03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2008 PAZAR 12 P A Z A R Y A Z I L A R I [email protected] VVASHINGTON Mortnon tarikative kadınlar Bundan bir ay kadar önce ABD'nin Teksas eyaletinde Morrnon tarikatı üyelerine ait bir çiftliğe yapılan baskın, ABD'nin din sahnesinde başka bir perde araladı. Söz konusu Monnon çiftliğinin çokeşlilik, reşit olmadan evlendirme, cinsel taciz ve şiddet cylemlerinin odağı haline geldiği iddialan ABD'nin ruhani liderlerini ne kadar endişeye boğdu orası kuşkulu. Mormonlan "anormal" bulan, çekinen, küçümseyen ve alayla yaklaşan mesafeli kesimler dini tarikatlann tehlikelerini bu olayla az da olsa anlayabildiler mi? Joseph Smith tarafından 183O'da kurulan ve ABD'de yaklaşık 10 milyon takipçisi bulunan Mormon kilisesi 1890'da çokeşliliği yasaklamasma karşın tarikat içiııde çokeşlilik ve reşit olmayan yaşta kızlarla evliliklerin sünnesi bazı çevrelerde rahatsızlık yaratıyor. Teksas Eldorado'daki tarikat çiftliğine yapılan baskın olayı da genç bir kızdan gelen telefonla başhyor. Sosyal görevlileri arayan ve 16 yaşında olduğunu söyleyen biri çiflikte başına gelenleri fısıldayarak anlatıyor. 3 yıl önce ailesi tarafından çiftliğe bırakıldığını ve 15 yaşmdayken 49 yaşındaki bir adarnla yedinci eşi olarak zorla evlendirildiğini söyleyen genç kız ilk çocuğunu doğunnasından 8 ay sonra ikinci çocuğuna hamile kaldığını ve bu süre içinde de sürekli cinse"l taciz ve baskı altında yaşadığını anlatıyor. Telefondaki ses, "kocasının" bir defasında onu döverken kaburga kemiklerini kırdığını ve hastaneye gitmek zorunda kaldıklanndan söz ediyor. Yetkililere ailesiyle hiçbir bağlantı kuramadığından yakınan genç kız, kız kardeşini de çiftliğe göndermelerinden korktuğunu belirtiyor. Çiftlikten kaçmasını önlemek için tarikat üyelerinin "Eğer çiftlikten kaçarsa dışarıdakilerin ona zarar vereceği, saçlarını kesmeye, makyaj yapmaya ve bir sürü erkekle cinsel ilişkiye girmeye zorlayacaklarını" söylediklerini anlatıyor. Bu telefon ihbarı üzerine Mormon çiftliğine baskın düzenleyen güvenlik güçleri 419 çocuk ve 139 kadınm tahliye edilmesini sağliyor. Çiftlikte tacize ve şiddete maruz kaldıkları iddiasıyla görevliler çocukları bakıcı ailelere ve yuvalara yerleştiriyor. Tarikat üyesi kadınlar ise çocukları geri almak için hiç zaman kaybetmeden dava açıyorlar. Bu arada telefon eden genç kızın kimliği saptanamadığı gibi çocuklann cinsel tacize uğradıklanna yönelik güçlü kuşkular bulunsa da yeterli delil toplanamıyor. En sonunda geçen hafta Austin'deki yüksek mahkeme devletin yüzlerce çocuğu ailelerinden almaya hakkı olmadığına hükmederek yuvalara yerleştirilen çocuklann annelerine geri verilmesini kararlaştınyor. Sosyal görevlilerin çokeşliliğin uygülandığı tarikatta çocuklann cinsel istismar tehlikesine açık olduklarını defalarca vurgulamasına karşın mahkeme, "bu tehlikenin yasal olarak yetersiz" olduğu sonucuna vanyor. Gazetelerde dava günü Monııon kadınların mahkeme binasından sevinç içinde çıkarken çekilmiş resimleri yer aldı. Çocuklannın çokeşli "aile" yaşamlarına dÖnecek olmasının verdiği mutluluk muydu kadınlann yüzlerindeki yoksa baskı altında yaşamanın "özgür bir seçim" olduğu yanılsamasının sarhoşluğu muydu? ELÇİN POYRAZLAR 'Selam ver25bin Avro kazan' Hiç tanımadığınız bir kişi size en son ne zaman merhaba demişti? Ya da siz hiç tanımadığınız birine en son ne zaman selam vermiştiniz? Usulca yaklaşıp sırf sevdiğiniz birine benzediği için değil, hiç mi hiç tanımadığınız birine. Zaten yaşamın doğal bir parçası olması gereken davranış biçimleri şimdilerde kampanyalarla anımsatılır oldu. En azından Belçikalılar bunu yapıyorlar. Biraz geç de olsa, bu yazımı bu lcampanyaya ayırdım. Bu gidişle "Selam verdik, borçlu çıktık" sözü artık yerini "Selam verdik, kârlı çıktık"a bırakacak. Ya da "Selam verdik, 25 bin Avro kazandık" diyenler olacak Belçika'da. Ömeğin Aalst kentinden Frits Minot ve Liege'den Ingrid Beugnier selam vererek 25 bin Avro kazandılar. "İsiınsiz Mesaj" adlı dernek 5-9 Mayıs tarihleri arasında "lyi Günler Haftası" düzenledi. Kampanya ile insanlann birbirlerine daha sık ve doğallıkla "lyi günler" demeleri teşvik ediliyor. Kampanya kapsamında her dil grubunda "iyi günler" diyenlerden birine olmak üzere toplam 2 adet 25 bin Avro ödül verildi. Kampanya, "Dostça davranmak için para verilmesi! Demek iş bu boyuta vardı lıa!" dedirten türden bir kampanya. 5 ve 9 Mayıs tarihleri arasında Belçika'da anonün olarak dolaşan "Isimsiz Mesaj Derneği" elemanlanndan "lyi günler" diyenlere 25 Avro verildi. 5 gün boyunca her gün 100 kişi olmak üzere toplam 500 kişiye 25'er Avro dağıtıldı. Buna ek olarak her dil bölgesinden bir kişi olmak üzere toplam iki kişiye 25 bin Avro verildi. Bu yılki reklam kampanyası Famous reklam ajansı tarafından tasarlandı. Isimsiz Mesaj Derneği, şirketler, medya ve reklam dünyasının ortak bir girişimi. Medya bedava reklam alanı verirken reklam ajanslan mesajlan tasarlıyor. Şirketler ise giderler için gereken finansmanı sağliyor. Dernek BRUKSEL ERDÎNÇ UTKU her yıl düzenlediği duyarhlık kampanyalan ile, insanlan davranışlannı değiştirmeye çağırarak toplumsal bozulmaya ve yozlaşmaya karşı duruyor. 2006 yıhnda "Beklenmedik bir anda öv" sloganıyla insanlann birbirlerini takdir etmesini, 2007 yıhnda ise "Kulaklarınla daha fazla görürsün" sloganıyla insanlann birbirlerini dinlemelerini teşvik edici kampanya düzenlemişti. Kampanya için özel olarak hazırlanan sitede "Birbirini selamlamak iyi bir alışkanlık. Klasik bir 'lyi günler' ya da 'Merhaba', 'Selam', 'N'aber?'... Nasıl derseniz deyin, hepsi bizi daha mutlu ve dostça yapıyor. 'lyi günler' ekibi sokakta, ofislerde, mağazalarda, tramvayda ya da otobüste... her yerde saklanıp sizi bekleyecek ve selam veren kişileri ödüllendirecek. Ödül almamz için 'lyi günler' ya da benzeri bir selamlama yeterli. Selamlamayı alışkanlık edinin, ne kadar çok selam verirseniz, şansınız o kadar artıyor" diye yazılmıştı. îsteyenler kampanya sitelerinde (http://www.semainedubonjour.be/veya www.weekvandegoeiedag.be) kampanya ile ilgili görüş bildirdiler. Kampanyayı çok olumlu bulanlar ve "Bakın ne hallere düştük" diye kampanyaya ateş püskürenler, bu sitelere düşüncelerini yazdılar. Bazılan da www.messagesansnom.be veya www.boodschapzondernaam.be sitelerinde ilginç "iyi günler" mesajı önerilerinde bulundular. Bugün sokağa çıktığımzda lütfen benim için gün boyunca rastladığınız tüm insanlara sıcak bir "merhaba" deyin. Ben kampanyadan sonra tanımadığım insanlara "merhaba" demeye başladım. Bir kısmı duruma şaşırırken inanın çoğunluk güler yüzle selamlıyor! [email protected] Yabani kuğunun anneyle tantşması ABD'nin Illinois kentindeki Lincoln Park Hayvanat Bahçesi'nde yaşayan yabani kuğunun, yumurtadan yeni çıkan yavrusuna ilk dokunuşu... Ancak, dünyaya gözlerini açan yabani kuğu ile annesinin yolları sonbaharda ayrılacak. Yabani kuğuların neslinin korunması amaçlı program kapsamında, yavrunun yaz sonunda doğaya salıverilmesi planlanıyor. ABD'de avlanma nedeniyle sayıları 1900'e kadar düşen yabani kuğuların neslinin tükenmemesi için yoğun çaba sarf ediliyor. (Fotoğraf: AFP) Bir ülke iki tarih...~\7"azılarımda gördüğünüz Kiev X vinyeti, Ukrayna'nın ulusal kahraınanı Bogdan Hmelnitski'nin Kiev merkezindeki anıtı. Hmelnitski, 1648'de Ukraynah köylülerin Polonya'ya karşı ayaklanmasına öncülük eden, fakat Polonya'ya karşı tek başına direnemeyeceğini görünce 6 yıl sonra Rusya ile anlaşma imzalayarak Moskova'nm himayesini kabul eden ünlü Kozak önderi. Çarlık döneminde yapılan anıt, Kiev'de o zamandan beri ayakta kalan iki anıttan biri. Anıtın temsil ettiği Hmelnitski ise bütün Ukraynalılann ulusal kahraman olarak gördüğü hemen hemen tek isim. Diğer tarihsel liderler ya da siyasetçiler, ülkenin bir kısmı için kahraman, bir kısmı içinse ya hain ya da katil; milliyetçi Batı Ukraynalılara göre Rusya ve Sovyetler'le işbirliği yapanlar hain ya da gafil, Rusya'ya yakm olanlara göre ise birer kahraman. Rusya'ya karşı hareket edenler milliyctçilere göre kahraman, Rusya'ya yakın kesimlere göre ise Slav kardeşliğine ve Ortodoks değerlere ihanet eden, Slav topraklarını Katoliklere, Protestanlara, hatta ve hatta Müslüman Türklere peşkeş çekmekten çekinmeyen hainler... Bunlar halk kitleleri arasında çatışma yaratması söz konusu ohnayan ve daha çok siyasetçilerin ve akademisyenlerin tartıştıkları konular. Ama bir de dönemi yaşayanların ve kahramanlannın önemli bir kısmınm hayatta olduğu ve her gündeme geldiğinde gerginliğe sahne olan konular var: İkinci Dünya Savaşı gibi. KİEV Nazi Almanyası'nm teslim oluşunun yıldönümü olan 9 Mayıs Zafer Bayramı, her yıl bu tartışmayla geçiyor. Bu yıl da Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko, bayram kutlamalan sırasında Sovyet ordusunda çarpışmış gazilere, savaşta Sovyetler'e karşı çarpışan Ukrayna milliyetçi örgütünü övüp de "Onlar da sizler de aynı idealler için çarpıştımz" deyince ortalık birbirine girdi. Sovyet gazileri kıyameti kopardılar "Nasıl olur da bizi Nazi işbirlikçisi bir örgütle aynı kefeye koyarlar" diye. Yuşçenko'nun övdüğü ve itibannı iade etmeye çahştığı örgüt, kısa adı UPA olan Ukrayna Direnişçi Ordusu. Bu örgüt, Batı Ukrayna'da kurulmuş ve bir taraftan Polonya **- I milliyetçilerine, bir DENİZ BERKTAY taraftan Sovyet , ^ _ ^ _ _ _ _ _ partizanlanna karşı savaşmış. Savaştan sonra da 1950'lerin ortalarına kadar direnişini sürdürmüş. Örgütün Nazilerle ilişkisi, ayn bir tartışma konusu. UPA'nm taraftarlan, örgütün Nazilere karşı da savaştığını, hatta gerçek kurtuluş mücadelesini onlann verdiğini savunuyorlar. öte yandan UPA ile Naziler arasında dönem dönem işbirliğinin olduğunu gösteren deliller de var. Akıllan daha da kanştıran, Alman tarihçilerin, geçen haftalarda, Alman arşivlerinde Nazilerin UPA saldınlanndan ötürü kayıp verdiklerini gösteren bir belgeye rastlamadıklannı açıklamalan oldu. Ukrayna'nın doğusundan, güneyinden ya da orta bölgelerinden birileriyle karşılaştığınızda size, ailesinden birilerinin Almanlann ya da Batı Ukraynahların kurbanı olduğunu anlatabiliyor. Batı Ukrayna'da ise ailesinde Sovyet kuvvetlerine karşı çarpışmamış hemen hemen hiç kimse yok; kimisinin akrabalan UPA'da, kimisininki ise Nazilerin savaşın ortalannda kurduklan Galiçya SS tümeninde... Sohbet sırasında, durumu kendileri açısmdan "Sonuçta bizimkiler Nazi yanlısı olduklarından değil, Sovyet zulmüne karşı oldukları için savaştılar. Gelecekte kendi ordumuzu kurmak için de silah tecrübesi gerekiyordu, bunun için tek seçenek, Alman ordusuydu" diye açıklıyor ve asla Nazi katliamlanna kanşmadıklannı söylüyorlar. Ukrayna yönetimi, yüzyıllarca yabancı ülkelerin egemenliğinde yaşamış ve halkı belli değer yargılan açısından birbirinden farklılaşmış bir ülkenin ulusal tarihini yazma çabasında. Bunun için de iki kesimde çarpışanlan uzlaştırmaya çahşıyor. Buna iki taraftan desteİc verenler ise son derece az. Bazı yazarlar ise "konunun kesin çözümünün", iki tarafta çarpışanlann tamamı hayata veda ettiğinde sağlanabileceğini ve gazilerin yaş ortalamalan dikkate alınırsa, bunun çok uzak bir gelecekte olmadığını söylüyor. Ne kadar sağlıklı bir beklenti olduğu, bence tartışma konusu. [email protected] Odüller yuzumuzu güldürdü6 r T'ürkler İçin X Avrupa'da Kısa Yoldan Kariyer Yapma Kılavuzu' diye bir el kitabı yazılacak olsa meraklılanna şu önerilerde bulunulmalı: • Avrupalı TC hükümetine destek çıkıyorsa sen ondan fazla desteİcleyeceksin. Eleştiriyorsa sen de eleştirecek, argümanlannı zenginleştirmek için yeni bakış açılan geliştireceksin. • Türkiye'nin, Batı'nm ekonomik ve siyasi desteği olmadan demokratikleşmesinin imkânsız olduğunu savunacaksın. • Azınlıklara el uzatılmasını, maddi manevi desteklenmelerini isteyeceksin. • Avrupalının hoşlanacağı kişileri tanıtıp, Türkiye'de bağlantılannın olduğunu göstereceksin. Böyle hareket edenlere bütün kapılar açılır. tstendiği gibi hareket etmeyenleriyse demeklerde bile banndırmazlar. Bu manzaralar tiksinti yaratacak düzeye geldiğinden Nuri Bilge Ceylan'ın sözleri yüreğimize su serpti. Daha öncekiler gibi, banş, özgürlük, insan hakları gibi piyasa ağızları yapmadan, kürsüde ödüle yakışır bir kare çekiverdi. Üstelik tek karede her şeyi anlatıverdi: "Ödülü yalnız ve güzel ülkeme ithaf ediyorum." Yumuşacık, okşayan ama aynı zamanda kurşun gibi laf. Cannes havasına girmeden, şımankça pozlar vermeden, sesini yükseltmeden atılan tokat. Tebrikler Bilge yönetmen. Bazen üzücü haberler üst üste geliyor, bazen de sevindirici. Bu kez iki hafta sanatçılarımızla sevindik. Cannes'dan gelen haber ve Isveç'te de iki sanatçımızın ödül alması. Müzisyen Fikret Çeşmeli ile ressam Hasan Erdcnıir kendi meslek dallanndaki organizasyonlarca 2008'in başanlı sanatçılan seçildiler. Fikret Çeşmeli çok yönlü bir sanatçı. Başından beri çevresindekilerce keşfedilip önü açılan, teşvik edilen bir sanatçı. Konya'nın köylerinden 14 yaşında geldiği tsveç'te âşık olunca almış sazı başlamış söylemeye. Görenler yardım edip sazı STOCKHOLM OSMAN İKİZ adam gibi öğrenmesini sağlamışlar. Fikret sazı öğrenmekle kalmayıp bu kez besteye başlamış. 25 yaşmdayken ilk albümü Bir Kış, ardından da çoğu Nâzım'ın şiirlerinden bestelenmiş parçalarm yer aldığı Sevdalı Bulut. Fikret müzikle uğraşırken onda oyunculuk yeteneği keşfeden Mazlum Kiper de tutmuş sahneye çıkarmış. Fikret o gün bugündür hem müzik yapıyor, hem sahneye çıkıyor. Stockholm Şehir Tiyatrosu'nda birçok eserde rol aldı. Son olarak Elektra'da oynuyor. Bu arada kendi başına Nasreddin Hoca'yı sahneliyor. Sanatçı Haklarını Koruma Örgütü her yıl başanlı sanatçılara başan ödülleri dağıtır. Bu yıl da sahneye çıkanlar arasında Fikret Çeşmeli vardı. Türk müziği ile Batı müziğini buluşturan başanlı eserleriyle, iki kültür arasında köprü olan... Grand Otel'in balo salonunda Isveç sanat dünyasının elitleri Fikret Çeşmeli'yi alkışladı. Dünyaca ünlü Roxette grubunun solisti Marie Fredriksson da aynı gece aynı ödülü alanlardan biriydi. Isveçli müzikolog Anders Hammarlund'un Fikret'in müziği konusunda doktora tezi yazdığını da belirrmek gerekiyor. Hammarlund, "Yeni Tonlar" başlığı altında Fikret'in eserlerinde sentez yaratmadan, hem Türk hem Batı müziğini kullanarak yeni tonlar yarattığını savunuyor. Fikret Çeşmeli, tınılarla yeni tonlar yaratırken ressam Hasan Erdemir de tuvallerde renklerden yeni dünyalar yaratıyor. Hasan Erdemir de üyesi olduğu Sanatçılar Kulübü'nün başan ödülünü kazandı. Sanatçılar Kulübü'nün tsveç'te özel bir yeri vardır. 152 yıl önce kurulan kulübe sadece erkek sanatçılar üye olabilir. 400 dolaymda üyesi olan kulüpte Ihsan Aydın'ın ölümünden sonra tek Türk sanatçısı olarak Hasan Erdemir kaldı. Kulübün çalışkan üyesi Hasan Erdemir, 27 sergi ve yüzlerce tablosuyla ödülü hak etmişti doğrusu. Baharı böyle geçirdik, bakalım yaz aylannda neler olacak...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle