29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 NİSAN 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Al Wasaeel Katar Yatırım İdaresi’nin devreye girmesi için AKP’liler ısrarcı oldu 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Bakanlar ricacı olmuş BAHADIR SELİM DİLEK Deniz Baykal Ezberi Bozar mı? Geçen haftanın sonundan beri bir Güneydoğu gezisindeyim. Herhangi bir seyahat acentesinin düzenlediği turla değil; dilediğim yerde istediğim kadar konaklayabilmek amacıyla Mardin’den başlayan, Midyat, Şanlıurfa, Birecik ile Gaziantep, İskenderun ve Antakya’yı da içine alan bir gezi bu. Yöredeki Cumhuriyet muhabirlerinin yardımlarını alarak sadece tarih ve turizm ile ilgili yerleri gezmekle kalmayarak, programsız bir şekilde meslek örgütlerinin temsilcileri, dahası sokaktaki yurttaşla da yüz yüze gelerek mesleksel alışkanlığımın gereği, arada bir nabız da tutuyorum. Hatay yolculuğum, sizin bu satırları okuduğunuz sırada başlayacak. Ama öteki kentlerden edindiğim izlenimler, piyasada var olan ekonomik sıkıntının giderek daha da büyüdüğünün çeşitli örnekleri ile başlıyor. Bölgede kuraklık nedeniyle yaklaşan hasat için tehlike çanları, kimi yerde yağmur duası ile karışık mitingleri de içeriyor. Mardin mercimeğinin tarlada yandığını Şikago borsasının bültenleri sayesinde öğrenenler, sonbahara doğru başkente dayanmak zorunda kalacak olan tarım üreticilerini de Başbakan’ın “ayakların başları yönettiğinin nerede görüldüğünü” söyleyerek kovalayıp kovalamayacağını sorguluyorlar. Bir tarih ve kültür zenginliğini barındıran MardinGaziantep hattında yabancı turist sayısının geçen yıllara göre azalmış olmasını yaşayan esnaf da, seyahat acenteleri ve oteller de, döviz girdilerinin azalacağı kaygısını taşıyorlar. Mardin’in dört yıldızlı en büyük oteli, öteki konaklama yerleri gibi kapısından içeriye içki sokmuyor. Kentte bu görünmeyen ve adı konulmayan yasağa göğüs geren üç lokantadan birisinin sahibi, masama Süryani şarabı dolu bakracı koyarken “Sebep, mahalle baskısının ta kendisi” diyor. Mardin muhabirimiz Adnan Avuka’nın sosyal demokrat işadamları olarak tanıttığı üç masa komşum, söyleşimize kulak misafirliği etmiş olmanın dürtüsüyle “halkın muhalefetini örgütleyecek politikacıları aradıklarını” söylüyorlar. Sokak baskısı ve halkın muhalefetini örgütleyecek oluşumların aranışı Şanlıurfa ve Gaziantep için de geçerli. İzlenimlerimi olanak buldukça okurlarımla paylaşacağım elbette. huriyet Halk Partisi Kurultayı’ndan beklentilerini sıralıyor. Özellikle Baykal’ın bir ezberi bozarak, CHP tüzüğüne, yine kendi girişimi ile 24 Ekim 2003’te toplanan 30 kurultayda konulmuş olan ve parti kademelerindeki görevlere aday olmak için aranılan mevcut delege sayısının en az 20’de 1’inin imzalaması gereken önerge koşulundan vazgeçilmesini sağladıktan sonra gündemin seçimlerle ilgili bölümüne geçilmesini söylemesi isteniliyor. Deniz Baykal’ın CHP’yi kötü yönettiğini söylemek belki de insafsızlık olur. Özellikle Başbakan’a yönelen eleştirilerinde tutarlılığını sürdürmesi, kendisine vatandaşlardan çok parti örgütünde puan kazandırıyor. Ama CHP’yi 70’li yıllarda bir umut olarak gören, çaresizlerin çaresi olduğu düşüncesi ile ona oy verenler, Baykal’ın genel başkanlığı bırakması halinde o eski günlere dönülmeyi sağlayacak bir oluşumun beklentisi içindeler. Her seçim için vatandaş çoğunluğunda ortaklaşa oluşan umutları küçümseyebilir misiniz? 1950’de DP böyle bir umudun sonunda iktidar oldu. Rahmetli arkadaşım Turan Güneş, bu sonucu politik söylemleri içinde anlatırken “Evde kalmış kızlar koca bulacakları inancıyla sandığa gittiler” derdi. CHP örgütü ne derse desin, partilerinin geleneksel oy tabanını oluşturan seçmen kitlesinin her seçimde daha da azalan desteğinin geriye dönmesi için atılması beklenilen ilk adım, genel başkanlıkta bir nöbet değişikliği olmalıdır. Partilerinin yönetilişi ile ilgili eleştirileri yapmak 32. Kurultay’ın delegelerinin görevidir. Bizim gibi, öncelikle gelecek yıl yapılacağı bilinen yerel seçimlerde, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin karşısında gerçek seçenek görmek isteyenlerin beklentisi ise kentlerde belediye başkanlığı ve yerel meclislerin üye adayları için yepyeni bir başlangıcı ortaya koyacak seçeneğin kendi çatısı altında olduğunu söyleyecek, bu söylemlerine seçmenleri inandıracak bir yeni vitrini oluşturacak partinin ortaya çıkmasıdır. ANKARA atvSabah grubunun Katar ortaklı Turkuvaz Medya’ya satışında, AKP’nin ciddi bir aracılık yaptığı belirtildi. Bu nedenle son beş ay içinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra sekiz bakanın da ziyaret ettiği Katar’da, atvSabah grubunun satışına ilişkin ilk ciddi temasın geçen yılın sonuna doğru yapıldığı ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre atv ve Sabah’ı satın alan Çalık Grubu’nun parayı bulması için hükümet üyeleri Katarlı yetkililerden ricacı oldu. atv ve Sabah’ın Çalık Grubu’na satış kararı alınmasından sonra hükümet geçen yılın sonundan itibaren Katar Yatırım Fonu’nun yönetimini elinde tutan Katar Emiri Şeyh Hamid bin Halife el Tani ile bir dizi temasta bulundu. Son dönemde Katar’a ilk ziyareti 2 Aralık 2007’de Devlet Bakanı Mehmet Aydın gerçekleştirdi. Aydın’ın ardından 21 Ocak’ta Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 5 Şubat’ta da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Katar’a gitti. Gül’ün ziyaretinde, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler de bulundu. Güler, 5 Şubat’ta yaptığı ziyaretin yanı sıra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 Nisan’daki ziyaret heyetinde de yer aldı. Dışişleri Bakanı Ali Babacan 16 Şubat, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ise 18 Şubat’ta ziyarette bulundu. Emir’in tutumunda değişiklik Edinilen bilgilere göre, başta Erdoğan’ın temasları olmak üzere hemen bütün ziyaretlerde atvSabah konusu gündeme taşındı. AKP’liler konuyu, Katar Yatırım İdaresi’nin Azeri makamlarından rüşvet aldığı yönündeki iddiaları yalanladı AKP’li Çavuşoğlu savunmada ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Türk Delegasyonu Başkanı ve AKP Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, AKPM’de yayımlanan bildiriyi Azeri heyetinin imzaya açmasıyla ilgili olarak, “O bildiride, Rusun da İsviçrelinin de, Hollandalının da, Ermeninin de imzası var. O da vekâleten grup başkanlığı görevine baktığı için atmış” dedi. Çavuşoğlu, 2003 yılında Azerbaycan’daki seçimlerin ardından Azeri makamlarından rüşvet aldığı yönündeki iddiaların gerçek olmadığını savunurken kendisinin bu tür organizasyonlarda her koşulda Azerbaycan’ı desteklediğini söyledi. AKPM’nin seçimlerde haksızlık yapıldığına ilişkin olarak 25 Kasım tarihinde Maastricht’te gerçekleştirdiği toplantıdaki raporun seçim sonrasında çıkan olaylarla ilgili olduğunu belirten Çavuşoğlu, “suçu bir tarafa yıkmanın yanlış olduğunu hem iktidar hem de muhalefetin suçlu olduğunu ama olayların çıkmasında muhalefet partilerinin etken olduğunu” söylediğini savundu. Bu olaydan sonra kendisiyle ilgili olarak Azerbaycan muhalefetinin önce 500 bin daha sonra da 1.2 milyon dolar rüşvet aldığını iddia ettiğini söyleyen Çavuşoğlu, bu tür haberlere gülüp geçtiğini, ciddiye almadığı için de bir açıklama yapmadığını ileri sürdü. Bir Türk AKPM üyesinin Azerbaycan’ı savunması için rüşvet almasına gerek olmadığını kaydeden Çavuşoğlu, “Bizim bu tür şeyler için ne rüşvet almamıza ne de rüşvet vermemize gerek yok” dedi. Azerbaycan basın temsilcilerinin Başbakan Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektuptan da haberdar olmadığını savunan Çavuşoğlu, “Sayın Başbakan’a da bu iddialar ile ilgili bilgi verdim ve ‘Bu tür şeyleri kafanıza takmayın’ yanıtı aldım” diye konuştu. Çavuşoğlu AKP’nin kapatılmasının kınanmasına ilişkin bildiriyi AKPM’de Azeri heyetinin imzaya açmasının ise bir rastlantı olduğunu savundu. Çavuşoğlu, “Bu bildiriye imza atanların içinde Macarı, Ermenisi, İngilizi, Rusu, İsviçrelisi, Hollandalısı da var, bir de Azeri imza atmış. O da vekâleten Grup Başkanlığı görevine baktığı için atmış” diye Mevlüt Çavuşoğlu. konuştu. elindeki 60 milyar dolarlık kaynaktan Türkiye’nin pay alabilmesi bağlamında gündeme getirmeyi tercih ettiler. Bu çerçevede Türkiye’de yatırım olanakları sıralanırken atvSabah’ın da kârlı bir yatırım aracı olduğu bilgisi verildi. Hatta AKP’liler bu konuda ısrarcı da oldular. Ancak daha sonra yapılan bir dizi görüşme sonucunda Katarlı yetkililer AKP’lilere 2000 yılında kurulmuş olan Yatırım İdaresi Fonu’nun belli bir kârlılık oranının altında bulunan riskli sektörlere yatırım yapmadığını, petrol üretiminin bitmesinin sonrasında Katar’ın refah düzeyini koruması için yapılan hesaplamalara göre belli bir kârlılık oranı hedeflenmesinin zorunlu olduğu bilgisini aktararak atv ve Sabah’ın bu kârlılık oranının altında çalıştığını belirttiler. Görüşmeler bir süre daha devam etti. Son olarak 13 Nisan’da Başbakan Erdoğan’ın Katar’ı ziyaret etme kararının öncesinde Katar Emiri’nin tutumunda değişiklik oldu. Yatırım İdaresi Fonu’nun Çalık Grubu’na destek olması karara bağlandı. Erdoğan, Katar’a gitmeden önce fonun yan kuruluşu olarak Al Wasaeel Media International adlı şirketin kuruluşu sağlandı. Ancak daha önce atvSabah’ın kârlılık oranını düşük bulan fonun neden görüş değiştirdiği yönündeki soru işaretlerini beraberinde getirdi. Bu bağlamda AKP’nin Türkiye’deki gayrimenkul ve finans sektöründe Katar’a ciddi ayrıcalıklar sağlanması taahhüdünde bulunduğu yorumları gündeme geldi. Aritmetiğin gösterdiği yol Samsun Milletvekili Haluk Koç, yarınki kurultayda var olan öteki adayların içinde, 253’lük barajın üstünde delegenin desteğine sahip olduğunu ısrarla söylüyor. Öteki adaylardan Umut Oran ise 253 delegenin açık desteğini alarak aday olabilirse CHP içindeki değişimi sağlayabileceğini demeçlerle açıklıyor. Bu iki söylenenin, partilerin kongre hesaplarındaki anlamı değişmez. Yani Baykal ile CHP’nin başarılı olmayacağını söyleyenler, ortak bir genel başkan adayının adı altında ortak bir parti meclisi listesi ile yarışa katılmalıdırlar. Önce, yarınki CHP Kurultayı Gezdiğim kentlerde AKP ve DTP dışındaki politika karargâhlarının bulunmayışının neden olduğu o büyük boşluk, Şanlıurfa Baro Başkanı Müslim Akalın’ın söylediği gibi, halkı çaresizliğe itiyor. “Sadece solda değil, merkezde ve sağda da sarılabilecek partiler arıyoruz” diyor Şanlıurfa Barosu’nun başkanı. Ve dolayısıyla karşılaştığım herkes, yarınki Cum Başbakanlık: Çarpıtılıyor Başbakanlık Basın Merkezi Erdoğan’ın Katar ziyaretiyle ilgili açıklama yaparak “Çerçevesi, planlanma amaç ve tarihleri ortada olan bu ziyareti, farklı konularla ilişkili veya eşzamanlı gibi göstermenin iyi niyetle izah edilemeyecek bir çarpıtma ve dezenformasyon olduğu açıktır” denildi. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle