14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 17 AĞUSTOS 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 45. Ulusal ve 19. Uluslararasõ Hacõbektaş Veli Anma Kültür ve Sanat etkinlikleri başladõ Hacõbektaş’taprotestoluaçõlõş SELAHATTİN ŞAHİN NEVŞEHİR - Hacõ Bektaş Veli anma et- kinliklerine katõlan Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ile Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Gü- nay, “Sıvas’ın hesabı sorulacak” sloganõy- la protesto edildi. Gösteriler nedeniyle Hacõ Bektaş Veli Dostluk ve Barõş ödülünün bu yõl- ki sahibi eski adalet bakanlarõndan Seyfi Ok- tay, konuşma yapmadan kürsüden indi. Nevşehir’in Hacõbektaş ilçesinde düzenlenen 45. Ulusal ve 19. Uluslararasõ Hacõ Bektaş Ve- li Anma Kültür ve Sanat etkinliklerinin açõlõ- şõna Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün yanõ sõ- ra Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay, DSP Genel Başkanõ Zeki Sezer, SHP Genel Başkanõ Murat Karayalçın, Demokrat Parti Genel Başkanõ Süleyman Soylu, CHP Genel Başkan adaylarõndan Haluk Koç, Şişli Bele- diye Başkanõ Mustafa Sarıgül, TOBB Başkanõ Rifat Hisarcıklıoğlu, “Biz Kaç Kişiyiz” Plat- formu Başkanõ Tuncay Özkan, İşçi Partisi Ge- nel Başkanvekili Mehmet Bedri Gültekin, Ku- zey Kõbrõs Türk Cumhuriyeti Milli Eğitim Ba- kanõ Canan Öztoprak, Kõbrõs Demokrat Par- ti Genel Başkanõ Serdar Denktaş, Almanya Yeşiller Partisi Milletvekili AB Parlemento üyesi Ozan Ceyhun ve binlerce kişi katõldõ. Etkinliklerin açõlõş konuşmasõnõ yapan Ha- cõbektaş Belediye Başkanõ Ali Rıza Selman- pakoğlu, Ergenekon soruşturmasõna atõfta bulunarak “Son günlerde şahsi çıkarları için mafya anlayışı ile çete kuranlarla Ke- malist aydınların aynı platformda değer- lendirilmesi aydınlık Türkiye isteyen Alevi- 45. Hacõ Bektaş Veli Anma törenlerinde bir ilk yaşandõ. Cumhurbaşkanlõğõ törenlerin akõ- şõna resmen müdahale etti. Törenin sunucusunu dahi Cumhurbaşkanlõğõ belirledi. Protokol ve oturma düzenine yine Cumhurbaşkanlõğõ ka- rar verdi. Abdullah Gül’ün, törene katõlaca- ğõnõ açõklayõnca Alevi tabandan gelebilecek tep- kileri de göze almõş olduğu belliydi. Refah Par- tisi iktidarõ döneminde aynõ partiden Kültür Ba- kanõ törende konuşurken de yoğun protestolarla karşõlaşmõş ve konuşmasõnõ õslõklar arasõnda sür- dürebilmişti. Bu olay anõmsandõğõnda Ertuğ- rul Günay ve Abdullah Gül’ün de yoğun bir protestoyla karşõlaşacağõnõ tahmin etmek zor değildi. Ancak gerek Cumhurbaşkanlõğõ gerekse AKP kendince önlemlerini de almõştõ. Abdul- lah Gül’ün memleketi Kayseri’den sabahõn er- ken saatlerinde otobüslerle getirilen hemşeri- leri protokol tribününe yakõn yerlere yerleşti- rildi. Program akõşõ da Cumhurbaşkanlõğõ ta- rafõndan belirlendi. Yine de Gül’ün protesto- lardan kurtulmasõ mümkün olamadõ. Bu yõlki Dostluk ve Barõş Ödülü’ne layõk görülen eski Adalet Bakanõ Seyfi Oktay kürsüye çõktõktan birkaç dakika sonra “Sivas’õn hesabõ sorulacak” sloganlarõ eşliğinde yüz kişilik bir grup alana gelerek Gül’ün kürsüye çõkõşõna kadar geçen süre içinde protestolarõnõ sürdürdüler. Cumhurbaşkanõ Gül’ün korumalarõ sunu- cudan Seyfi Oktay’õn konuşmasõnõ kesmesini istedi. Sunucu da korumalardan gelen bu talebi Seyfi Oktay’a iletince Seyfi Oktay sinirlene- rek “Siz kimsiniz, hangi yetkiyle benim ko- nuşmama engel oluyorsunuz” diyerek su- nucuyu tersledi. Ancak korumalar sunucuya, sunucu da Seyfi Oktay’a tacizlerini sürdürdü- ler. Seyfi Oktay bu durum karşõsõnda öfkele- nerek bu şartlar altõnda konuşamayacağõnõ söyleyip kürsüden indi. Ödül almak üzere tek- rar kürsüye çağrõlan Seyfi Oktay sunucuyla tar- tõşmasõnõ sürdürdü. Seyfi Oktay konuşabilseydi eğer Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ve Kültür Bakanõ Ertuğrul Günay’õn o meydanda otur- malarõ tam bir cefaya dönüşecekti. Zira Seyfi Oktay konuşmasõnda Mustafa Ke- mal’in kurduğu laik cumhuriyetin hangi te- mellere dayandõğõnõ, devrimin kaynağõnõn ne- relerden alõndõğõnõ söyleyecek ve sözlerini şöyle sürdürecekti: “Cumhuriyet devrimi, egemenliği halklaştırmıştır. Hükmetmek, egemenliği kullanmak halka bırakılmıştır. Ancak devrim bununla yetinmemiş demo- kratik halk egemenliğine laik hukuk devleti ile taçlandırmıştır. Çünkü, demokratik, öz- gürlükçü hukuk devletinde, azınlığın da, ço- ğunluğun da keyfi yönetimine, diktasına yer yoktur. Hukuk devletinde herkes hukuka bağlı ve bağımlıdır. Hangi koşulda olursa ol- sun, hiç kimseye, zümreye, sınıfa ve parti- ye ayrıcalık tanınmaz. Hukuk üstünlüğünü sağlayan kurallarla kendisini bağlı saymayan anlayış, hukuk devleti nezdinde meşru sayılmaz. Eğer hu- kuk devleti yaşayacaksa, hukuk devletinden kurtulmak gibi bir amaç yoksa yüzde 90 oy- la iktidar olsanız dahi hukuka, özellikle onun olmazsa olmaz ilkelerine uymak zorunda- sınız. Hiç kuşku yok ki parmak çoğunluğu demokratik işleyişi sağlayan, hukuk devle- tine işlerlik kazandıran olgudur. Ama bu du- rum hukuksal ve demokratik çerçevede kaldığı sürece böyledir. Onun dışına çıkan parmak çoğunluğu demokratik niteliğini kaybeder. Demokratik hukuk devletinde parmak çoğunlukları, sistemin totaliter ya- pılara dönüştürülmesinin aracı olamaz, keyfi yönetimin despotizmin hukuk dışılığın, sağdışılığın aracı olamaz ve ona demokra- tik meşruiyet kazandıramaz. Ünlü bilgin Sip- noza ‘Parmak çoğunluğu insanõ hikmet sahi- bi yapmaz’ diyor. Bugün Cumhuriyetin ço- ğu temel kurumları kuruluş amaçlarına ters işler hale gelmişler; demokratik, laik nite- liklerini önemli ölçüde yitirmişlerdir.” Oktay buna benzer görüşleri kürsüden söy- leyemedi. Belediye Başkanõ Ali Rıza Sel- manpakoğlu ise yõllardan beri Alevilerin de- ğişmeyen fakat bir türlü de çözülemeyen so- runlarõnõ yineledi. Zorunlu din derslerinin kaldõrõlmasõ, cemevlerinin yasal statüye ka- vuşturulmasõ, firari olan Sivas katliamõ sanõk- larõnõn yakalanõp yargõ karşõsõna çõkarõlmasõ, Di- yanet İşleri Başkanlõğõ’nõn Sünni inancõnõn hâ- kimiyetinden kurtarõlmasõ gibi taleplere ek ola- rak Nevşehir Üniversitesi’ne bağlõ Güzel Sa- natlar Fakültesi için halen kullanõlmakta olan belediye binasõnõ tahsis etmeye hazõr olduğu- nu ancak diğer ihtiyaçlar için törende hazõr bu- lunan Bakan Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan tam destek istedi. Cumhurbaşkanõ Gül’ün kürsüye çõkõp çõkmayacağõ merak konusuydu. Hele de meydanda yoğun protestolar varken. Ancak çe- vik kuvvet, protestocularõ alanõn dõşõna çõka- rõnca Gül’ün konuşmasõ için gereken ortam ha- zõrlanmõş oldu. Abdullah Gül cõlõz protestolar içinde kürsüye çõktõ. Uzun süre Alevi hoşgö- rüsünden dem vuran Cumhurbaşkanõ Gül, gü- zel sanatlar fakültesi için de “Belediye baş- kanının binayı terk etmesine gerek yok, Ba- kan Hisarcıklıoğlu gerekenleri yapacak- tır” diye vaatte bulundu. Gül kürsüden indikten sonra AKP’lilerin çok iyi becerdiği halkla ilişkiler yöntemlerini bir kez daha sergiledi ve meydanõn çevresinde top- lanmõş halkõ tek tek dolaşarak ellerini sõktõ. Ta- bii ön sõralarda bulunanlarõ. Eh onlar da Kay- seri’den gelen hemşerileri olduğuna göre Ga- zianteplilerin deyişiyle “sen sağa pişir, sen sa- ğa ye” sözü yaşama geçirilmiş oldu. Gül meydandan ayrõlõrken kürsüden Mahsuni Şe- rif’in Atatürk’e yazdõğõ “Bir daha gel gel Samsun’dan, sarı saçlı mavi gözlüm ner- desin” türküsüyle uğurlanmasõ dikkatlerden kaçmadõ. Bektaşileri rahatsız etmektedir. Kısa sürede adaletin sağlanması tüm aydınların bek- lentisidir” dedi. Selmanpakoğlu, savaşsõz bir dünya öğretisini ana hedef olarak alan Ha- cõ Bektaş Veli’nin bu öğretisinin benimsen- mesinin gerektiğini dile getirerek “Hacı Bek- taş Veli öğretileri benimsenip uygulanmış olsaydı dünya savaşları olmaz, Irak’ta Kafkaslar’da kan ve gözyaşı dökülmez, Fi- listinliler bitmez tükenmez zulüm altında kalmaz, yurdumuzda dış güçlerin kışkırt- masıyla işbirlikçilerin desteği ile terör or- tamı oluşmazdı” diye konuştu. Aleviler azınlık değil Selmanpakoğlu, Alevi-Bektaşilerin istek- lerini ise şöyle sõraladõ: “Zorunlu din derslerinin kaldırılması, Al- evi-Bektaşilerin yoğunlukta olduğu yerlerde kültür merkezi özelliklerini de taşıyan Cem Evleri’nin yapılarak yasal statüye kavuşturulması, Alevi köylerine cami yap- tırılmasından vazgeçilmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Sünni anlayışının fetva ku- rumu konumundan çıkartılarak tüm inanç- lara eşit mesafede olan bir kurum olarak ye- niden yapılandırılması, Aleviliğin Sünni an- layışın öğretmenleri ile din derslerinde değil, felsefe derslerinde okutulması, Hacı Bektaş Veli Müzesi’nin tüm Külliye olarak Hacıbektaş Belediyesi’ne devir edilmesi, Sı- vas katliamını yapanların yurtdışında olan- larının yakalanarak yargı önüne çıkartıl- ması, Madımak Oteli’nin insanlık müzesi haline getirilmesi ve Avrupa Birliği’nin 17 Aralık 2004 tarihinde yayımladığı ilerleme raporunda Alevileri azınlık olarak ifade et- mesinin düzeltilmesi.” Seyfi Oktay kürsüden indi Selmanpakoğlu’nun konuşmasõnõn ardõndan Hacõbektaş Veli Dostluk ve Barõş ödülünün bu yõlki sahibi eski Adalet bakanlarõndan Seyfi Oktay, kürsüye çõkarken alanda toplanan yaklaşõk 100 kişilik bir grup, “Katiller hesap verecek”, “Türkiye laiktir, laik kalacak”, “Sıvas’ın hesabı sorulacak”, “Faşizme kar- şı omuz omuza” sloganlarõ atõp, “Cumhur- başkanı sen buraya yakışmıyorsun” pankartõ açtõ. Protestocular, daha yüksek sesle slo- ganlarõna devam edince Oktay, “Konuşma olanağım kalmadı” diyerek kürsüden indi. Bu sõrada Belediye Başkanõ Ali Rõza Sel- manpakoğlu grubu sakinleştirmeye çalõştõ an- cak başarõlõ olamadõ. Protestolar sürerken, Ba- kan Günay kürsüye çõktõ. Günay, “Ünlü dü- şünürü anma törenlerinde, Berat Kandi- li gününde Hacı Bektaş Veli’ye el bağla- maya geldik” dedi. Protestocular alandan çıkarıldı Daha sonra Cumhurbaşkanõ Gül’ün adõ anons edildiğinde protestolar yoğunlaştõ. Yu- halamalar ve õslõklamalar ile “Türkiye laik- tir, laik kalacak” sloganlarõ arasõnda kürsü- ye çõkan Gül’ün konuşmasõ sõrasõnda göste- riciler alan dõşõna çõkarõldõ. Gül, alandaki topluluğun Hacõ Bektaş Veli’nin öğretileri õşõ- ğõnda bir araya geldiğini, ünlü düşünürün Ana- dolu insanõnõn mayasõnõ yoğurup, hoşgörü ve adaleti öğrettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Alevisi, Sünnisi, Türk’üyle, Kürt’üyle hepimiz biriz. Hepimiz bir milletiz. Bizi kimse ayıramaz. Elbette problemlerimiz vardır. Bunları çözeceğiz. Sıkıntılarımız ve problemlerimiz var, olabilir, tabii ki bizler bunları görmezlikten gelemeyiz. Ne kadar gerçekçi olursak, ne kadar açık, dürüst ha- reket edersek problemlerimizi o kadar ra- hat çözebiliriz. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk bize işaret verdi. Türkiye Cumhuriyeti laik, sosyal, modern bir dev- lettir. Bu devlet daha da modern ve demo- kratik olacaktır. Aslında AB ile bütünleş- me yolu, bunu kısaltmaktır. Modern, çağ- daş daha demokratik olmak, özgürlükler, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü daha öteye götürmek zorundayız. Şeffaf bir ülke olacağız. Yeri geldiğinde herkes hesap verecektir. Askerimiz, polisimiz güçlü ola- caktır. Kimse özyurdunda kendini garip hissetmeyecektir. Farklı dillere, dinlere saygı duymuş, kimseyi asimile etmemiş bir milletiz. Hepimiz Türkiye Cumhuriye- ti vatandaşıyız. Kimsenin birbirine üstün- lüğü yoktur. Hepimizin başı dik olsun. Çok çalışıp, ülkemizi kalkındıralım.” Konuşmasõnõn sonunda vatandaşlarõn Berat Kandili’ni kutlayan Gül, bölgenin tarihi ve tu- ristik yerlerini kapsayan bir geziye çõktõ. A nma etkinliklerine katõlan Cumhurbaşkanõ Gül ve Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay protesto edilirken gösteriler nedeniyle bu yõlki ödülün sahibi eski adalet bakanlarõndan Seyfi Oktay, konuşma yapmadan kürsüden indi. C umhurbaşkanõ Gül, 45 yõllõk anma tarihinde bir ilki gerçekleştirerek akõşa ve protokole müdahale etti. Hatta Cumhurbaşkanõ’nõn görevlendirdiği isimler düzenleme komitesini hiçe sayõp programõ kimin sunacağõna bile kendileri karar verdiler. G ül, kürsüye gelişte “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganlarõ ile karşõlaşõrken birlik mesajlarõ verdi. Gül, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk bize işaret verdi. Türkiye Cumhuriyeti laik, sosyal, moden bir devlettir” diye konuştu. H A C I B E K T A Ş V E L İ T Ö R E N L E R İ N D E N İ Z L E N İ M L E R / M İ Y A S E İ L K N U R Seyfi Oktay konuşabilseydi Derneklerden Cumhurbaşkanõ Gül’etepki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avrupa Al- evi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Genel Baş- kanõ Turgut Öker ile Alevi Bektaşi Federasyo- nu (ABF) Genel Başkanõ Ali Balkız, Cumhur- başkanlõğõ’nõn Hacõ Bektaş Veli’yi Anma Et- kinliklerine “müdahale” ettiğini belirttiler. Öker ve Balkõz, dün yaptõklarõ ortak açõklamada, tepkilerini özetle şöyle dile getirdiler: “Cumhurbaşkanlığı, anma etkinlikleri prog- ramına tarihte ilk kez müdahale etmiştir. Bu tutum AKP zihniyetinin sonucudur. Bu ne an- lama gelmektedir? Anma komitesinin aylar ön- cesinden belirleyip ilan ettiği sunucular Sayın Gül aleyhinde kimi cümleler mi kuracaklardır? Meydanda toplanan binlerce Alevi - Bektaşi yurttaşları Sayın Gül’ü protestoya mı davet edeceklerdi? Onun laikliğe karşı müdahalenin odağı olduğu yargı kararı ile tescilli bir parti- nin kurucusu, Başbakanı ve onların oyları ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olduğunu mu anımsatacaklardı? Neden bu müdahale?” Gül’ün ne Hünkâr’õ ne de Alevileri tanõdõğõna dikkat çekilen açõklamada, “Sayın Cumhur- başkanı, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ı tanıyor ama” denilerek, “protokol kurallarını konuğun ricası doğrultusunda düzenlemek nezaketini gösteriyor, ama aynı nezaketi Ha- cıbektaş’ta Alevilere göstermiyor ve protokol görevlileri kanalı ile dayatmada bulunuyor” denildi. Cumhurbaşkanı Gül’ün protokole müdühale et- mesi etkinliklere gölge düşürdü. Bölgeye ‘çadır- kent’ kuran Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarı- gül, etkinliklerde halkın büyük ilgisini topladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle