22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 2008 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B Kuzey Kõbrõs Türkiye Cumhuriyeti eski ve yeni liderleri Kõbrõs sorununu değerlendirdi: Denktaş:Garantörlükkalkar,Talat:Kalkmayacak!KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanõ Rauf Denktaş ve şim- diki Cumhurbaşkanõ Mehmet Ali Talat’la adada Türk ve Rum taraflarõnõn uzlaşma ve bütünleşme müzakerelerini ko- nuşuyorum. Denktaş bu görüşmelere tepkili. Belli ki Rum Lider Demetris Hristofyas’õn samimiyetine hiç inanmõyor. “Tek egemenlik, tek vatandaşlık” söylemlerine tepkili. KKTC’nin tek Kõbrõs devleti altõnda bir “Kıbrıs Türk Vila- yeti” halinde azõnlõk olarak eklemleneceği kaygõsõnda. Hele de Türkiye’nin garantilerinin ortadan kalkacağõ olasõlõğõnõ düşünmek bile istemiyor. Öte yandan Talat ise yolunda yü- rümekte kararlõ. “Eski politikaların ne yararı oldu?” diye soruyor. Ardõndan da bugün yepyeni politikalar izlendiğini belirtiyor. İki bölgeli, iki toplumlu federasyondan vazgeçme- diklerine işaret eden Talat hele de Türkiye’nin garantilerinin bitirilmesinin söz konusu olmadõğõnda õsrar ediyor. Talat tam teşekküllü müzakerelerin çerçevesinin çizildiğini, 3 Ey- lül’deki görüşmelerle birlikte bu çerçevenin içinin dolduru- lacağõnõ ifade ediyor. - KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’la Rum lider Hristofyas 3 Eylül’de iki taraf arasında başlayacak kap- samlı müzakerelerin ön hazırlık görüşmelerini yaptılar. Bu bağlamda “tek egemenlik, tek devlet” esasının altı Hristof- yas tarafından çizildi. Satır aralarında garantilerin kaldırı- lacağı da belirtiliyor. Siz KKTC’nin kurucu cumhurbaşka- nı olarak gelinen bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Rauf Denktaş - Bizim taraf, “Garantiler kalkmıyor. Ak- sine garantiler devam edecek” diyor. Ama herkes de bili- yor ki biz Rumlarla böyle tekli anlaşma yaparsak ve AB’ye Türkiye’den önce girersek garantiler bahis konusu bile değil- dir. Bunu Yunanistan Dõşişleri Bakanõ Dora Bakoyannis de Hristofyas da söylüyor. “AB üye- si bir ülkenin dıştan garantörü olamaz. Bunda ısrar etmek AB’ye hakarettir. Size AB ga- ranti verir” diyorlar. “Biz garantilerden vazgeçme- dik,” filan beyanatlarõn bence tuttuklarõ yolda bir anlaşmaya vardõklarõ takdirde geçerliliği yoktur. Bütün milliyetçi kuruluş- lar ayağa kalkmõştõr. Gruplaşmõş- lardõr. İzleme Komitesi gibi bir topluluk meydana gelmiştir. Hal- kõ aydõnlatmak için bildiriler ya- yõmlõyor. Sayõn Talat, “Ben gö- rev andıma sadığım. Bunun dı- şına çıkmam. KKTC’den vaz- geçmiş değilim,” demiştir. Sözcüsü Hasan Özçakıca bir açõklama yaptõ. “Çerçeve çizil- miştir. Ama içi doldurulacak- tır” dedi. İçerik ne olacak? - Peki, bu çerçevenin içi sizce nasıl doldurulacak? - Bunu ben bilemem. Çerçeve bu şekilde çizildikten sonra Rum tarafõnõn beyanatõ çõktõ. “Erdo- ğan’ı egemenlik konusunda yu- muşattık. Türk tarafına ilk kez bu şekilde bir formül kabul et- tirdik” açõklamasõnõ yaptõlar. - Ama Tayyip Erdoğan da ak- sini söylüyor. Bunu nasıl yorum- larsınız? - Sayõn Erdoğan burada halka yaptõğõ konuşmada MGK’de alõ- nan karar çerçevesinde Kõbrõs’õn gerçeklerinden, iki devletten, iki halktan bahsetti. Halkõn da bekle- diği buydu. Sayõn Talat da halka bunlarõ söyledi. Ancak bir de Sa- yõn Talat’õn arkasõnda olduklarõnõ ve ona güvendiklerini söylediler. Şimdi, “Hangisi doğru?” soru- larõ sorulmaya başlandõ. Sayõn Talat’õn arkasõndaysalar MGK kararõ geçerli değildir. Çünkü orada Kõbrõs’õn, iki halk, iki dev- let olarak gerçekleri var. Sayõn Talat’õn tuttuğu yolda bunlar yoktur. “İleride altını doldururum” diye verdiği sözü izle- mek lazõm. Çünkü Hristofyas kendi halkõna Kõbrõs Cumhuri- yeti devletinden vazgeçilmeyeceğini, bu devletin anayasasõ- nõn değiştirilmesi suretiyle yenileneceğini söylemiştir. Ama Hristofyas aynõ zamanda nerelere kadar gidebileceğinin işa- retini de verdi ve dedi ki: “Evet, federasyon olacağız. Tek Kıbrıs, tek halk, tek egemenlik olacak. İki egemenliği asla kabul etmeyiz. Ye- niden Kıbrıs Türklerine Rumların, Ermenilerin, Maro- nitlerin, Latinlerin haklarını gölgeleyecek haklar verile- mez.” - Sizce bunun anlamı nedir? - Bunun anlamõ şu: Bu haklar 1960 anlaşmasõnõ çalõşabilir olmaktan çõkarmõştõr. O nedenle bizim yapacağõmõz anlaşma çalõşabilir olmalõdõr. “Acelem yok” diyor. İşi zamana yay- masõnõn nedeni de 2009’da AB’nin Türkiye’yle hesaplaşma- ya girecek olmasõ. O nedenle Sayõn Talat’õn takvim ve ha- kem önerisini reddetti. O konuda da anlaştõlar. Biz büyük en- dişe içindeyiz. - Neden endişeleniyorsunuz? Size göre devlet elden mi gidiyor? - Sayõn Talat ve Sayõn Erdoğan Annan Planõ’na “Evet” demek suretiyle KKTC’nin uluslararasõ alanda tanõtõm yolu- nu açtõklarõnõ söylediler. Örnek olarak da İslam Konferansõ Örgütü’ne (İKÖ) Kõbrõs Türk Devleti olarak girdiğimizi ve gözlemci statüsünü kazandõğõmõzõ gösteriyor. - Peki, o zaman KKTC nerede kaldı? - Biz de onu söylüyoruz. Kõbrõs Türk Devleti Annan Pla- nõ’nda vilayet idi. Ayrõca biz zaten gözlemciydik. Onun için bu yeni bir şey değil. İKÖ’ye de “Annan Planı’nda bu isim var,” dediler. Annan Planõ’na “Evet” demek suretiyle nere- ye geldiğimizi şöyle ifade edeyim: Biz “Evet” der demez bize ve Türkiye’ye bu ‘evet’i dedirten dostumuz ve müttefi- kimiz ABD bir yorum getirdi. “Madem ki Kıbrıs Türkleri bu plana evet dediler, bu şimdiye kadar izledikleri ayrı devlet, ayrı egemenlik çizgisinden vazgeçtikleri anlamına gelir” dedi. BM Genel Sekreteri’nin raporuna da bunu koy- durdu. Amacõ da Türkiye’nin bundan sonra bunlarõ bu çizginin altõnda tutma- sõnõ sağlamaktõ. Sayõn Talat ve Sayõn Hristofyas’õn başlattõğõ süreç bu çizgi- nin altõndadõr. Yani devletsizdir, egemenliksizdir. Bu da ABD’nin istediğidir. Bir de kandõrmaca yapõp “Biz karışmı- yoruz. Türkiye dahil kimse de karışmasın. Bu Kıbrıslıla- rın meselesidir” demeye getiriyorlar. Bu gidişatta biz bir Rum Cumhuriyeti’nde azõnlõk olmaya mahkûmuz. Hiç kur- tulamayõz. Bize sõrf imzayõ atalõm diye bazõ haklar verseler dahi AİHM’de bir bir geri alabileceklerdir. Hristofyas, “AB normları devam edecek” diyor. - Bu ne demek? - Serbest dolaşõm, serbest yerleşim demektir. Yani Kõbrõs Türk eyaleti size kendi topraklarõnda yerleşme hakkõ vere- cektir. Hristofyas, “Halkın, kurumların, ekonominin bir- leşmesi için uğraşıyoruz” diyor. En önemlisi de partilerin birleşmesinden söz ediliyor. Bu yönde Rum tarafõnda haber- ler çõkmaya başladõ. Sen eğer tek halksan buna karşõ çõka- mazsõn. AB ve 1960 antlaşmaları - AB’nin rekabetten sorumlu komiseri Neelie Kroes AB’nin Kıbrıslı Türklerle aktif işbirliği içinde olduklarını söyledi. Bu doğru mu? - AB’yle pek çok temas var. Çünkü bizi, birleşmeye, bü- tünleşmeye razõ olmuş, ayrõ devlet ve egemenlikten vazgeç- meye hazõr, Rum’un gördüğü gibi işgal altõnda yaşayan Kõb- rõs’õn Türk azõnlõğõ olarak görüyorlar. Ekonomik seviyemizi de Rumlar’õnkine yaklaştõrmak, yasalarõmõzõ onlarõnkine benzet- mek için temaslar devam ediyor. “AB otoriteleri Kıbrıs’ta işgal altında yaşayan Türk azınlığıy- la teması sürdürüyor” izlenimi- ni yansõtmak istiyorlar. Bir de AB’den KKTC’ye gelecek para- sal yardõm vardõ. Şimdi açõklandõ ki bu yardõm buraya Kõbrõs Rum- larõnõn kanalõyla verilecek. AB bizi Kõbrõs Devleti’nin içinde ayrõ düşmüş, işgal altõnda yaşayan, Rum tarafõyla bütünleşmek iste- yen bir azõnlõk olarak görüyor. Oysa biz AB’den KKTC olarak bunu istiyoruz. “Bize bunu KKTC olarak vermeyeceksen lütfen zamanını harcama” diye- miyoruz. Sayõn Talat, “Eğer biz uzlaşarak, Türkiye’den önce AB’ye girersek Türkiye’ye de yardımcı olacağız” diyor. Bun- dan daha büyük bir yanlõş ola- maz. - İyi de bu taraf Türkiye’den önce AB’ye girerse 1960 anlaş- maları nerede kalacak? - Hem onlarõ hem de Türk-Yu- nan dengesini Rum’a yardõmcõ olarak ortadan kaldõracağõz. 1960 anlaşmasõ, “Kıbrıs, Türkiye’nin de üye olmadığı hiçbir uluslar- arası topluluğa giremez” der. Rumlarõn AB’ye üyelik için baş- vurularõ kendilerinin beyanõdõr. Bunu ekonomik değil, politik ne- denlerle yaptõlar. Biz şimdiye kadar Türkiye’yle birlikte, “Bu yaptığınız yasa dı- şıdır. Bunu yapmamanız gere- kirdi. Kabul etmiyoruz” diyor- duk. Buna rağmen şimdi biz Rumla birleşip bu gidişatõ meşru- laştõrõrsak her şeyi bitiririz. - Ama artık Ankara başka ha- vadan çalıyor. Lagendijk AKP’ye kapatma davası sonuç- lanınca, “Bundan sonra artık reformlara odaklanmanız lazım- dır. Kıbrıs meselesini çözün,” dedi. Siz bu sözleri nasıl okudunuz? - Bir kere, “Kıbrıs meselesini çözün” deme haklarõ yok- tur. Ama biz bu haklarõnõ teslim etmiş oluyoruz. Bu bir tan- godur ve iki taraflõ oynanõr. Mademki karşõ taraf, “Bütün Kıbrıs’ın meşru hükümeti benim” diyor. Dünyaya da “Kıbrıs meselesi 1974’te başlamıştır. İşgali sona erdirin. Mesele hallolsun,” kandõrmacasõnõ yapõyor. Bunun karşõsõn- da dik durmak lazõmdõr. Kõbrõs meselesinin 1963’te başladõğõnõ, insanlarõn kemik- lerinin kuyulardan çõkarõldõğõnõ geniş ölçüde yaymalõyõz. Bir de Kõbrõs meselesinin ne olduğunu anlatan bir Beyaz Kitap yayõmlanmalõdõr. Çünkü ABD denen ülke ve diğerle- ri hastalõğa teşhis koymaksõzõn meseleyi halletmeye çalõşõ- yor. Bugün ABD’nin arşivlerinden görüyoruz. 1963’te olaylar patlak verince meselenin kalõcõ olarak halledilmesi için Kõbrõs’õn Yunanistan’a verilmesini istediler. Bunun karşõlõğõnda da Türkiye’ye Karpaz’da üs verilmesi öngörü- lüyor. Nihat Erim, “Peki, bunu kabul ederiz. Ama bu egemen üssün büyüklüğü bütün Kıbrıslı Türkleri iskân edecek kadar olmalıdır” deyince Yunanistan, “Bu taksim demektir” diye tepki gösterdi. O zaman Enosis’in kõyõsõn- dan döndük. - Bu Rumlar Annan Planı’na yüzde 75 oranında hayır oyu vermediler mi? O zaman hangi birleşmeden söz edili- yor? - Üstelik böyle bir birleşmede 1960’õn garantileri de olma- yacak. Böyle bir planõ kabul etmemiz için hakikaten çõlgõn olmamõz lazõm. Biz ikinci sõnõf vatandaşlõğa razõ oldukça bi- rinci sõnõf vatandaşlõğa terfi edemeyiz. Geçenlerde Mehmet Ali Talat’õn kõzõnõn düğünü vardõ. Hristofyas düğünün yapõl- dõğõ otele, otel Rum malõdõr, diye gelmedi. Ertesi gün AKEL Genel Sekreteri olarak Talat’õ evinde ziyaret etti. Türk basõ- nõndan birisi bana Hristofyas’õn bu tavrõnõ nasõl karşõladõğõmõ sordu. Ben de “Kendisini kutlarım. Prensiplerine saygılı adamdır. Tek bir taviz vermemek üzere hareket ediyor. Bizim gibi yapmıyorlar” dedim. Yahu, Rum malõ diye gel- miyor. Olacak iş mi? Sen buna bakarak bu adamõn ne oldu- ğunu düşünemez misin? Mesele bu. - Siz Kıbrıs Rum Yönetimi li- deri Hristofyas’la yaptığınız son görüşmeden sonra tek egemen- lik ve tek devletten söz ettiniz. Bu ne anlama geliyor? M. Ali Talat - Aslõnda çok fazla bir anlama geldi- ğini söylemek mümkün değil. Aslõnda tek egemen- lik, tek vatandaşlõk dedik. Tek devlet de diyebilirsi- niz. Bizim uzun yõllardõr müzakere ettiğimiz, bir dö- nem ise bundan saptõğõmõz federal çözüm demektir. Bu Annan Planõ’nda ete, kemiğe bürünmüş ve bir re- feranduma sunulmuştur. Kõbrõs Türk halkõ da yüzde 65 oy çokluğuyla buna onay vermiştir. Zaten biz tek egemenlik ve tek vatandaşlõğõ prensip olarak kabul ettik. Uygulama ayrõntõlarõnõ ise tam teşekküllü mü- zakerelerde görüşmek üzere erteledik. Yani biz mut- lak bir tek egemenlik, tek vatandaşlõk kabulü yapma- dõk. Biz sadece bunun prensibini kabul ettik. Zaten bir birleşik devlet oluşacaksa doğaldõr ki bunun tek egemenliği ve tek vatandaşlõğõ olacaktõr. Ama bunun uygulamasõ, egemenliğin nereden kaynaklandõğõ, na- sõl bölüşüleceği, vatandaşlõğõn nasõl oluşturulacağõ, iç vatandaşlõklarõn ne şekilde hayata geçirileceği gibi hususlar ancak tam teşekküllü müzakerelerde görü- şülecek, dedik. Böyle diyerek aslõnda mutlak bir tek egemenlik ve tek vatandaşlõktan çok üzerinde konu- şulacak ve biçimlendirilecek bir egemenlik ve vatan- daşlõk anlayõşõna sahip olduğumuzu ortaya koyduk. - Başlattığınız müzakerelere burada epeyce eleşti- ri geliyor. Acaba iki toplumlu iki bölgeli federasyon fikrinden vaz mı geçildi sorusu yoğun olarak soruluyor. - Yooo, zaten biz de öyle dedik. Bir önceki toplantõda iki toplumlu, iki kesimli federasyon dedik. Bundan vazgeçil- miş değil. Aslõnda uzun süre vazgeçilmişti. 1997’de konfederasyon önerisi ortaya atõldõğõn- da vazgeçilmişti. Ama 2004’te Kõbrõs Türk hal- kõ ona hayõr dedi. Kõbrõs Türk halkõ 2004’te fede- rasyona evet dedi. Bu- gün de bu istek üzerin- den müzakereler yürütü- lüyor. Bugüne kadar tek egemenlik ve tek vatan- daşlõğõ hiçbir Kõbrõslõ Türk lider resmi olarak kabul etmemişti. Olabi- lir. Biz zaten yeni ve farklõ bir politika güdü- yoruz. Bu politikanõn gereği bu. Farklõ bir po- litika güttüğümüze göre bu konuda eski politika- ya bağlõ kalacağõz diye bir kural yok. Bütün uluslararasõ belgeler, BM Güvenlik Konseyi kararlarõ bunun böyle olacağõnõ gösteriyor. Bunlarõ bir tarafa bõra- kõn. Referandumda yüz- de 65 oyla kabul ettiği- miz Annan Planõ da böyle gösteriyor. O yüz- den bunun olmayabile- ceğini hayal ederek baş- ka politikalar gütmeye devam etmek doğru bir yaklaşõm olmaz. - Erdoğan 20 Tem- muz kutlamaları için buraya geldiğinde size, “Tek egemenlik tek va- tandaşlık telaffuz etme- niz pek de uygun kaçmadı” gibi bir uyarıda bulun- du mu? - Hayõr, öyle bir şey olmadõ. Kendisi bizim politi- kamõzõ desteklediğine göre sanõyorum onay verdi. Kıbrıs Türk devleti - Burada belli bir kesim “Kıbrıs Türk Devleti”nin ne anlama geleceğini tartışmaya açtı. “Neden KKTC ismi telaffuz edilmiyor da Kıbrıs Türk Devle- ti deniliyor? Acaba burası Kıbrıs Türk vilayeti mi olacak?” tartışmaları var. Siz buna ne diyorsunuz? - KKTC dediğimizde vilayet olmuyor da Kõbrõs Türk devleti dediğimizde niye vilayet oluyor? Varõ- lacak olan çözümde iki kurucu devlet olacak. Merke- zi devletin, yani federal hükümetin kullandõğõ ege- menlik yetkileri dõşõnda kalanlarõ, artõk yetkileri bun- lar kullanacak. Ben gelecekteki çözüme işaret ettim. “Kıbrıs Türk Devleti” dediğim gelecek çözümdeki yapõdõr. Bugünden bahsettiğimde tabii ki KKTC di- yorum. Esasen Kõbrõs Türk Devleti denilen oluşum KKTC’nin çözüm koşullarõndaki versiyonu olmaya- cak mõ sonuçta? Zaten bugün uluslararasõ tanõnmõşlõ- ğõ olmayan bir yapõ olan KKTC’nin Kõbrõs Türk Devleti olarak uluslararasõ tanõnmõşlõğõ da söz konu- su hale gelecek. Kõbrõs Türk Devleti KKTC’nin dün- yayla bütünleşmiş ve ayrõ egemen bağõmsõz devlet olarak değil, ama Birleşik Kõbrõs’õn eşit kanadõ ola- rak dünya tarafõndan tanõnmõş bir hale dönecek. - Özellikle geniş bir Kıbrıs Türk genç kesimle ko- nuştuğumda, “Geleceğimizi net olarak göremiyo- ruz. Ne olacak? Acaba biz Kıbrıs Türkleri olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’ne azınlık olarak mı eklemlene- ceğiz?” endişelerini dile getiriyorlar. Siz buna nasıl bir yorum getirmek istersiniz? - Anlõyorum da bunlar o propagandalarõn etkisiyle söylenen sözler. Ne kadar etkilendiklerini bilemem ama sonuçta Kõbrõslõ Türk gençler sizin de söylediği- niz gibi gelecek belirsizliğinden şikâyet ediyorlar. Gelecek belirsizliğini ortadan kaldõracak olan çö- zümdür. - Ama onların endişesi bu çözümün onlara ne ka- zandırıp neleri kaybettireceği… - Bakõn, gelecek belirsizliği bugünün sorunudur. Bugün geleceğin belirsiz olduğunu söylüyorlar. - Ama öyle demiyorlar. Bir çözüm durumunda bi- ze ne olacak, endişesi içindeler… - Şimdi ne oluyorlar? Bu yapõ nedir? Uluslararasõ alanda tanõnmayan devletin ne önemi var ki? Veya tanõnmayan devletin onlarõn geleceğini güvenceye almasõ ne ölçüde söz konusu olabilir ki? Bugün Kõbrõs sorununun varlõğõnõ herkes kabul ediyor. Bu sorunun varlõğõ kabul edildiğine göre çö- zümü de gereklidir. Ama bu konuda rivayet muhtelif. Bizim bu çözümü hangi aşamalardan geçerek elde edeceğimiz çeşitli şekillerde yorumlanõyor. Eski de- neyimleri de inceleyerek gördüğümüz Kõbrõs sorunu- nun çözümü ancak BM çatõsõ altõnda bütünlüklü mü- zakereler yoluyla olur. Bu çözümün temel paramet- releri vardõr. Bunlar iki kesimlilik, iki halkõn siyasi eşitliği, oluşacak olan devletin eşit ortaklõk devleti olmasõdõr. - İyi de Rum tarafı bunu kabul ediyor mu? - Ediyor. Ettiğini 23 Mayõs’ta ilan etti. Yeni bir or- taklõk devleti olacağõnõ ifade ettiğimizde onlarõn tek itirazõ yeni sözcüğüneydi. Ama bir ortaklõk devleti olacağõnõ kesinlikle reddetmediler. Bu ortaklõk devletinde iki halk siyasi eşitliğe sahip olacak ve bizim üzerin- de õsrarla durduğumuz ve vazgeçilmez buldu- ğumuz Türkiye’nin ga- rantörlüğü devam ede- cek. Onlar buna itiraz ediyor. - Ama Rum garanti- ler ortadan kalkacak diyorsa bu iş nasıl ola- cak? - Onlarõn iddiasõ öyle. Ancak bizim açõmõzdan o son derece önemli ve vazgeçilmez bir konu. Bunu defalarca ifade et- tik. Annan Planõ’nda da üzerinde anlaşõlan tek konu oydu. - Denktaş Bey garan- tilerin kesinlikle kalma- yacağı görüşünde. Siz buna ne diyorsunuz? - Orada yazdõğõ halde kalmayacak derse bil- mem ki ne diyebilirim? Garantiler kalacak ve Kõbrõslõ Türkler için bu- nun son derece hayati olduğunu da herkes gör- dü ve anladõ. Denktaş çözüm demektir - Size halk arasında Mehmet Ali Denktaş is- mi takılmış… - (Kahkaha atıyor) Öyle mi diyorlar? O za- man özellikle Denktaşçõ kesimde sorun olmama- sõ lazõm. Bir yandan eleştiriyor sonra da böy- le deniliyor. Denktaş’la benim aramdaki en te- mel fark, onun çözüm istememesi, benimse çö- züm istemem. Yoksa ben elbette Kõbrõs Türk halkõnõn çõ- karlarõnõ feda edecek bir noktada olamam. Birçok defa, birçok yerde öyle iddia edildi ama bunun tama- mõyla abes olduğu da ortaya çõktõ. - Burada pek çok kesimde nasıl bir çözüm istedi- ğimizin hiçbir şekilde açıklığa kavuşmadığı söyleni- yor… - Halkõmõz nasõl bir çözüm istediğimizi oyladõ bi- le. İstediğimiz, Annan Planõ’nõ temel alan bir çözüm. - Böyle bir çözüm kazan-kazan sonucunu verir mi? - Vermesi lazõm. Zaten öyle bir çözüm olursa başa- rõlõ olur. - İnsanlar kâğıt üzerinde bir çözümün çok iyi gibi gelebileceğini düşünüyorlar. Ancak Rum tarafına ne kadar güvenilebileceğini sorgulayıp 1963’te Rum tarafının ortaklığı bozduğunu hatırlatıyor- lar… - Kõrk beş yõl önceyi bugünle kõyaslar ve aynõ so- nuçlara varmaya çalõşõrsanõz geçmişte yaşõyorsunuz demektir. Ben bu endişelerin tamamõyla hayal ürünü olduğunu düşünüyorum. Bugün hele AB içinde bir- leşmiş bir Kõbrõs’ta Kõbrõslõ Türklerin yönetimden uzaklaştõrõlacağõ bir durum asla olamaz. Üstelik Tür- kiye’nin garantörlüğünün devamõnda da buna izin verilmez. Unutmayõn ki 1963’te Türkiye’nin adaya çõkarma yapabilecek askeri teknolojik kapasitesi ol- saydõ Türkiye adaya çõkardõ. Bugün öyle bir şey de söz konusu değil. Bunu söylediğimizde yanlõş anlaşõ- lõyor, tehdit gibi algõlanõyor. O yüzden söylememeye çalõşõyoruz. Ama gerçek durum da budur. - Rum tarafı garantilerin kalkması için sonuna kadar direnmeyecek mi? - Bilmem. Göreceğiz. Öyle sanmõyorum. Çünkü bunun çõkmaz yol olduğunu görecekler. - Hristofyas nasıl bir insan? Göründüğü gibi ger- çekten makul mü? - Öyle olmasõnõ diliyorum. Yalnõz Papadopu- los’tan çok daha esnek olduğu kesin. RAUF DENKTAŞ 1924,Bafdoğumlu.Hukuköğreniminiİngiltere’de tamamladõ. Bir süre avukatlõk ve savcõlõk yaptõ. 1955’teKõbrõs’õnYunanistan’labirleşmesiiçinte- rör hareketlerine girişen EOKA örgütüyle müca- deleye başladõ. 1958’de arkadaşlarõyla birlikte TürkMukavemetTeşkilatõ’nõ(TMT)kurdu.1960’ta Kõbrõs Cumhuriyeti kurulunca Kõbrõs Türk Cema- atMeclisiveİcraKomitesibaşkanlõklarõnaseçildi. 1964 Londra Konferansõ sonrasõ Kõbrõs Cumhur- başkanõ Başpiskopos Makarios tarafõndan isten- meyenadamilanedildiveKõbrõs’agirişiyasaklandõ. 1967’deadayagizlicegirerkenRumlartarafõndan yakalandõ.YoğungirişimlersonucuTürkiye’yeia- de edildi. 1968’de yasaklõ durumu kalkõnca adaya geri döndü. 1973’e kadar Kõbrõs Cumhurbaşkanõ MuaviniveTürkYönetimBaşkanõgörevlerinisür- dürdü.1974BarõşHarekâtõsonrasõ1975’teKõbrõs TürkFedereDevleti’nin(KTFD)ilanõnõnardõndan Cumhurbaşkanõ ve Meclis Başkanõ oldu. 1983’te KKTC’ninilanõylaCumhurbaşkanlõğõ’naseçildi.17 Nisan2005’teyapõlanCumhurbaşkanlõğõseçimle- rindeadaylõğõnõkoymadõ.24Nisan2005’tegörevi Mehmet Ali Talat’a teslim etti SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr P O R T R E MEHMET ALİ TALAT Girne, 1952 doğumlu. Yükseköğrenimini Anka- ra’daODTÜMühendislikFakültesi’ndeyaptõ.Üni- versiteöğrenciliğidönemindesolsiyasalhareketlere aktifolarakkatõldõ.Kõbrõs’adönüşündeKõbrõsTürk sendikalarõnõnvegençlikörgütlerininkurulmasõiçin çalõştõ.CTP’yegirdiktensonrapartiningençlikkol- larõ ve çeşitli organlarõnda görev aldõ. Bir dönem CTP’nin eğitim sekreterliğini üstlendi. 1993’te ku- rulanCTP-DPkoalisyonhükümetindeEğitimveKül- türBakanõoldu.OnunardõndankurulanyineCTP- DPkoalisyonhükümetindeBaşbakanYardõmcõlõğõ veDevletBakanlõğõ’nõüstlendi.1996’dadüzenlenen CTP kurultayõnda genel başkanlõğa seçildi. Şubat 2005genelseçimlerindeCTP-DPkoalisyonhükü- metini kurarak KKTC Başbakanõ oldu. Aynõ yõl ni- sanayõcumhurbaşkanlõğõseçimlerindedeKKTC’nin ikinci cumhurbaşkanlõğõna seçildi. P O R T R E
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle