04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 28 ARALIK 2008 PAZAR 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN 41 Yıllık Bir Anı - 2 Sevgili, Geçen hafta Şükran Soner’in “Bizim 68’li- ler” kitabında aktarılan bir olayın perde arkasını oluşturması dolayısıyla 41,5 yıllık bir anımı nak- letmiş, yerin elvermemesi üzerine bu hafta de- vam edeceğimi belirtmiştim. Olay 1967 yılı Kasım ayında, Londra’da ge- çiyor. Sultan Abdülaziz’den tam yüz yıl sonra ilk kez bir devlet başkanımız, bu kez Cumhurbaşkanı Sunay, Büyük Britanya Kral- lığı’nı ziyaret ediyor. Gezinin siyasi değil ama sembolik yönü çok önemli. Ben de o sıralarda hem Paris’te sınavları- mı vermiş, doktora tezimi hazırlamaya çalı- şıyor, hem de Akşam gazetesinin muhabir- liğini, haftada iki gün de dış politika yazarlı- ğını yapıyordum. Yaz tatili için geldiğim İstanbul’da Sunay’ı İngiltere’de gazete adına izledikten sonra Pa- ris’e dönmemi söylediler. Gazetenin patronu Malik Yolaç, dikkatli olup, bir tatsızlığa meydan vermemem ko- nusunda beni uyarırken, Genel Yayın Yö- netmeni Doğan Koloğlu da, Cumhurbaş- kanlığı Sekreteri Em. Gen. Cihat Alpan ile te- mas etmemi söyledi. Türk Büyükelçiliği’ndeki davette, Cum- hurbaşkanı’nın gazetecilerle görüşmek iste- diğini söylediklerinde, yanına gittim ve bir ara yalnız kaldık. Ben de bir zamanlar anayasa- nın sosyalizme kapalı olduğunu söyleyen Sa- yın Sunay’a Anayasa Mahkemesi’nin aksi yön- deki kararına rağmen görüşünde direnip di- renmediğini sordum. O da “Her zaman söy- ledim, her zaman söylerim, anayasa sosya- lizme kapalıdır, kapalı kalacaktır,” dedikten sonra, sosyalist TİP milletvekilleri için de, “Ne yapalım yani Meclis’e girmişler, kulaklarından tutup atalım mı?” diyecekti. İşte geçen hafta tam bu noktada kalmış- tık. Bu demeci alınca, “Efendim ben bunları Tür- kiye’ye bildireyim,” diyerek alelacele Su- nay’ın yanından ayrılıp otelin yolunu tuttum ve metni kaleme alıp telefona sarıldım. Ya- nımda kimse de olmadığı için bir atlatma ha- ber yakalamıştım. Haberi geçtim. Ondan sonra da içim içimi yiyerek bekle- meye başladım. Ertesi gece özel trenle Lon- dra’dan ayrıldık. Sabah daha trenden inme- den Türkiye gazeteleri geldi. Aralarında Ak- şam yoktu. Gara girdiğimizde resmi heyetten bana doğ- ru tuhaf tuhaf baktıklarını gördüm. Bir süre sonra olay anlaşıldı, bizim haber yayımlanmış, hiç de hoş karşılanmamıştı. Edinbourg’a vardığımızda, bir ara Cihat Al- pan yanıma yaklaştı, çok kibardı, biraz soh- bet ettik, uzatmadan konuya girdi: - Haberinizi gördüm, keşke göndermeden önce bana da bir danışsaydınız, dedi ve ek- ledi: - Karşınızdaki kişiyi iyi değerlendirmek ve her söylediğini yayımlamamakta yarar vardı. Ne de olsa... dedi kısa bir süre sustu, sonra da ekledi: - ... ne de olsa o çok düşünen ama az ko- nuşan biridir, bilmem ki, her sözünü yayım- lamakta yarar var mıdır? Keşke bana bir da- nışsaydınız. - Sizinle temas halinde olmamı, gerektiğinde danışmamı bana Doğan Koloğlu da söyle- mişti, ama yanımda başka gazeteciler de ol- duğundan atlama korkusuyla hemen geçtim. Alpan Paşa yine kibar biçimde konuştu ve sohbet sona erdi. Haberim pek hoş karşılanmamıştı, ama o sıralarda yirmili yaşlarını sürdürmekte olan ben hiç umursamıyordum... Meğer Türkiye’de fırtınalar kopacakmış. Sunay’ın bu konuşması, Türkiye’de tartış- malara, köşe yazılarına yol açmış, bunlardan birinin yazarı İlhami Soysal mahkemeye ve- rilmiş. Bundan sonrasını yine İlhami Abi’nin o zamanki yazılarından birinden aktarıyorum. Yazı hayali bir ülkede geçiyor: Adamın biri, ülkede anayasa sosyalizme ka- palıdır diyen devlet ileri gelenine “öküz” diyor. (O zamanlar öküz ya da çivit baş dendiğin- de bir tek politikacı gelirdi akla). Bunun üze- rine adamı mahkemeye veriyorlar, mahke- mede onu “devlet sırlarını açıklamaktan” hapse mahkûm ediyor. Davalı temyize gidi- yor ve Yargıtay kararı şu gerekçeyle bozuyor: “Malumu ilan suç değildir”. O zamanlar dönemin en ünlü gazetecile- rinden efsanevi İlhami Sosyal’ı tanımıyordum. Birkaç ay sonra bir vesileyle Paris’e gelecek, orada tanışacaktık. İlk gazetecilik ve köşe yazarlığı derslerimi ondan aldım. Meslekteki ilk abimdi... Akşam’da iken birlikte hapis yattık, atılma kararımız ikimize de aynı hapishaneye aynı gün tebliğ edilmeye çalışıldı. Yıllar sonra Milliyet’te yine birlikte olduk. Bodrum’da bir gazete toplantısında birlikteydik. Elli yaşından sonra öğrendiğim ama bir türlü oynayama- dığım tavlayı bir kere benimle oynayıp oyna- mayacağını sordum. Bu tavla üstadı, eski dostluğun hatırına yüksünmeden “peki” de- di; bir iki saat sonra o otomobiline, biz oto- büsümüze bindik, yolda kazada ölüm habe- rini aldık. Onu çok ama çok özlüyorum... [email protected] Eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Dinçer, Kõlõç’õn istifa etmesi gerektiğini söyledi ‘Kõlõç yetkisini aşmõştõr’ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Eski Ana- yasa Mahkemesi Başkan- vekili Güven Dinçer, Yük- sek Mahkeme’nin hiçbir şekilde idari yargõnõn yet- ki alanõnõ belirleyemeye- ceğine işaret ederek Haşim Kılıç’õn gö- revinden isti- fa etmesi gerektiğini söy- ledi. Dinçer, başkanlõk için tarafsõz olmanõn yetmeye- ceğini, tarafsõzlõğõ boza- cak tavõrda bulunmak ve izlenim vermenin de yargõ organõ için kötü olacağõna işaret etti. Dinçer, yüksek yargõda Haşim Kõlõç’õn açõklama- larõyla başlayan tartõşmalarõ değerlendirdi. Türkiye’de yapõlan yanlõşlarõn bir gün- de olmadõğõna işaret eden Dinçer, “Turgut Özal hu- kukçu olmayan bir kişiyi Anayasa Mahkemesi’ne üye atayarak çok yanlış bir seçim yaptı” dedi. Dinçer, Anayasa Mah- kemesi Başkanõ Kõlõç’õn sürekli “ölçüsüz” açõkla- malar yaparak tarafsõz ol- madõğõnõ açõkça ortaya koyduğunu vurguladõ. Dinçer, “Bu koşullarda Haşim Kılıç’ın görevde kalması demokratik ha- yatımız için bir şanssız- lık olur. Üstelik Haşim Kılıç’ın yaptığı açıkla- malar da yanlıştır” dedi. Dinçer, “Anayasa Mah- kemesi kararlarının yo- rumu uygulayıcı organ- lara aittir. Mahkeme kendi kararlarını yo- rumlayamaz. Üstelik ya- pılan yorum da yanlıştır. İptal davası veya itiraz üzerine verilen kararlar sonunda ortaya çıkan durumlar ancak yetkili mahkemelerce değer- lendirilebilir. Öyle an- laşılıyor ki, Anayasa Mahkemesi, Danıştay’ın kararında kendisiyle il- gili olmayan konuda kendini yetkili görüyor” diye konuştu. Güven Dinçer, yaşanan olaylardaki en talihsiz du- rumun ise Kõlõç’õn Başba- kan Erdoğan’õ doğrular tarzda konuşmasõ olduğu- nu vurgulayarak “Bu da yakışır bir olay değil. Ta- rafsız olmak da yetmez, bunu bozacak tavırlar da, intiba vermek de yar- gı organı için çok kötü- dür” dedi. Haşim Kõlõç’õn istifa et- mesi gerektiğini vurgula- yan Dinçer, “Ama istifa etmeyeceğine şüphem yok. Türkiye’de biçimsel olarak Anayasa Mahke- mesi’nin varlığı devam edecek fakat gerçekte böyle bir organ olmaya- cak. Bunu düşünmek bi- le istemiyorum” değer- lendirmesini yaptõ. Güven Dinçer, Yüksek Mahkeme’nin hiçbir şekilde idari yargõnõn yetki alanõnõ belirleyemeyeceğine işaret etti. ‘Krizin bedelini ödemeyeceğiz’ Haber Merkezi - TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen 2009 yõlõ büt- çesi, yurdun çeşitli kent- lerinde protesto edildi. Ankara’da Sakarya Caddesi’nde toplanan Ka- mu Emekçileri Sendikalarõ Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikala- rõ Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühendis ve Mimar Odalarõ Birliği (TMMOB) ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) üye- si bir grup, 2009 bütçesi- ni protesto etti. Ellerinde meşaleler bulunan grup- takiler, “Krizin bedelini ödemeyeceğiz”, “İşten atılmalar durdurulsun, zamlar geri çekilsin” ya- zõlõ pankartlar taşõdõ. Yük- sel Caddesi’nde toplanan Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyeleri zamlarõ protesto etti. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB üyeleri Van, Edirne, Ada- na, Manisa, Zonguldak, Samsun, Bursa, Burdur, Eskişehir, Afyonkarahi- sar, Kõrklareli ve Mer- sin’de düzenledikleri gös- teriyle hükümeti protesto etti. Mersin’deki eylemde polis gruba biber gazõyla müdahale etti. Gazdan et- kilenen 1 kişi hastaneye kaldõrõlõrken polis, Hal- kevleri üyesi 7 kişiyi göz- altõna aldõ. ‘İstifa etmeyeceğim’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danõştay’õ “ana- yasayı ihlal etmekle” suçla- dõğõ ve Başbakan Tayyip Er- doğan’õ kolladõğõ gerekçesiy- le eleştirilen Anayasa Mah- kemesi Başkanõ Haşim Kılıç, istifa etmesini gerektirecek bir durum olmadõğõnõ savundu. Kõlõç, Milliyet gazetesine açõklamalarda bulundu. Kõ- lõç, Danõş- tay’õn Anaya- sa Mahkeme- si kararõnõ et- kisiz kõldõğõ- nõ savunarak, “ A n a y a s a Mahkeme- si’nin karar- ları, anayasanın 153. mad- desi gereğince her kişi ve kurumu bağlar. Danıştay’ı da bağlar. Benim açıklama yapmamın nedeni de budur. Ben, mahkememin kararını savundum” diye konuştu. Anayasa Mahkemesi’nin, Başbakan’õn Danõştay’õn ka- rarõnõ eleştirdikten hemen son- ra açõklama yapmasõnõ Kõlõç, “Açıklamayı hazırladığı- mızda Başbakan’ı duyma- mıştık. Resmi Gazete bize öğleden sonra geldi, onu okuduk, inceledik ve çoğun- luk kararımızı oluşturan 6 arkadaşın ortak iradesiyle ben bu açıklamayı yaptım” dedi. Kõlõç, istifa etmesini gerek- tirecek bir durum olmadõğõnõ savundu. HAŞİM KILIÇ Haşim Kılıç. İstanbul’da Taksim Tramvay Durağı’nda toplanan yaklaşık bin kişi, “Krizin faturasını ödemeyeceğiz”, “Açız bizden korkun” dövizleri taşıyarak Galatasaray Mey- danı’na kadar yürüdü. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) Zamlar ve işten çõkarmalar yurdun dört bir yanõnda protesto edildi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle