04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 NİSAN 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Tek çatı vergi denetim kurullarını işlevsizleştirecek MURAT KIŞLALI ANKARA Hükümetin vergi denetim birimlerini birleştirme hazırlığı, kurumları işlevsiz hale getirecek. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, Gelir İdaresi Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Değik liği Tasarısı ile 127 maliye müfettişi, 300 hesap uzmanı ve 316 gelirler kontrolörü ve taşrada vergi dairesi başkanlıkları emrindeki 2 bin 779 vergi denetim elemanını tek kurul altında toplamayı amaçladıklarını önceki gün açıkladı. Konuyla ilgili uzmanlara göre vergi denetim birimle rinin birleştirilmesi şu sonuçları doğuracak: ? Denetimler aksayacak: Tüm denetim elemanlarının “vergi denetçisi” adı altında en alt kademede birleştirilmesi, denetim işlevinin temelinin dağılmasına neden olacak. Vergi kontrol memurları, bu işin en al tındaki kademe olduğu için bu kademeye indirilen maliye müfettişleri, hesap uzmanları ve gelir kontrolörleri demoralize olacak. ? Özerklik kalkacak: Vergi denetçisi adında birleştirilirse, bu elemanlar Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) altındaki vergi dairelerine bağlanacak. Halbuki maliye müfettişleri ve hesap uzmanları bakan adına, gelir kontrolörleri GİB altındaki bir daire başkanlığı seviyesinde başkan adına görev yapıyordu. ? Ayrılmalar artacak: Birleşmeyle üst düzeydeki denetim elamanlarının çoğu görevlerinden ayrılacak. Spekülatif Büyümenin Sınırları Türkiye İstatistik Kurumu’nun geçen hafta yayımladığı verilere göre 2007 yılında Türkiye ekonomisinin büyüme hızı yüzde 4.5’e geriledi. 2007’nin son çeyreğine bakacak olursak büyüme hızı sadece yüzde 3.4 düzeyinde gerçekleşmiş durumda. Söz konusu rakamlar Türkiye’nin son altı yıldır elde etmekte olduğu büyüme performansının giderek durgunluğa doğru yönelmekte olduğunu vurguluyor. Gerileyen büyüme hızının ardında en önemli etkenin çökmekte olan tarım sektörü olduğu gözleniyor. Tarım sektörü 2006 yılı boyunca ortalama olarak sadece yüzde 1.3 düzeyinde bir büyüme kaydetmişti. 2007 yılı ortalaması ise eksi yüzde 7.3 olarak gerçekleşti. 2007’nin son çeyreğinde ise tarımsal hasıladaki daralmanın yüzde 10’u aşmış olduğu görülmekte. Bu yüzden tarım sektöründe “gerileme” ya da “durgunluk” gibi sözlerin gerçeği yansıtmayacağını; bunun yerine çöküş ifadesinin daha doğru olacağını düşünmekteyiz. 2008 yılına girerken durgunluğa sürüklenen sadece Türkiye ekonomisi değil elbette. Örneğin IMF geçen hafta sonunda Küresel İstikrar ve Dünya Ekonomik Görünümü Raporu’nun ilk üç bölümünü yayımladı. IMF raporunun bu hafta sonu yayımlanması beklenen ek veri tabanı, dünya ekonomisindeki durgunluğun “piyasa beklentilerini aşacağı” uyarısını veriyor. IMF’nin nicel öngörülerini henüz bilemiyoruz; ancak bu satırlar yazıldığı sırada, örgütün icra direktörü Dominique StraussKahn, bu hafta sonu yayımlanacak olan verilere göre iyimser olmanın zorlaştığını, zira dünya ekonomisindeki durgunluğun sadece gelişmiş ülkelerle sınırlı kalmayıp Çin ve Hindistan da dahil olmak üzere tüm küresel ekonomiye sıçramakta olduğunu dile getirmekteydi. Türkiye ekonomisinin daha küresel krizin şok dalgalarının kıyılarımıza vurmadan önce durgunluk eğilimine girmiş olması endişe verici olmakla birlikte, ne yazık ki hiç de şaşırtıcı değildir. Türkiye’nin hızla derinleşen dış borç bağımlılığının ve spekülatif finansal sermaye girişleri ya da bir defalık ve geçici özelleştirmeler, arazi ve şirket satışları ile karşılanan dış açıklarının, uluslararası ekonomideki herhangi bir sarsıntıdan ilk elde ve en şiddetli ölçüde etkilenecek ülke konumunda olacağı defalarca dile getirilmiş idi. Türkiye’nin 2003’ten bu yana şiddetli bir biçimde artan dış kırılganlıkları ortada iken, yaklaşmakta olan krizin “nedenlerini” daha şimdiden “siyasi gerginliklere” ve “IMF ile olan ilişkilerin bozulmasına” bağlama telaşı ise en hafif deyim ile gerçeklere göz kapamaktır. ??? Sözü IMF’ye getirmişken, geçen hafta içerisinde IMF’nin yukarıda değindiğim Dünya Ekonomisi Görünümü raporunun yayımlanmış olan bölümlerinde kaleme alınan ve IMF’nin ulusal merkez bankalarının “yeni” görevlerinin neler olması gerektiği konusundaki “yeni öğretilerini” sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. Rapora göre, merkez bankaları bundan böyle faiz politikalarını belirlerken sadece enflasyonu hedeflemekle ve fiyat istikrarı ile değil, aynı zamanda konut fiyatlarını (ve giderek diğer finansal varlıkların fiyatlarını) da dikkate almak zorunda olmalıdır. Bu ne demektir? Açalım: IMF uzmanlarına göre, artık sadece enflasyon hedeflemesi ve fiyat istikrarı ile ilgilenme dönemi sona ermiştir. Finansal varlık fiyatlarındaki iniş ve çıkışlar finansal sistemi küresel çapta tehdit edecek boyuta ulaştığından, merkez bankaları bundan böyle finansal sistemdeki varlıkların fiyatlarını da istikrara kavuşturmaya çalışmalıdır. Bu yeni görevin “döviz kurlarına müdahaleyi” de kapsayıp kapsamayacağı henüz bilinmiyor. Ancak bir gerçek çok açık; yıllardır Türkiye ve benzeri ülkelere “Sakın fiyat istikrarından başka ekonomik değişkenler ile ilgilenmeyin” direktiflerini dile getiren IMF uzmanları, söz konusu durum finansal sistemin krize girmesi tehlikesi olduğunda, “merkez bankalarının politikalarının genişletilmesi gerektiği” uyarılarını yapmaktan hiç çekinmiyorlar. Yıllardır dış açıklar ve dış borçlanma furyası çığ gibi büyürken, “Döviz kuru ve finansal varlıklara karışmayın” çağrıları yapan IMF uzmanları, şimdi birdenbire “Varlık fiyatlarını göz ardı etmeyin” uyarısıyla ortaya çıkıyor. Neden? Acaba IMF yetkililerine göre, finansal sistemin “sağlığı”, reel ekonominin dengelerinden daha önemli olduğu için mi? Ateş: Finans piyasalarındaki dalgalanmayla dünya ekonomisi suyun altında kaldı Nefesini tutan krizden çıkar Biocare’yi tanıtan Boydak Holding ve İstikbal’in yöneticileri çalışmalar için yaklaşık 1 milyon YTL kaynak aktarıldığını açıkladı. Kapıkule’ye 100 milyon dolarlık modernizasyon Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından yapişletdevret modeliyle modernize edilecek olan Kapıkule Sınır Kapısı inşaatının temeli atıldı. Törende konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yaklaşık 100 milyon dolarlık yatırımla 12 ayda tamamlanmasını planladıkları Kapıkule Gümrük Kapısı da dahil olmak üzere toplam 200 milyon doların üzerinde bir yatırımla modernizasyon projelerine devam edileceğini aktardı. (MURAT GÜLDEREN) ? Hakan Ateş, dünyada resesyonun tartışıldığı bir ortamda Türkiye’nin yüzde 67 büyümesinin beklenmemesi gerektiğini vurguladı. Ekonomi Servisi Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, her türlü belirsizliğin ekonomiye bir risk primi yüklediğini bildirdi. Denizbank’ın işletme bankacılığı alanında KOBİ’lerin kullanımına sunduğu “işletme kart”ın tanıtıldığı toplantıda konuşan Ateş, 2008’de Türkiye’de büyümenin, beklentilerin altında kalacağına değinerek dünyada resesyonun tartışıldığı bir ortamda Türkiye’nin yüzde 67 büyümesinin beklenemeyeceğini, yüzde 34’lük büyümenin iyi bir büyüme olacağını ifade etti. Dünya ekonomisinin bundan önce “V” şeklinde krizler gördüğünü vurgulayan, ancak şu anki gidişatı “L”ye benzeten Ateş, “Dünya ekonomisi suyun altına girecek, orada epey gidecek. Nefesini iyi tutan, suyun altından çıkar. Suyun altında kalmamak lazım” diye konuştu. Ateş, 2008’in ilk çeyreğine bakıldığında çok iyi bilançolar gelmeyeceğinin görüldüğünü söyledi. [email protected] İstikbal’den radyasyonu engelleyen kumaş Ekonomi Servisi Türkiye’nin önde gelen mobilya markası İstikbal günlük hayatta kullanılan elektronik cihazlardan yayılan noniyonize radyasyonu yüzde 98.5 oranında engelleyen kumaş üretti. Biocare ismi verilen kumaş mayıs ayı başında piyasaya sunulacak. Boydak Holding şirketlerinden İstikbal ve Boyteks ArGe ekibinin yaklaşık bir yıl sürdürdüğü çalışmayla geliştirilen Biocare, nano teknolojik iplikler kullanılarak, özel bir örgü sistemi ve geometriyle Kayseri’de üretildi. Yansıtma özelliği sayesinde kumaş kapladığı alanın içine elektromanyetik dalgaların girmesini engelliyor. Biocare kumaşın öncelikle uyku sağlığı nedeniyle İstikbal markalı yatak, yorgan, yastık ve alez ürünlerinde kullanılması planlanıyor. Biocare elektromanyetik dalgaları ekranlama özelliğinden dolayı sağlık ve savunma gibi birçok sektörde de kullanılabilecek. Anadolujet ‘ucuza’ uçuracak Ekonomi Servisi THY’nin alt markası olan Anadolujet’in 23 Nisan Çarşamba gününden itibaren, Ankara merkezli 20 noktaya (İzmir, Bodrum, Dalaman, Antalya, Adana, Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Malatya, Adıyaman, Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Erzincan, Batman, Muş, Van, Erzurum, Kars ve Trabzon) gerçekleştirilecek seferlerine Samsun hattı da eklendi. Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin ile Antakya’da bir araya gelen THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin “2329 Nisan tarihlerinde bütün koltuklar 29 YTL’den satılacak. Daha sonraki dönemlerde 2949 YTL fiyatlarla 650 bin yolcu taşımayı hedefliyoruz” dedi. Candan Karlıtekin B İ L G İ T O P L U M U N A D O Ğ RU / ÖZLEM YÜZAK Gıdada tehlike çanları çalıyor. Yalnız Türkiye’de değil, tüm dünyada.... Geçen yıl mısır fiyatı yüzde 31, soya fasulyesi yüzde 87 ve buğday fiyatı da yüzde 130 arttı. Küresel ölçekte un stokları hiç olmadığı kadar düşük seviyede ve sadece 40 günlük stok kalmış durumda. Pirinç de farklı değil. Bir yıl içinde pirincin tonu 360 dolardan 795 dolara çıktı. İşin kötüsü, 3 ay içinde 1000 doları bile görebileceği konuşuluyor piyasalarda. İlk aşamada temel gıda ürünlerindeki bu fahiş artıştan en fazla canı yananlar yoksul ülkeler. Son haftalarda 35 Asya ve Afrika ülkesinde “pahalı yaşam”ın protesto edildiği isyanlar çıktı, kimilerinde sonu ölümle biten olaylar yaşandı. Tayland’da ve Filipinler’de köylülerin kendi aralarında oluşturduğu ve kimi zaman ordudan da destek alan güvenlik güçleri, pirinç ekim alanlarını hırsızlara karşı korumak için gece nöbetleri tutuyorlar. Kazakistan’da buğday fiyatları bir gün içinde yüzde 25 artınca, Kazaklar ihracatı kı Gıdada Liberallikten Korumacılığa... sıtlamak için daha önce Rusya ve Arjantin’in yaptığı gibi ihracat vergisini arttırma yoluna gitti. Liberal ekonomi, işin içine gıda ve beslenme girdi mi bir anda hızla korumacılığa yöneliyor. İhracata kota ve benzeri politik müdahaleler devreye sokularak ulusal sosyal dengeler sağlanmaya çalışılıyor... fiyatları ve biyoyakıt üretimine ayrılan yeni alanların artmasının sonucunda hububat üretiminin azalmasını da nedenlerin arasında saymak zorundayız. Üçüncü neden spekülasyon ve işin içine uluslararası fonların da giriyor olması. ABD’deki durgunluk, fonları gıda piyasasına yöneltti. Üstelik hedge fonlar işin içine girdi. Buğday başta olmak üzere hububat fiyatları artık piyasaya çıkmadan beklenti üzerinden şekillenir hale geldi. rekiyor. 60’tan fazla ülke temsilcisi bu hafta Uluslararası Tarım Bilimi ve Kalkınma için Teknoloji Değerlendirmesi (IAASTD) konferansı için Güney AfrikaJohannesburg’da buluşacak ve gıda güvenliği konusunda yeni bir yaklaşım belirlemeye çalışacak. Ancak belli ki tarım bundan sonraki dönemde çok daha fazla önem kazanacak. İşin bir diğer boyutu da gelişmiş ülkelerin biyoteknoloji alanına yaptıkları devasa yatırımlar ve tohumlara aldıkları patentler. Tüm bunlar gelecekte tarımın tekelleşeceğinin ve ürünlerin pahalılaşacağının işareti. Peki, ne oldu da fiyatlar bu kadar arttı? Artış birden fazla nedene bağlı. Bunlardan birincisi, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelerde demografik artış kadar, yaşam standartlarının giderek artıyor olmasının doğurduğu talep. Anlayacağınız, üretim artık tüketim talebini karşılayamıyor. İkinci unsur küresel ısınma. Hasatlar her geçen yıl biraz daha azalıyor. Stoklar hızla eriyor. Tabii bir de artan petrol Ya bundan sonra?.. Artan fiyatlar, büyük üretici ülkeleri, üretim planlarını gözden geçirmeye zorluyor. Öte yandan 2050’ye kadar 3 milyar daha fazlalaşması beklenen dünya nüfusunu beslemek için gıda üretiminin 25 ila 50 yıl içinde ikiye katlanması ge Türkiye tarımda politikasızlık kurbanı Bu gelişmeler karşısında daha doğru düzgün bir tarım politikası bile olmayan Türkiye’nin ne yapacağı meçhul. Ancak “Ne olur, ithal ederiz” mantığı ile bunun sürdürülebilir olamayacağı da aşikâr. Su kaynaklarının doğru yönetilmesinden tarımsal ürün planlamasına, üretim destekleri yoluyla ürün fiyatlarının ucuzlatılmasına kadar atılacak pek çok adım var. Bu bağlamda Türkiye Ziraatçiler Derneği’nin “Gıda Enflasyonu: Nedenleri ve Alınabilecek Önlemler” adlı raporu önemli bir çalışma. Haller yasasında yapılması gereken düzenlemelerden, üreticinin pazarlama sektörünün temsilcileri karşısında örgütsüzlüğünün haksız kazanca yol açmasına ve bu doğrultuda Üretici Birlikleri Yasası’nın güçlendirilmesine kadar pek çok konuda yapılması gerekenleri sıralıyor. İşin üzücü yanı ise Tarım Bakanlığı’nın bu ve benzeri çalışmalara hâlâ kulak tıkıyor olması. Küreselleşmenin bugün geldiği tıkanma noktası, tüm dünyada korumacılık politikalarının ve ulusal stratejilerin devreye sokulması ile aşılmaya çalışılıyor. Peki, Türkiye niye hâlâ bekliyor? GÜNÜN İÇİNDEN... İnşaat sektörüne demir de vurdu Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) Başkanı Şükrü Koçoğlu, inşaat sektörünün tam anlamıyla vurgun yemiş durumda bulunduğuna dikkat çekerek, “Fiyat Farkı Kararnamesi acilen değiştirilmeli, inşaat sektörü için özel katsayı belirlenmelidir’’ dedi. Koçoğlu açıklamasında, yaklaşık 2 yıl önce çimento fiyatları nedeniyle ciddi sorunlar yaşayan inşaat sanayicilerinin bu kez de demir fiyatları nedeniyle zor durumda kaldığını bildirdi. Koçoğlu, geçen yıl aralık ayı sonu itibarıyla KARDEMİR’in KDV hariç 779 YTL/ton olan demir fiyatlarının 3 ay içinde yüzde 54 artarak, 1199 YTL/ton seviyesine ulaştığına dikkat çekti. Yazarımız VEFAT Çiğdem Maraşlıoğlu’nun sevgili eşi, Başak ve Güven’in babası, Nimet ve A. Cebbar Maraşlıoğlu’nun biricik oğulları, Barlas Maraşlıoğlu’nun kardeşi, İlona Maraşlıoğlu’nun kayınbiraderi, Yasmin ve Norin’in amcası, DEÜ İzmir Meslek Yüksekokulu’nun unutulmaz hocası, tüm sevenlerinin ve Ildırı’nın Sevgili Taner Abisi CEMŞİD BENDER’i yitirdik. Ailesinin, yakınlarının ve okurlarının başı sağolsun. Berfin Basın Yayın TANER MARAŞLIOĞLU 06.04.2008 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 09.04.2008 Çarşamba günü 10.30’da İzmir Meslek Yüksekokulu’nda yapılacak tören sonrasında, öğle namazını takiben Ali Rıza Güven Camii’nden kaldırılarak Yeni Bornova Mezarlığı’na defnedilecektir. Allah’tan rahmet dileriz AİLESİ YKB’nin başına Bulgurlu geçti Yapı Kredi Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Bülent Bulgurlu getirildi. Bankanın olağan genel kurul toplantısında, yönetim kurulu başkanlığına Bulgurlu’nun, başkanvekilliğine Federico Ghizzoni’nin seçilmelerine, Tayfun Bayazıt ve Alessandro Maria Decio’nun ise murahhas üye olarak görevlerine devam etmelerine karar verildi. Sanayi üretimi şubatta arttı Türkiye’nin sanayi üretimi, 2008’in Şubat ayında, 2007’nin aynı ayına kıyasla yüzde 7.5 oranında arttı. Sanayi üretimindeki artış, 2007’nin Şubatı’nda yüzde 8.1 olmuştu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2008 Şubat Ayı Sanayi Üretim Endeksi sonuçlarını açıkladı. Buna göre şubatta, imalat sanayisinde yüzde 6.6, madencilik sektöründe yüzde 13.1, elektrik, gaz ve su sektöründe de yüzde 12.4 üretim artışı görüldü. ESAS NO: 2006/1086 KARAR NO: 2008/61 Davacılar Funda Aygil vs. vekili Av. Ali Fuat Okan tarafından, davalılar Mehmet Göksoy vs. aleyhine açılan, İpoteğin Fekki davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda: Mahkememizce, 05.02.2008 tarih ve 2006/1086 Esas, 2008/61 Karar sayılı hüküm gereğince davacının davasının KABULÜNE, Dava konusu İstanbul İli, Maltepe İlçesi, Yenikariye Mahallesi, Kılavuzçayırı Mevkiinde kain 118 Ada, 192 parselde tapuya kayıtlı taşınmazda, 26.05.1985 tarih ve 3944 yevmiye numaralı ve 30.01.1987 tarih 839 yevmiye numaralı İPOTEKLERİN FEKKİNE, ipotek bedelinin hak sahiplerine ödenmesine, harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 13.10 YTL harçtan peşin alınan 12,20 YTL harcın mahsubu ile bakiye 0,90 YTL harcın davacı tarafından yatırılmasına, davacı bu davada bir vekille temsil edildiğinden takdiren 250,00 YTL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline davacıya verilmesine, davacı tarafından yapılan 339,42 YTL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıya verilmesine dair yasa yolları açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda 05.02.2008 tarihinde karar verilmiş olmakla, dava dilekçesi ve duruşma günü kendisine ilanen tebliğ edilen davalılar Nebahat Dikmen, Ayşe Serbestoğlu,Fevzi Serbestoğlu’na yukarıdaki hüküm özetinin ilanen tebliğine ilanın gazetede neşrinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılmasına dair hüküm özeti yerine kaim olmak üzere ilanen tebliği olunur. 04.03.2008 (Basın: 19274) KARTAL 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NDEN C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle