Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 3 AĞUSTOS 2008 PAZAR
2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
Bir Tek Oyla!..
Bir tek oy eksik çıktı, AKP kapatılmadı!
Bu demek ki, AKP eski yolunda yürümesini sürdüre-
cek.
AKP liderinin konuşmasını dinledik, değişen bir şey
yok!
Bizim politikacılar, kim olursa olsun, ders almak
nedir bilmezler. Bu, kaçıncısıydı? Din duygusunu poli-
tikalarına araç yapmaya kalkışanlara verilen bu kaçıncı
ders?.. Uyarı deyip geçiyoruz, ama belli bir amacın,
ergeç varılması gereken hedefin ardında koşanlar, hep
birbirinin eşi, benzeri, aynı yolun yolcusu!..
Adlarını saymak gerekir mi? Anayasa Mahkeme-
si’nden ‘kapatılma’ cezası alan bu kaçıncı dinci parti?
Bu gidişle daha kaçıncısını da bekleyecek miyiz?
Bir tek oy eksiğiyle yakasını kurtaran AKP liderinin,
konuşmasında yeni bir şey gördünüz mü? “Hayır biz
laikliğe karşı bir şey yapmadık” diye direnmekte... Altı
üyenin “kapatılsın”, dört üyenin “ceza verilsin” deme-
si, Yargıtay Başsavcısı’nın iddianamesinde ne denli
haklı olduğunu kanıtlamıyor mu? Bir tek üye, o da
hukukçu olmayan, AKP kafasına yakın başkan, “ka-
patılmasın” demiş!..
Bir şeyler öğrenmek, bu ülkenin Atatürk Cumhuriyeti
olduğunu, seksen beş yıl önceki devrimci atılımlardan,
çağdaş uygarlığa yakışan, gerçek bir demokrasinin
kaçınılmaz ilkelerinden vazgeçilemeyeceğini, artık an-
lamaları gerekmiyor mu? Kimlerin?.. İşte, biz yüzde
kırk yedi oy aldık, her şeyi yaparız anlayışında olan-
ların!..
AKP’yi kapatma davası bir yanda! Ergenekon davası
öte yanda! Güngören’de patlayan bombalar, ülkenin
sınırlarında sürdürülen savaş! Günden güne artarak
yaygınlaşan korku, endişe! Bir yıldan beri kapatıldık-
ları hücrelerde acılar içinde, hangi suçun cezasını çek-
tiklerini bilmeden yatan insanların durumu! Ne dediği-
ni, ne yaptığını bilmeyen, ama kendini gelmiş geçmiş
en güçlü liderlerden de üstün gören bir kişinin,
başbakanlığı!.. Sadaka dağıtarak oy almayı başarı
sayan, suçlamalarla dolu dosyalarını unutup yeni çık-
mazlarda bocalayan bir iktidar!..
Şimdi Anayasa Mahkemesi AKP iktidarına önemli bir
uyarı yaptı; “Sen laikliğe karşı odaksın” dedi. Ama
Başbakan “biz odak değiliz” diye direnmekte!. Ne ola-
cak? Bekleyelim mi?
Bizim politikacılar hiçbir zaman ders almazlar. Yıllar
geçer, kuşaklar değişir; Ahmet, Mehmet, Hasan
işbaşına gelir, ama hep aynı kalırlar. Kafalarını bir sert
kayaya çarpana kadar!..
AKP kapatılamadı. Oh rahat ettik dediler. Şimdi yo-
lumuzda daha güçlü olarak yürüyeceğiz. Onlar, “oh”
dediler. Ya Türk ulusu?..
Uyarı: Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İl-
sever’in sağlık durumunun ciddi bir halde olduğunu
duydum. Bu değerli arkadaşımız, mart ayından bu
yana, beş aydır Ergenekon “sanığı” olarak cezaevinde
yatmaktadır. Gözaltına alınmadan önce de tedavi
görmekteydi. Durumunun kötüye gitmesinden korku-
luyor. Acele tahliyesi, gereken ilginin ve tedavinin
başlatılması her şeyden önce bir insanlık görevidir.
Yetkililerin dikkatine... O.A.
PENCERE
Eyvah, Yine Biz
Haklı Çıktık...
Anayasa Mahkemesi AKP’nin laiklik karşıtı
eylemlerin merkezi olduğuna karar verdi...
Peki, biz yıllardan beri ne yazıyorduk?..
Cumhuriyet gazetesi ne diyordu?..
Dinci medya ne söylüyordu?..
Liboşlar neyi savunuyorlardı?..
Yıllardan beri süregelen bir tartışma mahkeme
kararıyla noktalandı...
Ne yazık ki biz yine haklı çıktık...
Ama eyvah ki eyvah...
Çünkü yine haklı çıktık...
Haklı çıkmak bir işe yaramıyor ki...
Keşke haklı çıkmasaydık...
11 kişilik Anayasa Mahkemesi’nin 10 üyesi ter-
sine karar verseydi...
Deseydi ki:
- Hayır, AKP’ye haksızlık yapılmıştır, iftira edil-
miştir, Ampul Partisi laiklik karşıtı değil, yanda-
şıdır...
Biz aldanmış olsaydık...
Biz haksız çıksaydık...
Nerde o günler?..
Biz kırk yıldan beri sürekli haklı çıktık...
Ve Türkiye bu hale geldi...
Devletin, milletin, ülkenin yıkılmasına ve bö-
lünmesine ramak kaldı...
Peki, ne yapmalı?..
Her şeyden önce aklımızı başımıza devşirme-
liyiz...
Nasıl?..
Diyorlar ki:
- Anayasa Mahkemesi bu kararıyla AKP’yi uyar-
dı...
- Eeee?..
- Ampul Partisi kendine gelmeli, uyarıyı dikka-
te almalı, değişmeli, Anayasa Mahkemesi’nin ka-
rarını ciddiye almalı... Ülke ancak böylece kurtuluş
yoluna girer...
Oysa konuya böyle yaklaşmanın akılla, man-
tıkla, tarihsel bilinçle, ciddiyetle uzaktan yakından
ilgisi yoktur...
Neden?..
Çünkü Anayasa Mahkemesi kararı gerçekte
AKP’yi, daha başka deyişle ılımlı İslamcıları
uyarmadı...
Laik kesimi uyardı...
Anayasa Mahkemesi kararı, laik kesimi nasıl
uyarıyor?..
- Ey gaflet uykusuna dalıp da gerçekleri göre-
meyenler, ey İslamcılardan iyi niyet bekleyenler,
ey AKP’yi merkez partisi yerine koyup hayal gö-
renler, aklınızı başınıza alın!.. Bir an önce uyanın!..
Bu AKP laikliğe zıt eylemlerin merkezidir, odağıdır,
bu gerçek apaçık meydandadır... Hepinizi uya-
rıyorum... Toparlanın, bir araya gelin, gerekenleri
yerine getirin...
Uyarı dincilere değil..
Laiklere..
İslamcılara değil..
Atatürkçülere..
AKP’lilere değil..
Karşıtlarına..
Kurnazlara değil..
Aklını peynir ekmekle yemiş olanlara..
Liboşlara değil..
Aydınlara...
Peki, uyarı bir uyanışa yol açabilecek mi?..
Soruya siz yanıt verin!..
A
nayasa Mahkemesi’nin “ka-
patmama” kararõnõn ardõndan
Türkiye’nin gündeminin nasõl
şekilleneceği tartõşõlõrken,
AKP’nin “yeni dönemde”
nasõl bir ekonomik rota izleyeceği de ko-
nuşulmaya başlandõ.
Başta eski ABD Büyükelçisi Mark Par-
ris’in tüyosundan olmak üzere içeriden bil-
gi alanlar hemen borsada fõrtõnalar kopar-
dõlar. Bu, bazõ aklõevvellerce ekonomide
canlanma ve Türkiye’nin ekonomik gele-
ceğine önemli bir sõçrama sinyali olarak tak-
dim edildi. Hiç alakasõ yok.
Borsa denilen dev yeşil çuhaya bir “ka-
patılma-kapatılmama” iddiasõ üzerine
atõlmõş bu büyük zar, sonuç olarak bir se-
ans işidir. Kalõcõ olarak bir yükseliş, dövizde
bir gevşeme, faizlerde gerileme, giderek ya-
tõrõmlarda canlanma, tüketimde artõş ve so-
nuçta büyüme gibi şeylere işaret etmez.
Ezber bozuldu...
Kapatmama ve hakemlerden sõkõ bir sa-
rõ kart görme, aslõnda AKP’nin ezberini boz-
muş durumda. AKP, daha çok şu ezber üs-
tüne çalõşõyordu. Nasõlsa kapatõlacaklardõ ve
yeni bir parti ile seçim meydanlarõna çõ-
karken iki temayõ ballandõrarark işleye-
ceklerdi.
1- Ekonomide iyi şeyler yapõyorduk, ka-
patarak bozdular, önemli bir fatura çõktõ. Bu
fatura kapatanlar ve arkasõndakilerin, siz-
lere-bizlere çektirdikleridir.
2- Ergenekon denilen çetelerle uğraşõyor,
onlarõ deşifre ediyorduk, kapatarak bu ope-
rasyonu engellediler.
Şimdi, bu oyun planõ işlemez durumda-
dõr. Ergenekon’un seyri de bu karardan son-
ra değişecektir. Seçim meydanlarõnda sah-
neye konulmak üzere hazõrlanan oyun, bir
süre ertelenmek durumundadõr. Ama esas
mesele ekonomidedir. Ekonomide, siyasi
gerilim, istikrarsõzlõğõ arttõran etkenlerden
sadece biriydi. Dõş çalkantõ ve ekonominin
içsel kõrlganlõklarõõ ise diğer iki etkendi. Da-
vanõn sonuçlanmasõ ile bu üç etkenden sa-
dece siyasi istikrarsõzlõk etkeni elimine ol-
muştur, diğer önemli iki etken ekonomideki
yerini ve önemini korumaktadõr.
Şimdi, bu dõş ve iç ekonomik istikrar-
sõzlõğõn baskõlanmasõ altõnda, AKP’den
ekonomiye odaklanmasõ ve sorunlara çözüm
üretmesi beklenmektedir. Büyük sermaye-
nin beklentileri, IMF ve AB çapalarõnõ
güçlendirmekle başlamaktadõr, ardõndan
yükselen enflasyon, düşen büyüme, derin-
leşen cari açõk, yükselen faizler vb. sorun-
lara çözüm üretmesidir.
Gündem ağır...
Hemen belirtelim ki, AKP, “şartlı salı-
verilse de”, kendini bir an yoğun bir so-
runlar yumağõ ile karşõ karşõya bulmuştur.
Siyaseten AKP iç kazanõ kaynayacak, sa-
rõ kartõn baskõsõ ile “merkez”e geldikçe,
milli görüşçü tabanla bağlarõ gevşeyecek-
tir. O cenahta yeni arayõşlar söz konusu ola-
bilecektir. Siyasi kurgulanma bir yana eko-
nomide yaşanacak şey agresif bir neoli-
berallikten öte bir şey olmayacaktõr.
Erken seçimin de gündemden çõkmasõ ile
ekonomide AKP’nin yapacaklarõ sõkõ bir
maliye politikasõnõn yanõ sõra, agresif bir
özelleştirme politikasõdõr. Esas sorun cari
açõktadõr. Merkez Bankasõ yeni faiz arttõr-
malarõna gitmese de mevcut faiz düzeyi eko-
nomide başlõ başõna sorunlar yaratacak
düzeydedir. Bu haliyle bile dünyanõn önem-
li faiz oranlarõndan biri Türkiye’dedir. Bu
faiz, dõş kaynak girişini özendirerek cari açõ-
ğõ olabildiği kadar finanse etmeye hizmet
ederken, öte yanda dövizi ucuzlatarak it-
halatõ kamçõlamakta ve cari açõğõ yeniden
ve yeniden derinleştirmekte, yõllõk bazda 50-
60 milyar dolar bandõna taşõmaktadõr. Bu
durum hem yerli üretime hem istihdama ne-
gatif etkiler yapmaktadõr.
Emek barikatı şart...
Sonuç olarak, ekonomide AKP’nin ta-
rõmdan, işgücünden, sosyal devlet harca-
malarõndan kõsmak dõşõnda yapabileceği bir
şey yoktur. Hazine arsalarõna, kamusal
gayrimenkullere varõncaya kadar özelleş-
tirmelere yükleneceklerdir. Büyüme oranõ
ikinci ve üçüncü çeyreklerde düşük çõkacak,
cari açõğõn finansmanõnda 270 milyar do-
lara tõrmanan dõş borçlanma asli unsur ol-
maya devam edecek ve risk artacaktõr.
İçeride agresif neoliberalizm, özellikle dõş
krizin ateşi düşmedikçe arttõrõlacak, bir
uyum-savunma refleksi haline gelecektir.
Bunun da artan enflasyon, büyüyen işsiz-
likle beraber toplumun alt ve orta sõnõfõ için
yeni sõkõntõlar anlamõna geleceği açõktõr.
Emek cephesinin bu yeni dönemin sal-
dõrgan politkalarõna karşõ ittifaklar, barikatlar
oluşturmakta gecikmemesi, alternatif eko-
nomik programlarla AKP’ye mahkûm kal-
madan, başka bir Türkiye’nin mümkün ol-
duğunu göstermesi gerekiyor.
AKP’den ‘Agresif Neoliberalizme’ Devam
Mustafa SÖNMEZ
Emek cephesinin bu yeni dönemin saldõrgan politkalarõna karşõ ittifaklar,
barikatlar oluşturmakta gecikmemesi, alternatif ekonomik programlarla
AKP’ye mahkûm kalmadan, başka bir Türkiye’nin mümkün olduğunu
göstermesi gerekiyor.
Kaz Dağlarõnõ, Vatanõ Savunmak
B
ir altõn arama sal-
dõrõsõna uğradõ ül-
kemiz. Yabancõ
şirketler, delik deşik edi-
yor topraklarõmõzõ; öz-
suyunu emip, balõnõ al-
dõktan sonra, korkunç bir
posa bõrakõyorlar geride.
Bu saldõrõya, yõllardõr
“dur!” demeye çalõşõ-
yor Bergama köylüleri.
Dava açõp kazanõyorlar
ama uygulanmõyor ka-
rar. Gizli bir düşman,
perde indirmiş gözlere.
Yasalarõ çõkaranlar, kuş-
kusuz seviyorlardõr ül-
kelerini. Cumhuriyet ön-
cesinde, ayrõcalõklõ ya-
bancõ şirketlerin, nasõl
ülkenin altõnõ üstüne ge-
tirdiğini, tarihte oku-
muşlardõr en azõndan.
Balya’da yõllarca gü-
müşlü kurşun çõkaran şir-
ketin bõraktõğõ, ot bitmez
ölü toprak, en aymazõ-
mõzõn bile kafasõna
“dank!” ettirecek ger-
çeklikte…
Yeni çõkarõlan maden
yasasõyla, ülkemizin her
karõşõ ayrõcalõklarla şir-
ketlere açõlõyor. Sömü-
rüye, vurguna açõk bir
yasa bu, “Türkiye’nin
alanı, 767 bin kilomet-
rekare, bunun 155 bin
kilometrekaresi ruh-
satlandırıldı madenci-
lere. Yani, “ülkenin %
60’ı, yabancıların elin-
de.” (eski Orman Mü-
hendisleri Odasõ Başka-
nõ Salih Sönmezışık)
Yasanõn çõkõşõndan
yaklaşõk bir ay sonra,
Enerji ve Tabii Kaynak-
lar Bakanlõğõ, Çanakka-
le’de dünyanõn dev şir-
ketleriyle bir bilgilendir-
me toplantõsõ düzenle-
miş. Sunumlarla, Kaz
Dağõ’nõn gizilgücü an-
latõlmõş, koordinat vere-
rek nerede altõn, nerede
hangi maden var açõk-
lanmõş. Toplantõnõn ar-
dõndan, bütün şirketler,
Kaz Dağõ’na hücum et-
miş. 2004 yõlõnda verilen
ruhsat sayõsõ 21, bunun
14’ü altõn arama ruhsa-
tõ… Kaz Dağlarõ ve Mad-
ra Dağõ Çevre Platformu
yürütme kurulu üyesi Sa-
lih Sönmezõşõk“Kaz
Dağları savunması, va-
tan savunmasıdır” di-
yor. Orman Mühendisi
Sönmezõşõk, gerçekten
yöresini bilgilendiren,
aydõnlatan bir sönmez
õşõk. Bilgiyle bilinçle,
yöre halkõyla birlikte va-
tan savunmasõnõ başlatõ-
yor. “Bir Vahşinin
Mektubu” diye çevirilen
Kõzõlderili reisi Seattle’õn
mektubu, tüm uygar de-
diğimiz dünyaya insanlõk
dersi veren, yaşam dersi
veren bir mektuptur. Keş-
ke tüm eğitim kurumla-
rõnda okutulsa, özüm-
sense o mektup. “Yazı-
dan önceki toplum” in-
sanõnõn ekin birikimi,
dünyayõ, yaşamõ, kucak-
layan bir birikim…
Toprak satõn almak is-
teyen Amerikan Başka-
nõ’na: “Biz, nehirleri ve
ırmakları kardeşimiz
gibi severiz, siz de aynı
sevgiyi gösterebilecek
misiniz kardeşlerimi-
ze” der Seattle. “Beyaz
adam, anası olan top-
rağa ve kardeşi olan
gökyüzüne alıp sata-
cak, işlenecek, yağma-
lanacak bir şey gözüy-
le bakar. Onun bu ihti-
rasıdır ki, toprakları
çölleştirecek ve her şe-
yi yiyip bitirecektir. (…)
“Beyaz adamın kur-
duğu kentlerde, huzur
ve barış yoktur. O kent-
lerde, bir çiçeğin açar-
ken çıkardığı tatlı ses-
ler, bir kelebeğin kanat
çırpışları duyulmaz…”
(Melih Cevdet Anday,
“Bir Vahşinin Mektu-
bu”)
Gelelim Kaz Dağlarõnõ
yağmalamaya kalkõşan
uygarlara(!)…
Yalnõz Türkiye’nin de-
ğil, tüm dünyanõn varsõl-
lõğõdõr Kaz Dağlarõ. Dün-
ya ekinini, sanatõnõ em-
ziren söylenceler anasõdõr
İda. İlyada’yõ çamlarõnõn
dibinde yazmõştõr Ho-
meros.
Kucaklaşmõş, bütün-
leşmiştir yöresinde yaşa-
yanlarla Kaz Dağõ. Dil-
lerinde, düşlerinde, sev-
dalarõndadõr, Körfez hal-
kõnõn. Bir direnç, bir
umut parõltõsõdõr Sarõkõz
doruğu her sabah. 906 çe-
şit bitkiyi besler yöre.
Bunlardan 43’ü yalnõzca
Kaz Dağõ’nda yeti-
şir.“Bin pınarlı İda”
der, ona Homeros. O su-
lardõr güzelleştiren zeytin
ülkesini; ormana, zey-
tinliklere can veren…
Homeros, destanõnda:
“Gül parmaklı şafak
dağlara değdiğinde” di-
ye başlar söze. Öyle ya-
palõm biz de: Gül par-
maklõ şafak dağlara değ-
diğinde, mor yamaçlarõ
kõmõldanõr Kaz Dağõ’nõn;
Beypõnarõ’nda, Beş Kar-
deşler’de, Pazareğrek’te,
silkinip doğrulur, işbaşõ
eder Türkmenler. Orma-
nõn nabzõnõ tutan, her
ağacõn üstüne titreyen
onlardõr. Toprağõn ve põ-
narlarõn kardeşidirler.
Kuytularda açan kõr la-
lelerinin ürperişini, yap-
raklarõnõn titreyişini du-
yarlar. Ovada, yamaç-
larda buğulanõr zeytin
ormanõ… Hasan Boğul-
du, Sutüven, Çõnarlõhan,
Çörtükalan…
Uygar dünyanõn uya-
nõk geçinenleri, söylen-
celerinden hasatlar kal-
dõrmõş Kaz Dağõ’nõn. Ta
Troya Savaşõ’ndan beri,
yörede gözleri… Sö-
mürdükleri, soyduklarõ
yoksul ülkelerin kanlarõ,
kemikleri üstüne kur-
muşlar kentleri! Uygar-
lõklarõ, tek dişi kalmõş
canavar… Hey Kaz Dağ-
larõ’na, Madralara kazma
vurmaya kalkõşan kapi-
talizmin, kanlõ paranõn
uşaklarõ! Bizleri, Kema-
lizmin aydõnlõğõndan
uzaklaştõrõp, ortaçağ ka-
ranlõğõna sürüklemeye
kalkõşan işbirlikçiler! Ku-
vayõ Milliye direnişini
yaratan yöredir Ege. Ye-
di düvele karşõ, Kurtuluş
Savaşõ kazanõlan yer…
Öldü mü sanõrsõnõz Ay-
valõk’ta saldõrganlara ilk
kurşunu sõkanlarõ? Bir
gecede, Akbaş cephane-
liğini Anadolu’ya taşõ-
yan Kaymakam Köprülü
Hamdi Bey’leri… Ça-
nakkale’de 210 okkalõk
mermiyi sõrtladõğõ gibi
namluya süren, Ocean’õ
denize gömen Manastõr-
lõ Koca Seyit’leri… Bo-
razan Çavuş’larõ…
Kaz Dağlarõ ve Madra
Dağõ Çevre Platformu,
“Altın aramaya hayır!”
diyen tek yürek. Yürüt-
me kurulu üyesi, eski
Orman Mühendisleri
Odasõ Genel Başkanõ Sa-
lih Sönmezõşõk, üyelerin
tümü, “Bağımsızlık sa-
vaşçılarının torunları”.
“Kaz Dağları savun-
ması, vatan savunma-
sıdır” diyorlar Kayma-
kam Hamdi Bey’ce, Ko-
ca Seyit’çe ne diyor Sa-
lih Sönmezõşõk: “Krize
giren kapitalizm, geri
kalmış ülkelerin kay-
naklarını sömürmek
istiyor. Bence Kaz Dağ-
ları’ndaki altın faali-
yetleri, BOP projesi-
nin Türkiye’deki yeni
ayağı. Ha Ortado-
ğu’nun petrolü, ha
İda’nın altını. Şöyle bir
durum var; altın, ya-
nında uranyum gibi
çok stratejik bir mad-
deyle beraber çıkar.
Uranyum, altından da-
ha değerlidir. (Cumhu-
riyet 30.3.08)
Gözü dönmüş altõn
arayõcõlarõnõ çarpar bu
bilinç. Sönmezõşõklar var
oldukça, karartõlamaz
yaşam. Zeytin ülkesini
karartmaya kalkõşanla-
ra gereken dersi verir
Kaz Dağlarõ, tek yürek.
Kozak Yaylasõ. Berga-
ma, Kanlõ Kayalar, Şahin
Kayasõ dişiyle tõrnağõy-
la savunur yaşamõ…
Yakõnda bozgunculu-
ğa, ayrõmcõlõğa, içinden
pazarlõklõ uygar(!) da-
yatmacõlara karşõ, tüm
Türkiye tek yürek…
Mehmet BAŞARAN