25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 EYLÜL 2008 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Bekçiyi Zayıflatmak PENCERE Aynaya, Yüzümüze Bir Baksak... Doğrusunu isterseniz, bunca yıldır iyi-kötü, gü- zel-çirkin, olumlu-olumsuz olaylarla haşır neşir ya- şadığım, havasını ciğerlerime çektiğim, toprağı- nı çiğnediğim ve öptüğüm ülkemin 21’inci yüz- yılda bu durumlara düşebileceğini düşünemez- dim... Televizyonu mu açıyorsunuz?.. Karşınıza TRT mi çıkıyor?.. Devletin radyosu, televizyonu, ülke iletişiminin can damarlarıdır; ulus-halk doğruları, haberleri ve gerçekleri gıllıgışsız, yansız, en güvenilir içeriğiyle öğrenmek istiyorsa, TRT’ye başvurmalıdır değil mi... Peki, bu TRT dahil olmak üzere, RTÜK’ün (Rad- yo Televizyon Üst Kurulu) başında kim var?.. Zahid Akman.. Hem suçlu.. Hem güçlü.. Almanya Akman için ne diyor: “- Türk medyasının en yüksek kademesindeki denetçi...” Almanya aynı zamanda savcısıyla, yargıcıyla Za- hid Akman’ın göğsüne ‘suçludur’ levhasını astı... Adam hâlâ RTÜK’ün başında saltanatını sür- dürüyor... Yalnız Zahid Akman mı?.. Almanya’da sonuçlanan Deniz Feneri davası- nın kararında, Türkiye’de yaşayan nice suçlunun ve şüphelinin adı geçiyor... Suç ne?.. Dolandırıcılık!.. Hem de Müslümanlığı, Allah’ı, Hazreti Pey- gamber’i öne sürerek yürütülen dolandırıcılık... Dolandırıcılık iktidarın tepesine dek tırmanıyor, AKP’nin üst yönetimini de kucaklıyor... Ama, Türkiye’nin hukuk, adalet, hükümet, savcılık kesiminde tısss yok... Peki, Türkiye’de ne var?.. Haber: Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan E. Orgeneral Şener Eruygur cezaevin- de beyin kanaması geçirdi... Tüm yaşamını bu ülkeye ve devlete hizmetle ge- çirmiş Eruygur’un suçu ne?.. Dolandırıcılık mı?.. Haşaaa... Eruygur’un suçu bilinmiyor... Savcılık iddianamesi ne zaman yazılacak da E. Orgeneral mahkeme karşısına çıkabilecek bilin- miyor... Ama, Ergenekon soruşturması denilen hukuk dışı süreçte, Eruygur, hiç gereği olmadığı halde tutuklanarak bir bakıma ölüme mahkûm ediliyor... Neden?.. Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı ol- duğundan mı?.. Yoksa İslamcı iktidarın açık seçik siyasete dönüştürdüğü asker düşmanlığından mı?.. Almanya’daki savcının dolandırıcılıktan suçla- dığı AKP takımı dışarda, Türkiye’nin en önemli devlet görevlerinde... Neyle suçlandığı bilinmeyen E. orgeneraller içer- de... Ve Eruygur bu hallere dayanamayıp beyin ka- naması geçiriyor... Aynaya, kendimize, yüzümüze bir baksak di- yorum... Ama bakılacak yüz kaldı mı?.. A KP yeni dönemde “Hu- kuk Uyuşmazlıkların- da Arabuluculuk Ka- nunu Tasarısı” adõnõ ta- şõyan bir düzenlemeyi TBMM’ye sunma hazõrlõğõ içinde bu- lunuyor. AKP’nin, demokratik, laik Cumhuriyeti geliştirip güçlendirme yo- lunda olumlu bir çalõşmasõ olmadõğõnõ, olamayacağõnõ artõk herkes biliyor. Ki- mileri bu nitelememizi önyargõlõ bir yak- laşõm olarak görebilir. Ancak iktidarõn beş yõlõ aşan uygulamalarõnõn yönü ve amacõ açõk bir biçimde karşõmõzda du- ruyor. Çok özet bir anlatõmla, uyuş- mazlõğa düşen kişileri yargõ yerlerinde dava açmak yerine aralarõnda anlaşarak birlikte seçecekleri arabulucu eliyle sorunlarõnõ çözmeye yönlendiren yeni tasarõyõ da ister istemez aynõ bakõş açõ- sõyla incelemek zorunda kalõyoruz. Tasarõya göre arabulucular Adalet Ba- kanlõğõ’nca yetkilendirilen, “sistema- tik teknikler uygulayarak, görüş- mek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını ger- çekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız” kişilerdir. Arabuluculuk zorunlu bir yöntem de- ğildir. Arabulucunun ücreti, yanlar arasõnda daha başka bir yöntem saptanmamõşsa “faaliyetin sona erdiği tarihte yü- rürlükte bulunan Arabulucu Asgarî Ücret Tarifesine göre belirlenecek” ve giderlerle birlikte yanlarca eşit olarak karşõlanacaktõr. Tasarõ çok kapsamlõ ve ayrõntõlõ bir kurumlaşmanõn üstyapõsõnõ oluştur- maktadõr. Adalet Bakanlõğõ’na bağlõ olarak Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde bir Daire Başkanlõğõ açõl- makta, yeteri kadar tetkik hâkimi, de- netim görevlisi ve diğer uzman perso- nelin, eğitim kurumlarõnõn, eğitimcile- rin, sicil görevlilerinin çalõştõrõlmalarõ ön- görülmektedir. Ayrõca geniş katõlõmlõ bir Arabuluculuk Kurulu ile toplumsallõk sağlanmaktadõr. Böylece daha birçok ki- şinin görev alacağõ, para kazanacağõ, devlete bağõmlõ, benzerleri gibi olduk- ça hantal bir yapõ ortaya çõkmaktadõr. Çarpık girişim Ülkemizde yargõnõn henüz giderile- memiş onca sorunu varken AKP iktidarõ acaba neden böylesine çarpõk bir giri- şime gereksinim duydu?.. Tasarõnõn genel gerekçesinde Birleşmiş Millet- ler’den, Avrupa Birliği’nin kimi öneri- lerinden, başka ülkelerdeki uygulama- lardan söz edilmesine karşõn, yazõlan- lardan anlaşõlõyor ki, Türkiye’nin ulus- lararasõ ilişkileri bağlamõnda böyle bir yükümlülüğü bulunmuyor. Anõmsana- cağõ gibi “Milli Görüş” temelinde ör- gütlenen gelmiş geçmiş bütün siyasal partiler, her dönemde Türkiye’nin yar- gõsal yapõlanmasõna karşõ çõkmõşlar, insanlarõn kendi inançlarõna uygun dü- şen yasa ve yöntemlerle yargõlanmala- rõ gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Bunun kişisel bir hak, demokratik bir özgürlük olduğunu savunmuşlardõr. Değindiğimiz son girişim de, AKP’nin daha önceki ta- sarõmlarõnda olduğu gibi, Avrupa Bir- liği’ni öne sürerek Cumhuriyetin temel ilkelerinden biri olan yargõ birliğini ortadan kaldõrmayõ amaçlõyor. Tasarõda adõ geçen ve hukuk uygu- lamasõnda daha önce hiç bilinmeyen “sistematik teknikler” nelerdir? Ta- sarõnõn 2. maddesinin gerekçesinde, “arabulucu, sadece sistematik bir biçimde iletişim teknikleri uygulamak suretiyle, taraflar arasında iletişi- min kurulmasını kolaylaştırır ve di- yalog sürecinin işlerlik kazanmasına ve bunun canlı tutulmasına katkı sağlar; taraflara rahat ve özgür bir müzakere ortamı yaratmak suretiy- le, sorumlulukları kendilerine ait ol- mak üzere çözümü kendilerinin bul- masına yardımcı olur” deniliyor. Ya- ni uyuşmazlõğõn çözümü, gerekçenin de- yişiyle “haklıyı veya haksızı bulma- ya değil”, arabulucunun “ikna ve tel- kin” biçimindeki söylemlerinin etkin- liğine kalõyor. Bu yönteme, aldatma, baskõ veya tehdit de denilebilir. Ara- bulucunun önünde hiçbir kural, hiçbir engel yok. Dilerse, kendisini seçen yanlarõn veya görevlendiren ortak yet- kilinin beklentileri doğrultusunda, din kardeşliği, tarikat kurallarõ, cemaat iliş- kileri, aşiret töreleri, ulusal ve õrksal ge- lenekler, hatta mafya yasalarõ temelin- deki gerekçelerle yanlarõn uzlaşmasõnõ sağlayacaktõr. Örneğin bir trafik kaza- sõ tazminatõnõn, yanlar arasõndaki borç ilişkisinin arabulucunun yönlendir- meleri doğrultusunda şeriat hukukuna göre çözümü de sağlanabilecektir. Bu tür çözümlerin gönüllülük temelinde- ki anlaşmalar biçiminde sunulmasõ çok yanlõştõr. Hani son günlerde çok sõk kullanõlan bir deyim var, “mahalle baskısı”. Hak arama özgürlüğü de adõm adõm mahalle baskõsõ altõna alõn- mak isteniyor. Bu yolla ulaşõlabilecek her uzlaşmanõn büyük ölçüde tarikat, aşiret, cemaat ve benzer doğrultudaki yasal veya yasadõşõ örgütlerin baskõ- sõyla sağlanabileceği açõktõr. Özel Şeriat Mahkemeleri mi Geliyor? Güney DİNÇ Hukukçu Denilebilir ki, “iste- yenler günümüzde de benzer yöntemlerle uz- laşmaya varabiliyorlar. Bunun bir yasayla gü- vence altına alınmasında ne sakınca olabilir?” Gerçekten yanlar doğru- dan kendileri, yakõnlarõ veya avukatlarõ aracõlõ- ğõyla, hakemler yoluyla diledikleri zaman sorun- larõnõ aralarõnda görüşerek çözebilirler ve çözüyorlar. Ancak böylesine özel gi- rişimlere devletin kurum- lar oluşturarak, kurallar koyarak karõşmasõ gerek- miyor. Arabuluculuk Ya- sa Tasarõsõ’nõn asõl bü- yük sakõncasõ da bu yön- lerinden ileri geliyor. Ör- neğin tasarõnõn 13/1. mad- desinde “Mahkeme, ta- rafları arabulucuya baş- vurmak konusunda ay- dınlatıp, teşvik edebilir” deniliyor. 15/5. madde- de, dava açõldõktan sonra yanlarõn birlikte arabulu- cuya başvuracaklarõnõ bil- dirmeleri yargõlamanõn iki kez üçer aylõk sürelerle er- telenmesini öngörüyor. Yani mahkeme, yasa ile, “Bu uyuşmazlığı çöz- meyi ben beceremem, sen önce arabulucuya git” demeye zorlanõyor. 18. madde ise, arabulu- cunun katõlõmõ ile oluşan “anlaşma belgesi”ne ke- sinleşmiş bir mahkeme kararõnõn gücünü tanõyor. Öyle ki, bu belge, İcra Yargõcõ’nõn onayõndan sonra doğrudan icra dai- releri eliyle uygulanabi- lecektir. Böylece laik Tür- kiye Cumhuriyeti’nin yar- gõ yerleri, ülke sõnõrlarõ içinde şeriat yasalarõ te- melinde gerçekleşen çö- zümleri de onaylayõp uy- gulamak zorunda kalabi- leceklerdir. Tasarõda, ka- mu düzenini ilgilendiren konular kapsam dõşõnda bõrakõlmõş gibi gösterili- yor. Sakõn bu görünüm kimseyi aldatmasõn. AKP, genel gerekçede gelecek- teki girişimlerinin yönünü de açõklõyor. Diyor ki, “Alternatif uyuşmazlık çözümleri ceza yargısı ile idarî yargı alanında da kabul edilmektedir. An- cak, özel hukuka ilişkin uyuşmazlıkların niteliği ve arabuluculuk yön- temlerinin de farklı ol- ması nedeniyle, ceza ve idarî uyuşmazlıklardan ayrı olarak düzenlen- mesinin isabetli olacağı düşünülmüştür.” Yani sözün kõsasõ birinci adõm tutarsa, ardõndan ceza hu- kuku ve idari yargõlama düzeni de, allõ pullu laf kalabalõğõ içinde yok edi- lecek demektir. Aklõna estiğinde herkesi kolayca aldatõp ardõna takabilece- ğini sanan AKP, artõk ive- dilikle yargõdan elini çek- melidir. ORGENERAL Başbuğ’un tam şu sıra ulus devlet kavramının bu ül- ke için taşıdığı önemi vurgulaması boşuna değil. Çünkü, görünürde iyi niyetlerle ileri sürüldüğü söylenen “Türkiye AB için gerekli reformları mutlaka yapmalıdır” baskıları yeni- den artmıştır. Kafkaslar’da olup bitenler, yalnız ABD’nin değil, AB’nin de bölgede- ki çıkarları açısından bu ülkenin kendilerine ne kadar yararlı olabile- ceğini tekrar anımsatmıştır. Hatta Avrupa’daki bazı sivri akıllılar Gür- cistan’ın Ankara’ca öncülük edilecek bir “garanti” statüsü altına alınma- sından bile söz etmeye başladılar. Bizdeki bazı sivri akıllılar da “Kaf- kaslar’da işbirliği ve istikrar” tasa- rımlarıyla böyle bir role soyunmaya can atar tutuma geçtiler. Aslında bütün bunlar bizlere Ba- tı açısından Türkiye’ye biçilmek is- tenen temel rolün ne olduğunu açıkça gösteriyor: Bölgede, yani yalnız Kafkaslar’da değil, Ortado- ğu’da ve bir bakıma Balkanlar’da “is- tikrar bekçiliği”. Öyle anlaşılıyor ki, bu düşünce Türkiye’nin AB’ye tam üye ya- pılmasına karşı çıkanları yola getir- mek için kullanılan en güçlü koz sa- yılacak. Dönüp dolaşıp hep o nok- taya, yani “bölgesel bekçilik” dü- şüncesine gelinmekte. Başka ko- nulardan, örneğin Türkiye’nin Av- rupalılık kavramına getirebileceği katkıdan, ekonomik yararlardan fa- lan söz eden pek yok. Ancak, özde böyle bir rol için An- kara’nın tam üye yapılmasından yana olanlar, Türkiye’nin niçin iyi bir “istikrar bekçisi” olabileceği konu- suna yeterince kafa yormuş değil- ler. Tam tersine, kendileri için çok yararlı saydıkları rolün oynanması- nı güçleştirecek isteklerde bulun- maktan da geri kalmıyorlar. Üstelik, bunu yaparken Türkiye’ye çok bü- yük bir hizmette bulunduklarını, An- kara’nın kendilerince istenenleri ye- rine getirmekle daha demokratik, daha çağdaş bir ülke olacağını id- dia ediyorlar. “Reformlar bir an ön- ce yapılsın” derken hep bu tavrı ser- gilemekteler. Oysa, bir bakıyorsunuz, “yapılsın” dediklere reformlar, Türkiye Cum- huriyeti’nin asıl gücünü oluşturan ulus devlet niteliğini zayıflatıcı, hat- ta ortadan kaldırıcı adımlar içer- mekte: Sevr’in ve Lozan’ın kabul et- tirdiği “azınlık” statüsünü aşan, Os- manlı’da bile bulunmayan “Müslü- man azınlıkla” kavramını getiren, Kürt kökenli ve Alevi mezhepli va- tandaşları azınlık durumuna sokan, devletin yönetim yapısını değiştirip kolay avlanabilir yerel örgütlenme bi- çimleri getiren, eğitimde kendileri- nin kabul etmediği “anadilde öğre- tim” sistemi gibi. Çelişkiye bakın: Kendi çıkarlarına hizmet açısından yararlı gör- dükleri bir üyelik statüsü uğruna Tür- kiye öyle şeyler yapmalı ki, bir yan- dan bölgesel istikrar bekçisi yapı- lırken, öte yandan da olabildiğince zayıflatılsın ve kolayca sömürülebi- lir bir devlet durumuna indirgensin. Bekçilik önerilirken zayıflatılmak is- tenen başka devlet görülmemiştir. mumtazsoysal@gmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle