Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
31 ARALIK 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 17ekonomi@cumhuriyet.com.tr
“Piyasa oyuncuları” diye anılan (bizim ise yazıla-
rımızda çoğunlukla finans kapital diye adlandırmaya
özen gösterdiğimiz) kesimin 2009’a ilişkin beklen-
tileri artık açıkça belirginleşti. Umulan odur ki, kü-
resel krizin etkileri Amerika’da konut fiyatlarının yük-
selişe geçmesiyle birlikte 2009’un ikinci yarısından
itibaren azalacaktır. Hatta krizden bir an önce çık-
mak üzere Amerika’nın yeni başkanı Barack Oba-
ma, IMF’nin ve danışmanlarının telkinlerine uyarak,
en az 1-1.5 trilyon dolarlık genişletici bir maliye pa-
ketini de uygulamaya sokacaktır. Bu arada bize dü-
şen görev “yanlış işler yapmamak”; “mali disiplin-
den uzaklaşmamak”; “ulusal ekonomiyi işsizliği
azaltmak, ya da yatırımları canlandırmak gibi ge-
rekçelerle aşırı genişletici maliye politikalarıyla is-
tikrarsızlığa sürüklememektir”. Zaten IMF ile an-
laşmamıza sayılı günler kalmış durumdadır. IMF’den
gelmesi beklenen yaklaşık 20-25 milyar dolarlık bir
yardım paketi Türkiye’nin 2009 boyunca küresel
ekonominin canlanacağı günlere kadar durumu ida-
re etmesine yetecektir...
Bu hülyalı beklentiye kapılanlara -haddimiz ol-
madan- bir uyarıda bulunmayı borç biliyoruz: Küresel
finans piyasalarında 2001 sonrasında yaşanan çıl-
gınlık dönemi artık geride kalmıştır. Küresel kapi-
talizmin son 20 yıldır bir iskambil kâğıdı kulesi gibi
tasarlanmış olan mevcut ticaret, finans ve üretim ka-
lıpları sürdürülemez niteliktedir. Türkiye’de “piya-
saların” 2003-2007 arasında yaşamış olduğu coş-
ku dönemi artık sona ermiştir.
Her şeyden önce şu gerçeği vurgulayalım: Şu an-
da yaşamakta olduğumuz bunalım birkaç teknik ha-
ta ya da kendini bilmez bazı “piyasa oyuncularının”
dizginleyemedikleri kâr hırsıyla aşırı risk almaların-
dan ibaret basit bir kriz değildir. İçinde olduğumuz
bunalım, kapitalizmin sistemik olarak karşılaştığı
darboğazlarını finansallaşma ile aşma çabalarının doğ-
rudan bir ürünüdür. Kriz, doğrudan doğruya finan-
sal varlıkların değerlerindeki şişkinlik ve istikrarsız-
lıktan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla 2009’un ileri-
ki aylarında Wall Street borsalarındaki dahi beyin-
lerin küresel finans piyasalarını gene benzer biçim-
lerde olası “canlandırma” girişimleri, sonuçta sür-
dürülemez nitelikte yeni şişkinliklere ve olası daha
yoğun krizlere yol açacaktır.
Kapitalizmin reel dünyayla yüzleşme zamanı gel-
miştir.
Türkiye’nin uygulamaya koyacağı olası bir istik-
rar paketinde “mali disiplin” kavramının önemi,
geçen hafta sonu Ankara’da Türkiye Ekonomi Ku-
rumu’nun düzenlemiş olduğu “Küresel Bunalım ve
Türkiye Ekonomisi” çalıştayında bir konuşma yapan
TC Merkez Bankası Başkanı Sayın Durmuş Yıl-
maz’ın da ana vurgusunu oluşturmaktaydı.
Ancak, Sayın Durmuş Yılmaz, “iktisadi faaliyette
ciddi bir yavaşlama yaşandığı mevcut dönemde, ge-
lişmekte olan ülkelerin birtakım mali önlemler almaları
gerekmektedir. Bütçede, ekonominin genel dengesini
bozmayacak, para politikalarını zorlaştırmayacak
ölçüde gevşemeye gidilmesi mümkündür” şeklinde
sürdürdüğü konuşmasında, “yatırıma yönelik” kamu
harcamalarına bir anlamda olur veriyordu. Nitekim,
adı geçen konferansta Gazi Üniversitesi’nden Prof.
Dr. Aziz Konukman’ın “kamunun yatırım harca-
malarının özel sektörün yatırımlarını da uyararak, bir
tür ‘içe doğru kalabalıklaştırma’ (crowding-in) etki-
si yaratabileceği ve kamunun sosyal altyapıyı güç-
lendirici nitelikteki kamu yatırımlarının korunması ve
hatta arttırılması gerektiği” yönündeki yorumuna, Mer-
kez Bankası Başkanı Sayın Durmuş da katıldığını ifa-
de etmekteydi.
Özetle, kamunun “orta ve uzun vadede sürdürü-
lebilir nitelikli bir borç yapısına uygun” düşecek ve
“özel sektör yatırımlarını canlandıracak” kamu yatı-
rım harcamalarının sürdürülmesi, Merkez Bankası
başkanlığına göre de krizden çıkış sürecini des-
tekleyici niteliktedir ve bu tür kamu harcamalarının
korunması önem arz etmektedir.
Ancak konferansın dağıldığı akşam saatlerinde,
Meclis’te onaylanmış olan 2009 Yılı Bütçe Yasa Ta-
sarısı’nda Merkezi Yönetim Bütçesi’nin başta ulaş-
tırma ve enerji olmak üzere kamunun yatırım öde-
neklerinde toplam 9-9.5 milyar YTL’lik bir indirim ya-
pıldığı haberleri paylaşılmaktaydı. Böylece, kamu-
nun çoğunlukla yatırım ödeneklerine yönelik kesintileri
önceki 3.6 milyar YTL ile birleştirildiğinde toplam 14
milyar YTL’ye (ulusal gelire oran olarak yaklaşık yüz-
de 1’e) ulaşmaktaydı.
Türkiye 2009 yılına ekonomi idaresinde büyük bir
kaos ve belirsizlik içinde girmektedir. “IMF gelsin,
bizi kurtarsın” hayalleriyle ve körleşmiş, dogmatik
inançlarla Türkiye ekonomisinin 2009’da yükselişe
geçmesi hiç gerçekçi gözükmemektedir.
Bütün bu olumsuzluklara inat, 2009’un barış, sağ-
lık, mutluluk ve esenlik dolu aydın günlerin haber-
cisi olacağı inancını koruyan siz tüm Cumhuriyet
okurlarının yeni yılını kutluyorum.
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
‘Mali Disiplin’ Kavramı
ve 2009’da Beklentiler
BusinessWeek, 2009’da krizden etkilenmemenin yollarõnõ uzmanlara sordu, ortaya 20 maddelik reçete çõktõ
Ekonomi Servisi - Küresel kriz baş-
ta ABD olmak üzere bütün dünyayõ
olumsuz etkiledi. Binlerce firma ba-
tarken milyonlarca kişi işsiz kaldõ.
Ekonomideki taşlarõ yerinden oyna-
tan mali kriz beraberinde bir dizi ön-
lem paketini de beraberinde getirdi.
Amerika’nõn önde gelen ekonomi
dergisi BusinessWeek, 2009’da kriz-
den yara almamanõn yollarõnõ uz-
manlara sordu ortaya 20 maddelik re-
çete çõktõ. İşte 2009’da krizden etki-
lenmemenin yollarõ:
1 - Geleceği tahmin etmeyin. Tah-
min edemediğimiz bir durum içinde-
yiz. Bu konuda bazõ tahminler yapmak
krizde yara almaya sebep olacaktõr.
2- Kasanızda her zaman bir mik-
tar para olmalı. Krizde borç batağõ-
na girmeyin. İşinizi kaybederseniz, ya-
şamõnõzõ devam ettirebilmeniz için en
az 12 bin dolarõnõzõn cebinizde olmasõ
gerekiyor.
3- Dış yatırıma odaklanın. Bu,
Amerikanlar için bir öneri. Geliş-
mekte olan ekonomiler, ABD piya-
salarõna göre daha az yara aldõ.
4 - Tek bir kâğıda oynamayın. Eko-
nomide kõrõlgan bir dönemden geçil-
diği için şirketlerin iflasõ an mesele-
si. Analistler, borsada büyük-küçük
demeden farklõ kâğõtlara yatõrõm yap-
mak gerektiğine inanõyor.
5 - Enerji tasarrufuna yönelin. Şir-
ketler enerji tasarrufu gerektiren ya-
tõrõmlarõ yaptõklarõ takdirde hükü-
metlerden vergi indirimi alabilirler.
6 - Emeklilik primlerinizi unut-
mayın. Ekonomi iyi de gitse, kötü de
gitse emeklilik primlerinin tam olarak
ödenmesi gerekiyor.
7- Para biriktirmeye
çalışın. Uzmanlar, hem
kötü günleri atlatmak,
hem de yatõrõm yapabil-
mek için para biriktir-
menin şart olduğu gö-
rüşünde.
8- Ani kararlar ver-
meyin. Kõrõlgan ekono-
mik bir ortamda ani verilecek bir
karar zarara yol açabilir. Duy-
gularõnõzla hareket etmeyin.
9- Yüklü borçlarınızı ka-
patın. Krizden yara alma-
mak için yatõrõmdan önce
yüklü borçlarõ ödemek ge-
rektiği görüşünde. Özel-
likle yüksek faizli borçlar
bir an önce ödenmeli.
10 - Yatırımdan vaz-
geçmeyin. Borsadaki yatõ-
rõmlardan vazgeçmemek ge-
rekiyor. Buradaki en önem-
li faktör doğru zamanda doğ-
ru kâğõda oynamak.
11 - Harcamalarınızı ta-
kip edin. Harcamalarõnõzõ bir
yazõlõm aracõlõğõyla takip edin.
Gelir-gider dengesini oluştur-
mak krizden yara almamanõn
önemli bir faktörü.
12 - Yüksek maaşlara dik-
kat. Bu öneri bünyesinde sa-
yõca çok işçi çalõştõranlar için.
Yüksek maaşlõ çalõşan sayõnõz
çok olursa, kriz ortamõnda cirolarõnõzda
muhtemel bir düşüş olacağõndan ötü-
rü size kalan para da az olacaktõr.
13 - Aldığınız kredilere yeniden
göz atın. Dünya merkez banka-
larõnõn faiz indirim kararlarõ,
özellikle mortgage taksidinin
faiz oranlarõnõ etkileyecektir.
14 - Sürüyü takip etmeyin.
Kriz ortamõnda mantõk çerçe-
vesinde kendi bildiğinizi yap-
mak en iyi yol gibi görünüyor.
15 - Yatırım ve bütçe den-
gesini kurun. Bütçenizi iyi
kontrol etmek, sağlõk yatõrõm yap-
manõn en önemli faktörü.
16 - Sigortalarınızdan vazgeçme-
yin. Taşõnmazlarõnõzõ sağlama alõn.
ABD’li uzmanlar, sigortanõn bazen
hayat kurtardõğõ görüşünde.
17 - Finans danışmanlarınızla
daha sık bir araya gelin. İşlerinizi
hem danõşmanõnõzla kontrol edin,
kendiniz de bir kere daha üzerinden
geçin.
18 - Anlamadığınız bir şeye ya-
tırım yapmayın. Yatõrõmcõlar, sadece
iyi getirisi olduğu için yatõrõm yap-
tõklarõ kâğõtlardan büyük zarar etti.
Danõşmanõnõz, yatõrõm yaptõğõnõz
kâğõdõn detaylarõnõ size anlatamõ-
yorsa dikkat edin.
19 - Güvenli yatırımların güvenli
olduğundan emin olun. Analistler,
güvenli ve getirisi belli olan kâğõt-
larõn aslõnda öyle olmadõğõ görü-
şünde. Paranõzõ yatõracağõnõz kâğõt,
krizde garanti para kazandõrmaya-
bilir.
20 - Altından kalkmayacağınız
riskler almayın. Ayağõnõzõ yorga-
nõnõza göre uzatmalõsõnõz.
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
A
slında iş geliyor tek bir
cümlede toplanıyor: “Ge-
leceğini kendi ellerine
almak...”
Küresel krizin belki en iyi tara-
fı uluslara, toplumlara ve bireyle-
re bu cümlenin ne denli önem-
li olduğunu göstermesi.
Eskiden küreselleşmenin gü-
nümüzdeki biçimine karşı çık-
mak ve refahın daha adil payla-
şımını istemek birçok insanın ak-
lına bile gelmiyordu. Kurulu bir sis-
tem ve düzen içinde hayat akıp gi-
diyordu. Karşı çıkışlar, medya
aracılığı ile kamuya ulaşamıyor,
ulaştığında ise bunları dile getiren
bilim insanları felaket haberciliği
yapan falcılar olarak mahkûm
ediliyordu. Şimdi bakıyoruz en li-
beraller bile en azından krizin çı-
kış noktasının hatalı politikalardan
kaynaklandığını itiraf edebiliyor.
Bu sorgulamaların yapılmaya
başlanması bile önemli. Hafta
başında Viyana Ekonomi Üni-
versitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr.
Özlem Onaran ile yaptığım ve
Cumhuriyet’te yayımlanan söy-
leşide toplumların nasıl harekete
geçmesi gerektiği konusu da var-
dı. Ancak yer darlığından bu kö-
şeye almaya karar verdim. Özlem
Onaran aynı zamanda ATTAC
üyesi olduğu için söylediklerinin
önemli olduğunu düşünüyorum.
ATTAC, dünyanın dört bir yanın-
dan küreselleşmenin günümüz-
deki biçimine karşı çıkan ve re-
fahın adil paylaşımı için mücadele
eden heterojen bir uluslararası kit-
le örgütü. Sloganları: “Başka bir
dünya mümkün.” 2000’den be-
ri Seattle, Prag, Cenova ve Brük-
sel’deki gösterilerle seslerini du-
yurmaya çalışıyorlar. Ben Ona-
ran’a “ATTAC krizde biraz sessiz
kalmadı mı? Oysa en fazla sesini
duyurabileceği bir zaman dilimi.
Neden böyle” sorusunu yönelt-
miştim.
Onaran’ın yanıtı ise şöyleydi:
“ATTAC’ı uluslarası adalet, ser-
maye hareketlerinin ve finans sis-
teminin kontrolü noktalarında bir
araya gelmiş heterojen bir ulus-
lararası kitle örgütü olarak çok
önemsiyorum. ATTAC bilakis çok
aktif ve etkili oluyor bu dönemde.
Avrupa’da çok sayıda toplantıda
ve TV açık oturumlarında yer al-
dı. ATTAC’ın “Kumarhaneyi ka-
patın” kampanyası çerçevesin-
de yapılmış bir kısa film Alman-
ya’da çeşitli sinemalarda oynuyor;
internette de bulabilirsiniz; 2 haf-
ta içinde 100 bin kereden fazla gö-
rüldü. (http://www.casino-schli-
essen.de/aktionen/kinospot/).
Fransa, Almanya, İtalya, Avus-
turya, Polonya, Macaristan, Fas
gibi 14 ülkedeki ATTAC örgütle-
ri ortak bir deklarasyon kaleme al-
dı. G20 zirvesi öncesi ortak bir ey-
lem günü oldu Avrupa’da. 10-11
Ocak’ta Paris’te Avrupa çapında
bir strateji toplantısı olacak. Eski
ATTAC- Avusturya başkanı Karin
Küblböck’ün görüşü şöyle: AT-
TAC’ın 10 yıldır söylediği şeyler
şimdi çok geniş çevrelerce dile
getiriliyor, ama ATTAC’a refe-
rans verilmiyor. Bu telif hakları açı-
sından bir problem de olsa, as-
lında bir kitle hareketi için büyük
başarı...”
Küresel kumarhaneyi kapat-
mak hiç kolay değil. Ancak ses-
lerin olabildiğince fazlalaşması,
“geleceğini kendi ellerine almak is-
teyen” insanların sayısının art-
ması 2009 yılı ve sonrası açısın-
dan son derece önemli.
Gelelim Türkiye’ye.... Teğet
geçmek bir yana, tam göbeğin-
den Türkiye’yi vuran küresel kri-
zin etkileri bir yanda... İktidarı
elinde tutan dinci siyasetin yan-
daş ekonomisi ve cemaat söyle-
mi ile tabanda örgütlenmesi diğer
yanda. Buna bir de PKK terörü-
nü ekleyin...
Üçlü kıskaç altındaki Türki-
ye’de “geleceğini kendi ellerine al-
mak” çok daha zor ancak çok
daha yaşamsal...
Önceki akşam gazetemiz yö-
neticileri ve çalışanların katıldığı
mütevazı yeni yıl kutlamasında İl-
han Selçuk’un kısa konuşması-
nın bir yerinde söylediği, “kimi
dönemler vardır ki insan kelleyi
koltuğunun altına almalıdır. Türkiye
işte öyle bir dönemden geçiyor”
sözleri bu yazıya ilham kaynağı ol-
du.
Bugün 2008’in son günü. Ala-
bildiğine kötü bir seneyi geride bı-
rakıyoruz. Şunu unutmayalım ki;
2009 ve sonrasının, bugünden
daha iyi olması için “geleceğimi-
zi kendi ellerimize almamızın şart
olduğunu” son derece iyi anla-
mamız gerek. Ve şunu da asla
unutmayalım “herkesin kendi ça-
pında atacağı bir adım mutlaka
vardır”.
Umutlu bir yıl dileğiyle...
Geleceğini Kendi Ellerine Almak...
YTL dönemi bitti, TL’ye geri dönüş
ANKARA (AA) - Mart ayõnda yapõla-
cak yerel seçimler öncesinde partilerin se-
çim bütçeleri de belli olmaya başladõ.
Seçim çalõşmalarõ için TBMM’de millet-
vekili olan partilerden AKP 40-45 milyon
YTL, CHP 30-35 milyon YTL, MHP 15
milyon YTL, DSP 10 milyon YTL, DTP
3,5 milyon YTL, ÖDP 250 bin YTL, BBP
200 bin YTL bütçe ayõrmayõ planlõyor.
CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Mustafa
Özyürek, Hazine’den 50 milyon 500 bin
YTL alacaklarõnõ, bunun 30-35 milyon
YTL’sini seçim bütçesi olarak ayõrmayõ dü-
şündüklerini kaydetti.
AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Bü-
lent Gedikli, ocakta 88 milyon 489 bin
YTL Hazine yardõmõ alacaklarõnõ, bu pa-
ranõn 40-45 milyon YTL’sini seçim büt-
çesi için kullanacaklarõnõ söyledi.
MHP İstanbul Milletvekili ve Genel Mu-
hasibi Ümit Şafak, Hazine yardõmõ olarak
yaklaşõk 30 milyon YTL alacaklarõnõ, bu
paranõn 15 milyon YTL’sini seçimlerde
kullanmayõ planladõklarõnõ belirtti.
DSP Genel Başkan Yardõmcõsõ Hasan
Macit, yaklaşõk 10 milyon YTL’lik büt-
çe oluşturmayõ düşündüklerini kaydetti.
Yeni yõlla birlikte fiilen kullanõlmaya
başlanacak olan yeni banknot ve madeni
paralarõ görme engelliler de şerit folyo
sayesinde ayõrt edebilecek.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Merkez
Bankasõ Başkanõ Durmuş
Yılmaz, “1 Ocak 2009
tarihinden itibaren Tür-
kiye, yeni banknot ve
madeni paralarıyla fizi-
ki olarak tanışacak ve
fiilen kullanmaya başla-
yacak” dedi.
Yõlmaz, Banknot Mat-
baasõ’nda düzenlediği basõn
toplantõsõnda Yeni Türk Li-
rasõ’ndan (YTL) Türk Li-
rasõ’na (TL) dönüş süreci ile
ilgili şu bilgileri verdi:
Banknotlar artõk kü-
çüldü. Yeni banknotlardaki
güvenlik özelliklerinden bi-
risi olan holografik şerit
folyo, özellikleri itibarõyla
dünyada ilk kez TL bank-
notlarda uygulanõyor.
Aceleye gerek yok.
Bankalarõn müşterilerine
yapacaklarõ ödemelerde
mümkün olduğunca TL
banknot kullanõlacak, ancak
2009 yõlõnda YTL banknot
kullanõlmasõ da mümkün.
1 yõllõk geçiş sürecin-
de ATM’lerde YTL veya
TL bulunabilecek. Yine bu
sürede para yatõrma maki-
neleri olan ATM’lere YTL
veya TL banknot yatõrõla-
bilecek.
Görme engelliler eski
ile yeni paralarõ boyut far-
kõndan ve holografik şerit
folyo uygulamasõndan ayõ-
rabilecekler.
SABANCI: 2009 HAREKETLİ GEÇECEK
Yeni yılda durmaksızın
çalışmalıyız
Ekonomi Servisi - Sabancõ Holding Yönetim Kurulu Başka-
nõ Güler Sabancı, ekonomideki yavaşlamanõn önüne geçmek için
tek günün bile boş geçirilmemesi gerektiğini söyledi. Saban-
cõ,“2009’un birinci çeyreği harekete geçmek için kritik bir za-
man olacak” dedi.
Sabancõ, yayõmladõğõ yeni yõl mesajõnda, “İşte şimdi bil-
diğimiz kutuların, sınırların dışında düşünmeliyiz. Sü-
rekli yapmakta olduklarımızı, iş süreçlerimizi gözden ge-
çirmeli, değiştirmeye, kısaltmaya hatta kaldırmaya da-
ha cesur olmalıyız. Değişen koşullara değişimle cevap
vermeliyiz” dedi. Türkiye’nin en önemli problemlerden
birinin işsizlik olduğuna dikkat çeken Sabancõ “İşgü-
cünün toplam maliyetinin verimine olan oranını dü-
şürmeden işsizliğe çare bulmak. Alınacak tedbir-
ler mutlaka iş gücü maliyetini aşağı çekecek
ve verimlilik artışını özendirecek yapısal ön-
lemleri içermelidir” dedi.
Ekonomi Servisi - Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel
Başkanõ Ali Çetin, Tefeci piyasasının büyümesinin
sorumlusu bankalar ve Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurulu (BDDK) olduğunu
kaydederek, tefeci ve mafya türü yasadõşõ ör-
gütlenmelerin kayõt dõşõ ekonomi koşullarõnda
geliştiğini belirtti. BDDK Başkanõ Tevfik Bil-
gin’in üçüncü faiz çeşidinin tefeci faizi olduğunu
“itiraf” ettiğini vurgulayan Çetin, “Kredi kar-
tı faizleri tefeci faizleri ile aynı düzeyde” açõk-
lamasõnda bulundu. Çetin, “Bankaların Yargıtay
kararına rağmen kredi kartı aidatı almaları bir
soygundur. Faktoring şirketlerinin yaptığı yasal
tefeciliktir. Yasal tefecilik krizle ortaya çıkmadı.
Süregelen bir durum” diyen Çetin, banka-
larõn kredileri geri çağõrdõğõ, faiz oranlarõ ya-
nõnda masraflarõ da şişirdiğini aktardõ.
TÜKETİCİLER YÜKSEK FAİZDEN YAKINDI
Tefeci faizinin
sorumlusu BDDK
B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK
Uzmanlar, 2009’da yatõrõmcõlarõn daha temkinli hareket
etmesi gerektiğini belirtirken “Geleceği tahmin etmeyin, para
biriktirmeye çalõşõn, güvenli yatõrõm yaptõğõnõzdan emin olun”
önerisinde bulundu.
Seçime bütçe
yetişmeyecek
PARTİLER HAZIRLANIYOR
İşte ayakta kalmanõn yollarõ
Vergi geliri eridi
ANKARA (AA) - Küresel finansal krizle bir-
likte Türkiye ekonomisinde yaşanan daralma, ver-
gi gelirlerini de olumsuz etkilemeye başladõ.
Kasõm ayõnda gelir vergisi tahsilatõ 2007’nin ka-
sõm ayõna göre 213 milyon YTL, dahilde alõnan
KDV tahsilatõ 325 milyon YTL, ithalde alõnan
KDV tahsilatõ 384 milyon YTL, Özel Tüketim
Vergisi (ÖTV) tahsilatõ da 341 milyon YTL
azaldõ. Bu şekilde gelir vergisindeki yüzde 6.45,
dahilde alõnan KDV’de yüzde 21.06, ithalde alõ-
nan KDV’de yüzde 15.76, ÖTV’de ise yüzde 8.86
oranõnda düşüş yaşandõ. MTV’deki düşüş yüzde
21.2’yi bulurken, Özel İletişim Vergisi (ÖİB) ge-
lirleri yüzde 3.37, gümrük vergileri yüzde 7.92,
harçlar da yüzde 6.68 oranõnda geriledi.
Krizden en fazla etkilenen sektörler arasõnda yer
alan otomotiv sektörü, vergi gelirlerinde de en faz-
la düşüşün görüldüğü sektör oldu. MTV’nin ya-
nõ sõra motorlu taşõtlardan alõnan ÖTV’deki
düşüş de geçen ay yüzde 54.29’a ulaştõ. Geçen
yõl kasõmda, 2006’nõn aynõ ayõna göre yüzde
39.39 oranõnda tahsilat artõşõ yaşanan kurumlar
vergisinde ise artõş oranõ 2008’in kasõm ayõnda
yüzde 7.46’ya düştü.
Ekonomi Servisi - Merkez Bankasõ
Para Politikasõ Kurulu, “finansal ko-
şullarda süregelen sıkılığı ve enflasyon
görünümündeki iyileşmeyi dikkate
alarak faizlerin indirimi konusunda
bir miktar daha alan olduğunu be-
lirttiği, ancak mevcut küresel belir-
sizlikler göz önüne alındığında gele-
cekteki kararlarla ilgili esnekliğin ko-
runmasının yerinde olacağı” değer-
lendirmesinde bulundu.
Kurul bu çerçevede, bundan sonraki fa-
iz indiriminin miktarõ ve zamanlamasõ-
nõn enflasyon görünümünü etkileyen
unsurlardaki gelişmelere bağlõ olacağõ-
nõ ifade etti.
Faiz indirimini
enflasyon belirleyecek