14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 TEMMUZ 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 21 Mahkeme, Rosenbergler'in 14. evlilik yıldönümlerinde öldürülmeleri kararını almıştı Herkes gibi ayağa kalkmışlardı KULE CANBA SUNAY AKIN Sunay Akın'ın okurları bilirler; şai- rin, yazann en duyarlı olduğu konular- dan biri de Rosenbergler'in katledili- şidir. Amerika'da Senatör McCarty ta- rafindan başlanlan kıyımda, elli bini aş- kın insan düşünce suçlusu olarak tu- tuklanmış, Ethel ve Julius Rosenberg çifti "Rus Casusu" iddiasıyla idam edil- mişlerdi... Rosenbergler'in yargılan- masına 1951 yılında başlanıldığım söy- leyccck olursak, Arthur Miller'ın "Cadı Kazaııı" olarak adlandırdığı bu dönemin, Amerika'nın sömürge poli- tikalanna karşı olan muhalif sesleri susturmaya yönelik olduğu anlaşıla- caktır. Geçen 19 Haziran giinü, Rosen- bergler'in katledilişinin 55. yıldönü- müydü. Ben de, Rosenbergler'in unu- tulmaması için biryazı kaleme almış ve Melih Cevdet Anday'ın ünlü "Anı" adlı şiinndeki bir kıtadaki zaman hata- sını okurlann bilgisinc sunmuştum. Anday'ın Rosenbergler'in anısına yaz- dığı şiirdeki söz konıısu kıta şuydu: Nerdeyse gün doğacaktı Herkes gibi kalkacaktımz Belki dcılıa uykuını: da vardı Geceniz geliyor akhma Mahkeme Rosenbergler'in 18 Hazi- ran güııü elektrikli sandalyede öldii- rülmelerine karar verdiyse de, o gün Ro- senbergler'in 14. evlilik yıldönümüdür. Ethel ve Julius Rosenbergler'in isteği son anda kabul edilir ve infaz bir gün sonrasına ertelenir... Anday, Rosen- bergler'in sabaha karşı öldürtilüşlerini dizeleştirdiği kıtada yanılıyor. Çünkü, iki sevgili akşam saat 20.00'yi bü'kaç da- kika geçe katledilmiştir. Biraz daha ay- nntıya girecek olursak, Julius Rosenberg 20.04'te ölüm odasına alınmış, 2 daki- ka sonra can vermiştir. Doktorun, Ethel Rosenberg'i öldürdüğünü bildirdiği sa- at ise 20.16'dır. Aınenka'yla Türkiyc arasındakı saat farkını düşünccck olur- sak, Melih Cevdet Anday'ın yanılgısı anlaşılacaktır. Rosenbergler son ne- fesleıini akşam veriıierken, güııüıı "ııe- redeyse" doğnıak üzere olduğu yer, An- day'ın ülkesi olan Türkiye'dir!.. Rosenbergler'in yıldönümü Bu bilginin ışığı nedendir bilinmez, Ersan Uysal'ı rahatsız etnıiş ve herta- rafa "mail" atmış. Sayın Uysal olaya şöyle yaklaşıyor: "Sakın Melih Cevdet Anday Usta'nın söziinü ettiği gece, Rosenbergler'in 14. evlilik yıldö- nüınlerinin gecesi olmasın?" Hayır Saym Uysal, olamaz... Çünkü, Rosenbergler 18 Haziran'da günün do- ğuşunu görmüşler ve uykulanndan her- kes gibi kalkmışlardır!.. Ajıday'ın kıta- sında çiftin sabaha karşı olan infazları- nın anlatıldıği son dcrccc açıktır. (Ki, bu durum şairin yanılgısıdır, bunu belge- leriyle yukan da bir kcz daha sunmuş bıı- lunmaktayım.) Türkçeyi sonradan öğ- renen biri bile kıtada sözü edilen "ge- ce"nin, idaııı mahkûmlannm son gece- si olduğunu anlayabilir. Sayın Uysal şiiri yanlış algılamış olabilir. Bir insanın herhangi bir sanat eserini anlamanıa, çok yanlış yonımla- ma hakkı vardır. Ama o insanın, bir sa- natçıyı aşağılama, küçük düşürmeye çalışma hakkı yokrur. Sayın Uysal ya- zısında ne yazık ki şu saldınyı yapıyor: "Bir şairin şiirinin bir tek kıtasını ala- rak yorum yapmak, münascbctsizli- ğin dik âlâsıdır!" Oysa benim yaptığım şiirin yorumu değil, bir kıtadaki bilgi yanlışlığının ay- dınlatılmasıdır. Bu yüzden, tarihi bir olay olduğu için, Anday'ın sadece kı- talararası saat farkımn kurbanı olan kıtasını yazıma aldım. Sayın Uysal ya- zısında "oysa şu şiirin güzelliğine ba- kın" diyerck tüm kıtalara yer vermiş. Ersan Uysal "münasebet" buyurur da, "Ayçöreği ve Denizyıldızı" adlı kita- bımdaki Rosenberglcr'i anlattığım bö- lümü okursa, Anday'ın şiirinin tama- nıını orada da bulabilir... Ve lütfedip de Dzelp yeteny şın e şınşile öğrenci alan bölümler Ön Kayıt: 23-30 Temmuz 2008 Kesin Kayıt: 11-13 Ağustos 2008 Yer: Üsküdar Kampüsü İLETİŞİM FAKÜLTESİ Görsel İletişim Tasarımı Bölümü Kontenjan : 60 Birinci Aşama: 04 Ağustos 2008 Saat : 10.00 Ikinci Aşama : 05-06 Ağustos 2008 Saat : 10.00-17.00 Yer : Üsküdar Kampüsü MÜHENDİSÜKVE TASARIM FAKÜLTESİ Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü Kontenjan : 60 Birinci Aşama : 05 Ağustos 2008 Saat : 10.00 ikincı Aşama : 06 Ağustos 2008 Saat : 10.00-17.00 Yer : Küçükyalı Kampüsü MÜHENDİSLİK VE TASARIM FAKÜLTESİ İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü Kontenjan : 60 Birinci Aşama : 01 Ağustos 2008 Saat : 10.00 ikinci Aşama : 04 Ağustos 2008 Saat : 10.00-17.00 Yer : Küçükyalı Kampüsü Tanıtım Günleri: 21 Temmuz 2008 - 01 Ağustos 2008 Yer: Üsküdar Kampüsü T.C İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ Bilgi Hattı: 444 0 413 www.iticu.edu.tr Üsküdar Kampüsü: Selman-ı Pak Cad. Üsküdar bakarsa, kitabın ilk basım tarihinin de "1998" olduğunu görebilir!.. Ayrıca bu konu, benim, Melih Cevdet Anday us- tamız hayattayken dile getirdiğim ve kendisinin de takdirini kazanmış bir ko- nudur. Sunay Akın'ı okuyanlar, tek kişilik gösterisini izleyenler, yaptığı radyo ve televizyon programlarını izleyenler, Anday'ın Rosenbergler için yazdığı "Anı" adlı şiirini ezberinden defalarca okuduğunu, Anday'ın çok sevdiği şa- irlerden biri olduğunu zaten biliyorlar- dır... Ben, Sayın Uysal'ın ne yazık ki, saldınsının yalnızca yazısındaki "mü- nasebetsiz" deyişindc kalmasını ister- dim... Ama, Sayın Uysal beni aşağıla- dığını sanarak şunları da söylüyor: "Ozellikle bu münasebetsizlik; ken- disi de şiir çiziktiren biri tarafından yapılabildiyseüü!" 'Oyuncakçı şair' Eh, ortaya "eleştirmen" diye çıkan- lann nasıl "elleştirmen" olduğunu ge- çen haftaki yazınıda siz sevgili okurla- nına sunmuştum... Hal böyle olunca Sa- yın Uysal'ın üslubuna, yaklaşımına şa- şırmamak gerekiyor. Ne yazık ki, Sayın Uysal, seviye çıtasını dalia da aşağıya in- direrek, beni küçümsemek için bir tanım da bulmuş: "Oyuncakçı şair"... Üstelik, yazının sonunda da uyansı- nı yapmış: "Şür oyuncak değildir: LÜTFEN DİKKATÜ!" Scn misin, Istanbul Oyuncak Miize- si'ni kuran!?.. Ne yani, edebiyat çocuk işi mi?.. Hey gidi Sunay Akın, bırakır- lar mi sana cdebiyatı, sanatı!.. Yılları- nı ver, kütüphaneleri, müzeleri arşınla, bugünc kadar kimsenin ortaya çıkar- madığı bilgileri derinlerden topla, gü- nışığına çıkar... Seni gidi "münase- betsiz", seni gidi "oyuncakçı şair"... Algılama eksikliğinden öteye git- meyen, "münasebetsiz"cc saldıran, oyuncağı, müzeciliği aşağılayan bir yazıyı ciddiye alıp yanıt veriyorunı, ne yazık ki... Haklısınız, bu yazıda "ne ya- zık ki"yi çok kullandım. Çünkü Ersan Uysal, yazının sonunda adının altına şu ibareyi koymuş. "Tiyatro Sanatçı- sı"... Evct, ne yazık ki!.. ESÎNTÎLER ZKYNEP ORAL Frankfurt Kitap Fuarı ve Kazanılmış Haklar... Geçen pazar, Frankfurt Kitap Fuan'nda "Konuk Ülke Türkiye" programında ga- la konserine ilişkin yapılan değişikliği eleştirmiş, yazımın sonunda bu hafta ya- zarların katılımı tartışmasını ele alacağı- mı belirtmiştim ya... Bir hafta boyunca telefonum durmadı. Okur, yazar ya da gazeteci dostlar, eksik olmasınlar, sorup durdular Kim gidiyor/ kim gitmiyor/ pro- testo edenler / etmeyenler /kim düşman / kim bizden... Nasıl da liste meraklısı- yız... Nasıldatakım ruhu içindehareket etmeye bayılıyoruz! Daha önce bu sayfalarda okudunuz. O nedenle özetliyorum: Kimi yazarlar AKP ve Kültür Bakanlığı'nın politikaları- nı gerekçe göstererek Frankfurt Kitap Fuarı'na davetli oldukları halde katıl- mayacaklannı belirttiler. Buna karşılık Fu- ar Ülusal Yürütme Komitesi ve Türkiye PEN Yönetimi bir açıklama yaparak, Frankfurt Kitap Fuarı'nın devlet ve hü- kümetler arası değil, yayın dünyasının bir etkinliği ve organizasyonu olduğunu; ya- zar örgütlerinin temsilcilerinden oluşan Yazarlar Komitesi'ne bakanlıktan her- hangi bir müdahale olmadığını vurgula- dı. Bu gelişmeler olurken, kimseye say- gısızlık etmek istemem, ama içimden, şu sorular geçiyordu: Içimdeki sorular: - Medyamızın "Kim katılacak, kim katılmayacak I Kim protesto ediyor, kim etmiyor" sorusu, çok yanlış bir soru de- ğil mi? - Doğru soru "Kazanılmış haklardan vazgeçmek mi, geçmemek mi" diye sorulmamalı mı? - Frankfurt Kitap Fuarı'nda Türki- ye'nin konuk ülke olması, yılların çaba- sı ve birikimiyle gerçekleşmedi mi? - Hükümetlerden bağımsız olarak sayısız yazar ve yayın kuruluşunun ça- bası, emeği, azimli çalışması, verdiği sa- vaş, şimdi beğenmediğimiz bir hükümet var diye yok mu sayılsın? -Türkiye'nin konuk ülke olması, bu ya- zar ve yayın kuruluşlannın mücadelesiyle elde edilmiş bir hak değil midir? - Yoksa bu durum AKP'nin marifeti ya da Ertuğrul Günay'ın başarısı diye va- him bir yanlış mı yapılıyor? - Ha, diyeceksiniz ki, bu yıl devlet büt- çesinden bu olaya pay ayrıldı. Elbet ay- rılacak! Hangi hükümet olsa ayrılmaya- cak mıydı? Bunun bir lütuf değil, top- k ıı ı iKi ıl bir hak olriı ıfjı ırıu bilmiyoı ı nuyuz? - Şimdi, kazanılmış bu haktan neden vazgeçelim ya da Feyza Hepçilingir- ler'in deyişiyle, bu hakkı neden AKP'ye armağan edelim? - Katılımın içeriğini oluşturanın, ya- yıncılar ve yayıncılık aracılığıyla edebi- yatçılar, sanatçılar, yazarlar, özetle bu ül- kenin kültürel birikimi olduğunu bilrne- yen var mı? Sonra akhma ve yüreğime şöyle so- rular da düşüyordu: - Bugüne dek sayısız kitap fuanna ka- tılanlar, gelmiş geçmiş tüm hükümetle- rin ve tüm kültür bakanlannın politikalannı onaylıyorlar mıydı? - Geriye dönüp araştıımadım, ama 12 Eylül döneminde, faşist cuntayı protes- to etmek için Frankfurt Kitap Fuan'na ka- tılmayanlar kimlerdi? - Ülkemizde "parayı veren düdüğü ça- lar" zihniyetine kimi politikacılar, parti be- zirgânları, kimi bürokratlar ve kapıkulla- n kapılabilir; yazar, yayıncı, eleştirmen ve sanatçının has olanının parayı verenle dü- düğü çalma arasında bağ kuramadığı- nı; özgür iradesiyle dilediği gibi, bede- lini ödemeyi göze alarak konuştuğunu, yazdığını, kendini ifade ettiğini bilmez mi- siniz? Soruları çoğaltabilirim... Ama gerek- siz. Yukarıda belirttiğim açıklamanın son paragrafı şöyle. Yürekten katılıyorum. Yazarların sesine güvenmek "Benimsenen anlayış, Türkiye'nin ko- nuk ülke olması fırsatını, asla bir diplo- matik-turistik-folklorik tanıtım ve güzel- leme vesilesi olarak göımemek; tersine, Türkiye'nin yayıncılık deneyimini, edebiyat ve düşünce birikimini bütün yelpazesiy- le görünür kılarak değerlendirmektir. Görünür kılınmasından ürkmeyeceği- miz bu gerçeğe, elbette, düşünce ve ifa- de özgürlüğünden okuma oranlannın dü- şüklüğüne vanncaya dekpek çoksoru- numuz da dahildir. Bu bakımdan Frank- furt Kitap Fuan, Türkiye yayıncılığının ve edebiyatının, kendi muhasebesini yap- ması için de bir vesile olabilir, olmalıdır. Bu büyük uluslararası platform, ya- zarlann, edebiyatlann, kitaplann bu bü- yük buluşması, bir hükümet girişimine in- dirgenemez. Tam tersine, kültür dünya- mızın sansürsüz, siyaset ötesi temsili için elde edilmiş bir hak, bir platformdur. Bi- ze düşen, eninde sonunda kitaplann ve yazarların sesine güvenmektir." Mazda Evo Maslak'taki yeni showroom'unda sizi test sürüşüne bekliyor. Farklı olmayı seçip kendi yolunu çizenlerin hayatı hiçbir zaman sıkıcı olmaz. Yeni Mazdaö. Sedan çizgileri altına gizlenmiş spor otomobil. //2.0Lbenıinli motor, 147 BG, otomotîk şanzıman //ABS, [BD (elektronik fren bosıncı doğıtımı) //KS (çekiş kontrol sistemi) // OSC (dınamık stabilite kontrolü) //lBA(acil fren desteği) // 8 adet hava yastıÇı // çift xenon farlar// 17" alaşım jantlar // ön ve orka park sensörü // hıı sabıtleyici // çift bölgetı otomatık klima //yağmur ve ışık sensörü //6'h CD değıştıncı ve MP3 çalar //Bluetooth //Bose ses sistemi Yeni Maıâo6 2 0 scdan Mld Aî'nm standari ve opsıyonel oıeüiklcrıdlr. Yeni Mazdaö. İşte bu Zoom-Zoom. Evo Otomobilcilik San.ve Tic.Ltd.Şti fihi Evren Cd. No:3 fltacenter Maslak- İstanbul Tel :0212 286 66 67 www.evooto.com.tr -f
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle