03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada 2 günde Van’dan İstanbul’a geliyorlar. TIR kasası sü- rekli kapalı... Simsarlar mültecileri İstanbul K. Çek- mece Kayabaşı köyü yakınlarındaki bir araziye bı- rakıp bölgeyi terk ediyor. Mültecilerin 13’ü TIR’ın için- de havasızlık nedeniyle boğuluyor. Bu tür haberler genellikle Ege açıklarından geli- yordu. Afrika’dan, Asya’dan gelen mülteciler Avru- pa’ya ulaşmak için simsarlara teslim oluyor. Yarı çü- rük teknelerle Ege’ye... Hava iyi olursa ilk adalardan birine ulaşılıyor. Olmazsa, ölümlerden ölüm beğen... Türkiye, ne yazık ki “rota ülkelerden”. Rusya’nın uzuuun coğrafyası, Asya-Avrupa kaçakçılık hattını Türkiye üzerine çekiyor. Akdeniz de Afrika ile Av- rupa’nın arasına girince kara kıtanın mültecileri de umudu Türkiye üzerinden arıyor. Türkiye gibi sorunlu bir başka ülke de Fas. Ce- belitarık’ı geçip uygarlığa ulaşmak isteyenlerin ya- şamı fırtınanın şiddetine bağlı. Artınca tekne bir el hareketinden daha kısa sürede ters dönüyor ve umutlar boğazın dibinde düğümleniyor. Her insan kaçakçılığına ilişkin vahşet haberi ben- de ilk, küreselleşmeyi çağrıştırır. Nedir küreselleşme? Adı üstünde canım; dünya bir köy haline geliyor... Artık sermayenin, eşyanın, hizmetin serbest dola- şımı mutlak... Ee, iletişim olanakları da genişlediği- ne göre küreselleşme dünyayı ortak paydaların da- ha da arttığı, yaşanılası bir yer haline getiriyor! Başlangıçta küreselleşme tartışmaları böyleydi... Zamanla görüldü ki, finans ülke sınırı tanımıyor, kü- resel turunu istediği gibi atıyor... Ya insan? O yasak... Refah dengesi zengin ülkelerin lehine olağanüs- tü değişince, fakir ülkelerin insanları da çareyi, yurt- larını terk etmekte buluyor. Nasıl? Girişte aktardığımız haberde olduğu gibi! Yazı aramızda; zengin ülkelerin orta halli girişim- cileri bu insan kaçakçılığına çok da karşı çıkmaz. Ne- den mi? Düşünün, kendi ülkenizin işçisi aylık ücretinin dol- gun olmasını istiyor. Sürekli sosyal haklardan bah- sediyor. Yıllık zamdan ödün vermiyor. Çalışma ko- şullarının sürekli daha iyi olması için bastırıyor... Di- yelim ki ülkeye kaçak yollardan girmiş bir kişi, iş arı- yor. Böyle bir yere kapağı attı mı, ne dolgun ücret- ten söz açar ne çalışma süresinden... Hatta iş ola- nağı sağladığı için mültecinin hayır duasını bile alır! Kendi ülkesinin işçisine de “bu kadar çok hak hu- kuk deme, senin yerine başkasını bulurum” der... Tarihte bilinen ilk köle ticareti Afrika’dan Portekiz’e yapıldı. 1441’de Moritanya kıyılarından yakalanan 12 kişi Lizbon’a götürüldü ve satıldı. Ticaret o kadar bü- yüdü ki, Avrupa’ya Amerika eklendi... O dönemde kölelik insanların zorla alınıp götü- rülmesine ve satılmasına dayalı bir sistemdi... Bugün ise insanlar, kendi iradeleriyle yasadışı yol- ları kullanıp ülkelerini terk ediyor ve adeta “bizi kö- le yapın” diye gelişmiş ülkelere yalvarıyor! Ve buna biz, küreselleşen dünyanın gelişimi di- yoruz! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada şey ona göre belirlenir” diyordu. “Referansı İslam olan bir düşünceyi temsil et- tiğini” söylüyordu. 2002 yılında tek başına iktidara geldiğinden be- ri şimşekleri üzerine çekmemek için bu görüşleri eskisi kadar açık seçik ifade etmedi ama, deği- şik üslupla yineledi, devlet içindeki uygulamalarla destekledi. Başsavcı’nın iddianamesi dinci kuralların uy- gulanmasına göz yuman, destek açıklamalarıy- la ulusu laiklikten uzaklaştırmak için elinden ge- leni yapan RTE örnekleriyle dolu. Son örnek, Konya’nın Balcılar beldesindeki fa- cia. Bu memleketi Atatürk’ten sonra bugünlere ge- tiren siyasiler kadar askeri yönetimler de sorumlu. Terör ve anarşiyi temizlemek amacıyla devle- ti ele geçiren Evrensel Kenan Bey’in liderliğin- deki 12 Eylül darbesi; izinsiz Kuran kursları ile ta- ze beyinleri karanlık din eğitimi vererek yıkayan cemaatlerin kurduğu yatılı okul ve pansiyonları kamulaştırmayı düşündü. Sanırım bu konuda bir yasa da hazırlandı ve sonra... ne oldu ise oldu; gizli, izinsiz yurtların engellenmesini sağlayacak önlemlerden birden vazgeçildi. Sağdaki parti liderlerinin seçimlerde bölgele- rindeki etkilerine göre tarikat ve cemaat liderle- riyle pazarlığa giriştiklerini biliyoruz. Bugün gelinen noktada durum nedir? RTE ile birlikte yaşanan son yıllar gericiliğin, din eğitiminin, izinsiz Kuran kurslarının altın yılları. Laiklik karşıtı hareketlerin odak noktası oldu- ğu Yüksek Mahkeme’ce saptanan RTE, izinsiz, kaçak Kuran kursları açanlara, eğiticilerine ve- rilen cezaları kaldırdı. Kaçak kurslara göz yum- du. Laik devletin Başbakanı bu zat; bu durumu “ka- çak Kuran kursları diye bir ifadenin kanunun ru- huna aykırı olduğunu” öne sürerek savundu. RTE “Kuran öğrenilir” diyordu ve...“Kuran’ı öğ- renmeye kimsenin suç ifadesi kullanamayacağı- nı” söylüyordu. Neredeyse bir dönemde Çin’de okullarda, kamu alanında çalışanların her gün bir saat top- lu olarak Mao öğretilerini okumaya zorunlu tu- tuldukları gibi, ellerinden gelse Kuran’ın her gün okullarda, kamu ve özel kurumlarda bir sa- at birlikte okunmasını emredecekler! Hiç kuşkunuz olmasın Avrupa Birliği’nden de destek görerek. Balcılar beldesi faciası Kuran kurslarının iç- yüzünün anımsanmasına olanak sağladı. Küçük kız öğrencilerin öldüğü veya yaralandığı bina her açıdan yasakların himayesinde. Küçü- cük bir beldede bir de erkek yurdu diye açılmış. İzinli izinsiz, din öğretimi yapan binalar bir çe- şit “devletin, yasaların, hükümetin himayesine mazhar”. Böyle bir binanın ruhsatlı olup olmadığını soracak babayiğit bir vali ve kaymakamı ara da bul. Öğrenci yurdu adı altında kaçak Kuran kursu eğitimi veren yurtların -ülke çapında- sayısını AKP biliyor ama devlet biliyor mu, bilse bile RTE ka- fasındaki bir başbakan varken, soruşturmaya ce- saret edemiyor. Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu, yı- kılan kurs yurdunun “Diyanet İşleri Başkanlığı ile hiçbir organik bağı olmadığını” söylüyor. Konya Müftüsü, çöken binadaki yurtta “ne eği- timi verildiğini” bilmediğini itiraf ediyor. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik olay günü ortalıkta yok! Din dedin mi, dinle ilgili eğitim dedin mi dev- lette akan sular duruyor. Yasalar işlemiyor. Ve... basında cemaatlere ait -bilinen- Kuran kurslarının sayısı açıklanıyor. Sadece Konya’da yurt sayısı 110, resmi Kuran kursları ise 303... Önce bu olayla ortaya çıkan gerçeği, başta RTE, bütün ilgililerin sorumlu olduğunu kabul et- meliyiz. Balcılar faciası ne ilk ne de son. Allah’ın tak- diridir deyip geçenler sayesinde bugün yaşa- nanlar yarın unutulur. Bakarsınız devran yine o devran! Zira bu konudaki eleştirilen, saptanan ger- çeklerin bir nefeslik ömrü var! [email protected] SAYFA 3 AĞUSTOS 2008 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 29 Edirne B 32 Kocaeli B 31 Çanakkale B 31 İzmir A 35 Manisa A 36 Aydın A 40 Denizli A 38 Zonguldak B 28 Sinop PB 28 Samsun PB 28 Trabzon Y 27 Giresun Y 27 Ankara B 32 Eskişehir B 30 Konya B 29 Sıvas PB 29 Antalya B 40 Adana B 36 Mersin B 33 Diyarbakır A 43 Şanlıurfa A 43 Mardin A 41 Siirt B 42 Hakkâri B 37 Van B 32 Kars PB 29 Oslo Y 22 Helsinki Y 18 Stockholm Y 21 Londra Y 21 Amsterdam Y 20 Brüksel Y 22 Paris B 24 Bonn B 22 Münih Y 27 Berlin B 28 Budapeşte Y 31 Madrid B 38 Viyana PB 28 Belgrad PB 31 Soyfa PB 29 Roma PB 28 Atina PB 29 Zürih PB 29 Moskova Y 21 Aşkabat Y 37 Astana Y 22 Taşkent Y 45 Bakû Y 29 Bişkek Y 38 Tiflis Y 34 Kahire B 34 Şam B 37 Yurdun kuzeydoğu ke- simleri parçalı ve çok bulutlu, orta ve doğu Karadeniz kıyıları ile Artvin, Tokat ve Arda- han çevreleri kısa süreli sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yurdun güney doğu kesimlerinde mevsim normallerinin üzerinde seyretmeye devam edecek. /IŞIL ÖZGENTÜRK Keriz Silkelemek İMKB’de hafta başõndan karar açõklanõn- caya kadarki dönemde büyük alõcõlar şöyle sõralanõyor: 125.3 milyon YTL ile Morgan Stanley ve 121.4 milyon YTL ile EFG Ya- tõrõm, 55.2 YTL ile Ekspress ve 52 milyon YTL ile Raymond. Piyasalar coşmuş ha! Doğrusu sadece yabancõ yatõrõmcõlar değil, Anayasa Mahkemesi de tam bir silkeleme yaptõ. Mesela ben sõradan bir yurttaş olarak on üye tarafõndan irticai hareketlerde odak ha- line geldiği kabul edilen bir partinin neden kapatõlmadõğõnõ pek anlayamadõm? Madem öyle.. bence para cezasõ filan da ve- rilmemeliydi. Şu daha iyi olurdu: “Biz on ki- şi sizi suçlu bulduk, ama gönlümüz el- vermediği için size ceza vermiyoruz.” Bu ne biçim hukuk? Bu Türkiyeli bir hu- kuk.. yersen! Festival jürileri bile daha adildir. Rusya se- yahati hepsine hayõrlõ olsun... Vallahi bu ülkeyi anlamak olanaksõz. Do- ğalgaza yeniden yüzde 16.8 zam gelmiş; mu- habir, esnafõ dolaşõp soruyor: “Kararı nasıl karşılıyorsunuz?” Esnaf ağzõ kulaklarõnda, “Şeker gibi bir karar abi” diyor, “lokum gibi bir karar”... Allah Allah.. gerçekten ben mi safõm durumu anlamõyorum!.. İçlerinde siftah yapmadan gün geçirenler var, her gün binlerce küçük işyeri kapanõyor ama onlar hâ- lâ umutlu. Umut Mehmet’in ekmeği ye Mehmet ye!.. Güngören’de 17 masum insanõn ölümüne neden olan terör olayõnõn ardõndan Deniz Baykal kitlesel bir protesto hareketi yapõl- masõnõ canõ gönülden diledi. Gerçekten tõp- kõ İspanya’daki gibi kitlesel bir hareket teröre en iyi yanõt olurdu. Şimdi hazõr partisi ka- patõlmamõşken Başbakan’a sesleniyorum: Şu her dakika övündüğünüz yüzde 47 ço- ğunluğu, terörü lanetlemek için neden so- kaklara dökmüyorsunuz? Türban için militanca direnen gençleri, ay- dõnlarõ nerede? Terör onlarõn da sorunu.. neden sokakla- ra çõkmõyorlar? Hayal olsa bile güzel.. düşünsenize, her par- tiden, her görüşten milyonlarca insan sessizce sokaklarda ve terörü lanetliyor! Ve tüm parti liderleri de onlarla birlikte yü- rüyor. Yapma Işıl, olmayacak hayaller kurma, bi- zim İspanya olmamõz için daha bin fõrõn ek- mek yememiz gerekiyor. Bin fõrõn! Baştarafı Arka Sayfada ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yar- gõtay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sabih Kanadoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin AKP davasõnda yaptõğõ oylamanõn anayasanõn 69. maddesi ile Ceza Muhakemeleri Yasasõ’nõn 229. maddesine aykõrõ olduğunu söyledi. Oylamanõn 3 ayrõ aşamada yapõlmasõ gerek- tiğini ifade eden Kanadoğlu, kapatma yö- nünde oy kullanan 6 üyenin oyunun, en ha- fif cezayõ isteyenlerin oyuna eklenmesinin ka- rarõ “hukuken sakatladığını” belirtti. Kanadoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin ka- rarõyla ilgili olarak Cumhuriyet’e yaptõğõ açõklamada önemli tespitlerde bulundu. “Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karar hukuken sakat bir karardır” diyen Kana- doğlu, mahkemenin yaptõğõ oylamanõn ana- yasanõn 69. maddesinin 6. fõkrasõ ve Ceza Mu- hakemesi Yasasõ’nõn 229. maddesinin 2. ve 3. fõkralarõna aykõrõ yapõldõğõnõ söyledi. Mah- keme Başkanõ Haşim Kılıç’õn açõklamalarõ- na göre, tek oylama yapõldõğõnõn anlaşõldõğõnõ ifade eden Kanadoğlu, bu oylamada 6 üye- nin temelli kapatma, 4 üyenin Hazine yardõ- mõnõn yarõsõndan mahrum bõrakma yaptõrõ- mõnõn uygulanmasõ, başkanõn da red oyu kul- landõğõnõ anõmsattõ. Anayasanõn 69. maddesinin 6. fõkrasõna gö- re ilk oylamanõn davalõ partinin laiklik kar- şõtõ eylemlerin odağõ olup olmadõğõ konusunda yapõlmasõ gerektiğini belirten Kanadoğlu, bu oylamanõn sonucunun “evet” olmasõ duru- munda ikinci aşamaya geçilmesi ve eylem- lerin ağõrlõğõ-hafifliği yönünden uygulama ya- põlabilmesi için oy kullanõlmasõ gerektiğine işaret etti. Bu oylamaya Ceza Muhakemele- ri Yasasõ’nõn 229. maddesinin 2. fõkrasõ uya- rõnca red oyu veren üyenin de katõlmasõnõn zorunlu olduğuna değinen Kanadoğlu, şöy- le devam etti: “Buradan çıkacak sonuçta eğer, kapat- ma yönünde kullanılan oy miktarı nitelikli çoğunluğa yani 7 rakamına ulaşmadı ise, o takdirde devlet yardımından tamamen ya da kısmen mahrum bırakma yaptırı- mının kabul edildiği sonucuna göre, 3. aşa- maya geçilip yine 11 üyenin katılımıyla bu yaptırımın 1/2’den aşağı olmamak üzere, oylanması zorunluydu. Bu üç aşama oy- lamanın tek oylama ile yetinilip dikkate alınmaması, yapılan oylamayı hukuken sa- kat hale getirmiştir.” Anayasa Mahkemesi kararlarõnõn kesin olduğunu ve bu kararlara karşõ olağan ya da olağanüstü yasa yollarõna gidilemeyeceğini belirten Kanadoğlu, “Bu durumda, huku- ken sakat olmasına rağmen, uygulanma- sı gerekli bir Anayasa Mahkemesi kararı mevcuttur ve bu karar hukuki sakatlığı ile birlikte hukuk tarihindeki yerini almıştır” dedi. Mahkeme üyelerinden 6’sõnõn en ağõr yaptõrõm olan “temelli kapatma” yönünde oy kullandõğõnõn altõnõ çizen Kanadoğlu, şunlarõ kaydetti: “Bu altı kişinin Hazine yardımından ta- mamen ya da kısmen mahrum bırakma yaptırımı için yapılacak oylamada en ha- fif yaptırımın uygulanması yönünde oy kullanacaklarını düşünmenin yeri yoktur. Ceza Muhakemeleri Yasası’nın 229. mad- desinin 3. fıkrasındaki toplama ancak bundan sonra gündeme gelebilirdi. Şim- di yapılan iş, en ağır yaptırım isteyenlerin, en hafif yaptırım isteyenlere eklenmesi su- retiyle davalı partinin muhtemel geri ia- de etmesi gereken Hazine yardımının da- ha az tahakkuk etmesini sağlamış olmak- tadır.” Kanadoğlu, yüksek mahkemenin kararõnõn hukuken sakat olduğunu belirtti ‘Oylamadaki toplama işlemi hatalı’ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, bazı açılış törenlerine katılmak üzere Bursa’nın Büyükorhan ilçesine gi- derken yol güzergâhında bulunan Erenler köyü sakinlerince durduruldu. “Suyumuza dokunma”, “Canımızı veririz, suyumuzu vermeyiz”, “Taşo- cağına hayır” yazılı pankartlar taşıyan köylüler, Bakan Çelik’ten Bayköy’de faaliyete başlayan mermer ocağının kapatılmasını istedi. (Fotoğraf: AA) Bakan’a protesto Yoksullaşma ‘çürütüyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yoksullaşma, Türkiye’de temel ahlaki değerleri çökertti. İstihdam alanõnõ ge- nişletemeyen AKP iktidarõ, “kömür, yi- yecek” yardõmlarõyla yurttaşõ, “dilen- ci” konumuna düşürürken, insanlar özel yaşamlarõnõn en gizli ayrõntõlarõnõ, “para kazanmak” uğruna, televiz- yonlardaki yarõşma programlarõnda “pazarlar” hale geldiler. Toplumsal çü- rümenin son örnekleri ise Konya’da ço- ğu yoksul ailelerin çocuklarõnõ gön- derdikleri kaçak Kuran kursu olarak faa- liyet gösteren öğrenci yurdunun çök- mesi ve geçen günlerde bir kamyon ka- sasõnda havasõzlõktan boğulan 13 kaçak göçmenin cesedinin Küçükçekmece’de boş araziye atõlmasõydõ. Ekonominin 2001 kriziyle dibe vur- duğu Türkiye’de, AKP iktidarõnõn “yoksullukla mücadele” politikalarõ “aspirin” çözümlerden öteye geçe- medi. İstihdamõn arttõrõlamadõğõ AKP iktidarõ döneminde, yurttaşlara seçim dönemlerinde “fak-fuk-fon” olarak bilinen Sosyal Yardõmlaşma ve Daya- nõşma Fonu’ndan sağlanan kaynaklar “kömür, yiyecek, yeşil kart, nakit pa- ra” olarak dağõtõlõrken, alt gelir gru- bundaki birçok insan “çalışmamayı” tercih etmeye başladõ. Siyasal iktidar tarafõndan dayatõlan “İslami yaşam tarzı”, birçok kadõnõ ve kõzõ eve kapattõ. Türkiye’de son dönemde yaşanan ba- zõ sosyal çöküntü örnekleri şöyle: Konya’daki Kuran kursu fa- ciası: Konya’nõn Balcõlar beldesinde, “kaçak Kuran kursu” binasõ olarak kullanõlan bir vakfa ait yurtta, yatõlõ ka- lan yaşlarõ 12-16 arasõndaki kõz ço- cuklarõndan 17’si, LPG tankõnõn pat- lamasõ nedeniyle çöken binanõn altõn- da can verdi. Yurtta kalan öğrencilerin çoğu yoksuldu. Çöken binanõn enka- zõndan ağõr yaralõ olarak kurtarõlan Meryem ve Fatma Özbağrıaçık’õn babasõ Ahmet Bağrıaçık, Taşkent il- çesinin bir köyünde yaşõyor. Bulabilirse mevsimlik işçilik ya da hamallõk ya- parak yaşamõnõ kazanõyor. “Yemek- içmek bedava” diyerek, kõzlarõnõ 2 yõl- dõr bu yatõlõ Kuran kursuna gönderdi- ğini söylüyor. Kuran kursunda kalan öğrencilerin çoğunun ailesi benzer ko- şullarõ taşõyor. Büyükçekmece’deki ‘ceset tarlaları’: Türkiye, bir başka “çü- rüme” şokunu, geçen hafta İstanbul Büyükçekmece’de boş araziye bõrakõ- lan “kaçak göçmen cesetleri”nin bu- lunmasõyla yaşadõ. Gözü dönmüş “umut tacirleri”, Avrupa ülkelerine gi- derek “refah içinde yaşam” hayalle- ri kuran kaçak göçmenlerden, kamyon kasasõnda boğularak öldükleri anlaşõlan 13’ünün cesedini, boş alana bõraktõlar. Geçen yõl aralõk ayõnda da İzmir Sefe- rihisar Sõğacõk Körfezi yakõnlarõndaki tekne faciasõnda da 32 kaçak göçmen boğularak yaşamõnõ yitirmişti. Çocuk tacizcisi İslamcı yazar: Bağnaz dinci Vakit gazetesinin 76 ya- şõndaki yazarõ Hüseyin Üzmez’in, ya- nõnda çalõşan ailenin 14 yaşõndaki kõzõna cinsel tacizde bulunduğu, genç kõzõn ih- barõyla ve “utandıran” telefon kayõt- larõyla ortaya çõktõ. Kõz çocuğuna Mu- danya’daki evinde defalarca cinsel sal- dõrõda bulunduğu ortaya çõkan Üzmez, tutuklanarak cezaevine konuldu. 70 milyon yatak odasında: Türkiye’deki yozlaşmaya, özel tele- vizyon kanallarõ, fazlasõyla katkõ yap- tõ. “Gelinim olur musun”, “Benimle evlenir misin”, “Size anne diyebilir miyim?”, “Bir prens aranıyor” gi- bi adlar altõnda sunulan yarõşma prog- ramlarõnda, insanlar para uğruna, özel yaşamlarõnõ “genelleştirmeyi” göze al- dõlar. Gündüz saatlerinde yayõmlanan kadõn programlarõnda, “açık-türban- lı”, “genç-yaşlı” ayrõmõ gözetilme- den, insanlar “cinsel yaşamlarını, en- sest hikâyelerini”, 70 milyonla pay- laşmaya başladõ. Programlar aile fa- cialarõna yol açtõ. Bir genç, annesini, bir özel televizyon kanalõndaki programa katõlõp, aile içinde yaşanan olaylarõ an- lattõğõ için öldürdü. Gelin-kaynana programõna katõlan gençler, sonrasõn- da bunalõma girerken, bazõlarõ da “in- tihar” etti. Uyuşturucu, kadın günle- rinde: Uzun yõllar uyuşturucu konu- sunda “transit ülke” konumunda olan Türkiye, son yõllarda kullanõm oranõn- daki patlamayla da dikkat çekti. Uyuş- turucu kullanõm yaşõ ilköğretim düze- yine düşerken, ev kadõnlarõ arasõnda da yaygõn kullanõm alanõ olduğu anlaşõldõ. TBMM’de uyuşturucu kullanõmõ ve kaçakçõlõğõyla ilgili kurulan Araştõrma Komisyonu’na bilgi veren yetkililer ve bağõmlõlar, Gaziantep’te kadõnlarõn “altın” günlerinde birbirlerine “uyuş- turucu ikram ettiğini” anlattõlar. Anıtkabir’denkaçmaformülü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İran Cum- hurbaşkanõ Mahmud Ahmedinejad’õn 14 Ağus- tos’ta yapmayõ planladõğõ Türkiye ziyareti, “Anıt- kabir’i ziyaret etmek istememesi” nedeniyle res- mi gezi statüsünden çõkarõlõp, “çalışma ziyaretine” dönüştürüldü. İran Cumhurbaşkanõ Ahmedinejad’õn bu ay içeri- sinde Türkiye’ye gelmesi bekleniyor. Arap ülkeleri ile İranlõ yetkililer Ankara’ya geldiklerinde Anõtka- bir’i ziyaret etmiyorlar. Ahmedinejad’õn da Anõtka- bir’i ziyaret etmek istememesi nedeniyle iki ülke makamlarõ, yeni formül arayõşõna girdi. Bulunan formüle göre Ahmedinejad, Ankara yerine İstan- bul’a gelecek. Ahmedinejad, Cumhurbaşkanõ Gül’le de İstanbul’da buluşacak. Böylece Ahmedinejad, Anõtkabir’e de gitmeyecek. Meclis’te alkollü içki yasağına ‘toptan’ çözüm AYŞE SAYIN ANKARA - TBMM Başkanlõğõ’na bağlõ Milli Saraylar yönetimi, eski Meclis Başka- nõ Bülent Arınç döneminde sözlü emirle “içki yasağı” getirilen Yõldõz Parkõ’ndaki restoranla ilgili haberlerin basõnda yer al- masõ üzerine, işletmecinin işine son verdi. Konunun CHP’li Canan Arıtman tarafõn- dan Meclis gündemine taşõnmasõ üzerine işletmeci Mehmet Gürlertürk’e “kimle- rin rezervasyon yaptığı ve mönüde ne yer aldığının bildirilmesi” koşulu getiril- diği öğrenilirken, önceki gün de tahliye ka- rarõ iletildi. CHP İzmir Milletvekili Canan Arõtman, bir grup arkadaşõyla geçen aylarda Yõldõz Parkõ’ndaki Meclis’e ait restorana gitti. Arõtman, eşsiz konumu, tarihi ve doğal gü- zellikleri nedeniyle yoğun yerli ve yabancõ turist akõnõna uğrayan park içindeki resto- randa Arõnç döneminden bu yana alkollü içki servisi yapõlmadõğõnõ öğrenince konu- yu Meclis gündemine taşõdõ. Arõtman’õn so- ru önergesine Meclis Başkanõ Köksal Top- tan adõna yanõt veren AKP’li TBMM Baş- kanvekili Nevzat Pakdil, “içki yasağı”nõ kõsmen doğrularken, “Yıldız Çini ve Por- selen Fabrikası yerleşkesinde yer alan restoranda, gündüz saatlerinde, persone- lin de kullandığı bir yer olması nedeniy- le, içki servisi yapılmamaktadır. Akşam saatlerinde ise gruplara hizmet verildi- ğinden toplu halde talebe göre içki servi- si yapılmaktadır” görüşüne yer verdi. İşletme sahibi Gürlertürk ise, “işine son verildiğini”, gazetecilerden öğrendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle