25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 2008 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Üç Beş Gün İçinde... PENCERE Ahmedinejad’ın Verdiği Ders... İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, Türkiye’ye geldi ortalığı darmaduman etti... TV’ler allak bullak oldular, toplum şallak mallak oldu; konuğumuzun her adımını izledik.. Zoom üstüne zoom yaptık... Zoom ne demek?.. Teknoloji sayesinde artık uzak yakın yok... TV’lerde herkes Ahmedinejad’ın gözünü, kaşı- nı, kirpiğini, saçını, başını yakından seyretti... Yüzünün anlamını en yakın plandan saptamak olanağını buldu... Sonuç?.. Ben -kimse kızmasın- Ahmedinejad’ı alkışladım... Lider dediğin böyle olur... Sakalı makalı, saçı başı, giyimi kuşamı kendi- ne göre dört dörtlük... Bizimkiler gibi yapay değil... Doğal... Biraz abartarak aktarayım, basın toplantısında konuğumuz ne diyor: - İsrail yok olsun... - Amerika defolsun... Bizim Gül dinliyor... Gıkı çıkmıyor... Ahmedinejad gülüyor, beşuş bir çehreyle pat- latıyor bombalarını.. Meydan okuyor... Bizim Gül suskun, ezik, sinik, yapay, devlet ada- mı pozunda takıyyeci... Ahmedinejad cuma namazını Sultanahmet Ca- mii’nde kıldı... Apaçık dedi ki: “- Bu bir siyasi olaydır...” Ne demek bu?.. İran Cumhurbaşkanı hem dincilik yapıp hem de takıyyeye sapmıyor... TV’lerin yansıttığı kadarıyla cuma namazında Sultanahmet Meydanı görülecek bir manzara ser- giliyordu; halk bir yandan Ahmedinejad’ı alkışlı- yor, bir yandan İran Cumhurbaşkanı’nın elini öpmek istiyor, bir yandan dalgalanıyordu; Sünnilik- Şiilik ayrımına kimse metelik vermiyordu... Ne oluyordu?.. Amerika’ya karşı tepkiden mi, yoksa şeriatçılı- ğa sevgiden mi bilinmez, halk, Ahmedinejad’ı bağ- rına basmak istiyordu... Düşündüm: Ahmedinejad Türkiye’de adaylığını koysa se- çimlerde kazanır mıydı?.. Peki, Hazretin siyaseti ne olacaktı?.. - Ilımlı İslama karşı gerçek İslam... Toplum bu konuda ne düşünüyor, bilemem, ama bizim zavallı halkımızın vur ensesine tokadı, al elinden lokmayı... Ahmedinejad geldi diye İstanbul’da bütün yol- lar kapatıldı da ne oldu?.. İran cumhurbaşkanı demiş ki: “- Ben Tahran’da yolların kapanmasına izin ver- mezdim, Türk halkından özür diliyorum...” Bizimkilere hakaret değil mi bu?.. İran Cumhurbaşkanı’ndan alacağımız en büyük ders ne?.. Ahmedinejad’ın içi dışı bir... Darısı bizimkilerin başına... T ürkiye’nin, 17 Ağustos 1999 Doğu Marmara depremi ile uğradõğõ büyük sosyal, psi- kolojik ve ekonomik kayõp- lara karşõn tek kazancõ, top- lumun deprem konusunda, o güne ka- dar olduğundan çok daha fazla bilgi- lenmiş ve bilinçlenmiş olmasõdõr. Ancak toplum, bu kazancõna ve depremlerle mücadele konusundaki özverili yakla- şõmõna devletten yeterli desteği ve kat- kõyõ, ne yazõk ki, görememiştir. Bayõn- dõrlõk ve İskân Bakanlõğõ’nõn, çeşitli ka- mu kurum ve kuruluşlarõ, üniversiteler, meslek odalarõ, sivil toplum kuruluşla- rõ ve özel sektör temsilcilerinin katõlõmõ ile, 2004 yõlõnda İstanbul’da topladõğõ Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk ve tek Deprem Şûrasõ, bu konuda bir umut õşõ- ğõ olmuş; ancak, büyük emek ve para- lar harcanarak oluşturulan bu büyük or- ganizasyon sonrasõnda, Bayõndõrlõk ve İskân Bakanõ tarafõndan, bir basõn top- lantõsõyla kamuoyuna sunulan Şûra So- nuç Bildirgesi’nde dile getirilen ve he- men uygulamaya konulacağõna dair söz verilen kararlarõn hiçbiri, bugüne dek uygulanmamõştõr. Bunun en önemli ne- deni ise, depremlerle mücadele konu- sunda Türkiye’de henüz bir siyasi ira- denin oluşturulamamõş olmasõdõr. Hükümetlerin temel görevi, her şey- den önce toplumun can ve mal güven- liğini sağlamaktõr. Depremlerle ilgili ola- rak da, can ve mal güvenliğini sağla- manõn temel koşulu ise, hem mevcut ya- põlarõn hem de bundan sonra inşa edi- lecek yeni yapõlarõn depreme dayanõk- lõ olmasõdõr. Hükümetler de topluma bu güvenceyi sağlamakla yükümlüdürler. Depremlerle mücadelede başarõnõn tek ve kesin ölçüsü budur. Aslõnda, 17 Ağustos 1999 Doğu Mar- mara depreminden sonra, Türkiye’deki depremle ilgili kamu kurum ve kuru- luşlarõ, üniversiteler, meslek odalarõ, si- vil toplum kuruluşlarõ ve bazõ yerel yö- netimler, sõnõrlõ olanaklarõ ile, deprem- lerle mücadele konusunda olumlu bazõ çalõşmalar yapmõşlar, projeler üretmiş- ler; ancak, bu çalõşmalarõn hiçbiri he- deflenen amaçlarõna ulaşamamõştõr. Çünkü, hem hükümetlerden yeterli maddi desteği görememişlerdir, hem de tüm bu çalõşmalarõ koordine edecek ve uygulamaya koyacak bir üst kurum oluşturulamamõştõr. Marmara’nõn tabanõnda oluşturulmasõ planlanan ‘Deniz dibi rasathanesi’ önemli bir adõmdõr; kuvvetle destek- lenmeli ve en kõsa zamanda gerçekleş- tirilmelidir. Ancak, olabilecek bir büyük depremin olasõ zararlarõnõ, can ve mal kayõplarõnõ önleyebilmek ya da en aza indirgeyebilmek için öncelikle yapõlmasõ gereken işler ve alõnmasõ gereken daha acil önlemler söz konusudur. Öncelik- le okul, hastane, köprü, tünel gibi kritik yapõlarõmõzõn tümü bir an önce elden ge- çirilmeli, olasõ bir büyük depreme da- yanõklõ olmayanlar, olanaklõ ise takvi- ye edilerek depreme dayanõklõ hale ge- tirilmeli; aksi halde, yõkõlarak yeniden inşa edilmelidir. Depremlerle mücadele, insanoğlu- nun doğa ile olan bir mücadelesidir. Bu mücadelede insanoğlunu doğaya ege- men kõlabilecek tek güç ise bilimdir. O nedenle, bu mücadelede bilim adamla- rõmõzõn özverili çalõşmalarõna tüm in- sanlõk olarak destek olmalõyõz. Çünkü, bilim damlarõmõz bu mücadelede er ya da geç başarõlõ olacak ve yakõn bir ge- lecekte depremler önceden kestirilebi- lecektir. Nitekim, Amerika Birleşik Devletleri’nin Ulusal Havacõlõk ve Uzay Araştõrmalarõ Kurumu’ndaki (NASA) bazõ bilim adamlarõ, 6 Haziran 2008 ta- rihinde yaptõklarõ bir açõklamada, bir bü- yük deprem öncesinde, depremin olacağõ bölgedeki atmosferin iyonosfer taba- kasõnõn elektrik alanõnda belirgin bir de- ğişim gözlemlediklerini; bu değişimin, iyonosfer içerisinde 100 km. yükseklikte uydular aracõlõğõ ile belirlenebileceğini ve bunun o bölgede oluşabilecek bir bü- yük depremin önceden kestirilmesi ça- lõşmalarõnda önemli bir veri olabilece- ğini ifade etmişlerdir. İstanbul olasõ bir büyük depreme ha- zõr mõ, değil mi tartõşmalarõ, 17 Ağustos 1999’dan bu yana sürüp gidiyor. Bilim adamlarõnõn ve yetkili ağõzlarõn bu soruya yanõtõ ne yazõk ki “Hayır”. Oysa, top- Dokuzuncu Yõlõnda 17 Ağustos Depremi Prof. Dr. K. Erçin KASAPOĞLU Hacettepe Üni. Jeo. Müh.Böl. Öğr.Üye. Birkaç gün dinlenelim, dedik. Ama o birkaç günde neler ol- madı ki?.. Yine şehitler verdik, bir yarbay ve uzman erler!.. Tersane işçilerini kum torba- sı yerine kullanmaya kalkıp bir- kaçını öldürenler!.. Bir iktidar milletvekilinin bir mil- yarlık rüşvet olayının açıklan- ması!.. Kafkasya’da patlak veren Rus - Gürcü savaşı!.. ‘Ergene- kon’ adı verilen binlerce sayfa- lık iddianamenin bir türlü yargı önüne çıkartılmaması. Hücre- lerde bekleşen yüze yakın insa- nımız!.. ABD’nin çıkarlarına hiz- met vermekle başarılı oldukları- nı sanan, halkımızı boş sözlerle uyutmayı sürdüren ‘büyük’leri- miz!.. Geçmiş yıllardaki söyle- diklerini, yazdıklarını unutup dış amaçlara hizmet veren bir takım yazarcıklarımız!.. Altı yılda nerden nereye geldik, bir düşünsek ya!.. AKP nerden mi çıktı? Erbakan’ın Anayasa Mahkemesi’nce boyuna kapa- tılan partilerinin yeni bir benze- ri olan, aynı amaçları, aynı ni- yetleri, aynı Cumhuriyet ve Ata- türk karşıtlığını yaşatan insan- ların oluşturduğu bir küresel- leşme!.. AKP adlı partinin altı yıl- da nasıl bir Türkiye yarattığı or- tada değil mi? Ama yüzde kırk- tan çok oy almışmış.. yakında yüzde altmışa çıkacakmış!.. İlhan Selçuk bir kez daha anımsattı Aziz Nesin’in “Bu mil- let aptaldır” sözünü... Bu ağır bir suçlama değil mi? Öfkeli birinin ağzından çıkmış bir yakıştırma mı? Yetmiş beş milyonluk bir ulus böyle bir suçlamayı nasıl be- nimser? Niye bir davranışa, bir uyanışa, bir direnişe kalkışmaz?.. Yakın tarihte başardığı işler; ken- di gücüne dayanarak yepyeni bir ülke, çağdaş bir toplum, dün- yanın saygısını kazanmış bir cum- huriyet kurmuş olmak!.. Bir ma- sal değil bütün bunlar... Olaylar, insanlar, ayıplar, çir- kinlikler, daha da çok aptallık- lar... Sizin, benim, hepimizin şaşkınlıklar içinde izledikleri- miz... Dünyada kıyamet kopar- ken Başbakan Riksos Oteli’nde, Cumhurbaşkanı Riksos yatında keyiflenirken aptallar takımının yaşadıkları, gördükleri, duy- dukları, yazdıkları, yazmaya çalıştıkları!.. lumun hemen her kesi- minden bu konu ile ilgili kişi, kurum ve kuruluşla- rõn her biri kendi olanak- larõ çerçevesinde bir şey- ler yapmaya, İstanbul’u olasõ bir büyük depreme hazõrlamaya çalõşõyor. An- cak, tüm bu çalõşmalarõ bir araya getirip bütünleş- tirecek ve somut sonuçla- rõn alõnmasõna olanak sağ- layacak bir üst kurum ve organizasyon olmadõğõ için bu çalõşmalar kendi dar çevreleri ile sõnõrlõ kalmõş, İstanbul’u olasõ bir büyük depreme hazõr hale getir- me hedefine bir türlü ulaş- tõrõlamamõştõr. Bu hedefe ulaşabilmek için yapõlma- sõ gereken en akõlcõ ve et- kin yaklaşõm, “Depreme Dayanıklı İstanbul” slo- ganõ ile, İstanbul Büyük- şehir Belediyesi’nin orga- nizatörlüğünde toplumun konu ile ilgili tüm kesim- lerinin, merkezi ve yerel yönetim temsilcilerinin, ilgili meslek odalarõnõn, sivil toplum örgütlerinin, yerli ve yabancõ bilim adamlarõnõn katõlacağõ ve her yõl düzenli olarak top- lanacak bir uluslararasõ kongrenin düzenlenmesi- dir. İlk toplanacak kon- grede öncelikle İstanbul’u olasõ bir büyük depreme hazõr hale getirebilmek için yapõlmasõ gerekenler öncelik sõrasõna göre be- lirlenmeli; sonra bunlarõn hangilerinin, toplumun hangi kesimleri tarafõn- dan ve nasõl yapõlacağõ; ge- rekli finansmanõn nere- den, nasõl sağlanacağõ ka- rara bağlanmalõdõr. Ertesi yõl yapõlacak ikin- ci kongrede ise önce, bir önceki kongrede yapõlma- sõ planlanan işlerin hangi- lerinin ne kadar yapõla- bildiği; yapõlamayanlarõn neden yapõlamadõğõ; bun- larõn da yapõlabilmesi için alõnmasõ gereken önlem- lerin neler olabileceği; bir sonraki yõlda nelerin ya- põlacağõ tüm ayrõntõlarõ ile tartõşõlõp karara bağlan- malõ; ve bu süreç, her yõl düzenli olarak toplanacak kongrelerde tekrarlanarak sürdürülmeli; böylece İs- tanbul, her geçen yõl dep- reme daha hazõr bir duru- ma getirilmelidir. İstan- bul gibi bir büyük deprem beklentisi içerisinde olan Amerika Birleşik Devlet- leri’nin Kaliforniya eyaleti böyle bir süreci bundan 6 yõl önce başlatmõş ve bu- gün Kaliforniya’yõ olasõ bir büyük depreme yüzde 90 hazõr hale getirebil- miştir. İstanbul da bu akõl- cõ ve etkili süreci mutlaka başlatmalõ ve “Depreme Dayanıklı İstanbul” (DDİ) adõ altõnda uluslar- arasõ kongreler serisinin ilkini hemen bu yõl orga- nize etmeli ve bunu her yõl tekrarlayarak, İstanbul ola- sõ bir büyük depreme yüz- de 100 hazõr hale gelene dek sürdürmelidir. Bunun için henüz geç kalmõş sa- yõlmayõz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle