23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 MART 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA AKP HAKKINDAKİ İDDİANAME Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya, iktidar partisinin türbanı ‘şeriatın anahtarı olarak kullandığına’ dikkat çekti 9 AKP’nin hedefi şeriat devleti İLHAN TAŞCI ANKARA Yargıtay Başsavcılığı’nın AKP’nin kapatılması istemli iddianamesinde, iktidar partisinin amacının şeriat devleti olduğu vurgulanarak, iktidar partisince “türbanın şeriatın anahtarı” olarak kullanıldığına dikkat çekti. İddianamede, AKP’nin yüzde 47 oy oranının verdiği “cüretle” toplumu din devletine dönüştürmeye yönelik projeleri adım adım gerçekleştirdiği saptaması yapıldı. Cumhuriyet, Yargıtay Başsavcılığı’nın 162 sayfalık iddianamesini açıklıyor. İddianamede, laikliğin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin değişmez ve temel ilkelerinden birisi olduğu, hukuk ve insan haklarına verilen önem ile aynı karede yer aldığı vurgulanarak “Bu ilkeye saygı duymayan hiçbir hareket kabul edilemez ve koruma göremez” denildi. AKP’nin dinsel simgelere getirilen yasağın sadece Türkiye ile sınırlı olduğuna ilişkin iddiasının ? İddianamede, AKP’nin nihai amacının hukuk devleti yerine, “dini esaslara dayalı bir devlet sistemi kurmak (şeriat) olduğu görülmüştür” değerlendirmesi yapılarak “Bu amaca ulaşıncaya kadar takıyye yöntemini kullanacakları kendi ifadeleriyle açıklanmaktadır” denildi. banlarından gelen baskı karşısında sabır ve itidal tavsiyeleri bunun işaretidir. Bu yolda siyasal İslamın ya da Türkiye’ye giydirilmek istenen ‘ılımlı İslam’ modelinin bir şeriat devletine dönüşmesi ve gerekirse bu yolda İslami terörün de kullanılması uzak bir olasılık değildir.” AKP’nin ileri gelenlerinin gerek siyasal alandaki söylemlerinde, gerekse eğitim ve öğretim programlarındaki uygulamalarında, Cumhuriyet öncesi döneme sıklıkla vurgu yapmaları; o döneme ait uygula ? Devlet ve laik hukukun dışlandığına işaret edilen iddianamede, “Bu doğrultuda atılan adımlar yoğunlaştıkça İslami düzen ortaya çıkmakta ve laiklik de ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır” denildi. İddianamede, AKP’lilerin laikliği yeniden tanımlama anlayışıyla hareket ettikleri vurgulandı. ların laik olamayacaklarını vurgulamaktaki asıl amaç, laiklik ilkesini hukuksal yerinden uzaklaştırarak, inançsızlıkinanca dayalı bir ayrımcılık oluşturmaktır. Ayrıca laikliğin yanlış tanımlandığı iddiası kamu düzenini bozacak nitelikte görülmüştür” denildi. Erdoğan ve AKP üyelerinin dinsel konularda sınırsız bir alan yaratma çabasına giriştikleri bunun da laik devletin dışlanması, dinin ise dünyevi ilişkilerde de tek belirleyici unsur olarak kabul edilmesi anlamına geldiği kaydedildi. Erdoğan’ın “Af yok. Katili affetme yanıltıcı olduğu belirtilen iddianamede, Avrupa’da en fazla Müslüman barındıran Avrupa ülkelerinde de yasaklama ve tedbirlerin getirildiği anımsatıldı. Ilımlı İslam vurgusu İddianamede, AKP’nin nihai amacının hukuk devleti yerine, “dini esaslara dayalı bir devlet sistemi kurmak (şeriat) olduğu görülmüştür” değerlendirmesi yapılarak şöyle denildi: “Bu amaca ulaşıncaya kadar takıyye yöntemini kullanacakları kendi ifadeleriyle açıklanmaktadır. Ta maların ve şeriata özgü çok hukukluluğun üstü kapalı olarak canlı tutulması ve yerleştirilmeye çalışılması olarak nitelendirildi. Devlet ve laik hukukunun dışlandığına işaret edilerek, “Bu doğrultuda atılan adımlar yoğunlaştıkça İslami düzen ortaya çıkmakta ve laiklik de ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır” denildi. ‘Kamu düzenini bozdular’ Başta Erdoğan olmak üzere AKP’lilerin laikliği yeniden tanımlama anlayışıyla hareket ettikleri belirlemesi yapılan iddianamede, “Dini inancı olan yetkisi aslında maktulün vârislerine aittir. Öyle olması lazım” sözleri anımsatılan iddianamede, “Adam öldürme suçuna şeriat hukukundaki kısas uygulamasını ifade etmekte, ‘öyle olması gerekir’ cümlesiyle de, sistemin şeriat hukukuna dönüşmesine olan özlem ve niyetini açığa vurmaktadır. Başbakan’ın bu yaklaşımlarına göre dini inancın bütün vecibeleri din ve vicdan özgürlüğü kapsamındadır ve kısıtlanamaz. Bu yoruma göre, özel ve kamusal yaşamın tümünü kapsama iddiasındaki İslam şeriatı için hiçbir kısıtlama öngörülemeyecek, ceza hukuku uygulamalarında da şeriat hukukunun kapıları açılacaktır. Dini vecibe kabul edildiğinde, bu kuralların tüm özel ve kamusal alanlarında da (aile, miras, ceza, ticaret hukuku vb.) yaşanması talebi kendiliğinden ortaya çıkacak, aksini savunanlar yine İslam şeriatının yaptırımlarına maruz kalabilecektir” değerlendirmesi yapıldı. ‘Demokrasi kullanılıyor’ ‘Laikliği savunanlar tehlikede’ AKP yöneticilerinin türban yasağını savunanların Mussolini gibi yargılanacakları ve cezalandırılacakları gibi açıklamalarının “Türkiye’de laikliği savunanları nasıl bir tehlikenin beklediğini göstermeye yeterli olup, şeriatın içerdiği şiddet unsurunu da sergilediği” kaydedildi. Şeriat hedefine ulaşmada, demokrasiyi bir araç olarak gören AKP’nin “Ilımlı İslam, Büyük Ortadoğu Projesi, insan hakları, demokrasi, din ve vicdan özgürlüğü, öğrenim hakkı gibi asıl referansları olan şeriatla hiç bağdaşmayan kavramların arkasına gizlenerek” gerçek amacını sakladığı vurgulandı. ‘Yüzde 47 pervasızlaştırdı’ Yapılanlar bir bir sıralandı Yalçınkaya’nın hazırladığı iddianamede, başta Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ve Bülent Arınç olmak üzere AKP yetkililerinin laikliği hedef alan eylem ve söylemlerine yer verildi İddianamede, Başbakan Erdoğan’ın eylem ve söylemlerindan bazıları şöyle sıralandı: Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor. Yahu, bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek yahu! Sen bunun önüne geçemezsin ki. Kamusal alan sadece bizde var. Sivil toplum örgütleri vakıf üniversitelerinde başörtülü eğitime ilişkin bir dayanışma ortaya koyarlarsa, burada hazır bir hükümet var. Yasağı değiştirerek, yüksekokullarda türbana izin vermeyi istiyor musunuz sorusuna; “Evet, bunu araştırıyoruz. Bu adımı, vatandaşa daha çok din özgürlüğü verilmesi açısından doğru buluyorum” yanıtı. Başörtüsü, yüzde 98’i Müslüman olan Türkiye’de gerek millet ve gerekse kurumların ortak sorunu. Biz bunu toplumsal mutabakatla çözmek istiyoruz. Bu sorunu (türban) bizzat ben yaşıyorum. Eşim başörtülü. Eşim Başbakanlık Konutu’nda takabiliyor, karşıda (Cumhurbaşkanlığı’nı işaret ederek) takamıyor. Bu konularda bir toplumsal ve kurumsal mutabakat henüz sağlanmadı. Yeni anayasayı beklemeye gerek yok, onun çözümü çok kolay. Bizim kafamız gayet nettir. İmam hatip liseleriyle ilgili düzenlemelerin vetosunun ardından “Bunun ikincisini de yaparız, yapardık. Ama bunun bedelini ödemeye hazır mısınız? Biz hükümet olarak bu bedeli ödemeye hazır değiliz. Toplum hazır olduğu zaman bu adım atılır”. Arınç hakkındaki deliller Din istismarı yapanların takıyye yapmaya başladığı vurgulanan iddianamede, aldığı oy oranının (yüzde 47) “cüretiyle” toplumu İslam devletine dönüştürecek projelerini önce yeni bir anayasa taslağı hazırlamak sonra da türbanı gündeme getirmek suretiyle laiklik ilkesini hedef alarak adım adım gerçekleştirmeye başladığı belirlemesi yapıldı. ‘Kavramlar tersyüz edildi’ TÜRBANA İLİŞKİN ÖRNEKLER Ankara’da Cebeci Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin başhekimlik binasındaki mutemetlik ve matbu evrak deposu odalarında türbanlıların görev yaptığı. Kartal İlçe Milli Eğitim Müdürü Eyüp Atasoy’un izinli olan sekreterinin yerine türbanlı bir kamu personeli çalıştırdığı. İstanbul’da Haseki Ulviye Aygüler Çocuk Polikliniği’nde İstanbul Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Vakıf Gureba Hastanesi’nde çok sayıda sağlık personelinin türbanlarıyla görev yaptıkları. Edirne Ayşe Kadın Sağlık Ocağı’nda kadar zararlıysa, laikliği bir barış ve özgürlük, din ve vicdan hürriyeti olarak tanımak ve insanların inançlarına müdahale etmemek de o kadar toplumsal barışa hizmet edecektir. İnsanlar sokakta teneke çalmaya başladı. Yüzde 47 oy almış bir parti, mütevazı olacağım diye, teneke çalıp gürültü yapanların karşısında neredeyse mahcup durumda. Gül’ün yüzde 70 vurgusu Zeynep Mahmet isimli bir doktorun türbanıyla görev yaptığı. İstanbul Güngören’deki İzzet Ünver Lisesi’nde çok sayıda türbanlı öğrencinin okula ve derslere girdiği ve öğretmenlerin müdahale etmedikleri. Bolu’da Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi ile İzzet Baysal Sağlık Meslek Lisesi’nde kız öğrencilerin okula ve derse türbanlarıyla girdikleri görülmüştür. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı imzasıyla türbanlı doktor görüntülerini engellemek için genelge yayımlandı. Bu yolla sağlık kurumlarındaki yasadışı uygulamaların gizlenmesine çalışıldı. yerlerde ne yazık ki sıkıntılar var. Çelik hakkındaki deliller lık gibi görevlere gelmesi ile yolsuzlukların önünün kesileceğini, imam hatiple ilgili verdikleri sözleri unutmadıklarını, yeri ve zamanı geldiğinde yerine getireceklerini, birtakım mecburiyetlerden dolayı geciktiklerini söyledi. Nihat Eri: Tehvidi Tedrisat Kanunu getirildi tekkeler kaldırıldı, ama tekkelerde verilen bilgi, mevcut düzenleme ile verilemiyor. Ömer Özyılmaz: Anayasa değişikliğiyle çözülebilecek türban için Köşk seçimlerini beklemek en uygunu. Anayasa değişikliği için ancak o noktadan sonra adım atılabilir. Asım Aykan, 2003 yılı Aralık ayında Türk Standartları Enstitüsü’nden türbanın tanımı ve boyutlarıyla bir standart belirlenmesini istedi. ‘Yeşil devrim yapacağız’ Yazdığı “RahmetliBir Garip Oğlanın Hikâyesi” isimli kitabında, Atatürk’ten rahmetli diye söz eden, laiklik ve devlet hakkında küçültücü yorumlar yapan, hazırladığı “İlk meclis” adlı belgeseli resmi ideolojiye aykırı bulunduğu gerekçesiyle yasaklanan Kemal Öztürk’ü 2003 yılında “İletişim Danışmanlığı” görevine getirdi. Katı laiklik uygulamasıyla insanlara sosyal hayatı bir cezaevine çevirecek anlayışlar ne Eski Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e siyaset yasağı isteminin delillerinden bazıları: İnanıyorum ki günü geldiğinde Türkiye kendi sorunlarını (türban) kendisi çözecek olgunluğa ulaşacak. Düşünsenize ben toplumda hak ve özgürlüklerin gelişmesi için bu kadar mücadele vermişim, sonra da hayattaki en yakınım olan eşimin hakları için mücadele etmemem istenecek, böyle bir şey olabilir mi? Vicdanım ile devlet işleri arasında sıkışıp kalıyorum. Türkiye’de kadınların yüzde 70’e yakını başörtüsü kullanırken, hâlâ üniversitelerde, birçok Mesleki teknik eğitim mezunlarına ÖSS’de uygulanan katsayılarla ilgili sorunu çözeceğiz. Meslek liselerini unutmuş değiliz, her şeyin zamanı vardır, siz bir şey yapmak istersiniz, onun zamanı gelmediyse, onu bir süre ertelemiş olabilirsiniz, gereğini yapacağız, bundan emin olabilirsiniz. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi müfredatında değişiklik yapılarak, öğrencilere dinsel etkinlik programı hazırlandı. Çelik’in, “Türkiye’de Değişim, Demokrasi ve Aydınlar” adlı kitabında: “Amerika’da Washington’cılık, İngiltere’de Churchill’cilik, Fransa’da De Gaulle’cülük, Hindistan’da Gandhi’cilik ve Pakistan’da Cinnah’cılık diye bir şey yoktur, ancak Türkiye’de üstelik resmi ideoloji haline getirilmiş Atatürkçülük diye bir şey vardır.” Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin’in, imam hatip mezunlarının valilik, kaymakam Adana Milletvekili Abdullah Çalışkan: Gençler devrim istiyor. Ben de bir romantik devrimci olarak elbette devrimden yanayım. Ama devrimin turuncusu olmaz. Ara renk olmaz devrimde. Devrim ya kırmızıdır ya da yeşildir. Ben yeşilden yanayım. Mehmet Cemal Öztaylan: Yasalara göre bize zulüm Cumhuriyet Yürüyüşleri yapacaksın, bizlere küfür edeceksin, Cumhuriyet Yürüyüşleri yapanlar ‘Cumhuriyet Çocuğu’ da biz ‘Patagonya Çocuğu muyuz?’ Ulan biz neyiz, ağaç kökü müyüz? Birçok şeyin olduğu gibi AKP’nin de simgesi var. Hüsnü Tuna: Üniversitelerde kılık kıyafet serbest olursa, kamu hizmetinde yasak devam eder mi? İnşallah hedefimiz kamu hizmetlerinde de, yani kamu hizmeti veren personellerde de böyle bir yasağın olmamasıdır. Fatma Şahin: Bir gün gelir, kurumsal mutabakat sağlanır, tüm yasakları kaldıralım noktasına gelinirse kamuda çalışanların türban takması konuşulabilir. Adım adım gitmek lazım. DPT’nin raporunda, “zekât” sisteminin özel kurum ve teşkilatına kavuşturulması, bu amaçla “Zekât Mağazalar Zinciri” oluşturulması önerisinde bulunuldu. AKP’nin asıl amacının tüm kamusal alanı ve toplumsal yaşamı dinselleştirmek ve giderek laik devleti ortadan kaldırmak olduğuna işaret edilen iddianamede şöyle denildi: “Türban, davalı partinin Cumhuriyet devrimlerine ve özellikle laiklik ilkesine yönelik kararlılıkla yürüttüğü mücadelesinde eğitim, kültür, ekonomik ve sosyal yaşam alanlarında toplumu dönüştürecek karşıdevrimin adımlarını atarken kullandığı özgürlükçü söylemli bir dini ve siyasi simgedir. Türbanın toplumu topyekun teokratik bir düzene dönüştürecek karşıdevrimin en önemli anahtarı olduğu, giderek tüm alanlara yayılacağı, ertesinde başka bazı antilaik talepleri de bir hak algısıyla ve yeni mutabakat süreçleriyle toplumun gündemine taşınacağı, davalı parti yetkililerince de şüphesiz bilinmektedir.” ‘Toplum kamplara bölündü’ AKP’nin takıyye yöntemiyle halkın dinsel inançlarını kullanarak, türban, imam hatip liseleri, Kuran kursları gibi konularda sürekli laik sistemi eleştirerek “halkın bir bölümünü devlete karşı durdurmuşlar, toplumu tehlikeli bir çatışmaya sürüklemesi olası, laikantilaik kamplaşmalara sürüklemişlerdir” değerlendirmesi yapıldı. ‘Birkaç adımda şeriat...’ İddianamede, laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğu gerekçesi MHP, RP, FP’nin aksine; AKP’nin yöneticilerinin, tecrübelerden hareketle, amaçlarına eylem ve söylemler itibarıyla tek adımda değil birkaç adımda ulaşmak ve bunu kademeli olarak gerçekleştirerek olası tepki ve refleksleri bertaraf etmek amacında oldukları ve laiklik ilkesini zayıflattıklarına işaret edildi. CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle