Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHÜRİYET 4 HAZİRAN 2008 ÇARŞAMBA
HABERLER
Dikili Belediye Başkanı Özgüven, 'halka ücretsiz su kullandmnaktan' dün hâkim karşısına çıktı
'Yargılanan sosyal belediyecilik'
Osman Özgüven, duruşma sonrasm-
da kalabalık bir kitle tarafindan adliyc
önünde alkışlarla karşılandı.
OZAN YAYMAN
DtKtLİ - Dikili'nin SHP'li Bele-
diye Başkanı Osman Özgüven'in,
halka 10 tona kadar suyu ücretsiz kul-
landırdığı gerekçesiyle yargılanma-
sına başlandı. Dikili Asliye Ceza
Mahkemesi'nde görülen ilk duruş-
mayı ilçe halkının yanı sıra çevre yer-
leşimlerinden de çok sayıda yurttaş
izledi. Özgüven mahkemede yaptığı
savunmasında, belediyelerin ticaret-
hane olmadığını ve kamu yararı gö-
zeterek hizmet ürettiğini vurguladı.
Özgüven ve belediye meclis üye-
leri dün hâkim karşısına çıktı. Ülke
genelindeki belediyeler adına emsal
niteliği taşıyan 21 sanıklı davanın
dünkü duruşmasında 14 sanık ifade
verdi. Dikili Adliyesi'nde özgü-
ven'i savunmak üzere çok sayıda
avukat yer aldı. Bunun yanı sıra si-
vil toplum örgütleri, meslek odalan
ve duyarlı yurttaşlar da özgüven'in
yanında olduklannı vurgulamak için
adliyede bulundular. Duruşma salo-
• Suda, 10 tona kadar kullanım ücreti ve faturalardaki gecikme
faizini almaması, belediye çalışanlanna yüzde 50 indirimle su
vermesi suçlamalarıyla yargılanan Özgüven, tüm
uygulamalannda olduğu gibi su dağıtımında da, sosyal
belediyecilik anlayışı çerçevesinde hareket ettiğini söyledi.
Savunmasında belediyelerin ticarethane olmadığını vurgulayan
Özgüven, 'kamu yararı ilkesine göre hizmet üretiyoruz" dedi.
nunun küçük olması nedeniyle izle-
yicilerin tümü içeriye giremedi.
Suda, 10 tona kadar kullanım üc-
reti ve faturalardaki gecikme faizini
almaması, belediye çalışanlanna
yüzde 50 indirimle su vermesi suç-
lamalanyla yargılanan Özgüven, tüm
uygulamalannda olduğu gibi su da-
ğıtımı konusunda da sosyal beledi-
yecilik anlayışı çerçevesinde hareket
ettiğini söyledi. Özgüven, mahke-
mede yaptığı savunmasında, yargı-
lamaya neden olan hizmet üretiminin
belediye meclisi karanyla gerçek-
leştirildiğini vurguladı. özgüven,
küresel ısınmayla birlikte su sıkıntı-
sınm boy gösterdiğini vurguladığı sa-
vunmasında şu görüşlere yer verdi:
"Su tasarrufunu özendirmek ve
dar gelirli ailelerin bütçesine kat-
kıda bulunmak için 10 tona kadar
su kullanımından ücret almamaya
karar verdik. Belediye işçilerimiz
gece yarılarına kadar patlayan su
borularını onarıyorlar. Onların
suyu yüzde 50 indirimli kullan-
maları en doğal hakları. Geciken
su faturalarından gecikme faizini
almamamız konusunda devleti-
mizin SSK primi, vergi borcu gibi
kalemlerden zaman zaman gecik-
me faizini almamasını örnek aldık.
Biz su konusunda da sosyal be-
lediyecilik yapıyoruz. Belediyelerin
ticarethane olmadığı gerçeğinden
yola çıkarak, kamu yararı ilkesine
göre hizmet üretiyoruz."
Yargılananlar arasında bulunan
Dikili Belediyesi Meclis üyesi Salim
Çelebi de söz konusu yargılamanın
anayasanın sosyal devlet ilkesine
aykın olduğunu söyledi.
Mahkeme çıkışında destek
Duruşma sonrasında kalabalık bir
kitle tarafindan adliye önünde alkış-
larla karşılanan Özgüven, burada
yaptığı açıklamada, "Bu yargıla-
ına sonrasında herhangi bir ceza
alırsam, bunu halka hizmet etme-
nin bedeli olarak boynuma gurur
madalyası olarak asarım" dedi.
Özgüven, belediyelerin ticaret-
hane olmadığını, kamuya hizmet
adına kurulan birimler olduğunu
yineleyerek "Göreve geldiğimiz
günden bu yana sosyal belediye-
cilik anlayışından taviz verme-
dik. Bu konudaki kararlıüğımız
sürecek" dedi.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Dinleme skandallarının ardı arka-
sı kesilmiyor. Bu gidişle kesilmesi de
mümkün görünmüyor. Bir yönüyle
, baktığımız zaman bunun olumlu bir
" gelişme olduğunu bile söyleyebiliriz.
Çünkü, bu dinleme konusunu hepi-
miz biliyoruz. Bir meslektaşımız (Fa-
ruk Bildirici) bu konuda bir kitap bi-
le yazdı. (Gizli Kulaklar Ülkesi)
Bildiğimiz bu gerçek, CHP Genel
Sekreteri'nin bir merkez valisiyle
yaptığı görüşmenin bir gazetede ya-
yımlanması üzerine kamuoyunun
yoğun ilgisine neden oldu. Görüldüğü
kadarıyla Sav'ın konuştukları değişik
ve ilginç bir şekilde kayda geçirilmiş.
Burada "telekulak"tan söz edilmesi
gerçeği yansıtmıyor.
önder Sav'ın ve CHP yönetiminin
içine düştüğü durum ayrı bir konu.
r
Onu bir kenara bırakarak ve bunu ve-
sile ederek dinleme tartışmasını sür-
dürelim. Çünkü bu konu ülkemizde
„ "devlet etme" mantığıyla çok yakın-
dan ilişkili,
Bu ülkeye egemeh olan yönetme
1
anlayışına göre halk "tehlikeli"6\r.
Tehlikeli değilse "apfaf'dır. Ne ya-
'Devlet Etme' Mantığmm Değişmesi...
pacağını bilemez.
• • •
Askeri darbeler sonrası kurulan sis-
temlere hâkim olan temel mantık,
halkın seçme yapma yeteneğini
kontrol altında tutmaktır. Bunun için
yüzde 10 baraj konarak, toplum
içinde değişik eğilimlerin Meclis'e
yansımasının önüne set çekilmiş ol-
du. Siyasi Partiler Kanunu parti yö-
neticilerine olağanüstü yetkiler ve-
rerek, parti tabanlarının inisiyatifi kı-
rıldı ve uysal hale getirildiler.
Yüksek öğretim Kurumu'nun
(YÖK) kuruluş amacı da üniversite-
yi, öğretim üyesi ve öörencisiyle di-
siplin altına almaktı. öğretim üyesi-
ni ve öğrenciyi tehlikeli gören dar-
beciler, onları yukarıdan atanan yö-
neticilere bağımlı hale getirebilmek
amacıyla bir dikta yönetim biçimi icat
ettiler.
Bu dikta yönetiminde dekanlar
rektörlere, rektörler YÖK Başka-
nı'na, YÖK Başkanı da Cumhur-
başkanı'na bağımlı hale getirildi.
Üniversitelerde bir korku düzeni ku-
ruldu. Hiyerarşik bağımlılık sistemi
üniversiteleri yaratıcı kurumlar ol-
maktan çıkarıp otoriter sisteminin
çarklıları haline dönüştürdü.
Yargı da aynı sistemin mantığı
içinde örgütlenip şekillendirildi ve
ideolojik tekçi bir yapı içine sokuldu.
* • •
12 Eylül darbecileri kurdukları dü-
zenle bu ülkeyi bir baskı sisteminin
içine hapsettiler. 28 yıldır bu şekilde
yönetiliyoruz. Bu sistemin değiştiril-
mesi konusunda yapılacak her giri-
şimi, sistem kendi içindeki kurumlarla
önleyecek şekilde yapılandırıldı.
Bu 28 yıl içinde köklü bir de-
mokratik değişim isteği kendini ka-
bul ettiremediği için, sistem ufak te-
fek yaralar da alsa varlığını günümüze
kadar sürdürdü.
••*
"Telekulak" işte bu sistemin bir ürü-
nüdür. Bir "devlet etme" anlayışının
yansımasıdır. Bu "devlet etme" man-
tığı, devlet görevlisini toplumun üs-
tünde görür. Devlet görevlisi halkı
"gütmek"\e görevlidir. Darbenin dü-
zene soktuğu kurumlar bu amaca yo-
nelik çalıştırıldılar.
•••
Polisin ve jandarmanın bütün hal-
kı dinleme isteği başka nasıl izah edi-
lebilir? Polisin ve jandarmanın hukuk
dışı bir anlayışla "bütün toplumu" din-
leme isteğini mahkeme neden sürekli
"gerekli" görür?
Yargıç, savcı, jandarma komutanı,
emniyet genel müdürü neden halk-
tan bu kadar çok şüphe duyar?
Adalet Bakanlığı neden bu dinleme
sonsuzluğundan rahatsız olmaz?
•••
İşte burada bu ülkeyi yöneten an-
layış gündeme geliyor. Bu ülkenin
köklü bir demokratikleşme ve sivil-
leşme atılımına gereksinimi bulunu-
yor. Nereye el atılsa elde kalıyor. Bir
çürümüşlük ve kokuşmuşluk, siste-
min her yanını kaplamış durumda.
Yönetim anlayışını değiştirecek
bir köklü değişime gerek olduğu ar-
tık bir gerçek. Bu sistem bu ülkenin
ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Bu sis-
tem darbeci anlayışın şekillendirip
geliştirdiği bir sistem olduğu için
korkuyu ve korkutmayı kendisine
temel alıyor.
Toplumun korkularını kışkırtacak-
sın ve bu korku ortamında halkı
korkutmayı sürdürerek, toplumu
baskı altında tutacaksın.
"Seni gözetliyorum" anlayışı bas-
kıcı rejimlerin, halk düşmanı anla-
yışların örgütlendiği sistemin adı-
dır. Unutmayalım bütün baskı re-
jimleri, halkı korkutmak üzerine ör-
.gütlenirler.
Otoriter rejimler toplumu yukandan
aşağıya merkezi bir despotik zinci-
rin içine hapsederek varlıklarını sür-
dürmeyi amaçlarlar.
Bundan kurtulmanın zamanı geldi,
geçiyor...
Telekulak tartışması bu açıdan
belki de hayırlı sonuçlar verebilir...
Kim bilir?.
. ŞENER'DEN ERDOĞAN'A
w
Bir ülkeyi
tek lider
kurtaramaz'
• Eskişehir'de yaptığı konuşmada üstü kapalı
olarak Erdoğan'ı eleştiren Abdullatif Şener,
"Halkımız iyi siyasetçiyi seçmiyor. Kötü
siyasetçiye oy veriyor. Bu da değişmelidir.
Kavgacı siyaset anlayışı, kin ve nefretle
yapılmak istenen siyaset son bulmalıdır" dedi.
Sadece bu logoyo
CAN HACIOĞLU
ESKtŞEEÜR-Eskiba-
kanlardan Abdullatif Şe-
ner, Eskişehir'de katıldı-
ğı bir toplantıda AKP'yi
ve Başbakan Recep Tay-
yip Erdoğan'ı isim ver-
meden eleştirirken "Kin
ve nefretle siyaset yapıl-
maz. Siyaset herkesi ku-
caklamakla, anlaşma ve
işbirliği ile yapüır" dedi.
Eskişehir Sanayici ve
îşadamlan Derneği'nce
(ESlAD) düzenlenen kon-
feransa katılan Şener, 110
araçhk bir konvoyla kar-
şılandı. Anemon Otel'de
düzenlenen konferans ön-
cesinde gazetecilerin so-
rulannı yanıtlayan Şener,
siyflsete yeniden dönüp
dönineycceğiyle ilgili ola-
rak "Halk siyasette beni
gormek isterse ben de
vanm" diye konuştu.
Türkiye'de yeni bir se-
se, bir soluğa, yeni bir si-
yaset tarzına gereksinim
olduğunu vurgulayan Şe-
ner, şunlan söyledi: "Bu
ihtiyaç toplumsal deste-
ğe ulaşırsa buna cevap
vermek gerektiğine de
inanıyorum. Herkes gö-
revini gerektiği gibi yap-
mak zorundadır. Önem-
li olan bu ülkenin gele-
ceğidir. I lalkımızın ınııt-
luluğu ve refahıdır. Bu-
nun dışında her şey ikin-
ci planda kalır. Kin ve
nefretle siyaset yapıl-
maz. Siyaset herkesi ku-
caklamakla, anlaşma ve
işbirliği ile yapüır. Bir li-
derin bir ülkeyi tek ba-
şına kurtarması müm-
kün değildir. Böyle bir
anlayış da Soğuk Savaş
döneminin anlayışıdır.
Halkımız iyi siyasetçiyi
seçmiyor. Kötü siyaset-
çiye oy veriyor. Bu da
değişmelidir. Kavgacı si-
yaset anlayışı, kin ve nef-
retle yapılmak istenen
siyaset son bulmalıdır.
Toplum bunu istemeli-
dir."
Konferanstaysa sürekli
AKP'yi ve Erdoğan'ı isim
vermcden eleştiren Şener,
"Bana kızıyorlar. Niye
masaya vurmuyorum di-
ye. lnsanlar kavgacı si-
yasetçi göre göre kavga
istiyor. Diyorlar ki. ülke
hızla gelişiyor, kalkını-
yor, diyorlar. Dünya ile
kendimizi kıyaslamalı-
yız. Eğer dünyada çok
sayıda ülke, ekonomik
olarak yüzde 5 oramnda
büyüyorsa, biz 3 büyü-
müşsek, bu tehlike de-
mektir" dedi.
güvenle
kullanın dlye...
Sony VAIO'lar
Sony Eurasia
Garantlsi
www.»ny.eom.ft Müçtarl BUgi Msrkazl 0212444 SONY (7449)
sahip VAIO'larınız Sony Eurasia
garantisi altında!
Çünkü sadece
Sony Eurasia'nın ithal ettiği VAIO'lar bu logoyu taşır.
Sony Eurasia garantlll VAIO sahlplerlne özel,
• Türkçe klavye ve Türkçe tşletim slstemlnl içeren Türklye'ye özel üretlm
• (0212) 444 VAIO satış sonrası d©stek hattı II© hızlı çözüm
• Anında ve güvenlllr satış sonrası hizmet.
Sony Eurasla Pazariama A.Ş'nln Türkiye'deki tek distribütörü Indeks Bllglsayar Sistemler! Mühendlslik Sanayl v» Tlcaret A.Ş.'dlr.
fetanbul: 0212 331 2121
Ankara : 0312 472 8220
fanlr :Q232489 3210
www.lndax.com.tr
Sony Corpofdtton J< ûrktyo'ctekl 1©k kuruFuşu Sony Buroslo PazarlaîTio A:Ş.'dlr
GLO B ALPOLÎTÎKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Büyük Haksızlık
Ben aslında bugün, yükselen güç Çin'in deprem
felaketine karşı nasıl hiç vakit geçirmeden, büyük
çaplı ve verimli bir müdahaleyi devreye sokarak
dünyanın takdirini kazandığını, bu tavrın, gerile-
yen bir hegemonyacı güç olan ABD'nin Katrina fe-
laketi karşısındaki zavallı tepkisinden ne kadar fark-
lı olduğuna ilişkin bir yazı yazacaktım. Ama geçen
hafta Dışişleri Bakanımız Sayın Babacan'a yapı-
lan büyük haksızlık karşısında sessiz kalamaya-
cağımı düşündüm.
Laikçilerin göremediği...
Sayın Babacan Avrupa Parlamentosu'nda ko-
nuşurken 'Türkiye'de sadece gayhmüslim azınlıklar
değil, Müslüman çoğunluk da dini özgürlüklerle il-
gili sorunlaryaşıyor" dediği için adeta büyük med-
ya tarafindan çarmıha gerildi.
Halbuki Sayın Babacan Türkiye'nin üyeliğini ge-
ciktirerek demokrasinin gelişmesini tehlikeye
atan, darbe tehlikesi karşısında AKP'yi yeterince
desteklemeyen Avmpa'yı uyarıyordu. Müslü-
manların dini özgürlükleriyle ilgili sözleriyse son de-
recede doğruydu.
Bakın belki siz, kökten laikçi olduğunuz için an-
lamakta zorluk çekiyörsunuz ama Türkiye nüfu-
sunun yüzde 99'unu oluşturan Müslüman ahali di-
nini istediği gibi yaşayamadığı için büyük zorluk-
lara ve sıkıntılara katlanmak zorunda kalıyor.
Müslüman çoğunluğun da dini özgürlüklerle ilgi-
li sorunlarına ilişkin en az, evet en az on örnek ve-
rilebilir. Buyurun dikkatle ve ibretle okuyun.
Baskı ve zulüm dünyasında gezintiler
• Bu ülkede hâlâ kadınlar başları açık, ayak bi-
leklerini, bacaklarını göstere göstere dolaşabili-
yorlar. Bakın yaz geliyor; şimdi açık saçık dola-
şacaklar, erkeklerle birlikte neredeyse çırılçıplak
denize girecekler.
• Bu ülkede kadınlar, erkekler şortla, mini
etekle dolaşabiliyorlar
• Hâlâ insanlara pantolon takım elbise giyme ko-
nusunda baskı yapılabiliyor.
• Bu ülkede kadınlar hâlâ kahve, sinema hatta
lokanta gibi yerlere yanlarında erkek olmadan gi-
debiliyorlar, bazen tek başlarına bile gidenler olu-
yor.
• Topluca gidilen yerlerde, otobüslerde, tren-
lerde uçaklarda hâlâ kadınlar ve erkekler aynı me-
kânı paylaşmaya zorlanıyorlar.
• Bu ülkede lokantaların üçte ikisinde hâlâ iç-
ki servisi yapılabiliyor.
• Bu ülkede, genç erkekler ve kızlar sokaklar-
da el ele, kol kola dolaşarak zina yapabiliyorlar.
Kimi zaman öpüşenler bile oluyor.
• Hâlâ Müslümanlara illa tek eşli olacaksın di-
ye baskı yapılıyor; erkekler imam nikâhının yanında
bir de resmi nikâh yapmaya zorlanıyorlar.
• Bu ülkede hâlâ boşanırken ya da miras bö-
lüşülürken kadınlara, sanki erkeklerle eşitlermiş gi-
bi davranılıyor.
• Bu ülkede belli bir yaşın altındaki kızlarla, ör-
neğin dokuz yaşındakilerle evlenmek hâlâ yasak.
• Bu ülkede bayram bahanesiyle 8-9 yaşında-
ki kızların göbeklerini açarak dans etmelerine göz
yumuluyor.
• Kız-erkek karışık eğitimde ısrar ediliyor.
• Bu ülkede hâlâ okullar cuma günleri topluca
namaza gidemiyorlar.
• Bu ülkede aileler, çocuklarını dimağlarının en
temiz ve taze olduğu zamanda Kuran kursuna de-
ğil de laikçi okullara göndermek zorunda bırakı-
lıyor.
• Hâlâ ramazan ayında oruç tutmayanlar var.
• Hâlâ devlet, maktulün ailesinin katili affetmeye
hakkı olduğunu göremiyor. Bu konuda illa ben ce-
zalandıracağım diyerek baskıcı antidemokratik uy-
gulamalarına devam ediyor.
Bu ülkede kadınlar hâlâ feminist iğrençliklerin
etkisi altında kalarak, erkeklerle eşitmiş gibi dav-
ranmaya, erkekleri tahrik ederek günaha sokma-
ya devam ediyorlar, sokaklarda televizyonlarda
katlanmak zorunda kaldığımız cehennemde ya-
nası öbür sapıklıklardan söz etmek bile istemi-
yorum, midemi bulandırıyorlar.
Görüyor musunuz? Bu gerçekleri sayıp dökmeye
başlayınca, her zaman haksızlıklara karşı çıkmış,
bireysel özgürlükleri savunmuş biri olarak, ben de
sinirlenmeye, tarafsızlığımı kaybetmeye, liberal du-
yarlılıklarımı terk etmeye başladım.
Sayın Babacan haklı! Tüm bu baskı ve eziyet-
lere katlanarak yaşamak zorunda kalmak, dini öz-
gürlüklerde çok önemli hatta vahim sorunların ol-
duğunun kanıtı değil mi? Bence bu gerçekleri Av-
rupalılara çok daha açık, hatta tüm çıplaklığıyla an-
latmak gerekiyor ki aslında neyi tartıştığımızı iyi kav-
rasınlar.
[email protected]
http://erginyildlzoglu.blogspot.com
'YASÂYA AYKIRI tŞLEM YOK'
CHP: Kanaltürk ile
hesabımız kapandı
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - CHP
Genel Sayınanı Musta-
fa Özyürek, CHP'nin
Kanaltürk televizyonu
ile yaptığı prodüksiyon
sözleşmesüıde yasalara
aykın hiçbir uygulama
olmadığını söyledi.
Özyürek, partisinin
grup toplantısı öncesin-
de, CHP ile Kanaltürk
televizyonu arasında ya-
pılan prodüksiyon söz-
leşmesine ilişkin sorulan
yanıtladı. Kanaltürk te-
levizyonu ile CHP ara-
sında bir prodüksiyon
sözleşmesi yapıldığını
belirten Özyürek şöyle
konuştu: "Bu anlaşma
çerçevesinde Kanal-
türk üzerine düşen so-
rumlulukları yerine
getirmiş, CHP de bu
hizmetin karşılığını
ödemiş ve hesaplar ka-
pablmışbr. Orada, söz-
leşmeden hareketle,
CHP'nin, Kanal-
türk'ün yüzde 40'ma
sahip olduğu iddia edil-
mektedir. O, sözleş-
menin güvencesi ola-
rak düşünülmüş, fa-
kat hiçbir zaman o lıis-
se senetleri rehin cdil-
memiştir. Yine orada,
icra kurulunda
CHP'yi temsilen bir
kişinin görev yapacağı
yazılmıştır ama böyle
bir atama hiçbir za-
man olmamıştır."
: