29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 ŞUBAT 2008 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Türban ve Anayasa... Türkiye’de türban ya da başörtüsü bir özgürlük sorunu değil, bir baskı sorunudur. Çünkü örtünme, örtünenler açısından bir özgürlük değil, onların inancına göre dinsel bir emirdir. Bu emre bağlılık ne derece yaygınlaşırsa, başını örtmek istemeyenler üzerindeki baskı da o derece artacaktır. kaldırıyor ya da zayıflatıyor. Yargıyı geriletiyor ve siyasallaştırıyor. Özellikle Anayasa Mahkemesi üyelerinden ilk aşamada dördünün AKP tarafından belirlenmesini sağlıyor. Dolayısıyla temel hak ve özgürlüklerin koruma düzenini zayıflatıyor. Kadın haklarını gerileterek onlara, “çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunmayı gerektirenler” arasında yer veriyor. Sanatın ve sanatçının korunmasına ilişkin maddeyi kaldırdığı yetmiyormuş gibi, sanat özgürlüğünü “genel ahlak” ile sınırlayan ilk taslak olma özelliğini taşıyor. Sosyal devlet ilkesinin anayasada somutlaşmış olan kurallarının önemli bir bölümünü kaldırıyor, geride bıraktıklarını da başkalaştırarak tanınmaz hale getiriyor. Ancak bir marifetleri var ki özel olarak zikre değer: Özbudun komisyonu 2B uygulamasını bir anayasa kuralı olarak öneren ve bu uygulamaya konu olan orman alanlarını ilk kez özel mülkiyete açan bir bilim kurulu olarak tarihe geçecek. Bütün bu marifetlerin (!) yanı sıra, taslak, yürürlükteki anayasada temel hak ve özgürlüklerin koruma alanını daraltan kimi hükümleri de aynen korumaya devam ediyor: Örneğin olağanüstü yönetim usullerinde temel hak ve özgürlükler için “Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir” gibi anayasa içinde ikinci bir anayasa yaratan ve öz güvencesini nisbileştiren bir kuralı anayasada bırakıyor; Avrupa anayasalarında yer almayan “lokavt”ı bir anayasal hak olarak tanımaya devam ederken, toplu iş sözleşmesini genel ahlakla sınırlamaya kalkıyor. Oysa bunlara ne TÜSİAD’ın “anayasa önerisi”nde, ne Özbudun’un da katıldığı TOBB’un anayasa önerisinde ve ne de TBB 2001 ve 2007 anayasa önerilerinde yer verilmiştir. (1) Bu özellikleriyle Özbudun taslağı, çoğulcu demokrasiden çoğunlukçu demokrasiye geri dönüşü hedef alan, başka bir deyişle çoğunluk diktatörlüğüne heveslenen bir hazırlığa sunulmuş teknik bir hizmettir. Bu yönüyle sivil anayasa olmaktan çok, bir partinin düşündeki sivil darbenin anayasal çerçevesini çizmektedir. Bunun ayırdında olmayan sözde aydınlar ise, tarih önünde en az bu düşün peşinde gidenler kadar sorumlu olacaklardır. (1) Bu yazı çerçevesinde ÖZBUDUN Taslağı’nı ancak belli başlıklar halinde örneklemeye çalıştık. Bu başlıkların ayrıntılı bir analizi İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nce düzenlenen ve “1982 Anayasası’nın 25 Yılı: Bir Geçici Bilanço ve Perspektifler” başlığını taşıyan sempozyumda “Sonuç Bildirisi” olarak sunulmuş olup, sempozyum bildirileri yakında yayımlanacaktır. PENCERE Türban Üzerine Şamata Sürüyor... Kimi aklını peynir ekmekle yemiş, kimi içinden pazarlıklı, kimi düşler dünyasında volta atıyor ve türban üzerine şamata sürüp gidiyor... ? Konu ne?.. Kız çocuğu ilkokulda türban takmayacak... Ortaokulda başı açık dolaşacak... Lisede başı açık gezecek... Sonra?.. Üniversiteye girince birdenbire hidayete erip kendisini din diyanete adayarak türban takacak... Ancak tırlatmışsak böyle bir süreci düşleyebiliriz... ? Türban olayı Türkiye’de çoktan beri tezgâhlanan şeriatçılığın bir ön aşamasıdır... Ne diyorlar: Yalnız üniversitede türban takılsın!. Peki, kaç yıl sürecek bu tesettür?.. Dört yıl... Olabilir mi canım?.. Kafası tesettürle şartlanmış kadın ya da erkek yurttaş örtünmeyi bir ömür boyu düşünür... Ailede, Kuranhafız kurslarında, mahalle ya da köy kültüründe, imam hatip okullarında kız çocuğuna aşılanan tesettür eğitiminin içeriği nedir?.. Başını açmak günahtır.. Ayıptır.. Dinen caiz değildir.. Olay üç dört yıllık bir üniversite sürecine özgü değil... Asla imam olamayacak kızlara imam okulları açıp üniversite olanağı da sağladıktan sonra bu kıyametin kopacağı belli değil miydi?.. ? Kendi kendimizi aldatmayalım... Türkiye İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerikan mandacılığına şartlandı... Amerika 1991’e dek antikomünizmle Türkiye’yi kafakola aldı, çekip çevirdi, istediği gibi kullandı... Bugün antikomünizm pazarlaması tarihe gömüldü... Dincilik pazarlaması var... Erbakan antiamerikan olduğundan ayvayı yedi... RTE rotasını Amerikancılığa çevirdiğinden iktidara geçiverdi... ? Peki, bu iş nasıl çözülecek?.. Vallahi çok zor... Baksanıza, sözüm ona milliyetçiliği kimseye bırakmayan MHP , eski usul, Amerikancılığa postu sererek AKP’nin yanında yerini aldı; türbancılığa soyundu... MHP milliyetçi falan değilmiş... MHP mandacılığa teşne... AKP kuyrukçuluğu yapıyor... Lokal Anestezi ÇOK az zaman kaldı 31 Mart 2008’e. O tarih, son gün. Spor kulüplerinin lokallerinde alkollü içkiyi yasaklayan bir yönetmeliğin gereklerini o tarihe kadar yerine getirmemiş yerlerin izin belgeleri iptal edilecek. Valilikler şimdiden uyarı yazılarını göndermeye başlamışlar. Aslında üç yıl önce yayımlanıp büyük patırtı koparan “kırmızı bölgeler” genelgesinden de önce başlatılmış bir sürecin sonucu bu. Anımsanacağı gibi, alkollü içki verebilen lokantaların belirli semtlerde toplanmasını amaçlayan o genelge Danıştay’ca iptal edilmişti. Ancak genelge yayımlanmadan da, AKP’li İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu döneminde çıkarılan ve spor kulüplerinin lokallerini konu alan bir yönetmelik değişikliği iptal edilmeden kalmış. Şimdi onun uygulanması söz konusu. İlk bakışta, bu yasak için “Doğru değil mi?” diyebilirsiniz. Gerçekten de sporla alkol yan yana olmamalı. Ama, sorunun yanıtı, “spor kulübü lokali” denince uygulamanın ne anlama geldiğine ve sizin bundan ne anladığınıza bağlı. er şeyden önce, stat büfeleri gibi, bir maç ya da başka herhangi bir sportif oyun sırasında spor yapanlara, hatta tribünlerde seyredenlere yönelik bir alkollü içki servisinin söz konusu olmadığını akılda tutmak gerekiyor. İstatistiklere göre, Türkiye’de tam 1467 spor kulübü lokali varmış. Bunlar, spor yapanların doğrudan doğruya kullandıkları yerler değil. Hatta, çoğu karşılaşmaların ya da yarışların yapıldığı yerlerin çok uzağında. Lokaller, daha çok eski sporcuların ya da kulüplere yakınlık duyan, kongre üyesi olan, bağışta bulunan insanların toplandığı “sosyal” mekânlar. Gerçi tenis ya da su sporları gibi kulüplerde kortların ya da yüzme havuzlarının hemen yanına yapılmış lokaller vardır ama, oralar genellikle artık spor yapmayan, eski günlerini anımsayarak gençleri cam gerisinden ya da televizyon ekranından seyretmekle yetinen yaşlıların dinlendiği, sohbet ettiği yerlerdir. Üstelik, lokalde yemek yiyip biraz içerek kulüp bütçesine katkıda bulunmuş olurlar. Siz hiç raketini bırakıp bir tek attıktan sonra kortuna geri dönen tenisçi ya da havuzuna tekrar dalan yüzücü gördünüz mü? yleyse bütün bunları düşününce asıl sorulması gereken soru, “Neden?” sorusudur. Amaç, sporcuları alkolden korumak, maçı ya da yarışı yarıda kesip içki içmelerini önlemek midir? Yoksa, ilk önce “doğru, haklı, makul ve masum” görünen sınırlamalarla başlayıp yavaş yavaş ve hafif dozlarla önce “ılımlı”, sonra da “yasaklı” bir İslam toplumuna doğru gidişi gerçekleştirmek midir? Kişisel ya da toplumsal anestezinin, yani insanları duyarsızlaştırmanın türleri saymakla bitmez. Prof. Dr. Fazıl SAĞLAM I. Türban aşörtüsü ya da türban taşımayı özgürlük sanan kimi aydınlarımız ancak Şerif Mardin tarafından “mahalle baskısı” söylemi dile getirildikten sonra ayılmış gözüküyor. AKPMHP ittifakının hazırladığı anayasa ve yasa değişikliğine karşı Özbudun komisyonundan yükselen itirazlar da bunun bir parçası. Doğrusu şaşırıyorum. Bu hazırlığın ilk aşamada varacağı noktayı yeni mi fark etmişler? Daha sonra gelecek olanlardan hiç mi haberleri yok? Siz AKP’ye dikensiz gül bahçesi sağlayacak bir anayasayı teknik hizmet olarak sunacaksınız. Ama AKP’nin nihai amacının ne olduğunu bilmez görüneceksiniz. Ve bunda da hiçbir sorumluluğunuz olmayacak. İsmet Paşa’nın unutulmaz sözüyle “Hadi canım sende!” Türkiye ne çektiyse bu tür aydınlardan çekmiştir. Bu aydınların gözlerini kapadıkları gerçek şudur: Türkiye’de türban ya da başörtüsü bir özgür B H Ö [email protected] lük sorunu değil, bir baskı sorunudur. Çünkü örtünme, örtünenler açısından bir özgürlük değil, onların inancına göre dinsel bir emirdir. Bu emre bağlılık ne derece yaygınlaşırsa, başını örtmek istemeyenler üzerindeki baskı da o derece artacaktır. Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve AİHM kararlarının arkasında yatan temel gerekçe de bu baskının giderek artan bir biçimde güncelleşmesidir. Asıl sorun, başın örtülmesinin özgürlük kapsamına alınması değil, bunun, başını örtmek istemeyenler üzerinde yaratacağı baskının önlenmesidir. Böyle bir ortamın sağlanamadığı yerde türban ya da başörtüsü konusunda özgürlükten söz etmek tam bir aldatmacadır. AKP’nin sözde “laik” akıl hocaları bu gerçeğin üstünü örtmeye çalışarak AİHM kararlarının yanlış okunmasına da neden oluyorlar. Oysa AKP, kuruluş aşamasında türbanın öncelikli bir konu olmadığını, toplum içinde uzlaşma ile çözümleneceği ni söylüyordu. Bu doğru bir yaklaşımdı. Ancak AKP, özellikle seçimlerden sonraki yaklaşımıyla bu söyleminde samimi olmadığını gösterdi. MHP ile vardığı uzlaşma ise sorunun baskı boyutunu önleyecek bir içerikte olmadığı gibi, ileride türbanın uygulama alanının genişlemesine ve dolayısıyla bu baskının daha da artmasına ve giderek laiklik ilkesinin içinin boşaltılmasına yol açacak bir nitelik taşımaktadır. II. Anayasa Türban tartışmalarıyla kamuoyunun dikkatinden kaçırılan asıl tehlike, Özbudun komisyonunca hazırlanan yeni anayasa taslağının getirdiği düzenlemelerdir. Bu taslak, AKP için biçilmiş bir elbisedir. Taslak bir bütün olarak AKP iktidarının dikensiz gül bahçesi özlemini dile getiriyor. 1960 arifesindeki “çoğunlukçu” demokrasi anlayışına kararlı ve bilinçli bir dönüş yapıyor. Dolayısıyla “çoğulcu” demokrasiden uzaklaşıyor. Siyasal iktidarı frenleyecek mekanizmaları ya CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle