05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 2008 CUMA 4 HABERLER En kapsamlı buluşma Anıtkabir’de gerçekleştirilecek, diğer yerlerde Atatürk anıtları önünde buluşulacak DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Türban Sorunu Çözüldü mü? 2 Dün burada, AKP – MHP ittifakının türban sorununu hukuksal açıdan çözmekten uzak olduğunu, YÖK Yasası’nda yapılan ek 17. madde değişikliğinin Anayasa Mahkemesi’nin esastan incelemesine açık bulunduğunu, Yüksek Mahkeme’nin daha önceki içtihatları da göz önünde bulundurulduğunda, değişikliği iptal etmesinin güçlü bir olasılık olarak karşımızda durduğunu yazmıştım. Olayın hukuki yönü bu. Ama bütün bunlar gerçekleşse bile, hukuken çözülmüş olan sorun, uygulamada yine de çözümsüz kalacak; üstelik bu kez hukuk dışı olduğu tescil edilmiş bir uygulama, geri dönülmez biçimde yaşama geçmiş olacaktır. Öyle ya, bir kez yükseköğrenimde “türban” serbest kalınca, herkes türbanla üşüşecek, ardından da, Anayasa Mahkemesi’nin aksi yöndeki bir kararı üzerine, tüpünden çıkmış olan diş macununu geri sokmak mümkün olmayacağı gibi, uygulamadan da vazgeçmek olanağı olmayacaktır. Dün sabah bunları düşünürken Melih Aşık telefonla aradı; o da aynı kaygıyı paylaşıyordu ve böylesine garip bir durumun ortaya çıkmasının önüne geçmenin yolunun, çıkacak yasanın bir süre sonra, örneğin gelecek ders yılı için uygulamaya konması olduğunu belirtti. ??? Melih’in önerisi, Anayasa Mahkemesi’nin esas ile ilgili değilse bile yürütmeyi durdurma talebiyle ilgili kararının beklenmesinin kargaşaya yol açmaması bakımından yerinde ve gerçekçiydi. Ancak bu öneri, iktidarın sorunu gerçekten yasalar ve uzlaşma çerçevesi içinde çözmek istediği varsayımına dayanıyordu ki, gerçek bu değildi. Son formülün, türban uygulamasını, yalnız yükseköğrenim ile sınırlı kılmayıp, lise ve ilkokullara kadar indirebileceğini kaygısını, AKP için sipariş üzerine anayasa hazırlayan Prof. Ergun Özbudun da dile getiriyor. Öte yandan, türbanın kamu hizmeti verenlere de yaygınlaştırılması niyetleri, AKP’nin Konya Milletvekili ve Isparta Belediye Başkanı tarafından kamuoyuna açıklandı. AKP yönetiminin bu iki kişi hakkında soruşturma açmasına bakarak, kimse gerçek niyetler hakkında yanılgıya düşmemeli. Bu soruşturma hiçbir yaptırımla sonuçlanmayacak, olsa olsa, yalnızca lafta kalan bir uyarı ile yetinilecektir. “Peki o zaman soruşturma neden açılıyor?” derseniz, onun yanıtı açık. AKP yönetimi böylelikle “Bir siyasi partinin 68. maddenin 4. fıkrasındaki eylemlerinden dolayı kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak noktası haline geldiğinin Anayasa Mahkemesi’nce tespit edilmesi halinde karar verilir” diyen 69. maddenin 6. fıkrasındaki “odak olma” durumundan kurtulmak için bu yola başvurmaktadır. ??? Uygulamanın yalnız yükseköğrenim ile sınırlı kalmaması ise kaçınılmazdır. Öyle ya! İnancı dolayısıyla dinsel ve siyasal simgeleri kamu alanına sokup teşhir ederek, insanları “inanmışlar ve inanmamışlar” ya da “mütedeyyinler ve olmayanlar” diye görünür biçimde ikiye ayıracak uygulama doğuran hakkı yükseköğrenimdeki kıza tanıdığınız zaman, hangi gerekçe ile lisedeki kıza tanımayacaksınız ki?.. Bir genç kıza çıkıp da nasıl diyebileceksiniz ki “Senin inancını üniversitede uygulama hakkın var, ama orayı bitirip kamu hizmetine girdiğinde, avukat, savcı ya da yargıç olduğunda bu hakkın elinden alınacaktır.” Böyle bir mantık olabilir mi? Türban ehli içinde küçümsenmeyecek bir bölümün de karşı çıktığı “çenealtından bağlama” formülü de son derecede yanlış. Laik bir devlet, nasıl olur da dinsel inancın ifadesinin şeklini kanunla tespit eder? Hele hele Cemil Çiçek’in de bir gazeteciye söylediği bir ara ek 17. madde için resim koymayı düşünmüş olmak çok komik. Böyle bir uygulama yürürlüğe girerse, yakında devlet “Resimli Kavanin” de yayımlar. Ne günlere kaldık Yarabbi! Türkiye’yi ve rejimini türbana dolayanlara ne demek gerek bilmem ki! Yurttaş alanlara çıkıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üniversitelerde türbanı serbest bırakma önerisine karşı, toplumun birbirinden farklı kesimleri, seslerini aynı anda duyurmak için yarın Ankara’da Anıtkabir’de; yurdun doğusundan batısına 17 ayrı yerinde ise Atatürk anıtları önünde bir araya gelecek. “222 A: 2. ayın 2’sinde saat 2’de Anıtkabir’de” sloganıyla hareket eden ve öncülüğünü Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD), Cumhuriyet Okurları (CUMOK), Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Hacıbektaş ve Yükseköğretim Kurumlarına Yardım Derneği (HAYOKDER), Avrasya Kültür ve İşbirliği Lobisi Vakfı (AKVİL) ile Yerel Yönetim, Araştırma, Yardım ve Eğitim Derneği’nin (YAYED) yaptığı toplumsal hareket, türbana karşı tepkilerini ortaya koyacak. Düzenleyicilerinin ya 18 yerde aynı saatte eylem: “222 A: 2. ayın 2’sinde saat 2’de Anıtkabir’de” sloganıyla hareket eden ve öncülüğünü Cumhuriyet Kadınları Derneği Cumhuriyet Okurları, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Hacıbektaş ve Yükseköğretim Kurumlarına Yardım Derneği, Avrasya Kültür ve İşbirliği Lobisi Vakfı ile Yerel Yönetim, Araştırma, Yardım ve Eğitim Derneği’nin yaptığı toplumsal hareket, türbana karşı tepkilerini ortaya koyacak. Tepki, yalnızca Ankara ile sınırlı kalmayacak. CKD ve ÇYDD’nin şubelerinin bulunduğu il ve ilçelerde, yurttaşlar aynı saatte buluşmak üzere örgütleniyor. nı sıra sendikalardan kadın örgütlenmelerine, siyasi partilerden meslek kuruluşlarına, odalara kadar toplumun neredeyse her kesiminin destek verdiği hareket kapsamında, yarın saat 14.00’te Anıtkabir’de bir araya gelinecek. İstanbul ve İzmir’den de yurttaşlar, Anıtkabir’de buluşmak üzere başkentte olacak. Aslanlı Yol’dan birlikte yürüyecek katılımcılar adına, ÇYDD Ankara Şubesi Başkanı Ülkü Günay mozoleye çelenk koyacak. Ardından, hazırlanan ortak metin, Anıtkabir Ziyaretçi Defteri’ne Günay tarafından yazılacak ve imzalanacak. Tepki, yalnızca Ankara ile sınırlı kalmayacak. CKD ve ÇYDD’nin şubelerinin bulunduğu il ve ilçelerde, yurttaşlar aynı saatte buluşmak üzere örgütleniyor. Buna göre; “Samsun, Kahramanmaraş, Tarsus, Adana, Mersin, Sıvas, Van, Bolu, Çanakkale, Bursa, Zonguldak, İskenderun, Tekirdağ, Eskişehir, Diyarbakır, Silopi ve Şanlıurfa”da da yine yarın saat 14.00’te yurttaşlar, Atatürk heykelleri önünde bir araya gelecek, anıtlara çelenk koyacak. Makine Mühendisleri Odası Başkanı Emin Koramaz, Büyük Ortadoğu Projesi ile ABD’nin ileri sürdüğü “Ilımlı İslam” modelinin “türban özgürlüğü’’nü de içerdiğini belirterek ‘’Bugün öyle bir noktaya gelinmiştir ki, laikliğin hangi biçim ve esneklikleri içermesi gerektiği tartışmaları ve ‘türban’ sorunu üzerinden, modernleşen Türkiye’nin 84 yılının toplumsal kazanımları bir kez daha geriye götürülmek istenmektedir’’ dedi. Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu yaptığı yazılı açıklamada, “Ekonomi politikalarını IMF ve Dünya Bankası’na teslim edenlerin yapmaya çalıştıkları düzenlemeler, üniversite gençliğinin sorunlarına çare değil, iktidarın çaresizliğidir’’ denildi. Açıklamada, Türkiye’de en önemli sorunun türban olmadığının “gün gibi aşikâr’’ olduğu belirtilerek “Özgürlükten, eşitlikten, barış ve kardeşlikten yana olan demokratik güçler bu oyuna gelmemelidir. Keskin kamplaşmaların emek örgütlülüğünü ve gücünü parçalayıcı bir unsur olduğu çok iyi görülmelidir” ifadesine yer verildi. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Turan Eser ise türbanın, genç kızların ve kadınların üzerinde erkek egemenliğini kurmanın ideolojik ve dinsel simgesi olduğunu belirterek “Niyet türbanı siyasal ve dinsel simge olarak meşrulaştırmaktır” vurgusunu yaptı. B AROLAR DA TEPKİLİ ‘Karşıdevrim ve sivil darbe süreci başladı’ Türkiye’nin Avrupa imajı türban oldu İspanya’nın başkenti Madrid’de Fitur Turizm Fuarı’nda Türkiye’yi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) türbanlı stant görevlileri tanıttı. Avrupa’da Türkiye’nin bu şekilde tanıtılmasına hiç kimsenin hakkı olmadığını belirten fuar katılımcıları ve ziyaretçiler, “Türkiye bunu hak etmiyor. Laik, demokratik Türkiye’nin imajı zedeleniyor. Hiçbir kurum ve kuruluşun buna hakkı yok”dediler. Gelen tepkiler üzerine belediye yetkilileri türbanlı görevliler olmadığını, ziyaretçilerin eşleri olduğunu belirttiler. Fuarda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni, Meclis Birinci Başkanvekili Ahmet Selamet, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Hüseyin Öztürk, Başkan Danışmanı ve Turizm Atölyesi Başkanı Tülin Ersöz, Kültür AŞ Genel Müdürü Nevzat Bayhan ve Turizm Müdürlüğü Yardımcısı Nurgül Yavuz’un temsil ettiği kaydedildi. AB tutum belirleyemedi Türban konusunda müktesebat bulunmaması nedeniyle net tavır belirleyemeyen birliğin bu konuya yaklaşımının ‘siyasi’ olacağı görüşü ağırlık kazanıyor BAHADIR SELİM DİLEK BRYZA: TÜRKİYE’NİN İÇ MESELESİ WASHINGTON (AA) ABD’nin Avrupa ve Avrasya ilişkilerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcılığı üst düzey yetkilisi Matt Bryza, “türban veya herhangi bir dini kıyafetin belli bir ifade şeklini” savunmadıklarını söyledi. Türbana ilişkin değerlendirmede bulunan Bryza, “ Türban takmak, kadınlar için kişisel bir seçimdir. ABD, demokratik toplumların saygı göstermesi gereken din özgürlüğünü desteklemeyi sürdürüyor. Türban, Türkiye’nin karar vereceği bir iç meseledir’’ dedi. rı toplantısında siyasi bir mesajın verilmesi bekleniyor. AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn’in, “AB’nin türbanı düzenleyen bir müktesebatı yok, üye devletlerde de değişik uygulamalar var” görüşünü gündeme getirmesinin ardından ise dikkatler AİHM’nin yaklaşımlarına çevrildi. AİHM’nin içtihatlarının “uyulması zorunlu AB belgesi” olarak kabul edilmiş olmasına karşın, komisyonun bu yaklaşımı soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Komisyonun konuyu “bireysel hak ve özgürlükler” çerçevesinde değerlendiriyor olmasına karşın 2005 yılında AİHM’nin türban yasağının temel özgürlükler açısından bir insan hakkı ihlali olmadığına karar vermiş olması, Avrupa kurumları içindeki çelişkiyi de su yüzüne çıkarmış oldu. AİHM’nin bu konuya ilişkin kararlarının tamamında, Türk yargısının, özellikle de Anayasa Mah asirmen?cumhuriyet.com.tr ADANA 80.YIL SAĞLIK OCAĞI Türbanlı doktor muhabirimize saldırdı ADANA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin, MHP desteğiyle türban serbestisine ilişkin son girişimiyle ülkede büyük bir tartışmanın yaşandığı günümüzde, türban yasağını delme girişimine bir yenisi daha eklendi. Mahfesığmaz Mahallesi’nde bulunan Sağlık Bakanlığı’na bağlı 80. Yıl Sağlık Ocağı’nda görevli Dr. Zeynep Oruç’un da türbanıyla muayene yaptığı ortaya çıktı. Fotoğraflarının çekilmesine sinirlenen Oruç, muhabirimiz Yusuf Baştuğ’un üzerine yürüyüp fotoğraf makinesine zarar verdi. ANKARA AKP ve MHP’nin üniversitelerde türbana vize veren anayasal ve yasal düzenleme çabasını yakın takibe alan AB, “Avrupa İnsan Hakları Makemesi’nin (AİHM) laiklik konusundaki içtihatları” ve “AB müktesebatı” arasında kaldı. AB Komisyonu, birlik içinde türban konusunda müktesebatın bulunmaması nedeniyle herhangi bir tutum belirleyemezken, AİHM’nin Türkiye’deki laiklik ile ilgili aldığı kararların dikkate alınıp alınmayacağı ise merak konusu oldu. AB içinde, AKP ve MHP’nin türbanlı öğrencilerin üniversitelere girmesi yönünde anayasal ve yasal değişiklik yapma girişimlerine yönelik yaklaşımın “siyasi” olarak belirleneceği görüşü ağırlık kazandı. Bu çerçevede, en erken 18 Şubat’ta yapılacak AB’nin dışişleri bakanla kemesi hükümlerini benimsemiş olması dikkat çekerken, konuya ilişkin bilgi veren kaynaklar, AİHM, 1998 öncesi türbana ilişkin olarak 1990 yılından itibaren Şenay Karaduman ve Lamiye Bulut adlı Türk vatandaşlarının türbanlı kimlik fotoğrafıyla üniversite diploması talebine ilişkin başvurularını incelediğini anımsattılar. Din ve vicdan özgürlüklerinin ihlal edildiğini savunan Karaduman ve Bulut’un açtığı davadaki gerekçeli kararında, “Nüfusunun çoğunluğu belirli bir dine mensup olan bir ülkede, bu dinin sembol ve vecibelerinin yer ve biçim kısıtlaması olmaksızın gösterilmesi ve yerine getirilmesi, bu dini uygulamayan veya başka bir dine mensup kişiler üzerinde baskı oluşturabilir” dediği, AB Komisyonu’nun bu içtihadı görmezden gelmesinin söz konusu olamayacağı dile getirildi. İZMİR/ADANA (Cumhuriyet) İzmir Barosu Başkanı Nevzat Erdemir, Türkiye’nin adım adım rejim değişikliğine doğru sürüklendiğini belirterek “Ülkenin tümlüğü, ulusun birliği, demokratik laik ve sosyal hukuk devleti ilkeleri çoğunluk partisinin tehdit ve kıskacı altındadır. Devletin çoğu kurum ve kuruluşlarında teokratik kadrolaşma doruk noktasına ulaşmış bulunmaktadır. Türkiye karşıdevrim ve sivil darbe süreciyle karşı karşıyadır” dedi. İzmir Barosu Başkanı Nevzat Erdemir, Manisa Barosu Başkanı Remzi Demirkol ve Balıkesir Barosu Başkanı Muzaffer Mavuk, ortak basın toplantısı düzenledi. Basın açıklamasını İzmir Barosu Başkanı Erdemir okudu. Erdemir, Türk ulusu adına yargı yetkisini kullanan kurumların kamusal alanda türban takılmasının laiklik ilkesine aykırı olduğunu vurguladığına dikkat çekti. ‘Tehlikeli girişim’ Türbanı serbast bırakma girişiminin çok tehlikeli, sakıncalı ve hukuka aykırı olduğunu bildiren Erdemir, şunları söyledi:“Rejim değişikliğine yol açacak bu hukuk dışı öneriyi, Meclis başkanının işleme koymaması gerekmektedir. Bu hukuk dışı tutum toplumda kaos ve kargaşa yaratacaktır. Kesinleşen yargı kararına aykırı ya sal düzenleme yapılmasında ısrar edilmesi halinde sıra kara çarşaf, burka ve benzeri çağdışı kılıklara gelecektir. TBMM kendisini yargı organı yerine koyamaz, yargı kararlarını değiştiremez. Yargı kararlarının tersine yasal düzenleme yoluyla değiştirmek, etkisiz ve uygulanmaz hale getirmek kaynağını anayasa ve yasalardan almayan bir devlet yetkisi kullanmadır. Bu ağır hukuk ihlalinin idare hukuku ve kamu hukukundaki adı yetki gaspıdır. Yasal ve anayasal kuruluşların uyarı ve kararları paspas gibi çiğnenmektedir. Cumhuriyetin temel niteliklerini yıkmaya kalkışanlar, dokunulmazlık zırhından arındıktan sonra bu eylemlerinin hesabını bağımsız yargı önünde vermek zorunda kalacaklardır.” KESK Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Güven Boğa da, sendika binasında KESK, DİSK, EMEP, ÖDP ve İHD temsilcilerinin katılımıyla yaptığı basın açıklamasında türban tartışmalarında AKP ve MHP’nin gerçekleri söylemediğini belirtti. Boğa, “Bugüne kadar ülkemizdeki her türden fikir, ifade, örgütlenme, inanç ve ibadet özgürlüğünün, kültürel, kimliksel ve inançsal çoğulculuk karşısında yer alan bu iki partinin bugün ‘özgürlükleri’ türbana sıkıştırarak ele almaları doğru değildir” diye konuştu. Hasta yakınları engelledi Kurum içerisinde taşkın eylemlerde bulunan Oruç’a, sağlık ocağına gelen hasta ve hasta yakınları da sert tepki gösterdi. Muhabirimize yönelen Oruç’u engellemeye çalışan bazı hasta yakınları, “Niye türbanla buraya geliyorsunuz? Rahatsızlığınız varsa rapor alın. Türban yasağını niye deliyorsunuz?” diye tepki gösterdiler. Tepki üzerine iyice hırçınlaşan Oruç, “O fotoğrafları ve ses kaydını da sileceksiniz” diyerek bu kez muhabirimizi darp etmeye çalıştı.Türbanıyla görev yapmadığını savlayan Oruç, sevk alarak görev yerinden ayrıldı. Sağlık Ocağı’nın Başhekimi Kemal Tekkollu, olayın “münferit” olduğunu ileri sürerek “Görev yerinde türban takılmaması için daha önce uyarılarda bulundum” dedi. İl Sağlık Müdürü Çağlar Çıtak’ın bu tür konularda açıklama yapmaktan kaçındığı bildirildi. Adana Valisi İlhan Atış ise olayı bizden duyduğunu belirterek “Baktırıyorum” dedi. Türban tartışmalarıyla birlikte yeniden bir türbülansa girdik. Sinirler gerildi, öfkeler yükseldi. Böyle bir ortamda makul konuşmak ve makul düşünmek olanağı kalmıyor. Çünkü, gerginlik başlayınca çözümü makulde aramak beyhude bir çaba haline dönüşüyor. Türban tartışmalarını izliyorum. Bu kez çok sert bir kamplaşmayla yeniden yüz yüze geldik. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sert konuşuyor, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sert konuşuyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da onlardan geri kalmıyor. Aslında bu kez en sakin konuşan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt oldu. Büyükanıt, “Bizim bu konudaki görüşümüz bellidir” diyerek, tartışmaya aktif olarak katılmak istemediğini ifade etti. Tabii tartışma sertleşince, herkes birbirine bakıyor ve sen ne diyorsun diyerek, yanındakinin tavrını merak ediyor. Bunu her iki taraf için de Bu Gerginlikten Ne Çıkar? söylemek mümkün. Tabii bu kadar gergin bir ortam içinde sakin bir yorum yapmak da o kadar kolay değil. ??? Ben, örtünme nedeniyle okula giremeyen kız öğrencilerin eğitim sorununa bir çözüm bulunmasından yanayım. Bu çözümün de uzlaşma içinde olmasını temenni ediyorum. Laiklik konusunda endişeleri olanların, bu endişelerini giderecek bir anlayışla soruna yaklaşılmasını istiyorum. Görünen o ki, böyle bir gelişme olmayacak. AKPMHP birlikteliğinin yapmayı düşündükleri değişiklikler, toplumun bir kesimince ciddi bir tehlike olarak görülmeye devam edecek. Yargı, üniversite, muhalefetin bir kesimi büyük çoğunlukla bu değişikliğin karşısına çıkacak. Tabii bu değişikliğin hayata geçip geçmeyeceği de ayrı bir konu. Çünkü, hukuki alanda değişik yorumlar yapılıyor ve bu değişikliklerin anayasadaki laiklik ilkesi gereği iptal edileceği belirtiliyor. İzleyerek göreceğiz. ??? Türkiye neden bütün temel sorunlar konusunda bu kadar sert bir kutuplaşma içine giriyor? Yalnız türban değil; AB, Kıbrıs sorunu, Kürt sorunu, hatta çetelerle mücadele konusu bile ciddi kamplaşmalar haline dönüşüveriyor. Bir şeylerin sınırında yaşadığımız belli. Zaten herkes bu konuda bir görüşe sahip. Fakat sonuç olarak değişik dünya görüşlerimize ve değişik siyasi tercihlerimize rağmen bu ülkede yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz. Ne kadar sert kavga etsek de, birbirimize ne kadar öfkelensek de sonuçta aynı göğün altındayız. Kavgayı ne kadar sert yaparsak, sonunda o kadar zayıf düşüyoruz. Türkiye’nin yakın tarihi, iç kamplaşmalar nedeniyle yaşanmış askeri müdahalelerin tarihi. Bu süreçten hiçbir zaman demokrasi ve laiklik kazançlı çıkmadı. Sosyal devlet isteği kazançlı çıkmadı. ??? Ben ülkemin özgürlükler içinde yaşamasını, değişik görüş, inanç, etnik kökenden insanların birbirine saygı göstererek yaşamasını istiyorum. Bunun ne kadar zor olduğunu, yaşadığım onca tecrübeden biliyorum. Ben ülkemin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletine sahip olmasını istiyorum. Demokrasiyi laikliğe, laikliği de demokrasiye tercih eden bir çözüm bulunabileceğini düşünmüyorum. Kadınların toplumsal yaşamda aktif, kendine güvenen bir şekilde yer almasını istiyorum. Muhafazakâr dinci tutumun, kadınlara yönelik yasakçı tavrının ne kadar zararlı olduğunu biliyorum. Ancak yasakçılığın yalnızca dinci ideolojiyle sınırlı olmadığını, özellikle otoriter devlet yanlısı eğilimin de ülkemin gelişip büyümesine engel olduğunu görüyorum. Ancak bütün bu olumsuz havaya rağmen toplumsal dinamiğe güveniyorum. Bütün bu gerginliklere ve çatışmacı zihniyete inat, her zor zamanda ülkemin yeni çözümler üretebildiğini gördüğüm için bir çıkış yolu bulunabileceğine yürekten inanıyorum. Karamsar değilim… Endişeliyim… Çözümsüzlüğün sonunda bir çözüm çıkarabileceğine inanmak istiyorum… Sorunların toplumsal uzlaşmayla çözüleceği inancımı korumak istiyorum... CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle