Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
rumlara meydan vermemek için de bu tutumun
altını özellikle çizdi:
“En önemli siyasi mesajım budur!”
Cuma namazındaki belli bir kalabalık da zaten
mesajı aldı ve gereğini yaptı.
Yeri gelmişken vurgulayalım; İran’ın Hacıbektaş’ta
bir metrekarelik propaganda yeri elde etmek için
vermeyeceği şey yok. Türkiye’deki Alevilerin ken-
di rejimi için hiç de olumlu örnek olmadığını dü-
şünen İran, öteden beri Türkiye’deki yandaşları-
na şu mesajı veriyor:
“Ya Alevileri Sünnileştirin ya da izin verin biz Şii-
leştirelim!”
Hacıbektaş kültürü bu planın oyuncağı olma-
yacağını gösterdi, gösteriyor.
Mahmud Ahmedinejad’ın dünyaya verdiği me-
sajlar yeni değildi. Ama zemin yeniydi; İstanbul:
1- Bizi sınırlarımızın içine hapsedemezsiniz.
Bölgede varız. Türkiye’ye bile misafir gibi değil, ne-
redeyse evsahibi olarak geliyoruz.
2- Nükleer planlarımızdan vazgeçmeyiz. Biz bu
teknolojiye sonuna kadar sahip olmak istiyoruz.
3- ABD’nin tehditlerine aldırmıyoruz. Bu konu-
da asıl suçlu olan biz değiliz, ABD’nin ikiyüzlü po-
litikalarıdır.
4- Enerjiyi biz de pek çok büyük ülke gibi dış po-
litikamızın en önemli unsurlarından biri olarak
görüyoruz.
İran’ın bu mesajları, Amerika’nın başkanlık ya-
rışına girdiği şu dönemde neredeyse bütün he-
saplarını Ortadoğu üzerine yaptığı bir döneme kar-
şılık geldi. Okyanus ötesinden gelen haberler, Bush
yönetiminin en azından Irak batağını ikincileştirmek
için bölgede başka bir göreceli “başarı” aradığını
gösteriyor.
İran’ı nasıl bir süreç bekliyor?
Kimi değerlendirmeler şöyle:
Türkiye 2003 yılında Saddam yönetimini uyar-
mış, komşuluk görevini yerine getirmişti. Şimdi de
aynı şeyi Tahran yönetimine yapıyor, “ABD’nin gö-
zü kara, ne yapacağı belli olmaz, aman dikkat” di-
yor.
Bu değerlendirmede haklılık payı var ama şu da
kesin:
İran, Irak değil!
Peki ne?
İki bin yıllık devlet geleneği olan İran, şu anda hiç-
bir küresel ölçekli pakta ve organizasyona üye de-
ğil. Bunu dış politikasının bir ölçüde temeli yapmış
durumda. Ancak dünya dengelerini de çok iyi kul-
landığı görülüyor.
İran, ABD kutbuna karşı Çin-Rusya kutbuyla ha-
reket ediyor. Bunu halen devam etmekte olan Kaf-
kasya krizinde de görüyoruz. Bölgede ABD des-
tekli Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan hattına karşılık
Rusya-İran-Ermenistan çemberi dikkati çekiyor.
Gül, Ahmedinejad’a, sürdürdüğü dünya den-
gelerinin ülkesinin yararına olmadığını iletmiş.
Yalanlanmayan haberler bu yönde.
İran’la enerji alanında herhangi bir işbirliği ya-
pılmadı. Türk işadamlarının İran’daki sorunlarında
çözüm olmadığı gibi bu yönde bir inandırıcı me-
saj bile verilmedi. Türkiye’nin bölge sorunlarına ba-
kışının İran gibi olmadığı mesajı iletildi; peki bu ge-
zi niye yapıldı? İran’ın Türkiye’nin içine ve dışına
mesaj vermesine zemin yaratmaksa bunda bizim
ne çıkarımız var? Yoksa çok sık olduğu gibi Tür-
kiye’nin dış politikasıyla AKP’nin dış politikası yi-
ne ayrı mı düştü?
Yukarıda sıraladıklarımız akla ilk şu kaygıyı ge-
tiriyor:
Aman yeni bir ileri karakol olmayalım!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
egemenlik yani Rum egemenliği, tek devlet yani Kıb-
rıs Rum Devleti diye özetliyor.
Oysa bu formül KKTC’nin varlığına son veriyor;
siyasal bütün haklardan mahrum bırakıyor. Kıbrıs
Türklerini azınlık durumuna getiriyor.
Hatta Kıbrıslı Türklerin yaşamını güvenceye alan
Türk askeri gücünün varlığına son veriyor. Garan-
ti anlaşmalarını yok sayıyor.
Rum tarafının yıllardır öne sürdüğü, AB ile
ABD’nin desteklediği, fakat Rauf Denktaş’ın ulu-
salcı tutumuyla yürürlüğe giremeyen bu ilkeleri, Rum
Cumhuriyeti şemsiyesi altında yaşamayı temel il-
ke gören Talat, onaylamış görünüyor.
Bu ilkeler sert tepkiyle karşılandı.
Formülü, Ankara bir süre yalanlamadı.
Önceleri sessiz kalmayı yeğleyen RTE, -üstelik
Barış Harekâtı’nın yıldönümünde- Kıbrıs’a dokuz ba-
kanıyla çıkarma yaptı.
Türkiye’nin stratejik yararlarını ve Kıbrıslı Türklerin
bağımsızlığını hiçe sayan, azınlık durumuna düşü-
ren ilkeleri yadsıdığımızı açıklamak zorunda kaldı.
-Talat’la kapalı kapılar ardında yaptığı görüşmenin
içeriği bilinmiyor- ama halka konuşmasında, biri
KKTC olacak olan iki kurucu devletin siyasal eşit-
liğine, iki egemen halkın varlığına, Türkiye’nin et-
kin garantisine dayanmayan “yeni devlete” rıza gös-
termeyeceğimizi açıkladı.
Bu ilkeler Türkiye’nin öteden beri savunageldi-
ği ilkelerdi.
Talat gibi düşünmeyen Kıbrıslı Türkler bu açık-
lamaları olumlu karşıladı.
Ne var ki, Rum kesimi ile Yunanistan’dan gelen
açıklamalar, RTE ve onun koşutunda konuşmaya
başlayan Talat’ın son açıklamalarına karşı çıkıyor.
Kıbrıs basınına yansıyan haberlere göre, Talat-
Hristofyas anlaşmasında RTE ile KKTC Cumhur-
başkanı’nın açıkladığı ilkelerin zerresi yok!
Rum Ulusal Konseyi ile Dışişleri Bakanı Bako-
yani’nin açıklamaları Türk tarafının öne sürdüğü te-
mel ilkelerin hiçbirine Rum tarafının onay vermediğini
ve vermeyeceğini kanıtlıyor.
23 Mayıs ve 1 Temmuz’da iki taraf arasında va-
rılan mutabakatta, iki egemen devletin eşit statü-
sü yer almıyor.
Talat öteden beri Kıbrıs Rum Cumhuriyeti bay-
rağı altında yaşamayı sindiren, Türkiye’ye komşu
gözü ile bakan, Türk askerinin adadan çekilmesi-
ne karşı çıkmayan bir siyasetçi. Bu kafadaki biriy-
le -tabii şayet samimi ise- Ankara’nın (RTE’nin) açık-
ladığı ilkelerle sonuç almak olanaksız!
Öyleyse, Rumların bize yüz seksen derece aykırı
düşen açıklamaları ne anlama geliyor?
Yoksa, bütün bunlar, ikili görüşmelere bağlı ye-
ni bir oyunun ilk sahneleri mi?
RTE ile Talat’ın eşit siyasal egemenlikten vaz-
geçmeyeceklerini öne süren açıklamalarından son-
ra, Rumların ikili görüşmelerin süremeyeceğini
içeren açıklamalar yapmamaları… şu soruları ak-
la ve gündeme getiriyor:
RTE ve Talat, ikili görüşmelerde sorunu çözüm-
leyecek olasılıkların ortaya çıktığını öne sürerek Türk
tarafının kimi Rum ödünlerini kabul etmek zorun-
da kaldığını söylemeye mi hazırlanıyorlar?
Ya da bugünkü açıklamalar ileride KKTC’yi var
saymayan ve Kıbrıs Türklerini azınlık konumuna dö-
nüştürecek savunulması olanaksız bir uzlaşmanın
üstünü örten bir maske mi?
Bir gün gelir, gerçekler ortaya çıkar!
[email protected]
SAYFA 19 AĞUSTOS 2008 SALICUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 30
Edirne B 34
Kocaeli PB 34
Çanakkale B 30
İzmir A 36
Manisa A 38
Aydın A 38
Denizli B 41
Zonguldak PB 26
Sinop PB 28
Samsun PB 29
Trabzon Y 27
Giresun Y 27
Ankara B 35
Eskişehir B 32
Konya B 34
Sıvas PB 32
Antalya B 33
Adana PB 35
Mersin PB 34
Diyarbakır A 40
Şanlıurfa A 40
Mardin A 37
Siirt B 38
Hakkâri B 30
Van B 27
Kars Y 29
Oslo Y 19
Helsinki Y 19
Stockholm B 20
Londra Y 20
Amsterdam Y 20
Brüksel Y 21
Paris Y 22
Bonn Y 24
Münih Y 24
Berlin Y 28
Budapeşte B 29
Madrid PB 33
Viyana B 27
Belgrad B 28
Soyfa A 28
Roma A 27
Atina A 33
Zürih Y 27
Moskova Y 27
Aşkabat A 35
Astana B 30
Taşkent A 35
Bakû PB 33
Bişkek A 32
Tiflis A 37
Kahire A 34
Şam B 39
Yurdun kuzey kesim-
leri parçalı bulutlu,
Trabzon, Rize, Kars,
Ardahan çevreleri sa-
ğanak ve gök gürültü-
lü sağanak yağışlı, di-
ğer yerler az bulutlu
ve açık geçecek. Hava
sıcaklığı kuzeybatı ke-
simlerde 1-3 derece
azalacak diğer yerler-
de önemli bir değişik-
lik olmayacak.
Müslümanlarõ bir arada tutabilmiş gi-
bi, sanki Araplar I. Dünya Savaşõ’nda
Halifenin cihad çağrõsõna uymuşlar gi-
bi. Ama Fuller eski bir tartõşmayõ tek-
rar güncele taşõmak istiyor. Bu, Türki-
ye kanalõyla Halifeliği diriltme politi-
kasõdõr.
Ilõmlõ İslam konusundaki çalõşmalar
hiç durmadan sürmektedir. Yukarõda da
belirtildiği gibi Rand kuruluşu bu yõlõn
haziran ayõnda da “Türkiye’de Siya-
sal İslamın Yükselişi” başlõklõ bir ra-
por yayõmladõ. Bu rapor hakkõnda dün-
kü yazõmõzda söz etmiştik.
Sonuç:
ABD, İslamla demokrasinin bağ-
daştõğõnõ Türkiye’de kanõtlamak zo-
rundayõz diyor. Peki bu nasõl olacak?
Şurasõnõ iyi bilmeliyiz.
Demokrasi, insan aklõnõn bulduğu en
az mahzurlu bir siyasal sistemdir. Bu si-
yasal modelin işlemesi için en önemli
nokta, kutsal din kurallarõyla devlet ku-
rallarõnõn birbirinden ayrõlmasõdõr. Hu-
kukta, kamu yönetiminde, kamusal
alanda din kurallarõnõn değil; laik, çağ-
daş, evrensel hukuk kurallarõnõn egemen
olmasõdõr.
Bu olmazsa demokrasi olmaz.
Öncelikle bunu kabul etmeliyiz.
Türkiye Cumhuriyeti kurulurken la-
ik bir sistemde bir ulus devlet amaçla-
nõyordu. Çünkü İslam, bir din olmanõn
ötesinde bir yaşam biçimidir. İslam ku-
rallarõ devletin oluşumundan uzak tu-
tulmadõğõ sürece ümmetçilik ve kulluk
sürer ve uluslaşma gerçekleşemezdi. İs-
lam coğrafyasõnda, ilk kez laik, ulusalcõ,
halkçõ, demokratik bir devlet oluştu-
ruluyordu.
Bu laik Cumhuriyet modeli, İslam ta-
rihinin en büyük reform hareketidir. Bu
nedenle Mustafa Kemal 20. yüzyõlõn
en büyük devrimcisidir. Eğer İslam dev-
letleri, bir model arõyorlarsa, işte mo-
del budur: “Laik ilkelere dayalı Tür-
kiye Cumhuriyeti ve onun devamı
olan hukukun üstünlüğü ilkesini ka-
bul eden Türk demokrasisi. Başka
modele gerek yoktur. Eğer Akyol’un
işaret ettiği gibi Arap dünyası ve Pa-
kistan için bir model aranıyorsa,
model ‘õlõmlõ İslam’ değil, model hu-
kuka dayalı laik Türkiye Cumhuri-
yeti’dir.”
Bu veriler uzatõlabilir, hatta belgele-
re dayalõ uzun bir kitap yazõlabilir, za-
ten bu konuda birçok kitap yazõldõ.
Öyleyse ortada Sayõn Akyol’un be-
lirttiği gibi “zihinsel bir kurgu” değil,
uygulanan gerçek bir politika vardõr. Za-
ten bu proje için hazõrlanan raporlarõ sa-
yõn Akyol da zikrediyor.
ABD politikasında yeni durum
Akyol, kanõtlar, veriler var mõ diyor,
yazõsõnda... Daha ne gibi kanõt olsun,
özellikle AB politikalarõyla laiklik il-
kesinin koruyucularõna yapõlan saldõrõlar
göz ardõ edilebilir mi? Oysa demokra-
si, üzerinde titrenilmesi ve her an sa-
vunulmasõ gereken bir sistemdir.
* ABD’nin ve AB’nin Türkiye’nin
milli eğitimini altüst eden, Eğitim Bir-
liği tasarõsõnõ tahrip eden uygulamalar
hakkõnda bir kez, tek bir kez eleştirel bir
yaklaşõmda bulunduğu görüldü mü?
Son günlerde Konya’da 18 genç kõ-
zõn ölümüne neden olan kaçak Kuran
kursu hakkõnda tek bir şey söylendiği
duyuldu mu?
* Sanki demokrasi; sadece dört yõl-
da bir yapõlan seçimler ve TSK’nin sus-
masõ, kenara çekilmesi olarak kabul edi-
liyor.
Siz bu ülkenin tüm Milli Eğitim sis-
temini bozarsanõz, Eğitim Birliği Ya-
sasõ’nõ delik deşik ederseniz, toplumun
gereksinmesinden fazla İHL açarak
gerçekte bir İslam yönetim sisteminin
kök salmasõna olanak tanõrsanõz, ta-
rafsõz olmasõ gereken Cumhurbaşka-
nõ, üniversite rektör atamalarõnda tür-
ban yandaşõ ve AKP üyesi rektörleri
tercih ederse bu gidiş nedir? Normal
bir laik demokrasi midir? Yoksa õlõm-
lõ İslam referanslõ bir yönetim sistemine
doludizgin gidiş midir?
Ne var ki, son aylarda ABD yöne-
timinde “ılımlı İslam” yaklaşõmõnda
kimi değişimler olduğu da görülmek-
tedir. Öncelikle ABD, AKP’nin ka-
patma davasõnda AB ülkeleri gibi
hõrslõ bir biçimde taraf olmadõ. Gerek
ABD Başkan Yardõmcõsõ Dick Che-
ney, gerekse Rice “laik demokrasi”ye
öncelik verdiklerini belirttiler. ABD
Büyükelçisi Ross Wilson da açõkça
ABD’nin õlõmlõ İslam kuramõnõn ya-
nõnda yer almadõğõnõ belirtti.
Bu yazõ objektif bir fotoğraf çekme
olayõdõr. Olaylarõ ve verileri alt alta ko-
yarak gerçeği analiz etmemize olanak
tanõma çalõşmasõdõr.
Ilõmlõ İslam Gerçek mi, Komplo mu? -II-
Dr. Alev COŞKUN
Baştarafı 2. Sayfada
Sivil yardım gemisi önerisi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - YÖK’ün yeni kurulan 23
üniversite için belirlediği rektör
adaylarõnõ Çankaya Köşkü’ne
sunmasõnõn ardõndan Gül, rektör
adaylarõnõ incelemeye başladõ.
Toplam 69 rektör adayõndan 36’sõ
türbana özgürlük bildirisine im-
za atan öğretim üyelerinden olu-
şurken bunlardan 14’ü birinci
sõradan aday gösterilmişti.
YÖK Genel Kurulu geçen haf-
ta yeni kurulan 23 üniversitenin
rektör adaylarõnõ belirlemesinin
ardõndan listeyi 15 Ağustos Cu-
ma günü Gül’e göndermişti.
YÖK tarafõndan belirlenen liste-
de 14’ü birinci sõradan aday gös-
terilen 36 öğretim üyesinin tür-
bana özgürlük bildirisinin altõn-
da imzasõ bulunuyor. Gül hangi
adayõ seçerse seçsin, adaylarõn ta-
mamõnõn bildiriye imza atan isim-
lerin oluşturduğu Karamanoğlu
Mehmetbey, Muş Alparslan ve
Iğdõr üniversitelerine türbanõ sa-
vunan rektörler gelecek. Gül’e su-
nulan listede 8 üniversitede iki
aday, 11 üniversitede bir rektör
adayõ olmak üzere 22 üniversitede
türbanõ destekleyen rektör aday-
larõ bulunuyor. Gül daha önce de
21 üniversite için yaptõğõ ata-
malarda AKP’ye yakõn ve türba-
nõ destekleyen adaylarõ rektör
olarak tercih etmişti.
Cumhurbaşkanı Gül listeyi inceliyor
MAHMUT LICALI
ANKARA - Gazi Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Rıza Ayhan, katõldõğõ ilk yönetim kurulu top-
lantõsõnda dekanlara “Anlamayan dekana an-
latmasını biliriz. Bir sarı zarf gönderir, so-
ruşturma açar, o dekanın burnunu sürteriz”
gibi ifadelerle gözdağõ değil “birlik beraberlik
mesajı” verdiğini savundu. Ayhan’õn söz konu-
su konuşmasõna tepki gösteren üniversitenin
Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Tan-
sel Türkdoğan, “Rektör Ayhan’ın niye teh-
ditvari bir konuşma yaptığını anlayamadım”
dedi. TBMM Milli Eğitim Komisyonu Üyesi ve
CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce de
“AKP’nin adamı olma mantığını üniversite-
lere yerleştirecekler” görüşünü kaydetti.
Rektör Prof. Dr. Rõza Ayhan, toplantõda bulu-
nanlarõn daha önce eski Rektör Prof. Dr. Kadri
Yamaç ile birlikte çalõşanlar olduğunu belirterek
toplantõda dekanlardan idareyi mümkün olduğu
kadar yumuşak yapmalarõ yönünde açõklama
yaptõğõnõ ileri sürdü. Toplantõda konuşulanlara iliş-
kin herhangi bir kayõt almadõğõnõ belirten Ayhan,
şunlarõ söyledi: “Dekanlara, ‘Biz idareciyiz, her
şeye soruşturma açmayõnõz. Biz üniversiteyi yö-
netmeye geldik. Gazi Üniversitesi devlettir. Dev-
let yönetimiyle dernek yönetimini birbirinden ayõr-
manõz gerekir. Devlet devlet gibi yönetilir’ diye
söyledim. Dekanlara dedim ki: ‘Lütfen soruş-
turma açmayõnõz. Bunlar sizin öğretim üyesi ar-
kadaşlarõnõz. İkide bir soruşturma açmaya ihtiyaç
yok. Konuşmak süretiyle halledebilirsiniz birçok
problemi. İkide bir soruşturma, dava Gazi Üni-
versitesi’ni yõpratõyor. Yapmayõn bunu.’ Belirli
bir kişiyi hedef göstererek söylemedim. Hep-
sine aynı şeyi söyledim. Konuşmayla bir şey el-
de edemiyorsanız, elbette soruşturma açarsı-
nız. Ben onlara dedim, sarı zarf göndermek sü-
retiyle öğretim üyelerinin üzerinde böyle bir
tahakküm oluşturmayın. Oturun konuşun.”
Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi De-
kanõ Prof. Dr. İbrahim Ethem Anar’õn kimse ta-
rafõndan tehdit edilmediğini savunan Ayhan,
“Arkadaş bu gibi hallerde Gazi Üniversitesi ile
ilgili beyanatta bulunmayı seviyor. Bölüm
başkanı ile dekanın arasında bir konuşma...
‘Ben tehdit edildim’ diye çıktı. Herhalde tehdit
kavramı kendisine göre farklı bir kavram. Bu
arkadaşımızın işidir. Allah selamet versin di-
yorum” açõklamasõnõ yaptõ. Ayhan, Anar’õn
“Bu şartlar altında çalışmam” dediğini, bunun
üzerine kendisinin de “Çalışamazsanız ne yap-
mayı düşünüyorsunuz, ayrılmayı mı düşünü-
yorsunuz?” dediğini kaydetti. Anar’õn da bunun
üzerine odadan çõkõp gittiğini belirten Ayhan, “Di-
lin kemiği yok, söyler. O söylediğini orada is-
pat edemez. Öbürü öbürünü ispat edemez” de-
di. Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi De-
kanõ Prof. Dr. Tansel Türkdoğan, kendisinin 13
Ağustos’taki ilk yönetim kurulu toplantõsõnda bu-
lunduğunu belirterek, Rektör Ayhan’õn söz ko-
nusu ifadeleri kullandõğõnõ dile getirdi. Türkdo-
ğan, “Niye böyle bir konuşma yapıldı, bunu an-
lamış değilim. ‘İlk toplantõda söylenmesi gere-
kenler bunlar mõ?’ diye düşündüm” dedi.
TBMM Milli Eğitim Komisyonu Üyesi ve CHP
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Ayhan’õn de-
kanlara yaptõğõ konuşmanõn “baskı amaçlı” ol-
duğunun altõnõ çizerek Türkiye’nin bütün ku-
rumlarõyla birlikte teslim alõndõğõnõ söyledi. AKP
ile birlikte üniversitelerin siyasallaştõğõnõ kayde-
den İnce, “Baskıcı, despot, bilimden uzak ve
‘AKP’nin adamõ’ mantığını üniversitelere de
yerleştirecekler. İkinci cumhuriyetçilerin gö-
zü aydın diyorum” dedi.
ŞIRNAK (Cumhu-
riyet) - Şõrnak’õn Ciz-
re ilçesine bağlõ Kõ-
zõlsu köyü yakõnlarõn-
da askeri aracõn geçi-
şi sõrasõnda PKK’li-
lerin yol kenarõna dö-
şediği mayõnõn uzak-
tan kumandayla pat-
latõlmasõ sonucu 1 ast-
subay şehit oldu, 8 as-
ker yaralandõ.
Şõrnak-Cizre kara-
yolunda devriye gö-
revi yapan bir askeri
araç dün saat 07.00
sõralarõnda Kõzõlsu kö-
yü yol ayrõmõndan ge-
çerken, asfalt olan yo-
lun kenarõndaki toprak
bölüme daha önceden
döşenen bir mayõn
uzaktan kumanda ile
patlatõldõ. Patlamanõn
etkisiyle askeri araç
tahrip olurken, kimli-
ği açõklanmayan 1 ast-
subay şehit oldu, 8 as-
ker yaralandõ. Yaralõ
askerler ambülans ve
özel araçlarla Şõrnak
Askeri Hastanesi’ne
sevk edilirken, şehit
olan astsubay için Şõr-
nak Askeri Hastane-
si’nde tören düzen-
lendi.
Mayõnõn patlamasõ
nedeniyle karayolu
yaklaşõk 1 saat trafiğe
kapatõldõ. PKK’lilerin
yakalanmasõ için böl-
gede operasyonlar ge-
nişletildi. Cudi ile Ga-
bar Dağõ’ndaki
PKK’lileri etkisiz ha-
le getirmek için böl-
geye havadan ve ka-
radan birlikler sevk
edildi. Şõrnak 23’üncü
Jandarma Sõnõr Tü-
men Komutanlõ-
ğõ’ndan kalkan Si-
korsky helikopterlerle
teröristlerin bulundu-
ğu değerlendirilen böl-
gelere Jandarma Özel
Harekât timleri indi-
rildi. Kobra tipi heli-
kopterler de terörist-
lerin gizlendiği nok-
talarõ zaman zaman
ateş altõna aldõ.
Siirt’in Eruh ilçesi
Görentaş köyü yakõn-
larõnda arazi arama ta-
rama çalõşmalarõ sür-
dürülürken teröristle-
rin döşediği mayõna
basan 1 asker yara-
landõ. Yaralõ asker Si-
irt Askeri Hastane-
si’nde tedavi altõna
alõndõ.
Edinilen bilgilere göre, Türki-
ye ile ABD arasõndaki görüş-
melerde Gürcistan’a yardõm ope-
rasyonu için ele alõnan bir dizi se-
çenek içinde, yardõmõn Türkiye
üzerinden kara ve havayolu ile
yapõlmasõ önerisinin yanõ sõra si-
vil gemi seçeneği de öne çõktõ.
Yardõm operasyonunun süresi
ve operasyona katõlacak gemile-
rin niteliği üzerinde değerlen-
dirme yapõlõrken, sivil gemilerin
Karadeniz’de hiçbir kõsõtlama-
ya tabi olmadan bulunma hakkõ-
nõn olmasõndan ötürü, bu yönte-
me ağõrlõk verilmesi gündeme
geldi. Ancak özellikle ABD’nin
göndermeyi önerdiği hastane ge-
milerinin askeri gemi statüsünde
bulunmasõ nedeniyle “sivil gemi
ile yardım” seçeneği sadece lo-
jistik malzeme taşõyacak sivil
yük gemileri için geçerli olacak.
Ancak ABD’nin insani yardõm
kapsamõna neleri aldõğõ konu-
sunda çok fazla ayrõntõ bulun-
madõğõ için bu seçeneğin de han-
gi ağõrlõkta kullanõlacağõ netleş-
medi.
Denizcilik Müsteşarlõğõ yetki-
lilerinden edinilen bilgilere göre,
Türkiye, Montrö konusuna sa-
dece Boğazlar rejiminden dolayõ
değil, Karadeniz’deki stratejik
askeri dengeler açõsõndan da bü-
yük önem veriyor. İnsani yardõm
amaçlõ da olsa, Rus-Gürcü sava-
şõnõn ortaya çõkardõğõ yeni tablo
sõcaklõğõnõ korurken, ABD’nin
Karadeniz’de muharip gemile-
riyle bayrak göstermesinin yeni
bir gerginliği tetiklemesinden
kaygõlanõlõyor. Her ne kadar
Montrö Antlaşmasõ’ndaki dü-
zenlemelere göre ABD’nin Ka-
radeniz’e gönderebileceği gemi-
lerin toplam tonajõ 29 bin tonun
üzerine çõkamayacak olsa da
Gürcistan’daki gelişmelere bağ-
lõ olarak bu gemilerin Rus filosu
ile karşõ karşõya gelme riski bu-
lunuyor. Konuyla ilgili olarak
bilgi veren kaynaklar, soğuk sa-
vaş döneminde bile Türkiye’nin
Karadeniz’de NATO tatbikatõ
yapõlmasõna izin vermediğinin
altõnõ çizerlerken, ABD savaş
gemilerinin insani yardõmõ ge-
rekçe gösterip Karadeniz’de bay-
rak göstermesinin Türkiye’nin
1936’dan bu yana bölgedeki ko-
rumaya çalõştõğõ dengeyi olumsuz
etkileyeceğini dile getirdiler.
Baştarafı 1. Sayfada
İstanbul’da orman yangını
İstanbul Haber Ser-
visi - İstanbul’un Üm-
raniye ilçesi Çavuşbaşõ
beldesi sõnõrlarõ içindeki
Yukarõ Baklacõ Mahal-
lesi’nde ormanlõk alanda
yangõn çõktõ. Yangõna,
karadan ve havadan mü-
dahale edilerek söndür-
me çalõşmalarõ sürüyor.
Geniş ve sõk çam
ağaçlarõnõn bulunduğu
ormanlõk alanda dün sa-
at 11.30 sõralarõnda he-
nüz belirlenemeyen ne-
denle yangõn başladõ.
Yangõna, İstanbul Or-
man Bölge Müdürlüğü
birimleri, İstanbul Bü-
yükşehir Belediyesi’ne
bağlõ Afet Koordinas-
yon Merkezi (AKOM),
itfaiye ekipleri, jandarma
ve yurttaşlar tarafõndan
belediyenin iş makineleri
ile karadan, 1 yangõn
söndürme uçağõ ve 2 he-
likopterle de havadan
müdahale edildi. Bü-
yükşehir Belediye-
si’nden yapõlan yazõlõ
açõklamada, yangõna ön-
ce Ümraniye ve Kava-
cõk itfaiye gruplarõ ile
Orman Bölge Müdürlü-
ğü ekiplerinin karadan
müdahale ettiği belirti-
lerek alevlerin yayõlma-
sõ üzerine AKOM’un,
yedekte tuttuğu amfibik
yangõn söndürme uça-
ğõyla müdahale ettiği an-
latõldõ.
Orman Bölge Müdür-
lüğü’nün Bursa’dan ge-
len helikopteri de sön-
dürme çalõşmalarõna ka-
tõldõ.
Çavuşbaşõ Belediye
Başkanõ Muhammed
Hanefi Dilmaç, yangõn
yerine gelerek inceleme
yaptõ. Dilmaç, yangõnõn
çõkõş nedenine ilişkin
henüz ellerine kesin bil-
gi ulaşmadõğõnõ söyledi.
Gazi rektörü Prof. Dr. Ayhan’a tepkiler büyüyor
Şırnak’ta mayın:
1 astsubay şehit