı ama!
Haluk Ulusoy federasyonundan sonra ge-
lirlerde yaşanan artış, kulüplerden ziyade (en-
flasyon gereği gişe gelir artışlarını saymaz-
sak) ‘federasyon gelirlerinde’ olmuştur (spon-
sorluk gelirleri). Yayın gelirlerindeki artışın kay-
nağı ise yayıncı kuruluşun federasyonla yap-
tığı anlaşma gereği ‘satılan dekoder sayısının
500 bini geçmesi halinde...’ yayın geliri üze-
rinden belli bir yüzdenin federasyona öden-
mesi hükmünü içermektedir. Bu artış kısmı
kulüplere yansıtılmıştır. Sorun bu ve buna
benzer kaynakların kulüpler tarafından nasıl
kullanıldığı ve nerelere harcandığının denet-
lenmesidir. Geçen günlerde federasyon baş-
kanının “Federasyonun gelirlerini arttıracağız”
demeci işin yanlışlığını ortaya koymaktadır!..
Asıl olan ‘kulüplerin gelirlerini’ arttırmak ol-
malıdır, federasyonun değil!..
Mali kriterler uygulanmalı
Kulüplerin idari anlamda değil ama mali an-
lamda kötü yönetildiği ortadadır. Burada ‘gö-
zetim ve denetim’ yetkisini ‘kullanamayan’
federasyonun da suçu vardır. Bugünkü krizi fır-
sata çevirmek, futbolun ve kamu kaynakları-
nın şeffaf kullanımını sağlamak için (2001 kri-
zinde bankacılık sektörü düzenlemesi BDDK
örneği gibi) süratle UEFA’nın mali kriterleri uy-
gulamaya sokulmalı; kulüp bilançoları (bütün
şirketleri dahil) konsolide olarak bağımsız de-
netime tabi tutulmalıdır. Kulüp bütçelerinin bel-
li bir yüzdesinden fazlasının örn: yüzde 25 borç-
lanmasının önüne geçilmelidir (Mevcut fede-
rasyon talimatlarında bu yüzde 25’ten fazlası
temlik edilemez diye geçiyor ama uygulan-
mıyor). Kulüp gelir ve giderleri şeffaf olarak fe-
derasyonun dolayısıyla da kamunun deneti-
mine girmelidir. Bugün 4 büyük kulüp dışında
diğer kulüplerin çoğunun sağlıklı bir muhase-
be sistemiyle mali yapılanmasının olduğu bi-
le şüphelidir. Transfer bedelleri mutlaka ger-
çeğe uygun kayıtlarla federasyona, dolayısı-
sıyla da kamuya açıklanmalıdır. Finansal fair
play önemlidir ve Türk futbolunda sağlanma-
sı gereken husus budur. Kim, neyi, hangi kay-
naktan nasıl elde etmiştir ve nasıl harcamış-
tır? Bu soruların yanıtının açıkça verildiği bir ya-
pı futbolumuzda oluşturulmalıdır.
ŞEFFAFLIK POLİTİKAYA TAKILINCA!
Türk futbolunun kurtuluşunun UEFA’nõn
şeffaflõk kriterlerinden geçtiğine dikkat
çeken uzmanlar, “Örneğin
Fransa’da şampiyon olan takım,
ödemediği borçları nedeniyle
transfer yapamıyor. Ya da
İtalya’da bir takımın genel kaptanı
(Juventus - Luciano Moggi) oğlunun
sahibi olduğu menajerlik şirketi
üzerinden transfer yaptığı için
hapis cezası alıyor. Türkiye’de böyle
bir şeyin olabileceğini düşünebiliyor
musunuz? Örneğin, siyaset desteği ile
yönetime gelen Futbol Federasyonu
Başkanı, borçlarına rağmen 2. ligden
gelen bir takıma ‘Sen eski borçlarõnõ
ödemezsen şampiyonluğun geçersiz’
diyebilecek mi?
N E Y M İ Ş / A B D Ü L K A D İ R Y Ü C E L M A N
Dünya ekonomik krizin içinde çırpınıp duruyor. İş-
siz kalanlara her geçen gün yenileri katılıyor. Oysa fut-
bolun içinde öyle bir kesim var ki kimileri yılın 365 gü-
nü, kimileri de her yıl en az 2 kez krizi yaşar. Bu on-
ların değişmez yazgılarıdır. Bunlar futbolu ekmek tek-
nesi yapan teknik adamlar ve futbolculardır.
Günlerdir kulüplerde büyük bir transfer hareketi var.
Zaten daha futbol sezonu başlarken bile transfer tar-
tışmalarının başlaması artık olağan hale gelmiştir ki
transfer döneminde onu da alalım bunu da alalım di-
ye ciddi, araştırmalar yapılmadan alınan futbolcularla,
kulüp yöneticileriyle futbolun teknik patronları çoğu
zaman ters düşer. Kimin oynayıp oynamamasına ka-
rar veren ve takımı yapma yetkisini taşıyan kişi ola-
rak teknik direktörle yönetim arasında bir hafif kriz baş-
lamış oluyor ki bu sürtüşme aylarca sürer. Sezonun
yarısı biterken de sular daha bir ısınır, kulüpten ay-
rılmaları istenen futbolcular kendilerine kulüp aramaya
başlar, ancak kulübedeki gizli işsizler diken üstünde
oturur. Teknik direktörle yönetim arasındaki krizde ise
teknik direktörün sözleşmesi karşılıklı olarak anlaş-
mayla biter. Teknik direktör TC vatandaşı ise olay bit-
miş sayılır, yabancı ise ‘Del Bosque’ örneğindeki gi-
bi yıllarca sürer. Her şey tamam, kriz bitti mi; hayır,
yeni gelen futbolcular ve teknik direktörlerle yeni sür-
tüşmeler ve yeni krizler başlar.
Sözün özü şu ki futbolun emekçileri yıl boyu kri-
zi yaşamaya alışmıştır. Çünkü futbol çarkı öyle dö-
nüyor. Futbolda krizin büyüklüğü futbolcu ve tek-
nik direktörün açısına bağlıdır.
2. ve 3. Lig’de oynayan futbolcular krizi zaten
365 gün yaşar. Ekonomik sıkıntı onlar için bir ya-
şam biçimidir. Hele Sosyal Güvenlik (!) Yasası çık-
tıktan sonraysa ‘vah onların haline...’ demek is-
terim açık açık... “İçi seni, dışı beni yakar” der-
ler ya, işte öyle bir şeydir futbol.
Yılın NYB’si(*) Yıldırım Demirören
Yusuf, Türk futbolunda unutamayacağımız bir fut-
bolcu. 33 yaşında, 15 yıldır futbol oynuyor. Kıvraklı-
ğı, futbol zekâsı asla yadsınamaz. Ama bir gerçek ki
onun yaşıtları şimdi futbol sahalarından uzaklarda. İn-
sanoğlu her konuda başarılı olsa da doğaya karşı ça-
resiz, futbol yaşı da fizik kurallarına göre artık genç
işi. Durarak ya da yürüyerek futbol oynamanın dev-
ri geçti, hatta insan iradesini ne denli zorlarsa zorla-
sın, beyin ne denli genç kalırsa kalsın, fizik kuralları
‘otur oturduğun yerde, halt etme’ der.
1 yılı geride bırakırken yılın futbolcusunu, takı-
mını, golcüsünü, yöneticisini, masörünü ne bile-
yim her şeyini seçtik ama bana göre yılın saçma-
lığını Yıldırım Demirören yaptı. Evet, nasıl yaptı
bu saçmalığı, anlayan beri gelsin. Yusuf’a tek la-
fım yok, Demirören’in saçmalığıyla Yusuf’un trans-
feri bana göre aynı zamanda yılın sürprizidir. Yu-
suf’u beğenirsin, ben de beğenirim; Beşiktaş’ta oy-
namasını istersin, ben de isterim ama en az 3-5 yıl
geç kalmış bir istektir bu. Saçmalığın daniskası ise
Yusuf’u almak için hem kasandan 1 milyon TL (1
trilyon) vermek hem de 20 yaşındaki bir genç fut-
bolcu Aydın’ı Yusuf’un yolunda kurban etmek...
Yıldırım başkan belki cebinden vermiştir bu 1 mil-
yonu ama ne olursa olsun şu krizli dönemde ba-
bası oğluna yapmaz bu kıyağı.
Beşiktaş yönetiminden transfer yetkisini aldığı söy-
lenen Mustafa Denizli’nin bu transferden haberi olup
olmadığını bilemem; telefonları kapalı. Ama haberdar
olduğundan kuşkum yok. Peki, şimdi ne olacak? Yu-
suf neden alındı? Beşiktaş’ın gücünü arttırmak, şam-
piyonluk yolunda daha iddialı olmak için, öyle mi?
Ya da şöyle diyelim; Denizli 10 numaralı forma mı
arıyor? Hocam gel seninle Beşiktaş Store’a gidelim,
en âlâ bir 10 numara alalım. Yusuf gibi Beşiktaş kad-
rosunda en az 5 futbolcu var. Yüzyıldır uçan Kar-
tal, şimdi yürüyen Kartal’ı mı oynayacak?
Neyse, dediğim gibi Yusuf’a tek sözüm yok; is-
temişler, o da gelmiş. İsterim ki Yusuf, Türk futbo-
lunda şu anda kimi takımlarda ‘yürüyerek’ futbol oy-
nayanlara ders verir, transferini garip karşılayan biz-
leri utandırır. Başka ne diyebilirim ki?
(*) Ne yapacağını bilmeyen
Kriz Futbolcularõn Yaşam Biçimi
BEŞİKTAŞ
Halka açık spor kulübü
şirketleri arasında en küçük
piyasa değerine sahip olan
Beşiktaş, 2007 sonunda sahip
olduğu 79 milyon TL’lik
değerini krizle kaybetmiş ve bu
rakam 55.6 milyon TL’ye
gerilemiştir. Yıl içinde değeri bir
ara değeri 104 milyonu
bulmasına karşın Siyah-
Beyazlıların kaybı yüzde 47.
F.BAHÇE
2007 yılı sonu itibarıyla piyasa değeri
825 milyon TL olan Fenerbahçe 2008
Haziran’ına kadar yüzde 91 değer
kazanıp piyasa değerini 1 buçuk
milyar TL’ye çıkardı. Ancak, krizin
derinleştiği 2008 Ağustos’undan
sonra müthiş bir düşüş yaşandı ve
F.Bahçe Sportif’in değeri 1.1 milyar
TL’ye geriledi (yüzde 39 düşüş).
Yine de 2008’e genel bakıldığında
F.Bahçe yüzde 33 artış yaşadı.
TRABZON
2007 sonunda 190 milyon TL
değere sahip olan Trabzonspor
Sportif, krize kadar yüzde 76
yükseliş yaşadı ve 335 milyon
TL’yi gördü. Ancak krizle birlikte
yüzde 54’lük gerileme yaşanması
Bordo-Mavilileri üzdü.
Trabzonspor krizin ardından yıl
sonuna doğru 2007’deki
rakamlarının da gerisine düşüp
yılı 181 milyon TL ile kapadı.
PARA YOK, ÇEK VAR!
Anadolu kulüpleri
iflas bayrağõ çekti
KOCAELİSPOR: Kocaelispor’dan alacağõ 300 bin
TL’yi bir türlü tahsil edemediği gerekçesiyle
mahkemeye giden eski yönetici Şafak Özler isimli
işadamõ, kulüp logo ve isim hakkõnõ satõşa
çõkardõğõnõ açõkladõ. Bu olay sonrasõ ödemeler
kesildi, “Manavdan domates bile alamayız” diyen
teknik direktör Yõlmaz Vural görevi bõraktõ. Kemal
Aslan, Serhat Akõn gibi isimler bonservislerini alõp
kulüpten ayrõldõ, yeni teknik direktör Kaan Dobra 1
gün dayandõ, 14 futbolcu yazgõsõ ile baş başa.
KONYA: Yanlõş transferin kurbanõ oldular.
Başkan yardõmcõsõ Muammer Bingöl, transfer
harcamalarõnõn kasayõ boşalttõğõnõ söyledi.
DİYARBAKIRSPOR: Maaş, prim ve alacaklar
ödenmediği için Antalya kampõnda maça çõkmayan
Diyarbakõrsporlu futbolcular, kentin önde
gelenlerinin iktidar partisi AKP’den sağladõğõ
“örtülü” kaynakla şimdilik isyandan vazgeçtiler. 6
yeni futbolcu alõnmasõ ilginç bir ikilemdi.
HATAYSPOR: TFF 2 B takõmõ Hatayspor’da
teknik direktörü Kemal Zencirkıran’ın, görevine
kulüpten alacaklarõnõ istediği için son verilmesi
krizi su yüzüne çõkarttõ. Futbolcular ödeme
yapõlmamasõ halinde antrenmana çõkmayacak.
KARTALSPOR: Futbolcu Selçuk Şahin’in
kulübünden alacaklarõnõ tahsil edemediği için
Futbol Federasyonu’na başvurduğu ve
bonservisini aldõğõ bildirildi. Kulüp bazõ
oyuncularõnõ bonservisi ile satõp maddi krizden
kurtulma yolunu seçti
KARŞIYAKA: Süper Lig mücadelesi veren
Karşõyaka’da yönetim transfer yasağõ koydu.
Personel çõkarma konusu gündemde.
ERZURUMSPOR: Erzurumspor Kulübü Başkanõ
Cevdet Tamgaç, 350 bin TL borç nedeniyle tüm
futbolcularõn bonservislerini iptal edip amatöre
dönülebileceğinin sinyallerini verdi.
MALATYA: Reklam gelirlerinin düşmesi,
çeklerin ödenmemesi üzerine kaliteli futbolcular
bonservisleriyle satõldõ, ödemeler vadeli çekle
yapõlõyor.
e-posta:ayucelman cumhuriyet.com.tr
Parasõnõ alamayan
futbolcu bize geliyor
TURGAY ŞEREN (Profesyonel
Futbolcular Derneği Başkanõ): Krizi bir
yana bõrakõn, kulüplerimiz aşõrõ
borçlanma yaptõğõ için zaten zor
durumda... Bir de kriz çõktõ. Yabancõ
oyuncularõn arkasõnda UEFA var. Yerli
futbolcularõn çoğu ise para alamayõnca
kulüpleriyle davalõk oldu ve serbest kaldõ.
Elimizde 100’e yakõn dosya var. Geçmişte
sendika kurmuştuk. Ancak bu oluşum da fazla
ilgi görmedi ve kapandõ. Keşke kapanmasaydõ.
PFD BAŞKANI ŞEREN:
FUTBOLDAKİ ekonomik kriz
hakemlere de yansõdõ. Türkiye Futbol
Federasyonu tarafõndan hakem
ücretleri 1 ay gecikmeli olarak
ödenirken hakemler harcamalarõnõ
kendi ceplerinden yapõyor. Dört büyüklerin
kendi aralarõnda oynadõklarõ maçlarõ yöneten
hakemlere yõllardõr ödenen derbi tazminatõ TFF
tarafõndan tasarruf gerekçesiyle kaldõrõldõ.
Hakemlerin maç tazminatlarõnõ Süper Lig’de
kulüplerden tahsil eden, alt liglerde ise kendisi
ödeyen federasyonun indirim gerekçesinin
ekonomik kriz olduğu biliniyor.
HAKEMLER DE ETKİLENDİ
Kriz futbolun topunu patlattõ
Kulüpler ücret ödeyemiyor, 100 futbolcu mahkeme kapısında, 4 büyükler zorlanıyor
Ekonomik sıkıntıyla
çalkalanan futbolda taraftar
tribünleri boş bırakıyor.
G.SARAY
2007 yılı sonunda değeri 199 milyon
TL olan G.Saray Sportif, krizin
başlangıcına kadar yüzde 33 değer
kazandı ve 264.5 milyon TL’lik piyasa
payı elde etti. Kriz sonrasında ise yüzde
16 değer kaybeden G.Saray Sportif yılı
248 milyon TL ile kapatıp kriz öncesine
göre yüzde 24 artışla 2008’e veda etti.
BORSA ÇAKILDI TAKIMLAR DÜŞÜŞTE