23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 ŞUBAT 2008 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab?cumhuriyet.com.tr Solİslam ilişkisini sorgulayan Belçikalı yazara göre, İslama karşı Avrupa’da devasa bir otosansür var DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Gericiliğin çağrısının sesi MIA DOORNEART erman De Ley, Benno Barnard ile Geert Van Istendael’e karşı giriştiği saldırıda bütün Stalinist hilebazlıkları kullanmaktadır (De Standaard 6 Şubat). Bu zaten Gent Üniversitesi’nin Avrupa İslam Merkezi’nin eski müdürünün üslubudur. İslamı eleştirmek bir tabu olup, dünyada ters giden her şeyden Batı sorumlu tutulur. Kendisi Gent Üniversitesi’nde bu sıradan iman ikrarını kullanan tek kişi değildir zaten. Irkçılığa karşı sözde mücadelesi antisemitizmi kapsamamaktadır. Zira İslam Merkezi’nin webmaster’ı olarak Yahudi soykırımını inkâr eden ve antisemitik bir linki ancak Fırsat Eşitliği Merkezi’nin uyarısından sonra kaldırmıştı. Antisemitizm ile kıyaslanamaz Barnard ile Van Istendael’i Yahudi Soykırımı konusunda vurdumduymazlıkla utanç verici bir şekilde suçladığı saldırısında ayrıca edebe aykırı bir karşılaştırma da yapmaktadır. “Zamanında antisemitizm bütün Avrupa’nın içine işlemişti, tıpkı bugünkü anti Müslümanlık gibi” diye yazmaktadır. Bu hazmedilemeyen bir iddiadır. Yahudilerin maruz kaldıkları zulüm, ırkçı bir hareketti ve soykırımdı. Yahudiler dinleri, düşünceleri veya hareketlerinden dolayı değil, sırf Yahudi oldukları için katledilmişlerdi. Antisemitizm ile anti Müslümanlığı aynı söylemde kullanmak, Müslümanların esasında bir ırk ya da halk olduğunu ima etmektir. Bu ise düpedüz saçmalıktır. Dünyada her renkten ve tüm kıtalarda bir milyardan fazla Müslüman yaşamaktadır. Fakat kendisi bu söylemle, dinin kimlikle eşit olduğunu ve islamın eleştirilmesinin ırkçılıkla eşit olduğuna dair birçok imamın propagandasını yapmaktadır. İnsan, ruhban sınıfı karşıtı olan bir üniversitenin profe ABD Seçimleri ve Paranın Gücü Birleşik Devletler’de başkanlık seçimlerinde adaylık yarışı tüm hızıyla sürtiyor. Cumhuriyetçi kesimde McCain’in adaylığında sorun yok. Aynı şeyi demokrat aday için söylemek zor. Hillary Clinton ile Barack Obama arasındaki yarış birinin ya da ötekinin atbaşı öne geçmesi şeklinde devam ediyor. Obama 5 Şubat’tan bu yana rakibini, önseçimlerde kazandığı delege sayısıyla yakalamış, dahası az da olsa onu geride bırakmayı başarmıştır. Ancak ‘süper salı’ olarak adlandırılan önseçimlerdeki 1700 delegeye karşın demokrat aday yine de belirlenmiş değildir. Obama 22 eyaletin 13’ünde elde ettiği başarılarla gücünü kanıtlamışsa da Hillary Clinton, New York, Massachussets, Tennessee, Arizona, Özellikle de Kaliforniya zaferleriyle yeniden atağa geçmiştir. Associated Press ajansının hesaplamalarına bakılırsa Bayan Clinton delege sayısında Obama’nın 1108 delegesine karşı 1136 delegeyle küçük bir farkla da olsa yarışı önde götürmektedir. Bu sonuca ‘büyük seçmenlerle’ ulaşılmıştır. Büyük seçmen sayısı Hillary için 243, Obama için ise 156’dır. Toplam sayıları 796 olan ‘büyük seçmenlerin’ yaklaşık yarısının eğilimleri henüz kesinlik kazanmamıştır. Parti tarafından saptanan büyük seçmenler konusunda ise Bayan Clinton’ın rakibine oranla daha şanslı olduğu ileri sürülmektedir. Görünen o ki, iki demokrat aday arasındaki yarış 2528 Ağustos’ta gerçekleşecek Denver ulusal konvansiyonuna kadar kıyasıya bir mücadele içinde geçecek, başkanlık seçimlerinin yapılacağı kasım ayına kadar ise yarış demokrat adayla, cumhuriyetçi aday arasında mücadeleye dönüşecektir. Demokrat adaylar şu sıralarda ülkeyi kasıp kavuran resesyon tehlikesinin toplumda yarattığı tedirginliği hesaba katarak ekonomik ve sosyal sorunlara daha yoğun bir biçimde yaklaşma gereği duymuşlardır. Örneğin gerek Bayan Clinton, gerekse de Obama yoksul kitlelerin sağlıktan eğitime, işsizlikten konut ihtiyacına uzanan büyük sorunlarından daha çok söz etmeye, söylemlerinde bu yaşamsal konularla ilgili vaatlere, gerçekleşmesi kuşkulu da olsa daha çok yer vermeye başlamışlardır. Başkanlık seçimlerinin bir başka önemli özelliğini Amerikan demokrasisinin ne mene bir demokrasi olduğunu belirleyen paranın önlenemez gücüne olan bağımlılığı oluşturmaktadır. Madalyonun bu yüzü hiç de iç açıcı değildir. Son derecede ‘demokratik’ görünmesine, dahası dünyaya örnek olarak gösterilmek istenenmesine karşın Amerikan demokrasisinin yazgısı her şeyden önce büyük sermaye gruplarının iki dudağı arasındadır. Başkan adaylarının yazgıları da buna koşut olarak büyük fınans odaklarının olası adaylara keselerinin ağzını ne ölçüde açacaklarına endekslidir. Kolaylıkla anlaşılacağı üzere bu ‘alışveriş’ karşılıklıdır. İpi göğüsleyen başkan, kendisine yarışı kazandıranlara bir biçimde borcunu ödemek durumunda, dahası zorundadır. Ve bu gerçek kimsenin saklısı değildir. 2008 seçim kampanyaları harcamalarda rekor düzeylerdedir. İki partiye mensup adayların bir yıldan bu yana yaptıkları harcamalar en az bir milyar doların üzerindedir. 2004 seçimlerinde Bush ve John Kerry’nin seçim harcamaları ise 880.5 milyon dolar dolayında kalmıştı. Seçim kampanyalarının ‘olmazsa olmazı’ sayılan söz konusu fonlar seçimlerin yazgısı belirledeği gibi kaçınılmaz bir biçimde Amerikan demokrasisinin niteliğini de belirlemektedir. Özel sektörde yer alan büyük bankalar ve çalışanları seçim kampanyalarının finansmanında ön sıradadır. Listede Goldman Sachs, Citigroup, Morgan Stanley, Lehman Brothers, JP Morgan gibi sermaye grupları yer almaktadır. Cumhuriyetçilere destek verenlerse sadece Merih Lynch ve Credit Suisse’le sınırlıdır. Bu ise, belki de, büyük sermayenin cumhuriyetçi adaya fazla şans tanımadığını göstermektedir. Özetle Amerikan demokrasisinde ülkeyi yönetecek iktidarın yazgısı öncelikle ‘piyasaya’ bağımlıdır. Büyük sermaye gruplarından finansman sağlayamayanların seçilme şansları kesinlikle bulunma maktadır. Center for Responsive Politics’in (CRP) icra direktörü Sheila Krumholz’un şu sözleri durumu en açık biçimiyle gözler önüne sermektedir: “Gelecekteki başkanımız kim olursa olsun Beyaz Saray’da Wall Street’in borçlu bir dostu bulunacaktır.” (Jacques Coubard. L’Humanite, 14.02.08) H hiçbir film stüdyosunun Salman Rüşdi’nin kaderinin filmini çekemeyeceğinden yüzde yüz emin olabilirsiniz, çünkü bir Danimarka gazetesinde çıkan on iki karikatüre gösterilen şiddet dolusu tepkiler yeterli kadar ürkütmüştü. Aşırı sol ve sol kanatlarda daha başka bir faktör de rol oynamaktadır. Sapkın bir fikir canbazlığı sayesinde, hür düşünce, erkek ve kadın eşitliği gibi evrensel değerler adeta bir nevi yeni tip sömürgecilik kibirliliğine, başka “kültürlere” yapılan bir saldırıya dönüşmüştür. Avrupa’daki aşırı sol hâkimiyetindeki küreselleşme karşıtı cephe, Cenevre’de Voltaire’in bir tiyatro oyununu yasaklattıran Tarık Ramazan’ı, ileri görüşlü Müslüman kadınlara tercih etmektedir. Barnard ve Van Istendael, kendileriyle Cumhuriyet gazetesi için röportaj yapan Çimen Baturalp’ten ilerici Müslüman kadınlara verdikleri destekten ötürü aldıkları sıcak teşekkür boşuna değildir. İslamla solun ittifakı “Aşırı sol ile İslami köktendincilik arasındaki ittifak doğaya aykırı görünebilir, fakat esasında öyle değildir. Libération gazetesinde yazan Fransız gazeteci Caroline Fourest’in “La tentation obscurantiste” (Gericiliğin Cazibesi) adlı kitabı bu durumu olağanüstü bir şekilde tahlil etmektedir. İslamla olan ittifakına inanan aşırı solcu ya da solcular, zamanında Stalin, Tito, Mao ve Castro’yu dünyayı yenileyecek olan kişiler gibi görüp göklere çıkartan “düşünürlerin” benzerleri veya onların halefleridirler. Onlar aynı çizgidedirler. Ütopik doktrinine duydukları hiç dinmeyen ihtiyaç ve tek sürekli düşmanları olan Batılı, karışık fakat bir o kadar da değerli olan özgürlük sistemlerine karşı duydukları nefrette, tüm totaliter görüşte olanlar onların yandaşlarıdır. (De Standaard, Belçika, 8 Şubat) sörlerinden veya emekli mensuplarından, aslında daha fazla ayrım yapılmasını beklerdi. Yoksa yakında anti Hıristiyanlık da mı ırkçılık olacak? Ayrıca, otuzlu yıllarındaki antisemitizm ile bugünkü anti Müslümanlık arasında en ufak bir kıyaslama yapmak bile son derece abestir. Yahudiler o zamanlarda bugün toplumlarımızda yaşayan Müslümanların durumundan daha kötü bir durumda olmamış olsalardı, hiçbir zaman bir Yahudi soykırımı vuku bulmuş olmayacaktı. Tam tersi, toplumları verimli bir şekilde büyüyecek ve gelişeceklerdi ve bizim Avrupa kültürümüzü daha da zenginleştirecekler vrupa’daki aşırı sol hâkimiyetindeki küreselleşme karşıtı cephe, Cenevre’de Voltaire’in bir tiyatro oyununu yasaklattıran Tarık Ramazan’ı, ileri görüşlü Müslüman kadınlara tercih etmektedir. di. Ne var ki o zamanlarda ırkçılığa karşı kanunlar, fırsat eşitliği merkezleri ve azınlıkları koruyan kanunlar henüz yoktu. O zamanlara ait gazete ve kitaplara bir bakın. Yahudi nefre A tiyle dolup taşıyorlardı. Bugün bu tür ırkçılık düşünülemez bile (en azından Batılı gazete ve medyalarda). İslam dünyasında ise hiç çekinmeden kaba antisemitizm yapılmaktadır. Bir dini itikat olan ve bu yüzden Hıristiyanlık, komünizm ya da serbest piyasa sistemine inanmak kadar eleştirilebilmesi gereken İslama karşı Avrupa’da devasa bir otosansür uygulanmaktadır. “Siyasi doğruluk” adına bu durum, kısmen Avrupa insanına da telkin edilmektedir. Ve korku yüzünden de hiçbir yayınevinin (zaten vasat olan) Da Vinci’nin Şifresi’nin bir İslam versiyonunu çıkartmaya cesaret edemeyeceğinden ve HAVSA (EDİRNE) İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI DOSYA NO 2007/651 E. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi niteliği, kıymeti, önemli özellikleri: TAŞINMAZIN TAPU KAYDI Edirne ili Havsa ilçesi Muhammen satış saati 9.30 9.40 9.50 10.00 10.10 10.20 10.30 10.40 10.50 11.00 11.10 11.20 11.30 11.40 11.50 13.30 13.40 13.50 14.00 14.10 14.20 14.30 14.40 14.50 15.00 15.10 9.35 9.45 9.55 10.05 10.15 10.25 10.35 10.45 10.55 11.05 11.15 11.25 11.35 11.45 11.55 13.35 13.45 13.55 14.05 14.15 14.25 14.35 14.45 14.55 15.05 15.15 Basına ve Kamuoyuna, ADD Kadıköy Şubesi tarafından 04 13 Şubat 2008 tarihleri arasında Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen “Hukuk ve Siyaset Okulu”nda düzenlenen bir panele derneğimizin Genel Sekreteri Birol Başaran konuşmacı olarak katılmıştır. Sn. Birol Başaran tarafından yapılan konuşmanın bir bölümü, yazılı ve görsel basında “Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı (USİAD) Birol Başaran, Türkiye’de hukuk dışına çıkılmasını önerdi”şeklinde yer almıştır. Sn. Başaran’ın konuşmasının tümü incelendiğinde konuşmanın “Türkiye’de hukuk dışına çıkılmasını önermeye yönelik” bir konuşma olmadığı ortaya çıkmaktadır. Sn. Birol Başaran’ın konuşmasının içerisinde amacını aşan bazı sözlerinin alınarak konunun demokrasi ve hukuk dışı bir anlayışa sahip olunduğu şeklinde yansıtılmasının uygun olmadığını düşünüyoruz. Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği olarak ; Ülkemizde uzun dönemdir Laik, Demokratik ve Sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı toplumun duyarlı birçok kesimi ile birlikte gözlediğimiz saldırılara rağmen, çözümün hukuk ve demokrasi kuralları içinde ve parlamento çatısı altında aranması gerektiğine inanıyoruz. Geçmişte de birçok kez açıkladığımız bu görüşümüzden en ufak bir sapmamız yoktur ve olmayacaktır. USİAD’ın herhangi bir yöneticisinin, üyesinin veya dernek olarak kendisinin hukuk ve demokrasi dışı herhangi bir önermede bulunması veya böyle bir önermenin yanında yer alması mümkün değildir. USİAD demokrasiyi ve hukuku bir araç değil, Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin olmazsa olmaz temel direkleri olarak görmektedir. Basına ve Kamuoyuna saygıyla duyurulur. . SIRA Köymah. ada parsel mevkii 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 Varoş Varoş Varoş Varoş Varoş Varoş Varoş Varoş Varoş Varoş Cumhuriyet Cumhuriyet Cumhuriyet Cumhuriyet Cumhuriyet Varoş Varoş Varoş Varoş Varoş Varoş Varoş Varoş Varoş Varoş Varoş 267 267 267 267 267 266 266 264 259 262 205 237 178 178 184 273 273 268 268 268 268 268 268 268 268 268 60 6 7 25 2 15 1 41 12 53 72 23 12 10 6 43 8 47 48 39 43 36 38 3 6 35 Aşırıdere Aşırıdere Aşırıdere Aşırıdere Aşırıdere Olukluçeşme Olukluçeşme Bağlar Gölü Eski Bağlık Eski Bağlık Kurtdere Kurtdere Sinit Gölü Sinit Gölü Sinit Gölü Olukluyolu Olukluyolu Bayramdede Bayramdede Bayramdede Bayramdede Bayramdede Bayramdede Bayramdede Bayramdede Bayramdede vasfı büyüklüğü M2 Hisse tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla tarla 2.905,00 5.615,00 5.515,00 6.920,00 5.010,00 17.520,00 2.405,00 2.805,00 2.529,00 3.110,00 6.015,00 8.330,00 8.000,00 5.010,00 11.300,00 10.500,00 8.800,00 10.870,00 8.010,00 8.115,00 2.905,00 10.825,00 10.220,00 5.705,00 5.105,00 9.865,00 tam tam tam tam 4/6 tam tam tam tam tam tam tam tam tam tam tam tam tam tam tam tam tam tam tam tam tam değeri (YTL) 4.938,50 23.263,38 22.886,48 11.764,00 5.678,00 28.468,24 3.848,00 4.488,00 4.064,40 4.976,00 9.624,00 13.328,00 12.800,00 8.016,00 18.080,00 16.800,00 24.575,12 17.392,00 12.816,00 12.984,00 4.648,00 17.312,00 16.352,00 9.128,00 8.168,00 15.784,00 Fevzi DURGUN USİAD Genel Başkanı TAŞINMAZLARIN EVSAFI VE HALİHAZIR DURUMU: Taşınmazların tamamında, satış isteyen alacaklının talebi doğrultusunda, Havsa Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından konulmuş 9.11.2005 Tarih/203 sayılı tedbir vardır. Ayrıca 267 ada, 25 parsel, 205 ada, 72 parsel, 273 ada, 43 parsel, 268 ada, 48 parsel, 268 ada, 35 parsel sayılı taşınmazlarda 3. kişi lehine 23.07.1981 tarih/680 yevmiyeli 5 yıl süreli icar şerhi vardır. 273 ada, 8 parselde betanorme karkas sistemde inşa edilmiş, 5.40 mx20 m ebatlarında, marsilya tipli çatı örtüsü ile örtülmüş, iç ve dış tuğlası işlenmemiş, kaba inşaat durumunda, %40’ı bitmiş 2 sınıfı yapı mevcuttur. Bu parsel içerisinde ayrıca 17 adet ceviz ağacı mevcuttur. Arazi değeri=14.299,12.YTL+Bina Değeri =9.936,00.YTL+17 Adet Ceviz ağacı=340.YTL olmak üzere, 273 ada, 8 parselin toplam değeri 24.575,12.YTL ’dir. 267 ada, 6 ve 7 parsellerin zeminde bütün olarak kullanıldığı ve zeminde 40 adet kavak ağacının bulunduğu bilirkişi raporu ile tespit olunmuştur. Kavakların toplam değeri 4.200,00.YTL olarak belirlenmiş ve eşit olarak her iki parselin değerlerine ilave edilmiştir. Sulu tarım imkânı vardır. Buğday, sılajlık mısır, ayçiçeği ekimine müsaittir. Diğer tüm tarlalar kumlutınlı toprak yapısına sahip, kuru tarım arazisi niteliğindedir. Buğday ve ayçiçeği tarımına müsaittir. SATIŞ GÜNÜ VE ŞARTLARI: 1.SATIŞ GÜNÜ 01.04.2008 SAAT (yukarıda yazılı saatler) ARASI 2.SATIŞ GÜNÜ 11.04.2008 SAAT (yukarıda yazılı saatler) ARASI SATIŞ YERİ Havsa İcra Müdürlüğü önü, Adliye Binası, Havsa/Edirne ORTAK HÜKÜMLER: 1 Satış, yukarıda yazılı gün, saat ve yerde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. 1.arttırmada tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla 2. satış günü aynı yer ve aynı saatte ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada muhammen bedelin %40’ını bulması ve rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok arttırana ihale olunur. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. %18 KDV , tellaliye resmi, damga vergisi, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. Taşınmaz üzerinde başkaca hacizler varsa, alacağa mahsuben ihale yapılmış olsa dahi, ihale bedeli ödenecektir. Ayrıca ihalenin feshi davası açılmış olsa bile yine derhal veya verilen süre içinde ihale bedeli ödenecektir. Satışla ilgili diğer ayrıntılar dosyada ve satış şartnamesinde mevcuttur. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını, dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli, hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse, İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 İhalenin feshine dair dava açanlar, dava açtıklarını gösterir belgeyi, ihaleden itibaren 7 gün içerisinde dosyamıza ibraz etmedikleri takdirde, ihale kesinleştirilerek müteakip işlemlere devam olunacaktır. 7 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 8425) ÖZGÜRCAN GÖZMEN (03.11.1987 – 17.02.2008) Seneler öncesi, Ultrasonla cinsiyet tanımı. Geleceğin müjdesi. İşte o gün bir hastaneye koşuştuk Umut vardı, heyecan. Bekleyiş ve doğuşuyla mutluluk!.. Bugün, İşte bugün Yine bir son. Tanımlı ve şifreli Yaşamda UltraSon! Vakitsiz terki hayatla Bıraktığı “Özlem ve yokluğunun acısı” Kurşun gibi girdi hayatımıza. Tanrı yazgısıdır kader, İnanırsan teselli eder.. Yokluğunu hayal edip yaşayacağız, Andıkça ağlayacağız!.. Bizler artık, “Bir sabır’a” muhtacız, Sabır için duacıyız.. OYA – DİNÇER GÖZMEN ELİF, BURCU, GÜLGÜN GÜL BÜLBÜLÜN, FERİT Taziyedir, “Sağ olası Başınız” Teselliler güç versin, Unutulmasın acınız.. Op. Dr. Dinçer YEĞENOĞLU DOSYA NO: 2007/760 ALACAKLI: Hacı Osman Bilgiç 17200247448 Karşıyaka Mah., 2348 Sok., No: 2, KAT: 2, Denizli. Vekili: Av. Kübra Karaoğlan & Av. Halil Karaoğlan & Av. Ayfer Alaca Oğuzhan Cad., Sağlıkhan No: 13, K: 5, D: 42, Denizli. BORÇLU: Mehmet Hamurişçi Sahil Evler Mah., Gürler Cad. No: 226. Narlıdere İzmir BORÇ MİKTARI: 220,000,00 YTL. Asıl Alacak 28,328,77 YTL. İşlemiş Faiz 248,328,77 YTL. Alacağının takip tarihi olan 09/02/2007 tarihinden itibaren, icra giderleri, vekâlet ücreti ve asıl alacağın %25 temerrüt faizi ile birlikte BK 84’e göre tahsili (Fazlaya ilişkin alacak ve faiz talep etme hakkımız saklıdır.) Yukarıda adı, adresi yazılı alacaklıya olan borcunuzdan dolayı yapılan icra takibinde; yukarıda yazılı adresinize örnek No: 7 ödeme emri gönderilmiş, adresinizi terk ettiğinizden ödeme emri bila tebliğ iade edilmiştir. Zabıtaca yaptırılan tetkik ve tahkikatta da adresinizin tespiti mümkün olmadığından, ödeme emrinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. İşbu ilanın gazetede neşri tarihinden itibaren, yukarıda yazılı borç ve masraflarını, kanuni 7 günlük süreye 15 gün ilavesi ile 22 gün içinde ödemeniz (teminatı vermeniz), borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazınız varsa, senet altındaki imza size ait değilse, yine bu 22 gün içinde ayrıca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde icra takibinde bu senedin sizden sadır olmuş sayılacağı, imzayı reddettiğiniz takdirde, merci önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız vaki itirazınız muvakkaten kaldırılacağı, senet veya borca itirazınızı yazılı veya sözlü olarak icra dairesine 22 gün içinde bildirmediğiniz takdirde, aynı müddet içinde 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız, aksi halde hapisle tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız, hapisle cezalandırılacağınız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse, cebri icraya devam edileceği ilanen tebliğ olunur. (Basın: 7066) DENİZLİ 5. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN İLANEN TEBLİGAT CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle