29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ŞUBAT 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Üniversitelerarası Kurul, AKP ve MHP’nin türban önerisine sert tepki gösterdi: 7 Üniversitede ayrımcılık başlar ? Baştarafı 1. Sayfada GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Üniversitelerarası Kurul’un dünkü toplantısının ardından hazırlanan ortak bildiriyi ÜAK Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın okudu. Bildirinin tam metni şöyle: ‘Laiklik ilkesini ortadan kaldırma çabası’ ? Üniversitelerarası Kurul toplantısının ardından yapılan açıklamada, türbanın serbest olması halinde üniversitelerde ayrımcılığın başlayacağı vurgulandı. Açıklamada, “Üniversitelerarası Kurul, Cumhuriyet kazanımlarının yok olacağının ve kaybedeceklerimizin bir kez daha yerine konamayacağının bilincindedir” denildi. tıktan uzaklaşması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin din devletine dönüşümü kaçınılmaz olacaktır. Din ve vicdan özgürlüğünü sağlamak amacıyla yapılmak istendiği ifade edilen anayasa değişikliğinin tüm kamu kurumlarını ve kamusal alanı da içine alacak bir değişiklik olduğu değerlendirilmektedir. Değişikliklerin yalnızca üniversite öğrencilerini kapsayacağı varsayımı tamamen geçersiz, öngörüsüzlük ve gerçeği saptırmaktır. Anayasa değişikliği olmadan türbanın tüm kamu kurumlarına yayılması isteğinin bazı yetkililer tarafından sıkça ifade edilmeye başlanması da bu değerlendirmemizi doğrulamaktadır. Üniversiteler, inançların değil, bilimsel özgürlüğün yaşanacağı yerler olup, esas ayrımcılık ve etik olmayan davranışın üniversitelerimizde türbanla eğitim başladıktan sonra olacağına kuşku yoktur. Öğrenciler türbanlı ya da türbansız olmalarına göre ayırt edilip edilmediklerini ancak bundan sonra yaşayabileceklerdir. Laiklik, hukukun üstünlüğü, Atatürk ilkeleri ve benzeri değerlere bağlılıklarını ifade edenler, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal kuruluşları olan yüksek mahkemelerin bağlayıcı kararlarını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ilgili kararlarını da dikkate alma “Türkiye Cumhuriyeti anayasasında ve yasalarda yapılmak istenen değişiklikler Cumhuriyetimizin laiklik ilkesini ortadan kaldırma çabalarını arttıracaktır. Bu değişiklikler sonunda üniversitelerimizin akılcılık ve bilimsel man lıdırlar. Yasal değişikliklerin üniversitelerdeki her türlü eğitim öğretim ve akademik çalışmaları etkileyeceği inancında olan Üniversitelerarası Kurul, bu yasal değişikliklerle Cumhuriyet kazanımlarının yok olacağını ve kaybedeceklerimizin bir kez daha yerine konamayacağının bilincindedir. Kurulumuz anayasa değişikliklerini yapanları ne yazık ki Türkiye’de laik düzenin yok olacağını ve üniversitelerde eğitim öğretim düzenini bozacağını fark edemeyen anayasa taslağı hazırlama komisyonu üyelerini ve bu görüşleri benimseyen veya sessiz kalanları bir kez daha uyarmayı kararlaştırmıştır.” Anayasa Hukukçuları Anayasayı Bilmeli mi? (2) Anayasayı tümden değiştirme girişiminin gündemde olduğu günlerdeki tartışmaları, 6 Ekim 2007 günü bu başlık altında irdelemeye çalışmıştım. Anımsanacağı gibi, ısmarlanan değişiklik taslağının gündeme gelmesiyle, amacın dinsel inancı öne geçirmek ve türban yasağını kaldırmak olduğu iddiaları da tartışılır olmuştu. Aradan geçen süreçte ne olduysa oldu ve “Ha bugün, ha yarın açıklanacak, tartışmaya açılacak” açıklamalarının arkası kesiliverdi. Ve kısa süre önce, taslağın amacını özetleyen iddialarda belirtildiği gibi “Türbana Özgürlük İçin Anayasa Değişikliği” kampanyası başlatıldı. Son iki yazıda yazdıklarımı yinelememek için konuya doğrudan giriyorum. ??? Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin ortak yapımı olan anayasa değişikliği önerisi, bu satırlar yazılırken Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu’nda görüşülüyordu. Nasıl bir sonuç çıkacağını şu anda bilemiyoruz ama önerinin anayasanın 10 ve 42’nci maddelerini değiştirmeyi öngördüğünü biliyoruz. 10’uncu maddeye eklenecek “... ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılması” ibaresiyle anayasanın türbana izin vermesi bekleniyor. 42’nci maddeye eklenecek “Kamuda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir” ibaresiyle de YÖK Yasası’nda yapılmak istenilen değişikliğe olanak sağlanacağı düşünülüyor. ??? Acaba öyle mi? Elimde, Danıştay 1. Dairesi’nce verilmiş olan 12.07.1999 gün ve 1999/98E, 1999/19K sayılı istişari görüş kararı var. Daire görüşünü belirlerken şu kararları dikkate almış. Danıştay 8. Dairesi’nin 23.2.1984 ve 13.12.1984 günlü kararları. Bu kararların “başörtüsünün bir alışkanlık olmaktan çıkarılarak kadın özgürlüğü ve Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı bir görüşün simgesi haline geldiğini vurguladığı” belirtiliyor. Anayasa Mahkemesi’nin YÖK Yasası’na eklenen saç ve boyun kapatılmasını öngören maddenin iptaline ilişkin 7 Mart 1999 günlü kararı. Düzenlemenin din kurallarına, dinsel inançlara ve gereklere göre yapılamayacağı belirtilerek “Anayasanın Başlangıç Bölümü’nde yer alan ilkelere, özellikle laiklik ilkesine ve 2’nci, 10’uncu ve 174’üncü maddelere aykırılık nedeniyle iptal kararı verildiği” vurgulanıyor. Yine Anayasa Mahkemesi’nin 9 Nisan 1991 günlü kararı, YÖK Yasası’na getirilen “yürürlükteki yasalara aykırı olmamak” ibaresinin iptaline yer olmadığı belirtilirken şöyle denildiği anımsatılıyor: “Kamusal kuruluşlarda ve öğretim kurumlarında başörtüsü ve onunla birlikte kullanılan belli biçimdeki giysi, bir ayrıcalıktan öte ayrım aracı niteliğindedir. Dinsel kaynaklı düzenlemelerle girişimler, anayasa karşısında geçerli olamaz ve bu tür eylemler anayasadaki laiklik ilkesine aykırılık oluşturur.” ??? Dolayısıyla şu mukadder sorular akla geliyor: 1. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına, anayasanın başlangıç bölümü ile 2 ve 174’üncü maddeleri de dayanak olduğuna göre 10’uncu maddenin değiştirilmesi yeterli olacak mı? 2. Anayasanın 10 ve 42’nci maddelerinde yapılacak değişiklik, göz ardı edilen diğer maddelere karşın YÖK Yasası’na eklenmek istenen “başın örtülü olması” ve “örtünün çene altından bağlanacak şekilde olması” ibarelerinin anayasaya aykırı düşmesini önleyebilecek mi? 3. Üniversiteye sokmaya niyetlendiklerinize öğrenci kimlik belgesini nasıl düzenleyeceksiniz? ODTÜ KONSEYİ ‘Nihai hedef şeriat’ Haber Merkezi ODTÜ Mezunları Konseyi, türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasında nihai hedefin şeriat olduğunu vurguladı. Türkiye Bilimler Akademisi Konseyi türban serbestisinin yalnızca üniversite kavramı ile değil, demokratik ve laik bir toplum yaşamı ile de temelden çeliştiğini vurguladı. Türbanın serbest bırakılması girişimleri başta üniversiteler olmak üzere tüm demokratik kesimlerin büyük tepkisini çekiyor. Türkiye Bilimler Akademisi Konseyi: Üniversitelere kız öğrencilerin “İslami kurallara uygun olarak örtülü” girebilmeleri yönünde düzenlemelerle başlayan süreç, giderek bu eğitim kurumlarının, hatta tüm okulların ve toplumun diğer kurumlarının, tüm yaşam ve işleyişi üzerinde dini düşünüş biçimlerinin egemenlik kurmasına yol açabilecektir. ODTÜ Mezunları Konseyi: Ülkemizde son yıllarda artarak gelişen irticai faaliyetleri ve bir oldubittiye getirilerek anayasamızda yer almasına çalışılan türbana serbestlik maddelerini şiddetle kınıyoruz. Bir ODTÜ mezunu olarak, Atatürkçü laik Türkiye’nin yıkılmasına asla izin vermeyeceğiz. Bu konuda, mezunlar olarak ne gerekiyorsa yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Bu durum ülkede demokrasi adına demokrasiyi ortadan kaldırma girişimidir. Tesettür ve onu sembolize ettiğine inanılan “türban”, tüm Müslümanların değil, belli bir tarikatın inancıdır. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı: “Kadınlara kıyafet özgürlüğü, eğitim özgürlüğü getiriyoruz” adı altında, aslında kadınların yaşama karışma özgürlükleri ellerinden alınmak isteniyor. Üniversitelerde öğrencileri türbanlıtürbansız, Müslümanlaik gibi ayrımlara tabi tutmaya yol açacak, toplumda kamplaşmaları körükleyecek bu düzenlemenin kimseye özgürlük getirmeyeceği açıktır. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası: Türkiye’nin, üniversitelerimizin sorunu türban değildir. Türban AKP’nin sorunudur ve ne yazık ki demokrasi ve insan hakları konusu bile türbana kadar indirgenmiş ve sınırlandırılmıştır. Türbanın serbest bırakılması doğrultusunda sağlanan ırkçı, gerici, liberal ittifak, tarihsel hesaplaşmasını türban üzerinden gerçekleştirmek istemektedir ki, Türkiye’nin “türban ittifakından” alacağı önemli dersin de ne olduğu kendiliğinden açığa çıkmaktadır. Hacettepe Öğretim Üyeleri Derneği: Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan, Atatürk ilke ve devrimlerini yıpratmaya yönelik bu tartışma ve girişimler, aklın üstünlüğünün ve aydınlanmanın önemini savunan bizler tarafından kabul edilemez. Toplumu, “örtünenlerin inançlı, örtünmeyenlerin inançsız” olduğu ikilemine itecek olan, anayasal değişikliklerle önü açılmak istenen türban ve her türlü siyasi simgenin, ardındaki dogmatik düşüncelerle toplumda bölünmeye yol açacağı açıktır. Üniversitelerarası Kurul toplantısının ardından yapılan açıklamaya öğretim üyelerinden büyük destek geldi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Olağanüstü ÜAK toplantısında türban konusundaki görüşler ortaya kondu Özcan’dan gözdağı, öğretim üyelerinden alkışlı protesto ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üniversitelerarası Kurul’un (ÜAK) “türban” gündemli toplantısına katılan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, rektörlere gözdağı verdi. Özcan rektörlere, “Akademik konuların dışındaki ülke sorunlarının tartışılma yeri bu kurul değildir. ÜAK’nin sorumluluk kapsamına girmeyen konuları gündemine alması, telafisi zor hukuki sorunlara da yol açacaktır” derken, öğretim üyeleri kendisini protesto etti. ÜAK, üniversitelerde türbanın serbest bırakılması için anayasa değikliği yapılması konusunu ele almak üzere dün ODTÜ’de olağanüstü toplandı. Toplantı öncesi, Halkın Kurtuluş Partisi ile Türkiye Gençlik Birliği’ne üye öğrenciler, ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarla, üniversitelerde türbanın serbest bırakılması çalışmalarını protesto etti. Ortadoğu Öğretim Elemanları Derneği, Tüm Öğretim Üyeleri Derneği ve Gazi Üniversiteli Öğretim Üyeleri Derneği ortaklaşa, Mustafa Kemal Derneği ve Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformu da ayrı ayrı, türbana karşı olduklarını belirten açıklamalar dağıttı. ODTÜ’lü öğretim üyeleri de cüppeleriyle toplantının yapılacağı Kültür Kongre Merkezi’nde hazır bulundu. ‘Sicil amiriyim, her zaman ararım’ lantıyı ÜAK adına yapmasak mı” dediğini söyledi. Akaydın, “Biz de yapmak istediğimizi söyledik’’ derken, “Buna ne gerekçe bildirdiniz’’ sorusuna, “Tür kiye’nin bugünkü ortamı yeterli bir gerekçe’’ yanıtını verdi. Akaydın, Özcan’ı toplantıya ÜAK’nin davet ettiğini, katılmasını da “samimi bulduklarını” ÜAK BAŞKANI PROF. DR. AKAYDIN ‘Rektörler ayakta’ ÜAK’nin, saat 11.45’te başlayan toplantısının ilk bölümü, YÖK Başkanı’nın da katılımıyla bir saati aşkın sürdü. Toplantıda, üniversitelerden 120 temsilci yer aldı. Verilen arada, Özcan ODTÜ’den ayrıldı ve soruları yine yanıtsız bıraktı. ÜAK ise hazırladığı ortak bildiriyi açıkladı. Bildirinin ardından soruları yanıtlayan ÜAK Başkanı kurulun çok büyük bir çoğunlukla toplandığını, bildiri üzerinde de oybirliğiyle karar alındığını belirtti. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin ciddi bir tehlike ile karşı karşıya kaldığını vurgulayan Akaydın, Özcan’ın açıklamalarının “kendi görüşü” olduğunu söyledi. “Biz bugün sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin laik ilkelerini değil akademiyi çok önemli etkileyecek bir konuyu tartışıyoruz. Akademiyi çok önemli etkileyecek bir konuyu tartışmak, şu karşınızda gördüğünüz değerli kurulun en asli görevidir’’ diyen Akaydın, türban konusundaki önerinin geçmesi halinde ne olacağı konusunda ise “1995 yılında neler olduğunu gördük, yaşadık. Beni çok endişelendiren şu anda bazı öğretim üyelerinin, özellikle hanım öğretim üyelerimizin ‘Biz bu şartlarda derslere girmeyiz’ kaygısı’’ görüşünü belirtti. Akaydın, “Anayasa değişikliğinin, geçmesi halinde ‘derslere girmeme’ gibi bir tavır sergileyecek misiniz’’ sorusuna, “Böyle tavırlar belirten öğretim üyeleri var. Bizi işte asıl kaygılandıran konular bunlardan birisi, üniversitelerin kaos ortamına itilmesi. Yani üniversitelerde farklı grupların birbiriyle çatışması. Bunu çözmek sorumluluğu siyasilere aittir’’ yanıtını verdi. Akaydın, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun “Rektörler amuda kalkmasın’’ sözlerinin anımsatılması üzerine ise “Bunu esefle karşılıyorum. Daha önce de rektörler hakkında, 1996’da çeşitli hoş olmayan sözler kullanan siyasetçiler vardı. Sonunda onlar hırsızlıktan yargılandılar, bu rektörler hâlâ burada, ayakta’’ dedi. Akaydın’ın konuşmasını tamamladığında, ODTÜ’lü öğretim üyeleri “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganı attı. Bir öğretim üyesi ise, “Atatürk ilke ve devrimlerine, laik Cumhuriyete sahip çıkalım! Artık yeter! Uyanalım” yazılı pankart açtı. Kimi öğretim üyeleri, “YÖK Başkanı akademik camiaya yakışmıyor, istifa etsin” diye bağırdı. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras “Bu ülkede kimse namaz kıldığı, oruç tuttuğu için baskı görmedi. Ama oruç tutmadığı için üniversite yemekhanelerinde saldırıya uğrayan birçok öğrenci oldu’’ dedi. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut ise özellikle bayan öğretim üyelerinin “Türban serbest olursa derslere girmeyiz” dediğini, bunun kendilerini endişelendirdiğini belirterek, hükümetten rektörlerle konuyu görüşmesini ve toplumsal mutabakat sağlamasını beklediklerini vurguladı. kaydetti. Akaydın, kurul toplantısının yapılacağı salona girişinde ise ODTÜ’lü öğretim üyelerinin destek alkışlarıyla karşılandı. Kürsüye gelen Akaydın, YÖK Başkanı Özcan’ın kendisine 3 gün önce “toplantının iptal edilmesinin daha uygun olacağını, bildiri çıkması halinde ise bildirinin ÜAK adına değil rektörler adına çıkmasının daha uygun olacağını’’ söylediğini kaydetti. Akaydın, “Laik Cumhuriyet adına buraya gelen herkesi kutluyorum” diye seslendiği rektörlerden, tutanaklara mutlaka imza atmalarını istedi ve toplantının gecikmeli başlayacağını bildirdi. ‘Hukuki sorunlarla karşı karşıya kalınır’ oerinc?cumhuriyet.com.tr SİVİL TOPLUMDAN TEPKİ YAĞIYOR Toplantının 10.30’da başlayacağı duyurulmuştu ancak olumsuz hava koşulları Akdeniz Üniversitesi Rektörü ve ÜAK Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın da dahil olmak üzere birçok rektörün gelişini geciktirdi. Öte yandan toplantıya, beklenmemesine karşın, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan da geldi. Özcan, önceki gün bazı rektörleri arayarak ÜAK’nin toplanmamasını istemesi konusundaki sorulara, “Sicil amiriyim, her zaman ararım” yanıtını verdi. ÜAK Başkanı Akaydın ise Özcan’ın kendisini arayarak, “Gerginlik ortamında böyle bir top Toplantıya kadar VIP’te oturan YÖK Başkanı Özcan ise salona geçişinde yöneltilen soruları yanıtsız bıraktı. Özcan, ODTÜ’lü öğretim üyelerinin protesto alkışlarıyla ve “Üniversitede türban istemiyoruz / Türkiye laiktir laik kalacak” sloganları eşliğinde salona girerek, rektörlere adeta “tehdit savurduğu” bir konuşma yaptı. Özcan, şunları söyledi: “2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’na göre ÜAK akademik bir organ olup kanunda açıkça belirtilen akademik görevleri yapmakla sorumludur. ÜAK ancak ilgili kanunda belirtilen konularda çalışmalar yapmak amacıyla toplanabilir. Bir konunun ülke gündeminde önemli yer tutması, onun, yasal olarak yetki kapsamı dışında kalan kurullarda görüşülmesine hukuki meşruiyet sağlamaz. Kanunda belirtilen akademik konuların dışındaki ülke sorunlarının tartışılma yeri bu kurul değildir. ÜAK’nin, sorumluluk kapsamına girmeyen konuları gündemine alması, yalnızca kurulun saygınlığını azaltmayacak, aynı zamanda telafisi zor hukuki sorunlara yol açacaktır.” YÖK Başkanı Özcan’ın sözleri, ODTÜ’lü öğretim üyelerince “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganıyla protesto edildi. Saylan: Yargı harekete geçmeli İstanbul Haber Servisi Sivil Toplum Kuruluşları, AKP ve MHP’nin üniversitelerdeki türban yasağının kaldırılması için anlaşmasına sert tepki tepki gösterdi. Çeşitli kurum ve kuruluşların görüşleri özetle şöyle: ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan: Şu günlerde Hindistan’da bir kongredeyim. Herkes, biz Türk delegelerine “Atatürk’ün modern Türkiye’sini şeriata mı çeviriyorsunuz?” diye soruyor. Yargı harekete geçmelidir. Mustafa Kemal Derneği Başkanı Kamran Baran: Suni olarak yaratılan dini bir simgenin ‘demokratik çözüm buluyoruz’ havası oluşturularak anayasada doğrudan veya dolaylı siyasi bir simgeye dönüştürülmesi, iktidarın asıl amacının türban sorununu çözmek olmadığını ortaya koyuyor. Amerika Atatürk Derneği: Türk kadınına 1934’te verilen çağdaş kadın kimliği, AKP iktidarı ve MHP’nin desteği ile yok edilmek istenmektedir. Türban süreci, aslında kadın ve bireylerin dini baskı altında özgürlüğünü kısıtlamak, hayatı dine dayalı biçimde şekillendirmektir. 10 Aralık Hareketi Sözcüsü Burhan Şenatalar: Toplumun önemli bir kesimi AKP politikalarının Türkiye’yi laiklikle bağdaşmayan bir düzene götüreceği kaygısını taşımaktadır. Nitekim bazı AKP’lilerin bu kuşkuyu doğrulayan açıklamaları ancak parti disiplini tehdidi ile durdurulmuştur. Türkiye Komünist Partisi: AKP, 12 Eylül 1980’den beri adım adım gericililiğe teslim edilen Türkiye’de “ılımlı İslam Cumhuriyet”ni ilan etmek istemekte. AKP halkımızı aptal yerine koyuyor! Türkiye çarşafa sokuluyor. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle