Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 ARALIK 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 13kultur@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
Eleştirel düşünmeye ayırdığımız
üç yazının bu sonuncusunda, günü-
müzün dünyasında eleştirel düşün-
menin neden gittikçe artan bir önem
kazandığını, bu durumun hangi ihti-
yaçlardan kaynaklandığını anlatma-
ya çalışacağız. Yalnız hemen belir-
telim ki, bu önem kazanma, özetle
söylemek gerekirse, yalnızca dü-
şünme geleneğinin temelinde fel-
sefenin doğal bir temel taşı niteliğiyle
yer aldığı toplumlar için geçerlidir. İki
bin beş yüz yıl önceki antikçağ Yu-
nan felsefesinden bu yana düşünce
eksenlerini hep neden-sonuç ilişkileri
doğrultusunda, başka deyişle sistemli
düşünme temelinde düzenleyen bu
toplumlar, varılan ve aşağıda açık-
lamaya çalışacağım son noktada
geçmişlerindeki bütün düşünsel bi-
rikimleri şimdiye kadar olduğundan
çok daha eleştirel bir yaklaşımla de-
ğerlendirmeyi doğal bir gereklilik
olarak algılamışlardır. Geride kalan
yirminci yüzyılın ilk yarısında iki dün-
ya savaşını yaşayan ileri Batı top-
lumları, bu savaşların yol açtığı yı-
kımlar ve bunların günümüze kadar-
ki türlü uzantılarıyla hesaplaşmanın
yolunu, artık yirmi yüzyıllık bir bilgi bi-
rikiminin insanlığı -olumlu ve olum-
suz- hangi noktalara getirdiği nok-
tasını gerçek anlamda nesnel - eleş-
tirel bir düşünme sürecinde ara-
maktadırlar.
Ağırlık noktası on sekizinci yüzyıl-
da odaklanan ve aklın, her alanda
otorite ile iktidarın tek kaynağı ve tek
zemini olmasını öngören Aydınlan-
ma’dan bu yana, felsefe ve kültür pa-
radigmalarını artık evrime kapalı
inanç sistemlerine değil, fakat evrim
kavramını doğası gereği beraberin-
de getiren ve koşul kılan düşünme
sistemlerine dayandıran toplumlar
için baştan beri sözünü ettiğimiz
eleştirel düşünme arayışı, neredey-
se kendiliğinden ortaya çıktığı söy-
lenebilecek bir arayıştır. Eleştirel dü-
şünmeyi, en kısa tanımıyla, toplumun
bilimsel yoldan aydınlatılmasının en
önemli aracı diye tanımlayan dü-
şünce toplumları, bu aracı yaşanan
her toplumsal bunalım evresinde
harekete geçirerek sonuç almak ça-
basındadır.
Özellikle elektronik kitle iletişim
araçları alanında kaydedilen büyük
ilerlemeler, iletişimi yaygınlaştırmanın
yanı sıra, bireyleri ve toplumları: “Bu
araçlarla bize teknik açıdan yetkin dü-
zeyde gösterilen, nedir? Gerçeklerin
kendisi mi, yoksa bu gerçeklerin gör-
memiz istenilen yanları mı?” gibi, ne
kadar hayati önem taşıdığı ilk bakış-
ta anlaşılamayan bir soru ile karşı kar-
şıya bırakmıştır. Bu sorunun gereken
ciddiyetle ele alınmaması ise, sözü-
nü ettiğimiz teknik gelişmeleri aslın-
da büyük ölçüde iletişim kirliliği diye
adlandırılan bir olgunun aracına da
dönüştürmüştür. Öte yandan çağ-
daşlığı çok su götürür kimi ‘çağdaş’
eğitim sistemleri, öğrencileri akıl yü-
rütme ve bağımsız düşünce üretme
yerine, çok sinsi bir biçimde çağdaş
ezberlerle karşı karşıya bırakmakta-
dır. Örneğin bugün dünya çapında
egemen olması için çok çaba harca-
nan tüketim toplumu modelinin yay-
gınlaşmasına da üstün hizmetler-
de(!) bulunan çağdaş ezberler çer-
çevesinde, genç beyinlerde, görü-
nüşte engin bir seçenekler denizinde
ilerledikleri izlenimi yaratılırken, ger-
çekte aynı beyinler madde’nin tarih-
te eşi görülmemiş boyutlardaki ege-
menliğinin pençelerine atılmaktadır.
Düşünce toplumlarının, temelini
Sokrates’te bulduğu kabul edilen
eleştirel düşünme yöntemi’ni artık ba-
ğımsız bir bilime dönüştürme ihti-
yaçları, işte böyle bir genel tablodan
kaynaklanmaktadır. Herhalde dik-
katleri çekmiş olacağı gibi, yazımın bu
son bölümünde toplumlar sözcü-
ğünü çok sık kullandım; bunun ne-
deni, aklın egemenliğindeki bir yaşam
biçiminin ancak düşünme temeline
dayanan insan kümeleri, yani top-
lumlar için söz konusu olabilmesidir.
Buna karşılık inançları temel alan ce-
maatler için ya da bir zamanlar ce-
maat’ten toplumsallaşmaya umut
verici adımlarla ilerlemiş, fakat son-
radan tekrar cemaatleşmenin yolu-
nu tutmuş toplumlar için düşünebil-
menin bütün yolları kapalıdır!
acem20@hotmail.com
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Eleştirel Düşünmenin
Dayanılmaz Ağırlığı (3)
Ü
lkemizdeki çağdaş mimarlõk ve
mühendislik örgütlenmesi 100.
yõlõnda… Mimar Kemalettin
Bey’in imzasõyla Tanin gazetesinde çõkan
“çağrı” üzerine 28 Ağustos 1908’de Sir-
keci Garõnda toplanan 11 mimar ve 11 mü-
hendis, “Meşrutiyet” devriminin rüz-
gârõyla “Osmanlı Mühendis ve Mimar
Cemiyeti”ni kurmuşlardõ.
Aynõ yõl, cumhuriyet dönemi mimarlõ-
ğõmõzõn iki ünlüsü de dünyaya geliyordu.
Akademi’de “ulusal mimarlık” çabala-
rõnõ başlatan Sedat Hakkı Eldem’le,
Anõtkabir’in mimarõ Emin Onat...
Bu nedenle Türk Mimar ve Mühendis
Odalarõ Birliği (TMMOB) ilk “cemi-
yet”in 100. yõlõnõ kutlarken Mimarlar
Odasõ da aynõ geçmişini “100 yılın 2 mi-
marı”yla birlikte anõyor. Bu tarihsel yõl-
dönümünün kuşaktan kuşağa anõmsanmasõ
için Kamran İnce’nin bestelediği “Mi-
marın Düşü”nü de sanat dünyamõza ka-
zandõrarak…
“Geçmişten günümüze Anadolu’nun
yapı ustalarına adanan” eserin dünya
prömiyeri 22 Ekim 2008’de İTÜ Musta-
fa Kemal Amfisi’nde yapõldõ. Şef/piyano
Kamran İnce yönetiminde İstanbul Mo-
dern Müzik Topluluğu’nun seslendirdiği
konserde solist de Cihat Aşkın’dõ…
100 YILIN MİMARI
Bugün Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Üniversitesi (MSGSÜ) olan “Sanayi-i
Nefise Mektebi”nin mimarlõk bölümüne
1924’te giren Sedat Hakkõ Eldem, okul bi-
rincilerine verilen devlet bursuyla Avru-
pa’daki ünlü mimarlarõn yanõnda staj
yaptõ. 1931’de Ankara’da Cumhuriyetin
ilk yapõlarõna imza atan İtalyan Mimar
Guilio Mongeri’nin asistanõ oldu; ertesi
yõl İstanbul’da kendi bürosunu açarak, ay-
nõ zamanda Güzel Sanatlar Akademi-
si’ndeki 1978’e kadar sürecek hocalõğõna
başladõ...
1988’de yitirdiğimiz Eldem için yaz ay-
larõnda “2 sergi-2 kitap” etkinliğini
gerçekleştiren Osmanlõ Bankasõ Müze-
si, “Gençlik Yılları” sergisinde yaşa-
mõnõn ilk 24 yõlõnõ; “Olgunluk Yılla-
rı”nda ise hocalõğõnõ ve mimarlõğõnõ ta-
nõttõ.
MSGSÜ’de düzenlenen sempozyum-
la da “Akademideki efsanevi kişiliği”
anlatõldõ; okulda, tarihsel mirasõn ko-
runmasõna verilen önemin bir “Sedat
Hakkı Bey mirası” olduğu vurgulandõ...
‘SESSİZ’ VE SAYGILI
SERZENİŞLER
Bütün bunlar Sedat Hakkõ Eldem’in
20. yy mimarlõğõmõza ne denli önemli
katkõlarda bulunduğunu hemen tüm ay-
rõntõlarõyla belgeliyor. Ne var ki aynõ yü-
ce mimarõmõzla ilgili, günümüzde daha
da önem kazanan kimi mimari sorum-
luluklara yönelik “çekinceli gözlem-
ler”in de “anı”lara eklenmesi gerekiyor.
Zaten Eldem de meslektaşlarõnõn ek-
siklerini görmezden gelmeyen, hatta be-
ğenmediğini erişilmez karizmasõyla açõk-
ça “belli eden” bir aydõn kimliğine sa-
hipti. Bu nedenle, kendine yönelik kimi
serzenişlerin de bilgeliğine saygõ sõnõr-
larõ içersinde anõmsanmasõnõn, ona ya-
kõşõr bir anma olacağõnõ düşünüyorum.
Peki, neydi Sedat Hakkõ Eldem’in
mimarlar arasõnda alçak sesle konuşulan,
ama asla açõkça dillendirilmeyen özel-
likleri?..
KİBAR VE ACIMASIZ
Hemen tüm öğrencisi olmuş mimarla-
rõn ortak görüşü “çok kibar, çok disip-
linli” ama aynõ zamanda “çok acımasız”
olmasõydõ.
Kibarlõğõ ve disiplini, kuşkusuz döne-
min sayõlõ sanatçõ ailelerinden birinin ço-
cuğu olarak aldõğõ eğitim terbiyesinden ge-
lirdi. “Kuzum” diye hitap ettiklerine bi-
le “siz” der, en sert sözünü en zarif şekilde
söylerdi. Ne var ki öğrencilerini, asistan-
larõnõ, hatta kendinden genç hocalarõ ade-
ta “tepeden bakar”casõna küçümseyici
hali, kimi zaman insana “hakaret” gibi
gelir, dokunurdu.
Özellikle öğrencilerine ve asistanlarõna
yaptõrdõğõ rölevelerin birçoğunu, sivil
mimarlõk kültürümüzü mükemmel bel-
geleyen yayõnlarõnda “isimlerini anma-
dan” kullanmasõna da gönül koyanlar var-
dõr.
UYGUNSUZ ‘YER’LER...
Eldem’in kimi yapõlarõndaki “uygunsuz
yer seçimi” ve “çevre-kütle oransızlığı”
yaratan yaklaşõmlar da hep “sessiz”ce tar-
tõşõlmõştõr.
Bunlarõn en ünlüsü Sultanahmet’teki
Adliye Sarayõ’dõr. Yapõ, mimaride “ulu-
sal kimlikli çağdaş” arayõşlarõ yansõtsa bi-
le, İstanbul’un en eski kent merkezini oluş-
turan o çok özel dokuyu “zedelediği” ge-
rekçesiyle eleştirilere de konu olmuştur.
Aynõ zamanda Bizans arkeolojisi üzerin-
deki konumuyla tarihe karşõ umarsõzlõk ör-
nekleri arasõnda sayõlabilmiştir.
Nitekim Hilton Oteli’ni ta-
sarlayan ABD’li mimarlarõn
Türk danõşmanõ olarak, binanõn
hem “yeşil alan”da hem de
kent siluetine aykõrõ gerçek-
leşmesine “tepkisiz” kalmõş ol-
masõ, “göz yumdu”ğu yo-
rumlarõna neden olmuştur.
Hele ilerleyen yaşlarõnda, İstanbul’un en
tartõşmalõ yapõsõ Gökkafes’in “ilk tasa-
rım”õna imza atmõş olmasõ, öğrencileri-
ni olduğu kadar hemen herkesi üzmüştü.
Gerçi, Eldem’in “uygulanmayan” 8 kat-
lõ projesi Taşkõşla’nõn alt kotunu geçmi-
yordu ama o kadarõ bile Dolmabahçe’deki
özgün peyzajõ parçalamaya yetiyordu.
Yine Eldem’in, Abdülaziz döneminde
Jöntürklerin karargâhõ olan Yeniköy’de-
ki Sağõr Ahmet Bey Yalõsõ’nõn yerinde
“başka” ve “yeni” bir yalõ tasarlamasõ da
kendisinden “beklenmeyen”ler arasõn-
daydõ. Boğaz’da yok olan önemli mimarlõk
örneklerinin “restitüsyon”u (yeniden
canlandırılması) konusunda en birikim-
li hoca olan Eldem, dönemin “barajlar
kralı Tahsin Uzel” tarafõndan “yıkılan”
tarihi yalõnõn yerinde eskisini canlandõr-
mayõ değil, yeni bir yapõyõ yeğlemişti!
Sedat Hakkõ Bey’in Boğaziçi yamaç-
larõndaki kimi toplu villa projelerinin de
tartõşmalõ imar planlarõyla gerçekleşme-
si; hatta “Sedat Hakkı Eldem Evleri”
adõyla pazarlanmalarõ, 20. yy mimarlõğõ-
mõzdaki saygõn yerini sarsmasa bile, ken-
disini sevenlerde hüzünlü duygular yara-
tan gerçeklerdir.
Eldem’in öğrencisi olmaktan her zaman
gurur duydum. Kente, kültürel mirasa ve
çevreye duyarlõ mimarlõk kavgamõzõn te-
melinde yatan “tarihsel yaratıcılığa say-
gı”yõ da ondan öğrendik…
Bu nedenle hocamõzõ derin bir bağlõlõkla
anarken “konuşulan ama yazılmayan”
yanlarõnõ da 100. doğum yõldönümünde
anõmsamayõ, o örnek alõnmasõ gereken
“gerçekçi”liğine ve “ayrıntılardaki ti-
tizliği”ne adõyorum…
20. yy mimarlõğõmõzõn ustasõ ‘Meşrutiyet’te doğmuş, Cumhuriyet’in ‘ulusal’ hocasõ olmuştu
Hocamõz ‘Sedat Hakkõ Bey’
CUMHURİYET’İN
SANATÇISIYDI:
Gençlik yılları (1),
Swiss Otel
nedeniyle yıkılan
“Taşlık Kahvesi”
(2), Akademi’nin
“Bilge
Hoca”sı (3)...
13
2
Kadınlara Seçme Seçilme HakkıVerilmesinin
74. Yıldönümünde
SİYASETTE KADININ ADI YOK
Kadınlara Kapalı Siyaset Kapısını
Birlikte Açmak
Eşit Temsil - Gerçek Demokrasi
Çağrısı Yapmak İçin
Buluşuyoruz
Demokrasiye, kadın erkek eşitliğine
duyarlı bütün yurttaşları bekliyoruz.
Tarih: 5 Aralık 2008 Cuma
Saat: 10:30
Yer: Beşiktaş Meydanı (Demokrasi Anıtı)
5 Aralık 1934’te Mustafa Kemal Atatürk diyor ki:
'' .. Kadınlarını geri bırakan milletler, medeniyetten nasibini alamazlar. ..Siyasi hayatta, belediye seçimleriyle
tecrübe kazanan Türk kadını bu defa milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde etmiş bulunuyor. Medeni
memleketlerin bir çoğunda, kadından esirgenen bu hak bugün Türk kadınının elindedir, bu hakkını
selahiyet ve liyakatla kullanacaktır."
Düzenleyenler:
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği - İKKB
Beşiktaş Belediyesi Kadın Konseyi
Kadınlara Seçme Seçilme Hakkı Verilmesinin
74. Yıldönümünde
SİYASETTE KADININ ADI YOK
Eşit Temsil - Gerçek Demokrasi
Çağrısı Yapmak İçin Buluşuyoruz
74 Yılda TBMM’ye seçilen
toplam 9065 milletvekilinin
sadece 234’ünün kadın milletvekili;
2004 Yerel Seçimlerinde
81 il, 883 ilçe ve 2281 beldede
3225 Belediye Başkanının
sadece 18’inin kadın olduğunu hatırlatıyoruz.
Demokrasiye, kadın erkek eşitliğine duyarlı bütün
yurttaşları
Kadıköy İskele Meydanı’na
Bekliyoruz.
Tarih: 5 Aralık 2008 Cuma
Saat: 15:00
Düzenleyenler:
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği - İKKB
Kadıköy Kadın Konseyi
GÖLCÜK İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI
Dosya No: 2007/1657 Tal.
Satõlmasõna karar verilen taşõnmazõn cinsi, niteliği, kõymeti, adedi, önemli özellikleri: Gölcük Yeni Mh. Fatih Cad. Tanta Apt. No: 34 adresinde bulunan taşõnmaz tapuda Gölcük İlçesi, Yeni Mh. 104 ada, 39 parsel, 1 cilt, 62 sayfada ka-
yõtlõ 148,74 m2 alanlõ 40/150 arsa paylõ, kat mülkiyetli 2. kat 3 No’lu mesken niteliğinde bağõmsõz bölüm taşõnmazdõr. Borçlu hissesi tamdõr. Etrafõnda işyerleri ve konutlar mevcuttur. Dairede 2 oda, 1 salon, 1 balkon, 1 mutfak ve banyo
ile WC’den ibarettir. Dairede doğalgaz bağlantõsõ olup, kombi mevcuttur. Asansörü yoktur. Islak zeminleri kalebodur kaplõ, diğer zeminler ise laminat parke kaplõdõr. Alt katõnda nalburiye ile ilgili işyeri bulunmaktadõr. Yeni imar planõna
göre 3 katlõ yapõ yapõlabileceği, bu yapõnõn alt katõ işyeri ve %60 yoğunlukta, üst katõ ise %40 yoğunlukta yapõ yapõlabileceği tespit edilmiştir. Taşõnmaz 80.000,00,-YTL. muhammen bedelle açõk arttõrma usulü satõşa çõkarõlacaktõr.
İmar Durumu: İmar planõ içinde konut alanõ içindedir. Satõş Şartlarõ: 1- Satõş 09.01.2009 Cuma günü saat 10.00’dan 10.10’a kadar Gölcük İcra Müdürlüğü odasõnda açõk arttõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu arttõrmada tahmin edilen değe-
rin % 60'õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve satõş giderlerini geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok arttõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartõyla 19.01.2009 Pazartesi günü Gölcük İcra Mü-
dürlüğü odasõnda aynõ saatlerde ikinci arttõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu arttõrmada da bu miktar elde edilememiş ise gayrimenkul en çok arttõranõn taahhüdü saklõ kalmak üzere arttõrma ilanõnda gösterilen müddet sonunda en çok arttõrana ihale
edilecektir. Şu kadar ki arttõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin %40’õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geç-
mesi lazõmdõr. Böyle fazla bedelle alõcõ çõkmazsa satõş talebi düşecektir. 2- Arttõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerinin %20'si oranõnda pay akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin pa-
ra iledir, alõcõ istediğinde (l0) günü geçmemek üzere süre verilebilir. İhale D. Pulu, K.D.V., tapu alõm harcõ, tahliye ve teslim harcõ ve masraflarõ alõcõya aittir. Birikmiş emlak borcu, tellaliye resmi ve tapu satõm harcõ satõş bedelinden öde-
nir. 3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr; aksi takdirde haklarõ tapu sicili
ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr. 4- Satõş bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133'üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasõndaki farktan ve %10 faizden alõcõ ve
kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup gideri verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir. 6-
Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin Müdürlüğümüz 2007/1657 Talimat sayõlõ dosya õaumarasõyla müdürlüğümüze başvurmala-
rõ ilan olunur. Not: İşbu ilan ile borçlular ve varsa 3. şahõslara gönderilen tebligatlarõn bila tebliğ iade olmasõ durumunda kendilerine satõş ilanõnõn tebliğ edilmiş sayõlacağõ anlamõnda ilanen tebliğ edilmiş sayõla-
cağõ hususu ile ilanen tebliğ olunur. (İK m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir. Basõn: 65220