29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 2008 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER PENCERE Galileo’nun Siyasal Güncelliği... İnsanlığın yazgısını değiştiren dönüm noktala- rı vardır; bu dönüm noktalarını da yine insanlar oluşturur. 1610’larda Venedik devletindeki İngiliz Bü- yükelçisi Henry Wootton, Kral Birinci James’e şöyle yazıyordu: - Galileo Galilei’nin yazdıkları “doğru çıkarsa yandık; çünkü ‘Dünya hiç de bildiğimiz gibi de- ğilmiş’ diyerek başka bir dünyada yaşayacağız”. Yukarıdaki alıntıyı Reşit Aşçıoğlu’nun yeni çı- kan çeviri kitabından aldım... Kitap 635 sayfa.. Adı: “İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diya- log...” İş Bankası Yayını... Galileo Galilei’nin yaşamöyküsünü herkes bi- lir, kısaca kafasını gözünü yararak özetler: - Dünya dönüyor, üstelik evrenin merkezi de- ğildir diyen ve bu yüzden engizisyon mahkeme- sinde yargılanan kişi... Okul bilgilerimizdeki kolaylık kimi zaman nice insanlık dramının içeriğini ve anlamını bize unut- turur... 1546 - 1642 arasında yaşayan Galileo Galilei’nin ünlü kitabının 375 yıl sonra Türkçeye çevrilme- si, yaşadığımız dramı da vurgulamıyor mu?.. Reşit Aşçıoğlu’nu 1960’lı yılların başında tanı- dım, dostluğumuzun kıdemine diyecek yok!.. Ga- zetecidir Reşit, mizahçıdır, çevirmendir, doğa hay- ranıdır, bu yolda “Gözlüklü Martı”yı icat ederek herkesi nafile yere uyarmaya çalışmıştır; yıllardan beri Galileo’nun ünlü “eser”ine sarmıştı, her tür güçlüğü yenerek muradına erdi, Galileo’nun “düşünce öyküsünü” Türkçeye kazandırdı... Galileo egemen sınıfa değil, sıradan okura dö- nük olsun diye kitabını Latince yerine İtalyanca yazmış... Eski deyişle “nefis bir Türkçeyle” yapıtı dilimi- ze kazandıran Reşit Aşçıoğlu’nu selamlamak ge- rek... Son zamanlarda yitirdiğimiz dostlar, değerler ve yeni çıkan kitaplar için yazı yazmıyorum; iki- si de öylesine çoğaldı ki yetişmek olanaksız... Galileo için kuralı bozdum... Çünkü tarihte Aydınlanma’nın ilk ışınlarından bi- rini oluşturan Galileo, kilisenin bu alandaki din- ci otoritesini kırarak, aklın ve bilimin yolunu aç- mıştır... Bu yolun demokrasiye ulaştığını bilmeyen ki- şi eksik kalmış demektir... Galileo döneminde inanç, kilisenin egemenli- ğinde, toplum düzenini oluşturuyordu... Bugün bile dünyanın çoğu yerinde caminin ege- menliği geçerlidir... Oysa dinci demokrasi olmaz... İster ılımlı olsun, ister ılımsız, İslamcı demok- rasi diye bir icat olanaksızdır. Galileo’nun ana yapıtını 2008’de Türkçeye kazandıran Reşit Aşçıoğlu, çevirdiği kitabın bi- zim dincilere bunca yıl sonra ders verdiğini de el- bette biliyor... Ne yazık ki Galileo Galilei Türkeye’de gün geç- tikçe güncelleşmektedir. “Sen gideli, bir gün, kâh bin yıl gi- bi... Bu yalnızlıkta tek dayanağım elli yıllık yaşamamız... Bütün varlığını ada- dığın ‘Cumhuriyet’i senin izinde olan arkadaşlarınla aynı amaçla yürütmek çabasındayız, bize yardımcı ol Na- dir’ciğim.” Sevgili eşinin ölümünden sonra Berin Nadi’nin sözleri... Yarın, 20 Ağustos. Nadir Nadi’yi yi- tirdiğimiz gün... Yıllar geçmiş, ama Cumhuriyet, yazarları, yöneticileri, çalışanları, yüz binleri aşan okurları ile dimdik ayakta... Atatürk devrimini sa- vunmakta... “Çağdaş uygarlığa sırt çevirmek Atatürkçülükse, biz Atatürkçü de- ğiliz. Hayatta en hakiki mürşit ilim değilse, biz Atatürkçü değiliz. Vic- dan ve fikir özgürlüğü doğruyu sa- vunmak hakkını bize vermiyorsa, biz Atatürkçü değiliz. Ulusal bağımsızlık başkalarının uydusu halinde yaşa- mak anlamına geliyorsa ve halkçı- lık ilkesi, halkın bir mutlu azınlık elin- de cennet vaatleriyle ömrü billah sö- mürülmesi sayılıyorsa, biz Ata- türkçü değiliz.” (Nadir Nadi) Türkiye Cumhuriyeti’ni Mustafa Kemal Atatürk kurdu. Türlü engele, düşmana, yakın arkadaşlarının karşı koymalarına bile direnerek yepyeni bir ülke, yepyeni bir ülkü yarattı... On beş yıl gibi kısa bir sürede uygarlık, çağ- daşlık yolunda atılımlar birbirini izle- di. Her şeyden önce halkına inandı, halkının bilinç ışığına kavuşmasını istedi... Hiçbir devrimcinin aklına bi- le getiremediği, getirse de uygulama yürekliliğini bulamayacağı bir devrimin öncülüğünü yaptı... Bugün bizler bir savunma cephe- sindeyiz. Bağımsız Cumhuriyetimizi temelden yıkmak, bozmak, ortadan kaldırmak rüzgârları esiyor, estiriliyor... Cumhuriyet okullarında, üniversite- lerinde öğrenim görmüş birtakım in- sanlar ne yazık ki şuna buna yaran- mak, büyük çıkarlar elde etmek için, işbaşındakilere destek olmaktalar... İs- tedikleri nedir? Liberallik görüntü- süyle halkımızı kendine yabancılaş- tırmak, Türklüğünden utanır duruma getirmek mi? Bunların nerden, kimden destek aldıkları gün geçtikçe daha çok belli olmuyor mu? Bizler, tek başımıza mıyız? Tek başına, kim başarı kazanabilmiş!.. Yanımızda, arkamızda sağlam okur- larımız olmasa, bu denli ağır koşulla- ra, azgın düşmanlıklara dayanabilir miydik? Cumhuriyet, İlhan selçuk gi- bi hem usta, hem deneyimli, hem de yürekli bir kişiye borçludur, seksen beş yıldan bugünlere sürdürdüğü başarılı yürüyüşünü!.. Kimler gelip geçti! Ama pek çoğu boşuna geldi gitti! Şimdi orda burda dolananları acıyarak izliyorum! Ama Türk okuru, Nadir Nadi’leri, Velide- deoğlu’ları, Tütengil’leri, Mumcu’ları, Kışlalı’ları, Aksoy’ları hâlâ arıyor, yaşatıyor bu gazetenin yapraklarında... Hepimizin hocası, dostu Nadir Bey’i saygıyla anarken, bütün bunla- rı bir kez daha anımsatmamak elde değil! D ünkü yazõmõzda Ilõmlõ İslam düşüncesinin te- mel noktalarõ ve geliş- mesi üzerinde durul- muştu. BOP ve ona dayalõ õlõmlõ İs- lam kuramõndan amaç nedir? Buna da kõsaca değinelim: Dünyanõn en stra- tejik, ancak o derecede karmaşõk Or- tadoğu bölgesinde ABD çõkarlarõnõ ön planda tutmaktõr. * Bölgedeki petrolü, onun çõkõş ve geçiş yollarõnõ kontrol etmektir. ABD bunun için temel olarak şu yollara baş- vuruyor: * Bölgedeki Arap ülkelerinde ken- di yanõnda olan krallarõ kesin olarak desteklemektedir. Bu rejimler gerici, anti-demokratik, faşist imişler, hiç de önemli değildir. * Batõ dünyasõ, Afganistan’da, as- lõnda özellikle ABD’nin Sovyetler’e karşõ önce desteklediği “İslamcı mü- cahitlerin” “terörist” akõmlara yö- nelmesi sonucu yeni bir düşmanla karşõ karşõya geldi: “potansiyel terö- rist radikal İslamcılar”. İşte buna karşõ “ılımlı İslam kura- mı” uygulamaya sokulmaya çalõşõldõ. Bu teorinin en ilginç izahatõnõ New York Times’ta siyasal yorumcu Wil- liam Safire yaptõ (5 Kasõm 2001). William Safire şöyle diyor: Sov- yetler’e karşõ soğuk savaşta Çin’i kul- landõk; şimdi Müslümanlara karşõ Türkiye’yi kullanalõm. * Safire, “eski ABD başkanların- dan Richard Nixon ile arasat’ta bir röportaj” adõnõ verdiği yazõsõnda us- taca bir yöntem kullandõ ve bir ölü baş- kanõn ağzõndan Amerika’nõn stratejik ve taktik hesaplarõnõn ne olmasõ ge- rektiğini açõkladõ. Türkiye’yi kullanalım Bu hayali röportajda, eski Başkan Nixon, hayali bir tehdide karşõ Başkan Bush ve ekibinin büyük bir strateji ge- liştirmesini öneriyordu. - Nedir bu strateji? - Gerçek düşmanõnõ bileceksin. Bu, sadece Bin Ladin ve onun terörist ağõndan ibaret değil, tüm İslam âlemini ele geçirmekle tehdit eden bir hareket. Bu sakallõlar ve onlarõn daha da tehli- keli resmi sponsorlarõ, Kuveyt ve Suudi petrolünü istiyor. Bu petroller, onlara, sağduyulu Müslümanlarõ ve tüm Hõristiyan ve Yahudi kâfirleri yok etmek hedefine dönük olarak nükleer ve biyolojik silahlar geliştir- mek veya satõn almak için gereken pa- rayõ sağlayacaktõr. - Onlarõ nasõl durduracaksõnõz? - Nasõl ki Sovyetler’e karşõ Çin ko- zunu kullanarak Komünist Blok’u böldük, onlarõ da aynõ şekilde bölece- ğiz. Sizin kuşağõnõzõn kozu, güçlü or- dusuyla laik Müslüman ülke. Ankara ile Türk sõnõrõnõ geçip Kuzey Irak’õ ele geçirmek üzere anlaşmak iyi fikir. Görüldüğü gibi, N. Y. Times yaza- rõ Safire, Sovyetler’i bölmek için Çin’i kullandõk, İslamõ bölmek için de Türkiye’yi kullanalõm diyor. Türki- ye’nin oltaya takõlmasõ için Kerkük’ün yem olarak kullanõlmasõnõ istiyordu. Tanõmladõğõ modelin temelinde Türk- leri Araplar ve İranlõlarla düşman ede- rek İslam dünyasõnõ parçalamak stra- tejisi vardõ. Bu yazõyõ daha da uzatmaya gerek yok. Ama biraz da Türkiye hakkõnda daima modeller üreten ve ilginç stra- tejiler sunan Graham Fuller’in son ki- tabõndan söz edelim. Fuller’õn son ki- tabõ “Yükselen Bölgesel Aktör - Ye- ni Türkiye Cumhuriyeti” adõnõ taşõ- yor, ama çok ilginçtir ki kitapta “ye- ni türkiye cumhuriyeti” küçük haf- lerle yazõlmõş. Bu görsel olanaktan bi- le yararlanõlmõş. (Times -2008). Halifelik isteği 336 sayfalõk kitabõn içinde kuşkusuz doğru olan kimi yargõlar da vardõr; ama “Türk İslamının Yeniden Yükseli- şi”, “Türkiye’nin Gelecek Yörüngesi Gibi” bölümler ilginçtir, kitabõn tak- dim yazõsõnda şöyle deniliyor: “Tam son yirmi yıldır Türkiye’de son derece önemli değişiklikler ol- maktadır. Dahası, Türkiye Cum- huriyeti uluslararası politikadaki rolünü tanımlamaya devam ederken ufukta daha fazla değişiklikler be- lirdiğinden kimsenin kuşkusu yok- tur.” (s. 9) Demek ki yeni değişiklikler bekle- yeceğiz. Fuller’õn 336 sayfalõk kitabõ- nõ uzun uzun analiz etmeye gerek yok ama.. Halifelikle ilgili aşağõdaki alõntõya ne dersiniz! “Bugün bile Müslüman dünya, or- ta yerinde bir şampiyon görme- mektedir. Halifeliğin devam eden ek- sikliği, 21. yüzyılın İslami hareket- lerinin çoğunda yeni yankı bul- muştur.” Fuller’a göre İslam’õn bugünkü za- yõflõğõnõn ve bölünmüşlüğünün teme- linde Halifeliğin yokluğu ciddi etki ya- põyormuş (s. 65). Sanki Halifelik tüm Ilõmlõ İslam Gerçek mi, Komplo mu? -II- Dr. Alev COŞKUN EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Nadir Bey’i Anarken... Arkası 8. Sayfada
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle