23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MART 2008 CUMARTESİ ???? ? Baştarafı 1. Sayfada Medya bu görüşlere hak veriyor. Rakamsal verilerle sendikaların yanında yer alıyor. Bir adam, bir Başbakan; üstelik yönettiği ülkenin insanına daha rahat koşullarda yaşamayı sağlayacak olanaklar arayıp bulmakla görevli bir Başbakan; benim yasam iyidir diye direniyor. Kafasına uygun düşmeyen her görüşe “yalan”, herkese “yalancı” diye saldırıyor. Haklı eleştirilere Nuh diyor peygamber demiyor. ??? “Emek Platformu” dün iki saat “küçük bir grev” uyguladı. İşçi, memur eylemi RTE’yi ve Çalışma Bakanı Faruk Çelik’i etkileyecek mi? Bakan’ın bir ara yüzyılın devrimi diye adlandırdığı Sosyal Güvenlik Yasası’nda hak kaybını önleyecek düzenlemelere gidecekler mi acaba? RTE sessiz. Türkİş ile, Hak İş Başkanı ile görüşen Bakan Çelik, “Türkİş’le dört temel konuda anlaştığını” söylüyor, ama sendikalar anlaşma olmadığını açıklıyor. İki saatlik iş bırakmadan sonra hükümet ne yapabilir? Bir bakıma bu soru anlamsız. Hemen her konuda Kuran ne diyor, ayetler ne diyor diye sütunlar dolusu haberler, demeçler, açıklamaların gırla gittiği bir dönemde yaşamıyor muyuz? Örneğin “Katili affetme yetkisi maktulün varislerine aittir” sözünün doğruluğu kimi ayetlere dayanarak kanıt GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Ayetler Ne Diyor? lanmadı mı? Öyleyse? Hükümet; Sosyal Güvenlik Yasası’ndaki hak kayıpları için acaba ayetler ne diyor diye din ulemasına sormak ve alacağı yanıtlara göre durum saptaması yapmak zorunda değil mi? Hükümet ve ulema bir an önce bu görevi yerine getirse de; yasanın yarattığı kargaşadan kurtulsak! ??? Hükümet tepkilerin dozunu azaltmak için yasada hak kayıplarını büyük ölçüde saklı tutan düzeltmelere gidebilir. Tabii, bu davranış derde deva olmaktan çok, uzlaşıcı bir tavır takındığı izlenimi vermek amacındadır ve kamuoyunun gözünü boyamaya yönelik bir hareket olacaktır. Örneğin Güneydoğu planını önce New York Times gazetesinde açıklamasına tepkiler başlayınca, “bu planın daha önceki konuşmalarında yer aldığını” söylemesi gibi; yarın ben sendikalara yalancı demedim der ve yalancı suçlamasını sendikaların, kimi yazarların söyleyip yazdığını öne sürebilir. Zira kendi dışında herkes, siyaset çi, sendika, medya yalancı! Doğrucu Davut, tek adam bu! ??? Bir dediğini başka bir yerde başka türlü, hatta tersi anlamlarda söylüyor. Örneğin çoğu konuşmasında Kürt sorunu için siyasal bir plan olmadığına değinir. Fakat bir de bakarsınız; Frankfurter Allgemeine Zeitung’a, “Biz bu konuda hiçbir zaman siyasi bir açılıma kapalı olmadık” diye demeç verir. Koşul olarak “etnik milliyetçilik yapıyor” diye damgaladığı Demokratik Toplum Partisi ile görüşmesini PKK adındaki örgütü, terör örgütü diye ilan etmesine bağlar ve lâkin: Başbakan Yardımcısı Çiçek Cemil’i bu partinin önde gidenleriyle görüştürür. “Yardımcım bu adamlara görüşme koşulumu iletmek için gitti” gibi öne süreceği bir mazeret de fazla değer taşımayacaktır. Çünkü RTE’nin elinde bu konudaki kararını duyuracak pek çok resmi ve özel iletişim olanağı bulunuyor. Parmağının ucunu oynatması yeterli, istediği anda RTE ile özel bir söyleşi için koşa koşa gelecek o kadar çok ünlü yazar, çizer, TV programı yapımcısı var ki… adlarını alt alta yazsak uzuuun bir liste olur. Sosyal Güvenlik Yasası ile başlayan toplumsal tepki, bakalım nereye varacak? ? Baştarafı 1. Sayfada Sancılı bir süreç... Özellikle son birkaç ay içinde yaşananlara bakıp, o Anadolu deyimini şöyle uyarlayabiliriz: Görünen dava hukukçu istemez! Başbakan Erdoğan’ın Madrid dolaylarında 14 Ocak günü yaptığı türban çıkışının ardından 17 Ocak’ta Yalçınkaya sert bir açıklama yapmıştı. 3 sayfalık açıklama, kökten AKP’ci medya dışında şöyle yorumlanmıştı: “Başsavcı, acımam kapatma davası açarım, dedi!” Öyle oldu... Gazeteler Yalçınkaya’nın iddianame için bilgibelge biriktirdiğini bile açıkça yazdılar. AKP’liler güçlü olmanın getirdiği körlükten olsa gerek, buna pul biriktirmekten farksız bir koleksiyon çalışması umursamazlığıyla baktılar. Yaklaşık bir ay kadar önce vurguladığımız gibi, bu aşamadan sonra Türkiye’nin gündemi, siyasetle yargı arasında ilerleyecek... ??? Kulislerden, kendisini yakından tanıyanlardan aldığımız bilgiler ışığında Yalçınkaya için şu değerlendirme yapılabilir: “Kararlıdır... Son adımı görmeden ilk adımı atmaz... Yerine göre, değil yoğurdu, dondurmayı da üfleyerek yer GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Çok Sancılı Bir Süreç Başlıyor... ama, yer!” Bu aşamadan sonra söz Anayasa Mahkemesi’nin... Davanın sonucuyla ilgili bağlayıcı bir değerlendirme yapmak yanlış olur. Ancak AKP çevrelerinden gelen yorumlar, davanın içeriğinden çok biçimine ve konumuna ilişkin... Şöyle buyuruyorlar: Yüzde 47 oy almış bir parti hakkında dava açılır mı? Eğer bu mantık doğru ise Meclis önümüzdeki günlerde yeni bir çalışma yapsın ve yasaların kimler için geçerli olduğunu, kimlerin her türlü yasanın dışında hareket etme hakkına sahip olduğunu açıklasın! Yine bu mantıkla hareket ettiğimizde, halkın büyük çoğunluğunun sevdiği bir kişi suç işlemişse yargılanmaması gerekir, sonucuna da varırız! Aynı çevrelerden gelen bir başka soruyorum da şu: Parti kapatmak çözüm mü? Soruya soruyla karşılık verelim: İnat etmek çözüm mü? ??? AKP’ye yönelik davanın özü şu: Laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmak! Ders kitaplarından üniversiteye giriş kıyafetine... Yargının aldığı türban kararlarına “ulemalı” çıkışlardan dini değerlerimizi siyasetin her yerine bulaştırmaya... Belediye başkanlarının varlık nedeni olarak düşündüğü eylemlerden Meclis’ten çıkan yasalara... Önümüzdeki günlerde davanın ruhuna ilişkin bir dizi bilgibelge tartışılacak. Davadan sonra ilk açıklamayı bütün gerilimli durumlarda olduğu gibi Dengir Fırat yaptı. Genel merkezdeki uzun değerlendirmenin ardından yapılan açıklama, AKP’nin demokrasi, milli irade, güven ve istikrar ortamı gibi kavramlara sığınarak “mazlum” rolüne yeniden soyunacağını gösteriyor. AKP yerine göre ya saldırgan ya mazlum... Mazlum saldırgan... Biz bu sütunlarda her şeyden bağımsız olarak AKP’nin Türkiye’leşemediğini, ülkeyi her alanda yabancılaştırdığını vurguladık... Vurgulamaya devam edeceğiz! ankcum?cumhuriyet.com.tr ? Baştarafı 2. Sayfada Yönetim olarak kenarda kalır. Önce karşı açıklamalar yapar. Sonra tartışmaya katılır. En sonunda resmi görüşünü tartışma ortamına taşır. Bu, Amerikalıların sıkça başvurdukları bir yöntemdir. Ve Türkiye bugün bu yöntemle şekillenen bir gelişmenin içine doğru çekilmekte Yönetim Açmazındaki Türkiye!.. O. Doğu SİLÂHÇIOĞLU dir!.. Irak’ta çıkmaza saplanan, Afganistan’da sonuç alamayan, İran’la gerginlik yaşayan ABD’nin Türkiye’den yeni beklentileri ortaya çıkmıştır. Doğu Avrupa merkezli “ABD Füze Savunma Sistemi”ne Türkiye’nin dahil edilmesi de bu beklentilerin bir parçasıdır. Hükümet ise bugün, siyasal rejimin dinsel yaklaşımlarla şekillendirilmesi yolunda anayasa değişikliğiyle bağlantılı uygu lamaları kalıcı kılma çabasındadır. İktidar, “bölücü/ayrılıkçı hareket” karşısında, ardında ABD’nin yer aldığı yeni askerî ve siyasi açılımları gündeme getirme arayışındadır. Cumhuriyetin kazanımları ve Türkiye’nin ulusal çıkarları giderek yıkıma uğratılmaktadır!.. ‘ Ş İ FA 5 8 O P E R A S YO N U ’ 1. KOŞU: F: Cihanberk (2), P: Batuhanbey (6), PP: Alsu Can (1), S: Kurtbaş (5). 2. KOŞU: F: Kral ve Ben (7), P: Arsuz (12), PP: Bold Rock (3), S: Çıkınhan (5). 3. KOŞU: F: Maykoplu (8), P: New Salvador (9), PP: Maşbeyi (7), S: Dynamo (3). 4. KOŞU: F: Kayadelen (4), P: Onurum (1), PP: Serhat Fırtınası (6), S: Delalım (7). 5. KOŞU: F: Asteriks (4), P: Ürpekli (13), PP: Coşkunjoy (6), S: Acartay (1). 6. KOŞU: F: Never Touch Me (6), P: White Diamond (8), PP: Never Touch Me (5), S: Jade (3). 7. KOŞU: F: İzbatur (5), P: Şimşeğinoğlu (6), PP: Tekelioğlu (7), S: Bozdoğan (3). 8. KOŞU: F: Mummys Love (4), P: Momentum (11), PP: Poisen (12), S: Sadıkbey (5). 9. KOŞU: F: Katı Yıldızı (3), P: Haara Sedd (15), PP: Şencam (6), S: Komançi (17). 11 ilde 82 kişi gözaltına alındı SIVAS (Cumhuriyet) Sıvas Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nin 11 ilde eşzamanlı olarak başlattığı “Şifa 58” operasyonu kapsamında çoğu doktor ve hemşire 82 kişi gözaltına alındı. 11 aydır devam eden takip ve incelemeler sonunda medikal firması sahibi olan Ş. S.’nin başını çektiği çeteye yönelik dün Sıvas, İstanbul, Aydın, Kayseri, Tokat, Amasya, Malatya, Muğla, Ankara, Bolu ve Eskişehir’de eşzamanlı operasyon düzenlendi. Aralarında ilaç ve tıbbı malzeme firması çalışanlarının da yer aldığı 82 zanlının “yolsuzluk”, “nitelikli dolandırıcılık yaparak devleti dolandırmak”, “çete kurmak”, “tarihi geçmiş tıbbı malzemeleri piyasaya sürmek” gibi çeşitli iddialar ile gözaltına alındıkları ifade edildi. Yapılan incelemede, “erkek hastalara sezaryen uygulanması’’, “ölmüş kişiler adına rapor düzenlenmesi’’ gibi usulsüzlükler de bulunduğunu belirten yetkililer, İstanbul’da 1 yılda 500 adet kullanılan bir medikal malzemeden, aynı sürede Sıvas’ta 1.5 milyon adet kullanıldığının tespit edildiğine dikkati çektiler. Operasyonun 30 milyon YTL ’lik yolsuzluğu ortaya çıkardığı vurgulandı. 4 1 6 7 3 4 13 6 ALTILI GANYAN 6 5 8 5 4 3 15 6 17 9 CUMHURİYET 19 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle