Katalog

23 ŞUBAT 2008 CUMARTESİ HAZIRLAYAN: FİGEN ATALAY e.posta: [email protected] [email protected] faks:0212 343 72 64 HAFTANIN SÖZÜ Herkes ister zengin olmayı, rütbe ve makam kazanmayı; ama bunlar doğru yoldan kazanılmadığı sürece, elden de çabuk çıkar. Kimse istemez yoksul düşüp aşağılanmayı; ama dürüst davranılmadığı sürece bunlardan kurtuluş da mümkün değildir. KONFÜÇYÜS ‘Çalış çocuğum’ işe yaramıyor Yaklaşık iki bin öğrenciyle yapılan bir araştırma, annebaba müdahalesinin, öğrencilerin ders çalışma motivasyonunu azalttığını ortaya çıkardı ençler müzik dinleyerek ders çalışıyor. Müzik, özellikle sayısal derslerde daha çok dinleniyor. Ancak, müzik dinleyerek ders çalışmaya alışan öğrenciler, sınav anında “müzik yoksunluğu” yaşayarak istedikleri başarıya ulaşamayabiliyorlar. Fen Bilimleri Merkezi Dershaneleri Rehberlik Birimi’nce “Ders Çalışma Alışkanlıkları Araştırması” yapıldı. 1578 öğrencinin katıldığı araştırma, gençlerin ders çalışma alışkanlıklarını ortaya koydu. Araştırma sonuçlarını değerlendiren dershanenin rehberlik koordinatörü Cihan Yeşilyurt, ders çalışırken müzik dinlemenin gençler arasında çok yaygın olduğuna dikkat çekerek bu konuda şunları söyledi: “Müzik gençler için vazgeçilmez bir ihtiyaç. Ders çalışırken müzik dinlemek, bir yönüyle de dikkati toplamaya yardımcı olabiliyor. Öğrenci duyu belleğinin bir bölümünü görsel olarak ders çalıştığı malzemeye yönlendirirken bir diğer bölümünü de müziğe veriyor. Öğrenciler özellikle sayısal derslerde müzik dinliyorlar, en çok da matematik ve geometri derslerinde. Çünkü işitme duyusu ile matematiksel işlemlerin yürütüldü G ğü zihin bölümleri birbirleriyle çok bağlantılı değil. Sözel derslerde ise müzik dinleme daha az tercih ediliyor çünkü kavrama kapasitesi ve hafıza daha çok devreye giriyor. Ancak öğrenciler müzikle ders çalışmaya alışınca buna zamanla bağımlılık geliştiriyorlar. Evde, otobüste, serviste, hatta tenefüste müzikle ders çalışıp, test çözen öğrenciler var. Bu öğrenciler gerçek sınavlarda müzik dinleme şansına sahip değiller. O zaman da bu ihtiyacı karşılayamamanın yoksunluğunu yaşayabiliyorlar. Bu yüzden müzik dinleyerek ders çalışmayı mümkün olduğunca azaltmakta yarar var.” Annebaba müdahalesi Araştırma sonuçlarına göre, annebaba müdahalesi, öğrencilerin motivasyonunu azaltıyor. “Annem ya da babam ders çalışma konusunda uyardığı her zaman çalışma isteğim azalır” diyen gençlerin oranı yüzde 61. Cihan Yeşilyurt, çoğunlukla gözlemledikleri “mükemmelliyetçi annebaba tutumu”nun, kontrol edilmesi zor boyutlarda kaygı ürettiğine dikkat çekti. Yeşilyurt, annebabalara şu uyarılarda bulundu: “Küçük yaşlardan itibaren çocuğunuzun dersleri mükemmel olAraştırmaya katılan gençler masa da özgüarasında, “sınıfta dersi her zaven aşılayaman dikkatle dinlerim” diyenrak, sorumlulerin oranı yalnızca yüzde 26. Bu luk duygusumaddeye “hiçbir zaman” yanınu tattırarak, tını verenlerin tamamı ise mezun yanında olarak grubunun alt düzey öğrencileri. ama ödevlerini onun yerine yapmayarak ileriki yaşlarında daha başarılı olmalarına katkıda bulunabilirsiniz. Annebabalar çoğu zaman aşırı kaygılı, onlar biraz rahat olabilseler çocuklar da sorunlarla daha sakin baş edebilmeyi öğrenirler.” Sınıftaki tutum başarıyı etkiliyor Hadi Yavrum, Dersini Çalış... İlkokuldan başlayan bir sorundur ‘ders çalışmak’. Öğrenciye zor gelir, anneye de bıkkınlık gelir. Ders çalışmak öğrenciye neden zor gelir? Çünkü ‘zorunluluktur’, ‘zorla yapılan iş’tir,sonra da ‘zoraki’ olur. Çözüm, dersi ‘zorunlu’ olmaktan çıkarmaktır. Bu da, öğrencinin içinden gelen istekle olur. Yani, gene karşımıza motivasyon çıkıyor. İnsanın içinden gelen güçlü istek. Öğrenme isteği. Bilme isteği. Öğrenip bilerek başarılı olma isteği. Eğitimin temel sorunu, öğrencide bu isteği yaratabilmektir. Eğer bu isteği yaratamaz isek her konu sıkıcı bir ‘ders’ zorunluluğu olur. Peki, öğrenme isteği nasıl yaratılır? Öğrenme isteğinin temelinde ‘merak etme’ vardır. İnsanların en iyi öğrendikleri şeyler, merak ettikleridir. Eğer onlara merak ettiklerini sorarsak ve onları arayıp bulmalarını istersek üşenmezler. Arar, bulur ve öğrenirler. Her öğrencinin merakını arayıp bulmak olanaklı mıdır? Aslına bakılırsa, ‘evet’. Ve işte, gerçek eğitmenlik de budur. Ama bunun için temel bir yönteme gereksinme vardır. Bu yöntem, ‘öğrencinin merakı’ odaklıdır. Öğrenciyi tanımak, zekâ tipini anlamak, onu kendi istekleri doğrultusunda yönlendirmek. Yapılması gereken budur. Aile bunu bulabilir mi? Sağduyuyla arayabilir. Bu da kendi çocuğuyla dostça, içtenlikle konuşmakla olur. Bunun için, öncelikle kendi yüksek beklentilerimizin yerine çocuğumuzun isteklerini koyabilmemiz gerekir. Çocuğumuz ne istiyor? ‘Ama hiç bir şey istemiyor’ diyorsanız sorununuz var demektir. ‘Çocuğum ders çalış’ demenin pek yararı olmaz. Yararı olan, bunu ‘onun istemesidir.’ Eğer istemiyorsa, bunu düşünmemiz gerekir. Çözüm bunu düşünmektedir. Erteleme alışkanlığı yaygın Araştırmadan çıkan başka bir sonuç da ders çalışmayı erteleme alışkanlığının çok yaygın olması. Öğrenciler, ders çalışmamak için “bahane aradıklarını” itiraf ediyorlar. Ders çalışmaya istekli olanlar bile ders çalışmamak için bahane aradıklarını söylemişler. Genetikçiler İstanbul’da buluştu Prof. Hermann Bujard. Doç. Dr. Nesrin Özören. Avrupa Moleküler Biyoloji Organizasyonu (EMBO), genç ve öncü genetikçileri, Boğaziçi ve Sabancı üniversitelerinin ev sahipliğinde İstanbul’da bir araya getirdi. 2022 Şubat tarihleri arasında yapılan “EMBO Genç Bilim Adamları Forumu”nda, moleküler biyoloji ve genetik alanında yürütülen birçok yeni çalışma sunuldu. Bağışıklık Sistemi, Genom Bütünlüğü ve Gelişim Biyolojisi üzerine yapılan oturumlarda, kanserden Alzheimer hastalığına, Behçet hastalığından hücre yaşlanmasına kadar birçok konu tartışıldı. Açılışta bir konuşma yapan EMBO Genel Direktörü Prof. Hermann Bujard, “EMBO’nun genç araştırmacılara yönelik programı, akademik dünyadaki piramit sistemini aşarak, yeni araştırmacıların kendi laboratuvarlarını oluşturmalarını amaçlıyor. Moleküler biyoloji ve genetik alanında bilgi üretiminin Batı Avrupa dışında çevre ülkelerde de gelişmesi ve ABD kaynaklı çalışmalara alternatif olarak AB’nin bilimsel alanda gelişmesi için sistemin gençleşmesi şart” dedi. Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi ve EMBO Araştırma Ödülü sahibi Doç. Dr. Nesrin Özören de, gen teknolojisinin dünyada en hızlı ilerleyen alanların başında geldiğini ifade ederek, Türkiye’de temel bilimlere daha çok kaynak ayrılmasının, uygulamaya da katkısı olacağını belirtti. Genetik çalışmalar olmadan tıpta uygulama alanlarının olamayacağını savunan Özören, özellikle kanser alanında hedefli ilaçların genetik çalışmalar ile geliştirildiğini söyledi. Özören, “Kanser, insanların en korkulu rüyalarından birini oluşturuyor. Moleküler biyoloji ile 35 yıl içinde hedefe yönelik tedaviye ilişkin ilaçların piyasaya çıkarılması planlanıyor” dedi. Forumda, Türkiye’de yaşam bilimleri ve genetik alanında araştırma yapmayı ve akademik kariyeri hedefleyen yüksek lisans ve lisans öğrencileri de poster sunumları yaptılar. İstanbul dışından gelen 70 lisans ve yüksek lisans öğrencisine burs sağlanarak, öğrencilerin konferans boyunca ödüllü araştırmacılarla tanışması ve tartışma ortamında bulunması da sağlandı. GENÇLERİN KÖŞESİ ERDAL ATABEK Oyuncaklar içinde bir tutam mutluluk Sabahın ayazı, yüzümü kırbaçlarcasına yalayıp duruyor… Bir okulda “oyuncak dağıtım kampanyası”ndayız… Türkiye’nin dört bir yanından gönderilen kullanılmış binlerce oyuncak dağıtılmaya hazır durumda… Yeni sahiplerini bekliyor… Ancak oyuncakların içinde şiddet simgesi yok… Şiddet simgeliler ayıklanmış… ??? Bulunduğumuz okul ise tam bir “hapishane”yi andırıyor… Ne pencerelerinde cam var, ne yapısal bakımı yapılmış… Öğrenciler kışın titreye titreye işliyor dersini… Yağmur yağdığında sınıflarda “gölet”ler oluşuyor… Öğretmenler de çaresiz… Okulda müdür yok, çünkü… Zaten sürgün olarak gelmiş… Aylardır uğramıyor okula… ??? Havanın “dondurucu soğuk”u bizleri karşılayan çocukların “sıcacık gülüşü”yle ısınıyor… Her birinin “Öğretmenim, öğretmenim!” diyerek bizlere sarılması, içimizdeki “sevgi duygusu”nu tomurcuklandırıyor… Gözlerinin içi gülüyor çocukların… Kim bilir belki de çoğunun ilk kez bir oyuncağı olacak… 5.YILINI DOLDURAN ERG’DEN ÖNERİ: ‘Eğitim reformu acil bir gereksinim’ Maltepe’de iki sergi Maltepe Üniversitesi öğrencileri, gündelik kullanılan ayakkabıları, farklı çizim ve renklerle yeniden tasarladılar. Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde, ayakkabı tasarımcısı Burcu Kapu tarafından atölye çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalar sonucunda gerçekleştirilen “Ayakkabı Tasarımı” sergisi 27 Şubat’a kadar gezilebilecek. S abancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) koordinasyonunda faaliyetlerini sürdüren ve Türkiye’nin eğitim politikaları ve karar verme süreçlerine, araştırma, savunu, izleme ve pilot uygulamalar yoluyla katkıda bulunmayı amaçlayan Eğitim Reformu Girişimi (ERG), 5. yılını doldurdu. değerlendirildi ve ERG’nin 5 yılda yaptığı çalışmalar ele alındı. Uzmanlarca tartışıldı Eğitimin durumu değerlendirildi Bu nedenle Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Yerleşkesi’nde yapılan 2. Danışma Toplantısı’nda, geçen 10 yılda Türkiye’de eğitimin durumu Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi ve Eğitim Reformu Girişimi Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, ERG’nin, eğitim reformunu acil bir gereksinim olarak gündemde tutmaya, farklı paydaşları eğitim alanında öncelikli reform ihtiyaçları etrafında bir araya getirmeye ve reform süreçlerine politika önerileriyle katkıda bulunmaya devam edeceğini söyledi. Üniversiteler, ilk ve ortaöğretim okulları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, Meclis ve bürokrasi, uluslararası kuruluşlardan temsilcilerin de katıldığı toplantının sonraki oturumlarında, “eğitimin demokratik içeriği’’, “meslek eğitimi’’, “eğitimin finansmanı’’, “dezavantajlı grupların kaliteli eğitime erişimi’’, “eğitim sisteminde insan kaynakları yönetimi’’, “okulöncesi eğitim’’, “öğretim programlarının etkili uygulanması’’, “eğitim sisteminin yapısı ve iyi yönetişim’’, “okullar arasındaki kalite farkının azaltılması’’ ve “kademeler arası geçiş sistemleri’’ konuları uzmanlarca tartışıldı. Havasutoprakateş Maltepe Üniversitesi öğretim üyelerinin Caddebostan Kültür Merkezi’nde açtıkları “34857 HavaSuToprakAteş” adlı sergi de 4 Mart’a kadar devam edecek. Kadir Has Üniversitesi’nde ‘müzikle tedavi’ konferansı Kadir Has Üniversitesi Merkez Kampusu’nda 27 Şubat 2008 tarihinde “Müzikle Tedavi’’ başlıklı bir konferans verilecek. Dr. Ünal Yürekli tarafından verilecek konferansta “Müzik nedir” ve “Müzikle tedavi nasıl olur” sorularına yanıt aranacak. Konferansta ayrıca müzikle tedavinin tarihsel gelişimi, Türklerde müzikle tedavi, müzikle tedavide bilimsel destek, hangi makamların hangi hastalıkların tedavisinde etkili olduğu da tartışılacak konular arasında yer alıyor. Konferans, isteyen herkese açık ve ücretsiz. ‘Ders çalışma isteği nasıl sağlanır?’ Özel Uğur İlköğretim Okulu’nda verilen “Stres yönetimi ve sınav kaygısı” seminerinde, Çocuk Ergen ve Genç Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. NeslimG. Doksat, velilerin sorularını da yanıtladı. İşte anne ve babaların en çok merak ettikleri konular: Çocuğumuzda ders çalışma isteğini nasıl sağlayabiliriz? Çocuğumuzdan beklentilerimizi, onu olumsuz etkilemeyecek bir hale nasıl dönüştürebiliriz? Dikkat dağınıklığı ilaçsız tedavi edilebilir mi? Tedavi edilen dikkat dağınıklığı tekrar ortaya çıkar mı? Çalışma sistemini nasıl kurmalıyız? Çocuklarımızı sınava nasıl hazırlayalım? Gençlik olimpiyatları 2010’da Singapur, 2010 yılında ilk kez düzenlenecek olan Gençlik Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacak. 1418 yaşları arasındaki gençlere yönelik olarak düzenlenecek olimpiyatlarda yaklaşık 3.500 sporcu mücadele edecek. Olimpiyatlar, gençlerin bilgisayar ve televizyon karşısında daha az zaman gecirip, spor yapmalarını teşvik amacıyla düzenleniyor. BAŞAR ŞEKER Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü 2. Sınıf Öğrencisi BİZE YAZIN İstediğiniz konuda yazacağınız yazıları bekliyoruz. [email protected] CUMHURİYET 16 K