03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MART 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Sanık O.Ş. ve V .Ş, Hrant Dink suikastını Hayal’in akrabası Coşkun İğci’nin kendilerine bildirdiğini söyledi 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT ‘Cinayeti üstlerimize bildirdik’ AHMET ŞEFİK TRABZON Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink suikastı davasında, “görevi ihmal ettikleri” gerekçesiyle yargılanan Jandarma Başçavuş O.Ş. ile Jandarma Uzman Çavuş V.Ş, cinayetin olacağının kendilerine olayda azmettirici olarak yargılanan Yasin Hayal’in akrabası Coşkun İğci tarafından bildirildiğini, kendilerinin de konuyu üstlerine aktardıklarını açıkladılar. Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın önceki gün yapılan duruşmasına, sanık O.Ş. ve V.Ş. ile cinayetin olacağını güvenlik güçlerine önceden bildirdiğini açıklayan Coşkun İğci’nin ağabeyi Haydar İğci katıldı. Olayın üzerine gidilmesi yolunda kendilerine herhangi bir emir verilmediğini bildiren sanık askerler, cinayetten bir gün sonra hazırlanan bilgi formunun yanlış olduğunu, talimat üzerine bilgi formunu imzalamak zorunda kaldıklarını, İstihbarat Şube Başkanı Yüzbaşı M.Y’nin emri üzerine müfettişlere de yanlış bilgi verdiklerini ileri sürdü. O.Ş, Jandarma Uzman Çavuş V.Ş. aracılığıyla Hayal’in eniştesi Coşkun İğci’yi tanıdığını, bu kişinin isteği üzerine 2006 Temmuz’unda bir gün Trabzon Meydan Parkı’nda buluştuklarını söyledi. Bu görüşme sırasında İğci’nin, akrabası olan Yasin Hayal’in Agos gazetesinin sahibi olduğunu belirttiği Ermeni asıllı bir gazeteciyi öldüreceğini söylediğini aktardı. O.Ş. sözlerini şöyle sürdürdü: “Hrant Dink’in internetten çıkarılan fotoğraflarını kendisine göstermiş. Hayal’in 34 kişilik arkadaş grubunun olduğunu, fakat Yasin dışında kimseyi tanımadığını, Yasin’in İstanbul’a gittiğini, Agos gazetesi ile Hrant Dink’in evi arasında bulunan güzergâhın krokisini çıkardığını, hatta el yapımı silah alınması için Yasin’in kendisine 500 YTL para verdiğini bize anlattı. Biz de kendisine, o an için bir cevap vermedik. Kesinlikle silah temin etmemesini söyledik.” vermelerini istediğini ve daha sonra talimat vereceğini söylediğini aktardı. O.Ş, bir gün sonra Jandarma Alay Komutanı Albay A.Ö, İstihbarat Şub Müdürü M.Y, Asayiş Şub. Müdürü A.O.Ç, Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürü Yüzbaşı H.P, istihbarat görevlilerinden Başçavuş G.G, H.Y ve G.A. ile kendisinin katıldığı toplantıda konunun anlatıldığını bildirdi. Alay Komutanı A.Ö.’nün konuyu sonra özel olarak görüşmeyi isteğiyle olayı o anda kapattığını anlattı. O.Ş, Dink’le ilgili bilgileri sınamak için internete girdiklerini, Agos gazetesinden ilk kez burada haberdar olduğunu söyledi. ZERİNE GİDİLMEDİ’ ‘Ü O.Ş, Uzman Çavuş H.Ö’nün, şube müdüründen herhangi bir çalışma talebi gelmememesini söylemesi üzerine şube müdürü M.Y’nin yanına gittiğini, istihbaratın çok önemli olduğunu ve emir beklediğini söylediğini anlattı, ancak müdürün kendisine, “sonra bakarız” dediğini iddia etti. Müdürün bu söylemi üzerine sinirlendiğini ve oradan ayrıldığını anlatan O.Ş. daha sonra da herhangi bir talimat verilmediğini, bu nedenle bir çalışma yapmadıklarını açıkladı. O.Ş, 2025 gün sonra yeniden Coşkun İğci ile karşılaştıklarını, İğci’nin Yasin Hayal’den aldığı parayı geri verdiğini söylediğini anlattı. O.Ş, “Topladığımız tüm istihbari bilgileri yazılı bir metne dökerek üstlerimize iletmedik. Bunu şifahi olarak söyledik. Yazılı metne dökmeyişimizin nedeni, biz zaten konuyu konuyu Astsubay H.Y.’ye devrettiğimiz için bir kayıt yapmadık… Bir emir talimat verilmediği için böyle yapmak durumundaydık” dedi. SUS İSTEMİ İĞCİ’YE O.Ş, cinayeti televizyondan öğrendiğini, hemen H.Y. astsubayı aradığını ve ne olacağını birbirlerine sorduklarını söyledi. Olayın olmasından sonra Şube Müdürü M.Y.’nin kendilerini çağırdığını, bilgileri yeniden aldığını söyleyen O.Ş, bu kez söylenenlerin kayıt altına alındığını, G.G.’nin haber kayıt ve bildirim formu çekmesinin istendiğini aktardı. O.Ş, 22 Ocak’ta yapılan sabah toplantısında, Alay Komutanı A.Ö. ile İstihbarat Şube Müdürü M.Y.’nin emir ve talimatları ile Coşkun İğci ile görüşmelerinin istendiğini ve kendilerine, “Coşkun’u bulun ve size daha önce anlattığı istihbari bilgileri başkası ile paylaşmasın” denildiğini anlattı. Kendilerinin de İğci’ye gittiklerini, talimatı yerine getirdiklerini söyleyen O.Ş, İğci’nin kendilerine “Takip ediliyorum” dediğini bildirdi. Mahkeme, yargılamaya 19 Temmuz’da devam edilmesine karar verdi. Gerçek Kriz Nasıl Çıkar? İktidar partisinin gündeminde Anayasa Mahkemesi’ni bypass arzusu var. Kapatılmayı önlemek, öte yandan gelebilecek 5 yıllık siyaset yasağından Erdoğan’ı kurtarmak. Bu iki çok önemli engeli ortadan kaldıracak anayasa değişikliğini yapma amacı ile bin dereden su getirilirken, zaman zaman çok abartılı örnekler de veriliyor. Ülkenin siyasal parti mezarlığına döndüğünden söz ediliyor ve bunun için kapatılmış parti sayısının 24 olduğu öne çıkartılıyor. TBMM eski başkanlarından Hüsamettin Cindoruk, bu 24 sayısının üstündeki perdeyi geçenlerde bir TV tartışma programında açmış. Bugüne kadar Anayasa Mahkemesi’nin 4 antilaik, 4’ü de etnik faaliyetlerinden ötürü 8 parti için kapatma kararı verdiğini söylemiş. Geride kalan 16 sayısı, kongrelerini zamanında yapamayan, parasal hesabını Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildiremeyen, Siyasal Partiler Yasası’nın öngördüğü şekilde üst üste iki dönem genel seçimlere katılamayan, yani kâğıt üzerinde kurulmuş olan adı bilinmez kuruluşları içeriyor. Parti kapatmanın alkışlanacak bir yöntem olmadığını söylemeye bile gerek yoktur. Ama her ülkenin kendi anayasal düzenini korumak amacı ile ve sadece hukukun üstünlüğü ilkesi içinde bazı önlemler almak zorunluluğunda olduğu da bir gerçektir. O gerçeğin, bazılarının işine gelmediği zamanlarda altüst edilmesi, yöntemi ve adı ne olursa olsun tehlike ile özdeşleşmeyi göze almak demektir. ‘Ü O.Ş, İğci’nin kendilerine “Silahı siz temin STLERİMİZE BİLDİRDİK’ edin. Bana senetle teslim edin. Ben de bunu Yasin Hayal’e vereyim. Daha sonra bu silahı Yasin’in üzerinde yakalarsınız. Bu suçun önüne geçilmiş olur” dediğini belirterek, durumu Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Kıdemli Yüzbaşı M.Y’ye bildirmek için kendisiyle buluştuklarını, edindikleri tüm bilgileri M.Y’ye anlattıklarını söyledi. M.Y’nin kendilerine, McDonald’ı bombalayan Yasin Hayal’in, Jandarma Başçacuş H.Y. tarafından izlendiğini anlattığını aktardı. M.Y’nin bu bilgileri H.Y’ye Çekik gözlü Japon mu? Yoksa gondollu Venedik mi? Bir kısım “aydın”ımızın uzun süredir demokrasi âşığı ya da havarisi olarak takdim etmeye çalıştığı AKP’nin 22 Temmuz seçimlerinden sonra “sivil anayasa” adı altında hazırlattığı pakette, partilerin kapatılmasını ve yöntemlerini öngören 68 ve 69. maddelerin, neredeyse bugünkü anayasamızda yazıldığı şekli ile yer aldığı biliniyor. Aynı AKP , bugün kendisini yargılanmadan kurtaracak bir anayasa değişikliğinin gerçekleştirilmesi için parlamento içinde ve dışında giriştiği yoğun kulis çalışmalarında Türkiye’de parti kapatılması koşulunu, sadece ırkçılık ve şiddet ölçütleri ile sınırlı tutmak amacıyla yandaş aranıyor. Gerekli desteği bulamazsa da referanduma gidilmekten söz ediliyormuş. Gerçi henüz bu koşullar için resmi bir açıklama olmadığı, ama toplumu hazırlamak amacıyla Japon modeli, Venedik kriterleri, Brüksel örneği gibi bir dizi “AKP ‘yi kurtarma” seçeneğinin MHP’nin önüne konulması bekleniliyor. Her toplumun kendi yaşam biçimi içinde büyümüş ve gelişmiş uygulama alışkanlıkları vardır. Irkçılık özellikle İkinci Dünya Savaşı’nı da ateşleyerek, tıpkı şiddet gibi geniş ve evrensel bir tehdit öğesi olarak demokratik rejim içinde yaşayan her ülke için tehlikeli olmayı tartışmasız biçimde sürdürüyor. Diyelim ki, Japon ya da Venedik uygulamalarını içeren bir anayasa değişikliği AKP’nin oyları ile gerçekleşti. O “yeni anayasalda, bugünkü 68. maddede yer alan” “siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletin bölünmez bütünlüğüne, demokratik ve laikcumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz” fıkrasından vaz mı geçeceğiz? İŞADAMININ ÖLDÜRÜLMESİ JİTEM’ci çavuşa 30 yıl hapis DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) JİTEM elemanlarına yönelik açılan davalarda ilk kez karar çıktı. 1994 yılında Diyarbakırlı işadamı Mehmet Şerif Avşar’ın kaçırılıp öldürülmesini azmettirmekten yargılanan JİTEM elemanı Uzman Çavuş Gültekin Sütçü, “kasten adam öldürmek” suçundan 30 yıl hapse mahkum edildi. Diyarbakır’ın Saraykapı semtinde bulunan eski JİTEM binasında görev yaptığı sırada, Mehmet Şerif Avşar adlı işadamının kaçırılıp infaz edilmesi olayında azmettirici olduğu belirtilen ve geçen yıl yakalanan Uzman Çavuş Gültekin Sütçü’nün yargılanmasına Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Karar oturumuna tutuksuz yargılanan Sütçü katılmazken mahkeme, Avşar cinayeti nedeniyle sanık Sütçü’yü TCY’nin 448. maddesine göre “kasten adam öldürmek” suçundan 30 yıl hapis cezasına çarptırdı. Avşar ailesinin avukatı Tahir Elçi, karara itiraz edeceklerini belirterek, Avşar cinayetinin JİTEM tarafından işlenmiş somut ve örgütlü bir cinayet olduğunu ifade etti. Elçi, sanıkların işledikleri suçun bireysel bir eylem olarak düşünülemeyeceğini, mahkemenin çok somut delillere karşın cinayeti örgütlü suç olarak görmediğini vurguladı. Elçi, sanığın diğer JİTEM elemanları ile birlikte “Anayasal düzeni bozmak için silahlı eylemlerde bulunmak” suçuyla cezalandırılması için karara itiraz edeceklerini kaydetti. Çetin Soysal, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun diğer üyeleri Ahmet Ersin ve Malik Ecder Özdemir ile birlikte basın toplantısı düzenledi. (Fotoğraf: AA) Soysal, ‘çalışmaları engellendiği’ gerekçesiyle Dink Komisyonu’ndan istifa etti ‘Komisyon göstermelik’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu içerisinde oluşturulan Hrant Dink Alt Komisyonu’nun CHP’li üyesi Çetin Soysal, AKP’li Alt Komsiyon Başkanı Mehmet Ocakden’in komisyon çalışmalarını tamamlamadan araştırmayı bitirmesine tepki göstererek üyelikten istifa etti. Çetin Soysal, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun diğer üyeleri Ahmet Ersin ve Malik Ecder Özdemir ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Komisyonun 1 Ekim 2007’de kurulduğuna, 3 ay boyunca tek bir toplantı bile yapmadığına dikkat çeken Soysal, çalışmaların ancak ocak ayında başladığını söyledi. Soysal, “Bu süreç, aslında baştan itibaren, bu alt komisyonun göstermelik bir alt komisyon olduğunu ortaya koymuştur” dedi. Komisyonun geçen ay içinde bilgisine başvurduğu kamu görevlileriyle yapılan görüşmelerin tutanaklarının komisyon üyelerine dağıtılmamasını da eleştiren Soysal, “Bu komisyon, adına ve incelediği kanunun ağırlığına ve ciddiyetine uygun davranmamıştır” görüşünü dile getirdi. Cinayetle ilgili daha ileri bilgi edinmek mümkünken komisyon başkanının çalışmaları apar topar bitirmesinin “Acaba bir şey AGOS’A TEHDİDE 3 YIL HAPİS CEZASI İstanbul Haber Servisi Agos gazetesinin email adresine 1 Şubat 2007 tarihinde tehdit maili yollayan Zafer Filiz, üç yıl hapse mahkum edildi. Filiz, Agos’a gönderdiği “Siz iğrenç, sadakatsiz, üç kuruşa milletini vatanını satacak milletsiniz. Unutmayın bizde daha çok Çatlılar, Samastlar var, pis Ermeniler” maili nedeniyle Şişli 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Mahkeme, dünkü duruşmada sanığın, tehdit suçunu işlediği gerekçesiyle 2 yıl, hakaretten de 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmetti. Sanığın, “Varsayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanarak” suçu işlediğini belirten yargıç, sanığın cezasında indirim yapılmasına yer olmadığına da karar verdi. ler mi gizlenmeye çalışıyor?” kuşkusuna yol açtığını belirten Soysal bu aşamadan sonra komisyonun Dink cinayetinin aydınlatılmasına katkı veremeyeceğini gördüğü için istifa kararı aldığını açıkladı. İRİLERİ KULAĞINI ÇEKTİ’ ‘B Komisyon Üyesi CHP’li Ahmet Ersin de önemli bir iddiayı gündeme getirerek “Sudan sebeplerle, alt komisyon, çalışmalarını sonuçlandırmıştır. Sanıyorum birileri bunların kulağını çekti. Ya da içine girdikleri sorunun üzerlerine kalacağını ve altından kalkamayacakları kadar ağır bir yükün altına girdiklerini düşünerek bu çalışmaları sona erdirdiler” dedi. “Meclis içinden mi dışından mı müdahale edildi” sorusu üzerine de Ersin, “Elbette Meclis dışından” yanıtını verdi. Geçen yasama döneminde de Dink cinayeti için komisyon kurulmasının gündeme geldiğini ancak başarılı olunamadığını kaydeden Ersin, “Bu dönem oldu ama bu sefer de gönülsüz bu alt komsiyonu kurdular. Yaptıkları işi çarşafa doladılar. Meclis Başkanlığı da üst komisyon başkanlığı da bu işten sorumludur” dedi. Soysal, raporun çıkması konusunda ciddi endişeleri olduğunu, rapor çıksa da ciddi bir değerlendirme olmayacağını savunarak “Herhalde light bir rapor...” dedi. Hangi babayiğitler? Böyle bir girişim; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 1. maddesindeki “Devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesindeki hükümler değiştirilemez, değiştirilnıesi de teklif edilemez” hükümleri ile nasıl bağdaştırılacaktır?. Daha açıkçası, hangi babayiğit ya da babayiğitler, imzalarını bu önerinin altına atacaklar, oylarını imzaları doğrultusunda kullanacaklar? Öncelikle bu sorunun yanıtını bulup versinler. Sonrası için de, “Allah kerim” desinler ve Anayasa Mahkemesi’ni de, Cumhuriyet Başsavcılığı kurumunu da hem etkisiz hem de yetkisiz kılacak darbeleri planlasınlar. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net ERDOĞAN’DAN MESAJ TURBAN DAVASI ‘Sabırlı olun’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’dan Ankara’ya dönüşünde, havalimanında tezahüratlar ve pankartlarla karşılandı. Partililerinin ‘’Yılma, bu gençlik arkanda’’ sloganları attığı Erdoğan, “Hizmet yolunda evvel Allah bizi hiçbir şey durduramaz. Bu yola aynen devam edeceğiz’’ dedi. Başbakan Erdoğan, dün öğle saatlerinde İstanbul’dan Ankara’ya döndü. Başbakan’ın gelişi sırasında Esenboğa Havaalanı ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Erdoğan’ı karşılamak isteyen Ankara ilçe belediye başkanlarıyla partililer de erken saatlerden itibaren, Esenboğa Havaalanı’nın devlet ve hükümet başkanları düzeyinde yabancı konukların kullandığı, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın da girişçıkış yaptığı Büyük Şeref Salonu’nun önüne geldi. Erdoğan, burada partililerine hitaben bir konuşma yaparak ‘’Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda, şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bana her şey sizi hatırlatıyor diyorduk ya... Sabırlı olacağız’’ dedi. Erdoğan şöyle konuştu: ‘’Bizler, halkımıza hizmet yolunda herhangi bir duraksama tanımıyoruz. Hizmetlerimize hep beraber devam edeceğiz. El ele, omuz omuza olacağız. Hizmet yolunda evvel Allah bizi hiçbir şey durduramaz. Ben inanıyorum ki olgun bir şekilde, anlayışlı bir şekilde, demokrasi mücadelemizi sürdüreceğiz, hukuk çerçevesinde sürdüreceğiz. Ve şuna inanıyorum ki demokrasinin en ileri konuma geldiği Türkiye, ekonomide görüyorsunuz nasıl bir performans ortaya koyduk, daha ileri demokrasi, daha ileri ekonomi, biz bunu biliyoruz. Bu yola aynen devam edeceğiz.’’ Özer Çiller’in beraatına onama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay, kamuoyunda ‘’Turban Davası’’ olarak bilinen davada yargılanan eski başbakanlardan Tansu Çiller’in eşi Özer Uçuran Çiller hakkındaki beraat kararını onadı. Yargıtay 5. Ceza Dairesi, Kuşadası Turban Marina Yat Limanı’nda, eski başbakanlardan Tansu Çiller’in eşi Özer Uçuran Çiller’e ait 2 yatın onarımına ödeme yapılmadığı ve devletin zarara uğratıldığı iddiasıyla açılan ve kamuoyunda ‘’Turban Davası’’ olarak bilinen davanın temyiz istemini sonuçlandırdı. Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, dönemin Turban AŞ Kuşadası Marina Müdürü Haydar Mengi sahtecilik ve zimmet, marinanın inşaat işlerini yapan Erten Mühendislik Limited Şirketi’nin sahibi Turhan Erten de sahtecilik suçlarından mahkum olmuştu. Yerel mahkeme, Mengi hakkında iddianamede yer alan ‘’devlet alımsatımına fesat karıştırmak’’ suçunu da ‘’görevi kötüye kullanma’’ niteliğinde değerlendirerek zamanaşımından düşürülmesini kararlaştırmıştı. Mahkeme, diğer sanıklar Özer Uçuran Çiller, Ömer Bilgili ve Mihrican Kayalar hakkında da suç unsuru oluşmadığından beraat kararı vermişti. Sedat Peker’in ardından Yaşar Öz ve Semih Tufan Gülaltay’ın ifadesi alındı Ergenekon davası genişliyor İstanbul Haber Servisi Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında, örgütle bağlantılı oldukları ileri sürülen suç örgütü liderlerinin ifadeleri alınıyor. Dün, Yaşar Öz ve Semih Tufan Gülaltay, önceki gün de Sedat Peker’in ifadesi alındı. Ümraniye’de ele geçirilen 27 adet el bombası ve TNT kalıplarına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma devam ediyor. Suç örgütü liderliği yaptıkları iddiasıyla tutuklu yargılanan Öz ve Gülaltay, dün, Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildiler. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, “Rulet” operasyonunda tutuklanan Öz ile “Piyon” operasyonu kapsamında tutuklanan Gülaltay’ın ifadesini aldı. Eski İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal’a suikast girişiminin azmettiricisi olan Gülaltay’ın ismi, Ergenekon operasyonunda tutuklanan emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin’in ifadesinde geçti. Birdal’a suikast girişimine ilişkin sadece olayın Gülaltay’ı evinde saklayan emekli Binbaşı Namık O’yu bir alt devresi olduğu için tanıdığını belirten Muzaffer Tekin, Gülaltay’ı da Mete Yalazangil vasıtası ile tanıdığını söylemişti. Gülaltay’ı bu olaylardan 23 yıl öncesinden tanıdığını ifade eden Tekin, “Cezaevine girdiği zaman takip ettim. Ailesi ile biraz ilgilendim. 2003 yılında cezaevinden çıktı, bir müddet tekrar irtibat kurduk. Ancak tutarsız ve psikopat davranışları nedeniyle 2.53 yıldır görüşmüyorum” demişti. Önceki gün de Kandıra F Tipi Cezaevi’nden getirilen Sedat Peker’in şüpheli olarak ifadesi alındı. Tutuklanan emekli tuğgeneral Veli Küçük’ün, ifadesinde, babasını tanıması nedeniyle Peker ile de görüştüklerini söylemişti. Ergenekon operasyonunda, Danıştay’a saldırı ve gazetemize yönelik saldırı davası sanığı Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım’ın ifadesinin alındığı da ifade edildi. Semih Tufan Gülaltay Yaşar Öz C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle