22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2008 PAZAR 12 PAZAR YAZILARI dishab@cumhuriyet.com.tr Kilisede çilingir sofîası kurulur mu? Aşırı sıcaklar Almanlan şaşırttı. Pazar günleri artık kenttc sokaklar bomboş... Millet parkJara ve yüznıe havuzlanna nasıl da akm ediyor, hiç sormayın. Sabahın köründe tatile çıkanların çektikleri tekerlekli bavullarından yansıyan tıkırtılarla uyanıp bisikletli kızlann kahkahalan arasında balkonda kahvaltı yaparken gazetelere göz atıyorum. Canım sıkkın! Yaşadığımız çalkantılı günlerin ve ülkemizde son aylarda yaşanan kınlmalann Almanya'ya yansıyan boyutu anlatılamayacak kadar hüzün verici!.. îşte bu can sıkıntısıyla intemette e- postalanmı kontrol ederken ilginç bir davete nasıl şaşırmam. "... bu pazar saat 14.00'te kilisede rakı keyfine bekleniyorsunuz." Hoppala! Durup dururken böyle şakada olur mu diye söylenirken gülümsüyorum. Zira mesajın altındaki imza Tiyatro Kaos'un yönetmeni Cumhur Atayan'a ait olmasaydı aldınş bile etmezdim. Ancak Cumhur, yıllardır Münih'te tiyatroya gönül vemıiş yetenekli bir sanatçıdır. Tiyatro diye çırpınan ve çok değişik oyunlan sergileyen bu çılgın tiyatro adamı, kentin dışında Harthof semtinde keşfettiği bir Katolik kilisesinde provalar yaparak tanınmıştır... Meğer bana yolladığı davet de grubun sezonu kapatış toplantısının çağnsıymış... Şu sıralarda her gün yerel Türk basınında okuraaya alıştığımız cami avlulanndaki dinsel ağırlıklı "show"lar ve kernies habcrlerinin aksine, bizinıkilerin çoluk çocuk kilisede mangal ve rakı muhabbeti yapma çağnsına siz olsanız ne dersiniz? Karanmı anında verdim. Gitmeliyim tnutlaka! Mezeleri, yaprak sarrna ve börekleri paketleyip bir iki Bach CD'sini de çantaya atıp belirtilen kiliseye gidiyorum. Harthof, kentin banliyösü sayılan zevksiz, hatta varoş sayılabilecek bir semt. En çok siyahlar oturuyor. Yugoslav göçmenler, yoksul Arnavutlar ve sokakta bağıra çağıra top oynayan Türk çocuklan var ortahkta... Öğle sıcağı, kavuruyor... Üç bcş ilerici, aydın kafalı tiyatrocu arkadaşın çağnsına, haydi bu can sıkıntılı günlerde gelin de hayır dcyin bakalım; imkânı var mı? Weyprech Caddesi'ndeki bu köhne kilisenin Katoliklere ait olması bir yana, hafta sonlannda yapının ek binalan ve bodrumunda Alman gençlerin toplanıp eğlenıneleri aslında ahşılan bir durummuş. Ancak ilk kez bir Türk tiyatro grubunun burada çılgınca MUNIH eğlenecek olması açısından bence ilginç. Ve Kaos grubu kapıda karşılıyor beni... Yönetmen Atalan o her zamanki hınzırca gülüşüyle: "...Sonunda bu kiliseye bizimle birlikte rakı da girdi hocam.." diyor... Ve merdivenin dibinden ise ızgara köfte kokuları yayılıyor etrafa... Belki de kilise kilise olalıberi herhalde ilk kez mangal dumanıyla tütsülenmiştir diye bıyık altından gelin de gülümsemeyin... Birkaç basamakla inilen serin sâlonda masalar kunılmuş bile... Burası belki de toplantı ve düğünler için düşünülüp tasarlannıış bir mekân, yan yana büfe ve mutfağın yanında duvarda ise "pop art" tarzında bir haç karşılıyor içeri gireni... Ancak pop sanatçılann fotoğraflanndan kolajlanmış bu haç günümüze de uydurulmuş. tnsaıu hiç de ürkütnıüyor. içerde gürültülü müzikle dans etmck mümkün olduğu gibi mutfaktaki eski buzdolabmda biralan sıralayıp icabında rakı da soğutabiliyorsunuz? Masalar mezelerle donatıhrken getirdiğim biralar yetmiyor... Çoğunluğun "rakı sever" oluşu da gözden kaçmıyor? Çocuklann bir yerlerden ayarladıklan darbuka olayı ise işin süsü... Kısacası herkes tatile çıkmanm sevincini yaşıyor... Ve bir tiyatro sezonunun kapatılış sevinci kilisenin mahzeninde yaşanan... Tiyatro Kaos'un son derece sakin(!) yönetmeni Atalan'ın organize ettiği bu toplantıda Alman TV dizilerinde arada bir görünen başanlı oyuncu Barış Sezer ve eşinin danslanyla eğlence başlıyor... Kaos tiyatrosunun kıdemlilerinden Zafer, Güzin ve Hiiseyin ile Timur ise eski oyunlanndan replikler atıyorlar, kadehler boşalırken arka arkaya... Tiyatronun genç oyunculanndan Ebru ile Suna'nın esprileri herkesi katıla katıla güldürüyor... Evet şinıdi kilise bodrumunda bir duble rakı içmc espıisi size belki garip gelse de şu anda inanın Münih'te amatör tiyatroculann çalışacakları, prova yapacakları yerleri bile yok. Ancak kendi çabalarıyla ayaktalar. Bu davete gelirken kilisede şarap içilir, Bach dinlenir hesabı birkaç CD getirmiştim. Ancak nereden bilebilirdim ki bizim çocuklann "Roman havası" ile göbek atacaklarını ait katta... Evet Münih sıcak temmuzlan yaşıyor... Kentin 850. kuruluş yılı kutlamaları kapsamında her yerde bir etkinlik var... Aşırı sıcaklarda herkes tatil sarhoşluğunu yaşıyor kısacası... Ben de sırt çantamı çoktan hazırladım Ege kıyılanmız için... tyi pazarlar... EROL ÖZKAN Festivalsiz köykalmasın Birkaç yıl önce Türkiye'nin enfes ve biricik svjreli caz yayını, şimdilerde 13. yaşına basmaya hazırlanan Jazz dcrgisi için Fransa'dakijazz festivallerini araştınyordum. Önceleri el yordamıyla 80-90 kadar tespit ettim. Sonra nıeslek kuruluşlanyla temasa geçtim. Şaşırtıcı rakamlar verdiler. 70'lerin sonunda sayılan ancak 25'i bulan jazz festivallcri 2007'de yinni misline, yanlış okumadınız, neredeyse 500'e yaklaşmıştı. Bu tabii ki yalnızca jazz ve / veya türcvi müziklerin ağırlıkh olduğu vc kayıtlı şenlikler. Klasik, pop, rock, şanson (geleneksel Fransız şarkısı) gibi türleri de kapsadı mı sayıyı 2'ye katlamak gcrekiyor. Oldu mu size 1000 festival... Peki tiyatro, dans, sinema, fotoğraf, edebiyat, güzel sanatlar vs... Çarpın bir kez daha ikiylc, elde var 2000. Evet işte size şu anda Fransa'da resmen tespit edilebilmiş festival sayısı. (Merak edenler buyursun şu adresten yoklasm: http://www.professionnelsduspectacle.coni/) Bu rakam Avrupa'daki toplam festivallerin sayısına yakmmış. Biz, 93 büyük festivalin yönetimini bünyesinde örgütlemiş "France Festivals" isimli konfederal demeğin başkanı Philippe Toussaint'nin yalancısıyız. Philippe, "Elbette büyük kentlerde çok festival var, ancak gerçek yoğunlaşmayı kırsal alanlarda yaşıyoruz. Kuşkusuz bunun adına 'Fransız lstisnasf diyebüiriz", diyor. Peki, bu mucizevi istisnanın arkasında hangi sihirli değnek yatıyor? "Tanrı vergisi Kara Altın", "Wall Street vergisi Yeşil Banknot" gibi doğal koşullara sahip olmayan bu ülkenin köylüsü, kentlisi, aydını, yurttaşı "Mücadele vergisi Gri Madde"yi, yani beynini kullanıyor. Her giıişimin ardında bir avuç saf kerkenezle, bol kepçe devlet hazinesi var, dcrsek haklı olarak inanmazsmız. Fakat bir grup idealist öncüyle, aklın, bileğin ve yüreğin gücüyle kazanılmış kamu desteğı diye ifade edersek belki süreci en özlü biçimde özetlemiş oluruz. Yaratıcılığı yalnızca ulvi bir güce atfeden safsata "kültürel faaliyeti"ni kutsal addettiği metinleri en "güzel" okumayla, en "altın" sırmalı yazmaya kısıtlayadursun, aydınlık kafalar insanoğlunun haynna, yannına üretmeye, keşfetmeye devam ediyorlar. Günümüzdeki dunışu, konumu sorgulansa da, geçmiş sicili evrensel ölçülerle tasdikli "Sol" iktidara geldiği 1981'den sonra topluma, yerinden yÖnetimlere, yerel demokrasiye çağdaş kisvesine yaraşır bir takım haklar kazandırmıştı. Bugünkü, kimilerine göre PARİS UĞUR HÜKÜM enflasyon kimilerine göre patlamanın ardında bu iki temel etken yatıyordu. Arayan, soran, eleştiren, yaratan insan iradesi ve inancı ve de onu sahiplenen, koruyan, yönlendiren kamu çıkan ve gücü. Günümüz Fransasınm siyasi, idari yöneticileri küresel krizin de hızlandırdığı neo-liberal hassasiyetleriyle kazanılmış mevzileri daraltnıağa çabalasalar da, hukuk ve sosyal devletin özüne öyle kolay kolay dokunamıyorlar. Adına "Sivil toplum" denen sosyal doku kahramanlık-fetih marş/türküleri ve ayet/ayin dizeleri okuyan bir pasif çoğunluktan oluşmuyor. Lyonlu isyancı ipek işçileri, Canutslerin ezgileri, çıplak göğüslü özgürlük simgesi Marianne'nın tutkusu, binbir dencyimi, rengi ve çcşniyi bağnnda barındıran Picasso'nun soyutluğu, 68 Mayısı'nın çarpan, yadırgatan yaratıcılığı hâlâ insanlan, yurttaşlan, kökeni ne olursa olsun festival sakinlerini, müdavimlerini heyecanlandırmaya devam ediyor. Bütün festivaller bir Aix-en-Provence, Antibes, Avignon, Cannes, La Rochelle, Marciac, Orange veya Vieilles Charrues çapında olmasa da hepsi yerel yönetimlerin mali desteği ve de özellikle yöre halkının bilinçli katıhmı, özverisiyle ayakta duran çalışmalar. Festivallerin yüzde 40'lık bir kısmı 3-4 aylık yaz mcvsimine denk gelirken, önemli bir kısmı da Güney ve Batı'ya kayıyor. Yılda 80 milyona yakın turist ağırlayan Fransa'da festival müşterilerinin dörtte üçünden fazlası yaygın kanmın aksine bizzat Fransızların kendisi. Üstelik katılımının artması için tüm şenliklerde düzenli bedava gösterilere yer verilirken, gençler, öğrenciler, emeklilcr, gnıplar çeşitli indirimlerden yararlanabiliyorlar. Faaliyetlerin yüzde 60'nın şato, antik tiyatro, hatta okul, kilise gibi kültürel ve tarihi ulusal varlıklara giren mekanlarda düzenlcnmesi hem bu yapıların bakımı, restorasyonu, hem de tanınması ve atıllıktan kurtanlmalan açısından paha biçilmez olanaklar yaratıyor. Ufuklannda karanlık bulutlann dolaştığı bir dünyada, yerelin merkezini (de) kendi "Adem"i ele geçirdiği için, "Parayı ben verdim, düdüğü de ben çalarım" diyen tesettürlü liberallerle, onlann sünnetli demokrat müttefiklerinin iktidar olduğu toplumlarda, "Aydınlık Yarınlara" uzanabilmek için önce "fırın"lan inşa etınemiz gerekiyor. "Ekmeğini" de ancak daha sonra yiyebiliriz. Yoksa çoğalt çoğaltabildiğin kadar kiraz, şeftali, domates, horoz, macun, vs şenliklerini ! Istersen festivalsiz köy koma ! Önemli olan arta kalan lezzet ve tortu... ugur.hukum@gmail.com Olimpiyat hazırlıkları sürüyor Çin'in başkenti Pekin'de 8 Ağustos'ta başlayacak Olimpiyat Oyunlan için Çinli anıigo kızlar hazırhk yapıyor. Günlerce önce- sinden antrenmanlara başlayan yüzlercc Çinli genç kız, on bin- lerce seyircinin katılımının beklcndiği olimpiyat oyunlarındaki aralarda dans ederck etkinliklcre neşe katacak. (Fotoğraf: AFP) 'Telekulak' İsveç'ten de geçti... Arkadaşımın liseye giden oğlunun psikolojik sonınlan vardı. Çocuk, okulda arkadaşlanyla, evde ailesiyle uyumsuzdu. Bir psikoloğa göstermesini önerdim. Arkadaşım önerime karşı çıktı, "Deli misin" dedi, "tsveç'te, herkesin kişisel bilgilerinin dosyalandığını bilmiyor musun. Çocuğun psikoloğa gittiği dosyasına işlcnirse, ileriki yaşamında karşısına çıkar". Türkiye'ye tatile gittiklerinde çocuğu orada bir psikoloğa gösterecekti... lsveç'te, doğum anından itibaren herkese "personnummer" denilcn bir kimlik numarası veriliyor. Yaşaımn her aşamasında hakkındaki bütün veriler bilgisayarlardaki bu kimlik numarasına işleniyor. Sağlık sorunlartnızdan, okuldaki durumunuza, işlediğiniz suçlardan, yıllar öncesine ait ödenmemiş bir ev kirasına kadar hakkınızdaki her türlü bilgi gruplandınlarak dosyalanıyor. Ülkede, Soğuk Savaş yıllannda 500 binden fazla kişinin siyasi görüşlerinden dolayı fişlcndikleri daha birkaç yıl önce ortaya çıktı. Fişlenmeler nedeniyle tanınmış birçok kişi ve bürokrat iştcn atılmıştı. Isveç'in tanınmış belgesel film yapımcılanndan Maj VVechelman de bunlardan biriydi. VVechelman, fışlendiği için o yıllarda çalıştığı Dagens Nyheter gazetesi ve Isveç telcvizyonundaki işini kaybetmişti. Bu ülkede insanlann nasıl sistemli bir şekilde fişlendikJerini daha ilk geldiğim yıllarda, Olof Palme'nin katili olduğundan kuşkulanılan Crisrian Petersson hakkındaki bilgiler açıklandığmda anlamıştım. Petersson'un çocukluğundan başlanarak geçirdiği bedensel ve psikolojik rahatsızlıklar, gençlik yıllannda işlediği suçlar, uyuşturucuya ne zaman başladığı, hangi hastanelerde uyuşturucu tedavisi gördüğü MALMÖ aynntılanyla dosyasına işlenmişti. lsveç'te o kadar özgürsünüz ki, eşinize postadan gelcn mektubu dahi açamazsmız. Aynı evde yaşıyor da olsanız, eşinizin sizden ayn özel bir yaşamı var. îzin almadan çantasını açmanız, özel eşyalarını karıştınnanız suç sayılır. Ancak, bu özgürlükler ortamında bazı ruhaflıklar da olur. Suçlannın niteliğine göre, hafta sonunda ev iznine çıkan bazı cezaevi malıkûmlannın ayak bileklerine birer manyetik pranga takılır. Nerelcre gittikleri bu manyetik pranga aracıhğıyla izlenir. Kazara birkaç krn. şehir dışına çıksalar anında uyanlır, gerekirse polis gücüyle geri çevrilirler. Orada, burada polis tarafından pek rahatsız edilmezsiniz. îkide bir durdurup kimlik sonnazlar. Caddelerin, meydanlann güvenliğinden köşe başlanndaki güvenlik kameralan sorumludur. Ara bir sokakta, biriyle kücük çaplı bir itiş kakış yaşasanız polis anından olay ycrine damlar. Birilerinin telefon etmesine gerek yoktur. Köşe başındaki kamera o işi halletmiştir. Isveç'in, insanlara hissettirilmeden cn fazla dcnetlendiği ülkelerden biri olduğu biliniyordu. Özgürlüklerimiz, denetlenerek korunuyordu. Küreselleşme rüzgârlarıyla birlikte daha daha da özgür(!) bir ülke haline gelindi. Artık aslolan bireysel hak ve özgürlüklerdir... Her şey birey içindir. Ancak, küreselleşmenin de kcndine özgü güvenlik yöntemleri olmalıydı. Sadece polisin sayısal gücünden değil, telefon, uydıı araçlan ve bilgisayar başta olmak üzere tüm iletişim araçlarından yararlanılarak denetleniyoruz artık... ALİ HAYDAR NERGİS Daha önce, Almanya, Fransa, Ingiltere, Danimarka, Hollanda, Belçika, Norveç vc Finlandiya'da tartışılan güvenlik birimlerine iletişim araçlarını denetleme yetkisinin verilmcsi önerisi gcçen ay Isveç'in de gündemine geldi. lktidardaki sağcı partilerin gençlik örgütlerinin, sendikalann ve sivil toplum kuruluşlarınııı büyük tepki göstermelerine karşın, "telekulak" yasası Meclis'ten geçti. Teröre karşı güvenlik gerekçe gösterilerek Isveç parlamentosunda kabul edilen Telekomünikasyon Haberleşme Ağını Denetleme Yasası (FRA) ile, ülkedeki telefonlar ile intemct ortamındaki bilgisayarlann denetlenme yetkisi Savunma Komutanlığf na verildi. Sağcı koalisyonun iş başında bulunduğu Isveç parlamentosunda görüşülen yasa, sol parti ve sosyal demokratlarm 138 ret oylanna karşılık 143 oyla kabul edildi. tsveç'te, bundan sonra, artık telefonlar özel izin ahnmadan dinlenebilecek, bilgisayarlara girilebilecek. lsveç'te yaşayan bizler, küreselleşmenin getirilerinden böyle yararlanmış olacağız. Bireysel hak ve özgürlüklerimiz, iletişim araçlanyla sıkı bir şekilde izlenerek korunacak. Böylece, istenirse, iletişim kurduğumuz başka ülkclerdeki kişilere de ulaşılacak. El birliğiylc, dünyayı darbelerden, terör belasından ve yasadışı örgütlenmelerden ancak böyle koruyabileceğiz.(l) Artık "Görevimiz Tehlike" dizilerindeki gibi, evlerimize, işyerlerimize girilerek oraya, buraya konuşmalanmızı dinleyecek gizli "böcek"ler yerleştirilmcsine gerek yok. Kapalı da olsalar, yanı başımızdaki cep telefonlanmız, bilgisayarlanmız artık gönüllü birer "ihbarcı" işlevini yüklenccekler. Her an, evlerimizde, işyerlcrimizde biri bizi izliyor olacak. alinergis@yahoo.se Taıtjşmalı 'merhamet yolu' durduruldu Haziranm son günlerinde Avusturya'da EURO 2008'in sonuçlanmasına paralcl olarak başka bir final daha yaşandı ve Anayasa Mahkemesi, vize başvurusu olumsuz sonuçlanmış kimselcre insani nedenlerden dolayı ülkede kalabilmeyi sağlayan "merhamet yolu" uygulamasım durdurma karan aldı. Bu "yol" Ycrleşme vc Oturma Yasası'nda yer alan, lçişleri Bakanı'nın vereceği karar ile, vize alamamış birinin ülkede kalabilmesini sağlayan bir düzenlemeydi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Gerhard Holzinger, söz konusu düzenlemenin hukuk devletini ihlal ettiğini, bunun da iptal karanndaki en önemli gerekçe olduğunu belirtti. Geçen yıllarda, bir süredir uygulanmakta olan bu düzcnleme saycsinde kendilerinden ülkeyi terk etmeleri talep edilen insanlardan bazılan, yetkili bakanın bizzat vereceği kararla bu uygulamadan kurtulabiliyor ve Avusturya'daki yasal ikâmetlerini devam ettircbiliyorlardı. Ancak, söz konusu yol, yasal bir başvuru biçimini ifade etmediği gibi, yetkili makam tarafından ahncak kararda da bir keyfıyeti içeriyordu. Geçmişte kamuoyu, başvurulanna aldıkları olumsuz cevaplar sonrasında sınır dışı cdilmeleri gündeme gelmiş insanlara kullanılan zorla ilgili birçok örneğe tanık oldu. Bunlardan en çarpıcı olanı, hem de ilginç bir tarihte, 1 Mayıs 1999'da gerçekleşti; 3 emniyet görevlisi refakatinde uçakla Sofya'ya gönderilerek sınır dışı edilmekte olan VIYANANijeryalı Marcus Omofuma, elleri bağlı olarak yapmakta olduğu "scyahati" esnasında, "sessiz" olmasının sağlanması amacıyla "güvenlik" görevlileri tarafından ağzının da bağlanması sonrasında boğularak öl(dürül)dü. tnsan hakları konusunda faaliyet göstermekte olan birçok sivil toplum örgütü Anayasa Mahkemesi'nin bu kararını memnuniyetle karşılarken, bunlardan bazılan da ek olarak, bir sürü insanın buna rağmen hâlâ tam olarak güvence içinde olmadıklanna dikkati çektiler. Mahkemc karanna göre, kanun koyucu yasayı yeniden inceledikten sonra, 31 Mart 2009 tarihine kadar tashih etmiş olmak zorunda. Tashih sonrasında, insani nedenlerden dolayı ülkede kalabilmeyle ilgili talep yasal bir başvuru hakkı olarak düzenlenmiş olacak. Bu tarihe kadarki zaman içinde doğacak sorunlarda izlenccek yolda ise tamamen bir belirsizlik hâkim bulunuyor. Avusturya'da Yerleşme ve Oturma Yasası kapsamında olan ve bu biçimdeki uygulamalara hedef olanlar, Isviçre ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerin dışında bir ülkc vatandaşı olan insanlar. Özellikle ekononıik eşitsizliğin sonucu olarak gelişmiş sanayi ülkelerine olan akın, Avusturya'da da önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Ülkc bir yandan hukuk devleti ve onun ilkelerinden aynlmamaya, sahip çıkmaya çalışırken diğer yandan da bu göç akınından olabildiğince korunabilmek için çeşitli uygulamalara gidip yasa, kanun hükmünde karamame ve benzeri uygulamalarla bunu sağlamaya çalışıyor. Bu çerçevedeki çalışmalarda yerleşme ve oturma ile ilgili uygulamalarda olduğu gibi, sığınma hakkı isteyenlerle ilgili işlemlerde de hatalı kararlar ve birçok kural ilılali dikkati çekiyor. NAMIK BERKTAY
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle