04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 NİSAN 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Baykal, Erdoğan’ın saldırgan tutumunun işlerin kötü gittiğinin işareti olduğunu söyledi 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ‘Gerçekle bağı kopmuş’ DEVLET BAHÇELİ: Ulusal Egemenlik... Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı... Erdal Atabek’in “23 Nisan 2008” başlıklı yazısını okuyunca düşünceler ormanında dolaşmaya başladım yine... Çocukluğumu anımsadım!.. Oysa bugünün çocukları 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kültürden, eğitimden yoksun, bağnazlığın çukurunda “Kutlu Doğum Haftalarıyla” karşılıyorlar... Laiklik ilkesi çiğneniyor mu çiğnenmiyor mu? AKP iktidarı IMF güdümünde ekonomi politikası uygularken laikliğin sınırlarını “sıkmabaş”la, “Kuran kursları”yla, “Kutlu Doğum Haftası”yla zorluyor... Cumhuriyete sahip çıkanlar, Tekirdağ’da Ulusal Egemenlik Mitingi düzenleyen yurtsever solcular darbecilikle suçlanıyor... Bir yıl önce başlayan Cumhuriyet mitinglerine “darbecilerin işi” diyenler benim ülkemde “solcu” kimliğiyle dolaşıp, AKP’ye “demokrasi” adına kayıtsız, koşulsuz destek veriyor... İşçi sınıfı olmadan sol olur mu? Kendilerini günün modasına uydurup “Marksist liberal” olarak tanımlayan dönekler sıkıştıklarında da şöyle diyorlar: “AB reformları Kemalizmin devamıdır...” Ne yaman bir çelişkidir bu, anlayan beri gelsin... “Tarikatsiyasetticaret” üçgeninde bir siyasi iktidar, Türkiye’yi demokrasi ve özgürlükler ülkesi mi yapacak yoksa laikliğin sınırlarını zorlayıp “İslam devleti”ne mi dönüştürecek? Kemalizm aydınlanmanın simgesidir... Eğer Kemalizm bir ideolojiye dönüştürülebilseydi; Türkiye bugün din eksenli siyasetin egemenliği altına girmez, uygar ve çağdaş bir toplum olurdu... Bugün 23 Nisan 2008... İçimde bir burukluk ve biraz da hüzün var... Bizim Soros’un Çocukları; yurtseverleri, demokratları, Kemalistleri, solcuları, “şoven milliyetçiçatışmacı darbeci” diye suçlamayı sürdürüyorlar... Yandaşları “malum” çevreler... Fethullahçılar, dinciler, AKP yandaşı tosuncuklar... ??? Bunların “ulusal egemenlik”in ne anlama geldiğini, Aydınlanma Devrimi’nin ne demek olduğunu bilmeleri gerekir... Aydınlanma Devrimi ve Egemenlik!.. Tam bağımsızlık! Egemenlik bu kavramlarla, dinsel içeriğinden soyutlanmış, Hıristiyanlık kapsamından çıkarılmış, insana özgü bir anlam, içerik kazanmıştır. “Ulus devleti” ortadan kaldırmak için son yıllarda ABD ve AB destekli siyasal, IMF kıskacında ise ekonomik politikalar izleniyor... Sandıktan çoğunlukla çıkıp iktidar olmak, siyasal güç; egemenlik ise sürekli erk anlamına gelir. Bazı aymazlara ders verme zamanı gelip geçti... Aydınlanma ya da Cumhuriyet devriminin süreci çağdaş ve bilimsel düşünceden geçer... Mustafa Kemal Atatürk, Fransız devrimini, kültürünü, düşünce yaşamını çok iyi irdelemiş bir askerdi... Mustafa Kemal ve Ali Fethi Bey birlikte Voltaire’i, Auguste Comte’u, Rousseau’yu, Montesqieu’yu okumuş ve tartışmışlardır... Mustafa Kemal, çocuklara matematiği sevdirmek için çok çaba harcamıştır... Atatürk der ki: “Ben okuldayken matematiğe çok önem verdim. Yaşamımın değişik dönemlerinde matematikten çok yararlandım.” Atatürk eğitime çok önem vermişti... 5 Kasım 1925’te Ankara Hukuk, 1926’da Konya Orta Öğretmen Okulu, 1 Ocak 1929 “Millet Okulları”, 1930’da Kız Enstitüleri, Bölge Tarım Okulları, 1931 Türk Tarih Kurumu, 1932 Halkevleri, köylerde “Halk Odaları”, 1932’de Türk Dil Kurumu, Ankara Konservatuvarı açıldı... Liste uzayıp gider... Atatürk laiklik anlayışını egemen kıldıktan sonra tüm ağırlığını eğitime vermiştir. Uygarlığın zaferi Medeni Yasa’nın çıkması ve laikliğin yaşama geçmesiyle gerçekleşmiştir. Taş kafalı dönekler bunları bir kenara yazsınlar... ??? Erdal Atabek’in yazısı oldukça duygulandırdı beni... Türkiye ne hale geldi? Kuran kursu öğrencilerine “Kırk Hadis Ezberleme Yarışması”, “Cennet cehennem CD’leri”, mezarlıkta uygulamalı zorunlu din dersleri... AKP iktidarı yüzde 47 oyla sandıktan çıkabilir. AKP’nin sandıktan çıkması egemenlik değil iktidardır. Egemenlikle siyasal iktidar arasında eşitlik yoktur. Altüst ilişkisi geçerlidir. Çünkü ulusal egemenlik millet varlığının bir iradesidir. Siyasal iktidarın malı değildir. Siyasal iktidarlar anayasal koşullara uyarak görev yaparlar. Öğrenmek isteyenler Fransız bilim insanı Georges Burdeau’nun yapıtlarını okuyabilir... AKP son Osmanlı hükümeti gibi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’nin 88. kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanan Türkiye’nin “ağır tehditler altında” olduğuna dikkat çekerek yaşanan gelişmelerin “Sevr’e boyun eğen, Mondros’u imzalayan son Osmanlı hükümetlerinin girdiği sarmalla benzerlikler gösterdiğini” vurguladı. MHP lideri Bahçeli, partisinin grup toplantısında, Türkiye’nin, bölgesinde “küresel güçlerce yazılan senaryoların sahnelendiği yıkıcı etkilerin” altında olduğunu söyledi. Bahçeli, “Türkiye’nin bölünmesi, Türk milletinin kardeş kavgalarına sürüklenmesi gibi çok ağır ve yıkılmayla sonuçlanabilecek gelişmeler, maalesef milli mücadele dönemimizin kaygı ve tehditleri ile stratejik benzerlikler göstermeye başlamıştır” dedi. Türkiye’nin dört bir yandan yabancı sermaye çevreleri ve onların “yerli acente ve işbirlikçileri” ile kuşatılmak istendiğini, milleti ayakta tutan “kardeşlik” duygularının tahrip edildiğini, tarihin, “kanlı önyargılardan beslenen soykırım yalanları” ile mahkum edilmek istendiğini kaydeden Bahçeli, bu gelişmelerin, “son Osmanlı hükümetlerinin girdiği sarmalla benzerlik gösterdiğini” söyledi. Bu gidişe dur denilemezse Türkiye’nin “iki dilli ve iki ortaklı, gelişmelere göre çok dilli ve çok ortaklı federal devlet yapılanmasına doğru hızla gideceğini” kaydeden Bahçeli, “Yerli ve yabancı mekanizmaların yardım ve kontrolünde, topluma ustaca dayatılan demokratikleşme, çokkültürlülük, alt kimliklerin siyasallaşması, anadilde eğitim, bölücülüğe ve teröre af ve yerel yönetimlere özerklik gibi yıkım projelerinin ilerleme kaydetmesi durumunda, bu badireden ne Cumhuriyetimizin ve ne de milletimizin bütünlük içinde ve salimen çıkması mümkün görülmemektedir” dedi. Türkiye’yi Osmanlı devletinin yıkılış koşullarına götürmesi kaçınılmaz olan sürecin çok iyi analiz edilmesi gerektiğini belirten Bahçeli, “Türk milleti” tanımını yeterli bulmayarak başka kimlik arayışlarının artışının bu yıkım sürecinin başlangıcı olduğunu ifade etti. Bahçeli, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehdidin “beka” sorunu olması kadar, “sosyolojik parçalanma, stratejik çözülme ve siyasal dağılma, milli güvenlik ve asayiş sorunu” da olduğunu vurguladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, kendisine ağır eleştiriler yönelten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “Fütursuz, pişkin, patavatsız, gerçeklikle bağı kopmuş, uçuyor” diyerek tepki gösterdi. Baykal, grup toplantısında yaptığı konuşmada “ulusal egemenlik” kavramı üzerinde dururken, “Demokrasilerde hiçbir iktidar, kendi meşruiyetiyle ilgili tartışmaları, anayasa ve hukuku değiştirerek ortadan kaldıramaz. ? “Demokrasilerde hiçbir iktidar, kendi meşruiyetiyle ilgili tartışmaları, hukuku değiştirerek ortadan kaldıramaz’’ diyen CHP lideri Baykal, AKP’lilerin Anayasa Mahkemesi’ni baskı altına almak için seferber olduğunu belirtti. Anayasa ve hukuk zafiyetleri oy oranları ile telafi edilemez” görüşünü dile getirdi. 1 Mayıs’larda geçmişte acı olaylar, provokasyonlar yaşandığını vurgulayan Baykal, şunları söyledi: “1977’de ağır bir provokasyon oldu, 35 kişi hayatını kaybetti. Bunlar unutulmadı. Toplumun, siyasetin bir yarasıdır bu. Emek kuruluşları siyasi hayatımızın takıntısını, saplantısını, vehmini, korkusunu aşması için Taksim’de kutlama yapmak istediklerini ifade ettiler. 1 Mayıs’ı korku, kaygı günü olmaktan çıkarmak için bizim arkadaşlarımızın da kanun teklifleri var, AKP’liler de teklif verdi. Sonra Bakanlar Kurulu konuyu gö Patrikhane ve mütfülüğe ziyaret Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik, İstanbul’daki temasları kapsamında Fener Rum Patrikhanesi ve İstanbul Müftülüğü’nü, ardından Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’ni (SSM) ziyaret ederek, “Louvre Koleksiyonlarından Başyapıtlarla İslam Sanatının Üç Başkenti: İstanbul, İsfahan, Delhi’’ adlı sergiyi gezdi. Ziyaret ettiği yerlerden memnun ayrılan Plassnik, SSM ziyareti sonrası “İyi ki kültürel farklar var. AB ile Türkiye arasında bu bir sorun teşkil etmiyor.” dedi. (AA) DTP’li Türk, grup toplantısında Özal’a övgüler yağdırdı ‘Kardeşliğin özü 1. Meclis’te’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, Kürt sorununun çözüm projesinin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın “ani ve kuşkulu” ölümüyle yarım kaldığını savunarak çözümün onun işaret ettiği “uzlaşı ve diyalogda” olduğunu ileri sürdü. DTP olarak “çoğulculuğu, farklılıkları barındıran” 1. Meclis anlayışının yeniden egemen olmasını istediklerini belirten Türk, bu çerçevede “öze dönüş” çağrısı yaptığını söyledi. Grup konuşmasına 17 Nisan 1992’de ölen 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı anarak başlayan Türk, Özal’ın kendini Kürt sorununa adamış bir kişi olduğunu, soruna en adil yaklaşan siyaset adamı olduğunu belirtti. ‘1 Mayıs’ta Taksim’deyiz’ 1 Mayıs’ın, hak arama sembolü olduğunu belirten Türk, “ 1 Mayıs’ta Taksim’de kol kola yürüyeceğiz” diye konuştu. rüştü. Sonuç, hayal kırıklığı ve aldatmacadır. Birlik ve dayanışma günü, dediler. Emek yok, işçi, sendika, çalışan, barış yok, tatil de yok. Bu, sendikalara büyük haksızlık, saygısızlıktır. Biz bu yıl 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama konusunda emek kuruluşlarının kararını dikkatle bekliyoruz, önemsiyoruz. O kararı görüp inceledikten sonra değerlendirme yapacağız.” Baykal, Sabahatv ihalesi ile ilgili değerlendirmeler yaparken de, şu görüşleri dile getirdi: “Türkiye’nin gözü önünde bir büyük tezgâh kurulmuş, büyük bir oyun oynanıyor. İhale için 7 firma şartname aldı. Teker teker bunlar geri çekildi daha sonra, bir tek şirket kaldı. Başbakan’ın bu çekilen firmalarla temas ettiğini de biliyoruz. Şimdi parayı kim bulacak? Kamu bankalarına bu firmaya kredi vermeleri için baskı yapıldığı haberleri basında yazılır hale geldi. Niye diğer bankalara gitmiyorsun da bu iki kamu bankasına gidiyorsun? Göz göre göre iki kamu bankası bu firmaya kaynak sağlamakla yükümlü kılınıyor. Sadece onlar mı? Katar sermayesi de bunların içinde var mı, göreceğiz. Bir Başbakan, kamu bankalarını arayıp, şu gazeteTV’yi benim damadım alacak, ona kaynak sağlayın diye bir talepte bulunabilir mi? Hukukta, demokraside var mı bu?” Baykal, Erdoğan’ın grup toplantısında kendisini hedef alan sözlerine de tepki gösterdi. Baykal, “İşler iyi gidiyor mu diye anlamak için Başbakan’ın asabı bozuk mu ona bakın. Bir milletvekiline şiddet uygulanıyor, uygulanmamıştır diyor. Akıl, mantık, sağduyu... Gerçekle bağı kopmuş Başbakan’ın, uçuyor. Ölçü tutmaz hale geldi. Sayın Başbakan pişkindir, fütursuzdur, patavatsızdır. Yüz kızartmadan bahsediyor bizimle ilgili konuşurken... Ar damarının çatlaması lazım. Evrakta sahtecilikle, kalpazanlıkla suçlanan, dokunulmazlık zırhının arkasına saklanan bir siyasetçi; özü sözü bir, ahlaklı, dürüst CHP’lilerin yüzünün kızarmasından bahsediyor. Utan... Sen CHP’yi bırak, işine bak. Tarlaya bak, mutfağa bak, yoksulluğa bak” dedi. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle