04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Kültür Servisi - Yõlbaşõnõ daha kutlamadõk ama yõlbaşõ etkinlikleri çoktan başladõ. Yõlbaşõnõ sadece 31 Ocak gecesi kutlamak istemeyenler için her zevke hitap eden yõlbaşõ kon- serlerinden bir tanesi seçenek olabilir. İstanbul Devlet Klasik Türk Müzi- ği Korosu bu akşam şef Fatih Salgar yönetiminde CRR Konser Salonu’nda bir konser verecek. Yarõn ise gene CRR Konser Salonu’nda “Yansımalar” müzik topluluğunun “Gelenekten Ge- leceğe” başlõklõ konserini dinleyebi- lirsiniz. Şef Klaus Weise yönetimin- deki Bilkent Senfoni Orkestrasõ da bu- gün Bilkent Konser Salonu’nda vere- ceği konser ile yõlbaşõnõ kutluyor. İs- tanbul Devlet Senfoni Orkestrasõ ise yõlbaşõ ertesinde 2 Ocak gecesi Cad- debostan Kültür Merkezi’nde Şef Ale- xander Rahbari’nin yönetiminde Re- nate Pitscheider (soprano) ve Diet- mar Kerschbaum’un (tenor) solist olarak katõlacağõ bir yõlbaşõ konseri ve- riyor. 31 Ocak gecesi ise tarihi dokusu ile Haydarpaşa Tren Garõ ilk kez bir yõl- başõ partisine ev sahipliği yapacak. Ge- cede Ozan Doğulu ve DJ David Şa- boy ve Drag Queen sahneye çõkõyor. Yeni Melek’te Dolapdere Big Gang ve Luxus sahneye çõkarken, Babylon her yõl olduğu gibi bu yõl da yeni yõla Ol- dies But Goldies partisiyle giriyor. Ge- cede Murat Beşer ve Mabbas’õn çal- dõğõ müziklere Engin Eraydın’õn gör- selleri eşlik ediyor. Candan Erçetin, Ediz Onay-Grup Boğaziçi ve Berkant Günay Restoran’da sahneye çõkarken Teoman’õ Studio Live’da dinleyebi- lirsiniz. Başkentte de Saklõkent’te iki ayrõ mekânda düzenlenen dünyaca ünlü dans müzik DJ’leri, lazer ve sine- vizyon gösterilerinin yer aldõğõ parti ile yõlbaşõnõ kutlayabilirsiniz. Ghetto’da 2009’a Merhaba Partisi ile yeni yõlõ karşõlarken, Balans Jolly Joker de yõlbaşõna, sahne gösterileriyle coşturan Anemi, Velvet ve Why Nut’õn sah- neye çõkacağõ konserle giriyor... 28 ARALIK 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] Ressam Mehmet Güleryüz Yazar Ya?ar Kemal Foto¤raf Sanatç›s› Ara Güler ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Zulme Karşı Yürüdü... Harold Pinter’ı üç gün önce yitirdik. Tiyat- ro yazınında devrim yaratmıştı ama sadece oyun yazarı değildi. Aynı zamanda şairdi, se- naristti, tiyatro yönetmeniydi, usta bir oyuncu olduğunu da ispatlamıştı… Bütün bunlar bir yana, aydın sorumluluğunun bilincinde, daha adil, daha güzel, eşitlikçi, barışçı bir dünya için çaba gösteren bir insandı. Zulme, işkenceye, sansüre, yasaklara, savaşa ve her tür şiddete karşı çıkan gerçek bir aydındı. 1957’den başlayarak, yazdığı 30 kadar oyunla oyun yazarlığını yeniden biçimlendirdi. Ne de olsa Beckett’gillerdendi… Güncel diyaloglardan bir şiir yarattı. Bellek- leri tazeledi. Belleği sorgulamaktan hiç vaz- geçmedi. Oyun kişilerini ve olayları açık uçlu bırakarak, izleyiciye yorum özgürlüğü sağladı. İzleyiciye farklı okuma katmanları sundu… Adından türetilmiş “Pinteresque” deyimiyle açıklanan karakterler, olaylar yarattı, insanlığın yalnızlığını, korkularını, özlemlerini ve iki araya sıkışmış ruh hallerini yansıtmak ve sorgulamak için… “Tiyatrocu şair”in yaşamı ve eserleri haksız- lığa karşı ahlaki bir öfkeyle bilenmişti ve karşı duruşu eşsiz bir örnekti. 2005 Nobel Ödülü’nü aldığında yaptığı ko- nuşmayı hatırlıyor olabilirsiniz. Benim aklımdan hiç çıkmadı. Hastalığı nedeniyle ödül törenine gidememişti ama yolladığı mesajda, Irak işga- liyle başlayan savaşın nasıl da politikacıların yalanları üzerine kurulduğunu haykırmıştı. Karşılaşmalardan kalan Harold Pinter ile üç kez karşılaştım, konuş- tum ve onu dinlemek mutluluğuna eriştim. İlki 1985’te İstanbul’da. 12 Eylül faşizmine karşı, Arthur Miller’la birlikte, hapisteki ya- zarlara destek vermek üzere gelmişlerdi… İs- tanbul Emniyeti, onların peşine düşüp gaze- telerde arama tarama yaparken, biz onları Ye- şilköy’den uğurluyorduk… Bir yıl sonra onu Londra’da evinde ziyaret etmiştim. Son karşı- laşmamız ise 2006’da Torino’daydı. Avrupa Tiyatro Ödülü’nü almak üzere gelmişti. O be- nim, tiyatroya ilişkin sorularımı, ben onun Tür- kiye’ye ilişkin sorularını yanıtlıyordum… Tori- no’daki törende, ABD’nin Bush yönetiminin işgal ve işkencelerini lanetlerken, bu politika- ya karşı çıkan sıradan Amerikalıları kollamayı ihmal etmiyordu. Hiç unutmuyorum “Blair’in, Bush’a hizmet sadakatını utanç verici” bulur- ken, bu liderleri “sadece kitle katilleri değil, ay- nı zamanda savaş suçlusu” olarak tanımlıyor- du. Bu karşılaşmalardan içimde kalan, her soh- bette, Pinter’ın hem akıllara hem de gönüllere seslenmesiydi. Akılla duyarlığı iç içe harman- lıyordu. Söylediği her sözcük sahiciydi, daha güzel bir gelecek umudunu ve inancını ortaya koyuyordu. Yazarlığı ve politik kişiliği bir bütündü. Poli- tik kişiliği parti politikalarıyla değil; dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa, baskıya, şiddete karşı durmakla biçimleniyordu. “Bir Tek Daha” ve “Dağ Dili” oyunları tanığımdır… “Dağ Dili” dediği, ülkemde çok uzun yıllar yok sayılan, yasaklanan Kürtçeden başka bir şey değildi… Zulme karşı yürüyen, tiyatroyla şiiri bütünle- yip insanlığın hizmetine adayan Harold Pin- ter… Ah yüreğim… Hoşça kal… İyi ki vardın! İyi ki varsın! www.zeyneporal.com e-posta: [email protected] faks:0212.257 16 50 Lozan Antlaşmasõ’nõn imzalarõnõn atõldõğõ kalem, mutlaka masayla birlikte sergilenmelidir Verdi bana kalemini... Türkiye’de müzeciliğin gelişimine çok değerli katkõlarõ olan, Kültür Varlõklarõ ve Müzeler Genel Müdürü Orhan Düzgün’ün açõklamasõnõ, sevgili Özgen Acar’õn köşe- sinde okudum. Sayõn Düzgün, İsviçre Cum- hurbaşkanõ Pascal Couchepin’in, Ankara Büyükelçiliği’nin 80. yõldönümü nedeniyle ülkemize armağan ettiği Lozan Antlaşma- sõ’nõn imzalandõğõ masayla ilgili şu bilgiyi ve- riyor: “Masayı, iç düzenlenmesi yenilen- mekte olan ilk TBMM Müzesi’nde ve ay- rıca ailesinin bağışladığı İnönü’nün Lozan Madalyası ile birlikte sergileyip 23 Ni- san’da ziyarete açacağız.” Kalemin akıbeti... Bu kararõn doğruluğunu alkõşlamakla kal- mayõp, bir müzeci olarak katkõda bulunmak istiyorum: Lozan Antlaşmasõ’nõn imzalandõğõ masanõn ülkemize armağan edildiğinin ha- berleri her yerde çõktõ… Ama, Kule Canba- zõ’nõn dõşõnda hiç kimsenin aklõna antlaşmanõn imzalandõğõ kalemin nerede olduğu sorusu gelmedi!?. Bu konuda sorulmasõ gereken, me- rak edilmesi gereken, benim düşünceme gö- re masanõn nereye konulacağõndan önce, tarihi imzalarõn atõldõğõ kalemin akõbetidir! Merakõnõzõ ve kaygõnõ- zõ hemen gidereyim: Lo- zan Antlaşmasõ’nõn kale- mi İstanbul Üniversite- si’ndedir. Bu, Türki- ye’deki en değerli ka- lemdir ve mutlaka ma- sayla birlikte sergilenme- lidir. Masa da, İnönü’nün madalyasõ da müzecilik açõsõndan hiç şüphesiz ki çok önemli eserlerdir… Ama, kalem onlardan çok daha değerlidir. İstanbul Üniversitesi günümüze kadar kalemi korumuş ve görevini tamamlamõştõr. Bugün, yeni bir hamle yapmanõn zamanõdõr. Sa- yõn Orhan Düzgün’e gerekli yazõşmalarõ baş- latarak, Lozan Antlaşmasõ’nõn imzasõnõn atõldõğõ kalemin ilk TBMM Müzesi’ndeki ta- rihi yerine, yani, üstünde bağõmsõzlõk imza- sõnõn dansõnõ yaptõğõ masaya konulmasõnõ öne- riyorum. Böylelikle de, çağdaş müzecilik ko- nusunda edindiğim birikimin sorumluluğu- nu yerine getirdiğime inanõyorum. İkinci Dünya Savaşõ’nda nice masum in- sanõn katledildiği toplama kamplarõnõn ne- redeyse hepsini ziyaret ettim. İtiraf etmeliyim ki, Kiev’deki II. Dünya Savaşõ Müzesi’nde gördüğüm objeler en az Auschwitz’deki ob- jeler kadar etkiledi beni. Bu müzede, yakõlan insanlardan yapõlan sabun, çocuk mahkûm- larõn kõyafetleri, çocuklarõn asõldõğõ darağa- cõ ve insan derisinden yapõlan eldiven vardõr! Benim size asõl anlatmak istediğim Kiev’de bir baş- ka müzede sergilenen ka- lemin öyküsüdür!.. O ki, bu haftaki yazõ- mõzda müze ve kalem ko- nusunu ele alõyoruz, bu bilinmeyen öyküyü de an- latmalõyõz. Efendim, yola Nâzım Hikmet’in dizele- riyle çõkõyoruz: Kapõsõndan girer girmez O dakka, o saniye Gözlerini görür görmez Birden sevdalandõm Ki- yef şehrine Nâzõm Hikmet 1956 yõ- lõnda gider Kiev’e… Ken- te duyduğu sevgiyi anlat- tõğõ şiirin adõ da “Şevçen- ko’nun Kalemi”dir… Şevçenko, Ukrayna edebiyatõnõn en ünlü şairidir. Çocukluğunda çok güzel resimler yapan Şevçenko, bedeli ressamlar tarafõndan ödenerek ağanõn elinden kurtarõlõr. Zamanla şiir resmin önüne geçer ve Şevçenko’nun özgürlük kokan şiirleri kralõ korkutur. Bundan sonrasõ baskõ ve sür- gündür… Memleket özlemi Nâzõm’õn bu şiirinde de çõkar karşõmõza. O, gittiği her kentte mem- leketini, İstanbul’u aramaktadõr. İşte bu has- retin Kiev’deki dizeleri: Mavisi İstanbul’uma benzer Yeşili Bursa’mdan eser Oturmuş da şiir yazar Birden sevdalandõm Kiyef şehrine Nasõl ki Prag, Nâzõm için Çek edebiyatõnõn ünlü şairi Nezval demek ise, Kiev’de Şev- çenko’dur. Şair, şöyle anõmsar büyük şairi: Kapõsõndan içeri girer girmez Şevçenko karşõladõ beni Gözlerini görür görmez Eğildim, öptüm elini Müze müdürünün Nâzım’a jesti Şevçenko’nun kaleminin sergilendiği müzeye gider Nâzõm… Lakin, kendini pek iyi hissetmemektedir, hastadõr… Mü- zenin kapõsõndan içeri adõm atar ama ora- daki bir iskemleye oturur. Yanõndakiler şai- rin kalp hastasõ olduğunu bildikleri için gömleğinin düğmelerini açarlar, görevli- lerden bir bardak su isterler. Nâzõm, önem- li bir şey olmadõğõnõ, sadece kendini yorgun hissettiğini söyler. O sõrada, müze müdü- rü de yanõna gelmiştir. Nâzõm, Şevçen- ko’nun kalemini görmek istediğini söyle- diğinde, kalemin üst katta olduğunu öğre- nir. Merdivenleri çõkamayacağõnõ söyleyen şair, Şevçenko’nun kalemini göremeyece- ği için üzülür… Nâzõm’õn yanõndan ayrõlan müze müdürü kõsa bir süre sonra geri ge- lir. Yanõnda, Şevçenko’nun kalemi vardõr… Kalem, Nâzõm Hikmet için yerinden çõka- rõlmõş ve görmesi için ayağõna kadar geti- rilmiştir!.. Bu bilinmeyen öykü, şiirin aşa- ğõdaki son dizesinde gizlidir: Konuştuk şiir üstüne Yüreğim gibi, dedi, yana yana Şiir düşmeli, dedi, halkõn önüne Verdi bana kalemini. Dali bir süre daha İstanbul’da Kültür Servisi - Akbank sponsorluğunda Sabancõ Üniversitesi Sakõp Sabancõ Müzesi’nin (SSM) ev sahipliği yaptõğõ “İstanbul’da Bir Sürrealist: Salvador Dalí” sergisi gördüğü yoğun ilgi sebebiyle 1 Şubat Pazar gününe kadar uzatõldõ. Gala-Salvador Dali Vakfõ’nõn işbirliğiyle düzenlenen ve 20 Eylül’de başlayan sergiyi bugüne kadar 160 binden fazla sanatsever gezdi. Orhan Kemal Pakistan’da Kültür Servisi - Türk edebiyatõnõn usta kalemi Orhan Kemal’in “Sarhoşlar ve Çamaşõrcõnõn Kõzõ” öykü kitaplarõndan alõnan on dokuz öykü Pakistan’da yayõmlandõ. “Do Şarabi” adõyla yayõmlanan kitabõn Urdu dilinde çevirisini Masud Akhtar Shaikh yaptõ. ‘Hoşgeldin2009’konserleri‘Sevgilim İstanbul’a Hindistan’da En İyi Film ödülü verildi Kültür Servisi - Türk sine- masõnõn kadõn yönetmenlerinden Seçkin Yasar, Hindistan Kadõn Filmleri Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’ne değer bu- lundu. Yasar’õn “Sevgilim İs- tanbul” adlõ filmi de En İyi Film seçildi. Hindistan’da, ka- dõnõn perdede bir obje olarak su- nulmasõna karşõ ‘Kamera Ar- kasındaki Kadınları’ destek- leyen yeni bir öncü inisiyatif ta- rafõndan düzenlenen festivalde bu yõl 44 ülkeden 140 film gös- terildi. Uluslararasõ yarõşmada ise dünyanõn çeşitli ülkelerinden 85 uzun metraj film yarõştõ. Bu yõl dördüncüsü yapõlan festivalde En İyi Kõsa Film Ödü- lü Geetika Natang’õn, En İyi Belgesel Ödülü ise Aishah Sha- hidah Simons’õn olurken, En İyi Kadõn Oyuncu Ödülü’nü de Sakshi Talwar aldõ. CMYB C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle