25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2008 SALI 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Semaver Kumpanya, adını aldığı öykülerden oyun yaptı AYNA ADNAN BİNYAZAR Sait Faik’le sahnede buluşmanın zorluğu emaver ve Kumpanya’yı geçtiğimiz kasım ayının ortalarında Ankara’da izledim. 12. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali’nin izlence düzeni içinde yalnızca bir kez sunulan oyun, o geceki mekânı olan Büyük Tiyatro sahnesine yerleştirilirken ne ölçüde prova yapılabilmişti? Doğrusu, Büyük Tiyatro sahnesi ‘Semaver ve Kumpanya’ oyununa biraz bol gelmişti. Semaver Kumpanya’nın kurucusu Işıl Kasapoğlu, bu adı taşıyan bir tiyatro topluluğunu, henüz öğrenci olduğu 1970’li yıllarda düşlediğini belirtiyor. ‘Semaver ve Kumpanya’ yapımı, adını Sait Faik’in iki öyküsünden alan topluluğun 5. yaşını kutlamak için kotarılmış. ‘Bilineni yineleme’ doğrultusunda yıllardır yerinde saymakta olan tiyatromuza ‘yenileyici’ seçenekler sunmayı amaçlayan Semaver Kumpanya’nın bu çalışması, ‘Semaver’ ve ‘Kumpan Şartlandırılmış Kafalar İktidara geldiği günden beri, “türban” konusunu gündemde tutan Başbakan, “Biz Batı’nın ilmini, sanatını almadık. Maalesef değerlerimize ters düşen ahlaksızlıklarını aldık” diyebiliyor. Başbakan’ın “değer” dediği nedir? Dinin bağlayıcı kurallarına uymak... Töresel alışkanlıklar... Kadınları türbana büründürmenin anayasal güvenceye alınmak istendiği şu günlerde Başbakan’ın burada vurguladığı “ahlaksızlık” kavramı, kadının başının açıklığını, çağdaş giyim kuşamını, özgürce davranmasını çağrıştırıyor... Atatürk Batı’nın bilimini, sanatını aldı... Ulusuna tarihini bilmelisin dedi, Türk Tarih Kurumu’nu kurdu. Diline bağımsızlık kazandırmalısın dedi, Türk Dil Kurumu’nu kurdu. Bu halk çalışkandır, zekidir, güzel sanatlarda yeteneklidir dedi, Halkevlerini kurdu. Şimdi, Atatürk’ün yalnızca yaptıkları değil, laiklik devrimi de ortadan kaldırılmak isteniyor... ??? Böyle bir amaç güdülmüyorsa, inancın bilimsel temellerini araştırıp, onun çağımızla bağlantısını (ya da bağlantısızlığını) kurmak varken, kadınları türbana, kara çarşafa, yeldirmelere büründürmek nasıl açıklanabilir; üstelik bunu yapan erkekler tüketim ekonomisinin tuzağı olan markalarla kendilerini donatırken?.. Kadın, sanatsal yaratının kaynağıdır. Onun başardığını erkeğin başaramadığı şundan bellidir ki, doğada kadınerkek sayısının dengesinde bir sapma olmuyor... Kadını belli kalıplara sokmak, onun yaratıcı gücünü körleştirmektir. Buna karşın, tesettüre girerek, kadına en büyük düşmanlık kadının kendisinden geliyor. ??? İnanç her bireyin kişisel hakkıdır; çağın gereklerine uymamak ise, insanın kendisine yapabileceği en büyük haksızlıktır. Varoluş, her an bir yeniliğin ardına düşmeyi gerektirdiğinden, bu, insanın doğasına da aykırıdır. Çağdan çağa değişen barınmagiyim kuşamresimyontusüsleme vb. yaratım biçimleri, hiçbir şeyin yerinde kalmadığının göstergesidir. İnsan, bir kişilik mimarıdır; her gördüğüyle, her okuduğuyla kendisini yeniden yaratır. Kendini bilgiyle donatmayan, emeğiyle kişiliğine bir şeyler katmayan kişi aydın sayılmaz. ??? Başbakan’ın sözünü ettiği Batı aydınlanmasının temelinde düşünselbilimselsanatsal üretim yatar. Belli kalıplarla şartlandırılmış kafalar, aydınlanma bilinciyle yaratımını özgür kılmış sanatçıların felsefebilimdüşünceyazınresimyontu.. alanlarında ürettikleri eserlerin ne değerde olduğunu bilemez. O kafalardan birinin, bu yolda yaratılmış bir yapıta bakıp, “Böyle sanatın içine tükürürüm!” dediği, henüz belleklerden silinmemiştir. Batılı anlayışta böyle davrananlar ahlaklı sayılmıyor. ??? Türkiye, bilimden, sanattan söz eden bir başbakanın rektörlere “Sen kimsin!” diye sorduğu çelişkili günler yaşıyor. Anayasa hukuku profesörü olan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı bir kişi de, bağlı olduğu partinin liderini yalnız bırakmak istememiş olmalı ki, türban serbestliğine tepki gösteren İstanbul Üniversitesi Rektörü’ne, bir bilim adamının üslubuna yakışmayan sokak ağzıyla, “Hemen amuda kalkmayın!” diyebilmiştir... Ahlaklı olmak böyle bir dil kullanmak mıdır?.. Ne yazık ki, Atatürk aydınlanmasından yoksun şartlanmış kafalar bu tür çıkışları kahramanlık bile saymaktadırlar. binyazar@gmail.com ‘S ya’ başlıklarını taşıyan Sait Faik öykülerinin sahneye uyarlanış biçiminin anlaşılabilmesi için bir kez daha okunmasını gerektiriyordu. Araya başka oyunlar girdi. İyi de oldu böylesi. (Sahne olayı belleğinizde tazeyken zamanın süzgecinden geçmemişken yaptığınız değerlendirmelerde, yapımın çeşitli boyutlarını eşit düzeyde önemseme yanılgısına düşme olasılığı vardır.) Oyunun, o günden bu yana geçen zaman içinde izlemiş olduğum başka oyunların belleğimden silemediği özelliğini yapımı güzele boyayan temel öğeyi saptamış oldum: Sait Faik’in iki öyküsünü buluşturan ana metinde yer alan sahne lerde 1940’lı yılların ‘gerçek’leri, siyahbeyaz fotoğraflardaki ‘solmuş’ görüntüleri anımsatan bir görsellikle aktarılırken, ‘oyun içinde oyun’ bölümlerinde kullanılan (Çehov, Moliére, Taner, Şensoy ve başka yazarların ürettiği) ‘tüm zamanlara mal olmuş’ sahne yapıtlarının ‘tiyatroya özgü’ bir renkliliğe büründürülmesi; böylece tiyatroculuğun gerçekleriyle sahnedeki kurmaca dünya arasındaki ‘çelişkili ilişki’nin vurgulanması... Işık tasarımcısı Cem Yılmazer ile giysi tasarımcısı Funda Çebi’nin oluşturduğu gösterge dizgeleriyle anlamlı kılınmış bir görsellik... Yapımı kotaran öteki ekip elemanlarına da di yecek yok zaten. Müzik Gevende’nin, sahne tasarımı Cem YılmazerNehir Çinkaya’nın, sahne düzeni Işıl Kasapoğlu’nun, uyarlama Yavuz Pekman’ın, sahne yorumları ise topluluğun her derde deva sanatçıları Asil Büyüközçelik, Aylin Çalap, Burcu Doğan, Sarp Aydınoğlu, Nadir Sarıbacak, Nilüfer Alptekin, Serkan Keskin,Sibel Altan ve Tansu Biçer’in. Yine de sormadan edemiyorum. Helva güzel olsun diye bunca değerli malzeme bir araya getirilmişken, neden böylesine anlamsızca uzayıp gitti oyun? Tek açıklama, oyunun farklı mekân koşulları nedeniyle ‘sarktığı’ bir geceye denk gelmem olmamalı... Öncelikle Sait Faik öykülerinin sahneye çıkarılmasındaki zorluk söz konusu. Kaldı ki ‘Semaver ve Kumpanya’ yalnızca Sait Faik öykülerini sahneye taşıma amacıyla da kotarılmamış. Yeterince zor olan uyarlama işlemine, topluluğa adını veren iki öykünün birleştirilmesiyle ‘hoşluk’ yaratma isteği de eklenmiş; dahası, araya ünlü oyunlardan sahneler yerleştirilerek hem Sait Faik’e saygı borcu ödeyen, hem de Semaver Kumpanya topluluğunun coşkulu ve özverili olduğuna yürekten inandığım tiyatroculuk serüvenini sarıp sarmalayan bir tiyatro olayının yaratılması amaçlanmış. Amaçların hepsi doğru ve güzel. Gelgelelim, ‘çok amaçlılık’ adına, tiyatronun vazgeçilmez koşulu olan ‘doğru odaklanma’ ilkesinden geri adım atılmış. Sait Faik iki satıra koca bir dünyayı sığdırabilmiş ustalardandır. 1936’da yazdığı ‘Semaver’ öyküsünün temel izleği, işçi Ali’nin, ana evindeki ‘semaver’ ile simgelenen ‘sabahın saadeti’nden, annesi öldükten sonra sokaktaki ‘salep’li sabahlara geçişinde oluşur: ‘Yün eldivenlerin içinde saklı kıymettar elleri salep fincanını kucaklayan, burunları nezleli, kafaları grevli, ıstıraplı pirinç bir semaver gibi tüten sarışın ameleler, mektep hocaları, celepler, kasaplar ve bazen fakir mektep talebeleri kocaman fabrika duvarına sırtlarını verirler, üstüne rüyalarının mabadi serpilmiş salepten yudum yudum içerlerdi.’ Semaver Kumpanya uyarlamasında, genç bir işçinin özel ve toplumsal duyarlığını, bireysel ve çevresel özellikleriyle birkaç sayfaya sığdırabilen ustanın metni, o upuzun ‘Kumpanya’ öyküsünün içine anlamı da değiştirilerek yerleştirilmiş. ‘Semaver’ böylece ‘Kumpanya’ya ‘zorlama yoluyla’ katılmış. Oyunun başlığında amaçlanan ‘şıklık’ ve ‘espri’ gerçekleşmiş, bu doğru. Ama bedeli, oyunun hantallaşması olmuş... ‘Kumpanya’ öyküsü, 1940’lı yılların parasız tiyatrocularının, ‘sahne aşkı’ adına İstanbul’da ve turnede yaşadıklarını dillendirirken Türkiye’nin o dönemdeki kent ve kasaba yaşamına da ışık tutar. Ancak, özellikle Saffet, Halit ve Sitare karakterleri üstünde yoğunlaşan metnin sahne uyarlamasında başka karakterlerin de vurgulanması, buna karşılık, ana karakterlerin özelliklerini belirginleştiren sahnelerin de atılması ya da kısa kesilmesi gerekmektedir. Sait Faik’in öykücülükteki dil ustalığıyla yarışmada zaten yaya kalan tiyatro dili bu durumda ‘karakter yaratma’ işleminde de zorlanmakta, kimin nasıl bir karakter olduğu konusunda seyirciyi de bocalatmaktadır. Geriye öykünün ‘turne’ bölümü içine serpiştirilmiş, seyirciye keyifli anlar geçirten ‘oyun içinde oyun’ bölümleri kalmıştır. Ne yazık ki bu bölümler sahneye oyunun çok geç bir aşamasında, neredeyse üst üste yığılmış olarak gelmektedir. ‘Semaver ve Kumpanya’ emeğin sevgiyle yoğrulduğu bir ürün. Ama biraz aceleye gelmiş, üstünde yeterince düşünülmemiş bir çalışma. Tiyatro sanatında bir taşla birkaç kuş birden vurmanın neredeyse olanaksız olduğunu bir kez daha anımsatan... HELVANIN NESİ EKSİK? KONSER AKM’DE Domenico Nordio İstanbul’da Kültür Servisi Ödülleriyle İtalya’nın gururu olan keman sanatçısı Domenico Nordio İstanbul’da cuma ve cumartesi günü konser verecek. İstanbul Devlet Senfoni OrkestrasıDenizBank Konserleri kapsamında AKM’de sanatseverlerle buluşacak sanatçı, müzik kariyerine on altı yaşında Uluslararası “Viotti” keman yarışmasını kazanarak başladı. Nordio, 1988’de de İtalya’nın Eurovision ödülüne layık görüldü. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın şef Antonio Pirolli yönetiminde Max Bruch’un İskoç Fantezisi adlı eserini seslendirecek. Cuma saat 19.30’da, cumartesi saat 11.00’de düzenlenecek konser programında; Felix Mendelssohn Bartoldy: Fingal Mağarası Uvertürü, Max Brunch: İskoç Fantezisi, Franz Schubert: 8. Senfoni “Bitmemiş” yer alıyor. (0212 243 10 68) S emaver Kumpanya’nın 5. yaşını kutlamak için geçen yıl sahneye çıkartılan ‘Semaver ve Kumpanya’ oyunu sürüyor. 16 Şubat’ta Çevre Tiyatrosu’nda, 23 Şubat’ta da Tiyatro Duru’da izleyebilirsiniz. ETKİNLİK 2530 AĞUSTOS TARİHLERİ ARASINDA YAPILACAK V. Leyla Gencer Şan Yarışması’na başvurular başladı Kültür Servisi 20. yüzyılın en büyük divalarından Leyla Gencer’in önderliğinde iki yılda bir düzenlenen Leyla Gencer Şan Yarışması, İstanbul Kültür Sanat Vakfı ile La Scala Tiyatrosu Sahne ve Gösteri Sanatları Akademisi Vakfı işbirliğiyle 25 30 Ağustos tarihleri arasında İstanbul’da yapılacak. 2006’da olduğu gibi bu yıl da Doğuş Topluluğu ve Garanti Bankası’nın sponsorluğunda düzenlenen yarışma, TC Dışişleri Bakanlığı’nın desteği ve Borusan Holding’in katkılarıyla gerçekleşiyor. Leyla Gencer’in başkanlığında La Scala Akademisi’nde oluşturulan Ön Eleme Kurulu’nun değerlendirmesi sonucunda belirlenecek adaylar İstanbul’daki yarışmaya katılmaya hak kazanacak. V . Leyla Gencer Şan Yarışması’nın 30 Ağustos 2008’de Aya İrini Müzesi’nde yapılacak Final Gecesi’nde toplam 23 bin 500 Euro’ya ulaşan ödüller, seçici kurulun kararları doğrultusunda sahiplerini bulacak. Her ülkeden ve yarışma tarihinde 1832 yaş arasında olan (30 Ağustos 1976’dan sonra doğan) tüm ses gruplarındaki şancılara açık olan yarışmaya katılmak isteyenlerin, başvuru formuyla birlikte kendi dilinde ve tonunda seslendirilmiş sadece iki opera aryasının CD kaydını en geç 4 Nisan 2008 Cuma gününe kadar, “Fondazione Accademia d’arti e Mestieri dello Spettacolo Teatro alla Scala, Via Santa Marta 18, Milano, 20123 (İtalya)” adresinde bulunan Yarışma Genel Sekreterliği’ne iadeli taahhütlü posta yoluyla ya da şahsen teslim etmeleri gerekiyor. (0 212 334 07 65 / info@leylagencer.org) UYARLAMA ZORLUĞU ‘Arap Kızı Camdan Bakıyor’ ? Kültür Servisi Osmanlı Bankası Müzesi Sineması’nda “Toplumsal Hafıza / Belgesel Sinema” konusu çerçevesinde, yönetmenliğini Gül Muyan’ın üstlendiği ‘Arap Kızı Camdan Bakıyor’ adlı belgesel film gösterilecek. 7 Şubat Perşembe günü saat 18.00 ve 19.00’da yapılacak gösterimlerin ardından, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Yusuf Hakan Erdem “Peki, Arap Kızına Kimler Bakıyor?” başlıklı bir söyleşi düzenleyecek. Belgesel, köle kökenli bir ailenin 1890’larda Afrika’dan başlayıp Girit’e, oradan İstanbul’a uzanan ve İzmir’de sonlanan, esaretten özgürlüğe kat ettiği yolu anlatan gerçek bir hikâyeyi konu alıyor. (0 212 334 22 70) Bolşoy Tiyatrosu açılıyor Kültür Servisi Moskova’nın ünlü Bolşoy Tiyatrosu’nun restorasyon çalışmalarının tamamlanıp 2009 Kasım ayında açılacağı duyuruldu. Tarihsel bina, üç yıl önce duvarlarının hasarlı oluşu nedeniyle hizmete kapatılmış ve restorasyon çalışmalarına başlanmıştı. Bina, 1776’da Kraliçe Katerina tarafından yaptırılmış ve 1825’te son haline getirilmişti. Sen olmazsan hep eksiğiz, Gün mücadele günüdür. Gece karanlıkta kalmak istemiyorsan, Hadi sen de, komşunu al da gel, Gündüz kandilini yakmaya gel. “Türbanı emperyalizme KEFEN yapmak için Taksim’deyiz.” Bugün Saat 12:00 CHP İstanbul 3. Bölge İlçe Örgütleri ESAS NO: 2006/250 Davacı Maliye Hazinesi vekili tarafından, davalılar Ahmet oğlu Hüseyin ve müşterekleri aleyhine açılan, kadastro tespitine itiraz davasının yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karar gereğince; Davacı Maliye Hazinesi vekili dava dilekçesi’nde özetle; Vize ilçesi, Evrencik Köyü’nde kâin, 136 ada, 27, 28, 29 ve 37 nolu parsellere uygulanan, tapu kaydı miktar fazlası üzerinde, zilyetlikle mülk edinme şartları gerçekleşmediğinden, Hazine adına tespit ve tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yapılan tüm araştırmalara rağmen, adresi tespit edilemeyen ve tebligat yapılamayan davalılar, Ahmet oğlu Hüseyin, Hüseyin karısı Rukiye, Hüseyin oğlu Hasan, Hasan karısı Hatice, Hasan oğulları Şerif ve Mümin, Hüseyin oğlu Ali, Ali karısı Mümine ve Ali kızı Ayşe’nin sağ iseler kendileri, ölü iseler mirasçılarının davadan haberdar edilmeleri bakımından, ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup, adı geçen şahısların duruşma günü olan 03.03.2008 tarihinde, saat 11.15’te Vize Adliyesi’nde ya VİZE KADASTRO MAHKEMESİ pılacak duruşmada hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekil ile temsil ettirmeleri, aksi takdirde tebliğin ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra yapılmış sayılacağı ve yargılamanın yokluklarında yapılıp karar verileceği tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 24.12.2007 Basın: 5367 Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Hazal YILDIZ Bahçelievler İlçe Başkanı Dr. Hüseyin ÖZKAHRAMAN Avcılar İlçe Başkanı Bayram ACAR Bağcılar İlçe Başkanı Zeki ÇETİN Bakırköy İlçe Başkanı Av. Cemil MEMİŞOĞLU B.Çekmece İlçe Başkanı Erol ŞAHİN Çatalca İlçe Başkanı Süleyman KOLCUOĞLU Güngören İlçe Başkanı Selami ÖZDEMİR Esenler İlçe Başkanı Cemal KAYA Küçükçekmece İlçe Başkanı Dr. Mehmet Ali ÖNAL Silivri İlçe Başkanı Abdullah YILDIRIM Zeytinburnu İlçe Başkanı Metin DOĞAN CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle