05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 ŞUBAT 2008 CUMA ???? CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul 19 Stockholm PB B PB B PB PB PB B PB 10 12 10 11 13 10 15 12 6 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB 8 B 3 Y 6 Y 5 B 4 PB 5 B 3 B 5 B 14 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B 12 B 12 B 5 B 8 B 4 B 5 PB 2 PB 0 B 7 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurdun kuzey, doğu ve batı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Doğu Karadeniz kıyıları ile Ordu çevreleri karla karışık yağmur ve kar yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Gece ve sabah saatlerinde kuzey, iç ve doğu kesimlerde kuvvetli buzlanma ve don olayı görülecek. Hava sıcaklığı; tüm yurtta 2 ila 4 derece artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y y Y Y Y Y 2 2 5 7 8 4 6 4 6 Yağmurlu Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y B Y B B Y Y Y 9 8 13 6 10 12 15 16 12 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y Y PB B Y B Y B Y 2 2 4 12 2 11 0 16 12 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada racağı hazırlıklara başlamıştır bile. Örtünmeye giden yolun birinci kilometresindeyiz. Oysa daha önemli gelişmeler yaşanıyor. Evvel Allah laik cephedeki son gelişmeler gibi. Manşetler, TV haber bültenleri koca bir gün durmadan davul çaldı: Üniversite rektörlerinin, yargı organlarının, bir kısım medyanın, kimi profesörlerin, bir avuç yazarın laik rejime sahip çıkmalarından sonra “asker de ne düşündüğünü” açıklayınca laik cephe bir kat daha güçlendi. Laikliğin ve laik cephenin artık kâğıt üzerinde sırtı yere gelmez. Ne ki; kimse kimseye, şu kurum bu kuruma, şu üniversite bu üniversiteye, bu gazete o gazeteye, şu yazar diğerine artık “Ne yapacaksınız?” sorusunu soramaz, sormaya hakkı yok. Bu çevreler, bu üniversiteler, bir kısım medya, kimi yazarlar, bu bilim adamları; soruyu soranlara “Bu konuda düşüncelerimizi bilmeyen yok, ötesi malumu ilan olur” dedi mi, lütfen elinizi vicdanınıza koyarak yanıt verin, akan sular durmayacak mı? ??? Örneğin Orgeneralim gibi, uzak bir tarihte de değil, 23 Aralık 2007’de olduğu gibi, “Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal, laik ve üniter devlet yapısına kastedenler, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesi olan Türk Silahlı Kuvvetleri ve ulusumuzun kararlı duruşu sayesinde emellerine ulaşamayacaklardır” diyen ve yaptırım kokan, umutlu beklentilere yol açan sözler söylemesine söylerim de… Velakin halkımın büyük çoğunluğu türbanın peşine takılır, laikliğin yüzüne tükürmeye başlayınca… hele yüzde 47’lik devri demokrasi, üstelik Avrupa Birliği ve de üstüne üstlük din konusu elimizi kolumuzu bağlamaz mı? El cevap: Bağlar! Ama efendim; Mustafa Kemal din konusunun ağır bastığı, ümmeti ulusa çevirdiği, din devletinden laik ve çağdaş Cumhuriyet yarattığı günlerde bugünden daha ağır koşulları yıkarak hedefe varmadı mı? O, Mustafa Kemal’di ve ona inanıp her türlü toplum baskısına, din baskısına karşın laik ve çağdaş bir toplum yaratmayı ve korumayı ulusal bir görev bilen bir avuç sivilaskerdi. İçimden bugünlerdeki sivilasker her kesimdeki gelişmelere bakıp ressam İbrahim Çallı’nın öyküsünü yinelemek geliyor. Kalamış’ta mehtapta sandalda kürek çekenlere bakıp Çallı; “Şu anda içimden geçenleri bir bilseniz, kendinizi denize atarsınız” demiş. Falih Rıfkı Atay, “Öyleyse sen at kendini denize” deyince Çallı: “ Aaa... Siz bana bakmayın!” diye karşılık vermiş. Yıllardır süregelen laf bol. Beklenti ve yaptırım vaat eden, yürekleri serinleten açıklamalar, bildiriler gırla. Laik rejimin nereye gitmekte olduğu ortada. AKPMHP ortaklığının son girişimi karşısında yıllardır söylediklerini daha güçlendirecek malumu ilandan öteye geçecek bir açıklama yapması beklenenler; Associated Press’in (ABD) dediği gibi “düşük bir profil sergiliyor.” At kendini denize deyince siz bana bakmayın diyen diyene!.. ??? Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Jan Marinus Wiersma, “Laik yapısıyla CHP’nin varlığı çok önemlidir. Türkiye’nin laik yapısını koruyacağını düşünüyoruz” diyor demesine de içimizden dışımızdan partiyi yıkmak, yıpratmak isteyenler elbirliği ile çalışıyor. Hasan Pulur’un dün yazdığı gibi, ağızlarında bir sakız, “Deniz Baykal gitsin de” diye çiğneyip duruyorlar. Bir de gitsin de kim gelirse gelsin diyenler var. Pekâlâ! Gitsin, kim gelsin? Genel başkanlığa aday piyasada adı geçenlere bakalım. Mustafa Sarıgül. Son demeçlerine bakınız. “Cumhuriyet mitingleri doğru değildir” diyor. Anadolu’da Vakit’te manşet: Baykal için “Ne laiklik ne Atatürk, tek derdi koltuk” diyor. En ufak fikir kırıntısı yok! Haluk Koç’un, seçim bölgesi Samsun’da bile gücü belli değil. Bunlarla ve isimlerini vermediğimiz diğerleriyle bu parti birleşmeye, bütünleşmeye ve halkın beklediği eylemsel muhalefete veya fikir yapısına nasıl kavuşacak? Bir başkası Haymana Kürtlüğünden koltuk sevdasına gözü dönmüş. O da diğerleri gibi sonuç vermeyecek girişimlerin peşinde. Maceraperest, elindeki iletişim aracını kişisel ihtiraslarına alet eden, bir avuç kalabalık önünde ekranlarda görünmeye ve tabii gülmeye değer önderlik pozları vermeye meraklısıyla, nisan ayındaki kurultaya kadar CHP’yi içinden fethetme niyetinde. Laikliği koruyacak, en azından azgın dalgalara karşı duracak tek bir örgüt var elimizde. Buyurun onu da parçalayıp bitirelim; Tevfik Fikret’in dediği gibi bu hanı iştiha sizin! Laik cephe bu. Karşı cephe ise birleşik kaplar! Le Monde, Erdoğan için önceliğin AB’nin talepleri olmadığını yazdı GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Türban reformların önünde Dış Haberler Servisi Türkiye’deki türban tartışması dünya gazetelerinin de gündeminde yer almaya devam ediyor. Fransız Le Monde gazetesi, Türkiye’de türban polemiğinin yeniden büyüdüğünü belirterek önerilen anayasa değişikliğinin “İktidardaki ‘eski’ İslamcılarla türbana karşı yeniden harekete geçmeye hazırlanan Kemalistler arasındaki çekişmeleri yeniden canlandırdığını” yazdı. “Türban Avrupa Birliği reformlarının önüne geçti” ifadesini kullanan gazete, İstanbul kaynaklı haberinde AKP ve MHP’nin önerdikleri anayasa değişikliğinin, iki partinin anayasayı değiştirmeye yetecek yeterli oyu bulunduğu için teknik olarak “basit bir formaliteden” ibaret olması gerektiğini kaydetti. 1980 darbesinden sonra başörtüsünün üniversitelerde yasaklandığını belirten gazete, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın türban yasağının kaldırılmasına 2002 seçim programının başlıca taahhütlerinin arasında yer verdiğini anımsattı. Buna karşın Erdoğan’ın sözünü gerçekleştirmek için hiçbir şey yapmadığı kaydedilen haberde, “Temmuz 2007’deki seçimlerden sonra türban konusu, AB’nin talep ettiği reformların önüne geçerek öncelikleri arasında yeniden ilk sıralara çıktı. Bu da reformu toplumun İslamlaştırılmasına doğru bir ilk adım olarak gören laikliğin uzlaşmaz savunucularını sinirlendirdi” denildi. öneriyi ‘tehlikeli’ bulduğunu” yazdı. İran’dan ‘bayram’ önerisi! Türkiye’deki türban tartışmalarını manşete taşıyan İran’ın etkili gazetelerinden Cumhuri İslami de türban yasağının kaldırılmasının “halkın genel isteği” olduğunu ve yasağın kaldırılmasıyla laiklerin Müslümanların yoluna koyduğu engellerin birbiri ardına kaldırılacağını savundu. Türkiye’de türban yasağının kaldırılmasının milli bir bayrama dönüşmesi gerektiğini bildiren gazete, “İran’daki İslam devriminin 29. yıldönümü öncesinde başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelerden İslami uyanışın canlanmasından dolayı güzel haberler geliyor” ifadelerine yer verdi. Gazete, “Generallerin ve laiklerin İslami hükümlere ters düşme ısrarının laiklerin siyasi ve sosyal hayattan çekilmelerine yol açtığını” öne sürdü. Muğlak açıklamalar AKP’nin bazı üyelerinden gelen muğlak açıklamaların ortaklığı karıştırdığını belirten gazete, AKP milletvekili Hüsnü Tuna’nın açıklamalarına ve hakkında başlatılan incelemeye işaret ederek “Laiklerin üniversitenin sadece bir ilk aşama olmasından korktuklarını, AKP için yeni anayasa taslağını hazırlayan Prof. Dr. Ergun Özbudun’un da TÜRBANA HAYIR Danıştay itirazı reddetti ? Türbanla sınava katılan ve bu nedenle sınavı iptal edilen öğrencinin velisinin yaptığı itiraz kabul edilmedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, türbanla sınava katılan ve bu nedenle sınavı iptal edilen öğrencinin velisinin açtığı davayı reddetti. Öğrenci Seçme Sınavı’na (ÖSS) 17 Haziran 2001 tarihinde giren bir öğrencinin velisi, türbanlı bir şekilde sınava katılarak “sınavda kılıkkıyafet kurallarına uymaması” nedeniyle çocuğunun sınavının iptal edilmesine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı 2001 yılı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Kılavuzu’nun 3.4 No’lu bölümünde yer alan “başı açık olarak sınava gireceğine” ilişkin düzenlemenin iptali istemiyle Danıştay’da dava açmıştı. Vakıflar Yasası görüşmeleri sırasında zaman zaman gerginlik yaşandı. (Fotoğraf:AA) Meclis’te ‘hainlik’tartışması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda, Vakıflar Yasası üzerindeki görüşmeler sırasında AKP ve MHP’liler arasında “hainlik” tartışması yaşandı. TBMM Genel Kurulu’nda, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Lozan Antlaşması’na aykırı olduğu gerekçesiyle veto ettiği Vakıflar Yasası üzerindeki görüşmelere devam edildi. Görüşmeler sırasında MHP ve AKP’li milletvekilleri arasında sık sık tartışma yaşandı. CHP’li İsa Gök, yasada karşılıklılık ilkesinin olmadığını belirterek “Soros Vakfı gelecek, burada mal edinecek, siz de gidip orada mal edineceksiniz, bu mümkün mü? Senin etin ne, budun ne” dedi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, Avrupalıların 545 yıllık ihtirasla hareket ettiklerini belirterek vakıfların sınırsız mal edinmesine ilişkin maddenin önemine dikkat çekti. AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın DSPMHPANAP hükümeti döneminde bu yasanın değiştirildiğini belirterek “Madem bu yasayı getirmek hainlik, hainlerle ortaklığı niye bozmadınız” demesi salonda tartışma yarattı. Bozdağ, tepkiler üzerine, “Hükümet partilerine hain demek gibi bir kastım olmadı” diyerek sözlerini düzeltti. Bundan ne anlaşılması gerektiğini de şöyle özetliyorlardı: Herkesin AKP’nin görüşlerini kabul etmesine, en azından karşı çıkmamasına istikrar denir! Bu tarif üzerinden 2008’e kadar geldik. Aslında ortada gerçek anlamda bir istikrar da yoktu. Ekonomi çevreleri 2001 krizinin bunalımını atamadığı için, toplum da umut yorgunu olduğu için ciddi bir karşı duruş sergilememişti. Hakkını yemeyelim; hükümet de eğer toplumda ve devlet katlarında ortak bir bakış yoksa, üzerine gittiği konudan elini çekiyordu. 4 kez YÖK Yasası’nda değişikliğe girişip vazgeçmesinin başlıca nedeni bu. Cumhurbaşkanlığı seçimini bunun dışında bırakıyoruz... Türban tartışması 6 yıldır devam eden “istikrar” havasını bozmuş görünüyor. Kısa vadede olacaklar bir yana, bu tartışmadan zararlı çıkacaklar arasında AKP’nin de olacağını söyleyebiliriz. ??? Geleneksel iş dünyası AKP’ye şöyle yaklaşıyordu: Bu hükümetin ekonomiye bakışı tam bize göre, her şeyi satacak, her alanda açılım sağlayacak; bunu coşkuyla karşılarız... Laiklik ve toplumsal düzene bakışı ise bize ters, ileri gittikçe hafiften sesimizi yükseltiriz; kuşkuyla karşılarız... TÜSİAD’ın çıkışını bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. AKP’nin türban tartışmasıyla biçimlenen kendi çekirdek tabanının özlemlerine dayalı bir rejim oluşturması halinde bundan en çok etkileneceklerin başında kendileri olacağını sanırız öngörüyorlardır! TÜSİAD’ın MHP’ye yönelik sert açıklamasını biraz da şöyle yorumladık: AKP’ye sert konuşamıyoruz, bari destekçisini sert eleştirelim! AKP, 6 yıl boyunca közden kestaneleri hep kendi dışındakilere aldırdı. 20022007 döneminde hangi adımı atacak olsa, “AB böyle istiyor” nakaratı vardı. Konu AB olunca da AKP’nin üç ana destekçisi öne çıkıyordu: İkinci cumhuriyetçiler, liberaller ve kökten AB’ciler! Zaman zaman iç içe girse de böyle bir ayrım yapılabilir. Türban tartışması AKP’nin bu üç közden kestane alıcısını da etkilemiş görünüyor. En azından arkadaşların kafası karışık, “Bunun sonu nereye varacak, yoksa AKP’nin gizli gündemi mi var” diye sormaya başladılar! ??? Dün Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ciddi bir uyarı yaptı: Dalgalanmanın ortasındayız, kriz gelebilir! Başta ekonomi olmak üzere AKP’nin ülkenin öteki konularına türban kadar ağırlık verdiği yok. Belki o alanlarda bir şey yapamayacağı için üstünü türbanla örtüyor! AKP, MHP’yi yanına alarak alan genişletmesi yaptığını düşünebilir ama, 6 yıllık göreceli “toplumsal mutabakatı” da bitiriyor. MHP, AKP’yi kuyudan mı çıkardı, kuyuya mı itti? Onu yargı bilir! ankcum?cumhuriyet.com.tr SCHRÖDER BUGÜN ADA’DA Daire kararı onaylanmıştı Danıştay 8. Dairesi, 17 Aralık 2002’de istemi reddetmişti. Daire kararına itiraz edilmesi üzerine, dosyayı görüşen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu itirazı yerinde görmeyerek daire kararını onamıştı. Davacı veli, kurulun kararına karşı karar düzeltme isteminde bulundu. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu dünkü gündem toplantısında davacının karar düzeltme istemini reddetti. Yazıcı: Mütekabiliyet yok Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, cemaat vakıfları için Lozan Antlaşması’nın mütekabiliyet öngörmediğini belirterek “Mütekabiliyet, yabancı ülkelerin vatandaşları arasında olur. Cemaat vakıflarının sahipleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. O yüzden de mütekabiliyet söz konusu olmaz’’dedi. Yazıcı, 47 vakfın kurucusu arasında yabancı ülke vatandaşı bulunduğunu söyledi. KKTC ziyaretine Rum tepkisi LEFKOŞA (AA) Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer’in resmi davetlisi olarak bugün KKTC’ye yapacağı ziyaret Rum tarafını karıştırdı. Rum basını, hükümetin ziyarete “hâlâ inanamadığını” yazarken muhalefet “ziyareti engellemek için hiçbir şey yapmamakla” suçladığı Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos’u hedef aldı. Rum basını, Schröder’in bir grup işadamıyla birlikte KKTC’ye bugün özel uçakla Ercan Havaalanı’nı kullanarak gelecek olmasının Rum tarafında “soğuk duş” etkisi yaptığını ve paniğe neden olduğunu, Rum yönetiminin buna inanmakta zorlandığını belirtti. Güney Kıbrıs’taki gazeteler, Rum hükümetinin Alman hükümeti ve Sosyal Demokrat Parti ile çeşitli düzeylerde temasta bulunduğunu, Rus Gazprom şirketiyle de temas etmeye çalıştığını, ancak Schröder’in KKTC ziyaretini engelleyemediğini belirtti. Schröder’e Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarından Cüneyd Zapsu’nun eşlik edeceğine işaret eden Rum basını, Schröder’in Rus Gazprom şirketinin danışmanı olduğuna da dikkati çekti. Çelik’ten ‘okulda baskı’itirafı Amasya’daki okul müdürüne ramazan ayında oruç tutmayan öğrencilere düzenli bir şekilde öğle yemeği yemelerini sağlamadığı için ihtar cezası verildiğini söyledi EMİNE KAPLAN MEHMET MENEKŞE 1. KOŞU: F: Kings Pleasure (4), P: Lunatic (5), PP: Real One (10), S: Taycan (7). 2. KOŞU: F: Akbayram (5), P: Kutlu Er (7), PP: Ümidim (4), S: Hicran (2). 3. KOŞU: F: Yardımcı Fato (12), P: Ayvaz Gelini (2), PP: Aydora (1), S: İncegül (6). 4. KOŞU: F: Nihalim (5), P: Spring Girl (8), PP: Nurşo (6), S: Nice Of Time (4). 5. KOŞU: F: Tomma Hawk (4), P: Arala (1), PP: Big Trouble (2), S: Kurtkaya (6). 6. KOŞU: F: Sarus (7), P: Demirsoy (4), PP: Berksoy (2), S: Sönmezalp (8). 7. KOŞU: F: ALTILI GANYAN Ozanım 4 7 2 (2), P: Gü 5 12 5 2 1 4 6 nok (6), 1 2 5 PP: Tekin6 8 10/1 kılıç (3), S: 3/11 4/8 Mirliva (5). ANKARA/AMASYA TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Amasya’da öğrencilere dini baskı yapılmadığı sonucuna varırken Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik baskıyı kabul etti. Çelik, okul müdürüne “ramazan ayı içerisinde oruç tutmayan öğrencileri tespit ederek düzenli bir şekilde öğle yemeği yemelerini sağlamadığı” için ihtar cezası verildiğini söyledi. CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün soru önergesini yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Amasya Merkez Kız Meslek Lisesi ve Anadolu Meslek Lisesi’nde öğrencilere dini baskı yapıldığına ilişkin iddiaları yanıtladı. Çelik, Amasya Valiliği tarafından yapılan soruşturmada dini bas kılar nedeniyle okul ve pansiyonu bırakmak zorunda kaldıkları ileri sürülen 4 öğrenciden sadece 1’inin pansiyonda kaldığı, diğerlerinin hiç kalmadığı ve bu öğrencilerin dini baskılar nedeniyle okul değiştirmek zorunda kaldıkları iddiasının da doğru olmadığı sonucuna varıldığını söyledi. Bilgi verene sürgün Çelik, okul müdürü ve bir okul müdürü yardımcısı hakkında “Ramazan ayı içerisinde oruç tutmayan öğrencileri tespit ederek düzenli bir şekilde öğle yemeği yemelerini sağlayamadığı ve nöbetçi öğretmen çizelgesini zamanında ve gerektiği gibi hazırlayamadığı” için ihtar cezası verilmesinin, müdür yardımcısının görev yerinin değiştirilmesinin uygun bulunduğunu bildirdi. Milli Eğitim Bakanı Çelik, bir öğretmene “gazeteci ile birlikte okuldan ve pansiyondan ayrılan öğrencilerin köyüne gittiği ve gazeteciye bilgi vererek medyada yer alan iddialarda katkısının bulunduğu” için kınama cezası verilmesi ve görev yerinin değiştirilmesine karar verildiğini belirtti. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ise Amasya’da yaptığı incelemelerde söz konusu okulda dini baskı yapılmadığını belirlemişti. Komisyon Başkanı Zafer Üskül, okulda kalan 176 öğrencinin olduğunu ve bunlardan 150’sinin oruç tuttuğunu belirterek “Geriye kalan 26 öğrenci ise yemek ihtiyaçlarını kantinden sağlamışlar. Zaten öğlen okulda yemek çıkmıyor. Yurtta ise oruç tutmayan öğrenciler kantine yönlenmişler. Bu toplumun oruç tutan kesimine saygıdır. Dini baskı diye algılamak yanlıştır” demişti. CHP’li Hüsnü Çöllü, okul müdürünün oruç tutmayan öğrencileri tespit ederek düzenli öğle yemeği vermediği için ihtar cezası verilmesini anlamakta zorluk çektiğini belirterek “Bu tespit nasıl yapılacak? Bu, öğrenciler üzerinde daha çok baskı yaratır. Böyle bir tespit aşamasında öğrenciler daha çok baskı hisseder. Hangi çocuk, ben oruç tutmuyorum deyip yemek isteyebilir? Okul yönetimleri, öğretmenler, öğrencilerini tanırlar, nasıl davrandıklarını bilirler. Bu tespit çok rahatlıkla öğrencilere hissettirilmeden ‘Sen oruç tutuyor musun’ diye sormadan yapılabilir” dedi. Amasya Valiliği’nce yapılan açıklamada da öğretmenlere “ihtar” ve “kınama” cezalarının verildiği belirtilerek “Merkez ilçe içinde görev yeri değiştirildi” denildi. ANAYASA MAHKEMESİ RTÜK’ün yayın durdurmasına iptal ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nca (RTÜK), radyo ve televizyonlara verilen cezaları ödemede gecikilmesi ve uyarıya rağmen ödeme yapılmaması halinde ödeme yapılıncaya kadar yayının durdurulmasını öngören kanun hükmünü iptal etti. Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un değiştirilen 13. maddesinin ikinci fıkrasının iptaline ilişkin gerekçeli karar dünkü Resmi Gazete’de yayımlandı. Yüksek Mahkeme, söz konusu düzenlemenin “...ödeme yapılıncaya kadar yayının durdurulmasına karar verilir’’ bölümünü oyçokluğuyla iptal etti. CUMHURİYET 19 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle