29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ŞUBAT 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Karşılık Türkiye’nin içine sürüklendiği tartışmanın karşılığı Ortadoğu Teknik Üniversitesi Senatosu’nun son kararında yer alan bir tümcedeki kadar kısa, yalın ve özlüdür: “Üniversiteler ‘her türlü inancın özgürce yaşandığı’ yerler değil, her türlü inancın bilimsel açıdan özgürce tartışıldığı ortamlardır.” Derin Demokratik öneriler Hem demokrat hem de aydın Murat Belge’nin, iki polisin de köşe yazarı olduğu Taraf gazetesinde hem demokrat hem de aydın Neşe Düzel’in sorduğu sorulara verdiği yanıtlardan demokratça aydınlanıyoruz: Bugünün şartlarına uygun bir ilericilik ve solculuk Türkiye’de nasıl şekillenebilirmiş? Şöyle şekillenebilirmiş: “Biz bütün bu Kemalizm falan, bu patırtının bir süre daha içinde olacağız. Ergenekon çetesi etkisizleşir ama İzmir’de, İstanbul’da mitinglere giden yüz binlerce insan aynı şeyleri düşünerek, inanarak gene oradalar. Belki bir kısmı bizi kandırdılar bunlar diye bazı şeylerin farkına varacaklar ama...” Seçim öncesi yapılan o büyük mitingler Ergenekon çetesinin işi miymiş? Öyleşmiş: “Tabii. Emekli komutanların kurduğu sivil toplum örgütleri düzenlediler. Bugünkü şartlarda ileri ve solcu olmanın birinci koşulu, Türkiye’de demokrasinin köklenmesine katkıda bulunmaktır. Yoksa ‘mülkiyeti kaldıralım’ gibi solcu laflar çok anlamlı değil şimdi. Bugün Türkiye’nin zihniyetini değiştirecek şeyler çok daha basit şeyler. Kısacası bu ülkede daha ileri bir demokrasi bu... Mesela üniversitelerde türbanın yasak olması, devletin Müslüman kesime uyguladığı bir haksızlıktır.” Peki kamuda polis, öğretmen, hâkim gibi hizmet verenler de türban takabilmeli miymiş? Türban yasağının hizmet alanlar değil de hizmet verenler açısından sürmesi, haksızlık mıymış? Haksızlıkmış: “İngiltere’de bir sih kafasına sarığını koyup polisliğini yapıyormuş, ama burada durum öyle değil”miş... Ey Cumhuriyet mitinglerine katılan milyonlar, siz kandırıldınız! Farkına varın, yoksa tümünüz çetesiniz, çete! Ey solcular, bırakın mülkiyeti filan sorgulamayı, türbanı bayrak yapın! Ey, başta Taraf gazetesinin köşe yazarı olan polisler, takın artık kafanıza sarığı; özgürleşin, demokratikleşin, aydınlanın! Ne olur? “Üniversitelerde türban yasağı kaldırılırsa ne olur?” sorusuna açıklık getirmek üzere tarihten bir örnek: Demokrat Parti’nin iktidara gelir gelmez ilk işi Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “ezanın Arapça okunması yasağı”nı kaldırmak oldu. Böylece isteyen ezanı Arapça, isteyen Türkçe okuyabilecekti. Ama, o gündür bugündür bir tek camide bile ezan Türkçe olarak okunmadı! Kökten değişimlerde derin dönüşümler olur. Tezgâhın üstündeki tozlanmış, kir tutmuş, sırları dökülmüş olduğuna karar verilen kullanılmış bibloların işi biter. Tezgâh toplanır, temizlenir, tozu alınır. Kullanılacak yeni biblolar konur tezgâha. Yeni iklime uyum sağlanacaktır, gömlek değiştirir gibi yeniden yapılandırılır tezgâh, evin yeni sahiplerinin zevkine ve ruhuna uydurulur. Eski kullanılmışlar çöptedir artık, yenilerse gözdesidir kullanıcının... Yeninin kirleri de, eskiye yamanır. Eski yenilenirken, yeninin üzeri örtülür. Ve; derindeki yeni, eskisinin yerine geçer. SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Okuduğum en unutulmaz kitaplardan biri olan “Dünün Dünyası”ın da Stefan Zweig; yaşadığı tarihi kayda geçerken, “zamanın gerçeklerini sıralamak başka; olayların ruhsal atmosferini yakalamak başkadır!” der ve ekler: ‘“Zamanın bıraktıklarına (yani ruhuna!), resmi olaylardan çok; küçük ve kişisel serüvenlerde rastlanır!” 2007 yazı: AKP zaferi, Gül’ün Köşk’e çıkması... 2008 kışı: Türban anlaşması... Olayları bir böyle, basit kronolojik sıralamayla anlatmak var. Bir de “kendi küçük, kişisel serüvenlerimize” sızan, yansıyan, “beklenmedik anlarda etrafımızı kuşatan ve kimliğimizi sarsan”, yüreğimize oturan karabasan işaretlerle... Yolcuları arasında bulunduğumuz şehirlerarası bir otobüsün, aniden “namaz molası moduna geçmesi” ya da müze tuvaletlerinin cami avlularını aratmaz hale gelmesi örneğin, bu ikinci anlatım türüne örnek... Tarihin tanıklığı asıl böyle “küçük serüvenlere yansıyan” münferit olaylardan geçiyor. Bu “küçük serüvenlerin” ardında büyük değişimler olduğunu gerçi herkes anlıyor. Ama çoğunluk avunuyor. Kiminin biraz keyfî kaçıyor; ama “yol kazaları”(!) üzerinde uzun boylu durmuyor. Kimi mazaret üretip, gerekçeler (“Canım işte burası Müslüman bir ülke. Bunda büyütecek ne var?” vs.) arkasına saklanıyor.... Dünün Dünyası... ‘Eskinin güveniyle avunmak...’ Stefan Zweig büyük savrulma anlarından birinde, tarihin izini “kendi küçük serüveni üzerinden” sürmüş bir yazar. İki yüzyıl arasına denk düşen talihsiz bir zaman diliminde doğmuş ve II. Dünya Savaşı’nın patlamasına dek uzanan sarsıntıların hepsini teker teker yaşamış.. Türkiye’ de Can Yayınları’ndan Burhan Arpad’ın muhteşem çevirisiyle yayımlanan “Dünün Dünyası” yazarın elleri arasından kayıp giden ve bir daha asla geri gelmeyecek küçük dünyasını anlatır: Kazanılmış olduğu düşünülen tüm değer ve kalelerin birer birer yok oluşunu; bu yok oluşun ardında bıraktığı telafi edilmez boşluk ve parçalanmayı, yabancılaşmayı; her satırına hüzün yansıyan, bıçak gibi keskin bir dille aktarır... “Bugün içinde bulunduğumuz tüyler ürpertici uçurumun dibinde çevreyi güçlükle seçip el yordamıyla yürürken, çökmüş ve parçalanmış iç dünyama karşın, yine de hep yukarıya, çocukluğumun.. dünyasına bakıyor ve bu çöküntünün.. günün birinde yalnızca bir duraklama sayılacağını eskiden kalma bir güven duygusuyla düşünüp avunuyordum...” der mesela Zweig kitabın ilk sayfalarında. Ve ayak seslerini ilk andan fark ettiği, hissettiği faşizmin iç dünyasında kopardığı fırtınaları aktarırken; güncesinin sonunu, uçsuz bucaksız “çaresizlikle” bitirir... Görünen köy Dostlarımızla konuşuyoruz: “Türkiye, faşizme gidiyor.” Siyasilerle konuşuyoruz: “Türkiye, faşizme gidiyor.” Hukukçularla konuşuyoruz: “Türkiye, faşizme gidiyor.” Yazarlarla konuşuyoruz: “Türkiye, faşizme gidiyor.” Bindirdiler toplumu bir alamete, gidiyoruz... Bugünkü görevimiz Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı Cansel Güven, gemi batarken söylenen sözü anımsatıyor: “Önce kadınlar ve çocuklar!” İlk kurtarılacak anlamı taşısa da söz, bugün için “ilk kurban edilecekler” diye de anlaşılmalı: “Önce kadınlar, sonra çocuklar. Ben de tam bunu diyorum. Gemiyi terk etmek için değil ama, su alan delikleri tıkamak, dümeni ele almak, yine aydınlık ufuklara yelken açmak için. Mustafa Kemal’in hediyesi değildir özgürlüklerimiz; haktır, bir hakkın sahibine teslimidir. Ya hak ettiğimizi kanıtlayacağız ya da erkeklerimizden önce, çocuklarımızla beraber boylayacağız karanlık suları…” Kadınlar ve çocuklar, onların eşleri, babaları, ağabeyleri bugün saat 14.00’te Ankara’da Anıtkabir’de olacaklar. İstanbul’da Taksim’de, İzmir’de Konak’ta, Erzurum’da Havuz Başı’nda, Bursa’da Set Başı’nda... Her yerde olacaklar, her yerde... Yurttaşlık görevi çünkü... Öz ve söz Anayasa değişecek, türban serbest kalacak. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt diyor ki, “Türk toplumunun tüm katmanlarında bu konuda askerin düşüncesini bilmeyen yok. Bir şey söylemem, malumun ilanından öteye gitmez.” Orgeneral Büyükanıt, 2007 Temmuz ayı sonunda, 12 Nisan 2007’de yaptığı “Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin Cumhuriyetin temel değerlerine, laik ve üniter yapıya sözde değil özde bağlı olması gerektiği” yolundaki açıklamasının anımsatılması üzerine “12 Nisan’da söylediğimiz şeylerin şu anda da arkasındayız. Bugüne kadar ne söylediysek arkasındayız. İnanarak, bilerek söyledik” de demişti. Hatırlayınız, kısa bir süre sonra da AKP Milletvekili Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı seçilmişti... 301. Madde ve Ardındakiler SUAY KARAMAN * Gündemde en çok yer alan konu Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi. Bu madde ile ilgili birçok görüş bulunmaktadır. Öncelikle 301. maddenin içeriğine bakalım: “Madde 301. (1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında arttırılır. (4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.” Madde incelendiğinde eleştirmenin serbest, ama aşağılamanın yasaklandığı anlaşılmaktadır. Ancak bazı kimseler eleştirmekle yetinmemekte, aşağılamak, hakaret etmek istemektedirler. Dünyadaki bütün devletler, kendi çıkarları aleyhine davranışlara ve fikirlere karşı bir ulusal duruş geliştirir, tepki koyarak kendilerini korur. Bu korumayı kaldırmak, onurunu çiğnetmeyi, aşağılanmayı peşinen kabul etmek anlamına gelir. Bize 301. maddenin kaldırılmasını dayatan ülkelerin hepsinde, ulusa hakaret yasalarla yasaklanmıştır. Alman Ceza Kanunu’nun 90. maddesi “Devlet başkanına hakaret”, 90a maddesi “Devlete ve sembollere hakaret”, 90b maddesi “Anayasal organlara hakaret” suçlarını düzenlemektedir. 90a maddesi şöyledir: “Her kim bir toplantıda veya yazılı neşriyatın dağıtılması suretiyle alenen Almanya Federal Cumhuriyeti’ne veya federe devletlerine veya anayasal düzenine hakaret eder veya kötü niyetle aşağılarsa veya Almanya Federal Cumhuriyeti’nin veya federe devletlerden birinin renklerini, bayrağını, armasını veya Ulusal Marşı’nı tahkir ederse üç yıla kadar hapis veya para cezası ile cezalandırılır.” 90b maddesinin birinci fıkrası şöyledir: “Her kim aleni bir toplantıda veya basın yayın yoluyla bir yasama organına, hükümete veya Federal Anayasa Mahkemesi’ne veya onun üyelerinden birine, bu sıfatından dolayı ve devletin itibarını zedeleyecek şekilde hakaret ederse, bu şekilde Federal Almanya’nın varlığına ve anayasal düzenine yönelirse, üç aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Alman Ceza Kanunu’nun 90, 90a ve 90b maddelerinin de yer aldığı “devlet aleyhine işlenen diğer suçlara” ilişkin olarak, 2004 yılında 72, 2005 yılında 84 kişi için mahkumiyet kararı verilmiştir. Avusturya Ceza Kanunu’nun 248. maddesi: “Devlet ve onun sembollerini aşağılama” kenar başlığı taşımaktadır. Bu maddeyle, Avusturya Cumhuriyeti ve onu oluşturan eyaletlerin birisine kötü niyetle ve toplumun geniş bir kesimi tarafından idrak edilmesi koşuluyla hakaret edilmesi cezalandırılmaktadır. Ülkemizde ulusal olan ne varsa tehlikededir. Tehlikenin farkına varanlar, ulusal güçlerin birleşmesi için emek harcayanlar, ülkemizi yeniden aydınlığa ulaştırmak için var güçleriyle çalışanlar, emperyalizme karşı bir kez daha başarı sağlayacaklardır. * Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Bu rulet nerde duracak? “Çoktan unutulup gömüldü sanılanın, eski biçimi ve görüntüsüyle yine karşınıza çıkması kadar ürkütücü bir şey yoktur hayatta!” der sözünü bağlarken: “Olup bitenlere karşı elden bir şey gelmemesinin ağırlığını.. hiç böyle korkunç bir biçimde duymamıştım... (Siyaset adamları, diplomatlar) ayrıntılarını öğrenemediğimiz ve hiçbirine katılmadığımız kararlar alıyorlar ve benim özel hayatıma.. yön çiziyorlardı. Alınyazım kendi elimden onların eline geçmişti... Bütün varlığım için kararlar verilirken, ben bir sinek kadar savunmasız ve bir sümüklüböcek kadar aciz, odamda oturmaktaydım... Bütün hayatımı koyduğum kumarda rulet, karada mı kırmızı da mı duracak diye düşünüyordum....” 2000’lerin ‘Galileo kamplaşması’ Bu Stefan Zweig yazısı da durduk yerde nerden çıktı derseniz... Şöyle söyleyeyim... Yaklaşık bir aydır İtalya’daydım. Roma’dan uzun uzadıya aktardığım “Galileo isyanının” akıllara durgunluk veren tüm evrelerini orda yaşadım. Bunca yıllık gazeteciyim. Üç yüzyıl önce engizisyon gazabına uğrayan Galileo’nun Avrupa’nın orta göbeğinde ansızın “güncel bir mesele” ve sil baştan bir “laikantilaik kamplaşması ya da hesaplaşması” olarak karşıma çıkacağı, kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi... Türkiye’ye döner dönmez de karşımda “çene altı kâbusunu” buldum! Yalnız Türkiye’de değil; köklü demokrasi gelenekleri olan Avrupa ülkelerinde de giderek kendimi artık Zweig’vari bir “Dünün Dünyası’nda” hissediyorum. Zweig’in veciz biçimde ifade etmiş olduğu gibi tıpkı: “Yeni bir dönemeçte, yeni bir bitişte ve yeni bir başlangıç çizgisindeyiz...” “Avrupa’nın yeni dönemecini” de gelecek yazımda aktaracağım... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY O2@@6K ?O2@@@@@@@@6X? ?O26K? ?O2@@@@@@@@@@@1? ?W2@@@@6X? ?O2@@@6K ?W2@@@@0M?eI'@@@L ?7@@@@@@)XhfW2@6X??W2@@@@@@@@?hg W&@@@0M?f?V'@@1 J@@(?4@@@1hf7@@@)X?7@@@@@@@@@Lhg ?W&@@(M?hN@@@ 7@@He?@@@eW2@@@?f@@W@@)X@@@@0?4@@@1hg W&@@(Yhe?@@@ @@5?e?@@@?W&@@@@?f@@@Y@@@@@(M?e?@@@hg ?W&@@0Y?he?@@@ @@H?e?3@@?7@@?@@@@@@@@@@@@@@@@Hf?@@@hg W&@(M?hfJ@@5 @@f?N@@?@@@@@@@@@@@@@@@@@@@5?f?@@@hg ?W&@@Hhf?O&@@H @@g@@?3@@@@@(MI4@@@e?@@@H?fJ@@@@@@@@@6Kg ?7@@5?he?O2@@@@T2@@@@6K?g@@L?e?J@@?V'@@@(Yf@@e?@@@f?O&@@@@@@@@@@@@6X?e J@@(Y?h?O2@@@@(R@@@@@@@@@@6KO2@@@)Xe?7@@eV@@@f?J@@e?@@@e?O2@@@@0M?eI4@@@@)Xe 7@@Hh?W2@@@@@@??@@@@@@@@@@@@@@@@@@)X??@@@@@@@@@)XeW&@@e?@@@e@@@@0Mh?I'@@1e @@@?h?7@@@@@@@)X@@(MI'@@V'@@@@@@@@@)X?@@@@@@@@@@)KO&@@@e?@@@?J@@(MhfN@@@e @@@?h?@@@@@@@@@@@@HeN@@?N@@0M??I'@@1?@@@@(M?I'@@@@@@@@@@@@@@?7@(Y?hf?@@@e 3@@@@@@@@?e?@@@(M?I'@@@@?e?@@??@M?fN@@@?@@@0Yf@@@@@@@@@@@@@@?@@H ?@@@e V4@@@@@@@?e?@@@H?eN@@@@?e?@@?h?3@@@@(Mf?7@@@@@@@0M?I'@@?@@Lg?O2@fJ@@@e I4@@@@@?e?@@5fJ@@@@?e?@@?h?N@@@0Y?fJ@@@@@@@f?V4@?@@)K?e?O2@@5e?W&@@5e @@@?e?@@Hf7@@@@?eJ@@?he@@g?O&@@(Y@@@eO26Ke?3@@@6?2@@@@0YeW&@@(Ye @@@?e?@@?e?J@@@@@?e7@@??@@@6Xe?J@@f?O2@@@(Y?3@@?@@@@@6X?V4@@@@@@@(Me?O&@@(Y?e @@5?e?@@?e?7@@?@@?e@@@??@@@@1e?7@@e?W2@@@@@H??N@@?@@(?'@1e?I'@@@@(Y??O2@@@@Yf W2@@@6X?e@@H?e?@@?eJ@@5?@@?e@@5??@@@@@e?@@@e?7@@@@@@f@@@@@?e@@f?@@@0Y?W2@@@@@@@6Xe ?W&@@@@@)Xe@@f?@@??W&@@U?@@?e@@H?J@@@@5eJ@@@L??3@@@@@@f@@@@@)?&@5e?W&@(Me?&@@0MI4@@@)X? ?7@@@@@@@)K?@@f?@@??7@@V@@@@?e@@e7@@@@He7@@@1??V4@@@@@f@@V'@@@@@He?7@@H?heI'@@1? ?@@(M?I4@@@@@@fJ@@??@@@@@@@@??J@@e@@@@@??J@@@@@Le?I'@@@f@@?V4@@@@?e?@@5hf?N@@@? ?@@HfI4@@@@f7@@??@@@@@0?@??7@5e@@@@@?W&@@?@@)X?eV'@@L?e@@he?@@Hhf?J@@@? ?@@? @@@??@@@0MfJ@@H?J@@@@5?7@@@@@@@)Xe?N@@1??J@@g?WX?@@?hfW&@@5? ?@@L @@@?f?W26X?7@@??7@@@@Y?@@(Y@@@@@)K?e@@@??7@@gW&@1?@@?he?O&@@(Y? ?@@1hf?J@@@LfO&@@)X@@5?J@@@@@@@@@Y?@@@@@@@6K?@@5??@@@f?O&@@@?@@@6Kg?O2@@@(Ye ?3@@L?heW&@@@)KO2@@@@@@@@@YO&@@?@@@@@@@@@(MI'@@@@@@@H?J@@@@@@@@@@@@@?@@@@@@@@@@@@@@@@0Y?e ?N@@)Kh?O&@@@@@@@@@@(?4@@@@@@@@5?@@@@@@@@(YeV4@@@@@@?O&@@@@@@@@@(Y@@@@@@@@@@@@@@@@@0M?f 3@@@6Kf?O2@@@(?4@@@@@0Ye?I'@@@@(Y?e?I4@@0Y?fI4@@@@@@@@@?I4@@@0Y?@@@@(M V4@@@@@@@@@@@@@0Y?hfV4@@0Y ?I'@@@@@@?h?I40Y? I4@@@@@@@@@0M? V4@@0M ?I4@@@0M (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN İngilizceyi İngilizce kaynaklardan öğrenin... Westminster University ve Premier College sertifikalarına sahip, London School of Busness Administration’da master yapmış 2 Şubat www.mumtazarikan.com ÖĞRETMENDEN, BRITISH ENGLISH Gramer, derslere yardımcı, sınavlara hazırlık İş İngilizcesi (Business English) ve İngilizce iş görüşmelerine Interview hazırlık. Acıbadem / İstanbul 0 536 225 07 80 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kocası ölen 1 kadının kayınbiraderiy 2 le evlenmesi 3 ni öngören gelenek ya da 4 yasa. 2/ Bir 5 yerde otur 6 ma... Japon li7 rik dramı. 3/ Çam, ardıç, 8 ladin ağaçla 9 rının iğne gi1 2 3 4 5 6 7 8 9 bi ince yaprakları... 1 N E V Z İ N E A Bir felaketin, bir kaK E L İ K zanın neden olduğu 2 A T A zarar. 4/ Japonlara öz 3 Z İ K L O N N İ V E N E D İ K gü kâğıt katlama sa 4 L H A K A natı. 5/ Şaka yollu 5 A D A Y Ş AMA söylenen bir azarla 6 Ş O K L İ T O T S U ma sözü... Zerdüşt 7 dininde ateş tanrısı. 8 L A Y E M U T F 6/ Tütün dizmek, ku 9 A P E L N İ V O rutmak ve işlemek için kullanılan üstü kapalı sergi... Akım şiddeti birimi kiloamperin kısa yazılışı. 7/ Atlas Okyanusu’nun batısındaki denize ve buradaki adalara verilen ortak ad... Yersiz söz ya da davranış. 8/ Kuzu sesi... Yeşil üzerine sarı kırmızı renkli ve mayhoş bir elma cinsi. 9/ Karşı cinsin kılığına girmiş eşcinsel. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Abecenin bir ya da birçok harfini kullanmamaya özen gösterilerek yazılan yazı (Halk edebiyatındaki “lebdeğmez” denen şiir türü bunun en güzel örneklerinden biridir). 2/ Aynı ahır adına koşan yarış atlarına verilen ad... Kesintilerden sonra kalan miktar. 3/ Şeyh Bedrettin’in Tanrı, evren ve insan hakkındaki görüşlerini içeren ünlü yapıtı. 4/ Parola... “Lahos” da denilen eti lezzetli bir balık. 5/ Kurtuluş... Mızrak uçlarına takılan küçük bayrak. 6/ Kazak başkanlarına verilen ad... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek. 7/ Doğal ve tarihsel özelliklerinden dolayı koruma altına alınan alan... Kirli. 8/ Sodyum elementinin simgesi... Bir çalgıyı doğru ses vermesi için ayarlama. 9/ Karısı ölen erkeğin baldızıyla evlenmesini öngören gelenek ya da yasa. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle