29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ŞUBAT 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Baykal, ‘Anadolu’da böyle bir örtünme modeli olmadığını’ belirtti, AKP ve MHP’ye yüklendi 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ‘Türban ithal dayatma’ Demirkazık tahliye edildi ? ANKARA (AA) Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte PKK terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılanan Nil Demirkazık’ı tahliye etti. Dünkü duruşmada mahkeme heyeti başkanı Mehmet Orhan Karadeniz, mahkemeye sunulan ön raporda, Demirkazık’ta “duygu durum bozukluğunun” belirlendiğini kaydetti. Mahkeme heyeti, cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti konusunda, müşahede altında tutularak rapor verilmesi için Demirkazık’ın İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na sevk edilmesini kararlaştırdı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Deniz Baykal grup toplantısında yaptığı konuşmada “Laikliğin güvencesi biziz” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “Ciğeri kediye emanet ederim, laikliği sana emanet etmem” diye seslendi. Baykal, “Hasılatçılar, harmandan hasılat almak isteyenler var” sözleriyle de MHP’yi hedef aldı. CHP’nin dünkü grup toplantısına aralarında birkaç türbanlının da bulunduğu çok sayıda kadın katıldı. Baykal, öncelikle Almanya’daki yangınla ilgili üzüntülerini dile getirdi ve “CHP olarak bir parlamento heyetini Almanya’ya gönderip yerinde inceleme yapacağız” dedi. Baykal, iktidarın yerel seçimlere dönük “tertipler, tezgâhlar” içine girdiğini vurgularken nüfusu 2 binin altında olan 899 belediyenin kaldırılması, büyük şehirlerde ba Yağdanlıklar... Ne kadar sevimli bunlar, ne kadar akıllı, ne kadar da çok şey biliyorlar... Televizyon ekranları bunların, gazete köşelerinde bunlar... Vakıf üniversitelerinde bunlar!.. Her taşın altından çıkıyorlar!.. Yüzlerinde “liberal demokrat”, “liberal devrimci” maskesi... Bir ayakları Brüksel, öteki ayakları Washington... Ara sıra Londra, Paris ve Berlin... Hepsi birer yağdanlık!.. Aslında “AKP’ye oy” verdiler, ama sağda solda “Birinci bölgede Ufuk Uras’ı, ikinci bölgede Baskın Oran’ı destekledik” diyorlar... Kısa adları “liboş”tur. İsterseniz “Soros Çocukları” diyebilirsiniz, sakıncası yok. Özellikle CNN, NTV, Samanyolu, Kanal 7 ekranlarında boy gösterip “dolar üzerinden” program başı mıngır alırlar... Yeni Şafak, Zaman, Star, Taraf, Sabah gazetelerinde yazarlar... Hürriyet ve Milliyet’e sızanlar da vardır... Aydın ve sanatçı dünyanın her yerinde muhaliftir, bunlar ise iktidar yalakası... Para orada!.. “Sıkmabaş” için imza toplarlar, Brüksel’de, Berlin’de, Londra’da yarım saatlik konuşma için 2 bin Avro alıp beş yıldızlı otellerde konaklarlar... Daha dün Prof. Dr. Atilla Yayla’yı satan AKP’liler yağdanlıklarla, Feriye lokantasında oturup “sıkmabaşa özgürlük” konuşmaları yaptılar... AKP’nin yalakası, satılmışlığın simgesidir bunlar... Hrant Dink cinayetinin arkasındaki “tarikatçı yapılanmayı” görmezler; Fethullahçıların ABD’nin maşası olduğunu düşünmezler... Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın tutuklandığında, vankedisi gibi kuyruklarını altlarına alıp otururlar... Türkiye’nin yüz karası TCK’nin 301. maddesinin kaldırılmasını ister gibi görünseler de sıkmabaş uğruna seslerini çıkaramazlar... Çünkü, havuzları “tarikatçı medyanın” suyuyla dolar, dolarlar öyle alınır... Yazılarına çok özen gösterirler AKP’yi sözde eleştirirken: “Aman Tayyip Bey alınmasın!” ??? Onlar “Milli Görüş Bahçesi”nin çocuklarıdır yaşları 60’a merdiven dayasa bile... YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın bazı rektörlere baskı yaptığını yazmaktan korkarlar... Zaman zaman tiyatro, konser, sinema salonlarında rastlarım onlara... Nedense Genco Erkal’ın sahneye koyduğu oyunlara gitmezler... “Sıvas 93” onlar için yobazların değil, “derin devlet”in işidir... İnanırlar ve bazı safdilleri inandırırlar... Hrant Dink, Rahip Santoro, Necip Hablemitoğlu, Malatya katliamı AKP iktidarı döneminde gerçekleştiği halde “ampule” dokunmazlar... Ataol Behramoğlu’ndan Özdemir İnce’den, Ahmet Cemal’den, Genco Erkal’dan, Tarık Akan’dan Rutkay Aziz’den, Arif Sağ’dan nefret ederler... Sosyalistleri, yurtseverleri sevmezler... Onlar sahtekârların, yobazların, hokkabazların, Soros Vakfı’nın rüzgâr gülleridir... Sıvas acısını duymazlar!.. Yobazlarla, faşistlerle “sıkmabaşa özgürlük” diye tepinirler... Toplumsal belleğimizin zayıf olduğunu bilirler, Marksist kökleri olduğu için de “laf cambazlığı” yaparlar... Toplumculuğu yaşam biçimi olarak seçen Genco Erkal’ın bugüne dek bir tek oyununu öven yazı yazmadılar... Eskiden politik tiyatroyu severlerdi, bugün nefret ederler... Güneydoğu ağa, şıh, şeyh, baskısını görmezler; Güneydoğu’ya sınıfsal ve ekonomik açıdan bakmazlar... Sermayeemek çelişkisi onlara vız gelir tırıs gider... Davutpaşa’da katliamda ölen “sıkmabaşlı işçi kadınların” sigortasız, kaçak çalıştırıldığını konuşmazlar, yazmazlar. ??? Utanmak ve sıkılmak yoktur onlarda... Çıkarları peşinde koşarlar!.. Ben onlara oldum olası “liboş” deyip ikiye ayırırım: “Takkeli ve takkesiz!” Takkeli liboşları bilirim. Artık onlar iktidarda... Takkesizlere gelince!.. Rüzgâr gülü oldukları için şimdilik AKP yalakalığı yapıyorlar; daha düne dek “faşistler” diye saldırdıkları Devlet Bahçeli ve arkadaşlarına hafiften yanaşıyorlar... Ne olur ne olmaz!.. Bir bakarsınız üçdört yıl sonra erken seçim yapılır, MHP, ABD desteğinde iktidar olur!.. Yağdanlıkları ellerinde bekliyorlar... DÜZELTME: Sabah ve atv’yi alan Çalık Grubu bir açıklama gönderdi. atv’de yayımlanan “Sinekli Bakkal” dizisinin, Çalık Grubu’nun değil, TMSF yönetimindeki Merkez Grup kararıyla yayından kaldırıldığı Avukat Çiğdem İmamoğlu tarafından bildirilmiştir. Düzeltir özür dilerim. Halide Edip Adıvar’ın kadın haklarını savunan, 1920 Türkiyesi’ni anlatan “Sinekli Bakkal”ının Çalık Grubu tarafından yeniden yayına konulmasını bekliyorum. H.Ç. ? Erdoğan’ın “Laikliğin güvencesi biziz” sözlerine yanıt veren Baykal, “Ciğeri kediye emanet ederim, laikliği sana etmem” dedi. İslamiyetin örtünme konusuna yaklaşımıyla ilgili değerlendirmeler yapan Baykal, “Örtünmeyle ilgili radikal dayatma dışarıdan ithal. Anadolu’da böyle bir olay yoktur” diye konuştu. zı belediyelerin birleştirilmesi, ayrılması hazırlıklarına dikkat çekti. Baykal, “İçişleri Bakanlığı’nın gizli odasında AKP militanları, partizanları belediyeler üzerinde sorumsuzca oynamayı kendilerine hak biliyorlar” dedi. Bazı fıkıhçıların “kulakların altındaki saçların gözükebileceği” görüşünde olduğunu aktaran Baykal sözlerini şöyle sürdürdü: “Ebu Hanefi’nin namazda kadının saçının dörtte birinin görülmesinin namazı bozmayacağı değerlendirmeleri vardır. Ebu Yusuf’un yarısına kadar gözükmesinin namazı bozmayacağı değerlendirmeleri vardır. İslam fıkıhı içinde bir tek saç telinin gözükmemesi anlayışını söyleyenler olduğu gibi olayı böyle görmeyen çok önemli din Alimleri de vardır. Bir vatandaşın İslami yorumlardan en radikal olanını, tek bir telin gösterilmemesi anlayışını benimsemesini saygıyla karşılamak gerekir, ama bu ifrat yorumun bir anayasa kuralı haline getirilmesi kabul edilemez. İslamiyette tesettür var, doğru. Ama İslamiyetin özü, kurucu unsuru tesettür mü? İslamiyetin kurucu unsuru kelimei şahadet. İslamiyette büyük günahlar var, bunlar Allah’a şirk koşmak, büyü yapmak, adam öldürmek, faiz yemek, savaştan kaçmak, rüşvet , hırsızlık... Eğer siz yetimin hakkı olan bu memleketin varlıklarını Oferler’e 750 milyon dolar ucuza satıyorsanız yetim hakkını yiyorsunuz demektir. Büyük günahların arasında tesettür yok. Herkes mahşerde hesabını versin. Sana ne kardeşim? Bunu niye anayasa kuralı yapıyorsun?” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Laikliğin güvencesi biziz” sözlerine dikkat çeken Baykal, “Ciğeri kediye emanet ederim. Laikliği sana emanet etmem” dedi. ‘Bunun dozu ne olacak? Baykal, MHP’ye yönelik olarak da şu eleştirileri dile getirdi: “Bir de hasılatçılar var. Hasada katılalım anlayışında olanlar var. Bunlar kendilerini, istismar konularını bırakmayacağız, diye aldattılar. Dindar cumhurbaşkanı seçtirmediler, demesinler diye seçtik diyorlar. Aferin! Şimdi koşacağız türban yasağını kaldıracağız. Aferin! Hazır olsunlar; yakında, bu çocuklar üniversiteyi bitirdiler memur olmak istiyorlar dediklerinde, o istismarı önlemek için ne yapacaksın? Bunun dozu ne olacak, nerede duracak?” ‘Sana emanet etmem’ Laikliğin anayasaya yerleşmesinin 71. yıldönümünün kutlandığına dikkat çeken Baykal, gelinen noktada yaşananları “acı rastlantı, tarihin istihzası” olarak nitelendirdi. İslamiyetin örtünme konusuna yaklaşımıyla ilgili değerlendirmeler yapan Baykal, “Örtünmeyle ilgili radikal dayatma dışarıdan ithal. Anadolu’da böyle bir olay yoktur” dedi. Y DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı, parti genel merkezinde ziyaret etti. Basına kapalı gerçekleşen görüşme, yaklaşık yarım saat sürdü. Görüşmenin ardından CHP Genel Merkezi önünde bir açıklama yapan Sezer, Türkiye’yi kaos, kargaşa ortamından çıkarmak için başlattıkları görüşmeleri, CHP lideri Baykal’la sürdürdüklerini kaydetti. (Fotoğraf:AA) ARSAV: AKP’den göstermelik ceza ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP grup yönetiminin, perşembe günü toplanarak “Hedefimiz türban yasağını kamu kurumlarında da kaldırmak” diyen Konya Milletvekili Hüsnü Tuna ile ilgili kararını vereceği bildirildi. Tuna’nın Grup Disiplin Kurulu’na sevk edilmesi, hakkında uyarı ya da kınama cezası verilmesinin planlandığı kaydedildi. Kulislerde, AKP’nin Tuna’yı disipline sevk ederek kapatma davası için hazırlık yaptığı ileri sürülen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya, “Hüsnü Tuna’nın kişisel görüşüdür” mesajı vermeyi ve olası bir kapatma davasında disiplin sürecini delil olarak kullanmayı amaçladığı belirtildi. Bağımsız yargı tehdit altında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülen Yargıtay Yasa Tasarısı’nın Yargıtay’ı siyasi müdahalelere açık hale getireceği uyarısında bulundu. Eminağaoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, taslak çalışmalarının Yargıtay’da başladığına dikkat çekti. Bu çalışmaların bölge adliye mahkemelerinin yasa uyarınca en geç 1 Haziran 2007 tarihinde faaliyete geçirileceği düşüncesiyle yapıldığını belirten Eminağaoğlu, “Oysa bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçirilemediği gibi, ne zaman faaliyete geçirileceği de belirsizdir. Yargıtay bu süreçte kurumsal görüşünü, bölge adliye mahkemelerinin hiçbir şekilde 1 Haziran 2010 tarihinden önce faaliyete geçirilmemesi olarak beyan etmiştir. 2010 yılından önce yasama organınca üzerinde çalışılmasının ve gündeme alınmasının hiçbir hukuksal dayanak ve gerekçesi kalmayan bu tasarı da ısrar edilmesi, bölge adliye mahkemeleri fırsat bilinerek Yargıtay’ın kurumsal kimliğine müdahaleyi amaçlayan, köklü siyasal beklentilerin olduğuna işarettir” diye konuştu. Tasarının, Yargıtay’ın yüksek mahkeme kimliğini zedeleyeceğini ve anayasaya da açıkça aykırı olduğunu vurgulayan Eminağaoğlu, eleştirilerini şöyle sıraladı: ? Bölge adliye mahkemelerinin faaliyetinden sonra bile Yargıtay’daki iş yükünün uzunca bir süre değişmeyecek olmasına rağmen, bu durum tasarıda göz ardı edilerek, Yargıtay üyelik seçimleri yaklaşık beş yıl süreyle durdurularak, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) iradesine ve anayasal yetkisine müdahale edilmektedir. ? Arka planda yer alan amaç, olası bir anayasa değişikliği ile yeniden biçimlendirilecek HSYK’ye kadar, mevcut HSYK’ye seçim yaptırılmamasıdır. Yargıtay için yapılması gereken üye seçimleri engellenmeye çalışılmaktadır. ? Tasarıdan hareketle Yargıtay’daki üyelik seçimlerinin yapılmasına engel olunması, boşalan kadrolar nedeniyle Yargıtay çalışmalarında kısmi yavaşlama nedenidir. Biriken iş yükü karşısında her geçen gün zamanaşımı gibi nedenlerle davaların düştüğü, makul sürede yargılanamama gibi nedenlerin kamu vicdanını zedelediği unutulmamalıdır. Bu nedenle tasarı, Yargıtay ve HSYK üzerinde baskı unsuru gibi kullanılmamalı, yargı bağımsızlığını zedeleyen yaklaşımlardan uzak durulmalıdır. ? Yargıtay üyeliği seçimlerinin durdurulmasına yönelik tasarı maddesi ve genelde de bu tasarı, siyasi irade tarafından yargı organlarına karşı ‘İstediğim her şeyi yaparım’ düşüncesiyle baskı unsuru olarak kullanılmaktadır. DSP lideri Sezer, laikliğin demokrasinin koşulu olduğuna dikkat çekti ‘Devlete meydan okunuyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, demokratik, laik, çağdaş Cumhuriyeti korumanın öncelikle iktidar partisi milletvekillerinin görevi olduğunu belirterek, “TBMM’deki milletvekili çoğunluğuna dayanılarak devlete meydan okunmaya çalışılıyor” dedi. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, AKP ve MHP’nin üniversitelerde türbanın serbest hale getirilmesine yönelik girişimlerine karşı uyarılarda bulunmak amacıyla parti liderleriyle sürdürdüğü görüşmeler kapsamında dün CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı ziyaret etti. Baykal’ı, parti genel merkezinde ziyaret eden Sezer yaklaşık yarım saatlik görüşmenin ardından CHP Genel Merkezi önünde bir açıklama yaptı. ‘Korumak hepimizin görevi’ Baykal’la “içtenlikli bir görüşme’’ yaptıklarını kaydeden Sezer, Baykal ile aynı kaygıları paylaştıklarını anlattı. “Türban olayının gelişen şekliyle ilgili olarak toplum kesimlerinin karşı karşıya gelmesi bir kaosa, kargaşaya neden olabilir” diyen Sezer, kaygılarını TBMM Başkanı Köksal Toptan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ilettiğini anımsattı. Baykal’ın “Bundan sonuç alınamayacağını görüyordum, düşünüyordum. Keşke alına AİHM tazminata hükmetti ? STRASBURG (ANKA) Ümraniye Cezaevi’nde 2000 yılında meydana gelen olaylara karıştıkları öne sürülen dört kişinin gerektiğinden uzun bir süre gözaltında tutulduğu gerekçesiyle Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) haksız bulundu. AİHM, Ali Değerli, Erdal Yıldız, Yaşar Yağan ve Nurettin Işık’ın şikâyeti üzerine açılan davayı Türkiye aleyhinde sonuçlandırdı. AİHM, Türkiye’nin manevi tazminat olarak toplam 4 bin, mahkeme masrafları olarak da 1500 Avro ödemesine hükmetti. bilseydi” dediğini aktaran Sezer, düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’ne gideceğini söyledi. Sezer, girişimlerinin sonuçsuz kalması durumunda bir tepki ortaya koyup koymayacakları yönündeki soruya, “Tabii ki açık söylüyorum, TBMM’deki milletvekili çoğunluğuna dayanılarak devlete meydan okunmaya çalışılıyor. Devlete meydan okunulacak yer, hiçbir şekilde TBMM değildir” karşılığını verdi. Laikliğin, demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından olduğunu da belirten Sezer, “Demokratik, laik, çağdaş Cumhuriyeti korumak hepimizin görevidir, bana göre öncelikle iktidarın, iktidar milletvekillerinin görevidir” dedi. K ARDEŞLİK MESAJLARI S UÇ DUYURUSU SAVCILIKLARDA Santoro, öldürüldüğü kilisede ayinle anıldı TRABZON (Cumhuriyet) Trabzon’da iki yıl önce 16 yaşındaki O.A. tarafından öldürülen Trabzon Santa Maria Kilisesi Papazı Andrea Santoro, dün aynı kilisede düzenlenen bir ayinle anıldı. Santoro’yu anma ayinine, İtalyan Piskoposlar Konferansı Diyalog ve Ekümenik Komisyonu Başkanı, Terni Başpiskoposu Vicenzo Paglia başkanlığında bir heyet de katıldı. Andrea Santoro’nun kız kardeşi Maddelena Santoro’nun da yer aldığı heyete, Anadolu Havarisi Episkoposu ve Vekili Luigi Padovese ev sahipliği yaptı. Törene Trabzon Müftü Yardımcısı Abdurrahman Küçük de katıldı. Ayin öncesi basına açıklama yapan Luigi Padovese, Santoro’yu anımsamak ve ruhuna dua etmek için ayin düzenlediklerini söyledi. Santoro’yu yaşatmayı amaçladıklarını belirten Padovese şunları söyledi: “Burada kan dökülmesini istemezdik. Ama bu kan hepimiz için bir örnek olsun. Çünkü bu kan bir sevgi filizlenmesi olabilir. Bu filiz büyüyebilir ve herkese örnek olması için onu yaşatabiliriz.” Trabzon Müftü Vekili Küçük de, “İslam dini tıpkı diğer semavi dinlerde olduğu gibi barış ve kardeşlik dinidir. Terörü kınıyoruz. Diğer peygamberler gibi Hz. İsa aleyhisselamı da seviyoruz. Acınızı paylaşıyoruz” dedi. Daha sonra Santoro’nun öldürüldüğü yere bir demet çiçek bırakıldı ve ayine geçildi. Hrant Dink’in ailesi ihmalin izini sürüyor İstanbul Haber Servisi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürüleceğini bildikleri halde 19 Ocak 2007’deki cinayeti önlemeyen polis ve jandarma hakkında yapılan suç duyurusuna görevsizlik kararı verildi. Dink ailesi, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve emniyet görevlileri ile eski Trabzon jandarma komutanlarından Ali Öz ve 6 asker hakkında “İhmal, suç delillerini gizleme, delilleri değiştirme, görevi suiistimal, görevi ihmal” iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuş; Cerrah’ın Dink’in yaşamına yönelik tehditleri önleme konusunda yasal yükümlülüklerini yerine getirmediği, ihmalinin Dink’in ölümüyle sonuçlandığını belirtmişlerdi. Dink ailesinin avukatları tarafından yapılan suç duyurusunu inceleyen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Selim Berna Altay, emniyet görevlileri hakkındaki suçlamaların, örgütlü suçlara bakan ağır ceza mahkemesinin kapsamına girmediğini belirterek, suç duyurularına görevsizlik kararı verdi. Savcı Altay, Cerrah ve İstanbul emniyeti görevlileri hakkındaki dilekçeyi İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na, eski Trabzon jandarma komutanlarından Ali Öz ve askerler hakkındaki dilekçeyi de Trabzon Cumhuriyet Savcılığı’na gönderdi. Öte yandan O.S’nin azmettiricisi Yasin Hayal’in avukatı Fuat Turgut’un Dink ailesi avukatlarından Erdal Doğan aleyhine açtığı 5 bin YTL’lik manevi tazminat davası reddedildi. AÇIKLAMA ? 4.02.2008 tarihli Cumhuriyet gazetesinin 6. sayfasında yer alan “AKP ve MHP fireye karşı önlem alıyor” başlıklı haberde benimle ilgili yazılanlar gerçek dışıdır. “MHP’den Mithat Melen, geçen hafta anayasa oylamalarına katılmayacağını açıklamıştı” cümlesinin hiçbir doğruluk payı yoktur. Kaldı ki ben geçtiğimiz hafta partim ve TBMM tarafından görevlendirilmiş olarak yurtdışındaydım. Kamuoyunun bilgisine sunarım. Prof. Dr. Mithat Melen, MHP İstanbul Milletvekili. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 İÜ: Kıyafete bakmayız ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak’ın, “öğrencilerin giyim ve kuşamlarına bakarak veya herhangi başka bir nedenden dolayı hak ettikleri notun verilmemesi gibi bir düşünceye sahip olmadığı” bildirildi. İstanbul Üniversitesi’nden yapılan açıklamada, “Parlak’ın bir televizyon kanalında da konuyla ilgili açıklamalarda bulunduğu belirtilerek, yazılı ve görsel medyada Mesut Parlak’ın sözlerinin kamuoyuna yanlış aksettirildiği savunuldu. Açıklamada, “Rektör Prof. Dr. Parlak, öğrencilerimizin giyim ve kuşamlarına bakarak veya herhangi başka bir nedenden dolayı hak ettikleri notun verilmemesi gibi bir düşünceye sahip değildir ve olmamıştır, olması da söz konusu değildir” denildi. CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle