03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MART 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER İTÜ’lü bilim adamları Görür ve Şengör, Üşümezsoy’un açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını iddia ettiler: 9 KIŞ YAĞMURLARI YETERSİZ Her şey kamuoyuna açıklandı ‘SU BORUSU’ TEPKİSİ ‘İBB sihirli planını açıklasın’ İstanbul Haber Servisi Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye Genel Müdürü Dr. Filiz Demirayak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) kentteki su borularının yüzde 95’inin yenilendiği yönündeki açıklamalarını inandırıcı bulmadıklarını belirterek, bu “sihirli planın” kamuoyu ile paylaşılmasını istedi. WWF Türkiye, 22 Mart Dünya Su Günü nedeniyle bir yıldır sürdürdükleri “Suyumuza Sahip Çıkalım” kampanyasının değerlendirmesini yaptı. Vakfın Eminönü’ndeki ofisinde düzenlenen toplantıda konuşan Genel Müdür Demirayak, “Boruları yenile başkan” sloganı ile başlattıkları “Conta Hareketi”ne, bazı belediyelerin kendini savunarak, bazılarının da anlaşılmaz rakamlar açıklayarak tepki verdiğini söyledi. Bu kampanya sonrasında İBB’nin su borularının yüzde 95’nin yenilendiğine dair ilanlar verdiğini anımsatan Demirayak, “Kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya iken alınganlık yapacak lükse sahip değiliz” dedi. Demirayak, dünya standartlarına göre bir kentin su borularının bir yılda binde 6’sının, gelişmişlik düzeyinin yüksek olduğu yerlerde de en fazla yüzde 5’inin değiştirilebildiğinin altını çizen Demirayak, İBB’nin açıklamasını bu nedenle anlamakta güçlük çektiklerini söyledi. Demirayak, “İBB, son 10 yılda nasıl bir planlama yaptı ki dünyaya örnek oluşturabilecek yüzde 95 oranına ulaştı. Bu sihirli planı bizimle de paylaşsınlar, biz de gurur duyalım. Susuzluk hepimizin sorunu. El ele çözelim istiyoruz ama yöneticiler kampanyalarımızı alınganlık konusu haline getiriyor” diye konuştu. İstanbul Haber Servisi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’un Marmara Denizi’nde yapılan deprem araştırmalarının sonuçlarının gizlendiğine, depremin İstabul’da 6, Bursa’da da 8 büyüklüğünde gerçekleşeceğine ilişkin açıklamasına, çalışmayı yürüten ekibin başındaki Prof. Dr. Celal Şengör ve Prof. Dr. Naci Görür tepki gösterdi. Görür ve Şengör, elde edilen tüm verilerin kamuoyu ile paylaşıldığına dikkat çekerek bu tür açıklamaların ciddiye alınmamasını istediler. İTÜ Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Şengör, Marmara Denizi’nde yaptıkları tüm çalışmaların sonuçlarının açıklandığını, kamuoyundan gizlenen hiçbir veri bulunmadığını söyledi. Üşümezsoy’un açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını ifade eden Şengör, “Açıklamaların elde ettiğimiz verilerle hiçbir bağlantısı yok. Raporun nerede yayımlandığını açıklasın. Nasıl haberi olmuş bu rapordan, onu söylesin. Benim haberim olmadı. Böyle bir sonuca da ulaşmadık zaten” dedi. Elde edilen verilere göre Ada iddia edilmesi, ancak konuyu hiç bilmemekle açıklanabilir.” Su gününde kuraklık tehdidi İZMİR/İSTANBUL (Cumhuriyet) 22 Mart Dünya Su Günü, kış yağmurlarının yetersiz olması nedeniyle kuraklık tehdidi altında kutlanacak. İzmir’in, altın tekellerinin istemi doğrultusunda Çamlı Barajı’nın yapımının engellenmesi, su havzalarının yetersizliği, yoğun nüfus gibi nedenlerle, İstanbul ve Ankara’ya oranla kuraklıktan daha fazla etkileneceği belirtiliyor. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye Genel Müdürü Dr. Filiz Demirayak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) kentteki su borularının yüzde 95’inin yenilendiği yönündeki açıklamalarını inandırıcı bulmadıklarını belirterek bu “sihirli planın” kamuoyu ile paylaşılmasını istedi. İzmir Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’nün verilerine göre kentte ocak ayında metrekareye 30.1, şubatta ise 9 kilogram yağış düştü. Kent, şubatta en az yağışı 3.4 kilogramla 1959’da aldı. Bu yıl kaydedilen miktar ise 1959’dan sonraki en az miktar oldu. Suyun bir ticari meta haline getirilmek istendiğini ifade eden Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Dönem Sözcüsü Erhan İçöz, şöyle konuştu: “Su üzerinde oynanan oyunlara İzmir’deki son örnek Efemçukuru altın madenidir. Hükümet, üç yüz bin kişinin suyunu karşılayacak Çamlı Barajı’nın ÇED raporuna onay vermediği gibi, madenin bir an önce çalıştırılabilmesi için Efemçukuru’nda acele kamulaştırmalar yapmıştır. İzmir’in damı Efemçukuru’nda maden işletilmesi demek, çeşmelerimizden arsenikli su akması ve kentin kanser kentine dönüşmesi demektir.” İçöz, yarın saat 12.00’de Cumhuriyet Alanı’nda su kaynaklarını tehdit edenlere karşı seslerini yükselteceklerini bildirdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) Genel Müdürü Dr. Ahmet Hamdi Alparslan da şunları söyledi: “Umudumuz Güzelbahçe sınırlarına yapılmasını planladığımız Çamlı Barajı’ydı. Altıncılarla kavga etmiyoruz. Ancak o baraja kentimiz için gereksinim duyuyoruz. İzinleri hazırlamamıza karşın ÇED olumlu raporu verilmedi. Baraja bugün başlasak 3 yıl içinde bitiririz. Ayrıca Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun parasını bile ayırdığı Bostanlı ve Değirmendere barajlarına da orman sahasında bulunduğu ve Hazine’den tahsis alamadığımız için izin verilmedi.” ‘Sonuçları medyada tartışmak abes’ İTÜ Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür de Marmara Denizi’nde 6 ayrı gemi ile yapılan araştırmaların sonuçlarının bugüne dek 60 uluslararası hakemli bilimsel dergide yayımlandığını, bilimsel bir çalışmanın gizlenmesinin mümkün olmadığını vurguladı. Sonuçların konferanslar, kongreler ve sempozyumlarla kamuoyuna açıklandığını, yöneticilerin uyarıldığını dile getiren Görür şunları söyledi: “Bu tür iddiaları ciddiye almamız için o kişilerin bilimsel araştırmalar içinde olması gerekir. Kaynağı belirsiz, kıymeti kendinden menkul bilgilerle yapılan açıklamaları ciddiye almamız, muhatap kabul etmemiz mümkün değil. Deprem sonuçlarının gazete ve televizyonlarda tartışılması abestir. Bizimle tartışma hevesi içinde olanlar bilimsel platformlarda karşımıza çıkıp konuşsunlar. Ancak o zaman söylediklerini ciddiye alırız.” lar’ın güneyinden başlayıp Tekirdağ Çukurluğu’na uzanan 160 km’lik fayın kırılarak 7.8 büyüklüğünde bir deprem olacağını tahmin ettiklerini dile getiren Şengör, şöyle devam etti: “Üzerinde yılda 8 mm, hareketin birkaç büyük faya dağılmış ol duğu Bursa’daki fay 1855’te 7 büyüklüğünde bir deprem üretti. Bu kırığın, üzerinde yılda 2.5 cm. hareket olan tek ana faylı bir sisteme tercih edilerek 8 büyüklüğünde bir depremin burada beklenmesi, İstanbul’daki tek fayın 6 büyüklüğünde deprem üreteceğinin ‘Deprem İstanbul’dan uzaklaştı’ iddiası İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Marmara Denizi’nde araştırma yapan Fransız ve İtalyan gemilerinin elde ettiği sonuçların kamuoyundan gizlendiğini savundu. Prof. Dr. Üşümezsoy’un Akşam gazetesine yaptığı değerlendirmedeki iddiaları özetle şöyle: “Fransız bilim adamı Ronald Armijo başkanlığındaki heyetin hazırladığı rapor Amerika’da yayımlandı. Raporda 1894 depreminde Adalar Bölgesi’ndeki fayın 200 yıllık enerjisinin boşaldığı tespit edildi. Adalar’ın güneyinden başlayıp Tekirdağ çukurluğuna ulaşan 180 km’lik fay kırılacak, 7.8 büyüklüğünde deprem olacak diyenler vardı. Raporda görüldü ki; bu fayın sadece Büyükçekmece önünde başlayan 30 km’lik bölümü aktif. Yani Adalar’daki fayda kırılma olmayacak. Beklenen deprem İstanbul’a 64 km. uzakta olacağı için 6 şiddetinde bir yıkıcılığı olacak. Bursa ise depremi 8 şiddetinde hissedecek.” Işıkara’dan İstanbul için ‘afet yönetimi’ önerisi İstanbul Haber Servisi Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, afet ve acil durum yönetimini tek çatı altında toplamak amacıyla hazırlanarak geçen günlerde Meclis Başkanlığı’na sunulan tasarının 9 yıl gecikmesinin Türkiye’ye pek çok açıdan önceden hazırlanma fırsatını kaybettirdiğini söyledi. Işıkara, NTV’ye yaptığı değerlendirmede özetle şu önerilerde bulundu: “Yasa çıktıktan sonra hemen ilk adımda bu üst kurulun toplanması lazım ve Deprem Danışma Kurulu bir senaryo hazırlamalı. ‘İstanbul’da deprem olursa, ben hangi adımları, hangi süreç içinde atmalıyım?’ diye. İkinci olarak kentin güvenlik çemberine alınması lazım. Yani İstanbul’a giriş kesinlikle yasak edilmeli... Bir de İstanbul Valisi’ne ayrı bir yetki verelim. Sonuç olarak söylemek istediğim şu: İstanbul içinde ayrı bir afet yönetim modeli düşünmemiz lazım. Belki bu kurum kurulduktan sonra İstanbul için ayrı bir afet yönetim modelini de sistem içine sokmak gerekiyor.” ‘Deprem üssü İmralı olacak’ İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, beklenen büyük Marmara depreminin İmralı Adası merkezli olacağını ileri sürdü. Prof. Ercan, katıldığı bir konferansta, İmralı Adası’nın da içinde bulunduğu Gemlik Körfezi’nde 6.3 büyüklüğünde bir deprem olacağını savunarak, “İmralı, Bozburun, Mudanya üçgeni depreme uygun. Ancak deprem büyük olmaz. Büyüklük Türkiye’de yıkıcılıkla değerlendirildiğinden dolayı bölgede beklediğimiz depremin büyüklüğü 6.2, 6.3 dolayında olabilir. 2015 yılına kadar İstanbul’da yıkıcı bir deprem beklenmiyor” dedi. ‘Yüzde 95 inandırıcı değil’ Bu arada WWF Türkiye, 22 Mart Dünya Su Günü nedeniyle bir yıldır sürdürdükleri “Suyumuza Sahip Çıkalım” kampanyasının değerlendirmesini yaptı. Genel Müdür Filiz Demirayak, “Boruları yenile başkan” sloganı ile başlattıkları “Conta Hareketi”ne, bazı belediyelerin kendini savunarak, bazılarının da anlaşılmaz rakamlar açıklayarak tepki verdiğini söyledi. Kampanya sonrasında İBB’nin su borularının yüzde 95’inin yenilendiğine dair ilanlar verdiğini anımsatan Demirayak, “İBB, son 10 yılda nasıl bir planlama yaptı ki dünyaya örnek oluşturabilecek yüzde 95 oranına ulaştı? Bu sihirli planı bizimle de paylaşsınlar, biz de gurur duyalım. Susuzluk hepimizin sorunu. El ele çözelim istiyoruz ama yöneticiler kampanyalarımızı alınganlık konusu haline getiriyor” diye konuştu. Farklı üniversitelerden akademisyenler, işçilerin yanında olduklarını vurguladılar Tekel’e bilim insanı desteği İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Tekel’in özelleştirilmesine engel olmak isteyen bilim insanları Tekel Balatçık Yaprak Tütün İşletmeleri’ne gelerek işçilere, mücadelelerinde destek verdi. Ege Üniversitesi öncülüğünde başlayan hareketle Tekel’in özelleştirilmesine karşı tüm yurtta imza kampanyası gerçekleştirildi. Tüm yurttan 420 akademisyenin destek verdiği kampanyanın ardından Ege ve Dokuz Eylül üniversitelerinden 25 akademisyen Tekel Balatçık Tütün İşletmeleri’ne gelerek işçilerle dayanışma içinde olduklarını söylediler. İşçiler ve akademisyenler hep bir ağızdan “Tekel vatandır, vatan satılamaz”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” sloganları attılar. Hareketin öncülerinden Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya, tekelin özelleştirilmesinin ardından sektörde tek bir yerli firmanın kalmayacağını belirtti. Tekel’in yok pahasına satıldığını vurgulayan Özkaya “Tekel’de şimdilik kalan yaprak tütün işletmeleri, sigara fabrikalarını yitirince başsız kalacak, ellerindeki tütün stoklarıyla birlikte küçülerek yok edilecektir. Şark tipi tütün ithalatı bile gündeme getirilebilecek, anlaşmalı tarım kıskacında zaten bulanan tütün üreticisi, kölelik koşullarında üretime zorlanacaktır” dedi. Akademisyenler Balatçık Tütün İşletmeleri’nde işçilere destek verdiler. (EMRE DÖKER) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle