22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 11 OCAK 2009 PAZAR 18 SPOR ARİF KIZILYALIN Tüm yerküreyi etkisi altõna aldõğõ halde Türkiye’yi ‘teğet geçtiği’ varsayõlan global kriz, futbol dünyasõnõ ‘vurmaya’ devam ediyor. Turkcell Süper Lig takõmlarõndan Kocaelispor’un ‘iflas’ bayrağõnõ çekmesinin ardõndan Konyaspor, Ankaragücü, Denizlispor, krizin eşiğinde dolaşõyorlar. Bank Asya 1. Lig takõmlarõndan Diyarbakõrspor, ‘kapanmanın eşiğinden’ yerel seçim arifesinde gelen ‘örtülü yardım’la dönerken Sakarya, Kartal, Karşõyaka, Malatya ekonomik darboğazõ aşmak için kampanyalar düzenliyor. Yine belediye destekli 50’ye yakõn TFF 1, TFF 2 ve TFF 3. takõmõnda maaşlar ödenmiyor, SSK primleri yatõrõlmõyor, kamp masrafõ çõkmamasõ adõna deplasmanlara ‘günübirlik’ gidiliyor. İngiltere, İtalya ve Fransa gibi Batõlõ ülkelerdeki Profesyonel Futbolcular Sendikasõ‘nõn Türkiye’deki karşõlõğõ Profesyonel Futbolcular Derneği’ne gelen ‘şikâyet’ dilekçesinin sayõsõ 100’ü aşmõş durumda. Ancak birçok futbolcu, ‘isyankâr’ damgasõnõ yememe adõna Başkan Turgay Şeren’e, “Lütfen işlemlerimizi adımız ve kulübümüz açıklanmadan sürdürün. Hakkımızı ararken, Metin Kurt ağabeyin durumuna düşmeyelim” diyorlar. ‘İddaa da olmasa çorap alamayız’ Adõnõn açõklanmasõnõ istemeyen bir TFF 2 takõmõnõn yöneticisi, yasal bahis oyunu ‘İddaa’ sayesinde ayakta durduklarõnõ itiraf etti. “ İddaa dışındaki tüm gelirlerimiz kesildi. Saha kenarı reklamlarından gelen çekler karşılıksız çıktı. İddaa’dan gelen parayı futbolculara ve teknik kadroya maaş olarak dağıtıp ayakta kalıyoruz. O da olmasa çorap bile alamayız. Bahis meraklısı herkes İddaa üzerinden oynasın. Hiç olmazsa o vergiler Türk futbolunun ayakta kalmasını sağlıyor. Yine de ilk kongrede görevi bırakacağım”diyen yönetici siyasetçilerin mevsimlik yardõmlarõnõn kulüplerde ağõr yaralar açtõğõ görüşünde... Uzmanlar ise Türk futbolunun yaşadõğõ ekonomik krizin en önemli nedenini, ‘yönetim zafiyeti’ olarak açõklõyor. Futbol ekonomisi açõsõndan Türkiye’nin şu an Avrupa’daki ‘en değreli’ 6. ülke olduğuna dikkat çeken ekonomistler, “Kaynak var. Ancak, gelen paranın kullanımı doğru yapılmadığı için futbol 4 büyükler dahil ‘borç’ sarmalında. Kulüpler, Dernekler Yasası’na göre yönetildiği sürece kriz sürer” diyorlar. A N A L İ Z ERDAL BATMAZ Büyük Çöküş 2009-2010’da F utbol Federasyonu Eski Yönetim Kuru- lu üyesi ve Haluk Ulusoy döneminde sponsorların futbol dünyasındaki yerini al- masında başrol oynayan ekonomist Erdal Bat- maz, Türk futbolunda baş gösteren krizi de- ğerlendirirken, “Ne yazık ki Türkiye’de gelir - gider dengesizliği olduğu sürece futbolumuz kriz ortamından çıkamayacaktır. Futbolda kri- zin asıl etkisi 2009-2010’da kendini göstere- cektir. Kulüplerimiz doğru yönetilir, şeffaflığı oturturlarsa bu krizi aşarlar” dedi. Cumhuriyet’in futboldaki krizle ilgili sorula- rını yanıtlayan Erdal Batmaz’ın yaşanan dar- boğazla ilgili saptamaları şöyle: Türkiye’deki ekonomik krizin dünyadaki global krizle bire bir ilişkisi var. Sermaye ha- reketleri ve yatırımların durması, dünya tica- retindeki daralma bizi çok derinden etkiliyor. Özellikle bu etki 2009’da daha da kendisini gösterecek. İstihdamda daralma olacak. Ya- ni bu işsizlik demek... Bu nedenle krizden Türk futbolunun ve futbol endüstrisinin etkilenme- mesi mümkün değil. Yeni sezonda sponsor- luk, gişe ve yayın gelirleriyle forma, eşantiyon vb. gibi satış gelirleri azalacaktır. Futbolun gelir-gider dengesi yok Ne var ki futbolumuzun ekonomik sorun- ları ‘yapısal’dır. Bu çözülmeden geçici önlemler işe yaramaz. Türk futbolunun gelir - gider den- gesinde gider kalemi hep fazla olmuştur. Bu- nun en önemli nedeni ise kulüp bütçelerinin üs- tünde ve getirisi olmayan transfer harcama- larından kaynaklanmıştır. Bu açık, vergi ve si- gorta borçlarının ödenmemesi, banka kredi- leri ve yönetim yardımları yani borçlanma, ka- mu (federasyon dahil) yardımları ve belediye- ler vasıtasıyla kapatılmaya çalışılmıştır. Türk futbolu yayın gelirleri, sponsorluk, gişe gelirleri vb. gibi gelirleri 2008-09 se- zonu başında kriz öncesi realize ettiği için asıl etki 2009-2010 sezonunda kendini gösterecektir. Özellikle kulüp bilançolarının ağırlığının döviz cinsi giderlerden olması bu etkiyi daha da ağırlaştıracaktır. Bu kriz bir- kaç kulüple sınırlı değildir, 4 büyük kulüp de bundan etkilenecektir. Futbolun geliri arttı ama! Haluk Ulusoy federasyonundan sonra ge- lirlerde yaşanan artış, kulüplerden ziyade (en- flasyon gereği gişe gelir artışlarını saymaz- sak) ‘federasyon gelirlerinde’ olmuştur (spon- sorluk gelirleri). Yayın gelirlerindeki artışın kay- nağı ise yayıncı kuruluşun federasyonla yap- tığı anlaşma gereği ‘satılan dekoder sayısının 500 bini geçmesi halinde...’ yayın geliri üze- rinden belli bir yüzdenin federasyona öden- mesi hükmünü içermektedir. Bu artış kısmı kulüplere yansıtılmıştır. Sorun bu ve buna benzer kaynakların kulüpler tarafından nasıl kullanıldığı ve nerelere harcandığının denet- lenmesidir. Geçen günlerde federasyon baş- kanının “Federasyonun gelirlerini arttıracağız” demeci işin yanlışlığını ortaya koymaktadır!.. Asıl olan ‘kulüplerin gelirlerini’ arttırmak ol- malıdır, federasyonun değil!.. Mali kriterler uygulanmalı Kulüplerin idari anlamda değil ama mali an- lamda kötü yönetildiği ortadadır. Burada ‘gö- zetim ve denetim’ yetkisini ‘kullanamayan’ federasyonun da suçu vardır. Bugünkü krizi fır- sata çevirmek, futbolun ve kamu kaynakları- nın şeffaf kullanımını sağlamak için (2001 kri- zinde bankacılık sektörü düzenlemesi BDDK örneği gibi) süratle UEFA’nın mali kriterleri uy- gulamaya sokulmalı; kulüp bilançoları (bütün şirketleri dahil) konsolide olarak bağımsız de- netime tabi tutulmalıdır. Kulüp bütçelerinin bel- li bir yüzdesinden fazlasının örn: yüzde 25 borç- lanmasının önüne geçilmelidir (Mevcut fede- rasyon talimatlarında bu yüzde 25’ten fazlası temlik edilemez diye geçiyor ama uygulan- mıyor). Kulüp gelir ve giderleri şeffaf olarak fe- derasyonun dolayısıyla da kamunun deneti- mine girmelidir. Bugün 4 büyük kulüp dışında diğer kulüplerin çoğunun sağlıklı bir muhase- be sistemiyle mali yapılanmasının olduğu bi- le şüphelidir. Transfer bedelleri mutlaka ger- çeğe uygun kayıtlarla federasyona, dolayısı- sıyla da kamuya açıklanmalıdır. Finansal fair play önemlidir ve Türk futbolunda sağlanma- sı gereken husus budur. Kim, neyi, hangi kay- naktan nasıl elde etmiştir ve nasıl harcamış- tır? Bu soruların yanıtının açıkça verildiği bir ya- pı futbolumuzda oluşturulmalıdır. ŞEFFAFLIK POLİTİKAYA TAKILINCA! Türk futbolunun kurtuluşunun UEFA’nõn şeffaflõk kriterlerinden geçtiğine dikkat çeken uzmanlar, “Örneğin Fransa’da şampiyon olan takım, ödemediği borçları nedeniyle transfer yapamıyor. Ya da İtalya’da bir takımın genel kaptanı (Juventus - Luciano Moggi) oğlunun sahibi olduğu menajerlik şirketi üzerinden transfer yaptığı için hapis cezası alıyor. Türkiye’de böyle bir şeyin olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Örneğin, siyaset desteği ile yönetime gelen Futbol Federasyonu Başkanı, borçlarına rağmen 2. ligden gelen bir takıma ‘Sen eski borçlarõnõ ödemezsen şampiyonluğun geçersiz’ diyebilecek mi? N E Y M İ Ş / A B D Ü L K A D İ R Y Ü C E L M A N Dünya ekonomik krizin içinde çırpınıp duruyor. İş- siz kalanlara her geçen gün yenileri katılıyor. Oysa fut- bolun içinde öyle bir kesim var ki kimileri yılın 365 gü- nü, kimileri de her yıl en az 2 kez krizi yaşar. Bu on- ların değişmez yazgılarıdır. Bunlar futbolu ekmek tek- nesi yapan teknik adamlar ve futbolculardır. Günlerdir kulüplerde büyük bir transfer hareketi var. Zaten daha futbol sezonu başlarken bile transfer tar- tışmalarının başlaması artık olağan hale gelmiştir ki transfer döneminde onu da alalım bunu da alalım di- ye ciddi, araştırmalar yapılmadan alınan futbolcularla, kulüp yöneticileriyle futbolun teknik patronları çoğu zaman ters düşer. Kimin oynayıp oynamamasına ka- rar veren ve takımı yapma yetkisini taşıyan kişi ola- rak teknik direktörle yönetim arasında bir hafif kriz baş- lamış oluyor ki bu sürtüşme aylarca sürer. Sezonun yarısı biterken de sular daha bir ısınır, kulüpten ay- rılmaları istenen futbolcular kendilerine kulüp aramaya başlar, ancak kulübedeki gizli işsizler diken üstünde oturur. Teknik direktörle yönetim arasındaki krizde ise teknik direktörün sözleşmesi karşılıklı olarak anlaş- mayla biter. Teknik direktör TC vatandaşı ise olay bit- miş sayılır, yabancı ise ‘Del Bosque’ örneğindeki gi- bi yıllarca sürer. Her şey tamam, kriz bitti mi; hayır, yeni gelen futbolcular ve teknik direktörlerle yeni sür- tüşmeler ve yeni krizler başlar. Sözün özü şu ki futbolun emekçileri yıl boyu kri- zi yaşamaya alışmıştır. Çünkü futbol çarkı öyle dö- nüyor. Futbolda krizin büyüklüğü futbolcu ve tek- nik direktörün açısına bağlıdır. 2. ve 3. Lig’de oynayan futbolcular krizi zaten 365 gün yaşar. Ekonomik sıkıntı onlar için bir ya- şam biçimidir. Hele Sosyal Güvenlik (!) Yasası çık- tıktan sonraysa ‘vah onların haline...’ demek is- terim açık açık... “İçi seni, dışı beni yakar” der- ler ya, işte öyle bir şeydir futbol. Yılın NYB’si(*) Yıldırım Demirören Yusuf, Türk futbolunda unutamayacağımız bir fut- bolcu. 33 yaşında, 15 yıldır futbol oynuyor. Kıvraklı- ğı, futbol zekâsı asla yadsınamaz. Ama bir gerçek ki onun yaşıtları şimdi futbol sahalarından uzaklarda. İn- sanoğlu her konuda başarılı olsa da doğaya karşı ça- resiz, futbol yaşı da fizik kurallarına göre artık genç işi. Durarak ya da yürüyerek futbol oynamanın dev- ri geçti, hatta insan iradesini ne denli zorlarsa zorla- sın, beyin ne denli genç kalırsa kalsın, fizik kuralları ‘otur oturduğun yerde, halt etme’ der. 1 yılı geride bırakırken yılın futbolcusunu, takı- mını, golcüsünü, yöneticisini, masörünü ne bile- yim her şeyini seçtik ama bana göre yılın saçma- lığını Yıldırım Demirören yaptı. Evet, nasıl yaptı bu saçmalığı, anlayan beri gelsin. Yusuf’a tek la- fım yok, Demirören’in saçmalığıyla Yusuf’un trans- feri bana göre aynı zamanda yılın sürprizidir. Yu- suf’u beğenirsin, ben de beğenirim; Beşiktaş’ta oy- namasını istersin, ben de isterim ama en az 3-5 yıl geç kalmış bir istektir bu. Saçmalığın daniskası ise Yusuf’u almak için hem kasandan 1 milyon TL (1 trilyon) vermek hem de 20 yaşındaki bir genç fut- bolcu Aydın’ı Yusuf’un yolunda kurban etmek... Yıldırım başkan belki cebinden vermiştir bu 1 mil- yonu ama ne olursa olsun şu krizli dönemde ba- bası oğluna yapmaz bu kıyağı. Beşiktaş yönetiminden transfer yetkisini aldığı söy- lenen Mustafa Denizli’nin bu transferden haberi olup olmadığını bilemem; telefonları kapalı. Ama haberdar olduğundan kuşkum yok. Peki, şimdi ne olacak? Yu- suf neden alındı? Beşiktaş’ın gücünü arttırmak, şam- piyonluk yolunda daha iddialı olmak için, öyle mi? Ya da şöyle diyelim; Denizli 10 numaralı forma mı arıyor? Hocam gel seninle Beşiktaş Store’a gidelim, en âlâ bir 10 numara alalım. Yusuf gibi Beşiktaş kad- rosunda en az 5 futbolcu var. Yüzyıldır uçan Kar- tal, şimdi yürüyen Kartal’ı mı oynayacak? Neyse, dediğim gibi Yusuf’a tek sözüm yok; is- temişler, o da gelmiş. İsterim ki Yusuf, Türk futbo- lunda şu anda kimi takımlarda ‘yürüyerek’ futbol oy- nayanlara ders verir, transferini garip karşılayan biz- leri utandırır. Başka ne diyebilirim ki? (*) Ne yapacağını bilmeyen Kriz Futbolcularõn Yaşam Biçimi BEŞİKTAŞ Halka açık spor kulübü şirketleri arasında en küçük piyasa değerine sahip olan Beşiktaş, 2007 sonunda sahip olduğu 79 milyon TL’lik değerini krizle kaybetmiş ve bu rakam 55.6 milyon TL’ye gerilemiştir. Yıl içinde değeri bir ara değeri 104 milyonu bulmasına karşın Siyah- Beyazlıların kaybı yüzde 47. F.BAHÇE 2007 yılı sonu itibarıyla piyasa değeri 825 milyon TL olan Fenerbahçe 2008 Haziran’ına kadar yüzde 91 değer kazanıp piyasa değerini 1 buçuk milyar TL’ye çıkardı. Ancak, krizin derinleştiği 2008 Ağustos’undan sonra müthiş bir düşüş yaşandı ve F.Bahçe Sportif’in değeri 1.1 milyar TL’ye geriledi (yüzde 39 düşüş). Yine de 2008’e genel bakıldığında F.Bahçe yüzde 33 artış yaşadı. TRABZON 2007 sonunda 190 milyon TL değere sahip olan Trabzonspor Sportif, krize kadar yüzde 76 yükseliş yaşadı ve 335 milyon TL’yi gördü. Ancak krizle birlikte yüzde 54’lük gerileme yaşanması Bordo-Mavilileri üzdü. Trabzonspor krizin ardından yıl sonuna doğru 2007’deki rakamlarının da gerisine düşüp yılı 181 milyon TL ile kapadı. PARA YOK, ÇEK VAR! Anadolu kulüpleri iflas bayrağõ çekti KOCAELİSPOR: Kocaelispor’dan alacağõ 300 bin TL’yi bir türlü tahsil edemediği gerekçesiyle mahkemeye giden eski yönetici Şafak Özler isimli işadamõ, kulüp logo ve isim hakkõnõ satõşa çõkardõğõnõ açõkladõ. Bu olay sonrasõ ödemeler kesildi, “Manavdan domates bile alamayız” diyen teknik direktör Yõlmaz Vural görevi bõraktõ. Kemal Aslan, Serhat Akõn gibi isimler bonservislerini alõp kulüpten ayrõldõ, yeni teknik direktör Kaan Dobra 1 gün dayandõ, 14 futbolcu yazgõsõ ile baş başa. KONYA: Yanlõş transferin kurbanõ oldular. Başkan yardõmcõsõ Muammer Bingöl, transfer harcamalarõnõn kasayõ boşalttõğõnõ söyledi. DİYARBAKIRSPOR: Maaş, prim ve alacaklar ödenmediği için Antalya kampõnda maça çõkmayan Diyarbakõrsporlu futbolcular, kentin önde gelenlerinin iktidar partisi AKP’den sağladõğõ “örtülü” kaynakla şimdilik isyandan vazgeçtiler. 6 yeni futbolcu alõnmasõ ilginç bir ikilemdi. HATAYSPOR: TFF 2 B takõmõ Hatayspor’da teknik direktörü Kemal Zencirkıran’ın, görevine kulüpten alacaklarõnõ istediği için son verilmesi krizi su yüzüne çõkarttõ. Futbolcular ödeme yapõlmamasõ halinde antrenmana çõkmayacak. KARTALSPOR: Futbolcu Selçuk Şahin’in kulübünden alacaklarõnõ tahsil edemediği için Futbol Federasyonu’na başvurduğu ve bonservisini aldõğõ bildirildi. Kulüp bazõ oyuncularõnõ bonservisi ile satõp maddi krizden kurtulma yolunu seçti KARŞIYAKA: Süper Lig mücadelesi veren Karşõyaka’da yönetim transfer yasağõ koydu. Personel çõkarma konusu gündemde. ERZURUMSPOR: Erzurumspor Kulübü Başkanõ Cevdet Tamgaç, 350 bin TL borç nedeniyle tüm futbolcularõn bonservislerini iptal edip amatöre dönülebileceğinin sinyallerini verdi. MALATYA: Reklam gelirlerinin düşmesi, çeklerin ödenmemesi üzerine kaliteli futbolcular bonservisleriyle satõldõ, ödemeler vadeli çekle yapõlõyor. e-posta:ayucelman cumhuriyet.com.tr Parasõnõ alamayan futbolcu bize geliyor TURGAY ŞEREN (Profesyonel Futbolcular Derneği Başkanõ): Krizi bir yana bõrakõn, kulüplerimiz aşõrõ borçlanma yaptõğõ için zaten zor durumda... Bir de kriz çõktõ. Yabancõ oyuncularõn arkasõnda UEFA var. Yerli futbolcularõn çoğu ise para alamayõnca kulüpleriyle davalõk oldu ve serbest kaldõ. Elimizde 100’e yakõn dosya var. Geçmişte sendika kurmuştuk. Ancak bu oluşum da fazla ilgi görmedi ve kapandõ. Keşke kapanmasaydõ. PFD BAŞKANI ŞEREN: FUTBOLDAKİ ekonomik kriz hakemlere de yansõdõ. Türkiye Futbol Federasyonu tarafõndan hakem ücretleri 1 ay gecikmeli olarak ödenirken hakemler harcamalarõnõ kendi ceplerinden yapõyor. Dört büyüklerin kendi aralarõnda oynadõklarõ maçlarõ yöneten hakemlere yõllardõr ödenen derbi tazminatõ TFF tarafõndan tasarruf gerekçesiyle kaldõrõldõ. Hakemlerin maç tazminatlarõnõ Süper Lig’de kulüplerden tahsil eden, alt liglerde ise kendisi ödeyen federasyonun indirim gerekçesinin ekonomik kriz olduğu biliniyor. HAKEMLER DE ETKİLENDİ Kriz futbolun topunu patlattõ Kulüpler ücret ödeyemiyor, 100 futbolcu mahkeme kapısında, 4 büyükler zorlanıyor Ekonomik sıkıntıyla çalkalanan futbolda taraftar tribünleri boş bırakıyor. G.SARAY 2007 yılı sonunda değeri 199 milyon TL olan G.Saray Sportif, krizin başlangıcına kadar yüzde 33 değer kazandı ve 264.5 milyon TL’lik piyasa payı elde etti. Kriz sonrasında ise yüzde 16 değer kaybeden G.Saray Sportif yılı 248 milyon TL ile kapatıp kriz öncesine göre yüzde 24 artışla 2008’e veda etti. BORSA ÇAKILDI TAKIMLAR DÜŞÜŞTE
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle