04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 NİSAN 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Üniversitedeki silahlı kavganın ardından yakalanan Tahir Kara: Korkutmak için ateş açtım 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Ulusoy hâlâ aranıyor GÜRSU KUNT Abdüllatif Şener’den Önemli Uyarılar... Erdoğan’ın, partisine yönelik “kapatma davası”na karşı izlediği o hiddetli kampanyanın yerini “sağduyu stratejisi”ne bırakma politikası, elbette olumludur. Ama, altı yıldır kendisinin konuşmalarını izleyen herkes, bu sağduyu stratejisinin ne kadar süreceğini merak ediyor. Dün AKP Meclis Grubu’nda yaptığı konuşmada “Dava sürecinin, ülkemiz ve milletimiz için çok ağır bazı siyasi ve ekonomik sonuçlara yol açacağını görmezden gelemeyiz. Ülke ve millet menfaatları söz konusu olduğunda, diğer siyasi partilerin de çözüm için mutabakat zemininde buluşacağını umuyoruz. Ülkemiz ve milletimiz için ağır kayıplara yol açabilecek, birlik ve bütünlüğümüzün zaafa uğramasıyla sonuçlanabilecek bir sürece siyaset kurumumuzun kayıtsız kalması düşünülemez” diyor. Bu yeni aşamada da AKP’nin kapatılmasını önleyecek yöntem için Anayasa Mahkemesi’nin en az 7 yargıcından aklanma doğrultusunda karar almayı beklemediği anlaşılan Genel Başkan’ın, çözüm için mutabakat zemininde buluşmaya çağırdığı diğer siyasi partilerin kapılarını çalmayacağı da yine dün TBMM’ye gelirken gazetecilerin sorularını ayaküstü yanıtladığı sırada söylediklerinden anlaşılıyor. “Muhalefet turuna siz mi çıkacaksınız?” sorusunu “Arkadaşlar, böyle bir şey yok. Kısmen bazı çalışmaları arkadaşlarımız yapacaklar” diye yanıtlıyor. Öylece sorunun çözümü, tekrar anayasanın, siyasal partilerin kapatılması koşullarını gösteren 68. ve 69. maddelerinde, AKP’nin istediği değişikliğin yapılıp yapılamayacağının yanıtının verilmesine geliyor. Bu konuda MHP’nin şayet değiştirmeyecekse açık önerisinin özellikle Erdoğan’la birlikte başka bazı AKP’lilere siyaset yasağı getirecek bir sonuçla biteceği için iktidar partisi tarafından kabul görmeyeceği biliniyor. CHP’nin de davanın görülme aşamasında sonuçları etkileyecek bir anayasa değişikliğinin yüksek mahkemeden dönebileceğini savunan görüşünden vazgeçmeyeceği, öyle bir durum söz konusu olsa bile bunu kamuoyuna anlatamayacağı biliniyor. Hele o değişikliklerin, laiklik ilkesinin dayandığı zeminde neden olacağı tahribat da hesaplanacak olursa... O zaman, siyaset kurumumuz denilen partilerden “Ülkemiz ve milletimiz için ağır kayıplara yol açabilecek birlik ve bütünlüğümüzün zaafa uğramasıyla sonuçlanabilecek bir sürece kayıtsız kalmayın” çağrısı için hangi doyurucu yanıtları vermeleri bekleniyor? MHP ANTALYA İL YÖNETİMİ GÖREVDEN ALINDI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Akdeniz Üniversitesi’ndeki olaylarda kameralara yakalanan eli silahlı saldırgan Ömer Ulusoy’un MHP’nin “eski üyesi” olduğu belirlendi. Partisinin Başkanlık Divanı’nda bilgi veren MHP lideri Devlet Bahçeli, Ulusoy’un 2006’da KayseriTomarza teşkilatınca partiye üye yapıldığını, ancak “dengesiz davranışları” yüzünden 1 yıl sonra partiden uzaklaştırıldığını bildirdi. MHP lideri Devlet Bahçeli, önceki akşam yapılan Başkanlık Divanı’nda, partisinin Antalya il nı Nizamettin Sağır ile MHP İl Başkanı Mustafa Akar`ın 28 Eylül 2006 tarihinde bir ziyarette yanlarında yer aldığı görüntülerinin ortaya çıkması da silahlı saldırganın partiyle ilişkisini bir kez daha gözler önüne serdi. yönetimini feshetti. Antalya İl Başkanı’nın Ulusoy’un partiye gidip geldiğini açıklamasına sinirlenen Bahçeli, “Bu bir sızmadır, buna izin verenler en ağır şekilde cezalandırılacak” dedi. Bahçeli partisinin Başkanlık Divanı’nda olayları değerlendirirken, Ulusoy’un 2006’da KayseriTomarza’dan MHP’ye üye olduğunu, 1 yıl sonra dengesiz davranışları üzerine uzaklaştırıldığını bildirdi. Toplantıda Ömer Ulusoy’un kimsesiz olduğu, daha önce intihar teşebbüsünde bulunduğu bilgisi de verildi. rinde zincir, nacak, sopa, satır gibi saldırı aletleri bulunan ve öğrenci olmadıkları anlaşılan yaklaşık 15 kişinin kimlikleri tespit edildi. Bu kişilerin aranmasına halen devam edilirken, olaylar sırasında gözaltına alınan büyük çoğunluğu solcu olan öğrenciler de dün adliyeye çıkarıldı. Gözaltındaki arkadaşlarına destek olmak amacıyla bir grup öğrenci de dün bir süre adliye önünde bekledi. Olayların ardından gözaltına alınan kişi sayısının 45’e yükseldiği, son gözaltına alınanlar arasında öğrencilerin yanı sıra, öğrenci olmayan kişilerin de bulunduğu bildirildi. Adliyeye sevk edilen 22’si serbest bırakıldı. Yaşanan olayların ardından, yerleşke içindeki yurdun güvenliksiz olduğunu düşünen çok sayıdaki öğrenci ise yurdu boşaltmayı sürdürüyor. Antalya Çelik: Dışarıdan müdahale var ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Aydın Üniversitesi’nde düzenlenen konferansta konuşan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Akdeniz Üniversitesi’nde öğrenciler arasında meydana gelen olayın “dışarıdan müdahalelerle yönlendirildiğini” ileri sürdü. Çelik, Türkiye’de adına “ulusalcılık’’ denilen bir ideoloji bulunduğunu belirterek, “Ulusalcılık Atatürk milliyetçiliği değildir. Ulusalcılık vatanperverlikle, yurtseverlikle alakalı olan bir kavram değildir. Bu, Türkiye’yi içe kapatma ideolojisi’’ dedi. Danıştay radyoloji çalışanlarını üzdü ? ANKARA (AA) Danıştay, radyasyon kaynaklarıyla çalışan sağlık personelinin haftalık çalışma sürelerinin 25 saatten 45 saate çıkarılmasını öngören düzenlemenin yürütmesinin durdurulması istemini reddetti. SES, Türk SağlıkSen ve ilgili örgütler, Sağlık Bakanlığı’nın düzenlemesinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay’da dava açmışlardı. ANTALYA Akdeniz Üniversitesi Yerleşkesi’nde öğrenciler arasında çıkan çatışmada silah kullanan Ömer Ulusoy halen yakalanamadı. Ulusoy’un Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bağlı 6 ekip tarafından arandığı belirtildi. Alparslan Türkeş’i anma programındaki video görüntülerinde yer alan Ulusoy’un dün de eski MHP İl Başkanı Nizamettin Sağır’ın hemen arkasında görülen ve 2006 yılında çekilen bir başka görüntüsü ortaya çıktı. Ulusoy’un Kayseri’nin Tomarza ilçesinden 10 yıl önce Antalya’ya geldiği ve memleketine bir daha dönmediği öğrenildi. Ulusoy’un Kayseri’de de arandığı belirtilirken, doğduğu Akmezar köyünün muhtarı İmdat Akdeniz, “Ömer 1997 yılında annesini, 2000 yılında da babasını kaybedince 7 yıl önce köyümüzü terk etti. İnşaatlarda boyacılık yaparak hayatını kazanıyordu. Tomarza Emniyet Müdürlüğü’nden beni çağırıp bilgi istediler. Ben de onlara Ömer’in 7 yıldır köye gelmediğini, oturduğu evin de kapalı olduğunu söyledim” diye konuştu. MHP il yönetiminin “Bu adamı tanımıyoruz” dediği Ulusoy’un aslında parti binasına çok sık gidip geldiği belirlendi. Ulusoy’un eski MHP İl Başka Valiliği’nden yapılan açıklama da öğrenci ailelerinin terginlik duymamaları istenirken, “olayları tahrik ve teşvik ettiği ve yurt kurallarına aykırı davrandığı belirlenen 52 öğrencinin de belirli bir süre yurttan uzaklaştırılmasına karar verildiği” belirtildi. Olayların başlangıcı Yerleşke içinde silahların çekilmesine kadar uzanan olayların başlangıcının 1.5 ay öncesine dayandığı öğrenildi. Yaklaşık 1.5 ay önce AÜ yerleşkesindeki Kredi Yurtlar Kurumu yurdunda kalan sağ ve sol görüşlü öğrencilerin okul dışında bir restoranda karşılaştıkları ve kavga ettikleri, olaylar sırasında da 2 öğrencinin bıçakla yaralandığı belirtildi. Bıçakla yaralama ile sonuçlanan olaylara karıştığı belirlenen her iki gruptaki 10 öğrenci hakkında geçen ay dava açıldığı öğrenildi. Haklarında dava açılan bazı öğrencilerin pazar günü yaşanan son olaylara karıştıkları yönünde görüntü kayıtları ve istihbaratlar bulunduğu da bildirildi. Bu kavganın ardından gruplar arasında tartışmaların yaşandığı, pazar günü yaşanan son olayların öğrenci olmayan kişilerin de katılmasıyla büyüdüğü ifade edildi. Olayda siyasi yönlendirme bulunup bulunmadığına yönelik savcılık tarafından araştırma yapıldığı belirtildi. ‘Tanınmamak için saçlarımı kestirdim’ Çatışmada silah kullanan bir başka isim olan Tahir Kara’nın evinde yapılan aramalarda ise 4 kurusıkı tabanca ve nacak gibi kesici aletler ele geçirildi. Kara’nın poliste verdiği ilk ifadede, “Bir arkadaşım telefon edip, ‘Üniversitede ülkücüleri dövüyorlar’ dedi. Hemen üniversiteye gittim. Olbia Çarşısı yanında 15 20 kişilik bir grupla buluştum. Bu kişilerden bazılarını tanıyor, bazılarını da tanımıyordum. Ömer Ulusoy’un ise ismini bilmiyordum. Ülkü Ocakları’na ve MHP İl Başkanlığı’na giderim. Ulusoy’u oraya gittiğim sıralarda görür selamlaşırdım. Kendisini tanımam. Biz beklerken 150 200 kişilik bir grup Akdeniz Üniversitesi Hastanesi tarafından bizim olduğumuz yere doğru geliyordu. Yurt önünde de polislerin olduğunu biz kaçarken gördük. Polisleri görünce diğer grup kaçmaya başladı. Ben de korkutmak amacıyla ateş ettim. Tabanca kuru sıkıydı” dediği öğrenildi. Kara, tabancayı İsmail Ahmet Turgut adındaki arkadaşına verdiğini, tanınmamak için saçlarını kestirdiğini kaydetti. Antalya Cumhuriyet Savcılığı, yerleşke ve çevresinde yaşanan olaylarla ilgili tüm görüntü kayıtlarını incelerken, elle ÜNİVERSİTELERARASI KURUL Önceki akşam yapılan toplantı AKP’nin en üst karar organı olan MKYK’de önceki akşam, bu sorular soruldu mu Sayın Başbakan’a? Soruldu ise hangi tür yanıtlar verildi acaba? Ama o kapalı toplantıda, belki de AKP’nin geçmişinde ilk kez partinin genel politikasının eleştirildiği de basına yansıyan kulis haberleri arasında yer alıyor. AKP’nin 22 Temmuz öncesindeki dört önemli adamından birisi olan Abdüllatif Şener’in, önceki akşamki toplantıda, izlenen politikada gördüğü yanlışlıkları Erdoğan’a ikili bir görüşme sırasında ilettiğini söylediği de Ankara’daki gazetecilere anlatılmış. Yine Şener’in çok daha önemli bir açıklaması da, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın, 22 Temmuz seçimlerinden önce 81 ilin valisine bir genelge göndererek, bölgelerinde AKP’nin laiklik karşıtı çalışmaları için belge toplamalarını istediği yönünde olmuş. AKP’nin eski Başbakan Yardımcısı, sanırım daha o tarihte, yani genel seçim öncesinde anayasanın 68. ve 69. maddelerinde yer alan “kırmızı noktalar” için gerekli uyarıları ardı ardına yapmış Erdoğan’a. Bir tür, “ayağımızı denk almalıyız” da denilmiş. Belki de, Şener’in seçimlere girmeme kararı, bu uyarılar karşısında eski yol arkadaşının omuz silker bir tutum almasından sonra gerçekleşmiştir. Kanadoğlu’ndan 301 eleştirisi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Cumhuriyet Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Türk Ceza Yasası’nın 301. maddesi için düzenlenen değişiklik teklifiyle dava açma izninin Adalet Bakanlığı yerine Cumhurbaşkanı’na verilmesini eleştirdi. Kanadoğlu, “Cumhurbaşkanı’nın görevlerinin anayasada fevkalade fazla olduğunu iddia ettikten sonra ona yeni bir ek görev yüklemenin doğru olduğu kanısında değilim” dedi. ‘Şiddet üniversiteye girmemeli’ ISPARTA (Cumhuriyet) Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof. Mustafa Akaydın, Türk üniversitelerini, düşünce özgürlüğünün sınırsız olarak yaşandığı ama şiddetin girmemesi gereken kurumlar olarak algıladıklarını belirtti. ÜAK, Süleyman Demirel Üniversitesi Prof. Dr. Lütfü Çakmakçı Kültür Merkezi’nde toplandı. Akaydın, toplantı öncesi basın mensuplarının AÜ’deki olaylarla ilgili soruları üzerine şöyle konuştu: “Bu siyasi tavırlar neticesinde üniversitelerde birtakım gerilimler yaşanabileceğini sürekli vurguladık. Ne yazık ki çok üzülerek söylüyorum, sanki 1980 öncesi olayları anımsatacak düzeyde Türk üniversitelerinde birkaç olay yaşandı. AÜ Rektörü olarak bundan büyük üzüntü duyuyorum. Şunu açıkça ifade etmek istiyorum: Güvenlik elemanlarımızı vazife ve selahiyetleriyle bir bütün olarak düşündüğünüzde, sayıları ve niteliklerini de değerlendirdiğinizde, bu tür provokatif kışkırtıcı olayları üniversiteler, kendi yetenekleriyle aşabilmekte çok muktedir değiller’’ Türkiye’nin gergin havasını yumuşatmakta “yanlış siyasi tavırlardan vazgeçmek ve 12 Eylül öncesinden dersler çıkartmak suretiyle siyaset adamlarına, Türk istihbarat birimlerine, özellikle yurt müdürlerine ve emniyet güçlerine de önemli görevler düştüğünü’’ vurgulayan Akaydın, bunun rektörler açısından “görevden kaçmak” anlamına gelmediğinin altını çizdi. Taksim’de toplanan KESK üyeleri basın açıklamasıyla saldırıları protesto etti. (UĞUR DEMİR) KESK üyeleri Taksim Gezi Parkı’nda basın açıklaması düzenledi Oy desteğine güvenmek.. Başbakan’ın bu uyarıları hafife almasına şaşırmamak gerekiyor. Çünkü onun “milli irade” anlayışının gereği böyle. “Biz çoğunluğuz. Millet bizi destekliyor. Seçimlerde başarılı çıkar, oylarımızı daha da arttırırsak, kimin haddine yolumuzu kesmeye kalkışmak?” diye düşünmüş olmalı. Bugün için, o düşüncenin uygulamada geçerli olmadığını da artık anladığı söylenebilir. Öteki siyasal partilerden can kurtaran filikasının gemiden fırtınalı denize indirilmesi sırasında el vermelerini istemesi, bu yeni durumun gereği olmalıdır. Referanduma gerek bırakmayacak bir anayasa değişikliği için, BaykaI, Bahçeli, Sezer, kuyudan çıkması için, Erdoğan’a omuz verecekler midir? Önümüzdeki birkaç gün içinde bu sorunun yanıtını alabiliriz. AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Lagendijk’ın dünkü açıklamasında “En kötü durumda bile görüşmeler gecikebilir; ama kesintiye uğramaz” sözü kapatma davası ile ilgili senaryolar arasında yer alabilecek olan bir tahminin üstündeki perdeyi bugünden kaldırdığı için, bence bir hayli önem taşıyor. Ülkücü saldırılara protesto İstanbul Haber Servisi KESK İstanbul Şubeler Patformu, Akdeniz Üniversitesi’nde ülkücü öğrencilerin saldırılarını protesto etti. Platformun Dönem Sözcüsü Nebat Bukrek, üniversitedeki ülkücü saldırıların tesadüf olmadığını belirterek gözaltına alınan 40 öğrencinin serbest bırakılmasını istedi. KESK üyeleri, ülkücü grupların saldırılarını dün Taksim Gezi Parkı’nda gerçekleştirdikleri basın açıklamasıyla protesto etti. Basın açıklamasını okuyan Bukrek, 3 haftadır AÜ’deki ülkücü öğrencilerin yaratmaya çalıştığı taciz ve provokasyonların 6 Nisan’da birçok devrimci demokrat öğrencinin yaralandığı bir saldırıya dönüştüğünü söyledi. Yaşanan saldırıların tek bir güne ait olmadığına dikkat çeken Bukrek, “Daha önceki günler, ülkücü öğrenciler, devrimci demokrat öğrencileri defalarca ‘Burada Kürt yok’, ‘Hepimiz Türk’üz’ diyerek duygusal taciz etmişlerdir” dedi. Üniversitede ülkücü saldırganların rahatlıkla dolaşabildiğinin altını çizen Bukrek, saldırıların polisin gözü önünde gerçekleştiğini dile getirerek “Görevi saldırıya uğrayan öğrencileri korumak olan polisler, eli silahlı, bıçaklı ve sopalı olan ülkücü saldırganlardan kaçan öğrencilerin önünü kesmişler ve öğrencilere saldırmışlardır. Arbede sonucunda 7 devrimci öğrenci yaralanmış, 40’ı ise gözaltına alınmıştır. Saldırılardan hızını alamayan polisler ve ülkücüler erkek ve kız yurtlarını basarak yaralama ve gözaltına alma olaylarına devam etmişlerdir” diye konuştu. Güney, kayıt dışılıktan yakındı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanvekili Tahsin Güney, “2008 yılında kadın 44, erkek 48 yaşında emekli olabilmektedir. Bu yaşlarda emekli olanlar kayıt dışı çalışmaya başlıyorlar” dedi. Güney, Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2 milyon 165 bin kişinin emekli olduğu halde kayıt dışı çalıştığını belirterek “Kayıt dışı çalışan bir emeklinin aylık kuruma maliyeti yıllık 21 milyar YTL civarında bir miktar çıkar. ” dedi. ‘Rektörler endişeli’ Akaydın, bir gazetecinin, “Diğer rektörlerin endişeleri var mı?’’ sorusu üzerine, “Var. Aynen size aktardığım endişeleri taşıyorlar. Bunu üç ay önce de söyledik mesajlarımızda. ‘Türkiye iyi bir gündeme gitmiyor’ dedik. ‘Üniversiteleri karıştıracak siyasi tavırlar var ülkede’ dedik. Arkasından bu tavırlar yaşandı ve bir grup medya da bunları kullanarak üniversite rektörlerini zayıflatıcı mesajlara başladılar” dedi. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net YÖK’ten güvenlik uyarısı Hakan’ın bilgisine başvurulacak ? İstanbul Haber Servisi Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan’ın, “Fethullah Gülen’in amcaoğlu avukat Kemalettin Gülen tarafından tehdit edildiği” yönündeki yazısı üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde bilgisine başvurulacak. Hakan, Fethullah Gülen tarafından kendisine “Fethullah Gülen ile Kemalettin Gülen’in hiçbir şekilde tanışmadığı ve onu tanımadığı” şeklinde bir mesaj iletildiğini belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Akdeniz Üniversitesi’nde öğrenci olmayan kişilerin de karıştığı olayların ardından üniversitelerde şiddet olaylarının önlenmesi ve huzur ortamının korunması için yerleşkelerdeki güvenlik tedbirlerinin arttırılması çağ rısında bulundu. YÖK Başkanı Özcan, rektörlere ilettiği söz konusu güvenlik önlemleri arttırılması konusunda dikkatli davranmak gerektiğini de belirterek, “Güvenlik önlemleri alınırken üniversitelerin özerk yapısı korunmalı ve demokratik hakların kısıtlanmamasına özen gösterilmeli” dedi. CHP BAŞVURU YAPTI Mektupla oy yargıda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, 5749 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Yasada Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa’nın, yurtdışında yaşayan seçmenlerin “mektup”la oy kullanmasını düzenleyen hükmünün iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. Başvurunun ardından gazetecilere bilgi veren CHP Antalya Milletvekili Atila Emek açtıkları iptal davasının konusunun sadece “mektupla oy kullanma yöntemini” kapsadığını bildirdi. Seçimlerin bazı evrensel koşulları taşıması gerektiğini vurgulayan Emek, bunların serbest oy veya seçimlerin serbestliği ilkesi, eşitlik, gizlilik, genel oy, açık sayım ve döküm, dürüstlük ilkeleri olduğunu belirtti. İptali istenen maddenin getirdiği düzenlemeye göre yurtdışındaki seçmenin seçim tarihinden 75 gün önce başlayan bir süreç içerisinde kendisine mektupla zarf içinde gönderilen oy pusulasıyla oyunu kullanacağını anlatan Emek, “Seçmenin tek başına ve toplum dışı bir yaşam sürdürdüğü varsayılamayacağından maddi ve manevi her türlü etkileşime açık olduğu kuşkusuzdur” dedi. MHP lideri, Akdeniz Üniversitesi’ndeki olaylarla partisinin ilişkilendirilmesine tepki gösterdi Bahçeli: AKP hedef saptırıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında AKP hakkında açılan kapatma davasına dikkat çekerek bu partinin korku senaryoları üreterek hedef saptırmaya çalıştığına dikkat çekti. Avrupa Adalet Divanı’nın PKK ile ilgili kararının da bu sürece rastlamasının, “AB’nin ikiyüzlülüğünü” bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Bahçeli, “Başbakan içine girilen krizden çıkış yollarının, Brüksel’in kapılarında ve AB koridorlarında değil, TBMM çatısı altında aranacağı gerçeğini bir an önce kavramalıdır” dedi. Bahçeli, “AB komiserlerinin ‘artık sabrımız taştı’ diyerek Türkiye’yi tehdit ettiği bir dönemde, 301. maddeyi böyle bir kriz ortamında gündeme getirmek AKP için siyasi iflas anlamına gelecektir. Sayın Başbakan kendini kurtarma telaşıyla bu yola saparsa, bu kez de partisini, Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı fiil ve eylemlerin odağı haline getirmekte de önemli bir mesafe kat edecektir” diye konuştu. Akdeniz Üniversitesi’nde yaşanan olaylarla partisinin ilişkilendirilmek istenmesine de tepki gösteren Bahçeli, “Olayları incelemeden, hiç kimse Türkiye’de ülkücülükKürtçülük kavgasının başladığını söyleyemeyecektir. Tahrik ve tertipler ne derece büyük olursa olsun, Milliyetçi Hareket mensupları demokratik tepkiler haricinde hiçbir girişime alet olmayacak, hiç kimsenin milliyetçilerin yüksek hassasiyetinin istismarına da fırsat vermeyecektir” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle