18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 11 OCAK 2009 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER “Ben, Ergenekon’un savcısı- yım” diyen kimdi? Bir günde Türkiye’nin dört bir yerinden koparılıp İstanbul’a getirilen asker, sivil, yazar, sav- cı, yargıç, ama hepsi aydınlığa Atatürk devrimlerine bağlı, din- sel sömürücülüğe karşı kişiler; kimin emriyle sabah karanlığında evle- rinden toplatıldılar? Ergenekon başsavcısının emriyle de- ğilse, kimin isteğiyle? Bir darbeyi önlemekmiş! Bu, o kadar kolay bir işse, neden 27 Mayıs’lar, 12 Mart’lar, 12 Eylül’ler ya- şandı? Dikta yönetimlerine kalkışmamak, yaz- gıyı emellerine alet etmeye girişmemek, Atatürk ilkelerine; devrimlerine sırt çe- virmemek; ülkeyi şeriatçı bir anlayışla yönlendirmeye kalkmamak!.. Bir darbe- yi önlemenin herhangi bir darbe olana- ğına fırsat vermemenin Cumhuriyetle, de- mokrasiyle, yaşamanın kaçınılmaz ol- duğunu bilmek. Türk ordusunda yıllarca görev yapmış, orgeneralliğe kadar yükselmiş komu- tanlar, subaylar, yüzbaşılar, üsteğmen- ler, önemli sorumluluklar yüklenmiş ada- let adamları, ünlü bilimciler, yazarlar, ga- zeteciler, üniversite hocaları bir buçuk yıl- dır hapislerde, hücrelerde!.. Şimdi onun- cu dalga kırkı aşkın Atatürkçüyü de on- ların yanına yolluyor! Suçları nedir? Cumhuriyet’e iki bomba atılmış, birinin evinde eski silahlar bulunmuş, insanlar birbirleriyle telefonda hükümeti eleştirmiş! Başka?.. Başka işe yarar, ele gelir bir ka- nıtlama var mı? Günlerdir süren Silivri mahkemesi neyi araştırıp, neyi bulup ka- nıtladı? Türk toplumu ilgiyle izliyor, ama akla yakın bir gerçekle karşılaşamıyor. “Ben Ergenekon davasının savcısı- yım” diyen kimdi? Başbakan, AKP’nin li- deri Sayın Tayyip Erdoğan Bey! Onun isteğiyle, onun gücüyle, desteğiyle mi ya- pılıyor bütün bu karışık, için- den çıkılmaz, şaşkınlıklar, acılar, işkenceye varan uy- gulamalar?.. Darbeleri yalnız asker yap- maz! Türkiye’yi Atatürk dev- rimlerinin yolunda yürüme- sini, ters çıkmazlara sap- mamasını, çağdaş uygarlıktan ayrılma- masını sağlayan bir ulusal güçtür Ata- türk’ün askeri. Aklın, sağduyunun, ulu- salcılığın, Atatürk devriminin koruyucu- sudur, kalesidir... Evet darbeleri yalnız onlar yapmaz!.. Şu ya da bu yoldan iktidarı ele geçirmiş, ne yaptığını ne ettiğini bilmeyen, ama her türlü çareye başvurup elindeki koltukla- rı yitirmekten korkan bir avuç çirkin po- litikacıdır bu tür işlere kalkışanlar!.. Geçmişte yaşananları nasıl unutabi- lirsiniz? Altı yıldır işbaşında olanlar, Tay- yip’ler, Gül’ler nasıl unutabilirler? Çev- relerinde aklı başında insanlar hiç mi yok? Bu tutumla nereye gidiyorlar, hangi çık- maza?.. Biz yazarların ömrü, yanlış yol- lara düşmüş şaşkın politikacılara akıl yo- lunu anımsatmakla geçti! Bir daha mı, bir daha mı? PENCERE Tertip ve Cephanelik... Susurluk cephaneliği mi?.. İbrahim Şahin cephaneliği mi?.. Ergenekon cephaneliği mi?.. Sabih Kanadoğlu cephaneliği mi?.. Kemal Gürüz cephaneliği mi?.. Tuncer Kılınç cephaneliği mi?.. NATO cephaneliği mi?.. “Şok dalga” ya da “10’uncu dalga” ile birlikte başkent dahil olmak üzere yurdun belirli yörele- rinde kazılar sürüyor... Cephanelikler aranıyor, bulunuyor... Aferin!.. Ergenekon tertibinin koordinasyonu mükem- mel... Ayarlama harika... Eşgüdüm olağanüstü... Ama, gülünç mü gülünç... Neymiş?.. Ergenekon gerçekte Türk Gladyo’su imiş... Susurluk’muş... Vaktiyle İtalya’da NATO’nun yeraltı uzantısı Gladyo’nun icabına böyle bakılmış.. mış.. mış... İşin içine şimdi NATO da giriyor değil mi?.. Bu köşenin yazarı vaktiyle, Türkiye’nin NA- TO’daki konuşlanmasını şöyle vurgulamıştı: “Ucuz asker.. İleri karakol...” NATO’nun örtülü stratejisine göre kuzeyden ge- lecek bir Sovyet saldırısında, Toros Dağları’nın gü- neyinde tutunmaya çalışılacaktı; ama Anado- lu’da komünistlere karşı bir direnme hareketi ör- gütlenecekti... Peki, bu direnişin silah ve cephanesi nasıl sağlanacaktı?.. Yoksa ülkenin çeşitli noktalarında yeraltı silah ve cephane depoları mı oluşturuluyordu?.. Sorunun yanıtı karmaşıktır; ama o yıllarda NA- TO’yu sorgulayan birinin alnına “Derin Devlet” yaf- tayı yapıştırırdı: - Komünist... MİT-CIA işbirliği sıkı fıkı idi... Üstüne Kontrgerilla... Namı diğer Gladyo... Bugün olan bitene komedya mı desek?.. Gladyo ya da Kontrgerilla veya ‘Derin Devlet’, şimdi Ergenekon olmuş, yine bizi sorguluyor... Fark ne?.. O dönemde ‘komünist’ diye sorguluyordu... Şimdi ‘laik’ diye sorguluyor... Evet, iş değişti, artık “laik, Kemalist, aydınlan- macı” olmak suçlulukla eşanlamlı... Türkiye’deki Gladyo’nun ya da Ergenekon’un ve- ya Kontrgerilla’nın tasfiyesi mi söz konusu?.. “Ilımlı İslamcı polis devleti” ne çeviriyor?.. Yeraltı kazılarında ortaya çıkarılan cephanelik- ler İbrahim Şahin’in mi marifeti, NATO’nun mu mi- rası, yoksa işin içinde bir başka numara mı var?.. Ne numarası?.. Bugün Türkiye’nin Başbakanı “BOP Eşbaşka- nı” ve ABD’nin Anadolu’daki “Ilımlı İslam Devle- ti Modeli”nin lideri... Ergenekon tertibi de artık dava değil... Hele İtalya ve benzerlerindeki Gladyo’nun tas- fiyesine hiç mi hiç benzemiyor... Çünkü NATO’nun Avrupa’daki üyelerinde “din- ci devlet” sorunu yok... Ergenekon tertibi açık seçik görülüyor ki ülke- de ‘Gladyo’yu temizlemek bahanesiyle laik mu- halefeti ve askeri tasfiye etmek yolunda bir araç... Araç nasıl kullanılıyor?.. İçeride tutuklular var, ne suçtan yattıkları belli değil, yedi aydır ek iddianame bekleniyor; ama, o da ne?.. Gündeme “10’uncu dalga” giriyor... Ergenekon tertibinin nasıl yürütüleceği artık bel- li... Şişirme fıs fıs iddianamelerle, bitip tükenmeyen dalgalarla, geçmişin bütün cinayetlerini soruş- turmaya katmakla, yasaları hiçe saymakla, ülke- nin önde gelen laik kişilerini gözaltına almakla bu tertip daha ne kadar sürebilir?.. ABD elçisi R. Komer’in makam otomobilinin 6 Ocak 1969 günü ODTÜ bahçesinde yakõlmasõ gençlerce ve vatanseverlerce “II. Kurtuluş Sa- vaşı’nın Başlangıcı” olarak se- lamlanmõştõ. O dönemde Washington’da bü- yük sarsõntõ yaratan olaydan birkaç ay sonra R. Komer geri çekilmiş- ti. Komer’in mektubu, bir dönemin analizi açõsõndan büyük önem ta- şõmaktadõr. CIA’cı Robert Komer Robert Komer ABD’nin sen ön- de gelen “soğuk savaşçı”larõn- dandõr. Meslektaşlarõnõn “Blow- torch Bob” (Ateş Topu) lakabõnõ taktõğõ, Robert Komer, 1922’de Chicago’da doğdu, Harvard’dan mezun oldu. 1947’de yani Soğuk Savaş’õn kotarõldõğõ yõllarda genç yaşõnda CIA’ya girdi. Komer ülkemizde, Vietnam’da- ki pasifikasyon çalõşmalarõ ile ta- nõnõr. Ancak Vietnam’daki “kan- lı görevi” Komer’i tanõmlamaya yetmez, o çok yönlü bir istihbarat- çõdõr. 1960’lõ yõllarda Ulusal Gü- venlik Konseyi’ne giren Komer, Vietnam’a gidene kadar ABD Ulu- sal Güvenlik Konseyi’nin üyesi olarak Ortadoğu’da yoğunlaşõr. Yeni açõklanan ABD resmi belge- leri (FRUS) Komer’in Ulusal Gü- venlik Danõşmanõ sõfatõyla o yõllarda Ortadoğu’da cirit attõğõnõ, bu arada 1962’dan itibaren Kürt Sorunu’na da bulaştõğõnõ ortaya koyuyor. 40. Yõlõnda Komer’in Arabasõ Dr. Cüneyt AKALIN Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Yine Dalga Dalga Geliyorlar! Arkası Sa. 8. Sü. 1’de
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle