23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 NİSAN 2008 ÇARŞAMBA 10 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB B B B B PB 23 23 23 19 27 30 27 30 23 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB PB PB PB PB PB B B 20 24 25 25 29 27 29 27 26 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B PB PB Y 32 28 33 36 32 31 23 21 22 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurt geneli az bulutlu ve açık, zamanla kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra Karadeniz’in iç kesimleri ile Erzincan, Erzurum, Kars ve Ardahan çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı batı kesimlerde 68 derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih A A A PB PB PB Y Y PB 14 6 16 18 17 16 14 17 18 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB Y PB Y Y Y PB B Y 16 14 21 12 17 19 17 22 15 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm B B Y Y PB Y Y A A 10 27 18 27 27 18 29 39 36 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Çok bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Geçen yüzyılın son yıllarında önümden geçen yüksek makamlara özel bir “devlet belgesinde”, AB’nin genişlemeyi planlarken Türkiye’yi ancak 2030’larda üyeliğe kabul edebileceği yazılıydı. Görüşmeler başlarken bize AB’ye 2015’te tam üye olacağımız söylendi. Tabii reformları, oysa AB’nin kendine özgü dayatmalarını, hiçbir direniş göstermeden aynen sindirebilmemiz koşuluyla… Ağızlar değişti. Genişlemeden sorumlu AB Komiseri Olli Rehn, Türkiye reformları, yani AB dayatmalarını aynen uygulayabildiği takdirde tam üyeliğin ancak on beş yıl sonra, 2023’lerde gerçekleşebileceğini “müjdeledi”. Görünen köy kılavuz istemez; Avrupalı saydıkları bütün ülkelerin üyeliği gerçekleştikten sonra, yıllar önce saptadıkları tarihte Türkiye’ye sıra gelecek. Bugün 2023 diyorlar. Bir süre sonra 2030 diyecekler. Şunun şurasında 22 yıl kaldı. AB yalakaları üyelik tarihinin durmadan ertelenmesinde sorumluluğu bize yüklemeye başladılar bile. AB’nin her dayatmasını reforma bağlayıp AB’yi aklamaya çalışıyorlar. ??? Olli Rehn düşlerimizi gölgeleyen açıklamalar yaparken, AB üyeliğimizi desteklediğini açıklayan, Ali Babacan’ın ancak omuzlarına gelebildiği boydaki Avusturya’nın Dışişleri Bakanı Bayan Plassnik, başka masallar söylüyor ve: Ankara’yı ziyaretinde düzenlenen basın toplantısında AB’nin hayret verici ikiyüzlülüğünü sergiliyor. Avusturya’nın yakaladığı iki önemli PKK elemanını Türkiye’nin iade istemini reddetmelerini Bayan Plassnik şöyle karşılıyor: “Yargının kararı”. Ama Avrupalı, söz AKP’yi kapatma davasına geldi mi, AB ölçütlerinden, Venedik koşullarından yola çıkarak Anayasa Mahkemesi üzerinde baskı kurmaktan çekinmiyor. AB ülkelerindeki yargı kararlarına evet, Türkiye’deki anayasa ve yasalar gereği bir partinin kapatılması davasını görmekte olan yüksek yargıya hayır! Dahası var; Brüksel’deki merkez ile tam üye Avusturya’nın söylemleri farklı, hatta birbiriyle çakışmıyor. Brüksel’deki yetkililer her olanağı kullanarak davanın kapatmayla sonuçlanmasına karşı olduklarını söylüyorlar. Viyana ise AB’nin kapatma davasında “siyasi hakem olamayacağının” altını çiziyor. ??? AKP iktidarı tutarsız yargılar öne sürmekte AB’den aşağı kalmıyor. AKP Genel Merkezi’nin derin hukukçularından, RTE’den sonra çok söz sahibi DMM Fırat, örneğin türban konusunda çıkardıkları anayasayı öyle yorumluyor ki; değme AB yalakasına şapka çıkartıyor. DMM Fırat’a göre anayasa maddelerindeki değişiklik türban yasağını kaldırmak için yapılmamış. “Bu değişiklikleri başörtüsü için getirmemişler”. Ya, anayasanın 10 ve 42. maddeleri neden değiştirilmiş? Sıkı durun, gülmeyin. Fırat Bey’e göre, “bu değişikliklerdeki amaçları ‘demokratikleşme ve özgürlük alanlarının’ genişletilmesiymiş!” Tabii rafta dolma var, yerseniz! Taksim’de kararlılar Sendikalar hükümetin 1 Mayıs kararını kınarken DİSK Başkanı Çelebi, ‘Ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar’ diyen Erdoğan’a ‘Ayaktakımının cevabını 1 Mayıs’ta alacaksınız’ diye yanıt verdi İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, “Ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan’a, “Ayaktakımının cevabını 1 Mayıs’ta alacaksınız” diye yanıt verdi. Emek örgütü temsilcileri, hükümetin 1 Mayıs’ın tatil günü olarak ilan edileceği şeklinde hava oluşturup emekçileri kandırdığını söyledi. AKP’nin emekçi düşmanı çizgisini bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Türkİş, DİSK, KESK ve TMMOB “1 Mayıs işçilerin mücadele ve dayanışma günüdür. Dünyanın birçok ülkesinde resmi tatil günüdür. İşçileri bir kez daha kandıran AKP, emekçi düşmanı politikasına yeni bir halka daha eklemiştir” dediler. DİSK Başkanı Çelebi, Erdoğan’ın dün TBMM grup toplantısında yaptığı konuşma ve Bakanlar Kurulu’nun 1 Mayıs’ın “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanmasına yönelik kararı üzerine yazılı açıklama yaptı. “Sayın Başbakan, nihayet anlayışınızı tüm açıklığıyla ifade ettiniz” diyen Çelebi, şöyle devam etti: “Emekleri ile geçinen işçileri, emekçileri, memurları ‘ayaktakımı’ olarak suçladınız ve ‘Ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar’ dediniz. Seçim zamanları kapılarını çokça aşındırdığınız insanları, işçileri, emeklileri, memurları, köylüleri, emekçileri, yani sizin tabirinizle ayaktakımını gerçekte nasıl değerlendirdiğinizi bugün iyi gördük. Zaten sizi ve siyasal iktidarınızı, emeklilik hakkımızı, sağlık hakkımızı elimizden alırken tanımıştık.” Çelebi, Erdoğan’a hitaben “Ayaktakımı kararlı. Emeğin taleplerini haykırmak, dünya işçileri ile dayanışma için 1 Mayıs işçi sınıfının uluslararası birlikmücadeledayanışma gününü kutlayacağız. Sizin tabirinizle ayaktakımının, bizim dilimizde ise işçilerin, emekçilerin, memurların, yüz binlerin cevabını 1 Mayıs’ta göreceksiniz” açıklamasını yaptı. Çelebi, “1 Mayıs’ın bayram ve tatil ilan edilmemesinin ‘ekonomik gerekçelerle’, Taksim’de kutlanmasının ise ‘terörle mücadele’ gibi havsalamızın almayacağı ifadelerle açıklanması ‘abesle iştigal’dir ve gülüp geçemeyeceğimiz kadar da trajediktir!” görüşünü ifade etti. Taksim’in emekçiler dışında tüm etkinliklere açık olduğuna işaret eden Çelebi, Taksim’in “provokasyon merkezi” olarak lanse edilmesini eleştirdi. Çelebi şöyle devam etti: “1 Mayıs 2008 kutlamalarını,diğer konfederasyon, kitle ve meslek örgütleriyle açıkladığımız gibi Taksim’de gerçekleştireceğiz.” DİSK’e bağlı Birleşik Metal İşçileri Sendikası Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada da, AKP’nin demokrasi anlayışının bir kez daha tescillendiği belirtildi. Açıklamada, “Biz 1 Mayıs’ları Taksim Meydanı’nda, ‘Hak verilmez alınır’ ilkesinden yola çıkarak söke söke elde ettik, yine alacağız” denildi. KESK Dönem Sözcüsü Mehmet Antmen de AKP’nin, emekçilerin taleplerini görmezden geldiğini vurgulayarak “AKP’yi şiddetle kınıyoruz” diye konuştu. TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Hüseyin Atıcı da “Çalışanları kandırdılar. Çalışanların 1 Mayıs’ı kutlamak için onlardan icazet almasına gerek yok” diyerek görüşünü aktardı. Türkİş Başkanı Mustafa Kumlu da 1 Mayıs’ta Taksim yasağının “gerçekçi’’ olmadığını belirterek “1 Mayıs tatil ilan edilmeli ve bu yıl Taksim Meydanı emekçilere açılmalıdır” dedi. Türkİş Başkanlar Kurulu da yayımladığı bildiride, Bakanlar Kurulu’nun 1 Mayıs için aldığı kararların tümünü gözden geçirmesi istendi. Bildiride Erdoğan’ın, emekçilere yönelik sözlerinin de üzüntüyle karşılandığı kaydedildi. Say’dan Selçuk’a mesaj ? İstanbul Haber Servisi Geçen hafta bypass ameliyatı olan gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarımız İlhan Selçuk’un sağlık durumu her geçen gün daha iyiye gidiyor. Tedavisi Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde yoğun bakım ünitesinde devam eden Selçuk, çevresiyle iletişim kurabilir düzeye geldi. Hastaneye dün de çok sayıda kişi gelerek ziyaretçi defterine duygularını yazdı. Piyanist Fazıl Say da Selçuk’a faks çekerek geçmiş olsun dileklerini iletti. Tersanede 1 ölü ? YALOVA (AA) Yalova’nın Altınova ilçesindeki tersanede meydana gelen “iş kazasında” Hakan Oğuz (18) adlı işçi öldü. Hersek Tersane Bölgesi’ndeki bir inşaatta çalışan ve 11 metre yükseklikten düşerek ağır yaralanan işçi, Karamürsel Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Oğuz, yaşamını yitirirken olayla ilgili soruşturma başlatıldı. AP’de ‘torpile’ yasak ? STRASBOURG (AA) Avrupa Parlamentosu üyelerinin, yakın akrabalarını sekreter veya danışman kadrosunda işe almalarına yasak getirdi. Bu düzenleme, 2009 yılında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından uygulamaya sokulacak. Mevcut uygulama, her milletvekiline, kendi arzusuyla işe alacağı sekreter, danışman ve uzmanlara ayda toplam 16 bin Avroya kadar maaş ödeme hakkı veriyor. Gül’den iade mesajı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye KamuSen Genel Başkanı Bircan Akyıldız ve beraberindeki heyeti kabul etti. Görüşmenin ardından açıklama yapan Akyıldız, Gül’den Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nı TBMM’ye iade etmesini istediklerini belirtti.Akyıldız, Gül’ün de inceleme sonunda anayasaya aykırılık noktasında tek bir kanaat oluşması halinde yasayı iade etmekte tereddüt etmeyeceğini söylediğini kaydetti. (AA) Çukura düştü, öldü ? ANTALYA (AA) Antalya’da foseptik çukuruna düşen 3 yaşındaki Umut Berk öldü. Gündoğdu Mahallesi’nde çocuklarıyla misafirliğe giden Sultan Çalışır, oğlu Umut Berk’in kayıp olduğunu fark edince aramaya başladı. Berk’in cesedi, kapağı bahçedeki barakanın içerisinde bulunan foseptik çukurunda bulundu. Türkiye Yahoo’da ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ünlü internet sitesi Yahoo ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, Hollanda, İspanya, İtalya ve İsrail’deki sitelerinde Türkiye tanıtım reklamlarına yer verecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı, “Site İçerisinde Site’’ projesi kapsamında 4 sayfalık Türkiye sitesi oluşturulduğunu açıkladı. Eğitimden kamu sektörüne, modadan spora, toplumsal yaşam yeniden şekillendiriliyor Kıbrıs’ta emsal karar STRASBOURG (AA) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), KKTC Taşınmaz Mal Komisyonu’nda uzlaşmayla sonuçlanan bir başvuruyu onaylayarak, komisyonu “iç hukuk” olarak kabul etti ve emsal niteliği taşıyan bir karara imza attı. AHİM Kıbrıs Rum Kesimi’nden “mülkiyet hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle Türkiye aleyhine yapılan üç başvuruyu karara bağladı. Mahkeme, KKTC Taşınmaz Mal Tazmin Komisyonu’na başvurarak, KKTC’deki eski malına karşılık Güney Kıbrıs’ta Türklere ait malı alma konusunda uzlaşmaya varan Kıbrıslı Rum Mike Timvios’un komisyonla bu uzlaşmasını onayladı. AİHM’nin 4. Dairesi tarafınca alınan karara göre, Timvios, Kuzey Kıbrıs’ta bıraktığı mala karşılık, Larnaka’da Kıbrıslı Türklere ait 22 dönüm taşınmaz malın sahibi olacak. Dostane çözüm gereği, Timvios’a 22 dönüm taşınmaz malın yanında bir milyon dolar da tazminat ödenmesi kararlaştırıldı. AİHM’nin KKTC Taşınmaz Mal Tazmin Komisyonu’nu bu kararla “iç hukuk” olarak kabul etmesi, AİHM’de bu konuda bekleyen davalara emsal teşkil etmesi açısından önem taşıyor. Mahkemenin açıklamasında, Rum Kesimi’nden Demades soyadlı kişinin başvurusunda ise Türkiye’nin 835 bin Avro ödemesine karar verildiği bildirildi. Dinci yaşam dayatılıyor İstanbul Haber Servisi Emperyalist güçlere karşı bayrak açan Türk ulusunun yönetim yerinin Millet Meclisi olduğunun tüm dünyaya duyurulmasının üzerinden 88 yıl geçti. 23 Nisan 1920, cumhuriyetin ilanına giden en büyük adımlardan biriydi. 88 yıl sonra laiklik ilkesi siyasal çıkarlar uğruna adım adım zedelenirken yaşamın her alanı İslamcı bir modelle yeniden inşa ediliyor. Sporcular, futbolun bütün kimliklere uzak duruşunu unutuyor, moda İslami giyime yönlendiriliyor, okullarda korku yaratılarak çocuklar İslam ilkelerine uymaya zorlanıyor. AKP, çeşitli kaynaklardan beslediği İslamcı basınla, progandasını yapıp dini duyguları istismar ediyor. Türbanla ilgili düzenleme ile üniversitelerde kargaşa yaratan hükümet, özellikle belediye ve sağlık kurumlarında türbana göz yumuyor. Ortaöğretim kurumlarında türbanla örtünen kız çocukları ılımlı İslam projesine adım adım gidişin habercisi oluyor. Spor Servisimizin haberine göre Fethullah Gülen’e olan sempatisini her fırsatta dile getiren ve tarikat bağlantısı iddiaları nedeniyle rahatsızlık uyandıran Galatasaraylı futbolcu Hakan Şükür, 27 Nisan’da Fenerbahçe ile oynayacakları derbi maçı öncesi sporu dini inançlarını duyurmak için kullandı. Futbolun tüm inançlara mesafeli duruşunu unutan Şükür şu açıklamayı yaptı: “Futbolda alınan sonuçlar, kimilerine göre hayati önem taşıyabilir. Fakat biz öyle güzel bir haftanın içinde bulunuyoruz ki, kıymetini bilmek durumundayız. ‘Kutlu Doğum Haftası’ içindeyiz. Peygamberimize layık olmalıyız. Çocuklarımızı peygamberimizin hoşgörüsü etrafında hayata hazırlamalı, yaşantımızı ona göre şekillendirmeliyiz.” Şükür’ü eleştiren Spor Yazarı Doğan Koloğlu ise şunları söyledi: “...Bunlar G.Saray’a yakışmayan hareketler. Artık G.Saray fatura öder durumda. Herhangi bir karar almadan önce Amerika’ya başvuruldu diye tekzip edilmeyen yazılar var. Neden susuluyor?” Geçen pazar günü Kuşadası’nda Belediye Düğün Salonu’nda gerçekleştirilen “Ey İnsanoğlu Düşün? Mutluluğumuz İçin” konferansında konuşan , Mihr adlı tarikata yakın olduğu iddia edilen “Medeniyet İrfan Hayır ve Ref Derneği” Başkanı Fazıl Emre, Osmanlı dönemine övgüler yağdırdı. Emre’nin şu sözleri 2008 Türkiyesi’nde dehşet uyandırıcı boyutlardaydı: “Osmanlı devleti 600 yıl Kuranıkerim´e göre karar verdi.Ve hep kazanan oldu. Biz de inşallah, kısa süre sonra Allah´ın istediği standartlara gelirsek tekrar Osmanlı devleti olacağız.’’ Gaziantep’te Hasan Ali Yücel Lisesi öğrencilerinde davranış bozuklukları görülmesi üzerine çocuklara Azrail temalı filmin gösterildiğinin ortaya çıkması AKP döneminde dinsel baskının boyutlarını ortaya koydu. Tesettür giyim üretimi yapan Tekbir Giyim’in Yeşilköy WOW Convention Center’daki İlkbaharYaz defilesinde İslami yaşam tarzının bir başka boyutu sergilendi. Defileyi izleyenler arasındaki çok sayıda kişi salonun girişinde ayrılan bir bölümde yatsı namazı kıldığını gördüler. Adana’da Hizbullah’a yakın olduğu iddia edilen Mustazaflar ile Dayanışma Derneği’nin Adana Büyükşehir Belediyesi’ne ait Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosu’nda düzenlediği etkinlikte tehdit dolu mesajlar verildi. 1. KOŞU: F: Taşkınay (3), P: Tunçkanat (1), PP: Güleycan (4), S: Kuday (5). 2. KOŞU: F: Arslan Cemal (5), P: Çelik Efe (6), PP: Bolaçin (7), S: Yalçınkaya (4). 3. KOŞU: F: Shukosh (13), P: Harrare (7), PP: Way To Joy (14), S: Harbiye (6). 4. KOŞU: F: Ricarhdinho (11), P: Ulumeşe (13), PP: The Unique (1), S: Maracaibo (10). 5. KOŞU: F: Oymakbeyi (3), P: Ferdibaba (2), PP: Karakaya (6), S: Tırpanhan (5). 6. KOŞU: F: Gelibolu (3), P: Hasköylü (6), PP: Saygıdeğer (8), S: Travolta (9). 7. KOŞU: F: Spring ALTILI GANYAN Girl (1), P: Spark ling 5 13 11 3 3 1 12 (12), PP: Vic 6 7 13 3 torys Dream 7 14 1 8 (3), S: Lovely 4 6 10 Blaze (8). 3 1 14 TÜRK GENÇLİĞİNE HİZMET VAKFI Hükümetin 1 Mayıs’ın “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanacağını söylemesi, kazanılmış küçük bir adımdır. Yıllar süren mücadelenin, acıların sonunda hiç olmazsa hükümet bu günün özel bir gün olduğunu kabul etti. Tabii kabul etmek yeterli değil. Gereğini de yapmak gerekiyor. 1 Mayıs günü emekçilerin meydanlarda gösteri yapabilmesi açısından tatil olması da gerekir. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, bir günün tatil ilan edilmesinin en az 2 katrilyon liralık bir zarara yol açabileceğini iddia etti. İşçilere tatil söz konusu olduğunda hükümet bir anda tutumlu kesildi. Zaten emekçilerin hak ve hukukunu kısıtlamak, bu ülkedeki yönetme geleneğinin temel unsurlarından birisidir. Tasarruf gerektiğinde bu otomatikman çalışanın hakkı üzerinden yapılır. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Cemil Çiçek tarafından belirtilen, “Dünyanın birçok yerinde 1 Mayıs tatil değil” sözlerine şu cevabı verdi: “1890’lardan bu yana dünyanın dört bir yanında evrensel olarak kutlanan 1 Mayıs için ‘Dünyanın her tarafında da bu tatil olarak kutlanılmıyor’ diyebilen hükümet, Batı Şeria’dan Bah 1 Mayıs ve Taksim Meydanı... reyn’e, Hindistan’dan Avrupa’ya, Somali, Zambiya ve Zimbabwe’den Uruguay’a, Ermenistan, Etiyopya, Fas, Fildişi Sahilleri ve Filipinler’den Rusya’ya kadar, 1 Mayıs’ı resmi tatille bayram olarak kutlayan 166 ülkeyi bu dünyadan saymayacak kadar gözünü kapatmış durumdadır.” Çelebi, ayrıca Türkiye’de tatil günlerinin sanıldığı ve hükümetin iddia ettiği gibi çok olmadığını, ayrıca Türkiye’de işçilerin çalışma saatlerinin ortalamasının Batı’ya göre çok yüksek olduğunu belirttikten sonra; “Ülkemizdeki çalışanların haftada 4550 saatin üzerinde çalışarak fazla mesai yaptıklarını ancak yaptıkları fazla mesai için ayrıca ücret de alamadıklarını” söylüyor. ??? Tabii daha da önemlisi, ülkemizdeki işçi hareketinin örgütsüzlüğü ve bu konuda hâlâ hüküm süren 12 Eylül dönemi yasalarıdır. Tuzla tersanelerinde örgütlenmeye çalışan Limterİş Sendikası Genel Başkanı Cem Dinç, karşılaştıkları acımasız koşulları anlattı. Taşeron sistemi yoluyla bir sendikanın herhangi bir işyerinde bu Sendikalar Yasası’yla toplusözleşme yetkisi alması imkânsız hale getirilmişti. Şeytanın bile aklına gelmeyecek engeller hazırlanmış, böylece ülkemizdeki sendikal hareket yok edilmişti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre 2001 yılında sendika üyesi işçilerin yüzde 60’ı toplusözleşme olanaklarından yararlanamıyordu. Türkiye’de zaten çalışanların çok az bir kısmı sendikalı. Önce sendikalı olmanın önü kesiliyor. Diyelim ki, işçi bütün engelleri aştı ve sendikaya üye oldu. Bu kez de toplusözleşme hakkından yararlanamıyor. İşçilerin, çalışanların önünde o kadar çok örgütlenme sorunu var ki! Zaten şu anda Türkiye’de kamu işyerleri dışındaki özel işletmelerde neredeyse hiçbir yerde toplusözleşme yapılmıyor. İşçiler tam anlamıyla örgütsüzlük yüzünden kendi kaderine terk edilmiş durumda. ??? 1 Mayıs’ın tatil olması önemli. 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı’nda kutlanmasının özel bir anlamı bulunuyor. “Her şeye kadir dev let” nasıl oluyor da Taksim Meydanı’nda yapılacak bir İşçi Bayramı’nı önü alınamaz tehlikeler yaratacak bir buluşma olarak görüyor? Ortada bir gariplik olduğu kesin. İş emekçilerin taleplerine geldiği an “terör” öcüsü ortalığa yayılıyor, “tasarruf” anlayışı hemen öne çıkıyor. İşçiler bir gün fazladan tatil yaparsa, ekonomi batacakmış gibi hava yaratılıyor. İşçiler 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkarlarsa “terör” kapımıza dayanacakmış gibi bir ruh hali içine giriliyor. 40 yıllık siyasi deneyimim ve okuduklarımın eşiğinde rahatlıkla şunu söyleyebilirim: Bu ülkede büyük kitlesel çatışmaların, provokasyonların, faili meçhul cinayetlerin hemen tamamında devlet içinde güçlerin bir parmağı vardır. Bu nedenle “1 Mayıs’ta bir şeyler olacak” deniyorsa, gözleri devlet içindeki güçlere çevirmek gerekiyor. 1 Mayıs’ta işçiler barışçı bir gösteri yaparlar. Tersi lafu güzaftır… ??? İşçilerin önündeki en temel sorunlardan birisi 12 Eylül askeri darbesinden miras kalan “2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası”nın değiştirilmesidir... İngiliz işgali altındaki İstanbul’da Osmanlı Mebusan Meclisi’nin padişah fermanı ile 11 Nisan 1920 günü kapatılması üzerine, Mustafa Kemal’in ilk hedefi olan Ulusal Meclis’in kurulması ortamı doğmuştu. Bu meclisin adı artık Osmanlı Mebusan Meclisi olamazdı. Monarşi yönetimlerinde bile kral hanedanının ismini taşıyan herhangi bir ülke örneği yoktu. Ayrıca Anadolu toprakları Osmanlı hanedanının mülkü değildi. Ve bu meclis ülkenin kaderini çizecek olan tüm kararların en yüce temsilcisi olmalıydı. Bu düşüncelerle Ankara’da 23 Nisan 1920 günü açılışı yapılan ilk meclise Büyük Millet Meclisi adı verildi. Bir süre sonra ilan edilen yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk adımı niteliğindeki bu meclisin sonsuza değin yaşaması, yaşamlarını riske atarak bu meclisi ve Cumhuriyeti tüm varlıklarıyla yaratanların izinde ülke değerlerinin ve ilkelerinin korunması, ona sahip çıkacak yeni nesillerin varlığını gerektiriyordu. Büyük önder Mustafa Kemal bu gerçeği bütün açıklığıyla görerek 1927 yılında Yüce Meclis’e ve yabancı ülkelerin konuklarına verdiği söylevde Cumhuriyeti Türk Gençliğine emanet ettiğini açıklamıştı. Geleceğin gençleri o günlerin çocuklarıydı. Bu kutlu gün bir ulusal bayram olmalıydı. Bu bayrama “Çocuk Bayramı” adı verildi. Prof. Dr. Güngör ŞATIROĞLU TÜRK GENÇLİĞİNE HİZMET VAKFI BAŞKANI C MY B C MY B Geleceğin gençleri olan tüm yavrularımızın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramlarını kutlar, laik ve demokratik ilkeler ışığında daha mutlu yarınlarda nice çocuk bayramlarını birlikte kutlamanızı dilerim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle