04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 HAZİRAN 2008 CUMARTESİ 4 HABERLER DUNYADA BUGUN ALI SIRMEN Herkese Verip Talkımı Kendi Yutar Salkımı PARİS - Çarşamba günü, Luxembourg Sara- yı'ndaki Fransız Senatosu'nda ilginç bir oylama ya- pıldı. Konu Sarkozy iktidarının hazırlatmakta olduğu yeni anayasa taslağına, yerel dillerle ilgili bir madde konulmasıydı. Daha önce, Bourbon Sarayı'ndaki Millet Mec- lisi'nde yapılan oylamada madde kabul edilmiş- ti. Bu kez Senato'da değişiklik 103'e karşı, 216 oy- la reddedildi. Senato'nun ret gerekçesini şöyle özetleyebili- riz: "Bu değişiklik var olan duruma etki yapmayacağı gibi, 'tehlikeli art niyetlerin' önünü açabilecektir." Hemen belirtelim: Fransa'da 1789 devriminden sonra getirilmiş olan ve Abee Gregoire'ın mimarı olduğu yerel diller yasağı artık yürürlükte değil. Bu yasak, zamanında, "uygarlığa en gelişmiş olan or- tak dil ile ulaşılır" düşüncesiyle konulmuş, kendi çerçevesi içinde, devrimci bir karardı. Hemen vur- gulayalım ki, Fransa'da bütün idari yazışmalar 1539 yılındaki Villers-Cotterets karamamesinden beri za- ten Fransızca olarak yapılmaktaydı. Ama değişen koşullar, günün gereksinimleri, ar- tık yerel diller yasağının, 1539 kararnamesinin ko- şulları yürürlükte kalmak üzere kaldırılmasını zo- runlu kılmaktaydı. Nitekim Fransa'da artık yerel dil yasağı yok. Yine unutmamak gerekir ki, Fransız Anayasa Mahkemesi (Konsey), AB'nin Yerel Diller Şartı'nın kabulünü engelleyen bir karar vermiş ve o döne- min Cumhurbaşkanı Jacques Chirac da, Anayasa Mahkemesi'nin geri çevirdiği bir anlaşmayı tekrar gündeme getirmeyi reddetmişti. ••• Senato görüşmeleri sırasında söz alan konuş- macılar, konu ile ilgili çok ilginç düşünceler ileri sür- düler. Kendisini "yerel diller militanı" olarak ta- nımlayan, Gaskonca öğretmenliği de yapmış olan Yukarı Pireneler Senatörü François For- tassin, anayasaya bu konuda bir madde eklemenin tehlikeli olduğunu, çeşitli sapmalara yol açabile- ceğini belirtti. UDF Senatörü Yves Daitraigne ise anayasaya böyle bir madde eklenmesi halinde "/7e- ride bazılarının bu dillerin resmi yazışmada kulla- nılmasına, bazı bölgelerde bu dilde eğitimin mec- buri hale getirilmesi önerilerine yol açabileceği" için sakıncalı olduğunu söyledi. Adalet Bakanı Rachida Dati'nin, senatörleri ik- na çabaları da sonuç vermedi. Kuzey Afrika kö- kenli Adalet Bakanı, Fransa'da 1982 yılında Ada- let Bakanı iken idam cezasının kaldırılmasında ba- şı çekmiş olan, daha sonra da, Anayasa Konse- yi Başkanı olan Robert Badinter'e yanıt olarak, anayasa değişikliğinin AB'nin Yerel Diller Anlaş- ması'nın onaylanması sonucunu doğurmayacağını söylediyse de sonuç değişmedi. Hemen anımsatalım ki, senato görüşmeleri ön- cesinde, Fransız Akademisi de, Fransız kültürü- ne bir darbe olarak algıladığı anayasa maddesi- ne karşı çıkmıştı. Kısacası Fransa'da yerel dillerin öğrenilmesi ve konuşulması üzerinde bir yasak yok, olması da dü- şünülemez, ama bu konuda bir anayasal değişiklik, çoğunluk tarafından Fransız Anayasası'nın ulus devletin bölünmezliğiyle ilgili 1. maddesine aykı- rı olarak algılanıyor. Senato da bu görüşte. ••• Fransızlar ulus devletin bölünmezliği konusun- da son derecede duyarlı. Nitekim Fransız Anayasa Konseyi, Korsika ile ilgili Joxe Yasası'nın "Tek ve bölünmez bir bütün olan Fransız ulusunu oluştu- ran birparça olan, Korsika halkı" diyen birinci mad- desini de, "Fransız halkının tek ve bölünmez ol- duğunu" öngören 1958 Anayasası'nın birinci maddesine aykırı görerek iptal etmişti. Bütün bu olaylar göz önünde bulunduruldu- ğunda, AB'nin ve bu arada Fransa'nın da Türki- ye'ye etraflıca düşünmeden telkinlerde bulunması ve demokratik çözüm olarak kendilerinin kabul et- meyeceklerini kanıtladıkları formülleri önermesi- ni anlamak gerçekten güçtür. Türkiye'de "lümpen liberaller", bize AB'yi de- mokratik bir ömek olarak gösterirken acaba bu ger- çekleri bilmiyorlar mı, yoksa bilerek görmezden mi geliyorlar? Dil yasağına hepimiz karşıyız. Bu gibi sorunla- rın demokratik yoldan çözümünün mümkün ol- duğunu hepimiz görüyor ve öneriyoruz. Ama eloğlunun, kendi anayasal yapısını korumakta gös- terdiği duyarlılığı, Türk ulus devletinin de, en az Fransız ulus devleti kadar korumasının zorunlu- luğunu da görüyoruz. [email protected] BİLGI DESTEK PLANI Genelkurmoy Tarafıyalanladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genelkur- may Başkanlığı, Taraf gazetesinde yer alan 22 Temmuz genel seçimleri öncesinde top- lumu yönlendinnek amacıyla "Bilgi Des- tek Planı" hazırlandığı yönündeki haberi yalanladı. Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklama şöyle: "Bir günlük gaze- (eııiıı 20 Haziran 2008 tarihli baskısında, Genelkurmay Başkanlığı'na ait olduğu ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bilgi des- tek planını ihtiva ettiği iddia edilen bir belge ve bununla ilgili haberler yayım- lanmıştır. Genelkurmay Başkanlığı ka- yıtlarında, komuta katı tarafından oııay- lannıış böyle bir resmi evrak veya plan bulunmamaktadır. Türkiye Cumhuriye- ti'ni sonsuza dek korumak ve kollamak- la görevli olan Türk Silahlı Kuvvetleri, bazı çevrelerin ucuz propagandaların- dan ctkilenmeyecek kadar güçlüdür." CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Babacan'ın Türkiye'yi AB'ye şikâyet etmesine tepki gösterdi 'Kafalanndaki Islam başka'OYA UĞRAL AYVALIK-CHP Ge- nel Başkanı Deniz Bay- kal, Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın AB'ye yap- tığı sitemi anımsatarak "Türkiye'deki İslunıi- yetten şikâyet etnıek için kafanda başka bir İslamiyet olacak" dedi. Ayvalık Belediyesi'nin yaptırdığı liman işletme binasını hizmete açan Baykal, Cumhuriyet Ala- nı'nda da yurttaşlara ses- lendi. Ekonomik duru- mun düzeldiğı, yurttaşla- rın zenginleştiği söylem- lerinin gcrçeği yansıtma- dığını belirten Baykal, "Her ailenin borcu 8-10 kat arttı. Şirketler, dük- kânlar, ticarethaneler borçlu. Ülkede yolsuz- luklar sona ermedi. Devletin tepesi herkes- le kavgalı" dedi. Dışişleri Bakanı Baba- can'ın AB temsilcileri- ne yönelik, "Türkiye'de azınhkların din özgür- lüğü yok. Ama sannıa- yııı ki olay ondan ibaret. Müslümanların da din özgürlüğü yok" sözleri- ni de anımsatan Baykal, şöyle konuştu: "Bunu söyleyen Türkiye Cum- huriyeti'nin Dış ışleri Bakanı. Bir yabancı si- yasetçi Türkiye'ye he- sap sormaya kalkınca, 'Azınlıklann dini özgür- lükleri baskı altında' de- yince, onun söylemesi gereken şudur: 'Azın- lıklann dini özgürlükle- rine gösterdiğiniz ilgidcn çok mutlu olduın. Yuna- nistan'da, Batı Trak- ya'daki Müslüman Türk azmlığın dini haklanna da aynı ilgiyi gösteriyor mu- sunuz?' diyecek. Onu demiyor. 'Haklısmız' di- yor. Onlar bir söylü- yor, bizimki üç söylü- yor. Türkiye'yi savu- nacak insan, Türkiye aleyhine konuşuyor. Is- lamiyetin dünyada en iyi yaşandığı ülke Tür- kiye. 70 milyonun yaşa- dığı tslamiyet ile bıııı- ların kafasındaki İsla- miyet farklı mı? Onla- rın kafasında başka bir tslamiyet mi var? Yani, Türkiye'deki İslami- yetten şikâyet etmek için kafanda başka bir tslamiyet olacak. Tür- kiye'deki tslamiyeti, tran'dakiler, Afganis- tan'dakiler, Taliban du- dak bükerek beğenmez. Onlara göre mi İslami- yet yapacağız? Biz İsla- miyetimizden mutluluk duyuyoruz." Televizyonlara çıkan tüıbanlı gcnç kızlann Hu- meyni'yi Atatürk'ten daha çok sevdikleri yö- nündeki sözlerine de dık- kat çeken Baykal, ba- ğımsızlık ruhunu yitir- miş bir kuşak yaratılmak istendiğini söyledi. ./İyvalık Belediyesi'nin yaptırdığı liman işletme binasını hizmete açan Baykal, Cumhuriyet Alanı'nda da yurttaşlara seslendi. Televizyonlara çıkan türbanlı genç kızlann Humeyni'yi Atatürk'ten daha çok sevdikleri yönündeki sözlerine dikkat çeken Baykal, bağımsızhk ruhunu yitirnıiş bir kuşak yaratılmak istendiğini söyledi. (Fotoğraf: AA) 'Tıızla'daki ölümlerin sorumlıısu AKP' Erdoğan'ın eylem değil söylem demokratı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, 'Başbakan, iş kazası sonucu ölümleri de adeta meşru-olağan görüyor' dedi ANKARA (Cumhurîyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 98 iş- çinin yaşamını yitinnesinin ardından "en ni- hayet Tuzla'da önlem alma gereğinden" söz ettiğini vurgularken "Tuzla'daki ölüm- lerin sorumlusu AKP'dir" dedi. Kılıçdaroğlu, dün parlamentoda düzenle- diği basın toplantısında Erdoğan'ın Tuzla tcr- sanesini heliktopterle denetledikten sonra yaptığı toplantıya "aykırı" göriilen bir sen- dikanın çağnlmamasını eleştirirken "Sayın Başbakan sıkıştığında İıerkesi kucaklaya- cağından, aynnıcıhk yapmadığından' söz edi- yor. Peki 98 işçinin yaşamını yitirdiği bir bölgede sendikal faaliyet gösteren Limter-Iş Sendikası neden toplantıya çağrılmamıştır? Çünkü Sayın Başba- kan'ın gerçekleri görmeye niyeti yoktur. Çünkü Sayın Başbakan, 'eylem demokra- tı' değil, 'söylem demokratı'dır" görüşünü dile getirdi. Başbakan Erdoğan'ın "İnsan hayatını ilgilcndircn hiçbir soruna duyarsız kal- mamız mümkün değildir" dediğine dikkat çckcn Kılıçdaroğlu, şunlan söyledi: "Günaydın Sayın Başbakan. 98 işçi ölürken duyarsız mıydınız? Sayın Baş- bakan, iş kazası sonucu ölümleri de ade- ta meşru-olağan görüyor. tş kazalarına bağlı ölüm ve yaralanma olayları dünya- nın her yerinde olabiliyor, diyor. Bu de- mektir ki, Tuzla'daki ölümler olağandır ve dünyanın her yerinde olan iş kazası ölümleridir." Kılıçdaroğlu, Gemi lnşa Sanayicileri Bir- liği'nin 2004 yılında ilgili bakanliklara "olası bir yangın halinde büyük risk \ a- ratacağı" uyansında bulunduğunu, ancak AKP iktidannın bu uyanyı dinlemeyeceği- ni bildirdi. Kılıçdaroğlu, "Tuzla'daki ölümlerin sorumlusu AKP'dir" dedi. Y l f t L MAĞAZAURI: İSTANBUL :TOPKAPI ( 212 481 93 63),MAŞLAK DOĞUŞ POVVER CENTER(212 285 74 00),KOZYATAĞI CARREFOUR KARŞIŞI (216 574 55 58),BEYÜKDÜZÜ MİGROS AVM (212 852 02 63),OLIVIUM OUTLET CENTtR (212 415 90 85),GÜNGÖREN KALE AVM (212 502 61 49) PENDİK DUMANKAYA İŞ MERKEZİ (216 379 18 92),ANKARA BİLKENT CENTER (312 266 12 55), ESKİŞEHİR MUTTAÜP CD. (222 231 16 86) I l M t T OUTLET CENTER (262 335 36 82), GEBZE ATATÜRK CD. (262 642 12 10), ÇORLU E-5 KARAYOLU (282 686 63 71), DİYARBAKIR BABİL AVM (412 237 63 80), EDİRNE KtPA AVM (284 236 41 97) VE YETKİU SATIŞ NOKTAURINDA... Hush Puppies t İKRÎ HAKLAR• - - - • - -- - • •• - -- • ••-- • • > Eğitimi yok, başlığı açıldı BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA-Türkiye ile AB arasında 18 Hazi- ran'daki 5. Hükümetler- arası Konferans'ta "Fikri Mülkiyet Hukuku" baş- lığının açılmasıyla, 3 Ekim 2005 tarihinde başlayan müzakere sürecinde ilginç bir durum ortaya çıktı. Türkiye'nin AB mükte- sebatını üstleneceği Fikri Mülkiyet Hukuku, Türki- ye'deki üniversitelerde bi- le "anabilim dah" olarak kabul edilmiyor. DPT'nin 8. Beş Yıllık Planı Fikri Haklar Özel thtisas Komisyonu'nun ra- porunda, Fikri Hukuk'un ilköğretimde dahi kav- ramsal olarak öğretilmesi önerisinin bulunduğu or- taya çıktı. Ancak 3 Ekim 2005'te başlatılan müza- kere sürecindeki başlık- lardan birisinin de Fikri Mülkiyet Hukuku olması- na ve DPT'nin önerisine karşm AKP hükümeti bu konuda adım atmadı. Avrupa Konseyi Ba- kanlar Kurulu'nun 5 Nisan 1994 vellOcakl 995'te aldığı ve altında dönemin Türk hükümetinin de im- zası bulunan kararların- daki altı ilkeden ilkinde de "Üniversite eğitimi dü- zeyinde, fikir hakları ve komşu haklar öğrenimi- ııiıı geliştirilmesine özel bir öneın verilmelidir" önerisi yer alnııştı. Ancak üniversitelerde bu yönde düzenlemeye gidilmedi. Bu konuyla ılgili ABD'de Digital Millenni- um Copyright Act yasası düzenlenirken Yunanis- tan dahil tüm Avrupa ül- kelerinde Fikri Mülkiyet Hukuku, "Intellectual Property Rights" adı al- tında bağımsız bir alan olarak hukuk fakülteleri yanında teknoloji enstitü- lerinde de okutuluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle