29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada rumlara meydan vermemek için de bu tutumun altını özellikle çizdi: “En önemli siyasi mesajım budur!” Cuma namazındaki belli bir kalabalık da zaten mesajı aldı ve gereğini yaptı. Yeri gelmişken vurgulayalım; İran’ın Hacıbektaş’ta bir metrekarelik propaganda yeri elde etmek için vermeyeceği şey yok. Türkiye’deki Alevilerin ken- di rejimi için hiç de olumlu örnek olmadığını dü- şünen İran, öteden beri Türkiye’deki yandaşları- na şu mesajı veriyor: “Ya Alevileri Sünnileştirin ya da izin verin biz Şii- leştirelim!” Hacıbektaş kültürü bu planın oyuncağı olma- yacağını gösterdi, gösteriyor. Mahmud Ahmedinejad’ın dünyaya verdiği me- sajlar yeni değildi. Ama zemin yeniydi; İstanbul: 1- Bizi sınırlarımızın içine hapsedemezsiniz. Bölgede varız. Türkiye’ye bile misafir gibi değil, ne- redeyse evsahibi olarak geliyoruz. 2- Nükleer planlarımızdan vazgeçmeyiz. Biz bu teknolojiye sonuna kadar sahip olmak istiyoruz. 3- ABD’nin tehditlerine aldırmıyoruz. Bu konu- da asıl suçlu olan biz değiliz, ABD’nin ikiyüzlü po- litikalarıdır. 4- Enerjiyi biz de pek çok büyük ülke gibi dış po- litikamızın en önemli unsurlarından biri olarak görüyoruz. İran’ın bu mesajları, Amerika’nın başkanlık ya- rışına girdiği şu dönemde neredeyse bütün he- saplarını Ortadoğu üzerine yaptığı bir döneme kar- şılık geldi. Okyanus ötesinden gelen haberler, Bush yönetiminin en azından Irak batağını ikincileştirmek için bölgede başka bir göreceli “başarı” aradığını gösteriyor. İran’ı nasıl bir süreç bekliyor? Kimi değerlendirmeler şöyle: Türkiye 2003 yılında Saddam yönetimini uyar- mış, komşuluk görevini yerine getirmişti. Şimdi de aynı şeyi Tahran yönetimine yapıyor, “ABD’nin gö- zü kara, ne yapacağı belli olmaz, aman dikkat” di- yor. Bu değerlendirmede haklılık payı var ama şu da kesin: İran, Irak değil! Peki ne? İki bin yıllık devlet geleneği olan İran, şu anda hiç- bir küresel ölçekli pakta ve organizasyona üye de- ğil. Bunu dış politikasının bir ölçüde temeli yapmış durumda. Ancak dünya dengelerini de çok iyi kul- landığı görülüyor. İran, ABD kutbuna karşı Çin-Rusya kutbuyla ha- reket ediyor. Bunu halen devam etmekte olan Kaf- kasya krizinde de görüyoruz. Bölgede ABD des- tekli Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan hattına karşılık Rusya-İran-Ermenistan çemberi dikkati çekiyor. Gül, Ahmedinejad’a, sürdürdüğü dünya den- gelerinin ülkesinin yararına olmadığını iletmiş. Yalanlanmayan haberler bu yönde. İran’la enerji alanında herhangi bir işbirliği ya- pılmadı. Türk işadamlarının İran’daki sorunlarında çözüm olmadığı gibi bu yönde bir inandırıcı me- saj bile verilmedi. Türkiye’nin bölge sorunlarına ba- kışının İran gibi olmadığı mesajı iletildi; peki bu ge- zi niye yapıldı? İran’ın Türkiye’nin içine ve dışına mesaj vermesine zemin yaratmaksa bunda bizim ne çıkarımız var? Yoksa çok sık olduğu gibi Tür- kiye’nin dış politikasıyla AKP’nin dış politikası yi- ne ayrı mı düştü? Yukarıda sıraladıklarımız akla ilk şu kaygıyı ge- tiriyor: Aman yeni bir ileri karakol olmayalım! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada egemenlik yani Rum egemenliği, tek devlet yani Kıb- rıs Rum Devleti diye özetliyor. Oysa bu formül KKTC’nin varlığına son veriyor; siyasal bütün haklardan mahrum bırakıyor. Kıbrıs Türklerini azınlık durumuna getiriyor. Hatta Kıbrıslı Türklerin yaşamını güvenceye alan Türk askeri gücünün varlığına son veriyor. Garan- ti anlaşmalarını yok sayıyor. Rum tarafının yıllardır öne sürdüğü, AB ile ABD’nin desteklediği, fakat Rauf Denktaş’ın ulu- salcı tutumuyla yürürlüğe giremeyen bu ilkeleri, Rum Cumhuriyeti şemsiyesi altında yaşamayı temel il- ke gören Talat, onaylamış görünüyor. Bu ilkeler sert tepkiyle karşılandı. Formülü, Ankara bir süre yalanlamadı. Önceleri sessiz kalmayı yeğleyen RTE, -üstelik Barış Harekâtı’nın yıldönümünde- Kıbrıs’a dokuz ba- kanıyla çıkarma yaptı. Türkiye’nin stratejik yararlarını ve Kıbrıslı Türklerin bağımsızlığını hiçe sayan, azınlık durumuna düşü- ren ilkeleri yadsıdığımızı açıklamak zorunda kaldı. -Talat’la kapalı kapılar ardında yaptığı görüşmenin içeriği bilinmiyor- ama halka konuşmasında, biri KKTC olacak olan iki kurucu devletin siyasal eşit- liğine, iki egemen halkın varlığına, Türkiye’nin et- kin garantisine dayanmayan “yeni devlete” rıza gös- termeyeceğimizi açıkladı. Bu ilkeler Türkiye’nin öteden beri savunageldi- ği ilkelerdi. Talat gibi düşünmeyen Kıbrıslı Türkler bu açık- lamaları olumlu karşıladı. Ne var ki, Rum kesimi ile Yunanistan’dan gelen açıklamalar, RTE ve onun koşutunda konuşmaya başlayan Talat’ın son açıklamalarına karşı çıkıyor. Kıbrıs basınına yansıyan haberlere göre, Talat- Hristofyas anlaşmasında RTE ile KKTC Cumhur- başkanı’nın açıkladığı ilkelerin zerresi yok! Rum Ulusal Konseyi ile Dışişleri Bakanı Bako- yani’nin açıklamaları Türk tarafının öne sürdüğü te- mel ilkelerin hiçbirine Rum tarafının onay vermediğini ve vermeyeceğini kanıtlıyor. 23 Mayıs ve 1 Temmuz’da iki taraf arasında va- rılan mutabakatta, iki egemen devletin eşit statü- sü yer almıyor. Talat öteden beri Kıbrıs Rum Cumhuriyeti bay- rağı altında yaşamayı sindiren, Türkiye’ye komşu gözü ile bakan, Türk askerinin adadan çekilmesi- ne karşı çıkmayan bir siyasetçi. Bu kafadaki biriy- le -tabii şayet samimi ise- Ankara’nın (RTE’nin) açık- ladığı ilkelerle sonuç almak olanaksız! Öyleyse, Rumların bize yüz seksen derece aykırı düşen açıklamaları ne anlama geliyor? Yoksa, bütün bunlar, ikili görüşmelere bağlı ye- ni bir oyunun ilk sahneleri mi? RTE ile Talat’ın eşit siyasal egemenlikten vaz- geçmeyeceklerini öne süren açıklamalarından son- ra, Rumların ikili görüşmelerin süremeyeceğini içeren açıklamalar yapmamaları… şu soruları ak- la ve gündeme getiriyor: RTE ve Talat, ikili görüşmelerde sorunu çözüm- leyecek olasılıkların ortaya çıktığını öne sürerek Türk tarafının kimi Rum ödünlerini kabul etmek zorun- da kaldığını söylemeye mi hazırlanıyorlar? Ya da bugünkü açıklamalar ileride KKTC’yi var saymayan ve Kıbrıs Türklerini azınlık konumuna dö- nüştürecek savunulması olanaksız bir uzlaşmanın üstünü örten bir maske mi? Bir gün gelir, gerçekler ortaya çıkar! [email protected] SAYFA 19 AĞUSTOS 2008 SALICUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 30 Edirne B 34 Kocaeli PB 34 Çanakkale B 30 İzmir A 36 Manisa A 38 Aydın A 38 Denizli B 41 Zonguldak PB 26 Sinop PB 28 Samsun PB 29 Trabzon Y 27 Giresun Y 27 Ankara B 35 Eskişehir B 32 Konya B 34 Sıvas PB 32 Antalya B 33 Adana PB 35 Mersin PB 34 Diyarbakır A 40 Şanlıurfa A 40 Mardin A 37 Siirt B 38 Hakkâri B 30 Van B 27 Kars Y 29 Oslo Y 19 Helsinki Y 19 Stockholm B 20 Londra Y 20 Amsterdam Y 20 Brüksel Y 21 Paris Y 22 Bonn Y 24 Münih Y 24 Berlin Y 28 Budapeşte B 29 Madrid PB 33 Viyana B 27 Belgrad B 28 Soyfa A 28 Roma A 27 Atina A 33 Zürih Y 27 Moskova Y 27 Aşkabat A 35 Astana B 30 Taşkent A 35 Bakû PB 33 Bişkek A 32 Tiflis A 37 Kahire A 34 Şam B 39 Yurdun kuzey kesim- leri parçalı bulutlu, Trabzon, Rize, Kars, Ardahan çevreleri sa- ğanak ve gök gürültü- lü sağanak yağışlı, di- ğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı kuzeybatı ke- simlerde 1-3 derece azalacak diğer yerler- de önemli bir değişik- lik olmayacak. Müslümanlarõ bir arada tutabilmiş gi- bi, sanki Araplar I. Dünya Savaşõ’nda Halifenin cihad çağrõsõna uymuşlar gi- bi. Ama Fuller eski bir tartõşmayõ tek- rar güncele taşõmak istiyor. Bu, Türki- ye kanalõyla Halifeliği diriltme politi- kasõdõr. Ilõmlõ İslam konusundaki çalõşmalar hiç durmadan sürmektedir. Yukarõda da belirtildiği gibi Rand kuruluşu bu yõlõn haziran ayõnda da “Türkiye’de Siya- sal İslamın Yükselişi” başlõklõ bir ra- por yayõmladõ. Bu rapor hakkõnda dün- kü yazõmõzda söz etmiştik. Sonuç: ABD, İslamla demokrasinin bağ- daştõğõnõ Türkiye’de kanõtlamak zo- rundayõz diyor. Peki bu nasõl olacak? Şurasõnõ iyi bilmeliyiz. Demokrasi, insan aklõnõn bulduğu en az mahzurlu bir siyasal sistemdir. Bu si- yasal modelin işlemesi için en önemli nokta, kutsal din kurallarõyla devlet ku- rallarõnõn birbirinden ayrõlmasõdõr. Hu- kukta, kamu yönetiminde, kamusal alanda din kurallarõnõn değil; laik, çağ- daş, evrensel hukuk kurallarõnõn egemen olmasõdõr. Bu olmazsa demokrasi olmaz. Öncelikle bunu kabul etmeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken la- ik bir sistemde bir ulus devlet amaçla- nõyordu. Çünkü İslam, bir din olmanõn ötesinde bir yaşam biçimidir. İslam ku- rallarõ devletin oluşumundan uzak tu- tulmadõğõ sürece ümmetçilik ve kulluk sürer ve uluslaşma gerçekleşemezdi. İs- lam coğrafyasõnda, ilk kez laik, ulusalcõ, halkçõ, demokratik bir devlet oluştu- ruluyordu. Bu laik Cumhuriyet modeli, İslam ta- rihinin en büyük reform hareketidir. Bu nedenle Mustafa Kemal 20. yüzyõlõn en büyük devrimcisidir. Eğer İslam dev- letleri, bir model arõyorlarsa, işte mo- del budur: “Laik ilkelere dayalı Tür- kiye Cumhuriyeti ve onun devamı olan hukukun üstünlüğü ilkesini ka- bul eden Türk demokrasisi. Başka modele gerek yoktur. Eğer Akyol’un işaret ettiği gibi Arap dünyası ve Pa- kistan için bir model aranıyorsa, model ‘õlõmlõ İslam’ değil, model hu- kuka dayalı laik Türkiye Cumhuri- yeti’dir.” Bu veriler uzatõlabilir, hatta belgele- re dayalõ uzun bir kitap yazõlabilir, za- ten bu konuda birçok kitap yazõldõ. Öyleyse ortada Sayõn Akyol’un be- lirttiği gibi “zihinsel bir kurgu” değil, uygulanan gerçek bir politika vardõr. Za- ten bu proje için hazõrlanan raporlarõ sa- yõn Akyol da zikrediyor. ABD politikasında yeni durum Akyol, kanõtlar, veriler var mõ diyor, yazõsõnda... Daha ne gibi kanõt olsun, özellikle AB politikalarõyla laiklik il- kesinin koruyucularõna yapõlan saldõrõlar göz ardõ edilebilir mi? Oysa demokra- si, üzerinde titrenilmesi ve her an sa- vunulmasõ gereken bir sistemdir. * ABD’nin ve AB’nin Türkiye’nin milli eğitimini altüst eden, Eğitim Bir- liği tasarõsõnõ tahrip eden uygulamalar hakkõnda bir kez, tek bir kez eleştirel bir yaklaşõmda bulunduğu görüldü mü? Son günlerde Konya’da 18 genç kõ- zõn ölümüne neden olan kaçak Kuran kursu hakkõnda tek bir şey söylendiği duyuldu mu? * Sanki demokrasi; sadece dört yõl- da bir yapõlan seçimler ve TSK’nin sus- masõ, kenara çekilmesi olarak kabul edi- liyor. Siz bu ülkenin tüm Milli Eğitim sis- temini bozarsanõz, Eğitim Birliği Ya- sasõ’nõ delik deşik ederseniz, toplumun gereksinmesinden fazla İHL açarak gerçekte bir İslam yönetim sisteminin kök salmasõna olanak tanõrsanõz, ta- rafsõz olmasõ gereken Cumhurbaşka- nõ, üniversite rektör atamalarõnda tür- ban yandaşõ ve AKP üyesi rektörleri tercih ederse bu gidiş nedir? Normal bir laik demokrasi midir? Yoksa õlõm- lõ İslam referanslõ bir yönetim sistemine doludizgin gidiş midir? Ne var ki, son aylarda ABD yöne- timinde “ılımlı İslam” yaklaşõmõnda kimi değişimler olduğu da görülmek- tedir. Öncelikle ABD, AKP’nin ka- patma davasõnda AB ülkeleri gibi hõrslõ bir biçimde taraf olmadõ. Gerek ABD Başkan Yardõmcõsõ Dick Che- ney, gerekse Rice “laik demokrasi”ye öncelik verdiklerini belirttiler. ABD Büyükelçisi Ross Wilson da açõkça ABD’nin õlõmlõ İslam kuramõnõn ya- nõnda yer almadõğõnõ belirtti. Bu yazõ objektif bir fotoğraf çekme olayõdõr. Olaylarõ ve verileri alt alta ko- yarak gerçeği analiz etmemize olanak tanõma çalõşmasõdõr. Ilõmlõ İslam Gerçek mi, Komplo mu? -II- Dr. Alev COŞKUN Baştarafı 2. Sayfada Sivil yardım gemisi önerisi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - YÖK’ün yeni kurulan 23 üniversite için belirlediği rektör adaylarõnõ Çankaya Köşkü’ne sunmasõnõn ardõndan Gül, rektör adaylarõnõ incelemeye başladõ. Toplam 69 rektör adayõndan 36’sõ türbana özgürlük bildirisine im- za atan öğretim üyelerinden olu- şurken bunlardan 14’ü birinci sõradan aday gösterilmişti. YÖK Genel Kurulu geçen haf- ta yeni kurulan 23 üniversitenin rektör adaylarõnõ belirlemesinin ardõndan listeyi 15 Ağustos Cu- ma günü Gül’e göndermişti. YÖK tarafõndan belirlenen liste- de 14’ü birinci sõradan aday gös- terilen 36 öğretim üyesinin tür- bana özgürlük bildirisinin altõn- da imzasõ bulunuyor. Gül hangi adayõ seçerse seçsin, adaylarõn ta- mamõnõn bildiriye imza atan isim- lerin oluşturduğu Karamanoğlu Mehmetbey, Muş Alparslan ve Iğdõr üniversitelerine türbanõ sa- vunan rektörler gelecek. Gül’e su- nulan listede 8 üniversitede iki aday, 11 üniversitede bir rektör adayõ olmak üzere 22 üniversitede türbanõ destekleyen rektör aday- larõ bulunuyor. Gül daha önce de 21 üniversite için yaptõğõ ata- malarda AKP’ye yakõn ve türba- nõ destekleyen adaylarõ rektör olarak tercih etmişti. Cumhurbaşkanı Gül listeyi inceliyor MAHMUT LICALI ANKARA - Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan, katõldõğõ ilk yönetim kurulu top- lantõsõnda dekanlara “Anlamayan dekana an- latmasını biliriz. Bir sarı zarf gönderir, so- ruşturma açar, o dekanın burnunu sürteriz” gibi ifadelerle gözdağõ değil “birlik beraberlik mesajı” verdiğini savundu. Ayhan’õn söz konu- su konuşmasõna tepki gösteren üniversitenin Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Tan- sel Türkdoğan, “Rektör Ayhan’ın niye teh- ditvari bir konuşma yaptığını anlayamadım” dedi. TBMM Milli Eğitim Komisyonu Üyesi ve CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce de “AKP’nin adamı olma mantığını üniversite- lere yerleştirecekler” görüşünü kaydetti. Rektör Prof. Dr. Rõza Ayhan, toplantõda bulu- nanlarõn daha önce eski Rektör Prof. Dr. Kadri Yamaç ile birlikte çalõşanlar olduğunu belirterek toplantõda dekanlardan idareyi mümkün olduğu kadar yumuşak yapmalarõ yönünde açõklama yaptõğõnõ ileri sürdü. Toplantõda konuşulanlara iliş- kin herhangi bir kayõt almadõğõnõ belirten Ayhan, şunlarõ söyledi: “Dekanlara, ‘Biz idareciyiz, her şeye soruşturma açmayõnõz. Biz üniversiteyi yö- netmeye geldik. Gazi Üniversitesi devlettir. Dev- let yönetimiyle dernek yönetimini birbirinden ayõr- manõz gerekir. Devlet devlet gibi yönetilir’ diye söyledim. Dekanlara dedim ki: ‘Lütfen soruş- turma açmayõnõz. Bunlar sizin öğretim üyesi ar- kadaşlarõnõz. İkide bir soruşturma açmaya ihtiyaç yok. Konuşmak süretiyle halledebilirsiniz birçok problemi. İkide bir soruşturma, dava Gazi Üni- versitesi’ni yõpratõyor. Yapmayõn bunu.’ Belirli bir kişiyi hedef göstererek söylemedim. Hep- sine aynı şeyi söyledim. Konuşmayla bir şey el- de edemiyorsanız, elbette soruşturma açarsı- nız. Ben onlara dedim, sarı zarf göndermek sü- retiyle öğretim üyelerinin üzerinde böyle bir tahakküm oluşturmayın. Oturun konuşun.” Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi De- kanõ Prof. Dr. İbrahim Ethem Anar’õn kimse ta- rafõndan tehdit edilmediğini savunan Ayhan, “Arkadaş bu gibi hallerde Gazi Üniversitesi ile ilgili beyanatta bulunmayı seviyor. Bölüm başkanı ile dekanın arasında bir konuşma... ‘Ben tehdit edildim’ diye çıktı. Herhalde tehdit kavramı kendisine göre farklı bir kavram. Bu arkadaşımızın işidir. Allah selamet versin di- yorum” açõklamasõnõ yaptõ. Ayhan, Anar’õn “Bu şartlar altında çalışmam” dediğini, bunun üzerine kendisinin de “Çalışamazsanız ne yap- mayı düşünüyorsunuz, ayrılmayı mı düşünü- yorsunuz?” dediğini kaydetti. Anar’õn da bunun üzerine odadan çõkõp gittiğini belirten Ayhan, “Di- lin kemiği yok, söyler. O söylediğini orada is- pat edemez. Öbürü öbürünü ispat edemez” de- di. Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi De- kanõ Prof. Dr. Tansel Türkdoğan, kendisinin 13 Ağustos’taki ilk yönetim kurulu toplantõsõnda bu- lunduğunu belirterek, Rektör Ayhan’õn söz ko- nusu ifadeleri kullandõğõnõ dile getirdi. Türkdo- ğan, “Niye böyle bir konuşma yapıldı, bunu an- lamış değilim. ‘İlk toplantõda söylenmesi gere- kenler bunlar mõ?’ diye düşündüm” dedi. TBMM Milli Eğitim Komisyonu Üyesi ve CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Ayhan’õn de- kanlara yaptõğõ konuşmanõn “baskı amaçlı” ol- duğunun altõnõ çizerek Türkiye’nin bütün ku- rumlarõyla birlikte teslim alõndõğõnõ söyledi. AKP ile birlikte üniversitelerin siyasallaştõğõnõ kayde- den İnce, “Baskıcı, despot, bilimden uzak ve ‘AKP’nin adamõ’ mantığını üniversitelere de yerleştirecekler. İkinci cumhuriyetçilerin gö- zü aydın diyorum” dedi. ŞIRNAK (Cumhu- riyet) - Şõrnak’õn Ciz- re ilçesine bağlõ Kõ- zõlsu köyü yakõnlarõn- da askeri aracõn geçi- şi sõrasõnda PKK’li- lerin yol kenarõna dö- şediği mayõnõn uzak- tan kumandayla pat- latõlmasõ sonucu 1 ast- subay şehit oldu, 8 as- ker yaralandõ. Şõrnak-Cizre kara- yolunda devriye gö- revi yapan bir askeri araç dün saat 07.00 sõralarõnda Kõzõlsu kö- yü yol ayrõmõndan ge- çerken, asfalt olan yo- lun kenarõndaki toprak bölüme daha önceden döşenen bir mayõn uzaktan kumanda ile patlatõldõ. Patlamanõn etkisiyle askeri araç tahrip olurken, kimli- ği açõklanmayan 1 ast- subay şehit oldu, 8 as- ker yaralandõ. Yaralõ askerler ambülans ve özel araçlarla Şõrnak Askeri Hastanesi’ne sevk edilirken, şehit olan astsubay için Şõr- nak Askeri Hastane- si’nde tören düzen- lendi. Mayõnõn patlamasõ nedeniyle karayolu yaklaşõk 1 saat trafiğe kapatõldõ. PKK’lilerin yakalanmasõ için böl- gede operasyonlar ge- nişletildi. Cudi ile Ga- bar Dağõ’ndaki PKK’lileri etkisiz ha- le getirmek için böl- geye havadan ve ka- radan birlikler sevk edildi. Şõrnak 23’üncü Jandarma Sõnõr Tü- men Komutanlõ- ğõ’ndan kalkan Si- korsky helikopterlerle teröristlerin bulundu- ğu değerlendirilen böl- gelere Jandarma Özel Harekât timleri indi- rildi. Kobra tipi heli- kopterler de terörist- lerin gizlendiği nok- talarõ zaman zaman ateş altõna aldõ. Siirt’in Eruh ilçesi Görentaş köyü yakõn- larõnda arazi arama ta- rama çalõşmalarõ sür- dürülürken teröristle- rin döşediği mayõna basan 1 asker yara- landõ. Yaralõ asker Si- irt Askeri Hastane- si’nde tedavi altõna alõndõ. Edinilen bilgilere göre, Türki- ye ile ABD arasõndaki görüş- melerde Gürcistan’a yardõm ope- rasyonu için ele alõnan bir dizi se- çenek içinde, yardõmõn Türkiye üzerinden kara ve havayolu ile yapõlmasõ önerisinin yanõ sõra si- vil gemi seçeneği de öne çõktõ. Yardõm operasyonunun süresi ve operasyona katõlacak gemile- rin niteliği üzerinde değerlen- dirme yapõlõrken, sivil gemilerin Karadeniz’de hiçbir kõsõtlama- ya tabi olmadan bulunma hakkõ- nõn olmasõndan ötürü, bu yönte- me ağõrlõk verilmesi gündeme geldi. Ancak özellikle ABD’nin göndermeyi önerdiği hastane ge- milerinin askeri gemi statüsünde bulunmasõ nedeniyle “sivil gemi ile yardım” seçeneği sadece lo- jistik malzeme taşõyacak sivil yük gemileri için geçerli olacak. Ancak ABD’nin insani yardõm kapsamõna neleri aldõğõ konu- sunda çok fazla ayrõntõ bulun- madõğõ için bu seçeneğin de han- gi ağõrlõkta kullanõlacağõ netleş- medi. Denizcilik Müsteşarlõğõ yetki- lilerinden edinilen bilgilere göre, Türkiye, Montrö konusuna sa- dece Boğazlar rejiminden dolayõ değil, Karadeniz’deki stratejik askeri dengeler açõsõndan da bü- yük önem veriyor. İnsani yardõm amaçlõ da olsa, Rus-Gürcü sava- şõnõn ortaya çõkardõğõ yeni tablo sõcaklõğõnõ korurken, ABD’nin Karadeniz’de muharip gemile- riyle bayrak göstermesinin yeni bir gerginliği tetiklemesinden kaygõlanõlõyor. Her ne kadar Montrö Antlaşmasõ’ndaki dü- zenlemelere göre ABD’nin Ka- radeniz’e gönderebileceği gemi- lerin toplam tonajõ 29 bin tonun üzerine çõkamayacak olsa da Gürcistan’daki gelişmelere bağ- lõ olarak bu gemilerin Rus filosu ile karşõ karşõya gelme riski bu- lunuyor. Konuyla ilgili olarak bilgi veren kaynaklar, soğuk sa- vaş döneminde bile Türkiye’nin Karadeniz’de NATO tatbikatõ yapõlmasõna izin vermediğinin altõnõ çizerlerken, ABD savaş gemilerinin insani yardõmõ ge- rekçe gösterip Karadeniz’de bay- rak göstermesinin Türkiye’nin 1936’dan bu yana bölgedeki ko- rumaya çalõştõğõ dengeyi olumsuz etkileyeceğini dile getirdiler. Baştarafı 1. Sayfada İstanbul’da orman yangını İstanbul Haber Ser- visi - İstanbul’un Üm- raniye ilçesi Çavuşbaşõ beldesi sõnõrlarõ içindeki Yukarõ Baklacõ Mahal- lesi’nde ormanlõk alanda yangõn çõktõ. Yangõna, karadan ve havadan mü- dahale edilerek söndür- me çalõşmalarõ sürüyor. Geniş ve sõk çam ağaçlarõnõn bulunduğu ormanlõk alanda dün sa- at 11.30 sõralarõnda he- nüz belirlenemeyen ne- denle yangõn başladõ. Yangõna, İstanbul Or- man Bölge Müdürlüğü birimleri, İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi’ne bağlõ Afet Koordinas- yon Merkezi (AKOM), itfaiye ekipleri, jandarma ve yurttaşlar tarafõndan belediyenin iş makineleri ile karadan, 1 yangõn söndürme uçağõ ve 2 he- likopterle de havadan müdahale edildi. Bü- yükşehir Belediye- si’nden yapõlan yazõlõ açõklamada, yangõna ön- ce Ümraniye ve Kava- cõk itfaiye gruplarõ ile Orman Bölge Müdürlü- ğü ekiplerinin karadan müdahale ettiği belirti- lerek alevlerin yayõlma- sõ üzerine AKOM’un, yedekte tuttuğu amfibik yangõn söndürme uça- ğõyla müdahale ettiği an- latõldõ. Orman Bölge Müdür- lüğü’nün Bursa’dan ge- len helikopteri de sön- dürme çalõşmalarõna ka- tõldõ. Çavuşbaşõ Belediye Başkanõ Muhammed Hanefi Dilmaç, yangõn yerine gelerek inceleme yaptõ. Dilmaç, yangõnõn çõkõş nedenine ilişkin henüz ellerine kesin bil- gi ulaşmadõğõnõ söyledi. Gazi rektörü Prof. Dr. Ayhan’a tepkiler büyüyor Şırnak’ta mayın: 1 astsubay şehit
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle