05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 HAZİRAN 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kurtuluş turizmdeDiyarbakır Turizm Derneği Başkanı Nedim Çizmeci şehrin göste- rilmeyen yüzünü imaj çalışmasmda kullanacaklarını söyledi «HEDEFTEKİ DİYARBAKIR Mehmet FARAÇ ÇİZmeCİ, "Tamtımın her türlüsünde yer alıyoruz. Fuarlara, toplantılara katılıyoruz. Broşürler bastınyoruz, tanıtım araçlannı kullanıyoruz. Valimiz ve belediye başkanımız turizmle ilgilejıiyor. Bize destek veriyorlar. Turizmi öne çıkardık, sivil toplum örgütleri de yüzünü bize çevirdi. Onlar da bize destek veriyorlar. Çünkü Diyarbakır'ın kurtuluşu turizmde. T~X iyarbakır'daki Klas Otel'in sa- # lhibi Nedim Çizmeci, kentin I S imajı için çırpman örnek yurt- taşlann başında geliyor. Bu başanlı işadamı kendi ticari işlerini bir yana bı- rakmış, tüm mesaisini Diyarbakır'ın gülen yüzünü göstermek için harcıyor. Çizmeci, Diyarbakır'ı özellikle turizmde hak ettiği yere getirmek için bir grup ar- kadaşıyla birlikte kurduğu Diyarbakır Turizm Derneği, kentin terörle anılan imajını yenilemek için ardı ardına et- kinlikler yapıyor. Çizmeci sorulanmı- za şöyle yanıt verdi: - Diyarbakır denilince akla terör ge- liyor, şehir bu kumpastan nasıl çıka- cak? Çizmeci - Kapkaç, sokak çocuklan ve açlıkla öne çıkanlan bir şehirde yaşıyo- ruz. Oysa bu şehrin gösterilmeyen çok köklü, kültürel ve tarihsel bir yüzü var. Biz bu kentin modern yüzünü, tarihini, kültürünü göstermek üzere yola çıktık. Sanınm bunu da başardık. 2007 yılında turist girdisi yüzde 100 arttı. Diyarbakır'ın gösterilmeyen çok köklü, kültürel ve tarihsel bir yüzü var. - Neler yaptımz bu uğurda? Çizmeci -Tamtımın her türlüsünde yer alıyoruz. Fuarlara, toplantılara katılı- yoruz. Broşürler bastınyoruz, tanıtım araçlannı kullanıyoruz. örneğin son olarak Memleketim TV'de programlar yapmaya başladık. Valimiz ve belediye başkanımız turizmle ilgileniyor. Bize destek veriyorlar. Turizmi öne çı- kardık, sivil toplum örgütleri de yüzünü bize çevirdi. Onlar da bize destek ve- riyorlar. Çünkü Diyarbakır'ın kurtuluşu tu- rizmde. - Kültür varlıklarıyl ilgili bir ça- lışma yürütü- lüyor mu? Çizmeci - Di- yarbakır surla- nndaki içkalede onanm ç alışmalan ya- pılıyor. Hz. Isa'nın çaırmıhının 134 parçasından biri Meryenı Ana Kilise- si'nde. Hz. Isa'nın diliyle ibadet edilen ilk kilise burada. llk el yazması Tevrirtda Arkeoloji Müzesi'nde koruma altına alınmış. Kâbı î'nin ilk örtü- sünün örüldü ğü Hasanpaşa Hanı restore edildi. Yani Diyar bakır turisti çe- kecek olanaklara sıahip. Ancak kentin kül- türel var- lıkları atıl durumda, restoras- yon istiyor. Çizmeci - Doğru, bu bizim için büyük sı- kıntı. Suri- çi Rehabilitasyon Projesi için 325 bin Avro'ya ihtiyaç var. Dicle Vadisi Projesi'ne de 200 milyon Avro harcanması gere- kiyor. Yine Diyarbakır turiz- mini kurtaracak üçüncü proje olan surlann da bir an önce ona- nlması gerekiyor. Bunun için de 100 milyon Avro'luk bir kaynak gerekiyor. Bu üç proje tamamlanırsa Diyarbakır tu- rizmde uçar. - Bu bölgede sanayi yok, tek kurtuluş turizm görülüyor. Turizm Bakanhğı gerekli il- giyi gösteriyor mu? Çizmeci - Uluslararası fuar- larda Diyarbakır için stand is- tedik, ancak bu talebimiz ne ya- zık ki karşılanmadı. 2023 tu- rizm strateji planında Diyar- bakır'a yer verilmemiş. Oysa bu kent hem tarihi hem kültü- rel açıdan çok önemli ve inanç turizmi açısından da çok önem- li bir durak. Devletin buraya kö- tü imajı nedeniyle önem vermesi, bize yardımcı olması gerekiyor. Başbakan Diyarbakır'ı istiyorsa kentin ihtiyaçla- nna yanıt vermelidir. - Konaklama sorunu var mı? Çizmeci - Otel ve konukevlerinde 4 bin 500 yatak kapasitesi var. Otellerde yıllık doluluk oranı yüzde 35 oranında. 2009 yılında hedefirniz kentin imajını yenileyerek 1 milyon turist hedefine ulaşmak. - Bu çabalar Diyarbakır'ın imajını düzeltebilecek mi? Çizmeci - Burada en büyük görev medyaya düşüyor. Medya terör ko- nusunda duyarlı davranmalı. örneğin kentimize 120 kilometre uzakhktaki bir operasyonda yaşanan patlama, Diyarbakır'da olmuş gibi gösteriliyor. Bunlar bizi çok üzüyor. Bu şehirde gü- zel şeyler de oluyor. Kentte hareket- li bir sosyal yaşam var. Diyarbakır'ın gülen bir yüzü de var. Bu yüzden med- yadaki her olumsuz haber bizi yara- lıyor. DÎYARBAKIR BELEDÎYESÎ'NÎN GÖÇ RAPORU, SOSYOEKONOMÎK SORUNLARA DÎKKAT ÇEKÎYOR 28 bin çocuk sokaklardaT"\ aşta Diyarbakn- ohnak üzere Gü- A^neydoğu'da göç sorunu da böl- U gedeki çıkmazı derinleştiriyor. Kırsaldan Diyarbakır merkezine göç eden aileler gecekondularda sefalet içinde yaşıyor, eğitimsiz kalan çocuk- lar suç örgütlerinin eline düşüyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediye- si'nin Haziran 2006 tarihli "Zorunlu Göç Bağlamında Tanım, Sebep, So- run ve Çözüme Yönelik Değerlen- dirmeler" başlıklı raporunda ilginç saptamalaryapıldı: Zorunlu göçün genel olarak Türki- ye'de özelde ise Diyarbakır'da yarattığı sorunların detaylı bir tespitini burada vermek mümkün değil. Yaşanan so- runlar son derece ağır ve karmaşıktır. Göç edilen yere göre yaşanan sorunlar biraz farkhlaşsa da, zorunlu göç mağ- durlarının birçok benzer sorunu var. Bölgede son yirmi yıl içerisinde bin- lerce dönüm orman arazisi yakılmış, tar- la ve meyve bahçeleri kullanılamaz ha- le gelmiş, yayla yasağı, mayınlanan ara- ziler, köy dışındaki alanlarda tanm yapılmasının engellenmesi gibi faktörler bölgenin temel geçim kaynağı olan ta- Her alanda olduğu gibi kadınlar ve çocuklar, en rım ve hayvancıhk sektörünü çökme noktasına getirmiş, krrsal sosyoeko- nomik dinamikler neredeyse tamamen tahrip olmuştur. Kırsal ekonomi içerisin- de faal olan insanlar üretimden koparak kit- leler halinde tüketici konuma düşmüşler- dir. Yaşam alanlanndan kopartılan insanlar, herhangi bir yer gösterilmeksizin sahipsiz bir biçimde bölgedeki ve bölge dışındaki kent merkezlerine göç etmek zorunda kal- dılar. Zorunlu göç uygulamalan Kürt so- rununun demokratik ve banşçıl çözümü önünde ciddi bir engel teşkil etmiş, devlet ile bölge vatandaşı ve özellikle de zorun- lu göçe tabi tutulan vatandaşlar arasında- ki güveri bunalımı son derece derinleşmiştir. Zorunlu göçe tabi tutulan insanlar böl- genin Diyarbakır, Batman ve Van gibi bü- yük şehirleri ile Türkiye'nin Batı bölgele- rindeki Istanbul, îzmir, Mersin gibi met- ropollere yığılmışlardır. Birçoğu kentsel ha- yata uyum sağlamak için gerekli olanak ve donanıma sahip olmayan bu insanlar, ye- ni yaşam alanlannda büyük uyum sorun- lan yaşamaktadır. Kırsal üretimden kopan insanlar kentsel iş alanlanna büyük oranda dahil olama- maktadır. Bu koşullar altında Diyarbakır son derece yoksullaşmıştır. Dayanıbnaz bo- yutlarda olan yoksulluk en çok kadın ve ço- cuklan vurmaktadır. UNlCEF'in 2002 ve- rilerine göre mutlak yoksulluk oranı yüz- de 39.7'ye kadar çıkmıştır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Ku- rumu (SHÇEK) 2003 verilerine göre, Di- yarbakır'da yaklaşık 28 bin çocuk sokak- ta çalışmakta veya çalıştınlmaktadır. Yüz- de 79.4'ü zorunlu göçe tabi tutulan ailele- re mensup olan bu çocuklann yüzde 23.7'si okula devam edememekte ve hemen her ikd çocuktan biri madde bağımlısı (sigara da- hil) kategorisine girmektedir. özellikle kente 1990'larda göç eden yoksul ailelerin şehrin kenar mahallerinde yaşayan ço- cuklan birçok kriminal aktivitelere kan- şırken, şehrin çevresindeki mahalleler köy-getto karışımı bir toplumsallık halini almıştır. ciddi sağlık sorunlannı yaşayan dezavantajlı kesimi oluşturuyor. 10 BİN GECEKONDUDA 80 BİN KİŞİ YAŞIYOR osyal güvencesi olmayan birçok insan sağlık hizmetlerinden faydalanamamakta, özellikle de artan yoksullaşma ile birlikte tifo, sanlık, dizanteri gibi salgm hastalıklar çoğalmıştır. Her alanda olduğu gibi kadınlar ve çocuklar, en ciddi sağlık sorunlannı yaşayan dezavantajlı kesimi oluşturmaktadır. Yoğun göç Diyarbakır'ın altyapısı ve imannda da ciddi sorunlan beraberinde getirmiştir. Diyarbakır'da bulunan 10 bin gecekonduda 80 bin kişi yaşamaktadır. Bu gecekondulann büyük kısmının sit alanlannda olması, kentin tarihi mirasında da ciddi tahribatlara yol açmaktadır. Zorunlu göç ile birlikte şehirlerde artan yoksullaşma, kültür şoku, aile içi şiddet ve geçimsizliklerin kadm intiharlanndaki artışta etkin bir rol oynadığını da düşünüyoruz. YARIN: PKK'NİN HEDEFİ FETHULLAHÇILAR MED CEZÎR MEHMET FARAÇ Haysiyet! anşet Iktidar borazanı olmanın da bir be- deli oluyor! Salt ik- tidara saldıranla- rın önüne kalkan olmak, kroşeleri bertaraf etmek, gözü mo- rarmış iktidar sahiplerinin gönlünü hoş tutup morallerini düzeltmek için ka- lem sallamak yetmiyor! Hedef sap- tırmak, gerçekleri çarşaf çarşaf ya- lanlamaya kalkışmak, karşı atağa geçmek için iftiraya baş- vurmak görev sayılıyor! Ya- § f ni iktidarın dümen suyunda i= gitmek için epeyi yetenekli = ve geniş mideli olmak gerekiyor! CHP ile Kanaltürk arasındaki tica- ri ilişkiyi gerici ve yandaş medya yıl- lardır sakız gibi çiğniyor! Iktidar yan- lısı medya, CHP ile birlikte tarafsız ba- sını da hedef alıyor. O gazetelerden birinin yöneticisi önceki günkü yazı- sına "Yandaş medya'nın haysiyet sı- navı" başlığını atmıştı! Ona göre "CHP bir kanalı kiralayarak iktidara sal- dırsın diye yemlemiş, böyle birskan- dal, medyanın siyasete biatı ancak tek parti döneminde olabilir"m\ş\ Efendim, "Kendilerinin demokrasi sahipliği ik- tidaryakınlığı olarak yaftalanıyormuş, bu yüzden gazetelehn CHP- Kanaltürk meselesine nasıl tavır aldıklarına ba- kacakmış!" Yazısını "ahlak, vicdan ve gazete- cilik etiği" çığlığıyla bitiren bu yazar kim?.. Gazetecilik yıldızı AKP'nin ampulüyte parlayan Star gazetesinin yayın yönetmeni Mustafa Karaali- oğlu! Hani şu başba- kanın kankasının rüş- vetten cezalandırıldığı- nı yazamayan, AKP'nin devlet bankasının kasasından yandaş medya yaratmasını hoş gören, ikti- darın 70 milyon insanı dinlemeye al- dığını görmezden gelen gazetenin yö- netmeni!.. Karaalioğlu yazısını "Arkaya 'yandaş medya'y/ alıp çarpıtmanın da bir raf ömrü vardır. Artık o zihniyetin raftan inme vaktidir!" şeklindeki çok doğru bir saptamayla bitirmişti! An- cak medya haysiyetinin iktidar yala- kalarınca tam da bu dönemde raf- larda çiirütüldüğünü unutmuştu! AKP medyası ıs- rarla CHP'ye sal- dırıyor, ipe sapa gelmez konuları ısrarla manşete taşıyor! Bunun tek nedeni var; işsizlik ve kredi kartı borcu yii- zünden intihar edenleri, hortlayan enflasyonu, memlekette üç gün içinde doğalgaz, elektrik, ekmek ve ulaşıma yapılan fahiş zamları unutturmak! c SÖZCÜ Diişman kim?' AKP destekçisi ve kafası karışık bir gazete Genelkurmay Başkanlı- ğı'nın "Gayri Nizami Harb birlmleri- nin görev tanımını genişlettiği ve gö- rev alanına psikolojik, ekonomik ve siyasi işgalle mücadele'Yı kattığına ilişkin bir haber yayımladı ya, rejim düşmanlarına malzeme çıktı. San- ki devletlerin kendi egemenliklerini ve rejimlerini korumaları yasadışılıkmış gibi ne ka- dar dinci dernek ve med- ya varsa ayaklandı! Ak- şam'ın iki yazarı dünkü yazılarında, demokrasi havariliğinin figüranları- na bu çalışmayı düşman ordusunun yapmadığını anımsatmaya çalıştı! Güler Kömürcü, "Ülkenin bekası- nı ilgilendiren, ulusal güvenlik gereği böyle ulu orta tartışılmaması gere- ken son derece stratejik bir konu malum niyetlerin sahiplerince nere- den nereye taşındı" diye sormuştu. Aynı gazetede Serdar Akinan ise "Düşman kim" başlığı altında bir şa- mar savurmuştu: "Ordunun da, dünyanın tüm or- duları gibi vatan savunması gibi kutsal birgörevi olduğunu düşünü- yorum. Batı'nın talimnamelerinl ona karşı kullanmaya kalkarsanız yerel iş- birtikçiler sizi böyle açığa çıkanr. Ba- tı yanlısı 'kıyakçı'/ann düş- "TfTTl manı çok açık. TSK ve yük- ' sek yargı. Psikolojik, eko- nomik ve siyasi bir işgale uğradığımız açık. Amehkan işgaline, milyonlarca Müslümanı katletmesi- ne ses bile çıkartamayan bir med- ya. AKP iktidarı süresince binlerce Müslüman sorgusuz sualsiz gözal- tına alınıp işkence gemilerine yol- landı. Bu hükümetten bağımsız mı yapıldı sanıyorsunuz? Bunu bilip deyazmayan 'Müslüman' kalemler nasıl susabiliyor?" |KİM NE \AZDI? I «r-jeniz Baykal, ErdoğanVn ko- LJnuşmalanndan çok daha ileri bir konuşma yaptı. Erdoğan mesele- yi ekonomiye indirgerken Baykal 'Etnik kimlik kişinin şerefidir' di- yerek cesur ve yeni bir söz söyle- di. Bu ileri bir laf. Bence övgüyü ve alkışı hak eden bir tavır. Kürt me- selesinde, çözümün önünü açabi- lecek biryaklaşım koyuyor ortaya CHP." Ahmet Altan, Taraf tııiep uzlaşma- lldan, yumuşak yaklaşmadan söz ediliyor. Peki on sekiz yaşını dol- durmuş ve birbiri ile evli olmayan kız ve erkeklerin iste- yerek cinsel ilişki kurmalarına zina 5 Haziran 2008, Vakit f Piç Sürüsü!' demeyen, bu ilişkiyi ayıp, günah ve suç saymayan, eşcinselliği tabii gö- ren insanlarla nasıl uzlaşılacak ve- ya bunlara nasıl 'yumuşak' yakla- şılacak?" Hayrettin Karaman, Yeni Şafak ((hjamusu cinsellikte, insanlığı din- I ylsellikte, demokrasiyiparticilikte, hukuksallığı çıkarcılıkta, laikliği sık- mabaşta arayanlann 'ılımlı Islam' dü- zenine doğru yol almak- tayız. Aklın yerini inanç, bilimin yerini din, gerçe- ğin yerini varsayım alıp toplumsal ilişkiler taıikat ögesine dayanıyorsa, tehlike tüm ağırlığıyla ulu- sun omuzlarına yükleni- yor demektir." Yekta Güngör özden, Sözcü Düşmanı say say bitmez! Ata- türk'e saldıranlar, laikliği hedef alanlar, ülkeyi pazarlayanlar, yetim hakkının yağmalanmasına rant uğ- runa ses çıkarmayanlar!.. Sırrı Yüksel Cebeci, 4 Haziran tarihli Tercüman gazetesinde "Piç sürü- sü olmaz mıydık?" başlıklı yazısında hem listeyi genişletmiş hem de il- ginç bir sorgulama yapmıştı: "Atatürk'e yönelik saldırılar, hiç- bir dönemde bu kadar yoğunlaş- mamıştı. Atatürk düşmanlığı ya- panların, Mustafa Kemal ve ar- kadaşları ulusal kurtuluş mücade- lesini zaferle sonuçlandırmasalar- dı; nineleri, analan, bacıları Ana- dolu'yu işgal eden Ingiliz, Fransız ve Yunan askerlerinin tecavüzüne uğramayacak mıydı? Ve Anadolu, 'piç coğrafyası', biz de 'piç sürü- sü' olmayacak mıydık? Bu düş- manlık, üç temel nedene dayanır: Atatürk'ün mandayı kabul etme- mesi, cumhuriyet rejimini benim- semesi ve laiklik ilkesini getirmesi. Atatürk'e düşman olmak soysuz- luktur." Mehmet Şevket Ey- gi, Milli Gazete'deki dünkü yazısına "Dinde reform sapıklığı" başlığını atmıştı. Yazar, AKP, Fethullahçılar ve bir vakfı aynı anda hedef aldığına göre hükü- metin dinde reform çalışmalarında bir çelişki vardı! En iyisi Eygi'ye . kulak vermek, çünkü dille- M İ L L I rinden o anlıyor: "Islama ve Müslümanlara içten yapı- lan en vahim saldın, dinde reform ve din- lerarası diyalog hareketidir. Reformcular, şeriatsız bir Islam istiyoriar, bu sapıklıktır. Gelelim dinler arası diyalog bozuk mez- hebine; bu mezhebe göre üç hak Ibra- Eygi'den Üç Atış! himî din vardır. Dini kendisine uydur- maya çalışan sapıktır." Eygi bu satırlarla yetinmedi, diya- logcularla reformcuların kitaplarını sat- tığı iddiasıyla Diyanet Vakfı'na şöyle ses- lendi: "Vakfınıza bağlı kitapevlerinde Ehl-i Sünnet Islamlığına uymayan son derece bozuk, ashaba, ha- GtAZETE dislere saldıran kitaplar satı- yorsunuz. Reformcuların ayakkaydıncı kitaplannı, tarihselcilerin, sapık görüşler ihtiva eden eserlerini satıyorsunuz. Kendisine bol keseden 'al- lamelerin allamesi' gibi unvanlar verilen birzatın kitaplarında Kur'an'a, Islam'ın ruhuna aykırı yanlış görüşler vardır." e-posta: [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle