29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 ŞUBAT 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Gümrük müfettişleri, Gümrük Müsteşarı’nın Teftiş Kurulu’nu kapatma girişimine tepki gösterdi 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ‘Y olsuzluk özendiriliyor’ İLHAN TAŞCI İhanetin Sınırı... Ben de, Zihni Çetiner gibi düşünür ve sorardım: “İhanetin sınırı nereye kadardır?” Aslında ihanetin sınırı yoktur... Yakın tarihimize, ulusal kurtuluş savaşımıza baktığımızda bunu çok iyi görebiliriz... Bugün Genco Erkal’ın yazıp yönettiği “Sivas ‘93”e değinmek istiyorum... 15 yıl öncesine giderek, Madımak yangınını, gözü dönmüş yobazların laik demokratik Cumhuriyetle hesaplaşmalarını anlatacaktım... Sabah gazeteye geldim... Tarihe tanıklık eden Genco Erkal’ın “Sivas ‘93”üyle ilgili çıkan yazılara göz attım. Müziğini Fazıl Say’ın yaptığı “Sivas ‘93”ü düşündüm, Cumhuriyet gazetesinin arşivine gittim, 15 yıl önceki kendi yazılarıma baktım. Genco Erkal, Meral Çetinkaya, Yiğit Tuncay, Nilgün Karababa, Murat Tüzün, Çağatay Mıdıkhan, Salih Şirvan Akan yakın tarihimizi belgesel oyun “Sivas ‘93”le anımsatıyorlar unutkan bir topluma... O sırada telefonum çaldı. 68 kuşağının önde gelen adlarından Zihni Çetiner, ‘’Sana bir yazı gönderdim, mutlaka oku’’ diyordu. Gazeteye gelince Zihni Çetiner’in bana gönderdiği “İhanetin Sınırı” yazısını okudum... Çetiner, hazırlanan “sıkmabaş”la ilgili yasaya destek veren kimi üniversite öğretim üyelerini, “Ben onların bazılarını çok iyi tanırım. Geçmişteki sol günahlarından (!) arındıklarını düşünerek Turgut Özal’dan bugüne sağ iktidarlara destek vermişlerdi” deyip ekliyordu: “Düne ihanet edenler, yarın da bugün hizmet ettiklerine ihanet edeceklerdir.” ??? Bizim eski solcu, bugünün AKP’lisi “Soros Çocukları”, İkinci Cumhuriyetçiler, Zihni Çetiner’i öğrenci eylemlerinden, Filistin kamplarından çok iyi tanırlar... 78 kuşağı Zihni’yi pek tanımaz!.. Aziz Nesin’in matematikçi oğlu Ali Nesin belki adını hiç duymamıştır ama.. ağabeyine demokrasi, insan hakları dersi veren kardeşi Ahmet Nesin tanır... Zihni Çetiner “İhanetin Sınırı”nda bazı gerçekleri gözler önüne seriyor... Diyor ki: “Sözünü ettiğim kişiler geçmişte yazdıklarına bir göz atsınlar. O yazılar ki tarihin akışına, ilerlemeye, çağdaşlığa uygundur. Bugün yazdıkları ise ne özgürlük ne de insan haklarını içermektedir. Yoksul ama okuma olanağı bulamayan gençler, emperyalizmle işbirliği yapan tarikatların yurt ve ışık evlerinde afyon yuttururcasına eğitilerek çığ gibi büyütülüp, gericilik saflarına, laik demokratik Cumhuriyet ve devrim karşıtları olarak çıkarılmışlardır.’’ Zihni Çetiner bir Türkiye fotoğrafı çekiyor. Soros Çocukları’nın, Amerikan mızıkacılarının, yobaz ve hokkabazların kimilerini tek tek sayıp devam ediyor: “... Düne dek dinsel inançları nedeniyle başlarını örtenlere bu toplumda hiç kimse ve hiçbir yasal engel olmamıştır. 1968’den sonra sıkmabaşı, topluma İslamın gereği olarak sunan Şule Yüksel Şenler’dir. Din siyasete böylece alet edilmiştir. Sonuç ortada. Şimdi dönekler liberal ve devrimci söylemlerle toplumu yanıltıyorlar. Dini siyasette araç olarak kullananlarla işbirliği yapıyorlar. İçlerinden birisi Ali Nesin’dir. Babası Aziz Nesin’in Sıvas’ta yakılmak istenmesi demokratlığın bir göstergesi olabilir mi? Taksim’de bıçaklanarak öldürülmek, Sıvas’ta topluca yakılmak, Maraş ve Çorum’da topluca katledilmek, özgürlük ve demokrasi isteğinin birer örneği midir? Dünün hainleri bugünün özgürlük savaşçıları olmaya çalışıyorlar. Onları TV’lerde gördükçe, cezaevlerinde yaşamı kararanların, idam sehpalarında cellatların yüzüne tükürerek özgürlüğü savunan Deniz’lerin, Yusuf’ların, Hüseyin’lerin anıları içimizi daha da kanatmaktadır...” ??? Prof. Dr. Ali Nesin, “Sivas ‘93”ü izle... İzle ki, yobazların “Şeytan Aziz”, “Sivas Aziz’e mezar olacak”, “Asker dinsize siper olamaz” sloganını kulaklarınla duy!.. Prof. Dr. Ali Nesin’in öğrenmesi için: Türkiye laik demokratik bir hukuk devletidir. Demokrasiler yasaklarla değil, yasalarla korunur. Sıkmabaş konusunda “yasak” yoktur. Yargı kararı vardır. Yargı kararları “yasak” kapsamına değil, “yasa” kapsamına girer. Bunu bir bilim insanının bilmemesi en büyük ayıptır. ‘Mumcu bizim pirimizdi’ ? HAMBURG (AA) Gazeteci yazar Uğur Mumcu, öldürülüşünün 15. yılında Almanya’nın Hamburg kentinde düzenlenen bir toplantıda, yaklaşık 1 yıl önce öldürülen Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink ile birlikte anıldı. Hamburg Sosyal Demokrat Halkçı Derneği ve Hamburg Alevi Kültür Merkezi tarafından düzenlenen anma toplantısına konuşmacı olarak katılan Dr. Etem Ete, Mumcu ve Dink ile bizzat tanıştığını belirterek, “Türkiye’de tüm önemli cinayetler ocak aylarında gerçekleştirildi. Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı ve Hrant Dink gibi. Mumcu, bizim pirimizdi, öldürüldüğünde annem ve babamın ölümüne üzülmediğim kadar üzüldüm’’ dedi. ANKARA Gümrük Müsteşarı Emin Zararsız’ın teşkilat yasasındaki değişiklikle Gümrük Teftiş Kurulu’nu kapatma girişimine, Türkiye genelindeki 103 gümrük müfettişi yayımladıkları sert bir bildiriyle karşı çıktılar. Bildiride, şu uyarı ve değerlendirmeler öne çıktı: Gümrük Teftiş Kurulu, diğer birçok denetim biriminden farklı olarak yalnızca bir idari denetim birimi değil, aynı zamanda adli soruşturma birimi olma özelliği de taşımaktadır. Kurulun, bulunduğu hiyerarşik konumdan alt seviyelere indirilerek diğer birimlerle birleştirilmesi, kaçakçılıkla mücadele etme noktasıyla temelden çelişmektedir. ? Gümrük Müsteşarı Emin Zararsız’ın yasa değişikliğiyle Teftiş Kurulu’nu kapatma girişimine karşı çıkan 103 müfettiş tarafından yayımlanan bildiride, kurulun özerklik ve bağımsızlıktan yoksun bırakılmasının “yolsuzlukla mücadeleyi imkânsız hale getireceği, yolsuzluğu özendireceği ve mücadelede devleti zafiyete uğratacağı” uyarısı yapıldı. Denetimin bağımsızlığı tamamen ortadan kaldırılmakta, denetim ve denetim elemanları her türden baskı ve etkiye açık hale getirilmektedir. Bu durum örgütlü suçlarla mücadeleyi sonlandırıp yolsuzlukların ortaya çıkarılmasını imkânsız hale getirecektir. Taslağın, kaçakçılıkla mücadeleyi imkânsız hale getirip sona erdireceği ve yolsuzlukları özendireceği açıktır. Hatta bu durum gerek hükümet programı gerekse hükümetin acil eylem planı ile çelişir bir uygulamadır. Kamuoyunca da bilinen çok sayıda kaçakçılık olayının ilgili adli mercilere intikal ettirilmesinde kurulun başarılı olmasının arkasında yatan temel etmen, yapmış olduğu çalışmalarda hukuka bağlı, tarafsız ve objektif olmasının ötesinde bağımsız ve özerk yapıda olmasıdır. Mevcut taslakta, GTK’nin öngörülmemesi ve fonksiyonlarının özerklikten ve bağımsızlıktan uzak genel müdürlük düzeyinde idari vesayet altında bırakılması, gümrüğe ilişkin yolsuzluk ve usulsüzlükleri açık bir biçimde özendireceği, yolsuzlukla mücadelede devleti zafiyete uğratacağı, sonuç olarak Hazine menfaatine ve kamu yararına uygun düşmeyeceği aşikârdır. Teftiş Kurulu, Denetim ve Rehberlik Genel Müdürlüğü adı altında sınırlandırılacak, yetkisizleştirilecek ve bağımsızlığı ortadan kaldırılacak bir birim değildir. Taslak Türk idari yapısına ve hukuka açıkça aykırı bir şekilde GTK lağvedilerek müfettişlerin hak, görev, unvan ve yetkilerini ortadan kaldırmaktadır. AB dahil tüm dünya ülkelerinde GTK benzeri çok geniş yetkilerle donatılmış özerk de netim birimleri varken, 150 yıllık tarihi birikime sahip donanımlı ve yetkin müfettişlerden oluşan GTK’nin bu şekilde lağvedilme sebebi anlaşılmamaktadır. Mevcut teşkilat yasasındaki GTK dışındaki tüm birimlerin yetki ve görevlerinin aynen alınmasına karşın sadece isimlerinin değiştirilerek yeni kadrolar açma yoluna gidildiği yalnızca teftiş kurulunun lağvedilmesi, yetki ve sorumluluklarının elinden alınmasının gerekçeleri anlaşılamamıştır. Taslakta, Gümrük Müsteşarlığı’nın merkez ve taşra teşkilatındaki bütün önemli veya stratejik kadrolarda görev yapanların görevlerine son verilmesi, içtihat haline gelmiş olan yargı kararlarına aykırılık oluşturmaktadır. D İYALOGLA FİRMA SEÇİMİ Yemek zammına protesto ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi, Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi hastanelerinde görevli bir grup sağlık çalışanı, yemek ücretlerine yapılan zammı protesto ederek, peynir, domates yedi. AÜ Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi önünde, “Bu zammı yemeyeceğiz’’, “Ekmek yoksa iş de yok’’ yazılı pankartlarla toplanan grup, ‘’parasız yemek istiyoruz’’ sloganları attı. SES Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Kara, yaptığı basın açıklamasında, AÜ Tıp Fakültesi hastanelerinde eksik personelle sağlık hizmeti verdiklerini, ücretlerini alamadıklarını ve personel arasındaki ayrımın iş barışını bozduğunu belirtti. Yandaşlara ihale vermek kolaylaşıyor MURAT KIŞLALI Fethiye’de içki yasağı ? FETHİYE (Cumhuriyet) Fethiye Belediye Meclisi’nce komisyona gönderilen “içkili yerlerle ilgili düzenleme”nin uygulamaya girmesiyle Paspatur ve Çalış bölgeleri dışındaki işletmelere içki ruhsatı verilmeyeceği bildirildi. MHP’li Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı, “İnanıyorum ki Fethiye’deki bütün işletmeler ve halkımız kararın doğru olduğu noktasında buluşuruz. Özellikle Barış Manço Bulvarı’ndaki bar ve pavyonların kapatılması ile ilgili çok sayıda dilekçe aldık. Bu olaya duyarsız kalamayız” diye konuştu. ANKARA AKP’nin uzun zamandır üzerinde çalıştığı KamuÖzel İşbirliği Taslağı’na göre, kamu idareleri bundan böyle yapacakları tüm yatırım ve hizmetler için çağırdıkları üç özel sektör firması arasından birini “diyalogla” seçebilecekler. Seçim idarenin isteğine göre belirleyeceği çok sayıda kriter arasından yapılacağı için şartlar belirsiz olacak. Fiyat, süre gibi önemli konular ise daha sonra yapılacak sözleşmelerle belirlenebilecek. Hükümetin uzun süredir üzerinde çalıştığı “Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Kamu Kesimi ile Özel Sektör İşbirliği Modelleri Çerçevesinde Gerçekleştirilmesine İlişkin Kanun Tasarısı” taslağının “İhale Usulleri ve Kullanım Esasları” başlıklı 10. maddesinde, kullanılabilecek ihale yöntemleri arasında “Rekabetçi Diyalog Usulü” de sayıldı. Bu bölümde Rekabetçi Diyalog Usulü’nün tanımı “İdarelerin davet edilen istekliler ile diyalog kurduğu ihale usulüdür. Diyalog davet edilen isteklilerin teklifleri ve idarelerin görüşleri üzerinden yapılır. Aday sayısı üçün altına indirilemez” şek linde yapıldı. Taslağın “İhale Stratejisi” başlıklı 8. maddesinde ise en avantajlı teklifin belirlenmesinde “Garantilerin çeşidi, miktarı ve süresi, işletme süresi, maliyet, finansman şartları, tarife, kira bedeli, ücret ve gölge ücret koşulları başta olmak üzere idarece uygun görülecek diğer kriterler”in esas alınabileceği ifade edilerek, ihalede seçim kriterinin olabildiğince serbest bırakıldığı dikkati çekti. Yine taslağın “Tarife, Ücret ve Gölge Ücret” başlıklı 18. maddesinde, özel sektör kamu ortaklığına verilmesi durumunda “sağlanacak mal ve/veya hizmetlerin karşılığı olarak ödenecek tarife, ücret ve gölge ücretler uygulama sözleşmesinde belirlenir” denildi. Böylece, ihalenin koşulları arasında yer alması gereken fiyat ile ilgili verilerin ihale sürecinden sonra idare ile özel firma arasında belirleneceği hüküm altına alındı. Taslağın, “Risk Paylaşımı ve Garantiler” başlıklı 19. maddesinde de idare ile ihaleyi kazanan şirket arasındaki riskin nasıl paylaşılacağının da söz konusu uygulama sözleşmesinde belirleneceği hüküm altında alındı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Çankaya Sofrası”nın ikincisinde edebiyatçılar Doğan Hızlan, Adalet Ağaoğlu, Selim İleri, Hilmi Yavuz, Elif Şafak ve Rasim Özdenören’i ağırladı. (Fotoğraf: AA) ‘Temel hak ve özgürlüklerin referandum konusu yapılması yanlış’ Gül’den U dönüşü ANKARA (Cumhuriyet Büro madde oldu. Yazarlar söz konusu yorum” dediğini aktardı. Gül, dasu) Cumhurbaşkanı Abdullah maddenin kaldırılması gerektiği ha önce memleketi Kayseri’de yapGül, üniversitelerde türbanın ser ni ifade ederken, Gül de bu konu tığı bir açıklamada türban konubest bırakılmasına dair referan da yazarlara güvence verdi. Gül, sunda “Yeni anayasa yazılması tartışılırken bunu geniş anlamdum yapılabileceğine ilişkin açık “Nasıl olsa kalkar” dedi. Türkiye’de başta türban olmak da referandumla, halkın önüne lamasından, “Temel hak ve özgürlüklerin referandum konusu ya üzere siyasetin her alanı baltaladı götürebileceğimi söylemiştim. Ancak, bu konuda hepılmasını doğru bulmuyonüz karar vermedim. rum” diyerek çark etti. Böyle konularda halka Cumhurbaşkanı Abdulaha önce türban konusunda yaptığı gidilmesi gerekir diye lah Gül, “Çankaya Sofradüşünüyorum” diye kosı”nın ikincisinde edebibir açıklamada “Böyle konularda halka nuşmuştu. yatçıları ağırladı. Balık ve gidilmesi gerekir diye düşünüyorum” puf böreğinin yer aldığı yediyen Cumhurbaşkanı, dün ise bunu ‘Mutabık kaldık’ mek mönüsünde Adalet doğru bulmadığını söyledi. Ağaoğlu beyaz, Doğan Yazar Rasim ÖzdenöHızlan da kırmızı şarap ren de yaptığı açıklamatercih etti. Diğer konuklar içki kul ğını dile getiren edebiyatçılar, Türk da “ 301. maddenin kaldırılmaentelektüel dünyasının da sorun sı konusunda herkes mutabık lanmadı. Yemekte AB üyeliği sürecinde larının olduğunu vurguladılar. Hil kaldı. Katılımcıların mutabık yaşanan gelişmeler ve dünyadaki mi Yavuz, yaptığı açıklamada, kaldığı diğer bir konu ise üniverTürkiye imajı masaya yatırıldı. Ye Gül’ün, türbanla ilgili anayasa de sitelerde başörtüsü özgürlüğü meğin en önemli gündem madde ğişikliği hakkında, “Temel hak oldu. Başörtüsüyle ilgili problelerinden biri de katılımcılardan ve özgürlüklerin referandum ko min suni bir problem olarak orElif Şafak’ın da yargılandığı 301. nusu yapılmasını doğru bulmu taya çıktığı söylendi” dedi. D ENERJİ YOLSUZLUĞU İDDİANAMESİ TAMAM CHP KİTLESEL GÖSTERİYLE KUTLAYACAK hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 ‘Mavi Hat’ta 71 kişi için hapis istemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BOTAŞ’taki yolsuzluk iddiaları üzerine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde başlatılan “Mavi Hat” operasyonu kapsamında, aralarında işadamları İbrahim Selçuk, Nihat Özdemir, Enerji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Bekir Aksoy, BOTAŞ Genel Müdür yardımcıları Rıza Çiftçi, Şakir Arıkan, BOTAŞ boru hatları ile Petrol Taşıma AŞ’de Daire Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Ömer Korkmaz, eski BOTAŞ Genel Müdürü Gökhan Osman Bildacı’nın da bulunduğu 71 kişi hakkında dava açıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanıkların Türk Ceza Yasası’nın (TCY) 220. maddesinde tanımlandığı şekliyle örgüt kurdukları ve örgüt kapsamında kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan ihalelerde diğer kişilerle birlikte “ihaleye fesat karıştırma”, “rüşvet anlaşması yapıp rüşvet alma” ve “suç gelirlerini aklama” suçlarını işlediklerinin tespit edildiği kaydedildi. Sanıkların defalarca yolsuzluk yaptıklarının kaydedildiği iddianamede, söz konusu kişilerin, her suç için ayrı ayrı olmak üzere TCY’nin 235/13. maddesinde yer verilen “ihaleye fesat karıştırma suçundan” cezalandırılmaları istendi. Bu suçun işlenmesi halinde 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Laikliğin anayasaya girişinin yıldönümü İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul İl Örgütü 32 ilçe başkanının da katılımıyla,bugün Taksim Meydanı’nda bir araya gelerek laiklik ilkesinin anayasaya girişinin 71. yıldönümünü kitlesel bir gösteriyle kutlayacak. CHP’nin 32 ilçe başkanının da katılacağı eylem, bugün saat 12.00’de Taksim Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı önünde gerçekleştirilecek. Eyleme, İstanbul örgütünün çok geniş katılımının olacağını belirten CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, Türkiye’nin çok sancılı bir sürece doğru bilinçli olarak sürüklendiğinin altını çizdi. Etkinliğe, CHP yönetici ve üyelerinin yanı sıra, Cumhuriyetin temel ilkelerine, Atatürk devrimlerine sahip çıkan, çok sayıda yurttaşımızın da katılacağını belirten Tekin, “Laiklik ilkesi, Türk anayasalarına ilk kez 1937 yılında girdi. 1924 Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun ‘Türkiye devletinin resmi dili Türkçedir; başkenti Ankara şehridir’ şeklindeki ikinci maddesi 5 Şubat 1937 tarihinde ‘Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve İnkılapçıdır. Resmi dili Türkçedir. Başkenti Ankara şehridir’ diye değiştirildi. Laiklik ilkesi, devletin değiştirilemez nitelikleri arasındaki yerini sonsuza dek korumalı. Bu mücadele içinde olan CHP’ye destek vermek isteyen tüm yurttaşlarımızı Taksim Meydanı’nda görmek istiyoruz” diye konuştu. ‘CHP’ye Adanan Bir Ömür’ ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Turizm ve Otelcilik Eğitimi Bölümü Başkanı Şaban Ali Yaşaroğlu, 1951 yılında üyesi olduğu CHP çatısı altında üstlendiği görevler ve edindiği deneyimlerden süzülen anıları ile günümüz CHP’sine yönelik önerilerini “CHP’ye Adanan Bir Ömür: Geleceğe Bakış” adlı kitabında topladı. CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle