29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 NİSAN 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr 11 L OBİ BASTIRIYOR Irak’taki Amerikan kuvvetlerinin komutanı Centcom’un başına geliyor BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Erivan elçisi için yine veto tehdidi ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON ABD’de Ermeni lobisine yakınlığıyla bilinen New Jersey Senatörü Robert Menendez, Başkan George Bush’un Erivan büyükelçiliğine aday gösterdiği Marie Yanukovitch’in atamasını veto edebileceğini söyledi. Ermeni lobisinin 24 Nisan dolayısıyla ABD Kongresi’nde düzenlediği etkinlikte konuşan Demokrat Partili Menendez, Yanukovitch’in Senato’daki onay sürecinde “soykırım” ifadesini kullanmaması durumunda atamayı durdurmakla tehdit etti. Menendez, “Bush’un bir önceki adayı Hoagland’a sorduğum aynı zor soruları, yeni büyükelçi adayına da sormayı planlıyorum. Umarım yanıtları gerektiği gibi olur. Aksi takdirde atamayı durdurmakta tereddüt etmem’’ diye konuştu. Menendez geçen yıl Erivan’a büyükelçi adayı olarak gösterilen Richard Hoagland’ın Senato’daki ifadesinde 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanımlamamasından ötürü atamasını iki kez veto etmişti. ABD yasalarına göre tek bir senatörün bile önemli bir atamayı durdurma yetkisi bulunuyor. Bunun üzerine Bush yönetimi mart ayı sonunda yeni bir isim olarak ABD’nin Bişkek Büyükelçisi Marie Yanukovitch’i aday gösterdi. Bush yönetiminin resmi politikasına aykırı olmasından ötürü Yanukovitch’in Senato’daki ifadesinde “soykırım” sözcüğünü kullanması beklenmiyor. ABD iki yıla yakın bir süredir Erivan büyükelçiliğini Ermeni lobisinin engellemesi yüzünden dolduramıyor. 2006 Mayıs’ında, ABD’nin eski Erivan Büyükelçisi John Evans bir toplantıda, 1915 olayları için “Ermeni soykırımı’’ ifadesini kullanmasının ardından Bush yönetimi tarafından görevinden alınmıştı. Ermeni lobisi, Evans’ın görevden alınmasına büyük tepki göstererek Hoagland’ın atamasının Senato’da onaylanmasını Menendez ile durdurdu. ABD’de İran ataması Dış Haberler Servisi Irak’taki Amerikan kuvvetlerinin komutanı General David Petraeus, ABD Merkez Komutanlığı’na (Centcom) getiriliyor. Böylece ABD’nin Ortadoğu operasyonlarının başına geçecek olan Petraeus’un, İran’la gerginliğin tırmandığı bir dönemde Merkez Komutanlığı’na getirilmesine dikkat çekiliyor. AKP Sentez mi? Antitez mi? CIA ajanı Graham Fuller’a göre AKP bir sentez. Son kitabında ilginç değerlendirmeleri var. (*) Bazı doğru tespitlerin yanına ustaca sıkıştırılmış yorumlar (saptırmalar) gözleniyor. AKP iktidarında Türkiye “en bağımsız” dönemini yaşıyormuş, özellikle de dış ilişkilerde… Ortadoğu’ya yeniden dönerek, uluslararası alanda en önemli aktörlerden birisi haline geliyormuş. Atatürk döneminde İslam dünyasından koparılan Türkiye, Ortadoğu’daki yerini yeniden alıyormuş. Ülkenin içinde bulunduğu İslamcı yapılanma (yani AKP iktidarı), Atatürk Türkiye’si ile geçmiş arasında bir sentez oluşturuyormuş. Bu arada ülkenin refah içinde olduğu, Kürt sorununun çözülme yolunda ilerlediği, ülkenin 2015 yılında AB’ye katılmayı beklediği de Graham Fuller’ın kitabını süsleyen değerlendirmelerden bazıları. G. Fuller’da, “Osmanlıya dönüşün” savunuculuğunu görüyoruz. Bir CIA ajanının kitabını bu köşeye taşımak, birçoğumuz tarafından anlamsız ve gereksiz olarak düşünülebilir. Ancak bu çevrelerin AKP konusundaki destek ve değerlendirmelerinin anlaşılması için bunun yararı var. Özellikle de ABD’nin yazdığı senaryonun öğrenilmesi açısından. G. Fuller, Morton Abromowitz, Richard Holbrooke, Paul Wolfowitz ve Richard Perle Ortadoğu’nun soğuk savaş sonrası yeniden yapılanmasının baş mimarları arasında yer alıyorlar. Refah’ın devrilmesi, AKP’nin yaratılması ve iktidara taşınmasında Washington’un planlarını onlar hazırladılar (**). CIA’nın Türkiye konusunda en etkili uzmanının AKP ve Türkiye hakkındaki düşüncelerini değilse bile “Yazdıklarını öğrenmek”, ABD’nin Türkiye planları bakımından yol göstericidir. Dikkatimi çeken şeyler şunlar oldu; Graham Fuller, Türkiye’nin geleceğinde “İslamcılığı öne çıkarıyor”. Bunu “İslamcılığın öne çıkmasını istiyor” şeklinde okumak gerekir. Böyle bir projeksiyonun,Türkiye’de “ulus devlet kimliğini darmadağın edebileceğini” en iyi bilenlerden birinin kendisi olduğunu düşünürsek, bu pazarlamayı doğal karşılamak gerekir. Fuller’a göre AKP dönemi “Olağanüstü bir refah ve gelişme sergiliyor”. AKP’ye büyük bir destek var. Bunu da doğal karşılamak gerekir. “Kendi projelerini” övmelerini yadırgamamalıyız. Türkiye’nin AB’ye hiçbir zaman alınmayacağını ve özel statüye götürülmekte olduğunu en iyi bilenlerden birisi G. Fuller’dır. Yayınları ve bugüne kadar yaptığı çalışmalar bunun kanıtıdır. O halde neden, “Türkiye sanki 2015’te AB üyesi yapılacakmış izlenimi yaratacak” bir ifade kullanıyor? “Türkiye bunu bekliyor” ifadesini kullanıyor. Bunun doğru olmadığını, “Böyle bir beklenti havasını yaratanların bir azınlık olduğunu” çok iyi biliyor. Ancak, “dincilerin ve bölücülerin yaptığı gibi, AB sürecini bir araç olarak kullanıyor”. Türkiye’nin, “AB süreci üzerinden Batı kapitalizmine bağlanması”, G. Fuller başta olmak üzere Washington ve CIA uzmanlarının önerileriyle sürdürülmektedir. G. Fuller bu süreçte en aktif rol alanlardan birisidir. “Kürtçüİslamcı pazarlamasını” en iyi biçimde yapıyor. Kürt sorununun, “AKP döneminde çözüme doğru gittiğini” söylüyor. İslamcı yapılanmanın, “Kürtçülüğü” teşvik ettiğini kabul ederken önemli bir çelişkiye de düşmüş oluyor; bir taraftan Türkiye Cumhuriyeti’nde ulus devlet kimliğini, dinci yapılanma ile bozuyor; bunu yaparken de, “Kürt milliyetçiliğini bu sayede, emperyalizmin emrine sunmuş oluyor”. General Petraeus, ABD Merkez ceğini açıkladı. General Odierno’nun, Irak’ta Türk askerlerine karşı düzenlenen ve “Çuval operasyonu” diye anılan olayda rol oynadığı belirtiliyor. Merkez Komutanlığı, geçen ay Amiral William Fallon’un aniden görevden ayrılmasıyla boşalmıştı. Fallon’un, İran politikası konusunda Bush yönetimiyle ters düştüğü için görevden ayrıldığı, İran’a as Komutanlığı’na resmen aday gösterildi. Senato onayının ardından gerçekleşecek atamanın İran’la gerginliğin tırmandığı bir döneme rastlamasına dikkat çekiliyor. keri operasyon düzenlenmesine karşı çıktığı yazılmıştı. Adaylığının Senato tarafından da onaylanması halinde göreve başlayacak olan Petraeus, ABD’nin Afganistan ve Pakistan’da yürüttüğü zorlu operasyonları da yönetecek. Gates, İran konusunda diyalog ve diplomasiden yana olduğu bildirilen Fallon’un yerine Petraeus’un adaylığının İran konusunda bir sert Yerine çuvalcı general geliyor ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Petraeus’u aday gösterdiğini, Başkan George Bush’un da onay verdiğini duyurdu. Gates, Petraeus’un yerine de Irak’taki eski iki numaralı komutan General Raymond Odierno’nun getirile leşmenin işareti olup olmadığı sorulunca, Odierno, Petraeus ve Fallon’un, İran’ın Irak’ın içişlerine karışması konusunda “kesinlikle aynı görüşte” olduklarını söyledi. Gates, “İranlıların Irak topraklarında yaptığı, Amerikan askerlerini öldürmektir. Bu konuda aralarında bir görüş ayrılığı olacağını sanmıyorum” dedi. Petraues da bu ay başında Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi’nde yaptığı konuşmada, İran’ın Irak’ta silahlı Şii “özel grupları” destekleyerek “yıkıcı” bir rol oynadığını, söz konusu Şii grupların demokratik bir Irak için uzun vadede en büyük tehdidi oluşturduğunu söylemişti. İsrail, Gazze Şeridi operasyonlarında, yine çok sayıda Filistinliyi gözaltına aldı. (Fotoğraf: AFP) Nükleer reaktör iddiası ‘Kuzey KoreSuriye işbirliğinin kanıtı var’ Dış Haberler Servisi ABD’nin elinde, Kuzey Kore’nin Suriye’ye nükleer reaktör yapımında yardım ettiğine dair kanıtlar bulunduğu bildirildi. Washington Post ve New York Times gazeteleri, adını açıklamayan ABD’li bir üst düzey yetkiliye dayandırarak verdikleri haberde, İsrail tarafından ele geçirilen ve Kongre’de milletvekillerine sunulacağı açıklanan bir videoda Suriye’deki gizli nükleer tesiste Kuzey Koreli uzmanların görüldüğünü iddia etti. Videoda görülen tesisin Kuzey Kore’nin Yongbyon’daki nükleer reaktörüne çok benzediği belirtilen haberde, Suriye’deki tesisin Kuzey Kore’deki reaktörü model alarak yapılmış olabileceği ifade edildi. ABD’li yetkili, videonun ABD’nin Kuzey Kore’yi terörist devletler listesinden çıkarması için yapılması olası anlaşmayı engelleyebileceğini kaydetti. Washington Post, tesisin geçen eylülde İsrail’in Suriye’ye düzenlediği hava saldırısının hedefi olduğunu anımsattı. Ambargo BM yardımını durdurdu Dış Haberler Servisi Birleşmiş Milletler, İsrail’in Gazze Şeridi’ne uyguladığı akaryakıt ambargosu nedeniyle bölgedeki insani yardımı durduracağını açıkladı. Avrupa Birliği Komisyonu üyesi Louis Michel de İsrail’den “Gazze’ye akaryakıt sevkıyatını garanti altına almasını” istedi. BM’nin akaryakıt bulamaması nedeniyle insani yardımları askıya almasının kabul edilemeyeceğini belirten Michel, insani yardımları bile Gazze’de kontrolü elinde bulunduran Hamas’a destek olarak yorumlayan İsrail’i eleştirerek “İnsani yardımlar tarafsızdır” diye konuştu. Esad mesajı doğruladı ? Dış Haberler Servisi Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendilerine, “İsrail’in kalıcı barış karşılığında Golan Tepeleri’nden çekilmeye hazır olduğu” yönünde bir mesaj ilettiğini söyledi. Katar gazetesi El Vatan’a verdiği mülakatın bir bölümü dün yayımlanan Esad, “Bana, İsrail’in Suriye ile barış karşılığında Golan Tepeleri’nden geçilmeye hazır olduğu bilgisini verdi” dedi. Esad, Türkiye’nin Nisan 2007’den beri arabuluculuk yaptığını söyledi. İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in Erdoğan’a Golan Tepeleri’ni Suriye’ye iade etmeye hazır olduğu yönünde teminat verdiğini belirten Esad, “Şimdi ihtiyacımız olan şey, Türkiye’nin arabuluculuğunda bir anlaşma zemini bulmaktır” dedi ve ancak doğrudan görüşmeler için ABD’de kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinin beklenmesi gerektiği mesajını verdi. Esad, Erdoğan ile Şam’da bu konuyu gündeme getireceklerini de ifade etti. Graham Fuller’ın unuttukları… Fuller kitabında en önemli şeyleri ya unutuyor ya da ikinci plana itiyor; 11 Eylül 2001 sonrasında, ABD’nin Ortadoğu’ya işgal için harekete geçmesiyle AKP’nin iktidara getirilişi arasındaki ilişkiyi göz ardı ediyor. Kendilerinin, “AKP ve dincilerle olan doğrudan bağlarından” hiç söz etmiyor. AKP ve ABD arasındaki işbirliğini saklıyor. ABD’nin Arap ülkeleri, İran ve Türkiye’ye yönelik yeni politikalarını masaya yatırmıyor. “Esas kriz nedenlerini” gizliyor. Bu arada AKP’nin Başdanışmanı Dr. Yalçın Akdoğan’ın görüşleri ile Fuller’ın son kitabının “öngörüleri” arasındaki örtüşmeler de ilgi çekici. Fuller’ın Akdoğan’dan etkilenmiş olabileceğini düşünmek fazla iyi niyetli ve safça olur! Ama aralarındaki yakınlık açıkça görülüyor.. hele Akdoğan’ın kitabı okunduğunda. (***) Aşağıdaki üç kitap yan yana getirildiğinde AKP, İslam, ABD ve Ortadoğu arasındaki bağlar, konuya uzak insanların bile anlayabileceği bir açıklıkla ortaya çıkar. ??? Küçük bir not: Halkımız, CHP Kurultayı’nın ve Parti Yönetimi’nin, “AB Sürecine” nasıl baktığını ve tam olarak nerede durduğunu, açık bir biçimde görmek ve bilmek istiyor. (*) Graham Fuller, “Yeni Türkiye Cumhuriyeti”, Timaş, 2008 (**) Erol Manisalı, “AKP, Ordu ve Amerika Üçgenindeki Türkiye”, Truva, 2007 (***) Yalçın Akdoğan, “AK Parti ve Muhafazakâr Demokrasi”, Alfa, 2004 www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali Talat: Bu süreç son şansımız ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Ankara’da Başbakan Erdoğan ve Baykal ile de görüşmesinin ardından katıldığı Avrasya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’ndeki konferansta, Rum Kesimi’nin yeni lideri Hristofyas ile başlayacak “özde görüşmeleri”, son şans olarak niteledi. Talat, “Kıbrıs sorununu çözmek istiyoruz, elimizden geleni yapacağız ve iyimser olacağız. Müzakere sürecinin başlaması durumunda ‘Biz vazgeçtik, biz bu görüşme sürecini kesintiye uğratıyoruz, masadan ayrılıyoruz demek kolay olmayacak, çünkü artık bu son şanstır” dedi. ABD’nin su işkencesi ? Dış Haberler Uluslararası Af Örgütü’nün ABD’nin istihbarat birimlerinde kullanılan ve kökeni engizisyon dönemine dayanan ‘su işkencesi’ni protesto etmek amacıyla çektiği kısa film ilgiyle karşılandı. Örgüt, ‘waterboarding’ olarak adlandırılan ve insanda boğulma hissi uyandıran işkence tekniğine son verilmesi için geniş çaplı bir kampanya başlattı. Film, yeni bir içecek reklamı olduğu izlenimi veren parlak su görüntüleriyle başlıyor. Ancak kameranın açısının genişlemesiyle suyun, işkence için masaya yatırılmış bir adamın yüzüne döküldüğü anlaşılıyor. Kardeş Bin Ladin’den kıtalar arası köprü ? Dış Haberler Servisi El Kaide lideri Usame bin Ladin’in kardeşi Tarık bin Ladin’in Ortadoğu’yla Afrika’yı birleştirecek bir köprü inşa etmeyi planladığı bildirildi. Suudi Arabistan’da inşaat alanında şirketleri bulunan “kardeş Bin Ladin’in” 22 milyon dolara mal olması beklenen 28.5 kilometre uzunluğundaki köprü için Yemen ve Cibuti hükümetleriyle görüştüğü kaydedildi. Köprünün Arabistan’la Doğu Afrika arasında Sina Yarımadası olmaksızın ulaşım sağlaması amaçlanıyor. Cibuti’de askeri üsleri bulunan ABD ve Fransa’nın ise köprünün Suudi Arabistan’dan terör saldırılarını kolaylaştırabileceğinden endişe ettiği belirtiliyor. Enflasyona ‘şehitlik’ çözümü ? Dış Haberler Servisi İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, ülkede yaşanan ekonomik sorunların “şehitlik kültürüyle” çözülebileceğini söyledi. Şehitliği “kişinin dini inançları için ölerek kısa yoldan kurtuluşa ulaşması” olarak tanımlayan Ahmedinejad, bunun enflasyonla mücadele etmeye çalışan ülkede ekonomiye nasıl bir yarar getireceği konusunda açıklama yapmadı. Ekonomi politikası nedeniyle eleştirilere hedef olan Ahmedinejad, salı günü Ekonomi Bakanı Davud Daniş Caferi’yi görevden almıştı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle